Haber 13 Haziran 1942 sayfa 4 | Gaste Arşivi

13 Haziran 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

13 Haziran 1942 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

WEE T TeT 4 Jlsralardan Ka AEM Röportaja dair»» İR sabah gambesinde.bî.rröpoıtajııdâ_çıkubirıdşı- B daş, Bakırköy akıl hastahanesini gezmiş, gördüklerini yazıyor, Yazılarda dostum 'Tevfik'e ait satırlar da var neyzen y Yazıyı okuyunca, müthiş bir sukutu hayale uğradım, Bu satırlarda Tevfik'in hastahanedeki halini, enteresan _s&zlertm va yeni şiirlerini okuyacağımı ve bulacağımı ümit ediyordum. Halbuki ümit ettiğim şeyleri bu z yemek kabilinden, beş okka oduna bile Hattâ keçi buynuzu mukabil, bir mıskal bal “Neyzen âteşli bir adamdır, kuvvetli bir şairdir, yaman bir hicavdır, Sazından ziyade, onun bu tarafları daha üstün- dür, Daha meşhurdur, En basit, en sudan kunuşmlamıd_a bile nükteler, icat eder, ispiriler yaratır. Bu cepheden de bir harikadır. Küfürleri bile — tabir caizse — nefistir, Bu itibarla, onunla yapılacak bir röportajın çok heyecanlı olacağı muhakkaktır. Fakat onu, bu büyük san'atkârı konuş, turmak, konuşturabilmek şartiyle,.. " Ne yalan söyüyeyim, röportajcı arkadaş bunda kat'iyen muvaffak olamamış, neyzeni konuşturamamış, Bunun ıebel_:ı de şu: Evvelâ neyzeni iyi tanımamak, sonra röportajın geniş mânasını tanryamamak .. Biz de, matbuata yeni intisap eden sima veya eli biraz kalem tutan arkadaş, kendisinde Töportaj yapmak cesaretini bularak, bazı insanlarla konuşurlar, bir şeyler Dikkat ediirse bunlar röportaj kaleme alırlar. değil, bir mülâkatın hududunu geçmiyen “nesne” lerdir. Bu arkadaşlar, meşhur, kimselerle konusurlarken, onların doğum tarihlerini, hayatta başlarından geçen en heyecanlı bir vakayı, ilk sahneve çıktık- ları zaman duydukları heyecanı, hattâ hangi yemeklerden hoşlandıklarını sorarlar, Gerçi bunlar da birer sualdir, fakat bir şarkı nakaratı gibi tekrarlanıp, herkese sormak doğru değildir. Adamıma göre sual hazırlamak lâzımdır. Ve hazırla, nan sorguların içinden başka başka sualler de çıkar, Röportaj doğum tarihlerini, sevdikleri miıor; maktır?, Hangi eserleri okuduğunu, hangi muharriri ve şairi sevdiğini sormak mtdır?,, . Röportaj yapmak çok mühim bir iştir. Çök önemli bir san'atlır bu, Ve memleketimizde, bu sahada cidden muvalffak olmuş ancak bir iki kişi vardır. Bunlardan birisi de dostum Feridun Kandemirdir. O, bir kere yaptığı röportajı — başkar ları gibi — bir daha, aradan bir yıl geçer geçmez tekrarlamaz, daima yeni şeyler bulur, Veburlar hakikaten orijinal mevzu- lardır Neyzenle konuşan arkadaş, neyzenden sonra büyük halk san'atkârı Nasid'le de konuşmuş, Bu da, neyzen yazısı gibi yavan, basit , Naşid gibi bir san'atkârla böyle mi konuşulur. du?,, O - Nasid ki, akıl hastahanesine gittiği duyulunca, halk heyecana düştü, gazetelerde teessür yazıları çıktı. Böyle bir vaziyette, halkm gözbebeği ribi sevdiği bir san'atkârla konuş- mağa muvaffak olan bir arkadaşın, onun hakkımda çök ori yinal seyler yazması Jâzımdı. Rönortaj yapmak vok ince bir san'attır. Kolay bir iş de- Şildir. Bu itibarla, herkesin kârı hartı deiğddir_ Yapamıyaca, ,gımız şeylere el uzatmasak iİyi olur, Kim elli sana o kârı teklif? ) -LÂRDRİ — Sunk ailesinden biri daha |bir ailedir 1879 da Şarl Ameri- evlendi San Fransiskoda bir kilisenin loş kubbesi altında ellerinde bi. rer demet bulunan nenbe seten elbiseli altı kız var, Badem göz- leri Çinli olduklarmı gösteriyor, Adlarını vazmrya lfizem yok. bütün Çinli kızlar gibi adları va Bahar tebessitmü, yahut da ciçek acmıs şeftali afaerdır. Yal, nız bunlardan bir tanesinin Çi- nin ilk ctümhurreisi olan doktor Sun Yat - Senin torumu olduğfu nu söyliyebiliriz. Birkaç saniye osonra Âsvanm en büyük nilesi - nin en kücük rocuğfu kolunda karısivle beraber bu genç kızla, rm önünden gececektir: Ti - ÂAn | Sung, matmazel Gi , Yung - Vu ile evleniyor, Ti - An , Sunr 234 yaşındadır. Sune ailesinin reisi olan SŞarl Jon Sungun kücük ©. ludur Bu aile ancak 80 senelik kaya geldiği vakit henüz bir so. yadı voktu Zira Şarl bulunmuş bir çocuktur. O Sung soyvadını sini getiren geminin kaptanmın mühim bir iş yapamadı Bir müddet gazete sattı, biraz oku. vup vazdı, Sonra protestam oldu ve günün birinde fakir ve cahil inandığı şeyi, öteki Çinlilere de inandırmak üzere Cine döndü, Çinde Ming ailesinin kızıyla evlendi. Altı çocuğfu oldu. Bu co- cuklar Şarl'n mühim servetini teşkil ettiler. Üç kızı Cinin en ehemmiyetli üç erkefiyle evlendi. Büyük kızı dünyanın en zengin maliye nazı, Kun . Kunr alilesinin soyu 75 inct #öbekde varır, Ortanca kızı Çin cümhurreisi Sun - Yat Senle evlendi 1925 HAPFR — MAHKEMELERDE DA L T KA T (Baştarafı 2 incide) — Aana elbette, Hocaya ağzı |var, dili yok hamarat bir kadın lâzımdır, Böylesi ile iİmkâm yok Şahitler dinlenmiş v.e muhake- me bitmişti, Hâkim son söz ola « rı olan Kun - Kung'un karısıdır. | rak hocaya ne diyeceğ'ni sordu. Hoca, beyaz top sakallı, zayıf fa- kat adaleli bir vücuda sahip bir adamdı, Kıpkırmızı yanakları — ve kalm ensesi vardı. Yüzünü buruş.- turarak: — $Şu iş uzamasm hâkim bey oğlum, Mümkün mertebe çabuk bitirmenizi niyaz ederim, Zira bu kadm beni mahveyledi, Son gün - lerde sol tarafıma nüzül isabet et- ti. Biraz varlıklı, mallı mülklü bir kadın ya, öksürsen almır: — Vay beni koğuyorsun, diye huysuzluğa başlar, Bu —yaşımdan sonra böylesi İle uğraşamam, Mülklü bir kadıma Allah düş « manlarrmızı bile düşürmesin, Bir daha tövbeler tövbesi... — Demek siz de ayrılmak isti. yorsunuz ? — Derhkal oğlum, derhal, Mahkemece artık yapacak - bir şey kalmamıştı. Neticede hoca iİle Ayşe hanım da bütün zamane gençlerini arkada bırakarak. iki ay içinde evlenmiş ve boşanmış 0« Şuzer NİHAT ŞAZİ T eşekkür Zevcim Salâhaddin Enisin vefatı münasebetiyle gerek taziyede buluna. rak, gerekse cenaze merasimine işti. rak ederek derin actmızı paylaşmak lütfunu gösteren Zzevata âayrı ayrı te. 'şekküre imkân bulamadığımızdan bu | hususta muhterem gasetenizin tavas. sutta bulunmasını rica ederiz. Zevcesi Suad Atecam Pnetatt Mşm Japon filo kumu Harbe Saldıracağımız rakip, çok çetin, | Bunu biliyorüz, Onun en mühim yeri evvelâ Ohau adası, geniş bir tahkimat sahasıdır, Orada, her zaman, 180 tayyare bulunur, Hele tayyere mey'lanları, uçma pistleri sön dearetede muntazamdır. Hattâ orada, tayyare yapacak ve tamir edecek fabrikalar da vardır. Pirl Harburda ise, dünyanım en büyük “yüzen dok”u bulunuyor. © nun uzunlağu 150 metredir. Bu havuz, bir harp safı gemisiyle en ağır bir kruvazörü, aynı zamanda, içine a'abiliyor, Adalarda, otUZ bin kişilik bir kara kuvveti de vardır. Bunlardan maada, Havnai'de, Tâv rengindeki sırtlarımda kazamatlar Ve batarya Mevzileri kaynaşalı “Diyamond Hiyd” ismindeki eski yanardağ var, Bu volkanın — tepe yamaçlarında, tayyare dafii batar- yalar ve tarassut veri sıralarımış- tır. Bu yanardağın mağtaraların- da lüzumunda, 140 bin kişinin Te- rah ferah barmabilecekleri söyle- niyor. Piri Harburda da her ta - rafa karşı ağız açmış birçok raül- Habeş Kasım Tekirdağlıya meydan okuyor Önümüzdeki pazar günü Süleyma - niye spor kulübünün Şehradebaşında. daki merkezinde güreş müsabakaları yapılacaktır. Bunlara — Habeşistanlı güreşçi Kasım da iştirak edecektir, Okuyucularımız şehrimize bir kaç se. ne evvel gelerek müteaddit güreşler yapan bu koyu renkli yüreşçiyi ha . tıralayackalrdır. Bir. — arkadaşımızla güreşen Habeşistanlı Kasım pehlivan seyine meydan okuyarak ezcümle de- miştir ki: | — Şimdiye kadar memleketinizin ya . | bancısıydım. Artik Türk vatandaşı sı. fatile güreş meydanlarıma çıkabile , ceğim, Hükümet beni Türk tabliyetine kabul ettil Bir senedenberi — serbest güreş idmanları yapıyorum. Önümüz, deki pazar günü Süleymaniye kuli- bünde yapılacak güreşlere iştirak ede. ceğim, Tekirdağlı Hüseyini de bura . ya saat 14 te gelerek benimle yenişin. ceye kadar güreşmeğe çağırryorum. dafaa bataryaları olduğunu da bi liyoruz. * » * Bütün bunları biliyoruz, ama kim bilir, bilmediğimiz, neler var dır? Havai'den yüzlerce mlil uzakta, yız. Bir vapurla karşılaşmamız mümkündür. Hattâ, aradan geçe- cek zaman bile, bizim — plânmızt alt üst edebilir. Üyle ya, şimdi Pirl Harburda, ne kadar ve ue cins harp gemisi olduğuna imerak danmın bir işareti ile, oradan kal- km gitmiş, yahut başka bir yert kalkıp giderse, Rmanı bomboş bul- maz mıyız? Hele hava! Biz, fırtınadan, Kâ- sırgadan değil, hâvanım iyileşme sinden korkayoruz. Hava açarsa, Amerikalılar, sabah ıydml'î?“'" bizi denizde görürler ve yirmi d9 - kikalık uçusumuzu, onların gözle- ri önünde yapmamız İcabeder. Biz, gemilerimizden, Pirl Har- bur'a ücarcen, aradan geçerek Yir. denberi duldur. En kücük kızı ise mîâşalçm_xay-Şdı’inkm- sıdır. —» Şarl'ın üc oğlundan ız bir Amerikanın en modern adamla, rından birisi sayılır. Sık sık : dan kalan iki bekâr cocuktan bir tanesi de San Fransiskoda evlenmiştir. Sung ailesinin bir tek bekâr ev. lâdı kalmıs oluvor, S1 Kunrun en korkunç rakibidir. | mi dakika, tam baskın yapmamma sed çeker. Burada hava. ÂAvruna sularmdaki havalardan data bar- ryaktır. Yirmi dakika alfrm ve Fimiye ve baskını önlemiye Mey- dan verebilir. HARBE DOĞRU yıkhşıy'ol'lll. ?Ğî'm safı halinde ilerliyor. AM miml gemîsînde, To. gönun sancağı dalgalanıyor. BL zim tayyare gemlmiz, daha arka da, denizin dalsa';f'lor tizerinde, Be .v -" yalpe Siğe VÖN Öğrr. eli ğinden sıralanıyor: Gidiyoruz, bel. ki de geri dönemiyeceğiz. Üyla ya, d ezı galil — ovlasak bile, 180 tayyareden bir kısmı bavalı. Hücumdan sonra, geriye — döner. nabilir ve bize hücum edebilir, | lanı anlatıyor doğru... Harbe yaklaşıyoruz. Filo, harp safı halinde ilerliyor. Ar- hasında, Amiral gemisinde, Togonun sancağı, dalgala. nıyor. Bizim tayyare gemimiz. daha arkada, denizin dal. gaları üzerinde, yalpa yapa yapa sekiyor. ken, tayyare gemimize kavuşama. Mmamış var, Evet,, koyu bulutlu bir havada, tâ uzaklarda kalan “yüzen Hele düşman donanması, filomuz- la harbe tutaşmıya fırsat bulabi- kalırsa, yahut bu nazlı gemi batar sa, fayyare gemimizi bulmamıza imkân bulunmaz, O zaman, gemi. Mizi ararken, benzinimiz kalmaz Ve dalgalara gömülüp gideriz. Mektup yazmak, ailelerimize ve- da etmek., İşte bu, Japon askerle- rinin yapamadıkları bir şey., biz, ölüme koşarken, allelerimiz de, zafer uğrunda ölmemizde, en bü- yük iftihar vesilesi bulurken, son demimizde, mektup yazmağa, on. lardan mektup beklemeğe ne lü - zum var? Şüphesiz. gayemiz, ölmek değil- dir, Boşuboşuna ölmenin manası yoktur. Ölümün kıymeti, vatana vereceği faydadadır. Böyle bir anda insan, düşünmeden kendini Japonyada, oğulları harbe gİ- den ebeveynin intihar ettiğine de rfıstlımr. Bu hal, yeisten, Üümit- sizlikten de ileri geliyor., hayır.. oı_ıhır. Oğullarımın gözlerini arkaya rmda kalanları düşünerek vazife- lerini ihmal etmekten kurtarmak için bu fedakârlığı yapıyorlar, Ne kadar babalar, anneler, - zevceler, — Geri Ğölıı., hal 4 Derler. Böyle demekle gidenle- rin, llll!h&kkak’ dönmemelerini mi #sterler”? S“İ'Mîi'- hayır, Böüöyle Böy . Terken bile, içlerinde, tekrar bir. birine kavaşmak ümidi, iştiyakı Yardır; fakat şerefli bir ölümün kendilerini bedbaht edecek — bir Sebep olmadığını çonlara, ihsas et, Mek için bu ihtarr yaparlar, * g* K Artık, uçmamız yakın, ae * iz, kamaramıza İstirahat ederek hâreket liyoruz, Yalnız — içimizden birimiz, ara. Sıra, güverteye çıkıyor ve fırlma- nm devam îliıı :lııyııdiihl. koyu Ve kara bulutların dağı'ıp dığıl madıfmı anlamak istiyor . Oh.. ne iyil dalgalar, dağ gibi Yükseliyor. bulutlar o kadar koyu Gi gece karanlığım daha çok ka- Tartıyor, Firtmma, bulut, be anda, bizim en sevgili şeylerimiz. Böyle fena havalarda, kimsenin bizi gör- Meslne İmkân yok; vazifemiri ya- DPacağımız ana kadar, rahat rahat, yolnmüuza devam edehbiliriz. Bu fena hava, Allahm bize, bü. Vük bir inaveti.. o da bizimle be- raber,, görülmemizi İstemiyor ve bize, zafer vatdlediyor. Emniyeti- miz, itimadımız artıvor ve bu 'sa- yede, daha sükünetli ve azimıkâr bulmnuyoruz, Sabah ta - yaklaşıyor, — Santime baktım: 4 ü 25 geçiyor, "İkuz No emri bek lirse ve filomuz ric'ate mecbur | iniyoruz, | tüyerek gönderecek — okuyucularımızın ticari mahiyeti üalr olmryan küçük tâanları parasız neşrolunur.) Evlenme teklifleri: * Yaş 28, boy 1,61, kumral elâ gözlü, balıketinde ,güzel, — ev, ve el işlerinden anlar ve bir evi bulunan bir bayan; 30.35 yaşlarında, — gelir veya maaşı 100.120 lira olan, sadık ve dü. rüst bir bayla evlenmek istemektedir, Mektupla (B,T. d1) — remzine müra. caat, * Yaş 21, boy 1,70, kkilo 68, Anador lulu, dürüst ve sağlam karakterli, or. ta tahsilli, serbest meslek sahibi, ay. da 7T0 ilâ Sü lira kazanan, — kimsesiz bir bay; bir evi veya iradı bulunan, namuslü bir alle kızı İle — evlenmek istemektedir. (Kader 1) remzine mü. racant . 8öd , * 29 yaşmda, liso mezunu, 75 lira maaşlı memur bir bay; iyi bir alle. den, zengince dul veya kız bir bayan. la evlenmek istemektedir, (Kimsesiz) remzine müracaat . 355 * Yaş 25, boy 1,68, ayda net SÜ lira geliri olan bir bay; orta tahsilli, na. müuslü bir aile kızı ile evlenmek iste. mektedir. (Subaşı) remzine — müra . caat . 288 #* 37 yaşında, kumral, balık etinde, ayda 50 lira icar getiren bir evi bulu- nan bir bayan; asker veya sivil, yaşı ve içtimal vaziyetile — mütenasip bir bayla evlenmek istemektedir. (ALT. R.) remzine müracaat . 887 * Yaş 45, boy 1,60, kilo 60, temiz bir mazisi olan, — endamı, güzelliği nörmal, yüzüne bakılacak ve ruhu ok. şıyacak, sevimli bir bayan, şen, fakat çok ciddi, emekli veya memur yaşi 50 ile 65, manşı 80 liradan aşağı ol. mıyan ,temiz karakterli bir bayla ev. lenmek istemektedir, (Sevim) remzi. ne müracaat - 388 * Yaş (8, boy 1,62, kilo 75, kimse. siz bir bayan; kendisini mesut yaşa'tn bilecek emekli veya memur bir bay la evlenmek istemektedir. Maaşı 100 ve 80 den aşağı olmayanlar tercih e. dilir, (M. Unur) remzine — müraca . at . 889 iş arıyanlar —- & Momüriyetlerde bulunmuş bön . servisleri olan gok tecrübeli bir genç avukat yanmda ve yazıhanelerde iş. aramaktadır. (Taşer) remzina müra" ecaat, - * Eski yenl yazıları bilen örta yaş. li bir bayân müessesölerde veya ev . lerde münasip bir — iş aramaktadir. F.GĞ, D, remzine müracaat, Aldırınız: Aşağıda remizleri yazıb — ölan &. kuyacularımızm — aamlarına — çelev mektupları İdarehanemizden — (pazar ları hariç) hergün sabahtan öğleye kadar ve saat 17 den sonra aidurma ları, CH, 450)(8, Gürcan) (Ş.C.K.)(42 S.R) (E.N.G.) (Sevgi) (OLU, 17) (Ş.U.T.) (YX.B) (Ar) (H, Önsal) — (Güliz) (Ş.F.) (NEN,) (B.T, 43) (N.C.K.) (Pembegül) (Gün 4d0) (Yedek Deniz, ci) (EL.) (Tekcan) (R.R.G) (Gar) ÜULER.Z.) (B. Ural) ÇAM,) (ŞU) ($.B) (BO) (Naciye Dindar) Nazli Şeh)y (ELB, 888) (Yardım) (Ratkiv) (Mihracej (B.N,.S.) (8.'T1. — Yalnız) (İsmet) (B.L.M.C) (S.T, Yalnız) (Viktor) KNiva” yılx) elime alp yaprak'arı, nı çeviriyorum, Onun her miısraı diğer arkadaslarım g?bi, ezberimde hele, otuz altı sene evvel, Rus harbinde, bir Japon âaskerinin ö- Tiümünden birkaç saat evvel yaz- dığı mısralar, hafızamda ne ka, dar canlı, (Devamı var) (x) Bir manzum eserin İsm! “Harp bahçesi" manasında, Mahkeme salonu birbirine girdi, Sesler çığlık halinde kubbeli ta- vanda nköetti: — Bayıldı., bayıldı!, Katil ba, yıldı!, — Hayır bu baygımnlığa benze. miyor, Öldü!., Yüreğine İndi za- vallı çocuk?, Mübaşirler derhal halkı dışarı çı. kardı, Adliye doktaru kaskatı ya. tan Mmaznım kızı müuüayene etmeğe başladı, Biraz sonra doktor h<yeti hâki- meye hitaben sifahi bir rapor ver. di: — Maznun ümitsiz bir senkop içindedir. Derhal hastahaneye naklini rica ederim, Birkaç dakl?ra sonra sofaddan ga. kaklara kadar mahser tibi toplan- mış olan halkım erasmdan Bedin, tTın narin ve perisan vürcmdü bir sedye icinde tasmarak tmddadı sıh. hi arabasma yerlestirildi. Mahkemede hulunonlar ve gaze- telerde bu aerktı ve f>cf vak'ayı o. beyarak mermk edten'er hirtar efin semra Cene enzetlerde sua kısa ha. vadisi otndnler. riyi Aksaraydaki evinde bir bı. çakla kalbinden vurarak — öldüren Bedin. cinayet gününün gecesi es. rarı henüöz çözülmemiş olan Rozali adımdaki bir kadınm evinde gene Manol isminde bir erkeği yaralı. yarak tevkif edilmişti, Muhakeme günü şiddetli bir sen kopla düşüp bayıldıktan sonra kal, dırılmış olduğu hastahanede deli- İlik eserleri gösterdiğinden kendisi tıbbi müşahede altına alımmıs v& şuurunda bozukluk görüldüğünden tedavi için Bakırköy asabiye has, ada şüpheli görülenler nezaret altma almmışlardır. * ğ * Gönül razeteyi okuduktan son, ra doktor Tarığa gü'dü: — Çok silklür Ferhadm adı bu İşe karışmadı. Bikeniz ne kadar üzüldüm, Doktor Tarık gözlüğünü —dü- rteltti: — Zaten ben ©arin bir ön hisle bu işten hiç hayırlı bir netice bek, lemiyordum, Bedin vak'asına a, Zavallı kız. cağızın birdenbire SŞunrunu kay, betmesi bütün miüc imlerin ser. best kalmasma sebebiyet VeTmişti, Gönül müthiş heyecanlı dakika, sonra, * şeyin yoluna girmesiyle biraz mlis. terih olmuş gibiydi. Fakat fona hülde yorgundu. Ara sira — İÇİPe uğursuz bir şüphe girerek onu ge. celeri uykusundan sıçratırdı: — Ya bir gün Bedianm aklı başma ge- lir Gde, bütün olanları ortaya dö. kerse?! O zaman hali ne olurdu? Gönül Bedianm iyileşmesini düşün dükçe beynine kızgm çemberler sarılrıyordu. O iyileşirse her Şeyi meydana çıkarabilir, hattâ kendi- MUHİDDİN on sekiz yaşında bir kızdı, Teca vüzlere uğramıştı.. Örzürleri meş- rü idi. Belki de adalet önu affe derek serbest birafar, o da Fer: hatla buluşarak mes'ut olurdu! Gönüj bu derin düşünce içinde İken doktorun sesiyle kendine geldi: — Kendinizi cok üzüyorsınuz Gönül hanm!., Böyle derin derin tdüşünmek asabmızı bozmaz mı? Gaıızül zoraki gülümsüyordu: —- Zaten asabım perisan bir hal, de döktor., pek muztaribim, Uyku- suzüm,, yalnız Ferhadın kurfulü küna sevlalyorum.. ' NDoktor $ımarık — hüstasınm Ö- muzlarmı okşadı: — Siz her seyden önce kendi. nizi düsşününüz! Verdiğim ilâçlara M manama AM A y larım,, * — Acaba Ferhat size mektup yazar mı Kimbilir zavallı ne bal, dedir? Ev sahibesi babasının — çok hasta olduğunu, telgraf alarak derhal hareket ettiğini söyledi. Doktor Tarık başını salladı; — Vallahi bü işe İsabet oldua diyeceğim,, yoksa Ferbat burada olsaydı bu kirli ve çirkin vak'aya belki bulasahilirdi.. İstikbali için tehlikeli bir şeydi bu,.. Neyse bu meseleye kapanmış nazariyle bakabiliriz artık,, Gönül hiç de bu Meseleya ka- panmıs gibi bakamıyacaktı.. tam huzurla nefes almat: için boş duü. ramıyacaktı, Gönül, sanki bu vak'ayı tama. miyle doktor Tarıktan dinlemis ve öğrenmiş görünmek merchüuriyetin. de olduğu İçtn afzırdan bir söz kaçırmamağa son derecelerde jiti- na ediyordu. Bu mestle ef Fer, Pada taalluku dolayısiyle köndisi. ni alökadar ediyormuş gihi dav- Tanmakla beraber heytscanımı — ve ic üzüntüsünü sak'amatfa pek güç, Tükle muvaffak oluyordu. Tekrar Ra ve doktor Tarığı söyletmeğe çalıştı: — Kızın çıldırmış olması — Fer. hadı tamamiyie tehlikeden uzak, Taştırmış olmuyor ki,, belki — bir Bün,, — Bir gün aklınım başma gel. mesinden mi endişe ediyorsunuz*, Olabilir.. fakat o zamana kadar r;ıhit vat,, elbet bir çare düşünü, rüz , Gönül asabiyetle atıldı: İşten geçmiş olur o zaman,, — Fakat sizin şimdiden bunu bu kadar izam etmenize biraz hay- Tet ediyorum doğrusu.. hem biraz soğukkanlı davranmız, Kızcağızın aklı başma ge'ip de bütün olanları hikâye etse bile bundan Ferhada he fenalik gelebilir? Seriki cürmü değil ki adalet onu cezalandırsın,. Bedianım biraz esrarlı görünen madam Rozalinin evina kaçmasın, da; nihayet orada bir adamı yara- İamasımda ise Ferhndlın hictir tak, tirf yok... Kız o evde hulundeğu esnada kuvvetli tahmin'me göre Ferhat yola çikmış — bü'nnttyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: