19 AGUSTOS — 1942 Ingilizlerin dram üstadı | HABER — Akşam Postası Bu Harbin Hakiki Hikâyeleri Bernar Şov seksen Bir harp gemisini nasıl çaldım altı yaşında. Saat 1lde, Londranın Skuar Trafal- gar caddesinde otomobiller, tramvaylar ve her hareket durur: Bernar Şov geçiyor N gün evvel, 26 temmuzda Londra güzeteleri, meşhur Bernsr Sovun 86 ncı doğum yıldö - nümünü kutladılar ve onun hayü, tindan, eserlerinden, fikir ve ka. müatlerinden bahsettiler, Şov, bizçok senelerdenberi, İngi. izlerin taabbüt ettikleri bir sah - siyettir. Mer gün, saat 11 de, Tra. ni kaldırırlar, caddedeki bütün ha» reketi durdururlar, Tramvaylar, & tomobiller, kamyonlar durur, Yaya kaldırımlarında yol aşılır ve Ber, mar Şov geter, Bu, dünyada kimsenin ği bürmet ve sevgi nedendir? 0 güzel sakalından mı? Daima hayatiyetini muhafara eden fikir ve hareketlerinden mi? Yoksa, kazandığı o emsalsiz söh » retten mi? Hayır,, Bunların, teker teker hiç birinden değil. Hepsinin birden 9r- düğü, o “hiç değişmiyen Şirret ca, cuk” oluşundan... Çünkü Şov, hiç çünkü bunlar, insa . nı ne kadar eğlendirmiş olsaler, yine basmakalıp birer muharirdir, zira, ahlâki görenekten “> yorlar, “Evet, Seklspir, rsmar'ıma ah- Miktan memnun o'mıyan bir kah » raman yaratmıya özendiği Hamlet gibi, tek dikkate sayan bir piyes var, Bunda, Harmlet'in isyanmı iyi, ee tesr'h edememiş ve bir netireye bağlıyamamış, ona, en kücük bir felsefi mina verememiş olmakin beraber, dehâsinin kudretini gös termiştir.” Diyor, Görülüyor ki, Soy, İnzilterede en büyük hir cüret addedilen seyi yapımstır: Sekip're hile dil srab "mu, bile bile yapıyor: sagunklı siyah kadm” hikâyesinin mi İn - gillerede, Tolstoyun, Baytonun, Napolyonla Volterin aleyhinde söz söylenebildiği halde Şekispirin ter. kid edilemiyeceğini, hattâ bir mu. harririn büyük bir şöhret kazana” bilmesi için, Şekispirin lehinde güzel bir eser yazması lâzım oldu» Eymu itiraf ediyor, Bernar Şov, İrlandalıydı. 1856 Ja Düblende doğmuştu, Bundan dola, yı, Londrada yetiştiği ve şöhret | kazandığı halde, daima, İrlandalı Kığı Ue övünür, “Jon Bülün diğer adası” İsminde, İrlanda meselele | rini teşrih ettiği piyesinin mukad- * gir. demesinde, bu ısrarmı şöyle bir ka. esna dilimin, 19 uncu asır Londra gnittelerinin kaba ingilizcesi değil, Suiftin ingilizeesi olduğunu kaste, diyorum,” Diyor, Böyle iken, İngilizler, onu İrlan- Anlı değil, kendi aralarında yetiştir ği için Londrahı sayıyorlar, : ... Bernar Sov, “Pel Mel Gazet"de, edebi ve içtimai makaleler yazdı. ği, Star ve Zi Vorldda musti ten, kidilerini.. Kevide Tiyatro hakkım Üzerinde, Şat iş görenlerin isleri başmda giydikleri yekpare uzun önlük vardı, Bir gtin, tiyatroya girerken, me murlar, böyle hir kıyafetle içeriye i i i sebebi- i sözleyince, Dedi ve dövüşmiye başladı, yorin eriye girdi, Bundan sonra, Şovs karşı “yasak!” kalmadı, İ Yunancadan imtihana girmeye hazırlanan Vanya Ottepeler, evdeki bütün mukaddes tasvirleri öptü, Bunu yaparken karnını bir kurt kemiriyor, Miz kesiliyor, küt küt stıyor ve meçhullerle dolu İstik- bale intizaren hopluyordu, Acaba kaç numara alacaktı? Üç, mü, yok” sa İki ml? Takdis edilmek üzere esnnesinin o önünde altı, yedi defa diz çöktü, evden çıkarken de ter. zesine: “Benim için Tanrıya dua et, diye tenbibatta butundu,: Meke lebe giderken dilenciye iki kapik verdi, bununla bilgisizliğini affet tirmek istiyordu, İnşallah bu sa * dakası kabul olur dn imtihanda şt “Tessarakonia” ve "“Ohlokaydeka” iğik adet isimlerini sormazlar. Mektepten döndüğü zaman saat beşe geliyordu. Odaya girdi ve sew sizce yattı. Zayıf yüzü solğundu. Ağlamaktan kızarmış gözlerinin el” rafında siyah halkalar vardı, Annesi, karyolı yaklaşarak: — Ne oldu? Nasıl çetin mi? Kaç numara aldın? diye sordu, Vanya, gözlerini kırpıştırdı. ağ zımı çarpıttı ve ağladı, Annesi 519 rardı, ağır açık kaldı ve elleri iXİ yana düştü, Tamir etiği luna ç* &tik pantalonu elinden yere kaydı. — Niye ağlıyorsun? Demek ger medin? diye sordu. — Çak., Çaktım... İki kumarı a'dım... 3 Yl | Annesi: “e f — Zaten biliyordum! Böyle bir şeyin vuku bulacağını hissediyor ” dum. Oh, yarebbi! Nasil oldu da &eçemedin? Neden? Hangi der» ten? — Yunancadan... Ben, annecis ğim... Bana “Foro” ron istikbali nasıldır? diye sordular, ben de. “bysomay” diyecek yerde “opsa- may, dedim, Sonra... Eğer son he” ce mzunsa med işareti - konmaz, halbuki ben,. Ben şaşırdım, bur rarla “ola” nin uzun olduğunu unutlum.. Tuttüm med işareti Sonra Arinkserksov, erik” eri saymamı söyledi... Ben savma basladım ve Kazıra bir Şov, küstahça kansatlerini, iğ - seli nüktelerini kaleminin kudre » tiple hazmettiren büyük bir mu. barrirdir, Onun, mubtelif bahisle, re dair kuvvetii moknddemeleri bu. lunan kırktan fazla orijinal piyesi vardır. Bunların hepsi de, millet“ ler arası bir şöhret kazanmışlar , dır, Gariptir ki, bu şöhret en evvel Almanyada ve Amerikada baş gös, termiştir, Şovun eserleri, herkesi gülüp eğ» lendirecsk birer mevzua dayandığı hu'de, her birinde, baska bir “başe- ri mesele” yeni bir felsefi çsas var, ), piyeslerinin ekserisini kırk yaşmdan, hattâ altmış yaşından sonra yazmıştır. Bunlar da, Dar, vinizden, yaratıcı o tekâmüklen, Karl. Marissölmn, dini akidelerden, yirminei asır dininden, farihfen, İelsefedon, içtimaiyattan, fenden ve her şeyden bahsetmis, hepsini iğnelemiş, tahrip ve perişan eyle miştir, ». Simdi, mevra “Selâmet ordu « su” olen “Major Barbara" ismin, deki eseri sinemaya almdı. Bun dnn #ilmi mikâfatmı kazanmıştı, Şov, Kendisine verilen mükâfatı, sina « macılara dağıttı, Şov, 1925 Nobel mülâfatmı da kazanmıştı, Buradan aldığı 8000 İngiliz Krasmı, İsveç ve İngiliz e. cimekla beraber, beli bükülmemiş dinç bir adamdır, HERA, eski kav. vetinde eterler neşrediyer ve yaz» Tar yarıyor; Dünyanın her tarafında, hançi,| ne kadar zor olduğunu anlarsınız. . milletten olursa olsun insanlar ba: | Deliliği nasıl yapacaktım? rı müşkil anlarda kendilerini kar | tarmak için bir takım çareler bulur Jar. Ve bu çareler ekseriya birbirle- Evvelâ oğrma geleni söyleyerek hökimlere hakaret etmeyi düşüm düm. Fakat bu belki hâkimlerin öf. rinin ayni olur, 1919 da Kırımda e-! kesini artırabilirdi. Onun için ço sir edilmiş bir Rus albayını tanımış tim. Bu albay esaretten kurtulmak, için kendini deliliğe vurdu, bir has tahaneye gönderilâ!, orada kendisi glbi beyaz Rus olan bir doktorun, yardımı sayesinde kaçtı ve kurtul. du, Birkaç hafia evvel de Hür Fran: sız kuvvetlerinin hava Ordasına mensup bir albay tevkifini emrej * miş olan Vişi makamlarının memur larına karşı ayni delilik rolünü ays nuyarsk vakayı sıyırmıştır. Albay bu pek enteresan macera - sını bir Amerilefa gatetesinin mw harririne nakletmiştir, Bu inanıl » maz fakat doğru macerayı o mecmu adan alıyoruz, Albay, anlatıyor! — Ben Fransadan tuzakla iken, volana ihanet suçu İle idama, ordu dan kaçmak suçu ile 20 sene ağır hapse ve bir Fransız harp gemisini çalmak suçn ile de yine 20 sene kup se mahküm edilmiştim, Bu sözleri söyleyen albay iner, ve zarif bir adamdır. Fransıreayı çok hızlı söylüyor ve cümleleri ara» sında bir çok arzo kelimeleri kulla. nıyor. Kendisi #e Nevyorkta konuş tum, Albay hususi bir varife ile A- merikada bulunuyor ve Orta şarki ki kıtasına iitihak etmek için yol » culuğa hazırlanıyordu. o Hikâyesini tafsilâtiyle anlatmasını rica ettim, söre başladı: Tevkif edildiğim vakit talim bar na yardım etti, Beni sorguya çeken subaylardan ikisini eskiden tanır - dım, Bunlar tehlikeyi göze alarak, €ski bir arkadaşa yardım edecek kader mert insanlardı, Beni sorgu” ya çekenler srasında iki de jandar. ma subayı vardı, Sorguya çekilme» den biraz evvel tanıdığım subay * lardan birisi yanımdan geçerken ba na yavaşça: "Kendinizi deliliğe vus runuz,, dedi. “0 Alaş “bitemg wmiye ““mastaletan #onru devem etti: — İnsanın aklı başında iken deli rolü oynamasının kolay birş ey ol * madığını tahmin edersiniz. Eğer bu sözlerime inanmıyorsanız bir defa delilik tecrübesi yapınız da o vakit Imtihandan sonra Yazan: A. ÇEHOV i ' Rusçadan çeviren: SERVET LUNEL zamiri arsya karıştırdım... oYanıls dm... O da tulfu, numara etli, dünyanın en betbaht adamıyım, Bütün gön çalışlım,, Bu hafla za fında ber sabıh o saa dörtle kalk” tım... — Hayır, asıl betbaht olan sen değil benim, rezil çocuk! Bedbaht olan benim! Beni hir kibrit çöpü" ne çevirdin, yezit, zalim, alnımın karm yazisi! Senin gibi bir soysuz #çin ağlıyorum, ki büklüm oluyor, eziyet çekiyorum, ruhban mustarip oluyorum. büttin bunlara mukabil senden ne görüyorum? Nasıl oku” yorsun? — Ben... Ben çalışıyorum. Bütün #ece,., Kendiniz de gördünlür... — Gün alsın diye Tanrıya < yalvarıyorum, fakat ben günshkü ölüm göndermiyor. Başımın beli” #1 Başkalarının çocukları İpsai çocukları #ibi, benimkiyse bir tene olduğu halde ne bir fayda, ne bir mürüvvet! Sana dayak mı stayım? Döverilim ama, kuvvetim yok. Yar abbbi, sen bana kuvvet ver! Annesi, hırkasının eteğiyle yür” nü örttü, hıçkırmeya başladı. Van” ya, yeis İçinde, kıvrandı ve alnınt duvara dayadı. Odaya teyzesi Kir di, meseleyi derhal anlıyarak sa * rardı ve ellerini iki yana açarak: — İşte hu... Hissetmiştim... dedi. TA sabâhtarberi içimde hir cansı” kıntısı verdı... Eh, nedim. galiba bir felâket ak. İşte dediğim #lbi çıktı, sie e Annesiz AYM — Ab. havdat, ah Basımın elde — sıl diye inledi, < Teyzesi, kahverengi beşörtüsün” #sabi bir hareketle başından çeke” ken: — Onu neye azarlıyorsun? diye kardeşine çıkıştı. Onun me | kabar hali var? Kabahat bep sende! Evet, sendel Söyle kekeyım, ohü niçin bu meklebe verdin? Sen zadegin mısin? Zadeginliğn yükselmek mi istiyorsunuz? Hasa... Hemen za” degân payesini verecekler, bekle de dur) Halbuki benim Kuzya gibi ticarete alilmiş olsaydı... Bak, Kur ya, yılda beş yüz ruble kazaniyor, Şaka değil, beş yüz rislsle! Bu Şlim lik sevdasına kapılatı hem kendine, hem de çocuğu eziyet etmiye bae ladın, Şu çocuğun haline bak: Zar Tıf. öksüirüyor,.. On üç yaşında o» duğu halde on yaşından fazla gör termiyor, — Hayır, Nastyacığım, hayir. kardeşim! O yezide «2 dayak af tım! Dayak ulmak lâzımdı, dayak! Oğlunu o yumruğuyla tehdit ede rek bağırdı: — Ahhh... Yezit, mel'un, başımın Cezası! Sana adamakıllı bir sopa çekmelişdim. fakat ne çare ki kuv» Vetim yok, Evvelce, daha küçük” ken: “Döv, döv” demişlerdi. Onla» ri dinlemedim. İşte şimdi cezasını çekiyorum, Sabret! Ben senin de rini yüzerim! Sabret... Annesi, ıslak o yumruğunu tehe dile salladı ve oğlıyarak kiracısı” nun odasına gitti, Kiraetsi, Yevtis hiy Kurm'e Kuporosor, orlasınday vermevi knrurlaslırdıar. cukça olan bu fikirden derhal vaz geçlim, Nihayet aklıma İyi bir fi kir geldi, Bütün kovvetimle haykın. maya koyuldum: “Yaşasın İmpara. torlu “Öfkeli bir jandarma albayı ba“ Ba: “Olursana be adam,, dedi, Ye: den ciğerlerimin bülün kuvveliy» le haykırdım: “Yaşasın İmparalor', Ansızın içime garip bir korku gir di. Beni tanıyan mahkeme reisi kendini zaptedemer de gülmeye bas lar ve bu süretle (oyum meydana çıkarsa, deye korküyordem, Fakat kararımdan ceymadun, Ve banu ww rulan her snale aynı cevabı verdim. Mm İTTİ İZ Ty, “— Yüşasın İmparator!,, “— Evli misiniz, bekör mısmz?., “— Yaşasın İmparator! “e Hangi nişanlarınız var?,, “. Yaşasın Imparator!,, Nihayat verdi, Ve sskeri mahktmeye de be nim azgın bir deli olduğumu, “ba yüzden beni zincire vurarak diğer bir şehirdeki umum! İmarhaneye nakletmek zorunda kaldığını Bildir: di, Albay hiküyesini kesti, ben de garsona kahve ve sığara oısmarı dım, Garson yanımızdan ayrılır ay” rılmaz yalancı geli hiköyesine tek » rar başladı, g Geçen sene Hür Fransızlar için wçak temin etmek maksadiyje allı ay Marsilyada kaldım, Ba şehirde yaşıyan yüzlerce İnsan beni orada oldulumu ve yaptığım işi Biliyordu, Fakal kimse beni hükümete İhbar ot medi. Yalnız bir gece beni bir hayli korkutan bir hidise oldu. Bir otel odasında uyuyordum. Hava çok sr cak olduğundan yatağa girmeden evvel çırıl çıplak soyunmuş ve zerime yalmnz bir örtü almıştım. S9 bahın saat dördüne doğru kapıma, Yuruldu ve birisi: “Karun namına açınız, dedi, Derhal kapıya koştanı, sürgüyü çeklim ve yeniden yalağı girerek örtüme sarıldım. İçeriye gis bıktılar, Reis kararını bildirdi: #E. (Ten adam iri ve şiştkandı. Siyah bi- sirin bu şehirdeki akıl haslahanes'- ne gönderilmesini ve orada nezaret ve müşahede altına alıamasını em rediyorum.,,, Karar derhal lafbik e dildi, “Hastahaneye gelir gelmez baş hekim beni meyhur deliler koyup” na yerleştirdi. Benim bulunduğum, odada yeni gelmiş iki misafir vardı, Bunlardan birisi mütemadiyen kol larını yumrukluyordu. İkincisi ise, kendisini Mareşal Jofr sanıyor, mü temadiyen ayni şeyleri tekrar edi - yordu. “Askerler, Marn kıyısmd» yız. Büyük gün gelmiştir., İki ka uş arkadaşım birbiriyle uyuşanu - yordu, Kollarına vuran deli bana: “Sakın, dedi; buna inanmayınız, 6 Jofr değildir, “Fekat ben Jofrla ar: kadaş olmaya peşinden karar ver miştim, Ona: “Mareşal hssretleri,, diye hitap ediyordum. Mareşâl de nazik bir tavırla bana iltifat ediyo”, nişanlar veriyor ve nişan makamin. da çeketimin WMiklerini kibrit çöp * leriyle dolduruyordu. “Tımarhanede çok eğlenceli iki gün geçirdim. Sonra Almanlarla iş birliğine hiç taraftar olmayan has- tahane baş hekimi bana derhal şeh ri terketmemi tavsiye ederek İzin dı, Masasının başında oturmuş “kendi kendine dans öğrenmek, kitabını okuyordu. Yevtihiy Kur» miç, zeki ve münevver bir adam” dır. Burnundan konuşur, yıkandığı sabun öyle kokar ki evdeki bütün kiracıları #ksırık tular, Perhiz gün- lerinde etli yemek yer, Münevver bir kızla erlenmek (o miyelindedir, bundan dolayı kiracıların en akıp ısı sayılmaktadır. Sesi tenordjır. Vanyanım annesi, gözyaşları dö- kerek: — Muhterem beyefendi! dedi, Ne olur, benimkine dayak otın.. Lütfedin! Sınıfta kalmış, başımın cerası! İnanır mısınız, geçememiş! Sihhatimin müsaadesizliği yözün » den kendim ceralandıramıyorum. Benim yerime ona siz dayak atın, bu Tdtfunuru benden esirgemeyin. Yevtihiy Kuzmiç! Hasta bir kadı” mm dileğini yeirne getirin! Kuporosov, kaşlarını çattı ve burun deliklerinden derin bir ne fes aldı, Birar düşündü. parmakla” riyle maseyı tıkırdatlı ve lekrer İçini çekerek Vansa'ya doğru yör rüdü, — Sizi demek ki diye başladı. Tahsil o veriyorlar, yol gösteriyorlar, halbuki siz ne şekilde hareket ediyorsunuz! Nis çin? Kjıporosov, bu şekilde deha bir müddet konuştu, bütün bir nutuk söyledi, . İlimden, aydınlık ve kas ranlıktan bahsetti, — Evet, delikanlı! Hitabesini bitirdikten sonra b» Tindekl Kayış kemerini çıkardı ve Vanya'yı elinden tutarak çekti: — Size başka türlü muamele edi” Temer! dedi, Yanya, İlaalla eğildi ve. başını önün dizleri arasına soktu, Penbe, wzun kuleklsrı Koporosov'un. #ıhlı triko panislonunun arasında gidip gelmiye başladı... Yanya, dayağı yerken hiç ve çıkarmadı. Akşamleyin ailece yer pılan toplantıda kendisini #ienrete okutuyorlar? yıkları ve kıvırcık saçları vardı. . Ağzından taşan ispirto kokusu bir an içinde bütün odayı doldurdu. . Bana “sizi karakola gölürmek için geldim.,, dedi, ğ “Adamcağızın emniyetini karan” mak için biraz konuşmak istedim. , Kararımı vermiştim, Kendisi ile 9- sağıya inerken kaçacakım, Bu maksatla konuşmaya başladım, 'Bir adamı yalağından bu saatle kaldır » mazlar eanım.,, Cevap verdi: “Sizi rahatsız eden ben deyilim, ievkifi» nizi eskeri polis emrelti, “Yavaş ve» vaş giyinmeye basladım. Adamen; kararını birdenbire değiştirmiş gi- bi: “Siz şimdi yatmız. yarın sahah saat dokuzda iki memurla gelir İsiz tevkif ederim,., drdi ve bu sözleri» nden sonra sesini alçallarık ati: “O amana kadar siz de tabii kaçarsınız. Öyle sevinmiştim ki, Is pirto kakusnnu Ovrularek Oberifin boynuna sarıldım ve yanaklarından şapır şapır öptüm. i “Ben kendisini öperken o baur tâlimat vermekte devam ediyordn* “Fakat gittiğiniz yerleri bana ha » ber veriniz. bu sayede Amirlerimi aldulmak daha koloy olur. Daima &- siniz üzerinde yürüdüğümü ve bu * Yunduğunuz yeri bildiğimi emniyel: le söyleyebilirim, fakat son dakika da dalma sizi elimden kaçırmış © lurum, Banu yazı yazarsınız., Adam cağıza vaadettim ve ondan sonra bütün işlerim yolunda gili, | Garson ısmarladığımız. kahveyi ve cığaraları getirdi, Albaya sor“ dum: — Fransadon kaçarken bir harp “emisini kaçırdığımızı da söylemişti niz, Bu büyük bir vapor mu idi* Subay cevap verdi: — Yalnız 500 tonluk bir gemi. Silâhlı bir balıkçı #emisi. Onu İn gilizlere teslim ettim, Fakat bu İn. gilizler hayli garip adamlar, Denir subayı deyilim diye gemiyi benden teslim almak istemiyorlardı. Reca eitim: — Bu macerayı da bana anlat « sanız, Albay: — Bu biraz karışık bir iştir, des di. Sonra bir hikâyeyi Iyi bilen fa“ kat onu çok anlattığı için bıkan bir adam gibi hikâyesine başladı: “1939 harbi başlarken ben bir w çak mektebine komutan tayin olmus tum, Bu mekteplerde komutanların. vazifesi doktorlarin-kavga etmektir, Çünkü bu doktorlar en iyi twlebemi zi elimizden almek için daima ve- sileler bulurlar. Bazan kulak Ozan bozuktur, uçamar, derler; batan bi rün kemiği çörpıktır, tayyareci ola maz, bükmünü verirler, bunlara k- brsa uçacak sağlan adarı bulmaşs imkân yoktur. Bir gün bu doktor * fordun birisine recu eltim: “beni de bir muayene ediniz, bakayım siçahis Vir miyim?,, Doktor beni dikkatle muayene etti ve:,, Azizim dedi, turp gibisin. istediğin kadar uçabilirsin. “Ertesi gön Generale müracaat e. tm, Ve,, “mektepte mübaserlik ele mekten bıktım, msayeneden de geç tima, uçabilirmişim. Beni bir harp © filosuna vermenizi reca ediyorum .. İstediğim yerine getirildi ve bu sw yeede Fransa harbine İştirâk edebil dim, Ve 8 vcaktan mürekkep ir filoya iltihak ettim. Bir gün uçek: larımla bir Meserşmit BO, ie çer « mıştık, Uçak zedelendi ve Arai Amiyen arasında yere düştü. Dr © (Lâtlen sayfayı çeviriniz) i di i ; İP e, kain 2 bla edeelğe ri emi Sk