16 Eylül 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

atığ Kitlğ c AA İ v p 7 F * « ra Ü a # Biç y? v llAĞBĞEİN—ARAM Röportaj tünharrirlerile Röportajıar — €© i Kandemir anlatıyor Yadayı sadakası, ya amuca ihsanı veya baba mirası koltuğuna kurulduğu zaman cehlini sade gürürile örtmek istiyen serseme bayılırım Necmettin Molla ile garip bir mülâkat — Röportajcı neler görür: “Mükemmel tedbir. lerimiz sayesinde hiç ağır hastamız yok,, diyebilmek için yatakları rı bodrürmin ve tavan arasına sâklayan Revire varıncaya kadar..... Ü- bi VA boşaltarak hastala. Bizim, şöhretlerini röportaj saha, sında yapmış muharrirlerimiz var . dır, Onlar, devlet reislerile, kırallar- lâ, impâaratorlarla, başvekillerle, şoöh reti dünyayı sarmış sana'kârlar, ak, törler ve aktrislerle, müthiş cinayet ler işlemiş kaçillerle, tehiykeden teh. ikeye atılmış — maceraperecstlerle iki kelime ile “halkın merak ettiği,, ber meşhurla konuşmudar ve bu kö- nuşmalarını hepsi kendi üslüplarile yazmışlardır. Hâkjm suçluyu, müfettiş memu . ru, muallim talebeyi sorguya çeker. Fakat röportay muharriri gönlünün istediğini, enteresan bulduğu herkesi konuşturmak için geniş bir hürriyet içindedir, Hem şu da var ki: Hâkime verji, lan cevap, nihayet zabıt — kâğıdına geçer ve birkaç dinleyici çarafmdan duyulur, Fakat röportaj muharriri. ne söyıe:ı:ıen her kelime, çelik çarklar arasında binlerce defa — tekrarlanır ve okunur, Bir gün düşündüm: Bu herkesi ko tuşturan, sorguya çeken — Töportaj müharrirlerimizi konuşturmak, sör. guya çekmek bherhalde — hoş bir şey olacaktır. Çünkü onlar herkese sür- müuşlardır, kimse onlara aormamış . tiır, Önlar herkesi an'utmışlardır. kimse onları — anlatmamıştır. Her meşhurun peşine düşen, raportaj mu harrirlerinin kimse peşine düşme - miştir,.. Neden? Ben, bu cesareti gösterdim ve ön . lari birer birer konuşturdum. Bunun cesaret neresinde diyecek- siniz? Söyliyeyim: Terec-ye tere sat mâak kolay bir iş midir? İtjiraf ede . yim kj, şimdiye kadar yaptığım Tö. portajlar arasında hiçbiri bana bu kadar heyecan vermemiştir. Çünkü şöyle bir haleti ruhiye içindeydim? Meselâ sualimj sorarken, kendi ken dime: -— Acaba o, bu röportajı yapsay- dı. Benim sorduğum bu suali sorar mıyadı? Yahut nasıl gorardı? Diye düşündüm, Yazarken de ây- nı şeyi — Acaba o bunu nasıl yazardı? İşte bu röpörtaj serisini böyle bir haleti ruhiye içinde hazır!adım. Üstat Mahmut Yesari'nin yâr- dığı gibi, Enver paşacın, Riza Tevfiğin ve şimd; hatırlıyamadığını meşhurlarımızın. peşinde aylarca koşan Randemirin çok deği! yal vız bir gün pesinde koşmak - kâfi geldi, Çünkü onun yaptığı gibi üe Afganistana kadar uzanmıağa, Ne Gde Suriye çöllerinde yorulma ga lüzum vardı. Babhiali yokuşu na üç defacık tırmanıvermek o- uunla konuşabilmeme kâfi geldi. Tasviriefkâr gazetesinin yazı iş” leri odasında. Kandemirle karşı karşıya oturuyoruz. Bana: — Dinle Kayabal, dedi, sen bu röportajı yapmasan olmuz mı? Ben sesimin tonuna bir kat'iyet verereki — İmkansız, dedim, mutlaka,, yapmalıyım, Hem pek çok şey sö. racak değilim, Meselâ bana röpüre diki Ulusun babası Milliye) gazetesini idare eden Recep Pekerden bir mettup aldım. Benden sevahat intibaları istiyot » du, Oturdum, bu notlardan bir ya- zı çıkardım, Hâkimiyeti Milityetle çıkan bu (Türkmenler arasında) yı ayni tarzda başkaları takip ti- Ü. Sedat Simavinin İstanbuldaği | (Resimli gazete) sinde Foyi dos. timün memleketini tasvir eden bir yazı göndermiştim. Seyahatten E dönüşte bu yazılarımm, yan; rö- | portajlarımın beZğenildiğini söyle * diler, Büyük bir okuyucu kitlesi. nin boşlandığı bu tarz, benim de ı boşuma gitmişti. İste, eğer ola « | bildimse, böyle röporlajer oldum — Bugüne kadar sayısız insanla | tanıştmız. Gazeteci olarak hangi tip muhataptan hoş'anırsınız? — Ya dayı sadakası ya amca ihsanı, ya baba mirası koltuğa Fu- rulduğu yaman cehlini sade guru- ru ile örtmek istiyen serssme, SOn” radan görmüşciye, her taşın altır, dan kalkan pişkine bayılırım ! — Muhatabmızı konuşturmak, ona istediğiniz; söyletmek için ne yaparsmız? — Bazıları küçücük bir zahmi- te bila sokmadan, hattâ stal sar- durmağa bile meydan bırakmadan bülbül kesilir, Meselâ, nilah rTah- met eylesin Florimalı Nâzmm bey ne hoş adamdı"., Bir de Mithat Cemâl bey varmış, Vaktâ giyaben çök saydlığım — bu ratla, telefonda kararlastırdığımız randevuların hepsi, elimizde olmu. yan sebepler'a suya düştüğünden, henüz bir defacık bile görüsşeme * mişsam de, — arkadaşların buya düşmemiş randevularda bile zarif | ve nazik muhataplarının ağzını br. çak Aaçmadığından sikâyet edip durduklarımı bilirim, ER çok açık olduğu söylenen Zzüzide Şairin gü - zetecilere karşı büu kadar hasis davranışı, onu Geomusmayan) tip- lerin bir örneği haline getirmistir. Netice itibarilet kendi kendine konuşanla, hiç konuşmayanlar bir tarafa bırakılırsa, diğerlerile, işte | seninle konustuğumuz gibi, tatlı tatlı, güzel güzel konusuruz, | — Ya sizi s'nirlendiren muha- ! taplar kimlerdir? ' — Vallahi beni hiçbir muhatap 1' sinirlendirmez, Bir gün Necmed - | din Molla ile görüşmek üzere Bü" | yükdereye gitmiştim. Kapıyı acan | kadın, Tütfen biraz bekley'niz de. di, Biraz sonra da evin lavan aris Sina yakm bir yerinde bir pence- For açıldı. ve Necmeddin Mollanım | başı göründü, Düşününüz, ben kal dirımda, o tepede, Havaya talk - mış basım, sözlerimi İyi anlata » bilmek için mütemadiyen hareket eden ellerimle, beni o halda gö * renler, Karagöze benzeteb'lirdi. Fakat ne dedimse nafile, sayın muhatabrm ne asağı indi, ne de beni yukarı aldı. Kandemir bunu an'atırken kabh, kahalarla gülüyordu, taj muharrirliğine nasıl başladığı- mnizı anlatıverin, Evat Eevet.. iste yazıyorum, Kandemir: ' — Bize de mi*,, det gibi gü - tümsedi ve yüzlerce heyecanlı Tö. yortaj, güzel ve zor seyahatler, de- öisik bir dekor Aarasında geçen gazetecilik hayatının — mazisini — Yirmi sene evvel, dedi, Tür- kistan yoîundl bir gün Aşkabâda uğramıştım. Orada, türkmenler p. rasında dolaşırken, bunların, İs * — Gözlerimin önüne seldikçe kahkahalarımı zaptedemediğim bu arnin mülükatı (!) da şimdi nerr-» den hatırladımı, dedi, evet... Nze- meddin Mollanın 0 zamanlı bu ka- Pul tarzma bile #nir'enmemistim, Görüvorsunuz ki hâlâ da gülüyo « rtum, O halde, sinirlendiren muhâ“ tap?.., Mavır, ben böyle bir sey bilmivyorum, — Sualleriniz! evvelden mi he, grlaremiz, yotsa”. — Üy'e de olur, böyle de... A- damma, zamana, Mekâna göre de- tanbuldan gelmiş bir Türk olduğu. mu Anlayınca, çırpma Çırpına et - rafımı sarışları, ağlaya ağ'nya boynuma ve ellerime sarılışları içi. me dokunmuşt'u.  nünte gördüklerimi, İSit daydaklarımı ieten. bürür Apşam otele dü isittörlerimi, lgr sa" tişir, Fakat ekarriyetle hazırlanan- lar muhatan'ardır. Telefonu açıp da “Gelivorum!” dediğin'z verde, derhal sizin — görmek istediğinir ber savi mivlemek, saklamak, yal etmek Ve Tösterilmek istenen Sey- leri ntaya #ermek fanliyeti bat" mimivetle defterime Dot etmi'_'—îîm Bir müddet sonra Ankaradan Şiti. Tar... B Gstilare, penkdlare, hâ . Nniselere bir dil (Hâkimiyeti | Yazık ki insanların da çoğu böye ledir, Karşınızda oldukları gibi yatakları kaşla göz arasında bo . | lerdir? okadar azdır tü (yok!) desen bile | bilirsin, İnanmeazsan — okuyucular | arasında bir anlı0t aç da sor, bak tutukluğu verir. . görünmemek için ellerinden gele- ni yanarlar, Röportajcınm katlan:- dığı, fakat ekseriya muzatfer çık. tığı mücade'e; işte bundan dola * yı çok çetin, çok yorucudur, “— Aldığınız sılıhi tedbirlerin mükemmeliyeti sayesinde hiç ağır hastanız yoki,, — diyebilmek için, galtıp hastaları depolara mahzel « lere, boğrumlara saklanmış revir- ler güren röportajemın: günün b rınde: H0 Asayiş berkemaldir!., diye böbürlenmek için mahkümları yer değiştirilmiş, guruya buraya gak « lanmış hapishaneler görmesi ihti * mali yök müudur sanırsın ? — — Müuhtelif zamanlarda romar. cr, hikâyeci Ve geörlerimizle mü!?'- katlar yaptınız. Bunlar arasında €n güzel konuşan kimdir, söyler misiniz? — Üyle bir saal Sordun ki, Höstlarım, ahbaplarım, arkadaşla- rımla,, yok Çazizim yok bu suali bir kâlemde minha ediver hele.. — Yasanatkârlarımız. onlar a* rasında en güzel konusanlar kim. Kandemir, bu mevzuda onu mutlaka söyletmek arzusunda ol- dağumu anlaymca: — Hepsi, hepsi; yahuat şu bu d'. Ve'ayırmaktan vazgeçersen, dedi, | gel de kulağına söyliyeyim: Mar- lesef bizim memlekette, battâ mü- nevverler arasında güzel konuşan, parmakla değil, davul zurna ile Küsteril'ecek kadar az, çok az,, O günaha pirmiyeceğine emin ole - sanı güzel! konuşan besş iİsim vere. bil'rler mi? — Müsaadenizle size, helki hoş lanmıyacağınız bir sual daha so. racağım: Röporlaj muharrirleri t rasında kimleri befenirs'niz? — Bu gnalin tahmin ettiğin gi bi beni ürkütmedi. Cevan mr isti- yorsun, söyliyayim: Anadolu ajın. sını! Baksana, harp meydanlarmı tasvir eden o, arlıktan ölenleri an Jatan o, Ruzveltlerle, Stalin'erle, Çörrillerle konusan ©... EBele bir az da türkee — öğrenirse, hepimiz ekmeği'mizden olacağız diye korka- rım, — Gerçi güzel söylediniz, fakat istediğim — cevahı vermeüiniz. O halde size gunu sorayım: muhats, bıniz sorduğunuz — Sua'in cevabmnı kaçamak yoldan giderek verirse üe yaparsınız? — Derhal suali değiştirir, baz- ka bir say sorarım. Çaresiz ben de gualimi değiştir- ' dim ve: — ÜÖyleyse, dedim, bnı:a nasıl yazdığınızı anlatır. musınız *., Ko - lay mr, zor mu yazıyorsunuz?, — Yazık ki kolay yazarım diye- miyeceğim, Daha yazıya heveslen" | diğim sıralarda, 'Taninde çalışan | Falih Rıfkmmm, mesolâ Tepebaşı , bahçesinde, o kalabalık ortasında, 'bit yandan varyete seyreder, bir , yandan neşeli sohbetimize " | verirken, sank? yapayaİnızmış Ki « |bi, o tertemiz yazıları bir çırpıda | gıkarışına hayran — hayran bakar, ( onun bu seri yazısma gıpfa edere dim; Seneler geçti, vakıâ kolay ve çabuk yazan'ara çokluk raSSeı_ml“ yoazsam da. hülâ üsüde bir köşe: üe, önüme iyi demlenmiş Çayını, pipomu, ucu sivri kalsmimi, lâsti. ğemi, buruşuksuz kâğıdımı yay “ madan ve uzun uzun dügîiumedeıı yazaımayısıma s'nirlenirim. Kandemirin hatsikaten çok zor yazdığınr ben zaten — biliyordum, Çünkü onun, bir senedenberi her. zırladığından ve hâlâ bitiremedi - ö'nden haberdarım. kesten gizli olarak bir român has | F Gslâabı Aske ISIR harbinden — bahseden resmi — lebliğlerde sık sık 'asgeldiğimiz bir cümle var; “Ge- niş ölçüde keşif faaliyeti olmuştur,, Fakat halk çölde yeni sisten see vaşa alışkın değildir. Zırhlı birlik- lerden, kamyonlardan mürekkep o- 'lan asker birliklerinin çölde nasıl | dövüştüğünü, düşman hareketlerini nasıl gözetlediğini. düsmanla nasıl karşılaştığını — hakkiyle bitenler çok nadirdir. ; İ HARP MEYDANI * ÖLDEKİ harp meydanlarının ne kadar hazin Bir manzara gösterdiğini — tahayyül etmek bile çok müşküldür. — Şurada, burada, eskiden küdrelin mutlak timsali c- Jan terkedilmiş tanklar şimdi delik deşik ve simsiyah — kesilmiş bir iskelet, bozulmuş yahut yanmış &ra* balar, kırık toplar ve darmadağı" nık gülle kapçakiarı harp yerinm göslerir. Buralarda ara sıra baş v cuna çelik bir miğler dikilmiş taze bir mezar da götmek mümkündür Etraf silik ve kederli bir böşlüktür, kum bile vok fakat ufak taş parçar lari arasında piril piril yanan lüz yığınları, iİnce çalılıklar ve bodur neballar, Bu çorak böşlükta, İki düşman or- dusu içerisi maganezli ve güç iç'- lebilir bir su ile dolu nadir kuyu" ların başında dayanak — noktaları kurar. 'ı DAYANAK NOKTALARI AYANAK noklaları hafif sahı* ra isltihkâmlarının arkala" riında kurulmuştur. Bu sahra istih" kâmları miltralyöz — yuvalarını ve tanksavar silâhları korur, Bu mü- dafaa hatlarının önünde umumiyel" le mayın tarlaları bulunür. Hattın içerisinde merkezden ve kuyunun yanında kamyonlar, komutan postus sı ve radyo bülünür. — Kenarlarda motörlü piyadenin kamyonları ve seyyar tamir alölyeleri — yerleştiri:- | miştir. Aralarındaki geniş mesafe" lerde ve etraftaki boşlukta hareket hâaline geçmeye hazır kamyonlar ve seyyar uçaksavar — balaryalar sıras lanmiştir. N Ordular için zırhlı vasıtaları, tank ları, karmyonlara — yerleştirilen mul- ralyözleri derhal tamir — edebilmek çok mühim bir — ihtiyaçtır. Aksi takdirde ufacık br molür arızasır, küçük bir kurşun deliği koca bir harp vasılasını harekellen mahruüni kılar, Almanlar uzun zamandanberi bu tamir vesmalarını sön — derece tekemmül etlirmişlerdir. Yine kam- yonlara yerleştirilen lamir alölye- leri çarpışma yerine kadar tanklar rın arkasından giderler, Harpte ya- salıları taşıyacak haslahanc arabas ları ne kadar lâzımsa bu lamir a- tölyeleri de o kadar lüzumludur, KARA MAYIN TARLALARI AREŞAL Rommel'in meşhur rlik öle har harap etmeğe — kâfi gelir. Kezalik tanklarda-çalışan erler için obüsler den ve şarapnellerden daha - tehiir keli olan patladığı vakit binlerce küçük taneler halinde eltrafa yayıs lan mayınlar da vardir, Bir mayın tarlası umuümiyetle - ralarında 1,50 ilâ 180 metre aralık bulunan 5 hattan deşekkül eder. Ma> yanların konulüşü veyahut küldirr- lışı kuüvvelli bir hüva himayesi al* tinda geceleyin yapılır. Ve istih- kâtacı erlerin en tehlikeli — işlerin* den birisitir, En ileride bir piyâde bölüğü ma" yanların - könulacağı — yeri kazar. Sonra mayınları taşıyan ve d0, 15 metre aralıklı bir dizi halinde iler- leyen kamyonlar gelir. Arkasından da mayınları koyacak. istihkâm ta" kımları, h Mayın serbest bir yalağa konur. Üzerindeki emniyet başlığı kaldırı- lir ve hafifçe örlülür. Mayın tarlaları tipkı denizde ol- duğu gibi yerleri harita üzerinde işaretlidir. Halâ uğrat yerlerin yakınında olan mayın 'tarlalarının etrafına — kazıklar ve ipler gerilir. Düşman hücumu mühteme'” görün” düğü anlarda bu kazıkların ve iİp- lerin — kaldırıldıklarımı söylemeye hacet yoktur. Maym tarla'arının mevkiini ka ” fetmek için bugün — birçok usuller vardır, fakat bu uşsuüller kurmaylı- rın sırrıdır. Maamafih bu öâletler | manyetik cereyanların — vücudunu -haber veren makinelerden istifade edilerek yapılmışlır sanıyoruz. TANKSAVAR TOPLAR AYIN tarlaları tank hücumlur rı İçin pasif korunmadı. Tank hücumlarının aktif müdafaa- sını tanksavar — toplar teşkil eder, Bu toplarla uçaksavar toplar hattâ geodik açma sisltemivle hü daki İngiliz mayın tarlalarında aç- Bğı yol pasif müdafaasının emniye- tini bir defa daha ispal etmişlir, Tankların tekâmülü yüzünden hu seyyar — islihkâmlara karşı mayin tarlaları en ehemmiyelli müdafaa vasıfalarından birisi halini almız tır. Mayın tarlaları az bir derinlikte konulmuş mayım" birkaç mayını — infilâk ettirmeden KADRİ KAYABAL yük zaylat mukabilinde Siyanaykar | toprak İiçerisine lardan terekküp eder, Bunlar ©o su- retle konulurlar ki tanklar bir veya bu sahadan geçemezler. Bu mayur lar tank lekerld;krlni ve millerini sahra topları arasında büyük farke lar yoktur. — İcabında öl.iler de tanksavar topu olarak kullanılmıa'” tadır. Hattâ Almanlar epöyce Z: mandanberi 88 lik Falk üçaksavar toplarını tank mülafaasında muvaf- fakıyetle kullanmışlardır. Maama” fib Almanların bilhassa tanklar ** çin yaptıkları 50 lik pak topları âa vardır. Bu topların çapı hafi” çe mahrutidir, bu yüzden abüsüî- ilk sürati artar ve delme kabiliyeti çoğalır, — İngilizleri'n ipunder is* mini verdikleri — topları da evsaf itibariyle Alman toplarından aşağı kalmamaktadır, KEŞİFLER ESMİ tebliğlerde sık — sik bahsolunan keşif hareketie- ri bu dayanak uoktaları etrafında yapılır. Keşif kolları düşman işgali allında bulunan mınlakaya ilerler ve fecrin, hafif aydınlığından isti fade ederek düşman dayanak nok” talarına yanaşırlar. Düşmanda çar yakın — bazan bu yakınlık 2, 3 kilemetre kadardır — bir mesafe- de çukurlara yerl'eşirler. Bu küçük keşif kolları heraher“ lerinde 3 yahut 4 milralvözden başka silâh götürmezler. Bunların esas vazifesi düşmanın hareketleri- ni gözellemeklir. Bir taraflan da siyah gözlükleriyle üzerlerine el'an pike yapabilecek olan düşman u" çaklarını gözetleneklen hali kal- mazlar, Bu keşif unsurları-ana kuvvetler" le görüşmek iİçin kat'iyen — radyo kullanmazlar, Zira radyö ile gön- derilen haberleri, şifreli bile olsa düşman zapteder. Ve Tazla olarak bu radyonun nereden gönderildiğ * ni öğrenebilir. Fakat bu keşıf ka!- İlarımın beraberinde ihtiyal radyo” ları mevcullur, Pek Mmüştacel bir haber vermek lâzim oötdüğü anda anten dikilir ve radyo İşler. Her iki taraf sürpriz hücumların” dan sakınmak ve öleki larafın hüs reketlerini kollamak için bu kesi'. kollarına sık sık başvürur, ÇÖLDE HARP l :ÖLDE tankların ve molörle- rin çarpışması bir bitirme | ve kat'i zafer harbi değildir. Fazla da devam elt" devamılı çüarpiış” olarak uzun zaman mez. Bunlar kısâ malardır, Zira erzak ve mühimmal * almak ve bozulan tankdları tamir el" mek lizumu harbe sık sık ara verib mesine sebebiyet verebilir. Makine çölü yenmişlir. diyorlar, Bu ideta kışmen doğrudur. Fakut çölün elinde medeniye'e meydan ©* kumak için çok kuvvetli bir vasıs tası vardır: Su. Çöl harbinin hakiki anahtarı st“ dur. Medeniyet kumu, sıcağı, çorak” hğı ve yolsuzluğu yenmiş faka! suşuzluğa karşı yenilmiştir, Çölde hücumun, müdafaanın le" şebbüsü elde tutmanır ehemmiye- Hi ikinci derecede — kalır. Burada harbi kazanmanın bir tek çaresi vardır; Kendi tanklarını bozmadan ve harap etmeden düşmüan tanklak rını bitirmek. Hangi tarafın tan kları daha evvel biterse çöl harhır — nin mağlübu odur, y

Bu sayıdan diğer sayfalar: