I TEMMUZ zon Büyük Mi 41- İhsan, ogece İP kendisine #rilen vazifeyi yapak için lüstade istiyerek git. Teyze; kurban postu alıp tuti bir ıslık . yayıldandı. Alçak diy tak diye arkada gaptlerc? dünün ii e İ ha > himde ii, İkem giri dudakları. m a, Iki dold! > Halı, Saye on haşir” çağında Mu bu se lerin içeri, ği hğistl a İk mm Necmiye İ kendi eliyle büyütüp Yetstir. ÜNİ, Büyük harp pi a. RA tamirde bulunuyorlardı. X ağızdn 32 nel ri Çanak, hareket emrisi #2 Bün Yusuf işti. Bu derek tel Ste Ğİ Zn Nar İzmire ni Nec, İyoYusug befi” *Zariyle mek, be gidiyordü x bitip, #0 defa A İzmire yg ekaüt. Rünü ietiyer* SİRde Avucun, İki üç beş ye İ bir bağ als” $ Otuz) Mnayı çık 4 ebi P fazliyet kal İĞ: gün İdiri himaye” “Mite, .. Ür bir insaf gibi gördü, İk on silâh ve kille kadar yar hi : gil O sralarda Siyasi İiyetlerde Pösbütün Karışmış, l DüryanB abenk VE Bitazey; İulmyyşt. VASYOtİ tehlikeyi in Rafi DEY AldıĞI bağı bar, tarak kıziyle beraheş Şe Imisti. Necmiye dan ubtaç bir baba içir ana hem eviât olmuştu, Bu. tçindir ki o; yaşının kendisi, Yüleietemiyeceği | SELE garllar. ida bira ezilmiş kavrulme, ydi. i ODA ahnesi benzediğini 8ö51ETdİ- Yekten an üzerinde tesir bırakacak güzelliği yoktu- Trkat müte, Sip bi, yücudu SEVİMLİ bir mi vapgı, Kalınca Kasları, Bi, Marta amcasın müdafan > k niyetinde değildi: Paker, hakikati ifşa etmi! Olmak İN, Padişafın cevap VET: — Amcamla benim aram a. tt. Ben onun yanımdan kaç, tm. Ancak, isin © yüzünü Sn taterseniz. baber ve. e cayi sima Türk. İt aleyhinde tahrik eden kral İkizmund idi, Hattâ son defn #ndisinin, yanımdan. ayrılaca.. İM ayada, kralın bir adamı, Moma gelereki “Siirizmund. İn telim getirdim Kral daha P zamana kadar Tü: lere bo. © €ğeceğini goruyorl,, dedi içe bunun üzerine Macar ülerini © ayaklandırmağa adı. Bu hâdiseden üç gün 73 San amcamın yanından klatarak, annemin doğdu »- € gelmiştim. li Roman raz dar alez Üzüm gibi siyah gözleri gülen ve ağlayan bir rem içerisinde dalma parlaktı. Hüzünle tebessüm onda © ka- gar fazl İzaç etmiş ve o ka, "ine kaynaşmıştı ki. R çukurlaşan dudak le en iç sızlatan vom hali Ondaki gizli ve lm İSİN ayrı ifadeleri ayrı ede) İariydı, Onu bu acı hâği. d ir kaş larin ve onhâ on gün. e bep ai bir arkadaş gevgisiy- a “ölenan Kemal bile Necmiye, teki ölşamki kadar derinden Ğ İİ edeorek görmemişti. Gaze ke ir arahk gözü ta eye 1 , wüyordu ve* çök dalgmdı. Kurtuluş mesuliyetini . üzerine | Aldığı bu gene kızm kederli yü. Tünda sevimli bir güzellik vardı. « itün içiyle ve bütün dost yle acıdı. Yirmi günlük anasını, en sevimli en İdrakli çağında da babasını kaybetmiş sayılan bu güzel ve Masum kızın bütün bu felâketle,, re maruz kalması için nasıl bir sebep ve günahı vardı ki... On. dan hakikati saklıyorlardı, Re, fik bey işkence ve ıztırap içeri. sindeydi.. Hattâ bir arkadaşı o, nun için çök hasta olduğumu söy. emişti. Kemal elindeki gazeteyi bırakmadan bu masum tabloyu dakikalarca seyretti, Merhametle karışık bir sevgi. nin içini kemirdiğini hissediyor. du. Ona yardım ettiği, el uzat, tığı için seviniyordu.. Fakat. kendisi neydi ki.. Öyle bir dava ve öyle bir iş içerisinde bulunu yordn ki: Yarm kendisine de bel, ki uynı şekilda seryanlar bulunma. cak ve zavallı diyeceklerdi.. Ne olursa olsun © enerjisini bu #a, hada sarfetmekten gurur ve İfti. har duyuyordu. Büyük davalarm ölümü uğrunda harç edilecek, feda edilecek Ferdin ve şahsm nasil bir değer ve kıyresti ola, bilirdi ki.. Bir aralık başmı kal. dırarak elindeki gazeteyi bırak, tı ve seslendi, — Necmiye hanım, Yine pek dalgmsınız.. Hatırımda iken 80. rayım Canip beyi bulmak kabil beyin evine gö. türdüğümüz eşyaları da oraya naklerlelim. Olmaz mı? — Buna ne lüzum var. Bu giz. lenme muvakkat olmayacak mı? olu am vâri O; bu sözü ne kadar ümit do, Ii bir heyecanla söylüyordu. Ke. mal, bu masum kızı yaşatan ü, midi karerimamak için hemen cevap verdi: (Devamı var) Yıldırım, Marlanın sözlerini dikkatle dinliyordu. — Peki ama, dedi, sen Türk leri seviyor muydun ki, Mirçe. rin bu bareketini hoş görme din!? — Türklere o zamana kadar ne dost, ne de düşman nazarile bekiyordum. Yalnız, annem ba na: “Türkler çok kuvvetlidir. Günün birinde buralara gelir. lerse, yurdumuzu baştan başa işgal ederler ve bizi kılıçtan ge. çirirler. Amcamın yaptığını be. Senmiyorum. Biz onun gittiği Yoldan gitmiyelim... derdi. An. nemin dedikleri doğru çıktı. Amcam simdi esir olmadıysa, mutlaka kendini öldürmüştür. —"icin?.. kendini öldür. mekle Eflâklılara ne kazandır. miş olacak? O da belki kral ile birlikte Bizansa kaçmıştır. ti. O da, bir gaze, İ | Onların muhtaç olduğu herşeyi S kalbimin daha hızlı çarptığını've artık bir daha dirilmeyeceğini sandığım sevmek arzusunun to murcaklandığını hissettim. Dört senedir bütün hayatımı, bütün vaktimi ve bütün düşün celerimi, babalarınm son nefesin deki ricasmı yerine getirmek için. iki küçük yavruma hasret miştim, Hayatta bu mukaddes vazife den başka birşey görmiyorum. Kocamın genç yaşta ölümünden sonra dünya gözlerimin önünde karanlik ve renksiz kalmıştı, ha- yatta biricik tesellim çocukla. rımdı. Yalnız tek bir arzum var dı: Onlar için çalışmak ve onların ber ihtiyacını karşılayabilmek. verebilmek için ne yapmak lâzım geleceğini düşünüyor. geceleri sabahlara kadar uykusuz kalı. yordum, Hayatla çarpışmak için hazır lamnış değildim. Bu haris ve kendini küşünen insanlar kalaba, lığının arasında boğulmamak # çin nasıl yüzüleceğini öğrenme, miştim. Feritle evlendiğim vakit ancak on sekiz yaşmda idim. Ar nem, babam beni çok nazlı bü” yütmüşlerdi. Kısa bir zaman içe, risinde babamın ve annemin öl'- münden sonra hayatımm bütün alâkası Feridin üzerinde toplan, miş. Ferit öldüğü vakit Mahmut iki yaşında, Cavat altı aylıktı. O vakit âdeta kendimi kaybet miş bir halde, ekmek parası ka, zanmak ve yavrularımı büyüt” mek için iş aramıya başladım. Teklif edilen ilk işi kabul et, tim. Çok zengin ve çok kibar bir ailenin yanına mürebbiye olarak girdim. Haiımetendi çocukları" mı yanına almıya razı o.mustu. Bana, garajlarınm üzerindeki üç odada yerleşmek müsâadesini verdiler, oraya taşındım Ye ora, da çocuklarım için bir yuva kur mıya uğraştım. Çocuklarım gürbüz ve sıhhatli idi. Babaları hiç bilmiyorlardı. Sanki hiçbir felâket görmemiş insanlar gibi sâkin ve neşeli gün ler geçiriyorlardr, Fakat aylar ve seneler geçtik, çe istikbal beni çok endişelendi- riyordu. Kendim için hiç birşey safetmiyordum. Bütün kazan. zancımı çocuklara