21 Haziran 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e (W" Pat y ' — Gsidanabilirler. Bu işler daha ziya- zi K — de tecrtiba ve v & O Ça A YU © il , v ANAŞYU Cocuklarımız Yaz Tatilini Nasıl Geçirmelidirler? Yazan : HALİS ÖZdÜ — Oğlum, neye büyle yapıyor- sun? Güya mektep Latil oldü. Dlm. len biraz; yorğunluğunuü gider, Hiç rabat durmuyorsun, Düşün bir kere, Sabahın saat beşinden akşamlara kadar didin'p duruyor, sun; yabaktan kalkar kalkmaz buz gibi soğuk su ile yıkanıyorsun, bahçede bir sağa bir sola koşuyor- sun, kızgm güneş altında denizde sanilerce kalryorsan, Aynaya bak bir kere, kızgıni Araba dönmüş - “ Sün, Zayıf düşeceksin ve nihayet günün birinde hasla olacaksın, Bı- rak artık çocukluğu,, İki ay sonra on beş yaşma gireceksin, Dinlen eviâdim, Erken kalkma, bol bol uyu, Çocuğun annesi bir müddet sus. tu, Sonra bize dönerek sözüne de- vam etti: —- İşte siz de görüyorsunuz, Yi- ne toz, toprak ter İçinde eve Bgel- di, Kendisine o kadar söylüyorum, Fakat dinlemiyor. Esasen kabahat lerin büyüğü babasında, Çok gev- Sek davranıyor , Bu zamana kadar bir şey söy- lemiyen çocuğun babası eşinin sö- zünü kestl: — Peki ne yapmamı istiyorsun bayan ? Çocuğu sabahtan akşama kadar evde mi tutayım, -— Tabil. Sonra mektep — tatil olduktan sonra kitaplarmı açtığı- nr hiç gördün mü? Bütün bildik. kerinji unutacak, Hattâ ben ister- dim ki,, — Evet, — Gelecek senenin — derslerine simdiden çalışsın, — Buna diyecek yok doğrusu, İnsaf, Onun istirahata hiç ihti. yacı yok mu? — Madem miyorsun, neden akşamlara kadar şurada burada, tozlu sokaklarda top arkasımdan koşarken mani ol. muyorsun? Acaha o zaman yorul- muyor mu? Hem bedeni yorgun . luk. yanmda zihni yorgunluğun sözü mü olur? Onu sen bana sor, — Yanlış düşünüyorsun bayan, İnsan zihin yorgunluğundan daha Tazla mütcessir olur, Akşamları önlireden ne halde geldiğimi görü- Yorsun, Cocuk ders senesi İçinde çok yoruldlu, Varsım tatilde dinlen sin, Bunu çok görmemeliyiz . Arkadaşım beni şahit. göstermek istedi ve bana sordu; — ÜÖyle değil mi dostum? — Siz buna ne dersiniz? — Madem ki işe beni de karış- tırıyorsunuz, o halde, evvelâ şunu söyliyeyim ki yanlış düşünüyorsu- Duz. Bünmn üzerine çocuğun annesi müstehzi bir bakışla eşini sükdü ve İtekrar söze başladı: — Nasıl, ben her zaman sana şu inadım yok mu? — Müsaade buyurun bayan, Bi. raz evvel arkadaşım — ve döstüuma yanlış düşündüğünü söyledim, Fa- kat iş bu kadarla bitmiyor. — Anlıyamadım!!, — Siz de doğru hareket etmi. yorsunuz, -sh— İmkânı ğ'olg:dhun biraz önce SİZ e$ime yanlış düşünüyorsun demediniz mi! ği u? — Evat, | — O halde? — Ne demek istediğimizi anlı- yamadım, — Yani anlatmak istiyorum ki Biz birbirimize tahan tabana xıd fikirler iferji sürüyoruz. —Birimizin iddlası doğra ise diğerininki yanlış clmaz mı? Teket etPğini söyledim, Bımu iti- raf ediyorum, Yalnız bu sizin ha. reketlerinizin doğruluğunu — ishat etmez, İki kimse bir geyi birbirine tamamiyle aykırı ve yanlış olarak izah edebilirler, — Yani, benim hareketimi de 'doğm bulmuyorsunuz öyle mi? — Evet, ; — Hayret. — Bunda şaşacak bir sey yok bayan, İnsanlar birçok şeylerde bilgiye dayamırlar, TT M her İste göste, H#frat daima zararlr sonuç- her ikinizin de riyle hiç münasebeti