Tözan: Mahmut Saim Altındağ NO:16 di ihüda, hanedanın kadın yasına musallat diye beni Ydülhamide jurnal etmişti Konağında beti bekliyordu. İk, arsuvormuş, Üç gün iza gitmemiş, Niha - ların üç dört gecesini un sarayında geç fiyor! İM, Tini isilir İşitmez, “emen x Yollamış. beni gö,ünce kaşlarını çat. ik, ü nerede hoca? .ilye Ri, ABE edecekti! Ölümden Ya si intihar cdecekti? tı!, Halini gör. kim? ; biliğiniz tilecarm Bikâlr da zati hazreti pa » leerinlerinden Blahmutpa- an Hüfiz Bekir Bfendi Ür sen mi bana yaptın” ii bir gey yapmadım pa - site saadetini istersin'z. seviyorlardı, Onları ev üe karışıyorsun? Dilâri. b YI... annesiyim! Sir karş açtı: sen mi? st ünnesit, İ Paşa, vormmda duran Ker ett: N aklını oynatınış, deği. Anlita büsbütün sapris » gitain! MIT HUZURUNDA BİR GKCF mit iki çoyden korkar. it ve-büyü., Hükümdar » İh, #ükaste kurban giterler? iL *it bir çok tarihi eserler terrilme ettirmişti, Bü, ima da arapça birçok € - en weraklı ? Hüsamettin ağa vss, Nedyayı çok muvaffakı » miş olmalı ki çtektar Memişti, Fakat daha ökin iri bildiğim iç'n bond | m yollarını aramıya baş Dilârâ İzmire gittiler, ütemadiyen beni sluştr den birinde Sultan Ha İums! verilmiş: WE Sa'm hoca, yakalandı, Ken Skkiiyanlar da haremeğas Pe ğu ve arkadaşları Kil. Men bunlar: koğdu, Bu su & “ley! kapattılar. Bu adar: i a, altamnatın kadm azaları, hi let bir masetmperenitir. İİ söhenenin beysiyet ve wlük edivor). Denilmiş «ka ald'lar, “aptiyekanınna, ar . Ağ Eitlar: okuün, a bilir ama bu dein isin ere 3 Nahide “ptiyede kai. Mi vermiş biir m: 1 Yulız da kalebsnd > İar gibi bütün öm. , İ& içinde geçiriy ordu. Vahi zindancının dai * nde durdu. | na için Yıldızın yanına Ny, “wve tereddüt etti. | Mademki hastalanmış. ii Şörmek istemiş, Gitme” İl, “ip olur. ak kapıyı çaldı. ,, dan olsun Yıldızla i kaleden kaçmak fik |, Tin zihnini kurcalı İh Selimin söylediği ve yörd İM üğü bu kurtuluş ça” pek mülâyim gel iç 2 pencereden Tahiri even yatağına gir zn ihtiyar bir ara Tahire: *1İ oğul! dedi * Kızım Day « seni görmek isti" li Bazat Pbülhüde! Dördüncü günü Yıldızı nakledil. din, Bana küçük bir oda verdiler, Bir harta da orada kaklım, Nihayet hususi bir tahkik Beyetinin huzu , rana çıkarıldım, Tahkik heyeti relsi, Kabasabıl Mehmet Paşa idi, Pbülhüdenmâ. döta can düşment olan bu zat ba, na bu oyunu Ebüihüdenn oynadı, &n, cünkü onun bir sirin ele ge- cird'ğim! ve ancak bunu Sultan Harniie ifşa edeceğimi söyleyince, vikrayı Hamide orzetm'ş!, Yedi defa temenna edilecekmiş! Ren bilri miyim omu?,. Bir haremağası bir sürü teşrifat öğretti. Yüreğim süt dökmüş kedi givi atıyordu, Eğer (söyüyeceklerimi bat edemessom muhakkak Mar, marayı boylyacaktım, yaln namazi. müteaddiğ koridorlardan geçtik. Miraca çıkar gibi ondan ona tesl'm ölandıak, Nihayet bir odaya girdik. Abdiihamit bir İkunnpeye yan, lanmış oturuyordu, Huzura gühene beşrilatını biç azlör gbi yapım, Padişah beni baştan aşağı süz . ti: — Beni niçin görmek istediğin!, si söyler misiniz? dedi, — Zevketlim, #'ncj defadır ki Ktiraya maruz kalyorum, Size bir «büyü) masalı uydurdular, Bunu benim haber vereceğinden şüphe « lendiler ve böyle bir iftira ile ben, den kurtulmak istiyorlar! dedim, Ve haremağası Hüsameltinin E, bülhüda tarafından tertip edilmiş ölen resimleri haremi hümayana nasıl açrpildiğini anlattım, Abdülhamit nihayet: — Büsamettıni çağırm! dedi, Uzun boylu, ihtiyar bir harema, ğası geldi, — Hüsamettin, dedi, Hepsi mey den çkti. Benim gayzm kâdar sifım da çoktur, Eğer inkâr eder, sen sana üç yüz sops aturasağım ve Pizana süreceğim. Eğer baki. katl söylersen, düşmanım: bana ha kor verdiğine memmun olarak seni taltif ekim! edi, Bbülhüda Blendinin sana verdiği resimleri kanapelerin nltma; yastıkların a), ta nasl koydun? Arap şaşırdı, Arabın bu gaşkın bömda meselenin doğru olduğunu aplamıya kâfiydi, Hüsamertin Ağu, ispârmoz tut . muş gibi ütriyordu. — Söylesene? 0, yıne ağını açamadı. Düdak . larını kapırdaltı. Bir şeyler töyle, mek istedi, Ona da muktedir ola. Eze 1 Sultan Kurnaz Kız! tan: e hakikatler vardır ki, in. tasin dili söylemez; etyan ve ha. rokâtı söyler. Peki Mahmut Sajm Bay .iedi- Ben hakikaten daha en wnia bana verdiğin sözde dury, Yörmusaun (Dezmn ve) sin! Ve Tahir girerken, ihti - yar kadın, delikanlının omur zunu okşadı: — Bir daba kızımı özmi * vecekzin.. ona istediği ilâcı vereceksin, değil mi? , —- Vallahi nine, onun iste” diği ilâg bende yoktur. — Suş,, yalan söyleme! Benim kızım çok temiz yü reklidir. Sen ona hastalığı - nın ilâcından bahsederek- “Bu ilâç bende var!,, demiş" sin. Eğer para istiyorsan, ba bası verecek, “Tek kızım iyileşsin.. yatakkan kalksın, diyor. ii Tahir şaşkın şaşkın ihtiyar kadının yüzüne bakarak i* çeriye girdi. Birkaç basamak merdiven çıktı. Burada bir o da kapısile karşılaştı. İhtiyar kadın alt kattan seslendi: — Karşına gelen kapıyı Alaskada idi, Burada servet, erkeklerin elinde bulunan altin. ların ağırlığından, kızaklerin a- dedihden ve köpeklerin cinslerin. den ölçülüyordu, Jil Kartrayt en Zenginlerden biriydi, O, öğü. nülen bu üç geye de malikti, Ki zakları en büyük ve en sağlar «insten, köpekleri de çok güzel. o ve “Alım köpeğin, sahibi o m kurt in ve ki. vircık tüylerinden daha makbul. dü, Annesi halis bir Rus köpe Riydi, Jil, onu vaktiyle sehirdey- ken satın O zaman Grin. born şehrinde a Rus köpeğinin ince tüylerinin şiddetli soğuğuna dayanacağını bilmiyordu. Günün birinde bu dişi köpek cinsi bir ihtiyaç duymuş, ve iki gece evden kaybolup dön. düğü zaman, üstü başı tırmalar miş; birçok yerinden »sirilmiştr. Jil, köpeğin bir kurtla çiftlesti. Rini anlamıştı. Dokuz hafta son. ra sltın sarısı fenginde bir yâv- Tu doğurdu, Bu yavru çok zayıf ve zavallıydı, Günün birinde, kurdun, yani babasının başinı taşıyacağını ve bu basla steple. Tin üzerinde dolaşacağını, kimse umuyordu, Jil, ona sarı renginden ötürü “Altın köpek, adirı vermişti, Annesi, ciğer iltihabından öldük. ten sonra; Jil'in yavruya karsı beslediği muhabbet bir kat daha artmıştı Altin arayan, kürk peşinde ko- Şan, konuşmasını ve eğlenmesi. nİ bilmeyen adamlar, yalnız kal. mış köpek yavrularına merha- met göstermiyorlar, balta ile öl. Ge Jil böyle yapmadı, Gaudiun kasabasma gelerek, o tanın yerâne ecza deposundan emzikli bir şişe satm alarak, ai in köpeği sütle bilyütmeğe bas. lamıştır, O günletdenberi biribirlerini çok seviyorlardı, Jilin ne dostu ne de akrabası vardı, Münzevi Yaşayan bir adamdı, Az konu. gur, az içerdi, Fakat kulübesinde altın köpekle başbaşa kaldığı za“ man, onunla konuşur, uzak mem Jeketlerden, muhtelif kasabalar. dan yakıcı güneşten, rüzgürda Gigtin, tarlalardan, buğday de- EN hiç anlamazdı O. nun yegâne âlemi, daima müste- rilerfe dolu, küçük bir meyhaney, ede. bir mi fazla vi içen herkes idi. Sonra mey- haneden, avucuna para sıkıştı. ranlara, tatlı toatlı gülümsiyor- du, Gislia çök güzeldi, Civarm mek istiyordu, O kolayca buna muvaffek olabilirdi, Fakat, bu örkek, dalma altan sarısı tüylü köpeğiyle, içeriye bir defa olsun beraber Gişliyanın sabtı tükenmedi, Jil, günün bi. rinde, kürkleri satmağa * gittiği şehirden dönerken, yolda köpek- lerinden birinin ayağı kırıldı. Onu öldürmeğe mecbur kaldı, İki mil ileride bir tipi fırtmasına tutuldu, Sürekli ve lapa Jana ye- ğân kardan halsiz düşen kalan Köpekler, teliş etmeğe basladı. ar Fırtınanın şiddetinden asabile. #en köpekler biribirine o saldırı- YAZAN: aç. içeri gir. Kızım orada ya tiyor, oğul! Tahir kapıyı açtı.. Yerde serilmiş bir yatak gördü. Yıldız yatıyordu. Zindancının kızı biran ön Ce saman tütsüsü yapmıştı. Benzi sapsarıydı. Bu sarı çeh renin altından beliren pem' be yanakları yavaş yavaş kr zarıyordu. — Gerçekten hastaymış, dedi, bilseydim daha önce gelirdim. HABER — Aveim nem Altın değişme neticesi, kı zağı çeken kıymetli bir dişi kö- pek ağır yaralanarak, yarı yida kaldı, Jil'in hayatı, bu köpeklere bağlıydı. Hiddetten köpürüyor. du, Haniya Alaskanımen İyi hayvanları onunkilerdi, Kalan iki köpekle yola koyuldu, Köpek» ler ağırlaşan kızağı büyük bir zorlukla (oçekebiliyordu, Biraz sonra Trolin ismindeki köpek de sendeleyerek yere yuvarlandı, Ayağa kalkmak istedi, muvaffak olamadı, Kayışlar üzerinde bağ. İh bulunuyordu, Ağzından kan gelmişti, Jil bunun ne demek ol. duğunu çok iyi biliyordu, 'Tek altin köpeğiyle evini bulamıyâ. cağmı da çok iyi anlamıştı, Er ak çok ağır, karlarda hayli yüksekti. Diğer bir çok arkadaş ları gibi, o da donup ölecekti, Geve karanlıkta ve kar fırtına. siyle çarpışmak, saatlerce yürü mek faydasızdı, Trollayı bir kur. şanla, çektiği ıztıraptan kurtar. mıştı, Sonra çaltın köpeği yanma çağırdı; kucağma aldı, Kendisi ve köpeği sımsrkı kürklere sarılı olarak mukadder ölümü bekli- yorlardı, Fakat cesur köpek gu mek istemiyordu, Bir ok gibi dm. cağından fırlayarak, tekrar ki- zağm başına geçti, kayısları çekmeğe başladı, Uluyor, inli. yor, artık kendini kaybetmek ü- zereyken son bir gayretle don mus parmaklariyle köpeği kiza, ğa bağladı, Sabaha doğru, nefesi daral. muş bitkin tüylerine buz iğneleri saplı, peneeleri kanayan bir kö- pek, yarı donmuş bir adamı, se. lâmete ulaştırmıştı, Bu sefer hastabakıcı vazifesi. ni Giglia yapıyordu, Meyhanede Gizlia'nın kahka- baları kesildiği zaman, müşteri. lerin de ayağı kesiliyordu, Baba. sı ve kardeşleri « bağımarak, yal. vararak, onu tekrar getirmek is. tiyordü, Fükat “o gitmedi, Jilin yanında kaldı; hattâ büyük sarı köpeğin, ona itimatsız bakması. nı; verdiği yemeklere İstemiye. rek dokunmasına rağmen, , Jll.iG iyileşip kalktığı zaman da git medi, yanında kaldı; ona yar- dım ediyordu, Günün birinde ha. bersizcesine nikâhları kıyılmıştı. Jil, şimdiye kadar bir kadın tarafından kendisine bakılmadığı ve bir kadın elinin şefkatini u. mırltuğu için onu çok seviyordu, Gişlia, bir zevce olmuştu, bir evi vardı; sevdiği bir erkeğin ye meğinl pişiriyor, çamaşırlarını yıkıyordu, Bunlar onu mesut etmişti, o Bundan başka erkeği dinçti, onu delicesine sevivordü, Kocasının altın köpekle konuş. tuğu zaman. sesinin titrediğini ve köpeğini hâlâ delice sevdiğini anlayınca, bu hal onr pek acaip gelmişti. İnsan hayatı kıymetinin he. men biç olduğu bu memlekette, yaşamak pek de kolay değildi. Burada tabancalar daima tetik. te bulundurmak yerekti,. Giglia, sık sık yalnız kalıyor. du, Yalnız kalmağa da hiç alış. kın değildi, Şehirden getirilen güzel elbiselere bile, yabancı bir söz bakmaz ve onlara hayran olmasa ne faydası vardir? Bu ISKENDER F. SERTELLİ -49- Yıldız: -— Oiüyorum, Tahir! » di * yerek, hazin bir sesle sordud — İlâcımı getirdin mi? Tahir ayakta duruyordu. Kalbi birdenbire çarpmağa başlamıştı. Bu temiz yürek * li delikanlının kalbinde ya * nan bir tek ateş vardı: Züh renin aşkı. O ne zaman bir kadın gör se, onun çehresinde Zühre * nin hayalini sezerdi. Gene öy le oldu.. Yıldıza bakınca vü” cudu ütredi. Zühre sanki zin meki e amm meli, dünü ülkelerini Köpek kadar çok arzu edilen gerdanlık ve bilezikler ara sıra bir kadeh grog tokuşturmağa o gelmiyen, eski bir İki aşinaya bile gösteri: lemedikten sonra sihirini kay. betmiğti. si —. zaman uzaklara ava » €Ve ancak akşam karanlı. Kıpda dönerdi. Fakat diğerleri, genç erkekler onlar her gün e- Mi in eidkol ilin e up bitenlerden hi haberi bile yoktu, Her gün, Hile fek elinde av peşinde kozar; ki. fi miktarda tilki ve kunduz top- İadığı zaman, satmak icin sehre gi N Gene böyle bir günde karısma: — Ben ancak sabaha karşı gelebileceğim, altm köpeğimi sana birakiyorum deği, Altın köpek, tabancadan daha iyi bir koruyucudur, Zaten sana fena. hik yapmak a haddi? Doğrusu Giglinya kimse fena- hık yapmak istemiyordu. Herkes onu severdi, “Harris” bile önüm evine bir dost sibi geliyordu, Böyle olduğu halde, ne diye bu büyük sarı köpek, Farrise, efendisinin karısını kucakladığı zaman. ditlerini gösteriyor ve homurdanıyordu? Giglin bundan müşteki değil di ki! Onun güzel beyaz eli kö. peğe kapı kenarındaki yerine gitmesini işaret ediyordu. İşte şimdi kapının önünde ya. tayor, yabancı erkeğin, kağdma yaklaşmasını, kolları arasma 2- İarak önmesine gazapla Dakiyor. du, Tilrivor, tehdit makamına kuyruğunu o döşemeliğe hiddetle yuruyurdu. ece yarımında Har. ris gitmeğe zırtandı. Kapıya ilerlediği zaman, köpekte ayak. Jar, arasinda vatan başını kal. dırdı, hafif hafif homurdandı. Giçlie, olu yanına çağırdı. fakat o yerinden kımıldamadı, Daha kışgın homurdanıyordu. aşlarmı çattı: neliyim Yoksa Jil beni burada bulursa, her ikimizin hali haraptır, Köpeği yanma çağır, diye *, Giglia köpeği vağırıyor, fakat köpek yerinden krmıldanmıyor. du, Harris tereddiitle köpeğe yaklaşıyor. da iri, sivri dişleri, pi göstererek hâvliyordu, Har. ria ürkerek geri'çekildi, — Yanından geçmek kabil de. Zil, Pencereden atlamalıyım, di. ye söylendi, Dikkatle geriye doğru bektr. fakat dışarı atılmak istediği za. man, köpek yerinden sıçrayarak, ayağını yakaladı, İşte bu anda Harris tabancasını cebinden çek. ti, bir silâh sesi duyuldu. Bütün Alaskada şöhret veren Altin kö. pek, derin, acı sesler çıkararak, kanlar içinde can çekişiyordu. Gig'la, köpeğin son nefesini vermesini bekledi, Sükünetle raftan tüfeğini aldı, havaya bir kurşun sıktı, Mutfaktan bir bi- çak alarak elini kesti, akan kan Ya AN elbisesini kana bo- I Bir müddet sonra Jil eve gel. miti, Gözüne ilk çarpan köpeği oldu, Korkunç bir çığlık kopura- rak, cesedin yanına çöktü, Bagli. ni hayvanın yumuşak, kanlı tüy- lerine sokta, Ağlamıyordu, — Altın köpeği kim öldürdü? diye sorduğu zaman, benzi Sap sarı kesilmişti, Gigiinrım sesi sakindi, — Een öldürdüm, üzerime hü. cum etti, bak ne yaptı! diye, yaralı kolumu wzattr, — Yalan söylüyorsun, Benim sadık köpeğim böyle bir seyi aslâ yapmaz, Gigiia kahkahalarla güldü ve dedi ki: — Ölü bir köpeğe, karından ziyade mi inanıyorsun? Jil acı acı başını salladı. — Benim köpeğim hiçbir za- man kinseyi mımnadı, Söylese. ne, ben yokken burgda neler ol. du? — Kardeşim çeldi, diye cevap verdi, Köpek gitmesine mini ol. du. sonra onu yakalamak İste. yince, beni ısırdı, Tüfeği aldım ve onu öldürdüm, İşte bu kadar, Ji'in elleri, ölmüş köpeği ok: seyordu, — Kardeşini çok iyi tanıyor du,,. Ona he diye saldiracak sanki? Keskin biçağmı eline aldı, o. nunla Köpeğin yarasını Kartı. kurşunu değil, bir tabanca kur. şunudur, İşte bal! Bunun üzerine ( söylemeden odadan « deki odada eşyelarıtı işitiliyordu, Giğlia elinde kücük bir bavulla evden tzak'ası tan yerinden, sönük Kk: güneşi yükseliyordu, Jil de, köpeğin 80- Zumuş cesedini hâlâ kucağında takuyordu, Maliye Vekâletinden : Gümüş ““160,, kuruşlukların tedavülden kalimiması hakkında Gümüş bir Kralıklarm darp ve piyasıya kAfI miktarda çıkarılması &. zerine 42.941 törikinden Hibaren tedavülden kaldırıfıız olan Kümüş yüz ku yuşlukların 1.XÖ$1 tarihindenberi yalnız malsandıkıarile Türkiye cumluriyat gerhez bankanmcı ve merkoz bankası bulunmuyan yerlerde Ziraat bankası şubelerince yaptimaktı olan tebdit muamelâtma 31.1 942 akşamı nihayet ve, eilecektir. Bu tarihten sowra mezkür paralar nakiı olarak hiçbir veçhile ka. bul eğilmiyecektir. & bulunanların 41,194? akşamına kadar bune e cumhuriyet merkez bankasında ve merkez ben erlerde #iraat banlınaı şubelerinde tobdil ettirmeleri ilân olumur. (8207.0836) M., M. V. Deniz Müsteşarlığından geğit olan deni Ertürkün babam 8 ri 040/1034 terüp No, tu ve 1834 doğumlu Ibrahim ileyman Betiirk halen #kamet ett sarih adresisin deniz mhsteşarlığına bildirimek suretile müracaat etmesi (10432.3870) dancının kızının kalıbına gir miş de karşısında dikilmişti. Tahir dalgm ve düşünce liydi: — Ben hekim değilim, de" di, bende ilâç ne gezer?! ke lin trnağı olsa, kendi başımı kaşır... ' — Haniya senbana söz vermiştin? Hastalığa bir çare bulurum, demiştin.. — Bir yerin ağrıyorsa, ça resi vardır. Biraz kâfuru ile bir miktar zeytinyağını ateş" te ısıtıp vücuduna sür... ne ağrı kalır, ne de hastalık... Hepsi geçer, — Fakat, benim kalbim ağrıyor. Bu söylediğin ilâç ancak soğukalgınlığına iyi gelir. Ben üşüdüğüm zaman annem bana bu ilâcı yapar, iyileşirim. in — Kalb ağrısı için ilâç bil mediğimi geçen gün de söy” lemisi Yıldız birdenbire ağlama ğa başladı: — Seni seviyoruz, Tahir! Ben artık sensiz yaşıyamam.. Tahir biranda beyninden yıldırımla vurulmuş gibi sar sıldı. —Bunu da bana geçdn gün söylemiştin ama, ben de sana, başkasını sevdiğimi söylemiştim. O gün konuş * tuklarımızı ne çabuk unut * tun? Ben Zühreyi seşiyorum. Bir gün oha kavuşacağım dan, onu kucaklıyacağım * dan, onun başını göğsüme ko yup kendisine maniler, tür * küler söyliyeceğimden emi nım, Yıldız yorganın altından çıplak kollarışı çıkararak Tahire uzatır (Devamı var)