23 Ekim 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

çe OT S OŞ geeT —i n ei aa - F F L , g k ı 'arapların demokrasilerle Geçen 79741_-» 7978 harbinde Suriveliler Nasıl Türk ordusunu arkadan vurdular "BUNU KENDİ AĞIZLARINDAN DİNLİYELİM,, Bu milli kahramanlar (!) Lâvrens'in emri altında ça- lışmışlar ve Türk askerleriyle dolu tirenleri havaya “uçurmuşlar. Suriye, son günlerde, istiklâl yıl “dönümü şenlikleri yaptı, Gazeteler, ba merasimi tasvir ederken, ma, ziden, Bahsetmeyi de unutmadı, Mazi derken, bunun, manda altin: da yaşadıkları devre tanllük ettis ğini zannelmeyiniz. Yakın Suriye .tarihinin bu faslından, hiç ba' sedilmedi. Yadedilen şeyler, daha leski batıralardı. — Suriyeliler, Öse manlı idaresinden kurtülmak için, miralay — Lâvrense nasil yardımı etmişler, Türk ordusunu nasıl ar- kadan vurmuşlar, — bahsedilenler bunlardı. Suriye .gazetelerinin — yazdığına göre, bu kahramanlardan biri “Fair. Bey El * Azmı, imi'ş. Bu milli. kahraman, Suriyenin işe UklâAli şerefine, bir de hatıra yaz- mış, Gazelenin mütalâasiyle birlikte Bu hafırayı aynen naklediyoruz. Serlevah şöyledir: Ç)T!;'Kıl HARBİN HATIRALARI BEDEVİLER, DÜŞMAN * TRENLE. RİNE ÇÖLDE NASIL HÜCUM DİYORLARDI? ÇÖL HARBİ KAHRAMANI FÂİZ BEY EL « AZM'IN YAZISI (1914 « 1918) Gazele, büyük harflerle, 6 salır” da bu serlevhayı sıraladıktan söne ra, çöl kaharamanının sözlerini şu suretle takdim ediyor: “Okuyucularımız, Fâiz Bey El « Azm'ı tanırlar, Onun, 1914 de çöl harfbintde 'miralay Lüvrensle birlike te çalıştığı hakkında, birkaç ay evvel, yine bu —gazetede — yazdığı yazılarını okudular, M. Azm, bu gün de, okuyucularımız için, düş mana ve tablale karşı — binlerce kişinin giriştiği o tehlikeli, fakat azimli mücadeleden bir menkıbeyi yadetmek lütfunda bulunuyor. “Fâiz Bey El « Azm"“, bugün, mütefliklerin bayrağı altında hir" met edebilecek halde btlunmasına rağm'en, onların davalarını müdv fan etmeyi kendisine., bir vazifs, bir şeref meselesi edinmiştir. Ö, ımütîeriklnrin bugün de, 1914 « İ9I8 de olduğu gibi, aymı — prenm 'sipler uğrulda çarpışlıklarına küös nanat gelirmiştir:!: Hürriyet, vatan we medeniyet, Fâiz Bey El * Azın. mütesae aid bulunduklarına, bir an bile şüphe etmiyor. £ 38 Gazele, bu tekadd'en merasimim- den sonra, menkıbe dediği, onlar #cin kahramanlık, bizim — nazare “mızda ihanet mahiyelinde — olan sözlerini, şöyle neklediyor: “Araplar, 1914 de, istiklâllerini ve hürriyetlerini fethetmek, mede- niyet ve hak davalarını müdafaa seylemek ilçn müttefiklerin yanırm dda döğüştüler. İnsan, mukaddes bir davaya hirmet etliği — zaman, ona ömrünün sonuna kadar hizmet eder, Araplar, melkürelerine se dıklırlar ve şeref uğrunda Ölürle-, “Muhatabımı, — çöl — hatıralarını toplaması için kendi haline bırakm rak, girdiğimiz salonun duvarları- rak, girdifimiz salomın duvarlare na göz gezdirdim. Şurada, buarada asılı düran birkaç