8 Mayıs 1942 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 SETER Te İi — ö — e T vrwema ee> rînanalım Suç tiryakli “Tövbekâr,, olabilirler mi, ı otlamazlar mı ? 65 suçtan sonra tövbekâr olduğunu iddia eden bir do. “Tandırıcının tekrar hapse girmesi karsısında * Ruhiyatçı: "Olamaz!” diyor ; î.İIJ_(ıla'arıdırıt:ılık dolandıranın zekâsına - değil, #4 K . - mıyorlar mı? içi dolandırılanın aptallığ ına istınat eder Konuşan: SAİT FAİK YEÇENLERDE - (65) ci | başta'gelir. İş ve gaye İnsan- Tu- rüm işlemiş bir dolandırı- nı tövbekâr olduğunu iddia ettil Fakat bir yenisini işle. mekten kendisini menedemedi. İekrar hapse girdi. Böyle bir hü- dise karşısında insanm kendi ken- /| disine şöyle bir sual sormamasına — Acaba bu adamlar ütıpkı al. — koliklerin içki içmeden — durama- dıkları gibi cürüm işlemeden yapa- Bu suale her birimizin başka tür. lü bir cevap vereceği aşikârdır. Fa- kat acaâba bir ruhiyatçı, bir doktor bu nevi insanlar hakkında ncler düşünüyorlar? Kalktım; evvelâ bir ruhiyaçı ile konuşayım, dedim, Genç ruhiyat profesörü Sabri Esadı buldum. Sabri Esat genç, iri, büyük saf yüzlü, mütevazı, İyi giyinmiş ol- masma rağmen babacan, pantalo « — nunun ütüsü olduğu halde, insana, pantalonu ütüsüzdür, hissini veren pek tatlı bir hoca, İnsanı fazla üzmüyor. Başka bi- risi osla, biraz düşüneyim, Birkaç gün sonra uğraymız, derdi, Karşı. hklı oturuyoruz, Kolaylıkla —uzun cümleler yepıyor: — Müerimlerin bir kısmı tesa- “düfi mücrimlerdir. Bu “tesadüf” kelimesinde cemiyetin İlcaatı, ha- yatın bazı geçici mecburiyetleri, | hattâ insan ruhunun, yine geçici buhrahnları mevzaubahistir. — | Bir de cürmü meslek, dâha doğ- rusu, ildyat - edinmiş, cürmün tir- M Yyakisi.olmuş mücrimler vardır, - yahnt yine normal olarak - Miş, — Bu cürmü itiyat edinmiş 0- danlar ilk cürmü nasıl yaparlar? — İlk cürmün işlenmesinde, pi- sikantliz dilile, kılık değiştireme- salim gayelere Ve hedeflere doğru başka bir yol bulamamış ba- zı insiyakların birdenbire patlak- vermesinin rolü vardir. Hepimizde mücadele, temellük, cinsiyet insi. yaklanı, tâ küçük yaşımızdanberi, normal bir seyir takip ederken ve- türlü türlü kılık değiştirirken bu bizim *“ecürüm Üryakisi” diyebileceğimiz insanlarda bu tabii insiyaklar anor- mal şekilde İnkişaf ediverir, Yine |— bir ikinci ve bir üçüncü anormal tezahür artık “tabiatı saniye” ha. Hine gelir. Arlık bu bir kurtulun- - MasI güç iliyattır. — Niçin güç, Bu kötü huylarını bırakmalarının imkânı pek mi az- d? : — Evet, azdır, Bu ihtimal du- rup darurken ve kendi kendine pek | kzdır. Böyle cürmü itiyat edinmiş alan kimselerle cemiyetin uzun — müddçt uğraşması lâzım gelir. Ma- amafih bazan, bu emeklerin de bo-, şa gittiği görülmüştür. Fakat, ne olursa olsun, madem ki cemiyet hayatma, kazanılan her insanın haddizatında bir kıymet — olduğu güphesiz olduğuna göre işi bu za. viyedem görmek lüzmn gelir, Bina- enaleyh bu cins mücrimlerle, nemi- şetin uğraşması, her usulden, her hevi terapölik (tedavi fenni) nden istifade etmesi şâyanı temennidir. — Meselâ ne gibi usuller ? — Bu gibilere tatbik edilecek üsüllerin başında onlar için yepye- aj muhitler yaratmak, insan ruhu- aa tazeleyici işler bulmak, kötü meiyaklarmma ulvi hedefier aramak İ0 SENE EVVEL BUĞÜN! * Şiddetli bir fırtina Annam sahil, /— lerinde büyük zaylata — sebep olmüş. twr, Ölenlerin sayısı beş yüzü geçmiş, tir, Bütün yollar kesilmiş, kablolar kopmuş, telsiz tolgraf muhabereleri kesilmiştir, 40 kilemetrelik demiryolu #m:ııııılşbüm;nüdürü — Milletler Cemiyeti iş dairesi Şefliğine B / d hunu asilleştirir. Muhitin ve göreneğin yine bu vuh üzerindeki tesiri pek büyük. tür, Doğuştan mücrim (Lanıbrozo) nun güzel bir buluşudur. Fakat re- alitede mücrim; kötü insiyaklarımı, kötü bir muhbitte alabildiğine dısa vuran bir bedbahttir,; - — , — Bu nevi mücrimler yani, da: 'dandırıcılar, haddizatında pek mi ! geki insanlardır ? — Dolandırıcılık — dolandıranın rekâsına değili dolandırılanın ap- Lallığına istinat eder, Büyük dolan- dırıcıların bu yola düşmeyip de İyi bir yol tutsalardı mucid veya dâhi olabileceklerini hiç zannetmem, Ze- kâ yapıcıdır; yeni kıymetler yara- tır, Zekâ zorluklarda ve güzellik- lerde kendini gösterir. Dolandır- cı İse karşısındakijnin zaafı ile oy- aryan bir kumarbazdır, Üstelik de kumarda hile yapar, — Hülüsa üstadım, bunlarım tövbekâr olmalarma sizce İmkân yok muduar? — Kendi kendine, durup durur. ken tövbekâr olması için sebep yok tur, Bu tövbede haricin tesiri şart- tr, Bu hayırhah tesir kendisine muhitten - gelecektir, Gençe profesöre teşekkür ederek aeyrihirken düşündüm, Acaba Sabri Esat bu sabıkalılar hakkında ümit- siz miydi? Hayır dedim, ümitli; fakat sistematik bir şekilde insanı insan bilerek ve hatalarmı tıpkı sa- zenbereği kırılmışları ilina jle - Böz- , lerinde saatci lopile uğraşarak dü- , zeltmek, tamir etmek lâzım, Bo- zulmuş ssat tamir kabul eder; fa- kat saatçi lâzmmm, Bozuk saat kendi kendine yeniden dakikası dakika. sima doğru işlemez. — FIKRA Marecmarrı n Tramvayda müsterileri dirsekliyen genc!.. ALABALIK bir #famvay... A, ma nasıl? Her gün rastladık darınızdan bir numara daha Üstün... Tramvayın salonunda pencere ya. nında bir genç, Uzun boylu, sülün gibi oldukça yakışıklı, temizce de A giyinmiş. Bir aralık döndü, İnsan başları arasımndan kapı yanında bir tanıdığıtı gördü. Ben de bü tanıdık yanındayım. Birdenbire denizde yü, ger gibi kolaç atarak, sağında ve solundaki insan yığınını hiçe saya rak, hattâ müsaade de istemiyerek kapıya, tanıdığma doğrü ilerledi. Yakm istasyonda inecek bir adamın telâşı vardı kendisinde.. ona, insan, lar birbirine geçerek yol verdiler. Fakat o, kapı yanmda — koltuklar arasındaki dar geçitte duran tanı dığı yanma geldi, Selâm verdi mi bilmiyorum, Cebinden yanmdakileri dirsekliyerek bir banka hesabı carl defterinin koyu renk sellcid kabmı çıkardı. İçinden de bir tomar fotoğ. raf, Görmeme imkün yoktu bu resim, leri, hepsi de kendisinin resimleriy di: Türlü türlü, poz poz. Arkadaşı sinema artistlerinin pozlarını taklid edeceğine onları böyle bir kalaba, lıikta Aarkadaşına göstermek — için kimseyi rahatsız etmediklerini öğ. Üronse ve bunu taklid eiseydi fenü l olurdu?.. BURHAN BURÇAK - vi w:ı ddi el D LA K A * İ> | lv * Er LA o Si e RA, " ve Parti Genel Sekrateri Dün yeni vazifelerine " Başladılar — —— ——— — Milli Şet, Genel Sekreteri yemeçe alıkoydular Ankaradan haber verildiğine göre, Yeni Parti Genel Sekreteri Memduh Şevket Esendal ile yeni Dahiliye Ve. kilimiz Dr, Fikri Tüzer, dün öğleden evvel beraberce genel sekreterlik bi . nasma gelerek işlerin devir ve teslim muamelesini yapmışlardır. Dahiliye Vekili bundan sonra Dahiliye Vekâ, Jetine giderek vazifesine başlamıştır. Genel Sekreter Memduh Şevket E. sendal, Ööğle üzeri Çankaya köşkünde Cümhurreisimiz İnönü tarafındân ka, bul edilmiş ve Milli Şef tarafmdan yemeğe alıkonulmuştur. Gayri meşru servet edinen memurlar Memurlarla askeri mensuplardan fevkalde hallerde mal iktisap eden ve mali durumları gelirleriyle müte, | nasip olmıyanlardan malları ve gelir. leri hakkında beyanname istenmesi hakkımdaki kanun Jüâyihası meclis ruznamesine almmıştır. Bugün mec , lişte müzakeresi muhtemel olan bu kanun lâyihası ile beyanname vermi, yenler veya yanlış malümat verenler 3 aydan bir seneye kadar hapsedile, bileeceklerdir, 'Kahve ve çay tevziatı Bölge İaşe Müdürlüğü mayıs ayı, na ait kahve ve çay tevziatı listele , rini hazırlamıştır. Tevziata pazartesi günü başlanacaktır. Zeytinyağı satışlarında fatura sureti vermiyenler Fiyat Mürakabe Komisyonu bir te, nekeden fazla sattlan zeytinyağların fatura suretlerinin Ticaret Odasına de buna rjayet. etmiyenlerin çoğluğu. nazarı dikkatl celbetmiştir. Bunun için şiddetli hareket edilmesi takar, rür etmiştir. Mensucat fişleri muklu mensucat almak için ha- zırlanan fişlerin evlere pazar ğünü dağıtılmasına başlanacak: r Konservatuvarın büyük koro ve orkestra konseri Konservatuar koro ve örkent, rası senenin en büyük ve mühim koönserini 12 mayıs salr günü akşamı saat 21 de Taksim Beledi" | Ye gazinosunda veriyor, Muhid- din Sadak idaresindeki koro ve orkestrada soölist olarak Semiha Berksöy ve Ali Sezin bulunmak: tadır. esasını garnm. siki edebiyatının 18 inci ve 19 uncu asırlara ait mühim parcaalr teskil etmektedir. Konser gehri, miz sanat mahafilinde çok de rin alâka uyandırmıştır, Bilet- ler konservatuardan tedarik o LDE')A— Nİ . ,İşte nefsi Bursadan İbrahim şönderlımesı kaidesini vazettiği hal.. Yerli mallar pazarlarından pa: “Bursadan cesur bir ihtiyar geldi,, Kendisini dolandırıcı diye dava eden Mişelin üzerine yürüdü Beyaz zemin üstüne yeşil cizgi- li mintan, beyaz top sakal göniş muhteşem bir vücut, Mavi, sıcak ve tatlı gözler; ayaklarda mest,., Ağa, Soy adı çimen, Dolandırıcılıktan maznun, Tevellüdü 1270: Köklü Aziz devrine dayanan bir. çınar ağacı, Dâvâcı yerinde kimseler yok, , Fakat dâyâcmım İsminin “Mişel,, olkdluğunu öğreniyoruz. Düvâ 19539 danberi görülmekte, Fakat dâvâcı Mişel mahkemeye bazan gelip, bazan gelmemekte. Müddelumumi. davacınm derhal getirilmesini ve bu dâvânım bir an evvel netice« lenmesini istiyor, Derhal zabitaya telefon edilmesine — ve dâvâcmm getirtilip bu #ürüp giden işin ni- hayet bitmesine taraflar, Müdde- iumuminin bu isteği yerine getiril- mek üzere mahkeme tatil r. Yarım saat geçmemiştir. Bursalı yağcı İbrahim ağa - koridorun hir kanapesinde evvelce bu hiç tanı. madığını iddia ettiği Miseli bekice mekte. Beyaz kaşları çatılmış a:* nındaki teni Trengindeki et beni kızarmış, dâvâemm ikide birde: “Sakallıydı, çok sakalinı traş ©t- miş de öyle gelmişti.. dediği sa - kalı kızemm, bekliyor. Nihayet Mi şel polis refakatinde gözüktü. İt rahim ağa da üzerine yürüdü: — Sen misin o, beni dâvâ eden ha? Sen misin? Cümlesine karşı Mişel — sapsarı kosıüdi. HO “> CW eli hai ü GN çi FO N *Bt dâvânm TEMO Sahnesi Mi şelin baygmbik vyecirmesile viha' & yet buldu.:, Şimdi ücüncü sahne- deyiz: - Mişel ' Bedestende mücevherat taciri bir musevidir, Bir gün dül- üğnma bir adam gelir, (600) Hrz” lık- alışveriş'eder. İnci, küpe ve gerdanlık alır. Paranmm bir mikta- rmr verir, Üst tarafınt bir emte muharrer setetle öder. Bu ada- mın ismi Hacr Aidir. Matrüş, iht'. yar bir adamdır, Bu enire muha" rer senedin alacakir verintle adr yazılı olan “Ali Besen" borlu ye- tinde de firmer Abdullah ieminde *birinin alları yazilıdır. — (600) Ve ralık mücevherat alan adamsa is< te bu Ali Besendir. Misel bu emre müuharrer Ssenedi Ali Besenden; yani alışveriş yapan matruş iht'" yardan almıştır. Fakat ergre muü- - Senmisin beni dava eden ha.... dedi. Yahudi baygınlıklar geçirdi. “tanıdığını, bu adamın da namus" Yazan: SAJT FAİK deli senedin günü gelir, Fakat dükkâna ne gelen vardır, ne gi- den,.. O gelmezse Mişel gidemez, mi? Kalkar Bursaya - gider. Bur«e sada tanıdığı Hacı Emin isminde“ ki bir zata 'aat eder, Yağcı Ali isminde birini tanıyıp tanımak dığını sorar, O da yağcı Ali ismin- de birini tanmmadığını, fakat yağa e: İhrahim ağa isminde bir adam lu bir adam olduğunu, bononun sBahibi şayet o ise parayı SmMihak. kak ödiyeceğini söyler., Kalkarlar yağcı İbrahimi bulurlar, İşte bu « gün maznuf sandalyesinde oturan adam bu yağcı İbrahim ağadır. Mişel İbrahim ağayı görünce: “Bu adam senede kefil olan adamdır. Bana borclu olan bu adam deği!- dir. Onun sakalr yoktu,., der, İb- rahim ağa bonönun sahibin'n ne « reli olduğunu Miselden sorar. Mi şel: “İnegöllü,, cevabmı verir, İbrahim ağa, “yarın saat altıda gol de beraber — İneğöle gideriz. Adamları bulur paranı alırsın,, der, Fakat ertesi sabah, İbrahim ağfa, kenlisini alâkadar — etmiyen bu iş için İnegöle gitmekten vaz" geçer, Mişel de İstanbula döner, Kuyumcu Mişel bundan evvelki duruşmalara aklıma estiği zaman gelmiş, esmedikçe — gelmemiş, İb. rahirg ağayt güh sakalsız, kâh sa« kallı göstermiş, canı isteyince: . —— Alışveriş esnasmda dükkân- da adam yokdtu, canı! istemeyince: “'vardı,; demiş”Ve 'Böğylece dâvüytsi işin İçinden cıkrlamaz bir hale sokmüştü,' — TU A Di Bugün da hâkim dükkânda bu (600) Hralık alişveriş — esnasımda kimse olup olmadığını sorunca; — Urfalı manifaturanı Müslim vardı, dedi. Bitâz gonra tekrar âay- ni sual karşısmda: — Ben suçluya mal verdiğim ve o senet verdifği zaman dükkün- da kimse yoktu, İş ikimiz arasm- da gecti, dedi. — Pek âlâ, senden mal alan bu adam miydi? ' — Bü adamdı efendim. Müddeiumümi bu dok karışık vakayı &öylete izah etti! Yapılan dürüşma sonunda suüç* ly İbrahimin Miselin kapalt çarş. daki dükkânınnı giderek — bilezik, küpe, inej gibir (600) Hra kıyme « harret senetlerin arkasına ciro e- dilmesi lâzmmgelirken bunu yaptır- senetlerin altma bir ciro lunabilir, mıdır? Günler secer, Di gün vae | mamtşttr, Mize'in emre muharrer | verdiği Ve ayrıta bu #enedj temin *tleri lâzr.” | etmek Üüzere İneğölde firıner Ab- geldiğini bilmemeiane imkân var dullah tarafmdan Alji Besen namı- tinde mücevher alarak buna mu- kabil dükkânda Mişej tarafından yazılmış ve Ali mühürlü bir senet İMADIŞELER HrAkami Hdikenli taç Hdncidedir, * : 8 MAYIS — 1942 he » — Hiristiyanlığın mukaddes eşyası — nerelerde 7.. —— D ÜŞÜNÜŞ itibarile geri-mil- letlerda tülülerden ve e$- yadan imdat umulduğu hakkmdaki ki: huristiyan medeniyeti demek daha doğru olmaz mı? Mantık ve mad- deye dayanan bu medeniyet - âle. minde tülülerden ve eşyadan İm. dat beklemek âdeti yok mudur? d Nerelerde olduklarını bilmiyorum — | ama onlarım da mukaddes bildikle- — — ri bi rtakım eşya vardır; bunlar da Ki İsa Peygamberden kalan hatıralar- —— Bir milletin ve cemiyetin bütün insatlarında aynı fikir seviyesinin — bulunduğunu iddia etmek elbet doğ ru değildir; Avrupalılar. Amerika- — hlar arasında da eşyaya İlüzumun- dan fazla ehemmiyet verenler çok- tur; hattâ pek münevver kimseler- den de böylelerine tesadüf güç sa- yılmamalıdır. Osmanlı İmparatorluğu devrinde - bu gibi kimselerin Türkelre sözle ve yazı İle tecavüzleri hrristiyan- | dık taassubundan İleri geliyordu. — Balkan Harbindeki haç ve hilâl da- — vası en yakım misâldir; Suriyede —— Türk ordusunu mağlüp eden Allen- —— bi ordusunu “Son Haclr Ordusu” — diye tavsif edenler bulunmuştu; diğer taraftan da bu İngiliz geme- — ralinin adımı (Ali Nebi) şekline so- karak Araplar arasında propagan- da yapilmış, İslâmlık istismar edil- mişti; bu hâdiselerin asıl ve muras. — | sam mânast maksada varmat için her vasıtaya baş vurmanım meşru olduğu meselesidir; yoksa — baki- — katte İsa Peyğamberden kalan mu- — kaddes eşyanm asıl mahiyeti birer — batrra olmaktan ibarettir. n İsanm çivilendiği haçm en bü- yük parçaları Kudüste “Mukaddes AA ü lll d # Az-zpPa P EeFr j c w A | 4 | Haç” ve Parisşte “Notr Dam dö F- - "" kiliselerindedir, Bu m- bis Tuluz'dali — Sen Sernin kilisesiyle daha birçok —— kiliselerde o taçtan dikenler buuln. , — maktatır, İsa Peygamberin — idn- nımda kullanılan. çivilerden — biri — Lombard kırallarınm tacında, bit başkası Notr Dam ve üçüncüsü Monza kiliselerindedir, “Mukaddos Süngü” ise Romada Sen Jan dö Latran kilisesinde muhafaza edili- — yor, “Mızrak” ın bir parçası Paris. te diğer parçası Romadadır, “İç — gömleği” Trev kilisesinde, — “dış * gömleği” Arjantöy - kilisesindedir. — “Mukaddes Kefen,, Turin'dedir. — “Merdiven,t de Romada Sen Jdan dö Latran kilisesi, “direk” € yine Romada Sen Praksed. kilisesi sa- hiptir. ; Eğer eşyadan imdat istenseydi ğ LERTSLBELECTECELCAEEEK EBESELELEELEELEELETDERENSASA (Devamr 4 üncüde) “Siyasi” rolümü, “P, E, N. Olubs,, deki (1) rolümle nasıl te- lif ettiğimi birkaç kelime iİle izalı etmeliyim, Vicdani düşünülecek olursa bu, pek de güç bir şey ol maz, “P, E, N, Clubs” siyasi bir cemiyet olduklarını iddin. etmek- laşmaya, Sulha ve hürriyete olan bağlılıklarmı da ilân etmekten ge- ri kalmamışlardır. Sulha (ve ayni zamanda hürriyete) - edebiyattan daha kestirme — vasıtalarla hizmet ederken “P, E, N, Elüpleri” nde hâkim olan Zzihniyete de sadık kaldığıma emindim, Fakat hiçbir zaman iki vazifeyi biribirine karış« tırmadım, Bilhassa arsı ulusal rcw islik unvanımım bana temin ettiği otoriteyi, yalnız kendi memleketi- man menfaatinc değil, fakat ev- rensel gayeler için de çalıştığıma mütlak surette emin olduğunı za- manlar kullandım, — - * Bütün bunlardan, çok daha &on- ya, hatıralarımı yazarken bahset. Mmek İsfiyordum, Bu oldukça pate- tik bir hikâye olabilirdi: “Sulhü kurtaracağına yemin eden ve onu kürtaramıyan adam,,.” Şimdi artık —felâket vukun ge'e dikten ,bütün Ayvrupa bir harabe ; halini aldıktan sonra lıetnmluğıîn mânâsı kalmamıştır. Bilâkis hentiz 'demokrasi — memleketinin halkı- DOTUY Hölüğn | G şN Te 1 t / AVRUPANI Hi AMAD * H | ! Yazan: JÜL ROMEN Te beraber milletler arasında an- yA ğ _l—l—l-l—' HSN Dt RRKLRRRIRARNDAKAKAKIKAK IKF ANAA MUAMMASI LÜTFlmA Y na (2) Avrupa sulhünün ve'hütri. nim yaşmımda benden: daha ufak, yetinin Zzamanmda sarfedilmiyen gayretler, uyuşukluklar yüzünden Yarı Goluyalı, yarı Romalı tipin görmek İmkânmı bir harekette Vermekle çok yakından , de, mat, esmer bir yüz; canlı güza faydalı «ler; pürüzsüz ve azimkâr bir ce. buluııduiııııı.hüı_ nuplu sesi; — Fiyesinizi okudum, dedi, 0- lmı t » i Bu arada birçok gşeyleri bıralı« tursanıza.., Ben umumiyetle siya- miyâ söylü O Kim de, tarih olacağım, çünkü &i piyesleri sevmem,., Meselâ Reca pek uzan süreb'. main Rolland'ınkileri, Onun Cser- lir ve benim asıl anlatmak isted'- - lerini bana pek buldum., kendi macce Halbuki boş ve münasız sıraslle, l ram değildir. Kendi maceram şim: , Sizinki , siyaset — adamlarma, ger- dilik halkı alâkadar etmeğe değe çık duygular izafe ediyor ve- on- mez, Halkım alâkaşıma değen sey, ları kendi hâdiselerinin, kendi maceramm bana yaklaşmak, ba- - problemlerinin içinde yaşatıyor... zan nüfuz etmek — yahut üzerle- - Çok güzel bir- piyes! Mademki rinde Mmuhtemel farziyeler kur- bizim Komedi - Fransez'deki ba- mak <— verdiği Ayvrupa :. yanlar, baylar da onu pek beğere mukadderatimm muammalarıdır, ' — mişler, fakat siyasi bakımdan öy« İfşaatımla İzahlarım, sebeplerle, belki de tekziplere yol . açacaktır, Okurlarımıdan buna şas- mamalarını rica edetim, Ben hte kikate biçbir şey ilâve etmedim. DALADİER MUAMMASI Tamamışlar, mademki- bu — mesuli- yeti benim almam icap . ediyormuş, pek âlâ! İşte ben / bütün mes'uli« . yet tTemsillerde yeti kendi üzerime alryorum, Şa- gürültü Okar, bre na da niçin. “Dictateur” ünüzün. Bir adamın, elini mhnk,hı- Komedi - Fransez'de oynanmasına — —na doğru ilerlediğini gördüm. Bes» # müsaade ettiğinli soracak » olurlar. ve onlar da gerçekten bu imdadi — | yapmak kudrotinde olsalardı Fran. İ sa İle İtalya arasımda harp olduğu . — », sırada mükaddes eşya arasmda da — | , harp mi olmak lâzımdı? & D KADIRCAN KAFLİ — © — (lj | sa, mecliste kürsüye çıkar, izahat — | & veririm, AĞ & Daadier beni davet etmi'şti, 1926 — | * yılmın ilkbaharmda idik, “Le Dicr tateur” adlı piyesimi Komedi - — Fransez komitesine vermiştim (bu — | & komite aktörlerden mürekkeptir — :' ve tiyatro müdürünün - reisliğinde — — toplanır), Komite eserimi “ittifak- — ı ve tebriklerle” kabul etmiş; fas — * kat hemen akabinde de, halk aras sında bazı tezahürata meydan vere — mesi ihtimal dahilinde olduğu için — * oynanamıyacağını İlâve etmişti. Devletin baş tiyalrosu olan Komes di . Fransez, diğer tiyatrolardan — daha çaok - sansüre tâbi dağildir.. — Fakat, büyüklüğüyle mütenasin 0 — — larak, kendisini hususi — tedbirler — — almıya mecbur addediliyordu, Di- — ğer taraftan siyaset , âlemile olal — rabıtaları ihtiyatlı davranmayı emt- — rodiyordu: genç sosyeter bayan- larla güzel pansiyonerlerden çoğu- nun nazırlarla veya "meclisin en- 14 — leri gelen - simalarile yakım münm | —acesy a— ç ae —— :F SÖ e D YF d (Devamı var)- (1) “P. E..N. Clubs” jnsani g8* , yelere hizmet maksad'le kurulmuö. — herkese açık, siyasetle uğrasımı - yan, arsı ulusal bir teşekküldür. * (2) Jules Romains'in bu-. esetk” * ken, New York'ta kitap hainde — Pirk Vai Vi

Bu sayıdan diğer sayfalar: