UĞRUNDA -6- ; İasan dedişfini yaptı. Kahve £eimeden konuşmadı. o Nesmiye eline fincanı uzattığı zaman: — Affedersiniz.Biraz arsızlık tüm ama sevincime bağışlayın. Ne yapalım bu dünya uğursuz. ia arsızm kahveden derin, derin bir kaç yudum çekti. — Canip Beyin evini sorma - dan. aramadan rahatça buldum. Canip Bey denen zatla teşerrüf ettim, Bir hayli çenebaz bir zat. Durmadan konuştu. O söyledi ben dinledim, Eh, kardeşim 0 si. 0 © kadar yakından tanıyor ki. e e ben şaşırdım kal, ee Bilmediği, tanımadığı dost adam vok. Ne paşalar dan Na . Ne beylerden dem imi Ben tarih kitabında bile uğa adamı tanrmam. Lâfr tatırci, ryan — 73, VAY Refikciğim vay vay y canım ares. Aman efendim o be. nı kesil hani vallahi biz de ka- karşı İçer gece iki dertli gibi kı karşıya geçip yalnızlıktan yoruz alikten, somurtup duru -. iki > Allah sizlere ömür versin ikisi gem Yandı bir.yıl içinde tiraba de gömdüm. Elem ve iz. kalbimiz o kadar nasır Ba rn y kimin e, Bir kuru kafamız İcin mi? > kan Neemiyeyi getir. nı 2 Nermiyeyi Refikciğin ile Mini beraber gittiğimiz zaman sin gi Allah rahmet eyle - ön zel bir annesi verdı Ka, ai AĞIZ , on içi Bibi gürledi çiti Yan gi ie simdi 1 #izin yanmızda ha, Yerin. kallıtı kapıyı açtı Dışarıya den haykında, büsbütün ze Vanadan çıkar zır deli oluruz. Kahve getiren kıza Sataştı- — Nonoşum.. Hani benim kah era?., Velhasıl, uzun Sözün kita, , gülüşü, küfrü bol adam. Biz kahvelerimizi içerken içeri 78 siyahlar giyinmiş çok. Zayıf, "erksis ugun boylu bir harim Birdi. Karım dediği Hayrive ha- Mw hu hatuncağız imiş. Kocası he kadar patırtıcı ise kağmecağız da kadar sakin. , Canip Beye şaştım doğrusu Bilmediği, tanımadığı yok. Gere tal “Harinrton” dostu "Mon Belle” ahbabı vüzera vökelâ ar. adaeları. İyi bilmiyorum ama adam bizim teşkilitta da eli Var gibi. Birkaç sondaj da bana Süptı ama ben oralı olmadım. Ha Size bir müjde daha. o Refikeiğimi oradan kurtar am ilk isim olsun diye de güna- nün pi bilenler çi de - koştürarak yolâ dü. Sanca bey acaba (Sa, sğirmeninde Rüstemi bei cek miydi? i MARTANIN SEVİNCİ 4 nca bey, Rüstemi araya, MTS, , Bu sada Edirneye gitmeğe tin an ve kafilerim heri ig bekliyen Martanın kulağı. söyle bir haber eristi - üslem ide mah YU kurtarmağa gitti... vak ta Padişah gözdesi ola» Mane sarayda yaşıyca. is, nleri tahayyül ederken, mden gelen bu haber Ma ziknini altüst et- $ oouiş. © nn a in a nini e KE ede wii Büyük Milli Roman m lm Yazan: MAHMUT ATTİLA AYKUT) »s Çukurlaşan yanakları I yan gözlerile ne Meler GÜLİZ yordu. Serim; bir sar'a gbi bir İha elkiye. sardı, Oh. diyor- — Babamı k mi? Ne kadar gok sevindim. Şim Ebe e Ştediğiniz. kadar a cikti. Mei Şimdiye kad. yan Kemal, yalnış kalınmaz 27 adamına bok İhsan, dedi. Bu ” sen pek iyi tanıyorsun a» ma, bana biraz şarlatan gibi gö. ründü. Maltim a bu kızcağız bize eki Bir defa Rüştü Ba - ii Ya sorsak derim. Yarın ihma - imiz yüzünden bu zavallının ba- sma gelecek bir