hasretmiştim. Şimdilik ipin iki ucunu bir araya getirebiliyorum. Fakat çocukla" rın ihtiyacı artacak, mektep mas rafları çıkacaktı. Kâğrt, kitap, kalem parası nereden bulacak, tam. Halbulri ben onlara mümkün olduğu kadar yoksulluk çektirme mek için çirpımyordum. Sadiy» hanımefendi çok kibar bir cemiyet kadmı idi. günleri aadet Nakleden : Yazan: MAHAUT ATTİLA AYGUT| Rahmi te Ak karşılaştığım gün Z o, Muzaffer Esen siyaretler, eğlentiler ve toplam tlar arasmda geçiyordu. Hanı, mefendi bana bir anne şef, kati ile bakıyor. arasıra karşısı, na alıyor ve uzun uzun konuşu yor. — Yavrum, yaşamak sadece iş görmek demek değildir. Evet, iş bir zarurettir, bunu bilirim, Fa, kat bir parça da eğlenmek lâzım, Hayatta seni de alâkadar edecek birçok şeyler bulunabilir, sine ma, musiki, kitaplar vesaire... Hanmefendiyi inciteceğimden . hiç korkmadan böyle ge; raşacak kadar zengin olmadığını söyledim. O, bütün anlattıkları. “ ma rağmen fikrinde israr edi yordu: — Kocanızm ölmünden nonra colmmak istemekle hata ettiniz Siz daha çok genesiniz... Hayat. ta kendinize lâyık bir arkadaş bulabilirdiniz, Sözünü kestim ve acele acele: — Hayır, dedim. Hayatta kim — Bagün için öyle... Fakat ile“ ride evlâtlarınızn da sizi bıraka cağı bir gün gelebilir, O vakit ne yaparsmız. Bu yaşta bir mezarda yaşamıya hakkınız yoktur. He, nüz çok genç olduğunuzu düşü nünüz, Kadın doğru söylüyordu, be. nüz yirmi yaşmda idim. Beni ço cuklarımla beraber görenler. bu iki çocuğum annesi olduğuma İ. Banmak istemiyorlardı. İşte bu gırada Pesma ile tanış” tım. Esma rüzgâr gibi oynak, neşeli ve lâkayt bir dızdı. Kona, ğa komsu, ortahalli bir ailenin kızı idi, Bir avukat yanında çal şiyordu, fakat boş vakitlerini hzide, bilhassa benira ve çocukla” rımın yanında geçiriyordu. Bu kızın kafasında istikbal düşüncesi diye birsey yoktu; her gelişinde uzun uzun beni azar larâr: — Somurtup düşünmek neye yarar? Hayat bir köprü keme, rin& benzer, her gün su taşlarına vura vura geçer, bu kemer bir gün yıkılacaktır, fakat o cünü düşünerek niçin üzülmeli” va rın köpüre köpüre akışile eğlen, mek daha tatlı değil mi? Esmayı âdeta kıskanıyordum. Bu şeytan kız öyle hiçten eğlen- celer yaratıyordu ki! Herkesle kolayca arkadaş olu. yor, herkes onunla beraber bü. lunmaktan hoşlanıyor. Konuşur” ken herkese tatlı söylüyor. kim. seye şikâyet etmiyor, arkadaş- lığı tertemiz bir çocuk arkadaş. lığı gibi, Ah, kesre ben de onun gibi 0 lalabilseydim! N Ve günün birinde o da oldu. Artık mesut, çok mesuttum, Yazan: İskender F. SERTELLİ - 58. Marta yerde diz çökmüş bir halde anlatıyordu: — Hayır, o haşmetemaab! Mirçe dünyanm en inatçı adam larından biridir. O ber zaman: “Eğer Türkler yurdumuzu iş. gal eder ve müt ik ordulara karşı zafer temin ederse, ben kendi kendimi gebertirim.,, derdi. Mirçe bunu söylemekte kendini çok haklı bulurdu. Çün kü, kralın teşvikile o da bütün köylüye: (Kral her savaşta ga. Ep gelecek!) derdi. Bu zafer. den sonra köylünün yanına hangi yüzle dönebilir? — Demek ki, sen Mirçenin ya Bizansa kaçtığını, yahut ken dini öldürdüğünü zannediyor. sun, öyle mi? — Evet, haşmetmeab! O. nun bu dakikada yaşadığma i- nanmıyorum, Kral Sikizmund. la beraber Bizsnsa kaçmış olsa bile, orada da bu âkıbet kendi sini bekliyor demektir. çilnkü seviyordum. Ve işte bu aşkın iki kelime ile hikâyesi, Bir cuma akşamı Esma yine bana her vakitki gibi çıkışıyor. du: — Zavallı gocuk. Lüzumsuz yere hayattan iğrenmişsin, gün düz şkşamlara, kadar çalışmak, gece de çocuklarm elbiselerini yamamak yaşamak demek değil. dir ki.. . — Ne yapabilirim? — Yarın akşam benimle bera" ber gel de hayatın ne kadar eğ. leneeli olduğunu göstereyim Ben yarm bir kır bealosuna gidiyorum, Seni de beraber götürürüm, sa“ kın elbisem yok deme... Yeşil ro, bumu sana veririm, ben maviyi giyeceğim. Orta hizmetine bakan kadın ben gelinceye kadar çocuklarm Yanından ayrılmıyacağını vande diyor, bu teklifi kabul etmem i. çin israr ediyordu. Bu kadın, be nİ yeşil rop içinde, dalpalı saçla. rım ve kırmızı dudaklarıma gödüğü vâkit gaşırp kaldı. — Aman ne kadar da güzel ol dun, yavrum. Kimse sana iki ço, cuk annesi diyemez. Baloda gürültü. kalabalık beni tamamile şaşırttı. Kocam sağken hiç eğlence yerlerine gitmezdik. Binaenaleyh çok az tanıdığım bir kızım yanında, hiç tanımadığım insanlar arasında âdeta ürkü" yordum. Esma herkesle konuşuyor, her kesle şakalaşıyordu. Birdenbire yanıbaşımızdan birisini durdur- du: — Bana baksana Rahmi! Seni anıştırayım, Şermin inmiş bir melektir. Bu, zavallıya öyle dik dik bekma, 6 senin bildiğin kızlardiin değildir. i elimi sıkarken bütün erkeğo bağlı idi ora sevmiş, onunla evlenmiş ve ona, yalnız ona 1 kalmıştım, Hatırası. benim için mukaddes bir şeydi. imdi ölü sandığım kak bim diriliyor ve unuttuğum his ler canlanıyor, Rahminin eli eli me değer ve gözleri gözlerimde dolagırken başım dönüyor ve top ayaklarmım altından çeki, liyor, , Beraber darsettik. Kolu be me sarıldı. Bu hem tatlı hem , Gi şları kirpikle, kendi kendime: artık tahammül edemiyorum. Bir köşeye çekilebilsem. diye dir şündüm. Fakat onunla bir dakika bile başbaşa kalamadan saatler g0€- ti. İstediğim yalnızlığı, ancak evimizin kapısı önünde bulabil, dim, (Devamı var) a a Yıldırım, genç Macar kadı. nmin ne demek istediğini anla. yamadı. — Bizansa iltica ettilerse, canlarını kurtarmışlar demek. tir, Dedi. Marta fikrini ve bildik lerini açıkça söyledi: — Mirçenin kardeşi Anton- ye Bizanstadır.. Kendisinin taz yikinden kaçarak Bizans impa- ratoruna iltica etmiştir. Şimdi, biribirine düşman olan bu iki kardeş Kostantaniyede karşıla. şırsa, ikisinden birinir. mutlaka ölmesi lâzımdır. Çünkü, Anton yo çok müstehzi bir adamdır. Kardeşini bu vaziyette görün. ce: “Haniya, Türklere karşı a» tp tetuyordun. Neden onların hakkından gelemedin de. bir korkak harp kaçağı gibi bura- ya sığındım?,, diyecek.. Mirçe bu istihzalar karşısında Kos- tantaniye sokaklarında açık as lınla dolaşamıyazak başımı taş» tan teşa vurup kendini öldüre. cektir. Yıldırım gülmeğe başladı - — Onların canı kıymetlidir. Felâketler karşısında çabuk bir leşirler... eN Yıldırım Antonyoyu gok iyi tanırdı, Onu çoktanberi öldü sa ordu. k ME Meğer Antonyo, Mirçe z nden kurtulmak için ân şerrir > Bizensa iltica etmiş de haberi. Öde MM farta İle daha fazla konuş- mağa vakti yoktu. — Bu zeki bir kadın, ondan bir havli malümat aldık. Ken. disini bir çadırda hapsediniz.. Sönra tekrar konuşacağım o « nurla, dedi. (Devam ver)