Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
HABER Deliler ve şairler — Deliliğe imrenilir mi? — Ziya püaşa ne diyor? — Bir kaç beyit ve ınısra — İ1ki kıta — Deli! deli, tepelj, kulakları küpeli! — Er.lebiyat varibine giren deliler — Delj birader — Hattşat Osman — Aktilı deli kimdir? — Behlül — Deli padişahlar — Deli Fuat paşa — Müşir Fuat ve Mehme: Holit — Şair Mehmet Celâği — Nizameşttin Nazif — Birkaç vatu sözü — Bir iki fıkra — Yazan. Manir Süleyman Çapanoğlu * ELİLİK, şairlerimize birçok nesesine varılmış olacak ki, birçok B mazmun Sarfettirmiştir, Alâ Tikir adamlarımız, bilhassa şairle- C ©. ikten azatle olmak, düşünceden timiz deliliğe âdeta imrermislar, y - teohassüsün elemirden masmn kat — delileri kıskanmışslardır. j mak hoşa gitmiş, bunun zevkine | — Ziya Paşa'nın: » Ya Tâl rte eksilizrdi dervayı rahmetinden, ; Peymanei vücüde zehrab tutulmasaydı? - K y ':, « F * " n deli de Osman tarihinde Âzade olurdum elbet asibi derdü gamdan 'Ya dehre gelmeseydim, ya aklım olmasaydı, kıt'ası, bur'arın en güzellerindendir, * Billei darüşşifadır sanmayın gök gürlüyor, Bu yağan yağmuar değildir âsüman ağlar bana! Meydarnı muhabbette o divâneleriz kim, Mecnunu melâme'zede en âki'imizdir. Tiğı sertizi zekâmız kırk yararken bir kıl.ı: Biz dahi mecnun isek kimdir cihanm âkili? . L * D * Bulundum ben dahi darüsşifayi Bübiâlide, Ş Eflâtunu beğenmez anda cok divâneler gördüm Hava hoş, her taraf gülzar, bülbülzar, gülhandan Pu esbabı cununu sevyreden divane o'maz mı? Divânelerin hemdemi divâne gerektir Divânera kalem niset Beyit ve mısraları, delilik maz« munüna temas edenlerin hatırımı- za gelenlerindendir. Maamafih di- van edebiyatında daha çök güzel, teraşide, hakikaten — berceste be- | yitler ve mısralar vardır. Dostum Müseyin Rifat'ın Şu iki kıt'ası da bu Mevzuun sınirina Fi rebilir* SAW Makrıköy darülcünunundan alınca diploma, “Nevzen”i dünya yüzünde korlau'ar Ben de tasdikname olsun almayı kurdumsa ddi Talihimden bak gu timarhanede ver kalmadı! Diplömam var diye serbestçe söverken “Neyzen" Kuruüu bir sertifika oldu benim de derdim, - Mazhar Osman hoca lütfettiği anda Rifat, Başlamazsam , . , sından ben eğer namerdim, Biz Hiçükken, deli dedikleri a- damlarn pesine takılır; Deli! deli! Tepeli, Kulakları küpeli! Şark- arn, adamcağızı kız - dırir, İ üze saldırtırdık, Ve bu çok hoşumuza giderdi. Edebiyat — tarihlerinde, çok akıllılarımızı hasetten patla- tan derecede yer tutan — delileri'n gayısı, kabarık bir yekün tutar. Bu meşhur ve sanatkâr — delilerin basşında (Amri) gelir. Meşhur “Kays”i bilmiyen var mıdır? 4 Mecnun ki fena deştini seyretti Serâlk Gamhaneme geldi dedi halin ne birader: Beytini söylediği itin “deli bi« rader” adiyle anılan ve müstear adı Gazal olan Bursalı Mehmet, edebiyat tarihimizde yer alan de- li sairlerimizin basmda gelir, Süh- reti, bütün Türk ve İslâm div: Kucaklıyan Hattat Osman, ho; bet delilerdendi, Eski kadımlarımızm, adıniın ba- Şina “dünü” sözünü — ekledikleri “Behlül”ü kim bilmez? Bazı sözle- Tinden Ve hareketlerinden dolayı ona “Akıllı deli” derlerdi. Behlü- Kin bu hareketleri, birçok siirleri" mizde yer almış, edebi mazmunla- ra hayli tesir etmistir. Fasih Dede ile: “Dünyaya hap sedildim, aevdiğimi:ndmkd;âl; Zım için deli oldum.” diye np Bağdadlı “Vay gidi döstlar vay!” kahkahalarfa gülen Mesırlı zün- nun da edebiyat tarihlerine Secen delilerdendir. Eskiler — bunlara “cezbe erbabı” derlerdi. .. SMANLI padişahları içinde akıl muvazenesizliğine uğrı « yanlar vardır. Birtinei Selinin ta- bası, Birinci Mustafa, Sultan İb- rahim bunların en başmda gelir. Hem bımlar, azılı delilerdendi. Sokullu Mehmet Paşayı divan” da öldüren adamla, ikinci Osma- nan öldürülnesi üzerine Merre Hü seyin Paşanin yanında Sultanah. met camisinde sipahilere saldıran Ve baş mülâzimle birçok — sipahiyi Merü, hamiyetli, vatansever bir asker olân Müsir Fuat Pasa, deli Fuat diye ün Aalmıstır. Ve gerek Osmanlı tarihinde, serek edebiyat tarihimizde deli diye Aanılan bir çok kıiymetler, büyük — sahsiyetler vardır, - N Vr v Damarlarını kesip intihar &, eti Beşir Fuatla, Anadoluhisarındaki evini ateşliyerek evle beraber yar nan Sabalh muharrirlerinden Meh met Halid ve rahmetli İ, Rıfkı, Muallim-Naci devrile, mesrutiyet , devrinde yetişen ve deli diye anı- lan muharrirlerdendir. Kendisin * den uzun müddet edebiyat dersi aldığım şair Mehmet Celâle de “Deli şair", “Delj Celâl” derlerdi. Onun şu kıt'ası meshurdür: (Arkası Sayfa 3, Sü, 5 de) ne yüksek mali mahfiller ile iyi di Sosyalistler halk cephesinin hâlâ yaşadığı hayalini canlandır « , İçerisinde yasadığı hüküme. 1936 şubatında İspanya harbi , için bu mücade. renin Faşist kuvvetler ile işbirliği bu zamana tesadüf ede lindeki grevler bu zümrey; çak korkutmuş ve şiddetle komünizm aleyhtarı yapmıştı; İngilizlerin ve İngilizlerden ziyade radikallerin tazyiki halinde Blum İsparya iş. letine karışmamak nokta; nazarı- nı kabul etti. Fakat sağlarla uzlaş. mak için yapılmış olan be hareket tesirsiz kaldı, Fransa ikife ayrı' mış olarak yasamakta devam etti. Komünistler İspanya Cümhuriyeti lehinde doğrudan doğruya bir yar dim yapılması için mücadele edi- yarlar, sağlar tam bir blok halin- de Franko taraftarı kalıyor ve İspanyaya bir İtalyan müdahalesi Ne çok müsait davranıyordu. — Sos. yalistlerin en mühim bir kısmı ve radikaller, şerlerin en hafifi olan müdahale — etmemek — politika- bir- Şotam maliye nazırı yapmak için , Bone'yi Vaşingtondan çağırdı, Bo , geçinen müteassıp bir maliyetiy- . tin mahvına göz göre göre çalıştı, . | milli menfaaletlerine karşı r. Seri hat Emlâk kıymetleri düşüyor Anormal yükselişin aksülame i başladı Eilhassa son iki yıldanberi şim | diye kadar görülmemiş derecede yükselmiş olan şehrimizdeki em- iâk kiymetlerinin bir müddetten” beri düştüğü ve gayritabil olan a- hm satım muamelelerinin durduğu görülmektedir. Filhakika İstan - bulda malzeme bulunamamasın- dan dolayı inşaatın cok azalmacın” dan sonra emlâk kıvmetleri eski- t&ine nazaran vasat) 3-d misline yükselmişit, İyi yerlerde bulunan binaların insa kiymetlerine naza- rân beş misli bir fiyatla da satıl- dığı görülmüştür! Fakat nihayet bu anormal yükselişin tahil olan üksülâmeli başlamış ve evvelâ ha ryan durgünluüğüu fiyatların düş - “mesi takip elmistir. Diğer teraftan şehrimizde sen yıllarda en 'cok görülen ve biihas- sa kiralarm yükselmesinden sanra moda olan müsait caddelerdeki bi- nalara kat ilâvesine müsaade ver- mek hususunda belediye fen he « yYeti sıkı davranmağa başlamıştır. Halbuki kat ilâvesi icin müsaade istiyen emlâk sahipleri çoktır, Bu müsaadeler de bilhassa binanm mukavemeti derecesi ehemmiyetle gözönünde tutulmaktadır. ithalât malları çoğalıyor Gümrüklerden süratle çıkarılmacı için yeni tedbirler alınacak Öğrendiğimize göre, — Tiszaret Veküâleti ile gümrük ve inhisarla? ve münakalât vekâletleri arasında İstanbul gümrüklerinde, anbar ve antrepolarda, mavnalarda ve ni- hayet vapurlarda ve vagonlarda dolup taşan ithalât mallarının sil- ratle çıkarılması için yeni ve ka- bili tatbik tedbirler almması için Ankarada temaslar — yapılmakta- dr.t Bu münasebetle İstanbul mın- taka ticaret müdürü Baha Erger- de Ankarada bulunmaktadır. Mühim bir mesele teşkil eden İstanbul gümrüklerinde bulunan ithalât mallarınm süratle çekile « rek piyasaya arzı icin hundan ev- Vel muhtelif tedbirler alınmış, bun lar verimli olmakla beraber isteni- len neticeyi vermemistir. Fakat buna rağmen ithalât malları hu- Busunda #eçen Seneye nazarann piyasada bariz bir genişleme husur le gelmis bulunmaktadır. Bunun. la beraber eldeki ithalât mallarile çok daha fazla genişlik temini | mümkün görülmektedir. Yeni almacak tedbirlerin İstan: bul gümrüklerine günde gzlen 800 - 400 ton ithalât mallarının en çok bir hafta zarfında ithal olunmasını temin edecek mahiyet te olacağı anlasılmaktadır, kaks rde * — Akşam Postastr - — DA Ai a " 16 SUNTESRIN — 1942 Adliyede bir deli Bir taraftan anasını tekmeliyor, bir taraftan da “Ne ağlıyorsun be? Haaaa ne olmuş ki ?...,, İki süngülü jandarma arasında getirilmişti. elleri arkasından kelop. | çeliydi, Kıvırcık saçlı, orta boylu, narin vücuştlüydü, Bilinmez, onarılmaz bir ner ile kıyrantiyormuş gibi. alnı kıriş. miış, dudakları garip bir gülüşle kıv, | diye bağırıyordu ğününün geç saatinde adliye dokşorü tabli bulunmazdı, Jandarmanın bir tanesi vaziyeti öğrenmek üzere aşağıya indi. Diğeri orada kaldı. Bir iki saniye içinde bir cürmümeşhut — mahkemesi diu, lemeğe gelen kalabalıktan bir çoğu rrlmuştı, Biraz arkasından da yaşlı bir ka. dın geliyordu, Baş örtülü — uzun si | yah mantolu bir kadın.. mendilini gözlerine götürüyor, buru. liyordu, Kadın kimbilir, ne vakijftenberi ta. şığı bir valizin ağırlığı yüzünden bi, raz yana kaykılmış, ayaklarını gürü. ye sürüye öndekilere yetişmeğe çalı, şıiyordu. Jandarmalar darasında giden deli . kanlının herhalde anası olacaktı. Ka. ridordaki halkın meraklı gözleri ö. nünden geçip giderlerken galiba an. nesinjin hıçkırdığını düyan eli kelep. çeli delikanlı birdenbire geriye döne. rek ihtiyar kadınm karşısıma dikil . di ve kadınm kalçasına şiddetl; bir tekme savaurarak bağırdı: — Ne ağlıyorsun be?, Haaa, Ne olmuş ki., Kadım tekmenin acısını sanki duy. mamiştiı, Mendili ile gözlerini kuru lıyarak korkuyla geriledi ve şefkat — le konuştu: — Ağlamıyorum, evlâdım, hiç ağ- lar Mmiyim, burnümü sildim de, Delikanlı ikinci tekmeyiji dea hazir- ılnmış fakat, vurmağa fırsap bulama muış arkasından yetişen iki jatıdar - ma y kendisini omuzlarından çek. mişti: — Ne istiyorsunuz — beni? Ha ne itlyorsunuz? Çözün şu demirleri,., Ve akabinde de olduğu yerde çivi- lendi kaldı: — Şe demirleri çözmezseniz bir &- dım bile atmam, Jandarmalar her nedense kendisi. Bir tanesi: yım, Ve elindeki bir demir parçası jle kelepçeyi güya açmağa — uğraştı, di dindi ve tabli açamadı: — Anahşar kaybolmuş, bu da aç-. mıyor, dedi, Anlaşılıyordu, kj suçluyu kandır . mağa çalışıyordu. — Onu sen kilijledin, sen açacak. SIn, | — İyi âamma, anahtar yok. Hele doktor beye gidelim de, belki o bir şey yapar, . Beriki birdenbire kandı: — Anahtar var mıdır, onda? — Olmaz olur mu? Bu göz üzerine suçlu, jnanmış gü- ründü ve jandarmaların istediği yere doğru yürüdü, Biraz sonra Adliye tabahetinin ka. pısı önündeydiler, Ancak yarım çatj! i FU Yazanı /— Aleksander Vert sıma sadık kaldılar, Sağların ve “iyi düşünenler,, in Fransanın olan tam lâkaydisi katolik muharrir Jorj Bernansım “ay altında büyük mezarlıklar,, isimli kitabındâ açı.- Ba vuruldu ve şiddetle hücuma uğ- radı. Moras'ın prensipleri ve bu |muharririn Fransız milli an'anele: rini inkâr edişi bu güzel mücade- le kitabında Bernanos tarafından Ççok kuvvetli bir şekilde red ve in- kâr edilmiştir, Bu tarihte iyi düşünenlerin düs taru şaydu: “Yer yüzünün bütün Faşistleri, birleşiniz!,, hâüdiseler daha ileriye kadar gitti. Kagular' m hareketi “Fransada halk cep- hesini hâkim görmektense Hitleri görmeyi tercih ederiz.,, diyen ha- reketin neticesiydi; bu hareketin ilk hevecanlı tezahürü 9 eylül 987 de oldu; Etuval civarında bomba- Jarla epey ev hasara uğradı., Bu düşüncenin ne demek olduğunu Çeviren: Muzaffer Eser Dpek iyi anlıyan Hanri dö Keribi | Fransız Hitlercilerine karsı olan 'mücadelesinde onların bu fikirle. 'rüöne şiddetle hücum etmekten çe- | kihmemiştir. Kağular teşkilâtı her Seyi göze almış insanlardan mü- 'rekkepti; ve 1986 haziranında A- teş Haçlar, Kıralm dostları, Fran- gız birliği gibi Faşist birlikler ta- 'Savvur edilirken bu teşkilâtın da Dortadan kaldırılması icabederdi, ç 'Panik halinde bulunan “yüksek , burjuvalar,, kendilerini komüniz- |madan himaye edecek sandıkları | Kağuları yaşatmak için parara hiç bir fedakâürliktan çekinmiyorlardı. Kagular'lar Siman, bühassa İtal- yan Ve İspanyol ajanlariyle işbir- liği yaparak calışıyorlardı ve bu tesekküle Baron Aloisi'nin göli - den gizliye riyaset etmekte oldu- Fu söyleniyordu. Fasist aleyhtarı ve İtalyan gazetecisi Kar'o Roselli nin ve kardeşinin öldürülmesi Kagzular'ların ilk isidir, Ü |yenj getirilenin etrafını sarmıştı, | İhtiyar kadm güçlükle taşıdığı va, arada — bir | şuk yanaklarına süzülen yaşlarımı ül.r.' ne karşı yumuşak — davranıyorlardı. — Peki, pekiji, dedi. Dön de aça- 'Çizinin üzerine oturmuştu. Elleri ke. lepçeli oğlu kafese kunulmuş bir kap lan gibi dolaşıyordu, Birdenbire ka, labalığı farketçti: — N& jistiyorsunuz be? Bıktım siz den artık, Dağılın şuradan, Gözleri birisine şakıldı; — Ya sen? Sen kimsin ha? Ne istiyorsun benden Hiç deli görme « din mi? Deli,. delj.. deli iİmişim ben işte,.. Öyle diyorlar bana, Sen de se. viniyorsun ha? Gözleri öyle korkunç bir hal al. mıştı, ki tekrâar anasına doğru dön. : dü ve kadını rastgele çılgıncasına tekmelemeğe başladı. Bir — tarafilan da; — Ağlama,. sakm ağlama., Ağlar. san vay haline, al bir daha,, al, al. diye bağırıyordu. Yalnız kalan diğer jandarma, nl. hayet kendisini güçlükle şeskin ede. bildi, Biraz sonra — diğer gelmişti. Arkadaşma: | — Tıbbiadliye götürünüz. Müşahe. ye alacakmışlar, Diyerek suçluyu aralarına aldılar ve koridor boyunca yürüyüp giftti. ler, Suçlu götürülürken; — Ben tıbbıadliye gifmem, Maz. jandarma da | har Osmanı istiyorum, Oraya gidece ğim, Çözün şu ellerimi, Ben oraya gideceğim, Çözün bo,, Diye bağırıyordu, İhtiyar kadın yine sessiz sessiz ağ liyarak ve ağır valizi taşımağa ça. hışarak arkalarından yürüyordu, NL hayet Adliyeden çıkm gittiler. bit Bilâhire — müddeiumilikten — g | rendiğime göre, deli olan ve Anad), lunun biş şehrinden geçirilen suçlu, oldukça zengin bir aileye mensup, tahsilli ve İçtimat meyvkii yerinde bir genç imiş, Kendisinin evvelâ — katli, sonra da deli olmasıma sebeb uğursuz bir aşk İmiş, Sevdiği kızı, fakir bu. lan anası ile babası almasına mani olmuş, kız da çocuğu fazla sevmesi yüzünden bir gün kazara ölmüş, bundan müşcessir olan delikanlı hem babasımı, hem anasını öldürmeğa kalkmış. Ancak yalnız babasıyı öl - dürmüş, anası hafif yaralarla kurtul müş, | İşte şimdi, kadın bir hafaları yü. zünden deliren baba katili oğltunun arkasından göz yaşları İle onu timar haneye kadar takjip ediyordu, NİHAT ŞAZİ Etual civarındaki bomba taarru zu (bu bir panik ve heyertn anmm- da Fransız milletinin ne Süretle bareket edeceğini anlamak için yapılmış bir tecrübedir), Cerber kuvvetinin patlatılmas; ve Brest de Cümhurivetçi İspanyollara bir denizaltının zaptı icin yapılan te- Şebbüs Kağular'larn ve Fraryıka ya mensup ajanların — eseridir. î'nriSte bilhassa batı mahallelerin- de Kagular veya resm” unvaniyle ihtilâlkâr hareketler gizli komite- sine ait müteaddit silâh denpoiarı bulundu, General Düsenyür ve bir çok Fransız iş adamları bü teski- Jâtla az veya çok alâkadardı; bu teskilâtla alâkadar olanlardan hi. risi de general Düsenyör'ün sam;- mi dostlarından biri olan ve Fran- sız câmiasından sonra Riyom vük- sek mahkemesinde hâkim olan M, Vatto'dur, 6 subat hareketini ya - panlara kars$ı sempatisji malüm ©- lan gSeneral Veygzandın Ida Kagn- larla temasta olduğu rivayet edil- mektedir; buünuü oüstererek hiç bür delil yoktur. Bu iki tevkif müs tesna olmak şartiyle gazelerilerin F——_—_' BÖÜYUEUTREA A M - e dürü di » ?'ŞM"J - « — f Uye ğe h Ve Adliyenin ehemmiyat vermedi. * &i Kagzular meselesi, hadıli za'ım- da belki de pek mühim — değildir. fakat bir bastabk arazıdır; *Aksi yon Fransez, dur ve Grengüvar tibi bazı gazetelerin bu hareket- | lere karsı gösterdilleri Samnati daha manazlıdır. — (Sonu Yarım) i he ÖREEEREEE M O Z LT F L AA LK K Z FT G P AM GS I. L e — T ZE S Te A K PZ a BElle Ai A et ĞiT lli MAi HADİŞELER FARAH Büyük işler büyük fedakârlıklar isier!i GAÜRPARLIK vergisi kanunu” nu Büyük Millet Meclisinin ne mühim zaruretler dolayısile kabul ettiğini hepimiz biliyoruz. Bugün tarihimizin mühim dönüm nokta- larından birindeyiz, bu dönüm noktasını selâmetle aşarsak uzun zaman idin gayet ferah günlere kavuşacağız; milletin ve vurdun kalkmması uğrunda daha hızlı a- dımlarla ilerlemek imkânını bula- cağız, Büyük fedakârlıklara kat- lanmıyan milletler aslâ büyük isle- ri başaramazlar, Talisiz Fransa- nin büğünkü vaziyeti vaktiyie fe- üakârlıklar yapılmasından çekinil mesi yüzünden değil midir? Ken- di tarihimizde de bu çeşit misaller bulmak mümkündür, Türk milleti - tarihin en büyük fedakârlık imtihanımı İstiklâl hars bi esnasında muvaffakıyetle ge- çirmiştir. Kanunun neşrini haber veren Radyo Gazetesi de bu nokta üzerinde pek haklı olarak düurdu. “Tarih” bize o günleri şöyle an- latıyor: Yurdumuzün en zengin yerleri isgcal görmüştü; düşman son defa 300,000 kişilik bir ordu ile taarru- za Bgeçtiği zaman bizim ordumuz yüz bini pek az aşıyordu., O zaman Atatürk garp cephesi kumandanı İsmet İnönüye “Orduyu Eskişehir şimal ve cenubunda topladıktan sonra düşman ordusiyle araya bü- yük bir mesafe koymak lâzımdiır ki ordunun tensik ve takviyesi mümkün olabilsin, Burlun için Sa- karya şarkma kadar çekilmek ca- izdir.” O zaman İsmet İnönü, tarihin en muvaffakryetli geri cekilişle- rinden birini başardı. Ve ağustos 1921 de Büyük Millet Meeclisi bü- tün salâhiyetlerini Atatürke dev- retti ve onu başkumandan yaptı. Atatürk üç dört gün içinde orduyu takviye için Jâ- zımgelen emirleri verdi. Bu arada en mühim tedbir “millt tekâtif komisyonları”nın — kurumasıydı; her kazada böyle bir komisyon işe başladı. Lâzım olan erzak, hayvan. araba, elbise, yiyecek maddeleri, kimin elinde varsa almıyor; bede- | li sonra ödenmek üzere bu mal ve vasıtaların sahiplerine birer sencd veriliyordu, Halk millt hükümetin — kararımı sonsuz bir itaat ve iti- matla karşıladı; her taraftan âra- ba ve hayvan kolları, yığın yığın €sya Ve yiyecek maddeleri cephe- ve akıyordu. Vatanm bağrma s0- kulmus olan eszaret ve ölüm tehli-, kesi karşısında heyecanlı bir fe- dakârlık yarışr başlamıştı. Kerdi- sini son Bizanö imparatoru on ikin ci Kostantinin halefi saydığı için Bizans imparatorları sayısına gö- re On Üçüncü Kostantin diye ilân eden düsman kıralı, ordusuna tar arruz hedefini bildiren emrinde “Ankaraya!” diyordu —Fakat Sa- karvada yirmi iki gün geceli gün- düzlü süren meydan harbi Türkün zaferile bitti. Büyük zaferi hazm- lamak imkânmını bu zafer verdi. Türk subay ve erleri Sakarya kr- vı'arında — canlarını fedâ ederken Türk zenginleri de mallarını feda Buşün de milletimizin hayatı ve hürriyeti uğruna canlarmı fe -« daya hazır duranlar icin milli fe- dakârlığı yapmağa cağrılıyoruz. Ödenmesi bize en büvük geref ve haz veren«boreç işte budur, KADIRCAN KAFLı Bazubent mi kavi bazu mu!? ABER'in bir isteğinin yerine getirileceğini Son Telgrat refikimizdea okuyoruz: “Fazla yolcu taşıyabilmesi için tramvay arabalarındak; kanapele- Tin öndeki iki sıradan gayrisi kal- dırdacak ve hburalara, bazabend taşıyan Memutlar, hasta, ihtiyar Ve mnlülleri oturtacaklar.” Bu havadisin pazar sabahiı he- nüz İstanbula gelmediği halde gel miş gördüğümüz yeni Emniyet Müdürü havadIsine benzememesini temenni ettikten sonra sorabili- riz: Acaba bu bazubendli memur- lar arabaların içinde mi buluna" eaklar? Aksi halde, daha bu yerlere şimdiden — baztları — küvvetlilerin İsahip çıkacaklarma inanabiliriz. Getenlerda yerini — çocuklu bir kadına vermek icin avağa kalkan bir arıadasımız kalktığı yere ker- " ferli, pehlivan — yapılı bir zatın - — Earşı saşfay ageçiniz — Ka ÇE Ft Y