felâketin maddi, manevi mesulleri biziz. Biz NPiisündüğün geye bak be, £ Necmiye hanımı nerden tani yoruz., İloğlu onun sülâlesini ta- iyor, Onu ben kucağımda bü - Yüttüm. O, şu kadar çocuktu di- yor.. Baba dostu. Baba arka- daşı, Bunum dahs ötesi var mı? Bizim icin de kapısının azık oldu Zunu ler istediğimiz zaman ser- bestçe evine zirebileceğimizi söy ledi, Hem zorumuz yok va birr. der. Bakar görürüz. İş istediği * miz gibi çıkmazsa diyanırız Rüş til babanm evine. Sen onu bırak da dim aksamki macerayısor bana. Baksana, sille tokat dövüş. mekten ensem sonun gibi k — Sahi. O ensenin hali ne öv- le? Hani terovağdan kıl çeker gi. bi işi hallettik dediydin? — Sen bu işi o kadar kolay mı sandın be birader, İçindesin. Bi- lirsin. Dün biz de ensemi, 2 yayık çalkatmasaydık ne o yağ olur. ne de © kıl çekilirdi. , Patırtılr bir iş ol- tali. hazırlamıştık. Rüştü Baba malı verdi. Nöbetçi zabiti tar Beydi, Gece isi içi Nakleden; MUZAFFER ESEN — Dünkü nüshadan devam — — Hastalanâr, Guraba hasta, temedim. Kaçar gbi den çıktım. Rahmi hastahanede , Rahmi hasta! Onun iztırap çektiğini hiç görmemiştim. Kal, bim tekrar çarpıyor, onun sesini işitmek, onu görmek istiyorum. Derhal hastahaneye yollan- dm. Hastahanenin bitip tükenmek bilmiyen koridorunda rehberimir arkasından giderken hiç bir gey düşünmlüyorum. Hastabakıcı bir koğuş kapısını açtı ve seslendi: — Bay Rahmi! Uzun boylu bir adam ve yavaş yavaş bize doğru geldi. O bir is kelet kadar hafifti. Hıçkırmak üzere olduğumu hissettim. Fw kat ağlamağa hakkım yoktu. Sakin olmak icabediyordu; şim, di onun gözlerine bakarak: — Rahmi! dedim. — Şermin! — Ne kadar zamandanberi bu: radasın? , Rahminin dudakları arasından ıslığa benzeyen bir cevap fırladı; — Çok oluyor. — Fakat sen ne sağlam adam, dın. — Zatilrre bu, sağlamı, çürür ğü dinler mi? ,Bana bakmıyordu, fakat hiç ehemmiyet vermeden sözüme de vam ettim: — Evde daha rahat edersin Rahmi. Hem oraya geldiğin va, kit küçük Ayseli de görmüş olur. gun, Dudakları titredi: — Küçük Aysel mi? — Kızmı, sana öyle benziyor ki Rahmi, . O vakit bana baktı. yerine gelip işe başlayınca tama, miyle mesut olacağımı. t şimdi de halimden şikâyet etmi. yorum, İhtimal ki Rahmi hasta olmasaydı bir daha biribirimize ku > Rahmi, benikolları arasma &- kayıkçı “Tavabil” ile arabecı Ünferi gizli Imca hâlâ ilk aşkımı hissediyo- Yoldan anbara sokduk. Onlar ka | rum. Bu aşk ölünceye kadar Şirincnle malzemeyi istif - dagi gin ei ayak çekildikten SN biz Hasan onbaşı ile ka- tutı gul > anan malzeme motöre getilesekti. Sonra da biz an - *9P gradan firar edecektik, ER m bir plân. de b İyi ama, sen çel de bir en 0 Or. Şaka maka de: On ğ vak yağın oğldan bir hayti de da lk Nöbelçi tab Bize | caksan çocuk « Nöbetçi tabit bi cakaan çocuklarının yanmda © müdahale edecekti. Bizimle meş- | tursan daha iyi olur. Bu kızla sürüp gidecek. — Beni dinle; çocuk oluyor” Eğer her vakit böyle yapa” ol a acaktı. Bu zaman zarfında | darsetlim diye öfkelenmiye lü” zum yok. Bu benim hakkım... İki aym altı haftası Karisi tarafı dan terkedilen bir erkek istediği kadınla dansedebilir. — Seni ben mi terkediyorum? — Öyle ya. Sadık bir kadın Ba bir Hintli asker vardı. | kocasına iş seyahatlerinde de ar © dayak yemeğe lüzum | kadaşlık eder, halbuki sen çocuk Matta şimdi ne yapacaktı? Rüstem gelirse onu özi yacek ey i is ta söyle bir kalbini tadi, Rülmemi DANA farkındaydı. O halde Rüstem gelince telsrar ona mı dönecek. t © Marin kendi kel — Boşuna üyorum, dedi. hu padişahm bileceği bir iştir. Eğer beni Değendiyee, Rüsteme kaptırmaz.. sarayiha gönderir, Rüstemin oyararlık. larını takdir ederse, belki de tekrar beni ona bağıslar. Şim. diden Ben ne söylesem boştur, Martanm yüzünden Niğbo. ludi Kaç kişinin canı yanmıştı. Doğun bey, Rüstemden ha. ber yelince; : — Bunu Marta duymasın... belki gene Rüsteme temayül 4 HABER — AXsım nosfas * . EZ > Pp ümidimi kırdı. Ona mahzun mah gun baktım. — Attık iki piç kurusu uğrun- da her yukluğa katlanmaktan bıktım. Ya her yoleulukta be. nimie beraber gelirsin, yahut öm- rünün sonuna kadar yüzümü gör- meden çocuklarının yanında ka" ırsın. anlıyor musun? Gözlerine baktım, bu bakışlar sert, soğuk ve zalimdi. O daki komda kulaklarımda acı bir ses çımladı: “Bu işin fena biteceğini evlenirken bilmiyor muydun?Bn- ne istiyerek katlandın. Cezam çe“ kecelesin., Odamıza çiktığımız zaman pen dereden gökyüzüne uzun uzun baktım. O, çoktan yatağa girmişti. Ben de ga sokuldum ve: MN diye hıçkırdım, bun © dan sonra her vakit yanımda ka- lacağım. Döndü ve beni kucakladı. YUM İş seyahati zevk için dolaşmır ya benzemiyordu. Rahmi bütün gin uğraşıyor, yemek zamanları bile otele uğramıyor, birçok ge celer müşterilerinin yarında ka- liyordu. Vakit kazanmak icin ge celeri seyahat ederek şehirden gehire dolaşıyorduk. Yolların ve şehirlerin benim için yalnız ismi değişiyor, hepsi birbirine öyle benziyor ki, Öririm otel odala" rında pencereden bakmak, yahut Kitap okumakla geçiyor. Rahmi beni çok kıskanıyor, “erkeklere emniyet edilmez. $€- rin gibi güzel bir kadını yabanci lera bırakamam. larda, iü bir gece cok geç kaldı e girinse mazeret olarak sustum. Erteni gün yüz elli kilometre" den uzun bir yolculuktan sonra beş gün evvel ayrıldığımız Anka raya geldik. otele girer girmez kapıcı elimize bir telgraf uzattı: — Beş gündenberi sizi bekli” yor. dedi, Okudum : “Gavat hasta cabuk dönünüz. Mediha.., Rahmi de omuzumun üzerin den okuyordu: — Garip gey, nizin hastalığa Yazan: İskender F. SERTELLİ - 60 - eder. Dedi. Fakat, Marta bu ha Deri . nöbetçilerden « herkes. ten önce duymuştu. i > ez geçtikce Rüs- emin iyle uğraşmağa, o Yanındaymış gibi, kendi ken- dine konuşmağa başlamıştı: — Rüstem! beni çok sevi - yor musun? Benimle evlen - ister misin? Bana evlilik. ten hiç bahsetmezdin. Bir ge- De mubasaradan urtulursa, ozaman seninle evleneceğim!,, demiştin. Sonra Niğbolunun muhasaradan kur. e deriden via ili tulmıyacağına inanarak, evlen mek meselesini kapamiıştın. İş « te, şimdi Niğbolu kalesi muha. sareden kurtuldu. Türk ordusu dünyayı hayrete düşüren bir zafer kazandı. Böyle bir zaman dafsen meydanda olmalıydın, Rüstem! Martanın çadırına Niğbolu « da yararlıklarile tanmmış olan ihtiyar bir kadm hizmet edi. yordu. Ayşe nine... bu kadn, düşman kaleyi muhasaraya baş ladığ! gündenberi Doğan beye hizmet ediyordu. Ayşe nineyi Doğan bey Martanm çadırma aadet e rayıp sormaz. O, bu felâket gelmezdi. Ben heme. gidiyorum. — Biraz dur Şermin. hele bir Istanbula telefon edelim. Mülâleme açılıncıya kadar sa bırsızlığımdan bir yerlerde dura” madım. Yavrumun başına ne gel- mişti? Ayrıldığımız güni mahzun mahzun bana bakan elâ gözlerini şimdi tekrar görür gibi oluyo rum. Alnma sarkmış saçlarım, kirli ve kemirilmiş tirnaklarını hatırlıyorum. Hasta, hasta, niçin Mediha daha fazla tafsilât ver miyor, yoksa... Nihayet telefon açıldı, Medih& Ankara ile konuşmanın heyecanı içerisinde, Cavadın çocuklarla oynadığmı, terlediğini sonra ce- ketini grkarak soğuk aldığımı söy- ledi. Ateş birdenbire yükselince Mediha ne yapacağını şaşırmış” tı. Şimdi çocuk iyice idi, Telefon kapandıktan sonra Rahmi sordu: — Şimdi ne yapacaksın? — Tabit ilk trenle İstanbula — Dinle beni, mademki çocuk iyileşmiş, bu dönüşe ne lüzum lin, Sen yokken çok üzülüyorum bütün işlerim bozuluyor. Bir defa daha mağlüp oldum. Hasta çocuğumu unuttum. Ancak on beş gün sonra İstan bula döndüğümüz vakit hasta yavrumu kucaklıyabildim. O sol gun gözlerile bana baktı ve: — Anne. dedi, niçin böyle sık Çocuğu bağrıma basim: Artık her zaman seninle kale- cağım. »..* e ocuklarım > i evde neşesiz ve akal TO İ yavaş yavaş işileşiyor. Sıhhat m Da r bir adam oluyor. Çocuk” Tar da ondan çok çekinirler, ben de sinirlenirim, Hele son ay. lar içerisinde Rahminin işleri bo” Zalunca bu acaipliği bir kat daha arttı. Bir gün ona: — Rahmi, dedim. Bir kızımız olsaydı bari ne mesut olacaktık. — Bir kızımız mı? — Aralıktan daha bıkmadın mı Şermin. Fakat ben babaol mak istemiyorum. Hattâ bu İki gocuk da olmasaydı, o vakit sen ve ben... — Sus Rahmi, sonra senden öğrenirim. — İster iğren, ister iğrenme hakikat bu, bu iki çocuk bizi mesut olmaktan menediyor. Ve bu konuşmadan sonra Rah mi tekrar seyahate çıkarken arr mızda fırtma koptu. atılgan bir kadındı. Yaşı altmışı geçtiği halde dinç ve kuvvet - liydi. Koşmaktan, ağır yük ta- yılmazdı. Hergün O gün Ayşe nine çadıra gel- diği zaman Martayi pek dü- şünceli gördü: ç — Padişah himayesine gir - din... yarm Edirne sarayma gi- deceksin.. belki de Yıldırımın en has gözdesi olacaksm.. daba ne düşünüyorsun? Dedi. Marta içini çekerek: — Ya Rüstem gelirse... be- ni ararsa?... Kem bam ca, nine ini açtı: klape aşi in, a kızım? üstem gelse bile, artık seni a- çocuk değil. pik ami Mİ va nk — Sen bilirsin, fakat kararımı unutma, ya ben ya çocuklar. O dakikada cevap veremedim. Rahmi kapıyı çekti ve gitti. Artık Rahmi benim için kay” bolmuştu. fakat onsuz nasıl y2” şıyacaktım., Ertesi sabah çocuklarımı ve ufak telek eşyamı aldım, küçük bir odaya taşındım. Tekrar çalışmıya başladım. Fakat birkaç gün sonra tekrar aine olmak üzere olduğumu his” settim. Şimdi çocuklarıma nasl bakacaktım? Onları kime bırs” kacaktım ?, i Ve sonra bir kızım oldu... Sefalet, içerisinde günler günleri, aylar ayları yıllar kovaladı. Bir gün hasta olan kızıma ilâç almek için eczahaneye gitmiştim. Orada Rahminin tanıdığı m ii çalışın bir memur ile k &4 tım. l ona bir sual e © Düşünmeden dum: — Rahmi ne oldu, biliyor sunuz? 5 Başını salladı: — Bay Rahmi artık müessese We alâkadar değil. Epeyce zaman evvel ayrıldı. — Nerede?, SON Uğursuz pul Sakm pulun da uğursusu olur mu demeyiniz, 1918 senetinde Bir leşik Amerika hükümeti üç sent krymetinde bir pul bastırmıştır. Bu pullar basilirken matbaada bir yangın çıkmış, bir hayli hasa « rata sebep olmustur. Pullar basıldıktan sonra Stok halinde trenle sevkedilirken tren bir İstasyonda makasçnm hatası yüzünden başka bir trenle çârpiğ mış ve 25 kişi bu sırada ölmüştür. Pullar tedavüle çıkarıldıktan öç hafta sonra pullarm ressi Nevyorkta bir meyhanenin önün- de göğsünden yediği bir bıçakla ölü olarak bulunmuştur. Bu hâdiseden sonra Amerikada bu pullar aleyhine bir galeyen baş göstermiş ve hükümet 3 sent ik pulları anciik hir sy tedavülde kaldıktan sonra kaldırmmştır. » Me A a Dr. Kemâl Ozsan "sar yolları hastalık- iarı mütehassısı seyoğin Aatiziği Cadde) No, 880 # kalmadan İşi Vee bir savurma Yaptı. tim, Hevesim” e ek larım diye çıkdırıyorsun. Onları o dâir tafsilât vermiyor. — Bu sefer seninle beraber saran Pan Ost bamya Nectoiye piç arm en , da kaldı, kursağım | bana tercih Buna han o — Aman yarabbi. Sakm yav gitmiyorum. Aymet. < ea 18 Yordu. -Gi ye gi $ v — Cöüsmi ver) gi erkek tahammül edebilir. rum ölmüş olmasın. Ben İstan (o — Sahi mi söylüyorsun? Yl LİR Haksız ve sert olan bu hücum © bulda olsaydım çocuğun başıma o — Evet. — amaa su orum © Buradan m o sellarla karşıya : “ geç mi Kk ie ir : 5 2 : is ğ bir ka- i ndermi adişahın göz attığı , Sarıca böyin a ; Vi ei ondan hoşlandığı y vi pe p eğme el atabilir? Hem lar urasmda Çi mdaki atlı. muhakkaktı. Ayşe nine erkek gibi cesur, | sen onu artık düşü NE in? Onu ölmüş bilmelisin! ©" Sonra birden gülerek Marta. nm yanma — Başma bir tali kuşu kon. muş, Bu kuşu ürkütürsen, pis “man olursun | Rüsteme varsan: bile, onun yüzünü ide bir kere görürsün * Küs! tigisi bir akmcıdır.. Seferder sefere, memleketten memleke- te koşar. Sen bu suretle bütür ömrünü yalnızlık ve ıstırab i - çinde geçirmiş olursun! Halbu- i işah gözdesi olarak sara. > arr tasavvur etmedi. ğin #aadetler ayağının dibine serilecek. Fdirne sarayında kralizeler gibi yaşıyacaksın! E. ğer bir tatam aklın varsa, onu unut ve omuzuna konan dev. let kuşunu kaçırmamağa (Devamı var) cali