z emon ver v KEL iradi ie. Büyük Milli Roman MZ. N hu örada değil mirim Sih adamdan ne v- karakollara sü. komiserin karşısı. man; kom bulamaymez av. Beraberce duk. Ko geldi eniyo m paşadan istediği. | olabilir ki.. Ve nicin gidip ya önünde tabanca atas Mal bağ yanlatsir var #ser aynı ciddiycale ikinci Bon « du İZ hangi fırk ; 0g Hiçbirisina. Örümleri deniz üzer ile siyasetle r mısinız” p verdi: minde liman reis vir #vkadaşım var efendim. iş Hürriyet ve İtilâf fırkasm. , Sadık beyden bahsediyo ş Sadık İkmini * Fakat şahsen İrrettik ya efendim Siya gazeeteleerde oku- tanımayo. mızda tabanda n kanu- âk olduğunu bilmiyor İiyorum. Hem çok iyi bi İŞ m. Üzerimdeki İl Önerim oldukça ik Vermis olan bir Miller Pm mi A iMiştir. dağın karun ve vardır Benden bı eder âh taşımağ Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT alamayan cesaretler her zaman ilâhıma güvendi. | ğim için cesur değilim Paziletime (© inandığım merdim ve küvvetliyim... Ve sonra daha yumusak ve nki bir hâdise bak bir vardır. Bizimle oyalanma Bizden kötülük gelmez. Biz, tarihin Mihnet gör i kimseye meşakkatini çektik , sakin ve kimseye zara olmadan ömrümüzün çala- son #aaline kulak vermiş bekliyoruz. — İkaâmetgüh adresinizi veri. niz. Rüştü ba — Bu be; z efendim. Ve Osm y Sokağın adı sordu Os be demek istediğ e derhal a hal atıldı » beraber oturuyo. ye dönerek: neydi d Rüştü babanın ne sir göz isaretiy. anlamıştı. — Evet efendim. Bu arkadaşla beraber oturuyoruz. — Biraz evvel sizi ziyarete geldiğinden bahsediyordunuz. beyim. Beş, on la bz akrabası — Doğrudur a fazla bir sey nuz Şçikmiz dedi. | Serbestsiniz. Rüstü baba y ka rakoldan çıkarken hâlâ hayret ve şaşkınlık içerisinde idiler. Kendilerini buraya niçin getir. miğlerdi Sadrazam paşanın yalışı önün. de tabancayı kim atmıştı? Mak. sadı neydi? Ve komiser e Osman be niçin tabancasını almamiıştı?., Sonrad. Damat Feridin ti “ükelâ içtima fırkalarından dık bey partisi sadrazamı çeke. ri için onu sadaretten at. smıslar ve hattâ £ öğrendiler nda heye de kerdi ayrı , Hüdise öğre nildikten sonra ü baba Dostlarına — Bir ev çatır çatır yanarken çıplaklar ve (sefiller de ancak bu kadar sevinirler. Hiç olmazsa mazur görülecek bir taraflari vardır. Çıplak ve açtır! Iınmak ve k için fırsat ve vesile gözlerler lanla doymak seyrini gördük. | HABER (Dünkü nushadan de: — Biz kararımızı ih Bu sene smnif geçersem son sr ik O yıl içe. risinde evlenebiliriz. İlköshar ilerliyor, günler daha uzun göceler daha tatlı oluvor. du. Lütfi temamen iyileşince bir gtce birkaç arkadaşımı bize çı. ğırıp ufak karar verdi r eğlenti yapmağ Veciheyi ve Bos- tancıdaki tatil arkadaşlarımı ça. gırdım. Lâtfinin kaç arka evde epeyce insa Sabihayı rı tereddiit daşımı d ettir sam üzüleceğinden kor da davet ettim. O, toplantıya en O vakit biz bilmece sorarak eğ- yorduk. kahkahalarımı lere çıkıyordu görür görmez k ti, ond; sonra i sönra Sabiha be ne çağırdı, Sabiha, li bir evde ya. Oturduk, konuştuk ye y Sabiha güzel çok yakışan bir rob gi Bu kadır Lâtfiy kişini hi tim na fakat şüphelen im, çünkü ikide — Biribirinize ne kışmıssınız. kür birde kadar yas Ne mesut bir alle , Parlak bir istikbal