23 Ekim 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

" kararmı vermişti. —— F a AAA a MA ——i — — Tarihin büyük davaları a Robespiyerin idamı Fransayı bir sene, kadından, paradan ve şöhre'ten nefret edenbir adam idare etti (oplayan ! Muzaffer Esen kuvvetiyle sallayarak “icabederse beni bu biçakla — boğazlıyacağım,, diyorek işi tehdide kadar dökmüş. tü, Fransız millet meclisinin tari- hine mal olan bu büyük celsesi bu süretle seyyar tiyatro trupları. nin oynadığı yarı gülünç, yarı Kobespiyer, mecliste — okuduğu nütku klüpte de okudu, sonra gu tümlelerle sözüne Son verdi! — Bü nutuk, benim vasiyetna. memdir; andunm Şşerefini size bi « rakıyorum, Ünu koruyacağınızdatı eminim, Bu uğurdu ölüm şarabını içmek lüzmmgelirse bunda-da tered kıı_rknnç melo dramlara benze düt edecek Ceğillm, Ölürken bile mişti. t beni sakin göreceğinizden emiti Mieeliste !lobeıptyenn lehhıdt.ı olabilirsinir.” BÖZ ıbylıyeı;leı- :ıh (ıılğu ü *, | bt sözler meclisin düşmanlığını çRm SERSMÜRMTeNRüNYADAVİE Dnğefhakek aevtetti." Pakkt Tafyen | — © sarabi hett'de seninle içe. | fekrar kürsiye çıktı, Bahsi en mü- ceğim him noktaya temas ettirdi; Kobes Azadan bir çokalrı da bağırıştı- piyerin can alamlı yerine dokun. lar: duü, onu meclise, encümenlere kar- sı ihanetle itham etti, diktatörün meelisi hiçe saydığını söyledi. Robespiyer — tehlikeyi — gördü, öfkesinden titredi. Meclisin infi« ratçı azasından yardım göremiye- ceğin; anlayınca muetdillere döne dü: j — BSize hitap ediyorum, temiz yürekli insanlar, O haydutlara söy lenecek sözüm yok artık, Fakat bu sözler de umduğu tesiri husule ge tirmedi, mutediller de bu şözleri hakaretle, istihza ile karşıladılar, Robespiyer bu sözler karşısm” da beyninden varulmuş gibi oldu, yumruğunu kaldırdı, meelis — reisi« ne döndü: — Ey katillerin reisi, senden son defa olarak gsöz istiyorum, Bu sözler söylenirken kürsüde Dantonun arkadaşlarından — bir mebns yardı. Dantonun ölü. mündenberi kürsüye çıkmamış, hattâ meclise bile uğramamış bir mebus, Robespiyerin — yaptıklarını sayıyor, aleayhinde en kuvvetli it- hamları sıralryordu, Robespiyer bu gSsözlere cevap vermek istedi, fakat heyetandan sesi titredi, nefesi tıkandı, boöğü- lur gibi oldu, Kürsüde ilk - defa | olarak kekeledi, Onun bu halini gören mebuslardan biri oturduğu yerden haykırdı: — Seni böyle boğaun Dantonun kanıdır, 'Mezardan gelen bir Sses -gibi meclisi çmlatan bu sözler Robes piyerin heyecanınmı dindirdi, alay eden bir sesle: — Vay, dedi, şimdi de Danto« nun intikamından mı bahsediyor- sünüz, Onun tevkifine karar veren meelisiniz değil midir, Bu sözler moclisin yüzünde bir kamçı vuraşu gibi saklamıştı. Artık meclisin heyecaniı son dereceyi bulmuştu, en durgun, en sükin mebuslara varıncaya kadar herkes derin bir heyecan içerisin- deydi, Şimdiye kadar el — kaldır- maktaın basşka hiç bir iş güörme« miş olan mebuslar bile haykırr yordu: — Tevkif! Tevkif! (Devamı var) — Hep beraher, hep beraber! Robespiyer klünte ve belediye meclisinde candan alkışlanmış, belediye meclisi milli orduyu ha« zırlamış, millet meelisini sarmak Fakat Robes piyer bn hazırlıklara katiyen gü. venmiyordu. Onun dayandığı Şey ler, Fransız cümhuriyetine yapte- Zt hizmetler, temiz ahlâkı,manevi faziletleriydi, o, bu silâhlar saye« sinde Fransada hükmimnü yürüte- bilecoğine inanmıştı, 27 temuz 1794 sabahı.., Robes piyer hergünkü —saatinde kalktı, dikkatle tuvaletini yaptı, kendi. sini bütün Parise tanıtan gük ma. visi elbisesini giydi ve meclise Coğru yola cıktı, Birtakım Fransız müverrihleri Robespiyarin o gün evden çıkma. dan evvel paralarını, - silâhlarmı evden çıkarıp gizli bir yera göne derdiğini yazarlar, Bu Robes Pi- yerin düşmanlarının açık bir il- trasıdır.. Çünkü — Robespiyerin beş parası bile yoktu, hattâ evile de pansiyoner olarak — oturduğu doğramacıya olan borclarımı bile ö deyememisti, Robespiyerin haya, tındâa kullarabildiği silâh ise yak nız müanevlyattır, Konvatısiyonun 27 temuz 1794 celsesi, Fransiz — ihtilâlinin — dik. katle tetkik edilmek - lâzmgelen bir parçasıdır. Bu toplanış insân- larim en güzel taraflarını, en çirkin taraflariyle beraher - apüe c moeydana çıkarır, O gün moeeliste Robespiyer a" Teyiimle bir hava esiyordu, Çüne kü motbuslardan bir çoğunun ha- yatı tehlikedeydi. Bü toplantıdan Robes Piyer sağ ve galip çıkacak olursa, ertesi sabah Parisliler bu ikji yüz mebusun büs'aüarınt celli. dim sepetinde - görecekti. O — gün mebusları Robespiyer — aleyhine heyceanlandıran sebeplerin baş ta- rafimda bu korku gelir, Meclisi heyecana getiren başka bir s&bep de belediye Mmeclisinin milli askeri silâhlandırdığı havadis Siydi, öonün itin toplantı başlar başlamaz hürsüyae çıkân Robespiye rin sıkadast Ve sağ kolü Sen düstün sözlerini dinlemek iste. K— — HABER — Alklşam Postası Hüusralardan Küçük kabahet, büyük kabahat ! DOEI'UH Peyami Safa'nm verdiği cevaptan anlıyoruz, Falih Rıf. kı Atay, yanl bizim birliğin reisi, ikinci defa olarak, gazetecileri di, line dolamış, memleketteki vurgunculuğun sebebi bizmişiz, Biz, in, Kilâbı inkâr ediyormuşuz; inkrılâbm feyizi; ve nurlu eserlerni görmü, yormuşuz, Ve nihayet, İstanbulda, öyle izam edilecek derecede hayat pahalrlıfı, sıkıntı, gü ve bu yokmuş. İstanbulda, gıkmtı Ççekmiyen, — Vurguncularla, zenginler, işi tikirmde gidenler, bir yolunu, tarafını bulup yoluna koyanlar müstesna— Dir tok alle olmadığına göre, ha. yat pahalılığı olmadığı hakkındaki sözler, (El Hak) yerindedir. Nasredcin hocaya sormuşlar: — Kiyamet ne zaman kopacak? Bormüş. -— Büyüğil mü, küçüğü müT — İkiszi de.., Hoco, sarığını arkaya atmış; sakalmı sıvazlıyarak cevap vermiş: — Karimı ölünce küçük kıyamet, ben ölünce büyük kıyamet!. Tanrı Üstad Fatih Rıfkı'ya sıktntı yüzü göstermesin, kendisi bu si., kıntıya tutulmadan, sıkıntının, hayat pahalılğınn İstanbuldaki ha. Nine Mmanmıyacaklar gall'ba ?.. ı Nefsimde tecrübemle söüylerim inan bana! LARDRİ Brezilyanın harbe girişi üzerine Brezilyanın nüfusu 40 milyon” dur, Bunun 38 milyonu İtalyan, |830,000 ni Alman, 200.000 Japön" dur, Sao Polo şehrinde, İtalyanın Turmo şehrinden fazla İtalyan Brezilya, “halk cephesi” teşki" lâtınm tazyiki altında, harbe sü- rüklendi. Şimdi, memlckette, da" hili bir mesele var: Dahili düş | manları nezaret altında — bulun" durmak. var, Brezilyada öyle şehirler var Bu dahüt düşman, ötedenberi, | ki, ahaiisi kâmilen İtalyandır. Bu Brezilyada * yerlesmiş olan Al Dalkı, kamplara alsalar, şehirler bömboöş külır, Brezilyada, harp ilânımndan ev“ manlarla İtalyanlardır, Hükümet, bunları, iş güçlerinde serbest ol mak Üzere, nezearet altında bu" İundurmaya karar vermiştir; çün « kü kamplara sevkedemiyor. Üyle ya, birçok #hirleri boşaltması dört milyon Alman ve İtalyanı kamplara tikaması kolay — bir iş değil, 4 ; Japon gazetesi cılayordu. Brezilya, biliyoruz ki, mihve- rin yalmnız ikisine, Almanya ile İtalyaya harp ilâr etmiştir. Japon- larla sulh halindedir. Garlııîılı- dava Öyle davalar olur ki, çok za. ' di. Münakaşa çok kızışmış ve - iki man, hâkimler meseleyi hallet * | iddiacı, birbirinin karşısına diki' mekte güçlük çekerler, Hele öyle | lerek kızgım bakışlarla birbirine garip meselelerle karşılaşırlar ki | meydan okumağa başlamışlardı. bunları, kanunnameler, dikkate ! Bu hal, bir barda, birçok kimsc« almadığı için, kanuna uydurmağa | lerin karşısında cereyan etmişti imkân bulamazlar ve ©o zaman, | ve iki adam birbirine dokunma - yalnız kanaatleriyle hareket et» | mıştı. Öyle iken Persi, birdenbire mek mecburiyetinde kalırlar, yere yuvarlanmış ve ölmüştü. Son zamanlarda, bir Kanada hâ Bunun üzerine, ölenin arkadaş. kimi, böyle garip bir mesele ile | ları, maznunun Üzerine atılmış * karşılaşmış, bir bakışm bir ada | lar, onu, katil diye Hinç etmek is- mr öldürebilip öldüremiyeceğini tas | temişler ve nihayet mesele, mah, yin etmeğe mecbur kalmiştir, kemeye intikal etmişti. On Şahit, Maznun Montreal'dan Fred Ar" | maznunun aleyhinde şahadet ede, bo isminde biriydi ve keskin bas | rek, adamı, onun keskin bakışının kışiyle Pers Harş'ı öldürmekle it. | öldürüldüğünü söyledi. ham ediliyordu, Hâkim, bu iddialara Trağmen, Bu iki adam, Tilki avcrlığında, | Persi'nin tabil bir şekilde öldüğü" hangisinin daha mahir olduğuna | ne deliller zetirerek maznunu be- dair bir münakaşaya girişmişler. * raet etlirmiştir. ei Japonyada, Kotyo'daki Kiyon - l mimarları, döşemeyi texrar Se5 Ve. İn mâbedinin garip bir göhreti | recek halo getirmiye çalışmış İse- vardır. Bu mâtedin birçok asırlık ! ler de muvaffak olamamışlardır. tahta döşemesi, üzerinden bir kime | — Birçok mütehasarslar. döşeme « se geçtiği zaman, kuş cıvıltılarına | den çıkan seslerin, tesadüfi olma, benziyen birçok sesler çıkarır, Bu | ğıdın:, binayı inşa eden eski mi. yüzden bu mâbedin döşemesinin | marlarmm, döşemeyi, Bülbül sesi çr ismi: “Ugrsubai” yani Bülbül ol" | karacak şekilde yaptıklarmı bü muştur, sayvede, mâbede bir şöhret temin Gelgelelim, şimdi bu sesler ke- | ettiklerini iddia ediyorlar; fakat silince, Japonlari bir merak almış, | bu san'at #irrimi, bir türlü keşfes tır. Bunun için, birçok Japon | demiyorlar, mnedi Helbuki Eobespiyer bu Tır. tmayı meydana çıkmadan, yalnız Sen Jüstü söyleterek atlatmak istiyordu. Sen düstün sözleri gürültüler aa rasımda kesildikten sSonra meliix. latdan Talyen ve Ribo birbiri are dına kürsüye çıkarrk — Robespiyer aleyk'nde yudırımIlarla dolü nü- taklar söylediler. Hu nutuklar Robespi'yari şiddeatla Hham edi « yordu, Bu sözlerin bir kısmı düğ: ruydu; fakat, fazilet!i gürünmek ıl_ıtîmsl_vle hüyatiın bütün zevkle. rönden uzak yaşayan bu İdamı, | Sefahat, hırsızlık gibi. yabancı suç larla ithamn eden parçalar baştan başa iftiradan ibaretti, bu sözler Fransız milleti, hattâ tarih karsk sında — Robespiyeri — küçülterek yerde büyütmüştür, - Biraz evvel mebuslar — ölümden korfmları ve Robespiyerin ken” dilermi sağ brrakmıyacaklarını bil dikleri için Robespiyere hücum ediyorlar, onu yalnız mevkiinden düşürmek deği!, aynı zamanda üök dürmek istiyorlardı demiştim, Bu- nu Talyenin sözleri ve hareketel- “dan bekçisinin eline — düşen fTırsat, kralın ve halifenin eline bile düşmez. Şimdi vezirin canr benim — elimdedir. Hattâ benim elimde de değil, Çünkü, ertik İş işten geçli, .Alev saçağı bir kera sardı. Aslanlar hareme yayıldı, lar, Onları hangi babayiğit önliyecek * Hangi kahraman onlarla mücadele e. decek ? Zindandan çıktılar.. Karanlık koridorlardan, dehilizler den geçtliler. Zindan bekçisi bir küçük demir ka pının önünde durdu. — Buradan konağın arka bhahçesine çelerine dalıp uzaklaşır ve buradaki çıkılır. Oradan hürmü ve Mmuz bah oyunu uzaktan geyrederiz, Demir kapıyı açtılar.. arka bahçeye çıktılar ve hurmalıklara daldılar, Bu g&aatto Reşid, sevgili cariyelerin den dört tancsinin koynunda yatryor d, O gecoyi neş'e ve eğlence ile ge Çirmiş, sabaha kadar afiyon çekmişti. Konağın alt avlusında başlıyarak üst kaşlara sirayet eden bir gürültü du TARİHİ ROMAN -59 - YAZAN: ISKENDER F. SERTELLİ — Kızlar.. bu gürültü nedir? Cariyelerden bir ikisi başlarını kal dırdılar., bir gey anlıyamadılar. Reşid kulak verdi: — Biç takım homurtular, boğuk sesler duyuyorum, O ne? Köoöşüşmüa-: lar, bağrışmalar da var, Bu, baskıma benziyen bir gürülğü amma, Bağdada bu baskını kim yapabilir? Bu müci zeyi Cengiz Handan başka kimse gös teremez, Fakat, o da bize çok uzak larda, Dışarıdan acı bir ses aksetti: — İmdat! Arslanlar hücum ediyor. İşte, şimdj neredeyse beni do parçalı yacaklar, Vezirin kra kardeşini ga kos koca konakta koruyacak bir tek ce sur insan kalmadı mı? Nöbetçiler, a Reşid şaşaladı.. yataktan fırladı, Vozirin koynundakij cariyeler korku ve heyecan içinde titreşirken, koridor Reşlâ kılıcmı duvardan aldı, kinim dan sıyırdı. — Adamlarım nerede? Bu çığlıkla. rın sebebi nedir? Reşid kılramı çekerek nereye gidi yardu? O, dişarıda bağrışanların arslanlar- dan kaçtığını tahmin etmiyor: — Başka bir felâket var.. Diyordu. Odadakl öariyeler hep bir den vezirin kolundan tattüular. — Allah Aşkma dışarıya çıkmayım, efendimiz! Belki çölden Bedeviler gel miştir. Onları muhafızlar çevirir şim. r! isbat etmistir. Mebus yalnız # yuldu. Hayatı dalma şüphe ve koşka Robespiyem İiham etmokle kal Ü içinde geçen vezir birden — gözlerini mamış, Köoynündan çıkardığı. bü. ğ aotır — yükeç bir. biçağı koğunün — bütün galar, uşaklaür neredesiniz ? di, vel, 17 Alman, 14 İtalyan ve 9 | 23 İLKTESRİN — 1942 - O Bugünk seneleri icat üstüne icat yqratıyor ü harp Ynı.mz hârbe ait icadlar değil., İnsanların keyfi'ne, rahatın&â ve faydasına göre de itatlar... İlm adamları, bu harp- tecn sonraki sulh senelerinde. bayalimize bile gelmiyen icadIlar. la karşılaşacağımızı ve bu sayetle bir çok kolaylıklara, iyiliklere km vuşacağımızı — söylüyorlar, İste, bugünkü icadlardan birkaç nümu- Ne: A man 'meydana getirmiştir . Bu keman, bir mikrafonla mü- sevhezdir. Kemanı çalan — kimse, nerafona bağlı bulunan bir alıcı âleti kulağına takryor, keman!a çaldığı havayı yalnız kendisi isiti- yor, Bunun, ne faydası mı var, di yeceksiniz, Çok, Bundan 'sonra, musikiye yeni çalışan kimse- &- vinde, koemşsularında, gırgirlariyle kimseyi taciz etmeden, hem de kendi beceriksizliklerini teshir et meden, istediği gibi çalışabilecek. fir. Sessiz kemanı icat eden adam, piyano ile bütün diğer musiki â- Tetlerine de bu çareyi tatbik ede- h"kîosğin.i ümit ediyor, & * * ÜÇÜNCÜ GÖZ Aaır:mım mücidleti “üçün: cü göz,, diye bir sey icat etmişlerdir. Bu âlet, gözün görüte kuüvveti. ni pek ziyâde arttırmaktadır. Ta bi bir görüş kuvvetinde olan bir göz, 3,500 ile 6,500 angstroem a- rasındaki dalga — uzunluklarını farkedebiliyor. Bu âlet sayesinde 1,800 ile 18,000 angstroem ara- sında mesafeleri görebileceğiz. Yani gözümüzün görme — kuüvveti dört misli artacaktır, Üçünecü göz denilen bu âlet, sun'i bir sebeki tabaka vazifesini gören bir “Tlaorescent” — ekranımı ihtiva eden bunun daha ziyüde te rakkisiyle ,çelektrik ziyasma da jh- tıyaç kalmıyacağına — ihtiyal ve renler bulunuyor. # * & SESSİZ KEMAN VUSTURYANIN bir musi- YENİ BİR MUHABERR USULÜ İNE Amerikada, Mak Even isminde bir âlim, fevkalü. de bir muhabere usulü keşletmiş- tir, Bunün üâletiyle bir sayfa yazı, ancak mikroskopla — görülehilecetk kadar küçültülebilmektedir. Bu âlim, bir moktupluk kâğıda yazı- lan yazıyı, bir santimetre mural- bamm binde birinden de daha küçük bir şekline * girebilmistir. Bu sayede, bir cep saati camımın kanarma, bir düğmenin kiülçücük bir yerine Sayfa dolüsu — yazılar nakledebilmektedir. — Bu kesif, harp zamanında casusların isine yaraımakla beraber sulh zamanında da sevdalıların işine gelecektir. Artık postrestan mektaplara, giz” Reşid çek biddetliydi., kızların sö zünü dinlemedi, Dışarıya çıktı, O ne?! Koridorda i|ki arslan, biraz önce fer yat eden bir cariyeyi parçalıyordu, İnce Acem halılarmın üzerine düşmüş dan cariyenin kolunu, bacağını par, çalıyan arslanlar açlıktan öyle kük- reyordu ki.. Reşid uzakfan bunları görünce tit. redi, , — Zavallı Gülsüm! Bon senij şakâ yapıyorsun sanmıştirm, İyi amma, bü arslanların burada ne işi var? Yoksa ben rüya mı görüyorum?! Oda kapısı aralıktı, Odada — yeni uyatnmış olan cariyeler, kendi Arka, , daşlarr Gülsümün arslanlar tarafın . dan parçalandığını görünce, Korku | dan kapıyı kapayıverdiler, Reşld ko. ridorda kaldı, Vezirin hâlâ nkir başma gelmemiş- H, O, akşamdanberi çektiği afyonun sersemliğini giderememişti, Fakat, bu strada arslanlardan birinin, Gülstü mün sağ kolunu ağzında sürükliyerek vezirin üzerlinöo doğru yürümesi, bu tenha koridorda yalnız kalan Reşidin dürümuünü ftehlikeye düşürmüştü, Sessiz keman - Üçüncü göz- Yeni bir muhabere usulü-Fotoğraf çeken — tabanca - Kurşun bulan âlet-Ceptelefonu | yacak, Aşk Mmektuplarınm fotoğ: FOTOĞRAF ÇEKEN: TABANCA ki mektebi, sessiz bir ke- | bir müukavele aktetmistir, Amerikalılar, müzeye gitmiye VÜ zam görmeden evlerinde, m | Ki - li mektuplaşmalara lüzum kalnit rafları, en kücük şeylerin üzerine naklolunacak ve kolaylıkla testi edilebileceklerdir. Yalnız, banlar! okumak için mikroskop lâmm, Bü biraz tuzluca,, Hem de mikroskoj satm alan kız, yahut kadın, ae" ba şüphe uyandımıyacak mıdır? | &£ * * I E İ SvzoLi bir - silâber da, fotoğraf çoken bir taban: ca jicad etmistir. Bu tabancanıf irinde, küçük bir fotoğraf maki nesi vardır, Birinin — silâhlı bif tanrruzuna uğravan bir kimse, bi tabancayla hem kendisini müda: faa edecek. hem de kendisine tt arruz edenin fotoğrafını alabile sektir. Polis, bu sayede, mütear: rızı kolaveca ele reçirebilecektir, * » * KRKURSUN BULAN ÂLET (8 Alman âlimi “mermi di B teyici,, bir ület icad &t miştir, Bu sayede, muharebede: vücnduünda kurşun kalan yaralıla* rın, röntgenle muayenelerine li zum kalmamaktadır, Bu âlet, kut” sunun vücüdün Neresinde — bulun” duğunu derhal haber veriyor. Bu âlet, bir oparlüre, yumuşal bir. telle bağlı bulunan bit | sondasından — ibarettir, İskandil âleti, yaranın atrafında gezdirildir Öt vakit, onarlörden çıkan — kalmi ses, kursşunun — bulunduğa — yert vaklaştığı dererede genişleşiyor vE kursuna en yakın bülündüğü yef', de ise, büsblütün tizleşiyor, Bt süretle yara, kursunun bulunduğ? Veri, kendisi, söylemiş oluyor, Bu usul, hem zaman kaybını te” lâfi ediyor, hem de uzun uzüf bkurşun Aaramalariyle yaralı fazla ıztıran çekmelerinin üönünt Zeciyor, | Almanlar, bu usut sayesindi sark — cephesinde bir çok yaral kurtarmışlardır. ü ... CEP TELEFONU ASTİNİ isminde bir Itah yân ülimi, yelek cebindi taşmabilecek kadar küçük telsiz telefon icad etmiştir, telefonda bir dalga verlici Bu dalşa bir merkezdeki 5 fonik ciharza tesir ediyor, bu ci da, dalgayı konuşulmak istenilef adresteki sabit — telefon âleti nakledi'yor, Aramlan kimse, sabit telefonu' yanında değilse, sabit telefon, bi' möüddet sonra, dalgayı, kendili finden merkeze iade ediyor merkez de, bir dalga verici halji aranılnn kimseyli aramıya n Ö zaman, cehi'nde bir telefon bul nan aranılan adam, yelek cebind bir ses geldiğini işitiyor ve hal telefonunu cıkarıyor, kendi ni nrayanla konuşmaya başlıyor. Can sıkacak, hattâ kolayca af taşılamıyacak fenni tafsilâtı olaf bu cep telefonu ile, şimdi, l bere edildiğine inanmak pek ise de, gazeteler, yapılan tec lerle, bu fcadın müsbet ne verdiğini bildiriyorlar, Teerübeler, biri Romada Sen' Yiper meydanında, diğeri | pestedeki d Niye İtalyanın en büyük f.ııı“ fatı olan “Markoni mükâfatı,, v" ölnimtir. # * £ | Fenni icadlar, o kadar çoğâ/ mıştır, ki, burada, hepsinden bal setmiye İmkân yoktur, Yaln! televizyonun Amerikada çok t müzedeki tabloları in. © levizyonla göstermek hakkmı ke disine inhisar ettirecek — şekild? saheserleri seyredebiliyorlar, —