Z AGUS1VS — 1942 “HABER— Bugünlerde ölen Leon Dode'nin başından geçen garip bir vak'a Fransız dahiliye'nazırı, gece yarısına doğru hapishane müdürüne şiddetli emirler vere- rek Leon Dode'yi serbest bıraktırıyordu RANSIZLARIN meşhur ro maners Alfons Dede'nin yıne meşbor mubarrir ve romancı olan oğlu Leon Dode de, geçen ay 74 «yaşında öldü, Leon Dode, Kiralik partisine wonsupla, Fransada, kıralıığın ân, des'ni istiyen Asiyon Wramez b» mindeki gatetenin de sahiplerin - dendi. Bu gazetede yazdığı makas Weler, ara sıra hâdiseler uyandırır, Cümhuriyeteileri kızdırır, kudur « Vurdu, Icon Dode, işte böyle bir hare- ketinden dolayı, 1927 senesinde yakalandı ve Sante ismindeki ha- pisaneye atıldı, O, hapisanede mahkemeye sevkedilmesini bekler« ken, tahliye edildi. Leon Dode, geceleyin serbest bi rakılmıştı, Tab'atiyle, kendisine bir tuzak karulemsamdan, sokakta, karanlıkta. başına bir belâ gelme, »inden korktu; fakat hapisane müdürü, onu, derhal serbest bırak ması için emir aldığını söylüyor, biran evvel gitmesinde ssrar edi » yordu. ... Hapisane müdürü haklıydı. 0, o gün geç valat, dah'liye ni sırmdan telefonla, şöyle bir emir almışta: —— Eeon Dedeyi şimdi ve derhal tahliye ediniz! Müdür ba emri almen, başmı ka: #imıya basladı; çünkü daha © güm kü sosyalist gazeteler, Leon Dode- win a'eyhinde atıp tutuyorlar, mah kemeden onu siddetle cerainndır » asm , Böyle iken, dev let idaresini ellerinde tutan adam. Tar bu kanastte bulunurken, onla. Fa boyun eğmekten başka işi ol - mayan dahiliye nazırı, onu, nasl tahliye elebiliril. Sonra, şifahi emirlerle, husu . siyle telefonla bir mevkufun *ah. Üyesi görülmüş sey değildi, Mu - hakkuk ya mahkeme karirile, ya dahiliye nazırmın tahliye emriyle mahbeslar serbest bırakılıyordu. Hapisanş mtidürü, böyle tered- dür içinde bocaiarken, telefon bir doha şiddetle çaldı ve dahiliye na yırı, emrinin yerine getirilip Çe » Ürilmediğini sordu, Müdür, cesaretini topladı ve: — Efendim, tahriri emrini bekliyorum. Dedi. Vay bunu söyliyen sen misin? Dahiliye narırı ağımı açtı, gözünü yomda: — Hayvan herif! Aptal adem! Sen Kim oluyorsun da, emrimi Ha etmiyorsun ? Sana, bunun en ehem miyetli, acele bir iş olduğunu söy. Ikmedim mi? Tahriri emir basma çalımsm! O da arkadan gelir, May di, hiç durma, Dedeyi tahliye et! Beş dakika daha geçirrisen, onun yerinde kendini bil? Hapisane müdürü ba tahkirlerin tehditlerin karşısnda tereddütte sebat edemez: “Kimbilir, bü da, hiç plaşılmıyan siyasi meselelerden Hiridir, Tuttular, hapsettiler, sim- di de serbest bırakıyorlar” diye piecaa çabucak muharriy ça . — Serbestsinir efendim. — Hi! Ne dediniz? — Serhestsiniz, Hiç darmadan * hapisanaden çıkmız! Saat, gecenin on biri... Bu defa, Leon Dodeye, bas ka şımak strası elir, — İyi. sabah çıkar, giderim, — Olmaz efendim! Şimdi çıkn- caksmız! Dahiliye mazırmın emri böyle, — Sebep? Geteyarsı nereye gidebilirim? Araba bulamam, — May. olamaz! Ben, emri ifa etmiye mecburuna, — Kendi isteğimle kaldığımı dair imzalı hir kâğıt vereyim, — Olmaz efendim, olamaz! Da. hiliye vekilinin emri böyle, Ben ekmeğimden olamam, Sizin yüzü » nlizden ceza göremem, Teon Dode, bu anlıyımadığı 0 - «ele tabliye karsısmda, binbir ih » timal hatırına gelir. Saşkın şaş km belomrken, hapisane müdürü, ona sikıştırır, Baska çnre yok! Leon Dode, a ağır K demir dir X “ kapıdan çıkarken, hapliane mürü. rü gepiş neles alır, N ».. Ledn Dodo, kapıdan çıkmea, ba ranirkta etrafma bekmır. Duvar kenarlarında gizlenmiş | gölgelerin; arar, Yalnız bir sey | ür: Pek eski modelde bir oto - mebil,, Bir de iri yarı kadın! Elinde saplı bir gözlük, kolin - Zu altında bir sal, basında eski moda bir şapka bulunan bu kadı, nm yürüyüşü de acayip) Eski im - paratorluk muhafız askerlerine benziyor, Dode, bu otomobilden, ba kadın dan şüphelenir, hapisan kapsma dayunır, Orada, hir de nöbetçi var, Asker, biç oral değil, uyuklar gibi düşünceye da'maş, Kadın, ilerler ve muharrir! ko undan tutarak: — Oh. ne bahtiyarlık! Burada site tesadif edeceğimi hatırıma bi. le getirmek kabil değildi. Her ne ise,, buyurun six götüreyim. Deyince, Leona Deode, lirker; fa, kat kadm, onu sürüklerken, ku » lağıma: — Acele cdlniz! Yoksa, ilimiz de teh'ikedeyiz, Diye frsldar, Leon Node, yine bir sey anla « maz ama, “bu işte bir sır vari” di. yerek otomobile doğru yürür ve bi nip binmemeyi düşünmeden, ko. dın, arlaamdan iter ve kapıyı da r, Otomebil, bocalar gibi yürür. Öyle ya, köhne otemshil, ne kadar yürüyebilir; fakat bir kaç köseyi döndükten sonra, öyle bir hızla » nir ki.. silrat, son derse», mukar - He isinlen: — Vay canma! Motör, her &n). de yiz beyveir kuvvetinde, baka m, kendimizi ele verdik, Der, Şoförü tetkik eder. Onun da, orta yasta bir kalım değil, güç Mi kovvetli, bir delfkanlı olduğu - Orta mektep 7 nci sınıf talebele" rinden Yeğor Ziberov, elini Petya Udodura, lüllen uzatıyor, Gri kos. tümlü, tombul , kırmızı yanaklı, dar alınlı ve fırça kılları gibi dik ve sert saçlı, on iki yaşlarında Pet ya, reverans yapıyor ve defterleri. ni çıkarmak için dolaba uzanıyor, Ders Başlıyor. Baba Ududov ile yapılan anlaş maya göre. Ziherov, günde iki sant Pelyayı okutacak ve buna mukabil ayda altı ruble alacaktır. Önü orla mektebin 2 aci sınıfına harırlamak ladır, (Geçen yl da İ nci sınıfa hazırlamıştı, fakat Petya çaktı). Ziberor, bir siğara tellendirerek! — Haydi bakalım,, Diye başlı yor, Size dördüncü tasrif verilmiş H. Fructusü irab ediniz. Potya, tasrif etmeye başlıyor. Ziberov, ayağa kalkarak: — Yine erberlememişsiniz! diyr söyleniyor. Dördüncü tasrifi alın cı defa veriyorum. bir türlü kafs- nma girmiyor! Nihayet ne zaman derslerinizi harırlıyacaksınız? Kapı arkasından öksürük sesi dn yuluyor ve Petyanın babası, vilâyet kâtipliğinden mütekelt Udedor: — Yine mi hazırlamamış? Diye- rek odaya giriyor, Yine? Niçin ça Tışmıyorsun o Ah, domuz, domuz | İnanır mısınız, Yeğor Alekseyiç ? Dün de sopa attım! Udodor, içini çektiklen sonra oğ Tonun yanına oturuyor ve Künerin yıpranmış “Lâtince Dersleri, kite bin karıştırmaya koyuluyor. Zibe roy, Petyayı ,babasının önünde İm tihana çekiyor. Oğlunun ne kadar ahmsk olduğunu varsın ahmak ba. ba da bilsin! Orta mektep talebesi İmtihan etmek hırsma (o kapılıyor, şimdi o, bu küçük, kırmız yaneklı, kalın kafalı Petyadan nefret edi » yor, onu dörmek isteğiyle kıvranr” yor. Çoruk tesadüfen doğru cevap verdiği zaman hatta bir nevi infial duyuyor, bu Petya haylazından bık tığı kadar hiç bir şeyden bıkmamış” tır! — Siz ikinel tasrifi dahi bilmi. yorsunnz. Pirinciyi de bilmiyorsu” pr kt! Nasıl çalıştığınızı görüyor. sunuz yal Peki söyleyiniz, baka » yara, mevs filiusen mefulüileyhi mes nu solar, Otomobil. Paris caddelerinden grkar ve şimale doğentarken yıldı - rım gibi süzülür ve o zuwan şoför: — Geçmiş olsun! Der, Leon Dode, o zaman anlar ki, kırateelar, hapisane müdürtnli man, tara baslırmışlar ve kendisini ka. çırmıştardı, — İyi, ama emir nasıl tekrarla. mabildi? Deyince, delikanlı güler ve: — Kırulcılar ber #eyi düşün. müştü, Her santıralda, her telefon Brerkezinde, adlamlarmız iş ba » şındaydr, Zaten, bu saatlerde te « lefonla konuşanlar da pek yoktur, Adamlarımız, telefonlarm başma geçtiler, Konusuverdiler. Na ola . tak para ile her iş yürür, Emir de verildi, Sonra da, Yine böyle tekid «didi, Telefonlar, bir saat elimiz. de kaldı, Der, sonra, Belçika kududundan girerken: — Artık Belçkadayız, Yaşasın kral? Diye bağırır, Leon Dode, senelerce Belciknda kaldı, Nihayette affedilerek Parise döndü, O, kavvetii fıkraları, mar kaleleri ve romanlarile tanmmış, çok malümatlı bir adamdı, Yeni Eserler : Yarım Ay - 16 günde bir çıkmakta olan bu ane ve gençlik O meğmunsının i ağustos sayısı dolgun münderocatin ve ran bir kapak içinde intişar etmiştir. Bu sayında Ragıp Şevki, Mükerrem Kâ. mü Su, Nibal Yalaza ve Besim A. kırasarın hikâyeleri, Cahit Uçuku #omanı, Atiye Denitreinin Yusuf ef. saresi, İbrahim Yücesanm Vagnarin hayat ve Macsrları, Sabahattin Os. manım matbunt o kronikleri, bir çok müuşaha beler, fıkralar vesaire bulun. maktadır, Okuyucularımız. tavaiye aderiz, © HO Yazan: A, ÇEHOV Rasçadan çeviren: sıldır? — Mews filiusun mu? Meus fib. wn mefulülleyhi şeydir... $€Y.. Pelya, uzun müddet tavana bs. kıyor, uzun uzadıya dudokların Kıpırdatıyor, fakat cevap vermi « yor. — Deân'm cemi nasıldır Petşa, örse vurur gibi, tered * dütsliz cevap veriyor: — Deabür,.. filiabus! İhtiyar Udodov başını taktirle sallıyor, Muvaffakiyetli cevap bek Jemiyen orin mektep talebesi infin! duyuyor. — MMefulülleyh abus daha han“ gi isimlere maliktir? diye soruyor. Meğer “anima « ruh,. dahi mefir lüileyh abus'a o mâlikmiş, hilboki Künerin kitabında bu yoktur. Udodov: — Şu Lâtince, ne şatafatlı, Se ahenkli bir dildir! diye işaret edi yor. Alor., tron.. bonus ,, Antropot, Hayret? Bunların hepsine de lürem var, hal? diyerek içini çekiyor. Ziberor: “Çalışmamıza “engel, oluyor. hav vân,. diye o düşünüyor. Tepemde durmuş, konirol ediyor. Kontrole katiyen tahammül) edememi, Petyaya hitaben: — E, gelecek sefere Lhtinceden #yni dersi | tekrarlarsınır, diyor Şimdi de Aritmetiğe geçelim... Taş tabtayı Oalm. Sırada hangi vazife vardı? " Petya, taş tahtaya tükürüyor ve esketinin yeniyle siliyor. Moza Alle K air il Aksam Postaer ) Sinema Parisli bir yıldız Holivutta Fransa Almanlar tarafından | işgal edildiği sırada yurdunu terkeden Mişel Morgan Wolj. | vutta mesleğini eskisinden | daha büyük bir muvaffakıyetle devam ettirmiştir. Fransiz | yide bugün Amerikanm en | çok para karanan talihlile rindendir. Morganm mncern - | st basit fakat heyceanldır. Yıldız bu macerayı Amerika- mn Koliye mecmunsma an Jatımıştar, Bu yazıyı o mec muadan alıyoruz: Fransulâra neseli bir millettir derler, Franuz sinema yıldızlarına bakarsak bu tavsif pek yerinde görünmer, Çünkü Şar Buaye pa. | sarlık elbiselerini giymiş bir köy. Tü kadar ciddidir, Jan Gaben ke- derli simasiyle imana hüzün ve Tir, Simon Simon dahi karanlık ve mahcup bir küçük kızdır. Mişel Morzansa üçünün merimnuna mü « savidir. Mişel Morgan ilk Amerj - kan filmini çevirdi, bu filmin is. mi “Parisli Jan”dır, Mişel hu fil, mi çevirinceye kadar Amerikada iki sene yaşadı, Bu müddet zar» fmda İngilizoc öğrenmek ve sine ma sinemnm dolaşmaktan başka bir is yapmadı, Mişel Morgan gibi genc ve gin zel bir kızm hareketlerini bütün dldkatiyle takip eden, en ufak her reketinden binbir dodlendu cıka ran Holivutun kötü dilleri Mişel Morgan için “Yalar yaşıyor” dan başka bir şey sövliyememislerdir. Mitel Morzan iki sene İçersinde yürde yüz Amerikalı olmak icin çok uğraşmıştır. Talen o sinema ya baş'arken dahi Amerikaya İm- renivordu, br yüzden adlmi beğen. med! Simon Rasel ismini ingilizce Ve yalım hir isimin değiştirmek i. İ tedi, evvelâ Mik Morran sömr “06 ti, fakat Mikin taliffmza Kula hoş gelmiyordu nihayet Miselde karar kıldı, Mişel Morgan Holivetta ingilir. İ CA SERVET LÜNEL te etmeye başlıyor! e “Tüccar, 138 metre siyah ve 549 rublelik de Jâriveri çuha ölmıştır.. Licivert çuhanın beher metrosu 5 ruble, siyahın beher metrosu da 3 ruble olduğuna .söre, o beherinder, kaçar metro (o almıştır?,, Vazifeyi, tekrarla yanız, Petya, vazifeyi tekrarlıyor o ve derhal, hiç bir şey (söylemeden. 540 1 138 e bölmeye başlıyor, — Niye bunu bölüyorsunuz? Du. run! Maamafih, tamam... Devâm w din. Küsarat kalıyor mu Bu hesap- tn küsurat kalamaz. Verin: ben tak- sim edeyim! Ziberor, bölüyor, 3 ve küsur çi kıyor, bunu görünce hemen siliyor, Saçlarım karıştırarak ve kızarıp. borararak: “Acayip, Diye düşünüyor. Bu mesele nasıl hallediliyordu? Hım .. Bu, meçbnllerie halledilmesi icn » beden bir muadeledir. biç de sel metik mesele değil. Hoca, cevaplara bakıyor ve or da 75 ile 63 4 görüyor. “Himt,.. acayip... 5 ile 3 8 lop- ayıp 540 1 8 e mi bölmeli? Öyle mi acaba, Hayır, böyle olmaz. Petyaya: — Halletsenize! diyor. Udodov, Potyaya hitaben: — Ne düşünüyorsun? Mesele ge. yet basit! Diyor, Ne de budala şeys mişsin, birader! Yeğor o Alekseyiç, bari siz halledin de görsün. Yeğor Alekseyiç, tas tahtayı eline alıyor ve bajletmeye başlıyor... O | söyleyen yıldır olarak tanmmıştır. Bu hususta hiçbir ecnebi yıldır © nu geğememiştir. Stüdyo arkadaşları onun bu ka- biliyetinden hahsederken #1 sözle ri söylüyorlar: “Günün birinde Miselin tem Fransız şivesiyis ko uuşnas lâzmm gelirle, Sİvesini dü zeltmek İçin en az 10 sene çalış» ması lâzım gelecektir." Mişel ingilizceyi ha kadar güzel * öğrenişini hocasına borçludur, Ho. cası 14 sensdlenberi Kolombiya iü niversitesinde 'neilizöç (o Okutan Miçbek isminde bir Rustur. Miçnek talebesiyle derme baslar ken onn: “Siza her gin 4 saat ders vereceğim, demisti, ümit ederim ki çalıskan bir talehe ile kartils- sıyoram,” Misel hocasına her sün İsittiği bir Amerikan ekspresyoniyle, oke “Pekâlâ” ile cevap vermiştir. Misel sözünü tutta, iyi bir tale be, çok iyi bir slebe olda, Yatar | kendisine öğretilen lisanla konu mak itin görasmadı, kendini be.iğ sanla. düşündürmeye de alıştırdı. Fransızca çabuk söylenir bir iisan- dır binenaleyh Miselin imgilizes öğrenirken ilk gayreti dudaklarını yavas yavaş ovanimak ve kelime leri anlaşılabilir bir şekilde söyle miye çalışmak oldu, Bugün yıldır ingilizceye tamamiyle sahiptir. O- nün için hocası İrmasızca konüş » maması hakkmdaki memnuiyeti kaldırmış, pazar günleri bir saat Frahsızea konuşmasına izin ver - Mis Morgan çok ciddi bir kez dır. Uzun boylu, çok mütenasip en. damlıdır, Gözleri çok derindir. ren- »veiktir, Mis Morgan mistik bir raha mon» $ mevsimfar Vitir, Yıldızların insan hayatı üze | rine tesiri olduğuna, ispirtizmava, falerlara inanır ve bu İnanışını her yerde terçddütsüz Itiraf eder. €ç yaşmda İken bir falcı kedm Mise Tin falma, balımıs ve bubasma sun. kekeliyor, kızarıyor, sararıyor. — Bu mesele, hakikat halde, ce bire dayanıyor. diye söyleniyor, O nu iks ve isrekle halletmek mir. safi, böyle de halle İşte böldüm... Anlıyor m sunuz? Şimdi işte çıkarmak lâzan. Anlıyor musunuz? o Yahut, biliyor musunuz?,.. Bu meseleyi yarına ka dar kendiniz halledin. Üzerinde biraz düşünün... Petya, şeyimi bir (tebessiimle gülümsüyor, Udodor da gülümsü » yor, İkisi da hocanın telâşının xe. bebini anlıyorlar. 7 nei sınıf tale besi daha ziyade bozuluyor, ayağı kalkiyon ve bir köşeden bir köşeye dolaşmaya başlıyor. Udodor, elini çörtkeye o üzalıyo” ve İçini çekerek: Cebir olmadan da halledile » » diyor. İşte bakınız. örtkeyi şıkırdatıyor ve 75 ile © basıl oluyor ki lâzım olan daha. dur, — İşte, Biz cahiller bunu kadar biliriz. Hoca, tahammül edilmiyecek bir dehşet içinde kahyor, Şiddetli kâlp çarpmtsıyla saate bakıyor ve dersin bitmesine dnha 1 saat 15 dökika kaldığını görüyor, &bediyel kadar uzun bir zaman! — Şimdimi dersi, İmlâ dersinden sonra o çoğrafya, çoğraiyanın arkasından din dersle ri, ondan sonra Rusça, bu dünyada ne kadar çok İlim var! Fakat işte nihayet iki saatlik ders sona eriyor. Ziberov, şapkasını alıyor, Petyavs elini lütfen uzatıyor ve Udodov ile vedalaşıyor. — Bu gün bana biraz para ver Cesaretsir bir sesle; mex misiniz? diye soruyor, Yarın mektebe, tahsilim için para yatır » mam lâzım, Bana alt: aylık börcu » nuz var, Udodov, Zibaromın yürüne bük“ miyarak: — Ha? Evet, evet, Diye mrt. danıyor. Memnuniyetle! o Ancak şimdi yanımda yok, şöyle bir .. yahut iki hafla sonra... Ziberov. ram oluyor ve ağır, on murlu > lâstöklerini giyerek baska derse gidiyor, , ba ph ları söylemişti: “Bu çocuk bir çün tek başa geniş ormanlarda gezi» necek ve gümüşten yapılmış bir kuleyi arayacaktır, Nihayet hem kuleyi bulacak hem de tepesine ar,” j Kumral ve saçları dökülmüş bir adam olan babası Rusel bu sözlere biç ehemmiyet vermedi, takat kr 8 yaşıma gelince bir çün ona ba baberi verili: — Biliyor musun yavrum, bir | faler bir gin ormanların ortasm « da gümüşten bir kuleye restiaya - cağını söylemişti, Çocuk hiçbir. sey anlamadan gözlerini oğusturdu fakât babası, nn citmlesi beynine kakıl kaldı, Misel 15 yaşımda idi, Bir tatil mevsiminde annesi ve bahası ile Diyepde, sayfiyedeydiler, Mişel falemm sözlerini hatırladı, 18 yar sında olan kardeşini İnmdırdı, kim seye baber vermeden Parise gitme. Ye karar verdi, Gündeliklerinden biriktirdikleri parn İle #ki çocuk günün birinde Parise geliverdiler, Büyük sehrin gürültüsü içersinde şaşkm birkaç saat geçirdikten sonra Nöyyide oluran büyük anne. erinin yanına gittiler, Büyük sn ne İki torununu sefkatle Karşıladı, İnkat epeyer azarladı ve babalar ns bir telgraf yazdı, Rusel baha telrirafı almes fena öfkelendi, Bireyi süsleyen © matikn samdan öfkesinden kırdı, Sonra Paris kâ» dar bir yoleuluğn katlandı, İki ço cuğu bir hayli azarladıktan ve hi. raz da oksadıktan sonra alıp Di. yepe getirdi, Fakat Misel zihnine koyduğunu muhakkak yapan İn « sanlardandır, Esasen zayıf o rnhiu olan babasmı kandırmak için en «, vaj türlü şaklabanlıklar yağtı, Bi hayet büyük annesinin yanmda © turmak ve tiyatrocu çalış mak için Rusel babadan izin kopar dı, Btasyonda babası kızmı uğur. larken sa sörleri söyeldi: — Taliin açık olsun yavram, da kızmı yanaklarmdan öptü, Mi. $al partiyi kazanmıştı, K Pariste 4 sene Röne Simonum ti. yatro mektebinde okudu, şilr oku masmı ve düzgün söz söylemeyi öğrendi. Fakat zevki genç kım tiyatro « ya değil, sinemaya doğru sevkedi” yordu, Onun tiyatroda şöhret kn zanmak için &zün Seneler miye sabrı yoktu. Hırk v, emin minde yarattığı rol belki bAl ha. tırlasdadır. * Aralıkta Almanyada da ki filim çevirdi, Bu filimler Aİ. manyada büyük bir mavaffakıyet karardı. Mişel Morgan ismi Al” manyada o kadr meşhurdu KE Ak manlar Fransayı istilâ ederken Alman stüdyoları Mişel Morrmma İelgiraf çekerek: “Paristen #yri- maması, Almanların kendisini Pariste görmekle çok memmun © * lacaklarmı” yazdılar, Misel bü tel girafı İspanya hududunu geçerken aldı, fakat geri dönmedi, Ve Jan Gabenle beraber seyahatine de - vam etti, Zi ; Misel Morgan Fransa dışında ai. lesin'n emniyeti için çök a anlar geçirdi, Ve “Parisli Jan i minde rol almak hakkındaki tek. * Tifi hu yüzlen çok tereddütle ka - l etti, “Mitel istikbale dair proje YAP - meyor, Çalışmaktan ve tatlı bir hayat geçirmekten başka bir tef g istemiyor. Holivutun en sade a filezof yıldırrdır, Alkol kullanm» yor, biricik eğlencesi kırlarda geze mektir, Misel ciğarn da içmetr, çok kötü yüzer, sia binmeyi bilmes ve bütün sporlardan nefret olm, g “