bekliyor sizi Kalbinden cümlelerle mizden memur settiriyordu, O günden sonra Sabiha ile daha sık konuşmağa başla Bir pazar günü annemle bera. Lütfinin evi Lütfi, abası anneme saadet oldu, weydik — Çocuklarımız artık büyüdü dedi. Biribirleriy” Onları ursak iyi bir ğız. de iyi anlası yorlar nişanlay iş yapm ko olaca. Kriiland AnbbleriSiE cil gözlerinde parladı. Lütfi beni odadan dşarıya si- rükledi — Heyecan beni çok biraz dolaşalım . Sapkasınt ve yasi sarstı beremi ala koluma gird Sessiz ve tenha vollarda do. laştık ,Lütfi, insanı saadetin sarhoş eden tatlı bir sesle: — Güzin, diyordu, Biz seninle &skidenberi nişanlıyız. Bunu bi. liyorum. Fakat olduğu halde bile bu akşdm hiç b mediğim bir hâdise ile karşılaş mış kadar hevecanlandım ve s6 böy ellerinin iç saktr, duda dokundu e elimi un irmaklarıma a ter. temiz bir sevginin diye. buseden bir y rum. ded sali olsun takıyo detimden kendimi kaybet. miş bir balde mırı'dandım: Gözlerinde Nakleden : hayatımız güzel, temiz ve ışıklı Öyle olacâk güzelim İnsan bu kadar temiz, bu bir aşktan nasi larımız. er ü eri zamah afet inin yük havadisi öğrend kahkahalarla bizden bir 2 stediler. Bu sefer de toplanacaktık na bir tavsiyede bu. vinde Vecihe be undu Sak bu toplantıya Sabihe. Bü kadını görünce görmüş gibi "sini yı çağırma bir niyorum. -— Sen de bu kadıncağız ftiralara kındaki inanm ç de göründü. um, © gelirse bozulur. Daha Bu kadı. Fsasen bütün neşemiz wi söy ISI: döğrü im a bir tü bu çeşit k rm ardan pek boşlan. mam, Bir Şekildeki çok arkadaşlarımın bu zularını kırarak Sa çağırmaya mecbur oldum. i sefer Lütfi Sabihanın ırılması için ısrar et. Toplantı neşesiz geçdi. hiç kimse Sabihayı kaldırmak istemedi. o Kadıncağızla Lâtfi alâkadar oldu. bihay yalniz Sabihayı daha sık sık nıştık, Bizi sik sik evine şağırıyor, o yemeğe alıkoyuyor, müstakbel yuvamıza güzel bir örnek diye ev kadınlığını göste. riyordu, Lotfi bu evde eşyaya bakarken derin bir memnuniyet duyuyordu görme ğe başla âlâ şüphe etmiyordum. Lât. Her Tam yordu. ce beraberdik yle mesittam Bir akşam er ğun dedi. Çok yorğunum.,, O da kikada gizli bir endişe vücudu nu sardı — Sakın hasta olmayasın. — Hayır biraz yorgunluk, yas tm bir şeyim kalmaz Filhakika ertesi günü şeyi kalmamıştı. Sonra yorgunluk, yapılacak vazife tebyiz edileeek not lar beraber bulunmamıza b ep gibi ortaya hiç bir der, mâni dı, za hâlâ bir Jen şüphe Lütfinin samimiliğine ranıyordum. Anı bu yaz islemilyor, fas babası imiyor ved Tat uluğuna in geldi # ye gitmek kat Lütfinin srar edince kalktık, hef ünnesi ve bir gölge Muzaffer Ese Lütfinin artık eskisi kader best olmadığına dikkat Omu her gün dalgın görüyordum. Süallerime vermemeğe başlamıştı. ıştı, yoruldu, bütün bu aksilği ondan” diye kendi kendimi te selliye uğraşıyordum, Bir müd. det de onu eğlendirmeğe uğraş. tım. Fakat bir türlü neşeli Lütfiyi bul Nihayet akade sene 80 nunda vereceği balo geldi, çattı, Bu balonun vakın resmi bir ma. , fakat umümiyetle rmı, her sene olduğu gibi bu sene de Son sinif yap yordu Herkes harıl ser. ettim. Çok ça eski gen, amıyordüm. nin harıl baloya ha- nıyordu. Balo için ben de bir rob yaptırmış ona bir sürpriz olmak üzere kendisi. ne haber vermemiştim. İkindi üzeri nişanlım: Obeklis yordum. Zira sabahleyin Lütfi bana telefon etmiş. başı ağrıdı. ğimi bu akşam belki de beni ba. loya götüremiyeceğini söylemiş. ti bununla beraber sözlerini bir vaat ile bitirmişti: — Maamâafih bugün doğru muhakkak size Ne akşama gelirim. pacağımızı orada karar ve. Müthiş bir endise içerisinde idim. Bir taraftan o kadar özledi. ğim baloda bulunamamak iztıra- bı, diğer taraftan Lütfinin hasta olduğunu bilmekten dc üzün. tü. Kitaplarla dolu odama karan ık gölgeler çökmüştü. Dışarıda seasiz bir yağmur yağıp duru yor. Çalışmak istiyorum, fakat imkân yok. Nihayet kalemi bie raktım, defterlerimi kapadım ve pencerenin yanına oturdum. Dal. drm, seyi unutmuştum Saatin ka« duğuhun farı bile değilim. Zihnimde bir sual var: Ya Lütfi gelmezse! Bu sırada birdenbire kapı açıl. dı. içeriye bütün gençlik gürültü. Vecihe girdi, v görünce gw her siy yalnız sordu — Niçin yalnızsın Güzin Lütfi nerede? Sonra neden böyi karanirkta oturuyorsun? Vecihe sıçradı, elektrik düğ- mesini çevirdi, elindeki çiçekleri koymak için koşup bir vaza ge. tirdi yanıma geldi — Nen var senin Güzin? — Bir şeyim raz yorgunum. Telefon çaldı. Lât. fi bir şeyler söyliyecekti, Derhal telefona kostum. Ses önün s6 siydi Sanri bi. n yok, çalıştım Müuhalk: Güzin, f Maruz gör gidip yalace da kötü... Bu havada sam büsbütün hasta olurum, Za. t yakta duracak belimde eve va İztilme sevgilim. Şimdi ben Bu geceyi başbaşa geçiririz siz Jiri. beraber Ha ihtiyaç yok. Galiba hafif bir grip geçiriyo. rum, Bir rin, ak bir çay, terden sonra rahat bir uyku, Ya- ç bir şeyim kalmaz. olmaâzsı buna İyi ya hiç gelir ana elimle bir çay hazırlar, bir rin veririm. — Beyhude yorulma Güzin. Sesinde sabırsızlığı benzeyen bir öfke vardı. Bunu hastalığın verdiği sinire atfettim — Sonra Güzin, benim için ba. mdan kalma. Sen bu baloyu çok istiyordun; yalnız git. Boğuk bir sesle itiraz ettim: — Olmaz, oraya sensiz nasi giderim! Bu sırada arkamda duran Ve 'ihe telefonu elimden kaptı: — Allo, ben Vecihe! Dinle Şö biraz gayret etsen fena olmaz. Mademki hastalığı. na rağmen bütün gün dışarıda kaldın, gece de baloya gelebilir. sin, Birkaç dakika sonra, Vecihe Allaha ısmarladık dememe bile meydan birakmadan telefonu apadı. Çok cani sıkılmış görü. nüyordu - Onun bu kadar inatçı oldu. ğunu bilmiyordum, dedi. Erkek. ler kendilerinden başkasını dü. şünmüyorlar. — Haksızamız Vecihe! Lütfi hakikaten baloya gelemiyecek kadar hasta ve yorgun olabilir. Fakat beni yanına istememesine canım siktidi. — Bunda da gördüm. mâni ol İ iş — Allah göstermesin, RİpApİNi ben onu haklı bu mazeretimi kabul ediyordu, bir taraftan o, bir ta, raftan Laâtfi İle beni almağa ge. len Lütfinin arkadası Cemli bir saat durup dinlenmeden ısrar ettiler. Nihayet ben de razı ol. dum. Baloda Pertev de vardı. Per. geçen sene Bostancıda ta. tık, Vecihenin öteki örka r benzemiyordu. Ciddi hali vardı bu delikanlınm. s dersi. İmtihanı, istik. bali unutmuş, çilgmez eğlenen bir kalabalıkla doluydu Cemil derhal Vecihe ile dansa başladı. Pertev de bana doğru gildi. ve beni dansa davet etti. (Devami var) nler geçti.. Gözcüler EM Elleri boş dön - > Padişah bile seni öl. aneen Martanın yalniz (kalmasını Si bulmadı: “Böyle gü. May İF kadın, ancak benim “iy tma yaraşır,, dedi ve Yye*v Beyle birlikte Edir. Ni Bönderd “tem kulaklarıma Yordu; M & Padişah, benim gibi T bir adamın evlene» k nasıl göz ko. ina- di Vary YE bağırmaya “0 Oğan Bey: vi ğul! Telâş etme, de. ka dişahın bu işte suçu 5 Niyn gelmeyince, elbette “4. Edirneye gönderile. ç Bövle güzel bir kadını “sinde daha fazla tuta- mazdık ya. Omuzunu okşıyarak gü- lümsedi: — Madem ki padişah seni taltif etti. Yanına aldı. O nunla beraber Edirneye dö. nünce, kendisine hakikati söylersin! Yıldırım, senin gi. bi bir kahramana bir değil, bin tane Marta bağışlar! Rüstem amcasının bu sö. zünü makul bularak yumuşa mıştı, Fakat, Martanın haya. li gözünün önünden gitmi. yor, mütemadiyen onu d yör onun gezdiği, oturduğu, yatıp kalktığı yerlerde dola. şarak, sevgilisinin izlerini arıyordu. Rüstem bu haberi divaneye dönmüştü. —Ben buraya ne ümitler. le geldim.. Nelerle karşılaş. tım.. diye söyleniyor. Fakat kimseye fazla bir şey söyle. meğe yüzü ve hakkı olmadı. alınca Yazan: İskender F. SER TELLİ : Ti ğını biliyordu. , Zira, Rüstem Niğboludan ayrılırken, Marlaya: — Ben, yurdumu ve bü- yüklerimi her şeyden fazla severim, demişti, Martanın ona verdiği ce. vapları da hatırlıyordu. Marta ona: — Rüstem! buraları tehli. keli yerlerdir. Seni yollarda bir tuzağa düşürürler, Çün. kü, haçlılar ordusuna iltihak eden şövalyeler tuzak kur. maktan başka bir şeyle meş. gul olmazlar, demişti. Martanın hakkı vardı, O, gerek kendi milletinin, ge. rekse, diğer şövalyelerin mi. zaç ve ahlâkını çok iyi bili. yordu. Rüsteme bunları boş yere söylememişti. Hattâ, Rüstemin: — Ne olursa olsun... mut. laka gideceğim, Sözüne bile Marta: — Seni bırakmam... Diye bağırmakla mukabe- le etmişti, Rüstem bunları hatırladık ça: — Ah, diyordu, hangi şey. tana uydum da gittim bura. dan? Hem değirmen taşları altında işkence gördüm... Bu na mukabil büyük biri yapamadım. Hem sevgilimi elimden kaçırdım. Onun sö. zünü dinlemiş olsaydım, şim. di burada onunla başbaşa kalmış, ve onu elimden kaçır mamış olacaktım. Rüstem döğünerek, ağla. yarak, gecelerini sabaha ka. dar uykusuz geçiriyor ve der dini amcası Doğan beyden başka kimseye açamıyordu. Bereket versin ki, Yıldı. rım Beyazıt, Tuna boyların. da, temin ettiği bu büyük muzafferiyetten sonra fazla kalmak niyetinde değildi. Beş on gün sonra, Rüstem bir sabah “Otağı hümayun,, un çözüldüğünü ve ordunun Edirneye dönmek üzere ha- zırlandığını gördü — Gidiyoruz... diye sevin- di. YILDIRIMIN TUNADAN EDİRNEYE DÖNÜŞÜ Rüstem, Niğboludan ayrıl dığı ve amcası Doğan beyle veda ettiği gündenberi sev. gilisini düşünüyordu. Yollarda onun hayali gö- zünün önnüden ayrılmıyor. du. Rüstem, Tuna yıldızının kendisini ne kadar sevdiğini biliyor ve: — O, beni unut. maz... diyordu. Rüstem bundan #onra - padişahın emrile - maiyet ü- merası arasında hizmet ede. cekti, Rüstemin şimdi kafasını kurcalıyan bir şüphesi vardı: — Ya padişah Martadan hoşlanır. we onu Rüsteme ver mezse...?! Rüstem bunu düşünerek at üstünde gidiyordu. Yarı yolu bulmuşlardı. (Devamı var)