tablo, resim... Bunlar, ev sahibinin — eserlei?. “âiz Bey, 'pek güzel tablo — velar etmiştir ve bunlardan bazıları, 1927 sonbahar sergisi salonunda, pek ziyade dikkati celbeylemişti. *“Fâiz Bey, birdenbire? “Çöle dönelim, dedi. 1917 senesi yaz sabahlarından birinde, —Akale — , İle Maan arasındaki “Frefre" deye di.Biz, bin kadar Sipahiydik. Bas şımızda, bedevi kıyafetine girmiş olan Lâvrens 'bulunuyordu, Deve. sinden inmiş, yalınayak — yürüyors du, Güneş kızgındı, Çöl, hakiki bir fırındı. Bu sabahki vazilemiz, as ker Ve mühimmat yüklü bir treni, Frefreden geçişinde havaya uçur- mktı, Ünet Üü Ge, Lüvrens, mr- hardan İki yür metre kadar geriye çekilmelerini ve kendileriyle hav- Oowanlarını — sefredehilecek kadar yüksek bulunan — tepecikilerin Ü T T AT TUT U TTTT TOUFT VOĞT DAR MT MA N OAMSAR Z T SS SADA US V1 PU MA KUKT T ÖKDK UYT DAG TER ee G LR a LA kasında yerleşmelerini bedevilere emretti. Ben, dinamiti hazırladım ve yanımda olan İngiliz elçisinin gözleri önünde, önün gösterdiği yere koydum., Lüvrens koluma gir- di, raylardan yüz metre ötede bir lunan bir taşlık yokuşa yürüdük, Bedeviler, arkamızda, — pusudaydı: lar, Birdenbire tren göründü, Lo- komotifin derin bir nefes aldığlı İyice işitiliyordu, Lâvrens, saatine baktı: a— Tren, beş dakika sonra ö« nümüzde bulunacak, Dedi. | “Vagonların pencerelerinden &« Bilmiş askerlerin şekilleri görünmi- | ye başlamıştı. Nöbetçiler, — mitrals yözlerle mücehhezdiler. “İki dakin daha., Ben, dinamiti patlatacak teli küvveltlice — tulüyo: rurm, 48 | “Her şey hazır, Bedeviler sahır- sızlanıyorlar, Tren, ölede., Ben teli çekiyorum. İnfilâk, Lokaomo- tille birkaç vağon havalanıyor. Yeni infilâklar takip ediyor — ve benim iİşaretim üzerine bedeviler trene saldırıyorlar, “Biz, mitralyözlerin yaylım at>- Şiyle karşılandık, “Biz, tüfeklerimiz ve —laban-s larımızla ateş ediyoruz, Bedeviler. sağlam kalmış olan vağgonları atese lemiye muvaffak — oluüyorlar. Ku:- şunlar, üzerimize yağıyor. Böyleye ken yüz esir alıyoruz, *“Vazilemizi — yaptıktan sonra, treni alevler içinde hırakarak, çe« *“İçimizden S0 kişi yaralandı, 20 kişi öldü. : kurşun, bir yanağından girdi, öt— kisinden çıktı, “Bedevilerin kampına girdik, 0: rada Kureyşilerin reisini, — ellmir deki ilâclarla tedavi ettik, Yaralı: mız; — Lüvrens, harika — nevinden bir adam, Bedevi, kendisi ve memleketi içih ıztırap — çekmekle müftehirdir. Diye söylenip duruyordu. “Lâyrens, bizi, hangi harbe sok- tüuysa, sükünetini muhafaza ediyor du; fakat bakışlarında, her — biris “miz, hize cesaret ve ümit veren kızgın alevler görebiliyorduk, Bi zimle beraber bulunan Lübnanlılar, kahramanca hâaâreket ettiler, Onlar, bir temerkür kampından kaçmışe lardı. Onlar, tehlike ve — ölümle eğleniyorlardı. —Onlar, dalima, en tehlikeli vezifeleri arıyorlardı.» # ** Mülâketı yapan muh sözlerle yazısını bitiriyor: #Filz Bey El - Azm, bu öteki harbin kahramanı, böyle söyledi. Yalnız şunu söylemekte ihmal elti ki, o, bayatı pahasına, bir çok as kerlerini, hattâ bir — defasında, & eu anlırmmdımoıdoıtun çöl | yasi bir kuriye bize şunları söyler di: “Zannedersem elçilik memur . larmı fcabmda İngiltereye götür mek üzere bir uçak hazırlanmış, Fakat bu memurlar böyle âni olar rak buraya çıkıp geldiğim İçin hiç hoşlanmadılar, bana bu tayyarede yer vermezler,” Adamla beraher, kibâar tavırlı, haliş Londratr ihti . yar bir uşak da var; uşak her hal. da Londraya denizedn dönmeğe mecbur, Siyasi kuriye ve kibar w sağı bizim başımıza gelenlerle alâ kadar oldular, ve bizim ufacık evi istilâ etmemİze Nese Ve tevekkül. le katlandılar, Geceyi kananelerin koltukların üzerinde, hattâ yerde, şöyle böyle geçirebildik. Ertesi gün (16 haziran pazar) .erkenden soför Kosmondiye ile be raber küçük bir kahveye Zittik; kahvede masanm üzerinde yalnız bir yanprak olarak basılmış bir Pött Jirond zazetesi var, Gaztte . de resmi tebliğe benziyen bir yazı da, Almanlarm simdi her tarafatn keyiflerinin İstediği gibi İlerledik leri yazılı, “Normandiyada Parisin cenm . bunda, vaziyet değismemişstir. Da. Küreyşilerin " relsinin, KFi çt SÖ Yurtlardan çıkarı- ian taleheler İkmal imtıhanında muvaffak olanlar lekrar alınacak Sıhhiye Vekâleti, geçen ders yr linda ikmal imtihanmda muvaf | fak olamayıp da leyli tıp — talebe | yurtlarından çıkarılmış — bulunan talebelerden bu ders yılı imtiham, larında muvaflak olanların tekrar yurtlâra alınmaları İçin emir ver- miştir, Bu talebenin yeniden yurt lara müracaatin bulunmasmı ve bu mürâacaatin ikinecteşTinin ön beşine kadar yapılmış olması lâ - zınıdır, Bu yil, Sıhhat ve İçtimai Mua venet Vekâletine müracaat edip benin tıp ve oczacıda fazla talep yüzünden üniversitede yapıları im tihana girenlerden ancak müsa “ bakada muvaffak olanlar yurda iltihak edebilecek, diğerlerinin bir hakları olmryacaktır. Yurtlara yeni iltihak edecek olan bu talebeden gelecek ayın 15 ine kadar taahhüd senedi alr nacaktır. I,__(umaşğı Brod mahküm oldu tarı üçer sene hapis yatacaklar Mağazasında 2552 liralık malr varken, bunları saklamak suretile satmaktan imtina eden Sultanha- mamında Brod kumaş — mağazası sahibi Simon Brod ile teztâhtarı Davidin —birinci milli korunma mahkemesinde yapılan muhakeme: si dün neticelenmiştir. Mabkeme Brodla tezgâhtarını 3 er sene müddetle ağır hapse, 1000 er lira para cezası ödemeğe mah- küm etmiş ve ihtikâr mevzuu olan karar vermiştir. ne bir ziyafet verdi Ankaradan bildirildiğine göre, Ticaret Yekili Behçet Uz, dün An. karapalasta İngiltere büyük elçisi gerefine bir Öğle ziyafeti vermiş | tir. Ziyalette Ticaret Vekâleti müsteşarı, Toprak Ofisi - Umum müdürü, İngiltere sefareti ataşesi ve İnguız Ticaret şirketi miımesııî leri hazır bulunmuşlardır. İsviçreden bir heyet geldi raya gitmiştir. İsviçre ile Türkiye arasındaki ticari münasebetlerde olan pürüz. metimizle yapacağı görüşmelerden sonra ortadan kalkacağı tahmin edilmektedir. de yurda kabul edilmiş olan tale. | Kendisi ve tezgyah- 2552 Hraltk Thalin - müsaderesihe || Ticaret Vekili İngiliz sefiri Dün İsviçreden şehrimize dört kişiden mürekkep bir ticaret he * Yeti gelmiş ve dün akşam Anka. lerin Ankamıda bu heyetin hükü- öümden kurtarmıştı. Eminiz ki, bu çöl kahramanının sözlerinde epeyce mübalâğa ve yalan.. Gazetede İse mükemmel bir propaganda var, M, RASİM ÖZGEN İsyanının adamı olan Lâvrensi bile 'H ABER — Akşnm Poıtııı Yo b l a Kai KA A î',.e Ti —'k,:,ı.;':â'. .JA"'FI* * "ZE ILKRIEŞKİN — I9Y4Z — <— —— Tarihin BUyuk Simaları — — aa Hükü — v r aa gemeşmaredir medman mdar kuvveti / Yazan : RIZA ÇAVDARLI RAN tarihinin hâlikı, Oy. rusdenen “Keyhüsrev''i bize Yunanlılar çok methederler, Hat tâ Xentphon banun hakkında bir de kitap yazmıştır, Bütün delilikle rine rağmen, yine kendine mahsus bir kiymetj olan bu hükümdar, ihtiyar halinde, Massagöte Türk kırnlıçeslnı de son defa kokİnmak için ona karsı açtığı harpte, bu Türk kıraliçesinin eliyle kafası kesilmiş ve içi kan dolu bir leğe” nin içine sokularak, tarihinin son sayfaları da kapatılmıştır, Bunun (Keykâvüs) — denen (Cambyse) adlIr bir oğlu kendisin- den sonra tâhta geçer, İran tarihle rini'n büyük bir hükümdar olarak göstermeğe uğraştıkları bu adam, hiç de babasma benzemez, Çünkü Türk terbi'yesi altında — yetişen Keyhüsrev, bütün din'ere karşı müsamahakâr ve hürmetkâr ol , duğu halde, Keykâvüs uksine olar rak hepsinin düsmanı kesilir, Mı, sırda büyük mabud Apis'i temsil eden heykelin kalbine hançerini saplar, İçindeki putlar; yaktırmak itin bütün bir mabedi Aateşe ver" dirir, Bütün kuvvetiyle “Menem, Diğernist?!,, diye bağırmağa baş, lar, Aleme, dünyanm en ntifuzla bir hükümdarı olduğunu göster” mek ister, Meğet bu hükümdarın oğlu ol mak da bir belâ imiş! Bu kere zavallı çocuğu Prexaspe, nasılsa babasının bir i$ hakkında verdiği emri unutur, Yerine getir” mez, (Keykâvüs) küplere biner: — Çağırm şu çocuğumu şuraya! Zavallı çocuk hemen huzuruna getirilir. Asabiyetinden sakalının her teli titreyen Keykâvüs, yeri göğü titreten bir heybetle bağırır: — Bana baba gihi değil, hir. hükümdar gi'bı bak!,, Çocuk ne yapacağını şaşırır, Bir şeyler söylemek İster, kekeler,, Fakat ne mümkün... Keyküvüs, cevap vermesine bile vakit brrakmaz: — Neye emrimi yerine getirme. dm?l.. — Babacığım!.., İkinci kelime cocuğun Bırtlağın" da kalır, Deli Hükümdar elindeki | okla çocuğunun kalbinden vurun ca yere düşürür, Ve hiç bir ıztı" rap hissetmeden yanımdakilere döner: — İşte der, Hükümdar böyle olmalıdır!!.. Fakat facia bimunla da kapanı, maz, Kendisinin bir hüklimdar ol" duğunu, maktul oğluna öğretmi « yenlerin de ceza çekmeleri lâzım! Maktul prens maiyetinde bulu - nan on ikj İranlı asilzadeyi de ça. — Herifler, der, Siz gece gün. düz evlâlımm yanmda olduğur nuz halde, ona neden benim bir hükümdar olduğumu söyleme, diniz de, ellmi evlât kaniyle bo" yattınız! Mantığım büyükhiğüne bakmız ki “evlât katili” olmasının da gü, sahını başkalarında arıyor! Yi. Yazap: Aleksander Vert ha şarkta düşman kıtalnrı Romili civarında Sen nehrini geçmişler. dir, Truva ve Sen Diziye civarında düşman tazyıkı artmış ve Alman öncüleri Somon dolaylarımıaı yetiş” miştir, Alsasda Nöf Brisah civarın da dişman taarruza geçmiş, bir m'ktar düşman asşker Ren nehri . ni geçmiş, fakat müdafaa mevzile, rimizden hiçbirisi aşılmamıştır.” Bu tebliğden çıkan mânanın hulâsası şudur; düşman Burgonya Gazetede dün toplanan Nazirlar meclisine dafr yalmız — toplantının bu sabaha brrakıddığı haber; var. Tur, radikal köneresine benrziyen havasiyle gülünc bir kâbustu. Hal, nm göbeğine kadar ilerlemistir, . 70 Çeviren: Muzaffcr Esen buki bu son günlünde Bordoya Kor kunç bir kâbus oldu. Hepimziin sevdiğimiz güzel, cana yakm Fran sanmn parcalanmak Üzere olduğu - nt hissediyoruz, Splendid otelinin etrafındaki kahvelerde geçen bi . tip tükenmte bilmiyen — Saatlerde herkes birbirine aynı çıldırtan sı, ali soruvyor! “Fransa teslim ola. eka mı?” Bo bir mazinİn sonudur, Fransanin sonunu bi'r vilâyet kah vesinden seyredecekmisim, Bordodaki İngilizlerde, Fransa- nn teslim olması İhtimali karş- $inda zamanında gemiye binip bi- nemiyecekleri düşünce siyle en- Üişede, Gökten inecek paraştlitçü leri, Bordonun ant bir istilâya ğ 'l'ln-. ne “saf” ve “masum” bir insan halinde kalmak istiyor!., Pek tabil olarak asilzadeler bu sualden şaşırırlar, Verilecek ce- vap yok! Bir iki tanesi; — Her zaman söylüyorduk haşmetmeab! Demehki isterlerse de, (Keykâvüs) ün gürlemesi kelimeleri ağızlarına tıkar: — Susun mel'unlar! Söylemiş, öğretmiş olsaydınız. o hiç ölüme müstahak bu günahı işler miydi? Ünu öldürten sizsiniz!... Haklı ve makul olduğuna sade kendisinin jimnandığı muhakemesi hemen işlemeğe başlar, Ve o daki, kada kararını verir: — Bu on iki kişiyi de oğlumla beraber diri diri mezara gömün!.. Ne yalvarma, ne ağlama para etmez! İranın büyük — hükümdarı BDin iradesi yerine getirilerek, ken di eliyle vurduğu evlâdı ile bera ber, on iki kisşi de diri diri mera” ra gömlilür, Yaptığı her işin doğru olduğuna emin bulenan koca “Tatih”, bun , dan sonra da Cresus'un — idamını emreder, Fakat kurnaz mahküm, bunu haber alır almaz hemen ka, çar, Kendisini idam etmek üzere gidenler eli boş dönünce, Keykâ , vüs yane küplere biner: — Nasıl olur! Fermanım yerine Betirilmed; mi? — Evet haşmetmeanb siz. bu sabah ferman buyurdunuz! Hal, buki © gete yarısı kaçmış! Yunm” da da mühim bir kuvvet var! On kişinin tatbikine de imkân yoktu! Keykâvüs hiç böyle şey dinler mi? — Bonim, der, İradem!n nefesi ırlın.nııdı p= knvvgttıl ',l:'gpuqm:ı h Fîlkümda,rın bu rine getirilir. (İ) Nihayet mâğrur padişah, etra” frna dehset ve haşmet saça saça İtana döner, Fakat burada is hiç de düşündüğü g'bi çıkmaz, (Key, hüsver) in söndürmeğa calıstığı Türklük « tranlık davası adama kıllr ateşlenmiş! Türkün tahiatin unsurlarma fapan dinin başında Smerdis nümında bir mücabit, İraniler tarafımdan benimsenmiş olan “Zerdüsti"Nnğe karsı müd hiş bir mücardlele açmıs! Kevkâvil' sün de tahtı Üzerine oturmuş!., İşte o zaman, kendis'ni dünya, nn en nüfuz sahibi bir hükümdar olduğunu zanneden Kevküvüs ne kadar hafif ve cılız olduğunu an” lar, Sokaklarda sürülerek ö'dürü) ba Dkleri e ve, | mektense selüâmeti intiharda bular (2) Bir rivayette kenrl'sini vurur, Bir rivayette de arlam'arından birisi tarafından vuarülnrük tart hin sayfaları arasmdan kaybo'nr, Böylece tarih, tarih vyratan de, Hlerinden birisini daha, tozlu kösesinde unutulmak Üüzere sak. lar, 1) Maspero: The passing of the Emnpires; 668 - Ti 2) Rawlinson! Five Great Mo, narehies,.,; 1II, 308 okorkunç olanalrıdır. Bir. çok mü- |hasaralardan sonra, bir çok ihtis 'HADİŞELER HARamMH Sokak — — muharebeleri.. TALİNGRAD'daki sokak muharebeelri eşi az bülü« — ban bir hâdise olarak tarıhe ge! Çecelktir, Kabul etmelidir ki sokak muha- reheleri harplerin en çetin ve | lüllerde bu çeşit kanlı sahneler görülmüştür, Sokak muharebeelri, bu harbin cereyan ettiği şehir ne kadar büyük olursa o küadar şid- detli olmuştur. Bu harpte harap olmak korkuüsiyle açık şehir olar rak ilân edilen Paris bir çok sokak muharebeleri görmüştür. 1789, 1830, 1848, ihtilâllerinde bu harplere , tesadüf edilmiştir. Lâkin 1870 muüharebesinden gsonraki so- kak müharebeelri diğerlerinden daha şiddetlidir, Almanalrın Parisin muhasarası- 1 na 19 eylül 1870 de başlamışlar; 28 ikincikânun 1871 Üe orayı ale mışlardı. Muhasara sırasında ame- le mahallelerinde menfi hareket. ler görülmüş; fakat bastırılmıştı., Nisanda amele harekete geçmiş; | W Pariste yeni bir idare kurmusş, —W deleze İsmi altında nazırlar tayin — «& etmişti, Başvekil Tiyer İsviçreden — < dönen şark ordusiyle Almanyadan — * dönerek — silâhlandırılan — 150,000 — « esiri amele aleyhine kullanmaığa karar vermişti. Amela, Versiy. daki milli meclisi dağıtmak — için ordu kurmuş; harekete geçmek üzere bulunuyordu; yeni bir bay« rak kabul edilmisti: Kızıt bayrak,.. — t& Amele idaresi bir çok tevkifler, — (a idamlar yaptı, Fakat milli kuv- vetler de sehri muhasaraya başla.. 21 mreti: Muhasara beş hnfta sürdü. — * 21 mayıs pazar gtünü akşamrı saat — (4 dört sularında —denizej Aaskerler — -4 Ötöyden — saldırdıddar; bir - kapi — ah zaptedilmişti; ordu Parise girdi: — ya fakat harp bitmiş ölmuyor ve g0: (a kak muharebeleri başlıyordu, Bu * harbin devam ettiği 21 mayıs 28 mayıs arasındaki günlere “hıııll hafta” adı verilmistir, Verilen bu isim gerçekten yo- ve rinde kullanılmıştır, — Şehrin her, / ) tarafında toplarla — küvvetlendiril. | | miş olan barikatlar kurulmuştu; tey Şiddetli müdafaa olunuyordu, K zıllar Tüilleri ve Lvvr saraylariy” İe karal sarayımı, adliye saraymı, belediye binasını ve vilâyeti pet- rol dökerek ateşe verdiler; amumi — mağazalar, Livon istasvyonunu da. birbiri arkasından ateşlediler; bir . çok evler, mahalleler, alevler için: — d, kalmıstı; Sen nehri ateşten ik, duvar arasından akıyordu, Şarktak; yüksek noktalardan atı- lan ohüsler sehrin merkezine yar bi ğiyordu. — Milli. idareye mensup rehineler öldürüldü, Bu vaziyet —" karşısımda ordu müuayyen bir saf / *U Va karargâh karamıyordua. — Kızıl — G4 lar her sokakta, hattâ evde boğaz — & boğaza döğüsüyorlardı, Son mücüs dele Perlasez mezarlığında oldu, —© Resmi liste'ere göre harpte - *Ü lenler Ve ihtilâlciler tarafından öldürülnler 6500 dü; fakat bunla- | * rın asıl sayısı 17,000 di, St Harp bittiğ? zaman Parisin eu — * güzel yerleri harabe halindeydi — *8 ve buralarda adım basında yığın — Üİ yığtn ölüler yatıyordu. 36,000 esir, askeri mubakemaya verildi; bun: - Pa lardan 10,000 tanesi uzak yerlere sürüldü. ; KADIRCAN KAFLI | v l HÜ Va bir Ka leğ vlp Ve uğraması tehlikesi de var, Zira Bordo Atlantik kıyılarında Fran- sanm elinde kalan son büyük himandır, Nant ve Brost ya iş- gal edilmiş, yahut da İşgaj edil- mek üzere bulunmuştur,. — Bu sabah konsolosluğun — yas umda Jofrey Koks, Jorj Mile ile karşılaştım; bu ikj arkadlaş Deyli Ekpres'e yakışır bir ruh'a Borda- nün bütün gemle; yuvalarını do- Tasacakalrını — söylediler, hareket temek üzere olan bir gemi keşfet meğeçalışacaklarmış, Bazı gazete ciler, bir yelken gemisi kirala- mnaktan bahsettiler, Gestanonun — eline düşmekten çok korkan Knikerboker arkâdas. lar bu hususta anlaşacak olurlar. sa bir yelkenli satın almak - bile mümkün olduğunu jdd'a etti. Nazırlar meclisi Bordoda bir yerde tonlanacaktı; bu yveri keş- fettim, Öğleden biraz sonra ben oraya girerken nazırların çıktığı- ne gördüm, Veygand da oradaydı. Yaşkumandan çok sakin ve hemen hemen kendinden emin Zgibi görü. nüyor, Ne ümit ediyor acaba? Pol Röno müthiş bir surette yorgun M Kış yaklaşryor. Binlerce gocuk göze lerin; sizden gelecek yardıma cevir. miştir. ) Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Merkezi | ÇOĞUK DAVASI CÜMHÜRİYET — #i DAVASIDIR. ' Kok yerine odun l AZETELERDE “Kok we © İ mürü yerine odun veriler — | tek!,, başlıklı bir yazı bana harp- | h; len ewolkl ilânları hatırlattı: üğ “Böyle bir zamanda odun yak: | n makta srar etmek ormancılık büs — d, krmmdan bir cinayettir, Sobalare nezt kömür sohalariyle değiştir niz Ve kömür yakmız.,, Bu aradüi |— vresmi dairelerin de odun yakame sacakları vardı, | Şimdi iş tersine oldu, Kömür sobaları odun sobalariyle — bulu- nabilirse — değ'ştiriliyor, Yahet, tömür sobalarında İster — istemaf odan yatılacak, Zamanin İnsanı, elinde olma: — « dan cinayete teşvik edebileceğine — ne güzel bir misal, Bürhan Burcak Krta ?

Bu sayıdan diğer sayfalar: