Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
“slâm tarihinden garçalar : Kızların oğlan, Oğlanların kız 0]ldlugu bir devir A lifesi Harunürreşid, Ber. mekilerden (Yahya) nm meşhur cariyesi güzel muganniye (Denasi. re) ye abayı yakmıstı; onu çok, seviyor, deli gibi seviyordu, Bu güzel cariyenin meclisinden bir dakika bile uzak kalmıya dayana. mıiyordu, Akşam olur olmaz — Onsuz yaşamıya tahammül vlmek mümkün değil diye m- iıldanarak soluğu, (Denaslr(') nin yanında alıyordu. Karısı Zübey - deyi İhmal etmişti, Zübeyde de bu tüzel sesli, güzel yüzlü, pembe beyaz cariyoyi İena hnl'de kıskan. mağa başlamışt, Harunuün annesi oğlunu Yahyanm cariyesi Denasi. renin elinden kartarmak için meş kur sazende (İbrahini Muslu) nun yetişlirdiği (Zatülhal) adndaki ca- riyeyi satm almayı düşündü, Bu nn için tam 70,000 dinar ödedi, Diğer on cariye ile Zatülhal'i oğ- lnna hediye etti, Fakat beklenen olmadı, Denas'. reden vaz geçip “Zatülhal” e gü. nül vereceği yerde gönlünü iki, sinden de uzaklaştırmıştı, Bu da, birbirinden güzel birbirinden çe- klel kadmlardan hangisin; inti. hap edeceği yolımdatı tereddüdüun den gelyordu, Nihayet kararmı: — Kadm mı?, Allah hepsini Demekle bildirmiş oluyordu. Yalmız büunu söylemiş buklun. saydı yine iyidi, Fakat o, kadın. lara karşı içinde doğan bu nef. retli göstermekte alp yürüdü, Sa- rayında bulunan genç, güzel, er. kak çocuklara kadın elbiseleri giy- dirdi. Artık o bunlarla hasir, nesir o. İuyordu. Kendisini sarhoşluğu ver, mişti. İçiyorda ve neticode yine karısı Zübeydeyi ihmal etüikte e- diyordu! Zübeyde zeki ve müdekkik bir kadındı, Meşbur — Yanan hakimi (Sokrat) ile (Safo) arasında ge. çen hali pek iyi biliyordu, Sokra- fan kadınlara boykotu — sırasında; Safonun da erkeklere boykotunu Amutmamıştı, '4 Harunun ahcak bir mukabele İle geleceğini düşünmüs, o da, u taklide karar vermisti, Zübeyde de sarayındaki kız ca- Hiyelere erkekler gibi, kaftan ve bırka giydirdi. Bellerine kuşak, İar bağlattı, Böylece ortaya genç, güzel, gözleri kıııııştmııı bir alay cdrverdi. Bir taraftan Harun, bu sözde ka dm dilberler kargısmda sarabı çe- ker, içlerniden hoşuna gidenini yanma alrır, zevk içinde gününü gün ederken Zübeyde de saraymın bu kız oğlanlariyle gününü gün ediyordu, Zübeyde bunlara isim takmayı da unutmamıştı, Bunlara “(gulâmiyat) diyordu. Hialife saraymdaki bu moda, et. rafa yayılmakta bir manin rastla- o madı, Zaten çoktan kocalarından brkan rical kadmları da cariyele- Tine Ziübeydavi taktiden erkek el Romanyanın Tanımrmış San'atkârı Piyanist Madam SYLVİA ŞERBESCU 16 Haziran Salı günü akşamı saat 21 de p ARAY sinemasında îURKıYE KIZILAY GEMİYETİ menfaatihe — BİR KONSER VERECEKTİR Program: Bach . Liszt ve diğer büyük şühretlerin eserlerinden — mü. rekkeptir, Biletler SARAY Sineması Gişelerinde satılmaktadır, BBASŞİLERİN dördüncü ha. biseleri giydirdiler, Bu yartışta ri- YaAzen: hu cal yaya kalır mıydı? Onlar da Harunu vaklid ettiler, — Genç çocukları, kadın elbisele- riy'e donattılar ve öylece gezdirdi- ler, Krsa bir zaman içinde dünya lersine dönmüş, kızlar oğlan, oğ- lanlar kız olüyermislerdi, (Zatülhal) imdada yetişmaseydi bu hal, kimbilir daha ne kadar de, vam edip gidecekti, Bülbül kadar abenldi ve şuli se- Siyle, güzel endamiyle beyaz — ve kırmızı gülün birleşmesinden hasıl olmuş gönüller avlıyan teni ile ka. Amirğmın bütün hünerini kullana- rak Harunu teshir etmemiş olsay- dı, İslâmm namma huthe okuduğu 'Imoı halifenin bile bu — tersl'. e uyması, ortaya orta oyununda ki “zenneler” gibi, başımda — yaş- mak, sırtında ferace ile çıkıver- mesi beklenebilirdi, Bir gün (Zatüilhal): — Yâ Emirülmüninin, dedi, bu çok tuhaf olııyor mu? Harun da işin biraz değil bir bayli tuhaf olduğunu biliyordu. Fakat elden ne gelirdi. Bir defa ok yaydan fırlamıştı, Yantığı işin niç de doğru olmadığıı anlıyordu, :hlım yite (Zatülhal) den sor. a: — Neye? Fena mı? Zatülhal biç çekinmeden cevap verdi: — Kadm diye çocuklara sarılı, yorsunuz! Benim yanmızda oldu. ğümu wutuyorsunuz! Bu beni çok | üzüyaor, Harun mazur olduğunu anlat - mak istiyen bir dudak büküşiyle cevap verdi: — Zübeyde de kızlarına erkek eibisesi ziydiriyor! Dedi, (Zatülhal) hemen cevap verdi: —- Bu bir mazeret olamaz! Hem biz kendi memleketlerimizde böy-. le hir şey görmedik ki., — Peki ne yapalım? — Ne yapacaksımız! Siz Haji. fe değil misiniz? Bunlarım ortadan kalkmas riçin bir İradeniz kâfi.. Harun düşündü, Zatülhalin hak, kı vardı, Ve bir emirle İlazların uğlan, oğlanların da kız kıyafe - tinde gezmelerini menetti! Zahirdeki kisveler değişti, Va. kat ruhlar, o ruh kaldı, Harun, günlerin! — (Zattilhal'e tahsis etti. İçiyor, sarhoş olu - yor: -— Söyle Zatlilhal, senin her is. tediğimi yapacağıma yemin — ede, rim, diyordu. Fibette Zatülhalin bir İstediği | olaca'ktı. O da isteğini göylece an- lattı: — Ne olur, dedi. Hamüyeye Fars kıtası kumandanlığımı vor!. Hamuye Hle da adınım adamı de. Bildi. Arap adı taşrvan hu Türk delikanlısı, Zatülhalin kalbini çal- nıuş biriydi . Harun; gözdesi Zatülhalin iste- Bini yerine getirdi ve Hamuüyeyi Fars kıt'ası kumandanlığma 'tayin etti, Gözlere yaş.,.. Gönüllere stırab... Kalplere ta büyük, zevki veren en güzel 2 âşk romanı BUGUN | ALE Sinemasında İLK DEFA (- Hasret Şarkısı LURA ADANİ | | | | | | | Tamamen renkli 2-VAHŞi AŞK Ray Milland . P. Mörisson Akim Tamiroff dan, evina, yameğfe istanbuldaki ağır işçiler - Alâkadar mı.ka—mlır, mahal- linde tetkikat yapmağa karar verdiler Ankaradan haber verildiğine naza. ran ticaret vekâleti iaşe müsteşarlığı. na İstanbuldaki müesseselerden ağır işçi ekmek kartıtiçin birçok — müra - caatlar vukubulmaktadır, Eide mev - cut istatistiklere nazaran İstanbulda Ti bin küsur ağır işçi çalışmakta İs. tanbula da bu miktar ağır işçi kart! verilmiş bulunmaktalır, Alâkadar mâ. kamlar bu vaziyet karşısında kartla. rın ya sahiplerine verilmediği veya İstanbuldaki ağır işci miktarının art. tığı kanaatine varvarak bu meselenin süratle ve yerinde tetkikini kararlaş. tırmışlardır. Karne hırsızı (3 yaşında bir kız İskarpininin ıçînden 68 kart çıkarıldı! Beşiktaşta, — Attariye caddesinde bakkallık yapan Ziyanın son günler. de tezgâhınım Üzerinde bulunan ek . mek kartları çalınmağa başlamıştır. Bakkalrın Zabrtaya müracaatı Üze. rine tertibat almmış ve 18 — yaşında | Muallâ adında bir kızın dükkâna gel. diği, bakkalm meşgüliyetinden istifa- de ile tezgâhtan bir avuç kart aşır. dığı, bunları da yere iğilerek ayakka. bısma koyduğu görülmüştür. Muallâ derhal yakalanmış, ayakka. bısı aranınca topuğunun içinde — tamn 68 adet ekmek — kartı. bulunmuştur. Küçük kart hırsızı adliyeye teslim o. lunmuştur. Sünnet edilen iki çocuk. öldü Kandıradan bildirildiğine göre sün . netçi 60 yaşmda İbrahim tâarafından günnet edilen 20 çocuktan ikisi, faz- la kan zayi ettiği için ölmüş, — diğer üçü de memleket hastanesine kaldırıl. mıştır. Tahkikata devam edilmekte . dir. Elektriğe üç kuruş zam yapılacak Elekttik idaresi, malzeme fiyat. larının pahalrlaşması ve işçi Ücretlei. hin artması gibi sebebleri ileri süre. rek kilovat &aate Üç kuruş zam ya . pılmasını istemektedir. Buna ait ra- por yakmda vekâlete gönderilecektir, -oi Yeni mahsulün mübayaası için tacirler birlik kuracak Ticaret vekâleti, yeni mahsulü ta- çirlerin eliyle devlet hasabına — satın alacağı için yeni mahsul — fiyatlarını tesbit etmiştir. Bunün için tüccar toplama birlik. leri kurulmasına karar — verlimiştir. | Bu husustaki emir dün âlâkadarlara bildirilmiştir. Tüccar toplama birlik . leri yakmda faaliyete geçecektir. Bir. likler, müstahsilden mal alacak, meş. Hoca Efendinin igözü nede imiş?!.. düşürmesin oğlum. dim, bir ısrar: ille de ille Ayşe kanımı alacağım... — Pek âlâ, (ayse hanım kaç yaşındadır, Galibt Ayse hanım mahkemede bulunmadığı içindi ki uısımsaıı Firuz hanım serbestçe söyled — Eh, ne yalan %leqlm, haydi lıayai elillik yar. - — Ayşe hanım 50, hoca da 65. O halde hoca, niçin bu kadar ıs. varla Ayşe hanımı — almak istedi, dersin ? —- İlâhi hâkim beyciğim, ayol Ayse hanımın sürü ile akaretleri yar da ondan, Başka neden ola« çak? — Haa, demek hocanın gözü Ayşe haammda değil de, akare'- lerde idi, — Tabil ya evlâdım, tabil ya. ğ — Kaç sene berahber yaşadılar? — Sene, ay değil ev M hal, tasma varmadı, kavga kıı'ıımet başladı. — Niçin kavga ediyoczlar, Bgefİr nemiyorlardı? Şahit Kasımpasalı Firux hanını, bir eliyle çarşafımi çenesinden tye tarak, diğer eliyle de dâvâ edi. len yerde oturan hocayı göstere- rek: Borun ! — Rırak şimdi hocayı bir tara« fa da, sen söyle, — Ben söylersem, kabahat, ho, cadadır, derim, — Neden? ÜrEri A — Huysuz — adamdır, Dakika , kâ hır ıdll çıkara | masın, Kızdı mı da Sözü Kımseyi görmez, Hemencecik Ayse hanı « nım kolundan tutar: — Çiık dışarı hanım, seni koğu yorum evden, Defol! diye bağı, rır. — Sen bü kavgaları hiç gördün tmük ? — Çoook, hangi tayım — Hepsini değil, Sadece — sen vakayı. — Siz emredin evlâdım, ben ne diye buraya — geldim, -Elkette anlatacağım, — Kadımcağızın bana bu kadar geçmiş hakkı var, Ne - me İâzrm, — Yine İpin aemnu kaçırdın Firuz hanım, Asıl meseleye gel, — Pek âlâ, pek âlâ — evlâdım. birisini anla, firliğe gidiyordum. Hocafendi Ve eyvlendiğinin ikinci ayı — olmustu, da bir türlü tebrice gidememiş - tim, Fakat daha sokağın köşe br yşınr Öönert dönmez, bir gürültü, bir patırtı. kulaklarım; sağır ede. bir Israr evlö. * Hani o gün Ayse hanımlara misa. | “Mülklü bir kadma Allah kimseyi Sol tarafıma nüzul bile ındi Bir daha töbeler töbesi.., — Defol kadm defol evimden, Meğer ben başıma ne püsküllü be, fâ almışım da haberim yokmuş. Riraz sonra da Ayşe hanım s0, kağa fırladı. Yanma — yaklaştım, Bana ağlıya ağlıya her ş$eyi an « lattır — Netmia lüzim, her halinden memhyndum, amma, kavgaları ce Kilmiyor, ayniamğım' dedi. Hükim sözün burasında, şahidin doğru süyleyip ıüylo.meıîî"n"ıl an. lamak Üzere şu suali sordu: —- Pek âlâ, hocanm eyi | kaç İatlıdır? Firuz hanım düşünmeden: — İki katlı, ahşap, kahverengi bir evdir! dedi. Evlendiklerinin — ikineci ayında ayrılmak İçin mahkemede soluğu zor alan Ayşe hanımın kocası ho - tafendi. yaşımdan umulmıyan — bir teviklikle ayağa kalktı: m— İşte yalanları meydana çike fi evim İki katlıdır. — » Firuz hanım sinirlenmişti. Ho, çaya dönerek: >— Affetmişsin sen onu. Ben bütün Kasımpasayı karış karış hi- lirim, Değil, ki senin evini, İster. sen kaç odası olduğunu da saya. Vımı, Hâkim işi kısa kesti: — O kadar uzun boylu — izahat istemiyoruz, Sana sahitliğin için 1 lira hırakmışlar, Onu istiyer mü « sun, İstemiyor musun, omu süöyle, Firuz hânım, çarşafımı - tekrar düzelterek, yükşekter hir sesle: — Ne yapayım parayı, Ben paı ra için şahitlik etmîyorımı ki, ımıı verd'm; git —ı? Güzel, ımıu:’ bakalım seha- detini, Firuz hanım zabtı ınıulıılıktım sonra ikinci şahif çağırıldı. Bu da Fatma adında bir kadındı. — Keden geçinemiyorlar, hoca ile karısı? — Ben komşulariyım, bunların. Hocafendi. nasıl söyliyeyim, sinire I, acelaci, temizliği çok sever bir adamdır. Ayvş$e hanımsa aksi gibhi yavaş mı yavaş, Elinden doğru dürüst bir iş gelmez, gelse de St. üatlerin saati sürer, Bunun İçin İş lerin coğunu hoca yapardı. — Meselâ? — Meselâ yemek hocada, bu« laşık hocada, hatfâ, hattâ süpür. ge bile hocadaydı. Nihayet adımcağızın nah bum.. sına kadatr geldi ve: — Hanım, hanmm sen kadın. ben de kadımn, Öyleyse ne diye evlenili? Diye feryadı bastı ve Avse hanımı “defol git evimden,, diye koğdu. — Demek atvtık beraber yaşrya- İRAN — 1942 ; HÂDIŞELER T AR ati Yahudi ordusu ... gelen bir haher Orta Şark- ta bir Yahudi ordusunun teşkil edileceğini yahut böyle bir teklif veya fikri bildiriyordu, Yahudi ve ordu kelimelerinin yan yana söylenip yazılması birçü. ğumuza garip görünüyor, Yahudi milleti başka her sahada, ticaret- Ber güzel ıını.tiudı. çok mühim adamlar yetiştirmiştir; Takat Şile rada burada, ecnebi ordularmda zabit filân bulunsa bile meşhur bir harp adamı tanımıyoruz; yüs hut gözümüze çarpmıyor, Halbuki çetin bir. mücadele sporu aolan boksda gayet mesşhur ve muvaffak olmuş adamlar yetiştirdi. İhtilâlk ciler, hele kamünizm ihtilâli ya- panlar çoktur, Geçen harbin — sö- yunda Almanyayı içinden yıkan iki büyük komünist sefi Llhlnolıt ve Roza Lüksenburg yahudi idİ- ler, Rus Çarlığını devirenler ara; gında da birçok — yahudiler bulune gdu; Troçki en meşhurlarıdır ve bü günkü kızılordunun temellerini ale mys, tehlikeye düşen kpal — ihtilâli kurtarmıştır, rumdur; bunun içindir ki milli bir ordu kuramamışlardır; yoksa ön - larm da ordü kurmak, hartbetinek kabiliyetleri yardır; tarikleri, siyasi ve içtimal, kanlı miyen bir millet olduğu zannedil. 'wi" . Yahudi hükümdartarmdan Kar moş'un oğlu Mesg, Asarol şehrile müharebe etliği zaman bu şehir halkıar tamamen üldürdüğünü ya- zar, Ayni bükümdar Nebo şehrims de çoluk, çocuk kadm, esir, Cdi bin kişiyi öldürmüştür; nguw bunları babasına adamıştı. Yahtdi lunnınılın; larmdan Ya- 'ho, hükümdarı Yuram alıyhll“ ayaklandığı zaman — onu, anasmi, haşlarımnı sepetler içinde getirtmiş, . saray kapısınm İki tarafma dGizdir- mistir; biraz sonra hükümdar al- onlarm da hepsini bir çeşme önün- de- kestirmiştir. Baal —mabedine kurbanlar göndermiş; bütün pa « de bu mezhebe sadık görünmüş: sonra ablaka ederek hepsini öl » yahudilerle biriikte MW ordu 60000 piyade, 82000 süvari, 4810 araba ve 100 deveden ibas | retti; yahudi askerleri herhalde on altf oğlunu birden kestirmişi. | lesinden hkirk'iki kişiye raslamış, pasları oraya davet etmiş, kendisi uçt. birinden az değildi. Gerileme ye gibi yeni bir Charleroi'nm te - ke"üriindcn titrediğim için setiri lerin ek!lel'ıyl kanaat ettikleri, söz de kalan şifahi teminatlarla iktita eimemeğe ve kırala (hükümetile beraber) hakiki düşünceleri neyse onu bize acıkça söyletmeğe ve va. iyetini sarahatle tayin ettirmeğe karar vermiştim, X.i kısa bir mektupla haberdar ettim: “Brüksele geliyorum, Gelir h gelmez sizi görmek isterim Mese, le önemlidir.” Mart aymdanberi X, devlet nazırı olmuştu. Niyetim önce her şeyi kendisile görüşmek, Sonra ya yalmız, yahut da onunla | beraber kırala gitmekti, Brülsele vatır varmaz ona tele- fon ettim, Bana nazaretine uğra. yıp kendisini almamı rica etti, Oru gidecektik. “Eyi” Brükselin şark banliyösün . de, Yepyeni bir binaum en üst ka- tırnda, orman'ara karsı fevkalâde manzarası olan, cok aydınlık, çok madern (velhasıl oldukca Ameri . kanvarl), kllçlik. bir bekâr anartı, manıydı, Sofrada biza Sışman bir Haman hizmet etti ve yemeğin en h bi ÇaR a ç e7 esaslı tarafmı da “ ” de. dikleri rüstaf bir flaman yemeği ile tyi bir Moselle şarabı teşkil et. ti. Fakat X, le sörbest serbest an. cak yemekten sonra, önün duyar- ları kitaplarla kaplı, çalışma oda, sında görüşebildik. Ayvrupada zuhuruna müni ol mak İçin o kadar sarfetliğim'z harp patliryakhdan beri X. İle biz'. birimizi ilk defa olarak — tekrar görüyorduk. “Su harp başlamış olmakla beraber bir bitse dedim, Bu ne feci, hem, bizler için, no tirkin sey! Amma maıdeml;l bir .kere başladı, bu harbi demokra . silerin kızınmı'il ona mânj; olmak — İçin Glle'ıindeıı geleni yaptılar, Siz bunu herkes- ten iyi biliyorsunuz, Siz de, kıral da, öyle değil mi? Sonra iyma ef« mek İstediğim noktaya bastım: “CüÜnki demokrasiler beşer hürri. yeti için, dünyada tahakkiim sal - tanat sürmesin diye düöğüşliyor « Tar.,, Umduğum kadar hararetle ce . Tâzım, çünkü Vap vermedi, O zaman kendisine Hitlerin yakm zamanda Hollanda ve Belçika hudutlarından taarru « Za geçmesi ihtimaline karşı Fran. sada neler düşünüldüğünü anlat . tım, Kücük kadehlerle bir içki ikram etti, Kendisine b taarruzun yala nız Hollandaya tevcih edilmesinin nicin daha tehliketl olacağını izah “ettim, K » X, dalgın ve düşünceli duruyor du, Üzramı ettiği ickiyi beğenip beğenmediğimi sordu, Kadehlmi tekrar doldurarak: — © halde bir kadeh daha İci. niz, dedi, Nihayet bana şu suali sorabil . dit » -— Peki, kırala ne diyeceksiniz”? X, le biraz kestirme ve pata - vatsızca konuşabilirdim : — Şunu söyliyecağim: — tercih etmek Tüzmmgeldiğini ya bize faye dalr bir şekilde yardımda bulun. mak imkânını verir, vahut da vak- ti gelince kendi başımnm çâresine bakar, F N A ! EÇENLERDE Amerikadan ' te, ilimde, fende, edebiyat ve di — FAO SOY MA — Vahudi milleti iki bin seneden — beri müstakil bir devletten mah- ee —« e onların — da | mücadelelerle doludur. Kan dâk - | Bdi düle ada İ İ .I K ! kâr hadlerini ilâve ederek Toprak | cekti. Hoca fendi bar bar bağırış mazlar, (Devamı 4 üncüde) İlatvnllüri ofinine sağecilktir. Şördü: - Yakrü NİHAT ŞAZI Kadircan wu - - —| ÜSi KO Git Gok eai ıııımmıııııııııımımıuımmııı /it vermekle neyi kastediyorsu « talimat almıştım, Aynı" zamanda - | nuz? MN ŞAi e'i | da çok büyük bir hareket serhesti- — Evvelâ taarruza u - iİstersem faaliyet sahamm haricin. KU S SUU meği,., sonra: ordularımızın körü de bırakacak, istersem — haberdar Yazan: Çevlren: körüne bir maceraya alılmamaları | edecektim, Ben de Gamlenle Dalad JÜL ROMEN HOLT ET AF için önceden kurmaylar arasında | temas Ve anlaşma teminini ve His hnyctyalınnollanch, zekhııı- | nm da derhal kendisini tehlikede — görerek bizden yardım İstemesini, Hattâ Hollandanm taarruza uğri« - yacağı artık tamamile belli olur | olmaz derhal memleketin tehli - keye düştüğünü ilân clmek ve biz den garantinin bilfil! (aftbikmmı İse temek daha âkilâne bir harcket olur, X. hiç de buna kani olmuş gil görünmüyordu. Bana: — İyi amma, dedi, bizde bir- çokları başka türlü dılşünüyımıt.. Ve ne yalan söyliyeyim, ben de onlar gibi düşünmekten kendimi alamıyorum, Hitler pek âlâ Hol « Jandanım cenubunu, hatlâ kendi » sine lüzumlu olan pek dar bir st« ha üzerinde, İşgal etmekle Iktifa edebilir ve bize dokunmıyabilir... Belki bu kadarı maksadımı temi « ne yeter... Siz bizden kendimizi zorla hırbe ıtınımm istiyorsu - nuz,— —- | (Dovamı W) |