o milli gayreti harekete Zv rEMMUZ — 1942 : H - İtalyanın payitahtı ROMA Harb içindeki Romanın gündür hayatını, Venedik meydanından, günde, dört defa geçen bir otomo: bilin hareketi işletiyor, Romanın “Venedik — meydanı,, eskisi gibi, otomobil kornaları ve tüotör horultularile inlemiyor. Bu- | rada bir sükün ve süküt sessizliğ? uzanıyor, Yalınız, günde dört defa, motosikletlerden taşan çatırtılar 8- rasında, bir otomobil, geçip gider- ken, herkes yol veriyor: Duçe, dört muhafız — motosiklet arasında geçiyor. Romalıların, “Venedik meydanı,, nın,günde dört defa ve ayni daki« kalarda seyrettikleri bu — geçişler, harpte bulunan İtalyanın hayalını işletiyor. . . * Romada, harp havası, gittikçe ağırlaşıyor. Son zamanlara kadar, duvarları sütunları kaplıyan harp havadisla: ri, harp propoğandaları göze bn"- yordu, Şimdi, Romayı gezen yaban- ecıların dikkatini. sokak faaliye"'. Üniformalı kadınların ve kadın iş- çilerin fahrikalara gidip gelişi (e zerinde toplanıyor. Anlaşılıror k?, İtalya, altı seneden, Habeşistan ha* bi başlavalıdan beri, seferberliğini artırmak mecburiyelinde kalmış ve erkekli kadınlı bir harp makinesi halini almış. A eei | HEP HARP İÇİN ) Her şeyde, fevkalâde — kanunlar ve nizamlar... Çünkü, kara borsa - nın faaliyetine başka türlü sed çe- kilemiyor ve hazine istikrazlarına ve kazançlardan vergi alınmasır-,' an. © bu sayede İmkân bulunah'e Hyor, ' Bu kanunlar ve nizamlar, sokak- lardaki manzarayı değiştirmiş: !« falyanın bütün ehir ve kasabhala « rında, Faşist Partisinin gençlik teş kilâtına mensup çocuklar, kapı ka« pı evleri dolaşıyorlar, — İtalyanın Rus cephesindeki —âskerleri için yün ve yünlü eşya topluyorlar, E. vet ,. İtalya askerleri, Rus ovaların da, bir kış geçirmeye mezbur ka « hrlarsa, geçen kış gibi titreyip has talanmıyacaklar ve daha iyi giyin- miş bulunacaklar. Bu ev ev dolaşıp yün ve yünlü toplayan çocukların arasında KontsCiyanonun oğlu da ve Musolinin torunu da var, < YALDIZLI BİR ARABADA BİR 1 'TON YÜK U Pesarolu bir milyontr, yün vere mediği için, Faşist Partisinden tar dedildi, Bütün gazeteler, Partinin fağır ithamlı kararını, ilk sahifele« rinin başında ilân ettiler. Yün toplama faaliyeti, Kralın hi - mayesi altında cereyan ediyor, Sa- rayın yaldızlı bir arabası, toplama merkezine, 1.000 kilo yün gelirdi: Kralın bediyesi. Kral hanedanı, | getirmekte, fırsat kaçırmıyor. Falk tarafından kocası kadar sevilen Pivemont Prensesi, hiç durmadan, İtalyada » ki hastahaneleri, sağlık yurdlarını, İyileşmiş olan harp yaralılarının ta lim ve terbiye merkezlerini geziyor, askerlire “gülümsemeleri, - insanı canlandırıyor.,, dedirten tebessüm - Jerini saçıyor, * aei B YOLLARIN MANZARASI — Kfoma sokaklarında, bilhassa, da- irlerin tâtil zamanlarında, pek çok sivile tesadif ediliyor. Bunlar, me: murlardır. Otomobil dizileri, artık görülmüyor; çünkü İtalyan payıtah tında, otomobillerin sayısı, parmak le sayılacak kadar azdır, Buna mü« kabil, iki cılız beygirin sürükledi- Bi, üzerleri tenteli zârif “karozellâ,, lar boldür, — Ötomopil azlığı, gelin alaylarını, yeni bir moda kabulüne —mecbur etmiştir!: Bu merasim, tramvaylar- da cereyan ediyor. Gelin tramvay. ları, portakal çiçeklerinden ibaret süslerinden bellidir , TELSİZLE İZDİVAĞ İtalyada, yeni evlenme — modası türemiştir: Telsiz telgraflarla, tele- fonla evlenme, Bu sayede, her ha! ta, bir sürü kız, cephelerde bulu - nan nişanlılarile evleniyorlar, İşte Keyaz duvaklı, gelin elbiseli altı kız. Ebeveynltri ve ahbaplarile birlikte V zans dekoru ve yaldızlı mozaikler &rasında parlayan mihrabın önün- de bir mikrofon var. Venedik Pis- koposu, iki tarafa, ananevl sualler sorüyor ve “Evet,, cevabı, Tâdyo başında bulunan delikanlı ile kızı, dünya buzurunda birleştiriyor. Bu evlenenlerden biri, Akdenizde dola şan bir tahtelbahirde askerdir. Di« Berleri, Sirenaik cephelerinde, bi- Fisi Yunanistanda, birisi de Rus cephesinde bulunuyor. İAŞE * Üç aydanberi, elbise ve iaşe tah didatı, daha sıkılaşmıştır. Bütün bü yük şehirlerde, yumurta, süt, patas- tes, peynir, sebze, satışı tanzim Ow lunmuş., Ekmek , şeker, zeytin ya- ğı ve kumaşlar karta bağlanmıştır, Şeker, insan başına, ayda 500 gramdır. Harpten — evvel, İtalyan köylüleri, fazla şeker kullanmaz - dı, iş, karta dayanınca, şekere hü- cüm elti ve her köylü hissesini als ."maktan geri kalmadı. Harp acgöz lülüğünün meydana getirdiği bu gârip hal, tabiatile, şeker İstihlâki ni arlırdı.. Sebehin biri de, şeker bu hücümu, fiatı yükseltmekle ön: ledi, İtalyada, bu sene, pancar pek bol yetişmiş, fazla şeker de istih « sal edilmişti, KARA BORSA Romanın;, büyük lokantalarında, yine nefis yemekler bulunuyor, fas kaş fiatlar pek tuzlu, Bereket ver « sin, lokantalar, dört dereceye aye rılmıştır da, herkeseye göre yemek yenebiliyor. En yüksek fiat olan 32 lira (bir bizim paramızla 6 kte ruştur) den 6 lirlik derecelerdi yö« mek Jİistesinde — değişiklik yoktur. Hepsi de, bir çorba, bir et yahut balık, peynir, yahut meyvadan 'iba» rettir, Polis, daima tetikte ve tef. tişte bulunduğu için, hiç bir lokan fiatının ucuz olması idi. Hükümel | - Gününü nasıl geçiriyor ta, listeye fazla bir yemek ilâve &. demez. Böyle bir kaçakçılık vuku- unda, lokantacı da yiyen de dehşet li ceza görür, Tahditler, tabiatile, kaçakçılığı, meydana getirmiştir, Her gün, bir sürü kaçakcı yakalanır ve pek ağır cezalara çarpılır, Öyle iken kaçak- çılığın kökü kurutulamamıştır. Son zamanlarda, gazeteler, polisin mey dana çıkardığı bir kaçakçılık Şe » bekesinden bahsetti. Bir gün için de, trenlere nezaret eden milisler, " 150 kişi yakaladı, Bunların hepsi de bir şebekeye mensuplu ve küçük valizler içinde, erzak ve eşya kaçıe rıiyorlardı, Bu şebeke, haftalardanberi faali« yette devam etmiş, bu yüzden epey ce vürgün vurmuş, Bunların gizli depolarında 36,000 yumurla, bir ton kürüu sehze, 350 litre zeyltin yas #ı, 100 kilo peynir ve bir miktar sabun, meşin bulunmuş, MATRUT KELİMELER Hükümetin diğer bir kararı Lez- zetlerden ecnebi kelimeleri tardet. mek, Hükümet akademi âzâlarının yar dı_mı ile Kokteyl, Lünaspark Caz « k_!î'şı gibi anglosakson kelimeleri « nin yerine İtalyanca mukabillerini koymuştur. Tuhaftır ki, bu kelime lerden biri değişir değişmez, o İs- mi alan madde de birlikte yok Ola maktadır. “maktadır, Romada, biçim biçim elbise giyenler, Vatikana zZiyarete gelenlerle, diplomallar- dır. Faşist partisi reisi âzâlarının müsamere elbisesi, bilhassa esmera Tere çok yakışan, beyaz bir ünifors madır, Evvelee, yalınız ismi İngilizce 0« lan, hakikatte İtalyanların icadı bu lunan “İngiliz çorbası,, satan teae rooms müesseseleri bile kapılarını kapamişlardır, “İngiliz çorbası,, nın' İsmi, şimdi “Milâno çorbası,, dır, amma yapan yoktur, d I ABER — Akşam nostası karı!Ben beşinci ko İngiliz başvekili Çörçil, — İngiliz adâalarma bir Alman taarruzunu pek de mümkün görmüyor, amıma başkumandanlık ihtiyatı elden bı. rakmıyor, arasıra, manevralar ter tip ederek müdafaa tecrübeleri ya pıyor. Biz bu yazımızda, manevrada tatbik edilen — sevkülceyş, tabiye harekâtından değil, İngiliz gaze - teelrinden, bu manevraya dair, Fransız ve İsviçre matbuatma ak- seden meraklı sahnelerden bahse. deceğiz, | Manevra tabiatiyle, —askerlik kaidelerine göre yapılmıştır; fa - kat, askerliği, biraz da eğlence mevzuu yapmaktan, pek de uzak- laşamamış olan İngiliz askerleri bu manevrada da matbuat hürriye « tinden istifade eden İngiliz yaze. telerine, epeyce eğlenceli serma - ye vermişlerdir, GAZETELER HUSUSİ NÜSHA LAR NEŞREDİYORLAR Manevra günü, Londra sokak - Tarmda kıyamet kopuyor, Gazete « ler hususi, fevkalâde nüshalar neş rediyorlar, Gazete satıcıları: “Sü« hillerimize düşman çıktı, Baterse. a Parkta, Buklngham sarayı sa » billerinde tutunmaya muvaffak oldu, Yazıyor! yazıyor!,, Diyerek, avaz avaz bağırıyorlar, Bazeteleri kapışan halk da, “Düş . man İngilterenin göbeğinde tu « .tunmaya muvaffat oldu,, “harp parlâmentonun, bahriye — nezareti dulreainin, harbiye ve hava neza. retleri dairelerinin etrafmda pek Şiddetli cereyan ediyor.,, “Nerztret daireleri alev içinde. Düşmanm bir kısım parasşütçüleri Dovnint Stret 10 a doğru İlerliyor, Bir ka« ra duman perdesi arkasmda, Lon Üra müdafileri — birer hayal gibi çırpmıyorlar,” Gibi iri iri başlık. hları görünce telâşa düşüyor, “ve FPyapacağını şaşmrıyoardu. Fakat ya —T S İngilizlerin son | bDüvük manevrası Bir başnapas, 12 paraşütçüyü zehirlediklen sonra, “Eller yu- — danım, teslim olunuz,, diyerek esir ediyor | hatırlayarak, ya birisinin İyka. ziyle kendisini topluyor: — Evet.., Manevra yanılıyor. Dün başkumandanlık ilân etmiş ti. Diyerek geniş nefes ahyordu, Öyle ya., Dalgınlık, mnutkanlık, bitçok Londraldarı, boş bulmuş, heyecana düşürmüştü. Hele, bir gün evvel gazete okumıyanlar, radyo dinlemiyenler, baskın ha - berleri veren gazeteleri almca, so kakta, evlerinde hiç şüphesiz ayı- p bayılmışlardı. ÇÖRÇİL ESİR İnciliz gazetelerinin temin et - tiklerine göre, manevra pek ciddi ordusunun en çetin askeri sayılan İskoçya hassa livaları temsil edi- yordu, Bunlar paraşütçü değildi - ler amma Alman paraşütçüleri sa. yılmışlardı. Çörçil, manevrayı, Başvekâlet diyordu, Bunu gören İskoçyalı a8 kerler, her türlkü tehlikeyi göze a« larak hücuma geçiyor ve fazla te lefat vermeden (tabii, askeri mü- tehassısların verdikleri hükümlere Köre ve nazari olarak) Dovning Stret 10 a kadar ilerlemiye mu - vYaffak oluyordu, Askeri hakemler başvekilin esarete düstüğünü ba- bul ediyor ve İskoçyalı askerleri takdir ediyorlardı, Yalnız şa var, Ür ki: bu takdirler, tebrikler o an İçindi. Böyle fevkalâdeliğe özenen ASkerler, ertesi günü, fazla gay - | retlerinden dolayı tekdir ve tec - Fiye ediliyordu; çünkü onların huş vekili esir etmiye kalkışmaları, Londranm müdafaaya memur as - kerlerini, askeri disipline sığmıya- cak kadar güldürmüştü. Jenevlev Tiloy duvara — dayandı. Küçük tombul elleri anahtarı bi « rakmamıştı, İstirap gözbebeklerini büyütüyordu. Kapının altından hüs fif sesler geliyordu: Bir gülme, bir sürünme sesi ve bilhassa bir delir kanlının cırlak haykırışı. Korku gece ile başlamış ve dere». ce derece yükselmişti. Gemi geldiği vakıt rıhtıimdaki depolar güneş işis ğı ile yanıyordu. Şanghayl.. eneviev Tiloyun gözleri korkunç alevlerle dolarken dudakları heyçe canla bu iki heceli şehir ismini | tekrar edip duruyordu, Çinli ha « mallar rıhtıma hücum ettiler; polie lerin düdükleri ağır havayı çınla » tiyor; saman yelkenli kayıklar kore kunç hayaller gibi nehri dolduru * yor ve cereyana kapılıp gidiyordu. Jenevlev vapurun güvertesine da . yanıp kıyıya bakarken korkmuyors du, Korku bu Asya şehrine girdiği andan itibaren başlamıştı. Bununa la beraber otel sakin ve rahattı. Ma reşaf Jofr caddesinin en güzel ote. Tiydi, Jeneviev kendikendine: “Kor kacak bir Şey yök, ben deliyim” dedi, Fakat sinirleri bu sözlerle sü künet bulmamıştı. - Bu odanın yalnızlığı içinde kor: kudan uzak değildi, Gözlerinin ö « nünde gündüzden gördüğü — bütün sarı çehreli insanlar korkunç bir bayalet gibi dolaşıyor. Merdiven « dtn ayrılmıyan genç bir uşağın due doklarında anlaşılmaz — yalanerı bir tebessüm var; ÖfkelH bir çıtırdı sossizliği bı . çakladı. Sonra uzaklarda bir bom- banın gürültüsü çınladı. Harp.... Ölüm!,.. Bir tayyare motörü homurs dandı ve süustü, Şapey mahallesi yavaş yavaş yanıyordu. Genç kıziın dudaklarından ansı * zın keskin bir feryat fırladı.,, Bals konda bir adam peyda olmuştu. Bu edamın uzun gölgesi yangınla kizas ran gökyüzünden korkunç bir has val çiziyordu. — Matmazel.,, Yalvarırım size... Eli kapının tokmağında, Jenevir ev Tiloy bu adama baktı. Erkek 0: dasmmın işiğr İçerisinde — Hlerlemişti ve yüzünün çizgileri hücuma uğ » ramış bir insanın perişanlığını ifa de ediyordu. Bi Yabanecı tekrar mirıldandı: — Allahaşkına, kimseyi çağırma. vinız. Sen«Mark kilisesine gidiyorlar, B! £ af aği Pdetüi Gözü kapıda genç Kız sık sık fas Şanghayda panik Çeviren: MUZAFFER ESEN kat yavyaş yavaş nefes alıyor ve yerinden kımıldamıyordu, Bir İn « san şekline bürünen korku ona İ * simsiz korkularından daha az hes yecan veriyordu, Bundan başka elâ gözlü bu delikanlı bir hayduda o kadar az benziyordu ki,,, Genç kız kati bir sesle: — Lütfen, dedi, buradan derhal çıkınız. Yabancı dalgın bir bakışla genç kıza döndü: — Matmazel, müsaade ediniz de birkaç dakika burada kalayım. Ak* si takdirde, mahyolurum.., Açık ceketinden kanla lekçlen « miş bir gömlek görünüyordu, Je - nevlev sarardı: , — Yaralı mısınız? y Genç kız bu yabancının bir. Fra> sız, bir vatandaş olduğuünu düşün « dü, Ona yardı mitmek vazifesi de" ğil miydi? — : — Size pamuk ve sargı vereyim, dedi, gitmeden eyvvel yaranızı sart. niz, 5 Tayyareler İnsamı sağırlaştıran casına geçtiler, Şapey tarafında ae bir gürültü ile damlara dokunur leyler kızıl duman bulu!ları "?ğıî da oynaşıyor. N Matmazel Tiloy sordu: ; — Nerede yaralandınız e — Polislerle boğuştum. Bir Çin li diye beni yakalamak istiyorlardı. Ve güldü. Gençlik garip şeydir. Delikanlı kendini bir genç kız odar sında görünce gülecek kadar cesn« ret bülmuştu, — Tabif, siz de polisleri yaralakr dınız — Bir tanesini devirdim, İkincis si beni arkamdan kovaladı, hattâ ötele girdiğimi görmüş olmasından korkuyorum, - Delikanlı pansumanını hbitirmişe ti. Başaklar gibi dimdik olmuş saç- larını düzeltmek istedi. — Balkontma nasıl geçtiniz? — Otele arka kapıdan girmiştim. Arka merdivenden en üst kata ka« dar çıkttm ve damdan önüme İilk gelen balkona atladım, Sizin balko' nunuza. Ötelin bu taraf pencerele« ri boş bir bahçeye akılır, binaena leyh kimse bu tehlikeli jimnastiği yaparken beni görmedi, polis de her halde beni Mareşal Jofr cad « desinde bekliyordur. Delikanlı bir ciğara yakttı ve hir ııiassmn kenarına olurdu, — Zannedersem Şanghaya yeni geldiniz?! Jeneviev delikanlıya hulya için « de bakıyordu. Yakın patlayışlar ' sessizliği noktaladılar fakat genç kızda yeni bir heyecan uyandırmar dılar, Delikanlı teklifsiz Bir eda ile sö züne devam Hti: — Tuhaf şey... Siz buraya gelen Avrupalılara hiç benzemiyorsunuz. Size Şanghay ikliminin tek başına yolculuk yapan genç kızlara yarae madığını söyleyen olmadı mı? Jtneviev gülümsedi: — Beni düşündüğünüze teşekkür ederim, — Affedersiniz, kendimi tanit * mayı unultlum. Hanri Jirar, Şüphe matmazel Tiloyun yanak: larını penbtleştirdi, Bunu anlayın ca genç kız| büsbütün kızardı, ve delikanlıya izahat verdi: — Yarın sabah Şang&haydan ay « rılıyorum, Hankeoda oturan hala * mın yanına gidiyorum, Halam yaşı h ve hasta olduğu için iskeleye ka dar gelip beni alamadı. , — O, alabilir fakat bu halde dahi halanız sizi karşılamak üzere em « niyetli bir insan gönderebilirdi. I y lir £9 - - » ' dd — Fakat ben çocük değilim ki, kosköca bir kadin oldum artık. — Şanghayda — 60 yaşındaki ka . dınlar bile ben çocuk değilim ki diyemezler, matmazel Jenevilev! — ÂAÂdımı nereden biliyorsunuz? Hanri Jirar masâanın üzerinde düran bir zarfı gösterdi,. Genç kız eski ve soğuk tavrını tekrar takin: dı. Z Bu sırada Kapı sabırsız bir 1s rarla vuruldu, Delikanlı dişleri a « rasından mırıldandı: — Fena hâaber, Cigarasını şiddetle —pancereden atlı ve ne yapacağına karar ver- memiş bir tavırla geriye döndü, fakat Jenevtev delikanlıyı doğru ilti ve bir dolaba tıktı: — Kımıldamayıniız, Kapıya kadar gitti ve açtı. Eşik üzerinde bekliyen adama sordu: — Ne istiyorsunuz? Kapıdaki adam kartını göstirdi: — Polis, Odânızda saklanmış bi« Tisi var mı? — Ne münasebetsiz sunl! Yalnız olduğumu görmüyor musunz? — Affedersiniz, fakat bütün oda ları aramıya mecburum, Polis iki adımda dolabın yanına kadar gitti ve kapısını açar açmaz aradığını bulduü, Bıyık altından güs lerek: — Alâ dedi, buraya geliniz. Hanri Jirar sakin, polisin ken - disine çevirdiği lüververe bakıyor- du, Ellerini kaldırdı, Polis homurdandı: — Beni nefes nefese koşturdu ğun için övünebilirsin dostum. Ar- kadaşım da hastanede. Fakat bu yaptıklarmı faiziyle beraber ödiye- ceksin.Size gelince küçük kız öyle arkamda durmayınız, sizi de gö - türüyorum, Jeneviev kekeledi: — Beni de mi götürüyorsunuz? — Şüphesiz, suçluyu ve suç orta ğını" yakaladık, Hanri Jirar söze karıştı: — Hayır, ben balkondan lı;iı'eı-elı buraya sığındım. Matmazeli tedit ettim ve zavallı tehditlerim yüzüne den susmıya mecbur oldu, ğ Minntttarlık genç kızın gözlerini bulandırdı, fakat polis omuzların" silkti: ” y (Devamı Var) h d | Sarayınm pencerelerinden seyre . | duvara ÇAY ZİYAFETİ İngiliz gazeteletine yazı, kari - kıtfür sermayesi veren bu hüdise» den başka, bir vaka daha vardı, ki fıkracıların çok İşine yaradı, Ba da, bir başpapasın marifeti idi, İngiliz gazetelerinde çıkan yazıla. Ta göre vaka söyle cereyan et - mişti: Harp faraziyesine göre, Plimut Varoşlarma, 12 kadar düşman pa. raşütçüsü inmişti. Tabit bunları da, © kanlı canlı İskoçyalılar tem &İl ediyordu, Müdafiler ne tayyare, ne de sü- vari keşifleri Ne, buradaki düş- manm Mevcüdiyetinden haberdar değillerdi. 12 İskoçyalı asker, baş Tarmdaki onbaşı ile birlikte, hiçe 'bir müdafaa mukavemeti görme - cereyan etmiştir. Düşmanı, İngiliz | den ilerlediler, fakat yollarmı kay bettikleri için, nereye gittiklerini bilmeden yürüdüler ve nihayet yoruldular, Önlerinde bir bina, bi. nanm kapısı öünde de taş basa - maklar vardı. Oturdular ve terle« | rini silmeye başaldılar, Ev, ruhani dairenin başpapası « na aitti, Papas kapırya çıktı ve müs tethzi bir tebessümle: — Siz düşman paraşütçüsü mü. sünüyz ? ğ Deyince, askerler: — Evet. Diye cevap verdiler, Papas, on« İarı evine, birer çay İçmeye davet etti, Askerler de, o yorgum halle« rinde böyle bir daveti canlarma minnet bildiler, BEŞİNCİ KOL 12 İskoçyalı asker, başpapasın — salonundaki koltuklara kuruldu . lar, Çay içtikten maada çörek, tat r da yediesir, (Ne bahtiyarlık! İki buçuk senelik ablokadan sonra başpapasın evinde çay da, şeker de, çörek ve tatlr da var), Ve bir müddet de gevezelik ettiler; fa - kat başpapas önlerine dikildi ve büyük bir ciddiyetle: — Eller yukarı! teslim olunuz! Sizin krmudıyacak haliniz yoktur; çünkü siza — zehirli çay — içirdim, Ben, beşinci kolonum (?) Deyince, İskoçyalı askerler, ha: kikaten zehirlenmiş gibi, şapa o - turmuşlardı, Başpapasa kalsa, onlara, böyle bir ders verdikten sonra, uğurla- yıp İşlerine gönderecekti ,fakat a- crk göz bir gazetsci, nasılsa hâdi- seyi hüber aldı ve keşif tayyare . lerinin ve keşif kollarınım göreme dikleri düşmanı görerek askeri hâ kemlere haber verdi. Onlar da, baş papası takdir ve tebrik ederek | askerleri zehirlenmiş ve ölmüş ad. detti. e Deyli Telağraf gazetesi muhar- rirlerinden olan bu muhbir, bu hâ diseyi ele alarak, İngilir askeri terbiyesindeki birtakım kusurla - rı tenkit ediyor ve şunları da ya- zıyor: “FEvet, şiddetli bir düşman hü- cumuna hazırlanmamız Tâzrm, Far '| kat bu bazırlığımızı yaparken, lü. zumsuz İfratlara, tefritlere düşme miz doğfru değfildir. . Amerikanm en İyi hücum kıta . larmım bulunduğu İzlanda garni - zonlarımda, askeri tatbikat, teces - süf edtlecek ifratlara vardırılryor. Burada bulunan Alaska alayı bir dağ hücumu tatbikatında, hakiki muharebe gayretiyle, o kadar tam teçhizatla yükletilmişti ki, bu ma pevraya İştirak eden 1000 askerin 400 ü, zatülcenbe yakalandı ve hastanelere düştü, Ba kadar ifrot değru değildir; çünkü düşman kur _ sunları bile, ekseriya bt kadar zarar Veremez,,. PARSAYI TOPLIYAN İngilizlerin son büyük manevra- — sı, şüphesiz, askeri talim ve ter- biye cihetiyle B Bu sayede, askerlerin, zabitlerin noksanları görülmüsş, bunların gi - derilmesine ehemmiyet verilmiş . Ür; fakat manevradan asıl fayda lanan, birer #evkalâde nüsha çı * karan ve sonra da günlerce mev - ynu İstişmar eden Zazeteler ol - mnnş:"q'uımkr arasında da, Tivüe yet edildiğine göre, “İllüstrated London Niyuz,, ismindeki mecmua parsayı toplamıstır. bir mnüshası, raanevranın korkünç resimlerile doldurulmuş, üstüne de “harp mü- nevrası,, diye bir başlık da kon , darmus va Mmecmua kantlımı: faydalı olmuştur. —