olmryan ayrı iki varlık, unsur değildirler, Bilâ- kis bunlar birbirlerine - sıkı sıkıya bağlıdırlar, Birinde meydana gele cek en küçük bir boğukluk ve sar- Bıntı derhal diğerindede — tesirini gösterir, Onun için çocuk yalniz kafası İle çalışsm, vücudu ile din- lensin düşüncesi ne kadar yanlış İse aksi de o derece hatalıdır, Ay- ur şekilde yalnız vücude ehemmi- yet vererek ruhu ilimal etmek ve ya ruhu geliştirmeğe uğraşarak bedeni munulmak da tehlikelidir. Onun için her şeyden evvel güz ö- nünde bulundurmanız icabeden şey şu olmalıdır. Çocuğun ruhuna ve bedenine aynı öneml Vvermeli; ikisinin bir- birine muvazi olarak — gelişmesine calşmalıdır. Sıska bir vücudun üstünde mucizeler yaratacak bir kafanm tasarlanması ne kadar gü Tünç ise; mütemadi ihmal netice- tinde normal bir şekilde gelişmi. yen çelimsiz bir başm altındaki Hergülvari bir vücudun mevcudi- yetinden ümide kapılmak da o nis. bette gariptir. Yapacağımız şey İişte budür: Ruhla vücudu denkleştirmek, Her zaman olduğu gibi tatilde de çocuğunuzu sıkmayınız, Spor şyapmasma; denizde — yıkanmasına sıçramasına; dağların — tepelerine ftırmanmasma; tabğatm bin bir dİ- çeklerle süslediği vadilerde dolaş. masma mani olmayınız. Bunlar çocuğunuzu yormaz; — bilâkis ona yeni bir enerji verirler; körpe kalbini gükellikleme doldururlar; aylardanberi yorulan kafasına ye- ni kudret ve kuvvet kaynağı olur. lar; farkımda olmadan birçok Bu ise kelebekleri, kuşları ve da- ';l:, resimlerle öğrenmiştir, Halbu. i şimdi onları bizzat gözleriyle görecek, elleriyle yökhyacak ve bir daha unutmamak üz0re ken- disine mal edecek , MHfassaten sinirli, heyetanlı, huy- suz, hiddetli çocukları evde tut- mak zararlıdır. Bunlar imkân nis. betinde açık havadan, — güneşten, denizden — istifade . etmelidirler, Her gün zamanınm bir kısmını dı- Şarıda getirmeğe elverişli durum. da olmıyan çoculdar — hiç olmazsa haftada bir kere kırlara götürül - meli; bol bol gezmelerini, koşma. larmı, yeşil düzlüklerde oynama- larmı temin etmelidir, l & && # Çocukların aylarca devam eden yaz tatili müddetince okumaktari büsbütün uzak — kalmaları doğru değildir. Bu hal onlarda tetebbu zevkini yok edebilir. Yalnız — ço- cukları istemedikleri şeyleri; hele ders kitaplarımı zoörla okutmağa kalkmak çok tehlikelidir, Zira bu durum çacukta çalışmak temayü- lünü yok eder ve nefret yaratır. Çocuklara tatil ayları zarfmda da- ha ziyade umumi kijiltürü veren ve sıkmıyan kitaplar, mecmualar ver- melidir,. Bımdan maada çocukları bulran. ca gibi zihni işleten eğlencelerle meşgul etmek de faydalıdır. Bu- nün için teşvik etmek, işe biraz rekabet karıştırmak; meselâ “hay di bakalım, şu bulmacayı hangimiz daha çabuk ve doğru halledeceğiz, ilh,. dömek onları gayrete getir - mek için kâfidir. Çocuklar için eğlenceli ve fay- Galr bir $ey de koölleksiyon yap- maktır. Bu suretle çocüklar sene- lerce uğrasşmm doğru dürüst tanı. yamadıkları birçok çiçekleri; ve nebatları, böcekleri; - kelebekleri; taşları kolaylıkla öğrenirler, * ler öğretirler, O, hele şehir çoçu- | Milli Sef Ingiliz büyük elçisini kabul buyurdular Ankara, 20 (A,A,) — Rejlsicüm- da Çankayadaki köşklerinde İngil- tere büyük elçisi Sir Hughe Knat- ehbull-Hugessen'i kabul buyurmuş lardır. Mülâkatta Hariciye Vekili Şük- rü Saracoğlu da haztır bulunmuş- tur. Sinanın heykeli Ankarada Sağlık meydanına dikilecek Arnıkaradan bildirildiğine — göre en büyük Türk mimarlarmdan Sinan |. çin dikilecek âbidenin Ankarada A . tatürk büulvarınım sağlık meydatıma dikilecektir. Açılan — müsabakanın müddeti temmuzun 9 unda bitecek . tir. Heykel ve kaide bBeş meste yüksek. Hğinde olacak ve 85 bin liraya mal olacaktır. Maliye vüekili geldi Maliye vekili Fuat Ağralı bu sa - bahki ekspresle Ankaardan şehrimi. Ze gelmiştir. Vekil Pendikte — inmiş ve köşküne gitmiştir. Şehrimizde bir kaç gün kalâarak dinlenecektir, Üniversitede - Göneral Tevlfik Sağlam tekrar üniversiteye alindı Ankara, 20 (A.A.) — Aldığımız ma- lümata göre, ordinaryüs Ali Fuad Baş- gilin siyasal bilgiler okulu müdürlüğü ve esasiye hukuku profesörlüğüne ta- yini Üzerine boşalan İstanbul üniver- sitesi hukuk fakültesi dekanlığına bu fakültelerin idare hukuku - ordinaryüsü Sıddık Sami Onar, İstanbul üniversi- tesi tib fakültesinde —yeniden acılan lüçüncü iç hastalıkları kliniği ordinar- iyüs profesörlüğüne aynı fakültenin esş- ki ördinaryüs profesörlerinden Dr. ge- neral Tevfik Sağlam, Tıb fakültesinin açık bulunan sinir hastalıkları ordinar- yüs profesörlüğüne bir müddettenberi bu vazifeyi vekil olarak — ifa etmekte bulunan akıl hastalıkları profesörü Dr. Fahreddin Kerim Gökay tayin edilmiş- lergir. —0 Ölüleri sağ gösteren memur mahküm oldu Üsküdar malmüdürlüğünde bulun. duğu srralarda ölen bazı maaş sahip. lerini sağ gibi göstererek — 8 bin lira ihtilâs eden Refik Sarıkaya dün ikin- ci ağırceza mahkemesi tarafmdan 38 Bene 6 âay müddetle hapis — cezasına çarpılmıştır. — Aktenm Poetast hur İsmet İnönü bugün saat 16.30 ' M Adliyeye kolkola gelmişler ve Ya oturarak yavaş sesle tatlı tat- h konuşmağa dalmışlardı. BSanki yeni tanışmışlar ve yeni sevişmiş - başlamışlardı. — Yapma Sevinç, vaz geç bu fi Sıyamayız, Sadece her gün senin yüzünü bir defa göreyim, başka bir şey istemem, Haydi, gel, şu boşanma işinden vaz geçelim! gibi sözleri işitiliyordu . Genç kadm ise, dalgm gözleriy- le kendisini kaptırdığı fikrisabiti düşünüyor ve incecik, solgun du- daklarımı kıpırdatarak: nı yok, Muammer, im- kânı yok, Diyordu, Betde bu has- talık varken - ve içini cekerek - senin İstikbalini mahvetmeğt be- nim ne hakkım var,.Daha gentsin, yakışıklısın, çok daha güzel bir evlenme yapabilirsin, Halbuki ben şu dünyada daha kaç gün yaşıya- cağım, ; Delikanlı büyük bir yeis içinde gözlerini kırpıştırıyor ve çıkartdığı mendili ile yaşlarını siliyordu. O kadar kendilerinden — geçmişlerdi ki, başlarmdaki kalabalığın gitlık çe sıklaştığını fark bile etmiyör. lardı. Delikanlı, uzan boylu, geniş o- muzlu, esmer, yakışıklı birisiydi.- Fakat, bu dert gözlerini çukura kaçırmıstı, — Keşke, keşlie, diyordu, hastalık bana gelseydi.. Karısı bu sözlerini işitir — işit- mez: L 4 bu lar! diyerek ürkek ürkek ellerini sıkı- yordu , İnce uzun, tüy gibi bir kadındı, Herhnlde, sıhhatli bu'unduğu sı- ralarda çok güzel olacaktı, Simdi de güzeldi, fakat sadece yüzü gü | zeldi. Şaffaf bir teni, gözleri, ufak bir ağzı vardı, Dalga dalga omuzuna dökülen kömlür gi- bi saçları nadir kadında — bulu- nurdu. Nihayet mahkemeye çağrıldı Genç kadın, sendeliye — sendeliye yürüyordua. Erkek kendisinin ko- landan tutarak İçeriye soktu ve davacı yerine oturttu, Kendisi de dava edilen vere oturunca, hâkim hayretle sordu: — Kocası siz misin'iz? — Evet efendim, — Yoksa barıştmız mı? — Zaten kavgalı değiliz, W 'e- fendim, — Yaa,, pekâlâ, oturun baka- İrm ni de dikkatle “iyerek dosyayı açti Ve İçinde genç kadınm yazdığı dava arzuhalin; okudu, Genç kadın Istidasmda söyle diyordu : *Kocam Müaammerle hoşanma - miz İçin hastalığımdan başka hiç bir sebep yoktur, Kendisiyle sevi: - —— Allahı göstarmesin Muammer ağzınm hayırâ aç, 'Nasıl YAT bun- iri siyah | Hâkim bundan sonra, her ikİsi- | Aşk buna derler Veremli genç kız kocasına: “Ben hastayım, sana bakmıya hakkım yoktur. Boşanalım,, dedi ve mahkemelik oldular belki de artmıştır. Her hususta da anlaşmışızdır. Ancak, birkaç ay evvel yakalandığım doktorlarım söşlüyor. Bu vaziyet karşısmda kocamdan — ayrıkmak mecburiyetindeyim, Kendis'nin İs- Ukbalini onun kadar ben de düşün mek meecburiyetindeyim, Zaten bu hastalık boşanmak için kâli sebep sayılıyor, Boşatmamıza karar ve. rilmesini rica ediyorum.,, — Hastalığmmıza dair raporunuz var mı? Genç kadın, elleriyle önündeki masaya dokunarak ayağa kalktı: — Bir tane değil, birkaç tane var, Buyurunuz! Dedi ve çanta « smdan birkaç küğıt çıkrarak mü- başirle hâkime uzattı, Hâkim bunları tetkik ettikten sonra, delikanlıya döndü. — Siz ne diyorsunuz? — Ben mi.., şey, ben ayrılmak istemiyorum, Kendisini bu şekilde kabul ediyorum, Hem bn hastalık gecmez bir gey — değil, ki,, pekâlâ tedavi edilerek iyileşebilir. Esa- sen çok iyi hir tedavi altında da bulunuyor, — Kaç senedir evlintsz? — İki sene oldu , — Hastalığı tabii sonradan baş gösterdi, — Evet efendim, — Pekâlâ, evrakı tetkik ede. lim,. Bayan Sevinci de muayeneye gönderelim, Resmi bir ranor ala- hm, İcabını ondan sonda düşünü- rüz, Ve hâkim bu yolda karar vere. rek muhakemeyi başka bir güne bırafctı; Tek, kendisini yavaş yAvaş diışarı çikardi. Yine aynı yalyarışlarla ka: pıdan çıkıp gözden kayboldular. Bir avukat arkadaş delikanlıyı tanryormuş . Arkalarından — bak- Uğmu görünee',"yuımna ge'di ve: — Zavallı çocuk, dedi, karısın. ' dan fazla atınacak halde; | Bilsen im kız içih ne güzel tek- | İifleri reddetmedi. Evvelâ çalıştı- Bi Tabrikanm müdürü kıizmı ver. mek İstedi, Almadı, bilmem, hangi zengin kumı vermek istedi, kabul etmedi, Nihayet bu fakir kızı çıl. gn gibi severek - evlendi. Fakat işte buna rağmen mes'ut olama- dı. Böyle bir aşk görülmemiş bir şeydir, Kız hastalığı — dolayısiyle fazla hayalperest, Her seye rağ | men kocasından ayrılmak İstiyor. Lâkin Muammer, ayrılırsa kendi. sinin de öleceğini söylüyor, Aldı- Zi maaşı oldüğu gibi karısınm te davisine hareryor, Bir şey değil ayrılırsa, karısının kimsesi de yok, Halbuki hastalığı zengin hastalığı. Ddır. Allah yardmcıları olsun., NİHAT SAZİ ZAYİ — 805984 Haydarpaşa aske- ri heyeti arhhiyesinden Hüseyin golu rapörumu zayi ettim, Yenisini alaca. ğimdan eskisinin hükmü yoktur. nrn kohutn “Bgires HÂDİŞELER TARIAH —. Torpldu ana gemi: APONLARIN Havay adali rmdaki meşhur Perl Ha bur donanma merkezine yaptıkli rı meşhur baskım haberleri arasır da iki kişilik denizaltı gemilerir Bir Japon subaymm — “Haber,, d çıkan hatıraları bunu teyid etti ve sabah erkenden limana girert üçyüz, hattâ yüz metre mesafed? Amerikan zırlılddarına torpil atti ları, kaçamadıkları için evvelce ki rarlaştığı gibi kendi — kendilerin batırdıldarını kat'i olarak öğreti yoruz, Koca zırhlılarm birer gebeş & aygırı gibi kısa zamanda denizit dibinı boyladığı bu harpte hücun botlarmım muvaffakıyetleri mühir dir, Tayyare İse ön safa geçmi bulunuyor; bunun içindir ki Ame rikalılar tezgühta olan kruvazör- leri tayyare gemisi olarak değişti riyorlar, Tayyare gemilerini d ca bir hareket olur, Yalnız ufak denizaltıların deği normal büyüklükte olanların da â Da gemileri vardır; bunların vaz! feleri denizaltılara yakıt vermel erzak vermek, lüzumunda erleri! istirahatlerini temin etmektir, U facık denizaltıları uzak mesafeler! hedefin yanıbaşma götürüldükten sonra vinçle denize İndirerek vü- zileye gönderen ana gemisi, Jt pon donatmasından başka donai malarda yoktur. Fakat bu fikir de biraz farki olmakla beraber yenyeni ve JA ponlara mahsus değildir: 1898 de Fransızlar Sen Naze! tezgâhlarında (6000) tonluk İ kruvazör yaptılar; saatte yit mil gidiyordu, Umumiyetle o dev rin diğer gemilerine benziyord!. Lâkin pek hususi bir maksat UĞ runa Meydana getirilmişti. Gemt- nin ortasında yarıdan fazla yt kaplıyacak şekilde büyük vinçler vardı; bunlar karşılıklı asma TEY lar üzerinde geminin hordasınli! biraz dışarısma kadar gidip ge' biliyordu. Geminin güvertesindek “mini mini hücumbotlarını — deni/? İndirmeğe yarıyordu, Foudra gül! nı taşıyan bu gemide hücumbotlt” rından sekiz kadar — bulunuyord! Fakat bu usulün faydasız ve lüzüt suzluğu çabük anlaşıldı. Foudre gemisi denizaltı taşıyacak şekle sokuldu; çok geçmeden de tamif atelyesi oldu, Anlaşılyor ki bususi olan bu sistem ancak hususi ve nadir hallerde İşe yü rıyor; bunun için de rağbet gör- mMmüyor. KADİRCAN K”İ’.L Mareşal Peten Fransanın yeni Ankara elçisini yemeğe alrkoydu Vişi, 21 (AA.) — Mareşal Petel dün Fransanin Ankara büyük elçiğ Gaston Bergeriyi kabul etmiş ve ÖZ le yemeğine alıkoymuştur. Büyük © çi birkaç gün sonra vazifesi — başlli hareket edecektir. _ı—o—— Mekteplerin kampları Liselerin birinci devre — kamplâf ayın 28 ünde bitecektir. Son amıfla rm kampları ise 8 temmuzda başlü yacaktır. Üniversite kamplarma da temmü zun beşinde başlanacak, bu yıl üni versite kampları Pendikte yatılr olâ | rak yapılacaktır. — ai Yalnız burada, hakikate sadık kalmış olmak için, muhataplarım. dan hiç birinin şu sözlerinden : — Bütün bu haller milli faalı- yetlerimiz için ne acı birer tezad, ne büyük bir zaaftır.. bunu biran evvel ıslah etmemiz Der gibi bir netice çıkarmayı düşünmediklerini söylemeliyim, Hepsinde de bu müesseseleri bi- ter tabiat kuvveti gibi telâkki e- der bir hal vardı, Londra ikliminin goğuk ve yağmurlu olmasma insan Viyanaya eylülde bir muhte. Ht takım gönderilecek Alman sporunun en yüksek şahsl. yeti ekselâns fon Çomuurdan — vali Lütfi Kırdara bir telgraf — gelmiştir. Fon Çamuur telgrafta, Alman takı . mımnm İstanbulda gördüğü büyük ve hararetli hüsnü kabule teşekkür et. mektedir, K Böylece, Admira temaslarmdan sonra Türk futbolcularının da Viya- naya giderek birkaç maç yapmaalrı ihtimali küvvetlenmiş olmaktadır. Vi. yanaya eylül içlndş bir nuihg.ut ta. kım gönderilmesi düşünülmelktı 4 Pi Mip l gA ,". V N b '4 e T teessüf edehilir. Amma bu iklimi değiştirmek elde midir? Sonra kimbilir,, belki de böyle — olması daha faydalıdır. İste benim muha. taplarımın zihninde de, muhakkak ki bu vaziyetlerin kendine mahsus bir faydatr tarafı olahileceği kana- ati vardı. Ne yazık ki bu sırada dMifer milletlerin tamamiyle “to. taliter” bir ruhla yekvücut olduk- ları, bütün enerjileriyle savaşa a. tılmak için dahili anlaşmazlıkla - rını merhametsizce kökünden kal. Mrdikleri bir devre girmiş bulu - nıvorduk , ı O srralarda, Pariste. İnsilizlerin 'bize karşı aldıkları tavır hakkında b . | ? Fot 7 f a ı-. 1 KW Te SÜ N YNSSRİ AVRUPANIN ANKOAMNAMIMDMILKANAILAKN Yazan: | YJUL ROMEN Biyasi dostlarımda - Penlöve, Her. yo ve s. gibi . görüşürken hepsi- nin de aynı endişeyi duyduklarınr gördüm: “İhngiltere bizden mem. nun Geğil, Bize müzahtret etmi - yor, Şüphesiz güttüğümüz siyaseti - beğenmiyor, Fakat maalesef nasıl bir siyaset takip etmemizden höş- lanacağını da bize bir türlü açıkça SÜ_VHMÜÜİ'-» : Bu dostlarımın coğu, 0 zaman- lar, muhalefet partisine mensup o'duktarı için İngiltereyi haklı bul .mıya ve İhgilizlerin düşüncelerin- den de pek bir şey —anlaşılamıyor, bizim hükümetin bu düsştinceleri büsbütün anlağılmez bir hale fe- tirmek icin ne mümkünse yapmak tan geri kalmadı#mını itirafa müte.- mav'1 görünüyorlurdı, Fakat 1932 intihabatından son- YA 46 ei K E T Ala .. VA A İ Dön eEÇ G SÜE v P| SF — CF LA NL A |9 C 5 KN e. L D UAMMASI : LUTFI AY ra tekrar iktidar mevkiini ole al. dıkları zaman - kendileri veya ar. kadaşları - onlar da yalnız bir şe- yin açıkça anlaşılabildiğini farket tler: İngilizlerin bize karşı hoş- nutsuzluk gösterildiklerini ve son. ra bizden nasıl bir hareket bek- lediklerini ve kendilerinin de bu. na ne şekilde mukabele etmeyi dü- şündüklerini öğrenmeğe kalkınca- da meselenin bir mürekkep hokka- sı kadar karardığmı.. 1983 intihabatmı takip eden son baharda, yarı resmi bir vazlle ile “Londraya gönderildim, Tabit Lond raya İngiliz devlet adamlarını sor. Fuya çekmeğe gitmiyordum, Çün- kü Fransız devlet adamları da bu- tir bizzat yapabilecek fırsat ve ka- laylıklara malik — bulunuyorlardı, Amma işte onlar asıl hu tarz ko- İi Ar D 4. Vei nuşmalardan hiçbir müsbet netice elde edemiyorlardı. Ben başkü yollardan yürüyerek, mühim, Tâ- kat resmi vazifelerin dışmda kah dıkları için, her İngilizin kolay kolay yapamıyacağı şekilde, içini dökebilecek şahsiyetlere baş vura- rak şu bir türlü ne olduğu öğreni- lemiyen İngiliz düşüncesine nüf! etmeğe çalışacaktım, F Çok önemli görüşmeler yaptım, O kadar ki bu tarihten sonra ne zaman milli İngiliz ruhlyatına ta: allük eden bir mesele ile kar$i- laştımsa bu görüşmeler işime ya- radı, onlardan her zaman faydalan dim, Bu görüşmelerde dinledikle- rim, ©ğer tâbir calizse, hakiki bi. rer “ifşaat” mahiyetindeydi, fa- kat tamamiyle insani hbakımdan.. yalnız onları, siyasi Fransız dost . Tarıma, müsbet vâkımlar halinde ifade etmek İcabedince netireler pek ümit verici görünmüyordu, Parise döner dönmez ilgi'j şatı- Sİyetlere anlattım: ' (Devamı va:)

Bu sayıdan diğer sayfalar: