İstiklâl UND İ ma Büyük Milli Roman Hayvanlar , Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT Yorulma. Acele Selmez, Maki küyikçenn kuvvetli N Beyli a a san. Öş yol alıyordu. — ki Rpürun iskele tara, aramak Çe kont seo Ri Sana heyecanı Azami Sikça : ie garip yolculara bi- Nia, Baktı, kp Mi oltayr beyim? Dir iki ae lr ize bakalım. Bel, iş kam veririz © yan şerakir insanlara pek tiz iphesiz olan Y AND kay WU değil ki olta. Ra deyim.. Amma p ai iş an Kemal: ati bin Şesile buldun İhsan yürekleri yana yana ve içleri 812“ ira, sızlıya Anadoluya kaçıra” | madıkları silâhları, düşmanın gözü önünde hissettirmeden on- ları yine kendi denizlerinin te- miz sularma gömmek cesaretini gösterdiler. Kemal yavaşça ! — Vaziyet anlaşıldı İhsan | dedi. Kaptan işin sarpa saracağım anlayınca en mükemmöel şekilde | en pratik çareye başvurdu. Ba- ri tehlikesizee bu işi sezdirmeden sona erdirebiiseler. Malüm ihbar üzerine Ümid vapurunda bütün araştırmalara | rağmen higbir şey elde edileme | yince okuşkulananlar büsbütün kudurdular, Ve bu o muvaffaki vetsiz'klerinin hırsı geminin hareketini bir hafta geriye bi zakmakla çıkartmak istediler. Ü mid vapuru tekrar rıhtıma geti rildi. Ve günlerce içerninde aras tırmalaryaptldr. Yolcuları da Re şid paşa vapuru ile yollarına de vam ettiler. Gittikleri yerde bu hâdisevi anlatanlar ve bu vaka ya sahid olanlar, İki ermeni tercüman bir sürü ecnebi zabıtasının gözü önünde biz onların aptallığından. ha makatinden meskenet ve âczn- den istifade ederek kamaraları mızın camlarından silâhları de nize attık da gözleri kür öldu görmediler ve anlayamadı. lar diye üğünerek ve imanlarını tazeliyerek bu vakay: anlatıyor. dardı. i büylik üzüntüler içeri sinde bilseniz ne sabirsizlikir bekliyordum. Nerede kaldınız Kemal bey? Kemalı dahan uzaktan gören ve kapıyı koşarak kendi acan Neçmiyenin kapıyı açar açmaç iü bu olmuştur Kemal ; bu zeki ve hassas kızın karsısında falso yapmamak ve üzerine yüklendiği vazifeyi mu vaffakıyetle başarmiş olmak için teessürünü saklamağı değil, bi ikkis açığa vurmağı fakat; taze bir hâdisenin doğurduğu bir in- kisarla üzütülü olduğupu söyle meği daha muvafık buldu. Orun için şaşırmadan Necmiyenin ilk Sualine tahst ve endişesiz bir cevap verebildi. — Haklısmız Necmiye hanım, Yalnız korküyorünm ki, Size bu- gün değil, dâha pek çok günler gelemivecektim. Ve derhal ilâve etti: — İngilizlere yapılar bir im barla cephane kaçıran bir ve pür yakalandı da. (Devanu var) ük recek değil miydim?.. Bu işi benden evvel cellât yapmış olur. Ben de bu sonsuz işken celerden, bu gönül üzüntüle- rinden kurtulurum. Rüstem böyle düşünmek - İe beraber, İlyas Beyin, pa - dişaha bütün Macar m. larının Anadoluya sürülmesi hakkımdaki teklifini de pek hoş O gece yeniçeri ocağında it olduğu vaka Rüstemi kendine söylendi: lirsa, bu adamın da ü süne kendim ehe anlaşılıyordu. Rüstem odasında kendi — Acaba bütün âşıklar, MERAKLI a yy yayaya “SE YL ER yy yy yy kaçsene yaşar Beygirin normal sıcaklık derecesi 37,5 dan 38,5 e ka. dardır. İngilterede 38,,6; ye- ni doğmuş buzağılarda 40! keçi ve koyunda 39.41, kö. ipeklerde 385.391a- vuklarda 41,5 42,5 tur. Fazla yerulmak ve hava tabavvü - lâtı hayvanların hararet de - i recesi üzerinde yalnız, 1 de- rece fark yapar, Akşamları İ hararet, sabahkinden yarım derece daha fazladır. İneklerin gebelik müddeti 260 tan 310 güne kadar, va- sati olan 280 gün, dokuz ay | sürer. Eşeklerde 365 gün, ko yunlarda 145 ten 155 güne kadar, Vasati 150 gün. Ke - i çide, 154 ten 155 güne kadar vasati 150. Kedide 50 gün, 8 hafta, köpekte 50 den 61 şgüne kadar, tavşanda 30 gün Döl vermek için atların 36 ay, eşeklerin 36 ay, öküz- rip aydır. Döl verme müddeti at, eşek ve sığırda beş yıldır. ve z Atın ağırlığı vasati 435, e. seğin 250, sığırın 640 kilo - dur. Atım orta ömrü 30, eşeğin 25 sığırın 20, ineğin 25, do. muzun 20 tilki ve kedinin 15 aslanın 70, devenin 100, kar talın 100, filin 400 dür. Memnu meyva . Parisi tatıryanlar bilirler: Her Kadın terzihanesi önünde bir sü. ! rü satıcı kızlar birikir. yoldan geçen kadınları tutarlar zorla içeriye sokmaya çalışırlardı Müşteri içeriye girdikten sonra artık mesele kalmazdı. İpeklile, rin cazibesine hangi kadın day?- abilir. Her ven mişteri kesi- si hafiflemiş ölarâk terzihaneden çıkar. Şimdi mesele tamamiyle de, Zisti, terzihsmelerin o kapısında yine satıcı kızlar var, fakat artık müşteri oçevirmiyorlar bilâkis dükkâna girmek istiyenlere “ter zihanemizde size lâyik kumaş yok diye kapıdan geri çevirmeğe uğraşıyortar. Sebep basit: Şimdi pariste her terzihe.nenin senede dikeceğ! el. | bise miktarı tahdit edilmiştir. | Bu miktar terzihanenin çok zen gin müşterilerine kâfi gelmiyor bile. Yeni rrüşteriyi ne yapsm. lar, 4 R , f GİTTİLER Nakleden (Dünkü nushadan devam) Eve döndüğüm vekit her şey sakindi. Ayge solruyı kuruyor ve ânpemle, yaklaşan, kurban bây- ramına dair konuşuyordu. Kız kardeşim yeni bir entari istiyor, kumaşın rengi üzerinde ana, kız uyuşamıyorlar. Babanı bir köşe. de somurtumuş duruyor, ara sıra annemle Ayşenin münakaşasına karışıyor, ikisini de güldürecek şaklabanliklar yapıyordu. Hiç kimse benimle alâkadar olmadı: “Nerdeydin?” diye soran da ol roadı, Gece yatakta düşündüm, bu. radan gitmeliydim. Bu evde ka lamazdım artık. Fakat nereye gitmeli, ne yap malı? Babam beni nerede olsam bulur. yakalar, gene bu eve geti. rir. O halde kalmak mecburiye ti ver. Bu yıl benim için Bir eshennem oldum. Annem benim nazarımda bir günahkâr idi, ona baktığım vakit hem korkuyor. hem iğreni. yorum. Kooslarına ihanet ! eden kadınlar, bari çocuklarımı düşün. ser, onları ıstıraptan kurtarmak isteseler. Bu fenalığı yapan annem, yır vamızı bırakıp gitse, daha iyi bir iş yapmış olurdu. İhsanla bera. ber uzaklara kaçsalardı bari. Vakıa bu, babam için bir felâ ket olurdu, fakat hakikati bil . mek şüphede kalmaktan daha iyidir, Bu İhsan asıl bir adam. dı? Günahının ağırlığını hisset” miyor smıydu? Nasil oluyor da ocağında ısrnabiliyor? Seviyorsa niçin alıp başka yere götürmü. yasi ” İhsan namussuzun biridir. Mademki başkalarma ait bir yu. vada yerleşmekten utanmıyan bir yılan! Çocuklukta acılan yara ka . punmaz. On altı yaşma Aynı 18 - tıraplar içerisinde girdim An » nemin İbsanı hâlâ sevdiği her halinden belli, Bsbah hissedile. cek derecede ihtiyarlardı, suratı asik, anneme hiç hir şey söyle. miyor, cünkü hiç bir şeyden ©- min değil Günün bi; İe Ayşenin de bu İşi sezdiğini anladm. Kızcağız 0- dasında hıçkıra hıçkıra ağlıyor” du. İçeriye girdim. Ayşe bik. rarak boynuma atıldı: “İstemi yorum, bu adam evimizden git sin.” İsimden bir ses bana: “İhsan: öldür!” diyordu. Aygeye çok na- şik bir vaziyette bulunduğumuzu ve daha beklemek lâzrm geldiği” ni anlatmıya çabaladım. Bu teh. #keli yaviyetten bizi kurtarması için Tanrıya yalvarmasını ten. Yazan: İskender F. SERTELLİ -dl. a re v Miki ela m MARTA NELER bir hayli düşündürmüştür De DUŞUNUYOR? mek ki, Hüsrev Beyin kaynı öl da bir Macar kadınma tutul. (o Yeniçeri ağası İlyas, Rüs. muştu?. teme vaadettiği gibi, Marta Bir yeniçeriyi palasile su. hakkında padişaha yalvar - ratmdan yaraladığına bakı - mak üzere fırsat kollaya dursun... . Biz gelelim Martaya: Hüs revin kaynmın, bir Macar kadını yüzünden yeniçeri 0. cağında bir delikanlının a. vardunu bıçakla yardığını padişaha haber vermişlerdi. Yıldırım bir akşam Marta ile konuşurken: — Yeniçeriler Macar kız- ları için biribirini yiyormuş, dedi. Bu kadınları Bursaya sürmeğe karar verdim. Marta birdenbire şaşırdı. O, bu haberden hiç de hoş - lanmamıştır. Zira, bütün Ma. car kadınları Bursaya gönde rilecek olursa, Edirnede ken. disinin konuşup dertleteceği bir kadın kalmıyacaktı. Marta padişaha bir şey söyliyecek vaziyette değildi Fakat mademki söz açılmış - VE GELMEDİLER : Muzaffer Esen bih ettim. Fakat Ayşe vahşi bir tavırla başın: sallıyordu. Bu günden sonra Ayşe tama. miyle değişti. İhsania daha sıkı alâkadar olmıya başladı. Bir eylül akşamı, babam ve İhsan beni yanlarına almadan balığa çıktılar, zira soğuk almış. tam ve annem evden çikmamı is- temiyordu. © gün kuvvetli bir sonbahar rüzgâri esiyordu. Dal. galar gittikçe büyümiye başla. mıştı. Annem gefakla beraber kalkmış, pencerenin önünde ve merakla beklemiye başlamıştı, Dalgıdar evimizn duvarlarını dövüyor, gün doğdukça fırtına artıyor... O gün İhsan yalnız döndü Ve bize ağlıyan bir sesle baba. mın, bir kaza eseri olarak deni. ze düştüğünü söyledi. İhsan de niğe ip atmış, onu kurtarmıya çok uğraşmıştı, fakat fırtma bütün bu çabalamaları neticesiz burak mış» Annem morarmış, gözleri bü. yümüş bir halde Yasana bakı . yordu Bembeyaz kesilmiş du . daklarından feci bir inilti fırlat. ta. Kollarmı uzattı ve yere Ye” varlandı. Kasaladan çağırdığınız. dok. tor annen bir kalb hastalığı buhratı seçirdiğini söylüyordu. Kalbi zaton çok zayıftı ve hiç heyecana tahammülü yoktu Günlerden sonra sahile vuran babamın cesedini köy mezarlığı. na İhsan, yanı be. şamda tabutun bir kolunu tutu- yordu. . İçimden “Geri çekil, se fil diye bağırmak için şiddetli bir arzu geliyordu. Fakat ölen istemiyordum. İcimde garip bir his vardı. A. >e taraftan da “Öldü de kurtul. du' diyordu. Son yıllarda zaval. 1 babam günlerini çekilmez bir 'üyordu. Eve döndüğüm vakit. apnom ümitsiz, korku dolu gözlerini be a çevirdi. Aylardanberi ilk defa olarak snsemi kucakla. dım. Zavallı kadın şimdi günahı. sın büyüklüğünü ; Pakat bu acı her halde çok sür. miyecekti. Anhemin kalbini ça- ian hırsız bü evde belki babamın yerini de alacaktı. Fakat günler geçiyor. annem hâlâ hasta, zayıf yatakta kalir yordu. Gözlerinde bir delinin ba. kışları dolaşıyor, annemin böyle boğ ve manasiz baktığını ilk de. fa olarak İhsanın yalnız döndü gü gün görmüştüm. O yakit korkunç bir süphe ru. humds yerleşti. Annemin her tı. Ve padişahın neşesi var. dı. Cevap vermekte bir mah. zur görmedi: — Şevketlim! dedi, Ma - car kadmları, dünyanın en sevimli, en cana yakın ka . dınlarıdır. Onların kimseye Zararı dokunmaz. Macar er. keklerinden kiçbiri, karısın - dan müşteki değildir, Onları başıboş bırakınca, nerede ol. sa, bütün erkekler biribirini yiyecektir. — O halde ne yanalım? — Zaten Macarların da - marlarında Türk kanı karı - şıktır İrkça da size yabancı değillerdir. Bunların herbiri ni bir Türk akmcısı ile evlen dirirseniz, bu kargaşalıkla - ren önü alırmış olur Aksi takdirde, burada elan gürül tülerin Bursada oh misli faz- lası olscak ve bu zavallı ka- dımlar bu yüzden sefalete dü şeceklerdir. çarpa bu kor i. Bu ümitsizlik, idatmış olmâ. azabiyle izah edilemezdi. Yoksa bahamm ölü. mü tebii bir ölüm değil miydi? Bu düşünceler içerisinde bir, yakalamak nın igini bitirmek. Fakat emin değildim... Bir blrket için denisde ölmekten daha tabit ne vardır? İhsanm cinayetin! İsbat #demiyordum. Ru cinayete ken dim bile tamamiyle kani olma mıstım. Artık sğmacağım yalnız bir bir şey vardı: Allah. Evle ve camide geçen uzun ibadet saat. lerinden sonra kararımı verdim. Şimdi on altı yaşındayım. Babâm artık bü dünyade olmadığı İçin Mis reisi ben sayılırım. Babamın mirzsmda benim de hakkım var. Vakız reşit değilim ama, annem arszlarıma hayır diyemiyecek. tir Tesavvurlarımı İhsan yokken anme söyledim. Annemin - iti. ni, bu o tasevvurdan <çmek için yalvaracağını u. muyordum. Fakat anneciğim ba şını eğdi ve bütün istediklerime tek bir kelime söylemeden razi oldr. O vakit zavallı anneciğime gok acıdım. Talihsiz kadın gü. rahızın cezasını çok ağır bir su. ette çekiyordu. İbsan kararımı hiç beğenme. di. Beni bu karardan vazgeçir. mel istedi. Fakat güzel sözleri bu sefer hiç bir şeye yaramadı. Xrraranda inst ettim. Kesemde “sr parça para ile köyümüze ya- kım bir limana kadar geldim. Bu #varde akrabalarımız vardı. On. İs« beni bir yelkencinin yanına ver eştirdiler. Ailehin köbuslu hayatımdan bir defa kurtulunca müvazenemi kolay buldum. Yeni arkadaşlar, yeni muhit. iş, “beni kendime ge. tirdi. Bir müddet sonra bu ha. yatia en hoşuma gidn şeyin da. yımın kızı Gülseren ile beraber Pazarları ailece bir gezintiye çıktığımız vakit Gülseren angesi ve babası, genç kızla beraber ko. nuşmamıza memnun mem bakiyorlardı. İlk aşk çok güzel bir geydir. Sevgili ile başbaşa kalmak, gevk. lerin en tatlısıdır. İnsan sevdiği” ni herkesten kıymetli bulur. her seyi onunin paylaşmak ister. Ben bü temiz aşkm içine gö mülmüs, her şeyi unutmuş, hat. tâ ennemden aldığım bir mek. lup, goktenberi ürkerek bekledi” Zim bir haberi verdiği halde be. ni öfkelendirmedi: Annem İhsan. a evleniyordu. (Devirme ver) — Bu, fena bir fikir de * öil, Marta! Buradaki erkek- ler bu yüzden - birbirlerini boğmağa kalkarsa, Bursada neler olmaz! Hele bir kere ben bu meseleyi Ahmet Pa - şa ile görüşeyim. Ahmet Paşa Macaristan yağmasında kendisine isa * bet eden on Macar cariye - sini az görüyordu. Padişah kendisine bu hususta meler düşündüğünü sorduğu za - nan, Ahmet Paşa Macar ka- dınlarının Edimeden uzak - laşmasına hiç de taraftar gö- rönmedi: — Siz şevketlim, bu kadar zarif ve nadide çiçeklerin Keşişdağı yamaçlarında sa. rarıp solmasına nasıl müsa- ade edeceksiniz”? (Devamı var zi diği