Hiç şüphesiz buzünün talim ve terbiye sistemiyle, dünün | talim Ve terbiye sistemi arasmda - eski Dir tabiri. - dağlar kadar fark Yardır, Dünle, evvelki yılların ara- #nda olduğu gibi, Osennnlr maarif tarihi tetkik e ime görülür ki, çocuklarımız, lerini, kayrtsız ve hiçbir usu. tâbi olmadan yapmışlardır. Bir Xün, mahallo imamının karşsına #etip alfabeye o başlamışlar, bir ka gün “rabbiyessir,, karalı ayardır. Her mektep değiştir - İpe cskiyi unutarak, oradaki <is teme tâbi olmuşlardır. z Bir hocadan alfabeyi ahenkle, a sarkı meşkeder gibi öğren ikleri tulde, öteki kocadan başka Hrt okuyup, öğrenmeğe mecbur slmaşlardır. Baki devirlerde, mektepten xi- Yade husus tahsile ehemmiyet Verilir, hocslar, eve gelerek kü- Mesiere ders okuturlardı, Erkek ocalardan başka bir de kadn öğ- Petmenler vardı, Ve kadın hoca- » eb& hanımlardı, Bunlar, tale- 4 6: “Eveleme, odeveleme, ©Ve kuşu, kovalama, tazı tozu, gin kızı, yazım gelir, yazıla- e. bir tahtaya dizilelim, anrık ayak, lebbeyk oy çocuk!,, kai den tekerlemeler öğretirlerdi, : Bu sistemin tahini bir mahiyeti lm Cocuklar bir şey öğrene i ezdi. Birtakım saçma sapan ş€y- erden ibaretti, Çocuklar, bu ted- TİS Ve talim seklinden bir sey öğ” Penemezler, bu şeyler vakitlerini nesli ve alaylı geçirmeğe ya . ölem kötü, faydasız ve miinase- İz talim ve terbiye sisteminin kada, bir de muhavere ile tel usulü vardı, Kültür sahusmda #hemmiyotli bir yer tutan bu “, mekteplerden ziyade, husu- v, 79Pilan tahsillerde ehemmiyet biç kıymet verilirdi, Ve fikrimce, de fena bir sistem değildi, Bir misal O vermek için, tahsil alarmda ezberlediklerimden bir Su ii kaydediyorum: — Fazilet novakit yalana benzer Meraklı bir istatistik Yeryüzünün nüfusu,i milyar vw milyon, beş yüz bin olarak AP edilmiştir. inyada bir sene zarfında ait . İM$ milyon insan doğmakta ve 57 Milyon kizi de ölmektedir. Su hal. : Yer yüzünde insan nesli her yıl Milyon kişi artmaktadır. sene zarfında dünya değişti- Men 57 milyon insan: 365 güne tak- ie &lecek olursak bir günde 5. A İnsanların sayısı 173.000 ola , meydana çıkar, hesab; daha ileriye götürüreek Batite 7625, dakikada 127, sani - Vede 2 insan ölmektedir. Dünyanın en faydalı ağacı. Amerika etelerinden birisi karileri mii şöyle bir anket emiştar; Dünyanın en faydalı ağacı han- r, Niçin? Bu ankete gelen covaplarm tas. neticesinde fayda: ağuç'ar esi şöylece yapılmıştır: — Hurma ağüci 2 — Hindistan cevizi ağacı 3 — Badem ağacı 4 — Elma ağacı 5 — İncir ağacı 8 — Dut ağnet 7 — Limon ağaet 8 — Zeytin ağacı. 8 — Kınakma sğner Taş yerine kurum Betonarme > İnşasim en mühim Mabzurlarından birisi İâva sızdırması ve binacnnleyh dlnelerm içersine hava girmesine Nâni olmasıdır, Alman zi "onarma Ingastta havanin ni *iseeği bir taş kullanıyor. Fakat yalar Ren havzsrında, ARİ © Kafkasyağa bulunan ar bütüm. yer yüzündeki İnsnata tabii kâfi gelmez, Bunun isin ber teyde olduğu gihi teşm da sun'isi «| Nİ yapmışlar ve onu kullanmağı | başlamışlardır. Sun maddesi *elil fabrikalarınm yüksek baca - da biriken , Ku. Timlar hususi roakineler vesrtasi, betonarme tvantta işe yarıya» “Ak bir şekle konulmaletadır. A HAZIRAN--1941, Mn Sal Altıncı Parmak Cevap — İhtiyarlığında, gene- tiğindeki mamusundan, yoksullu. ğunda yenginlik günlerindeki cö- mertliğinden bahsedenlerin ağzm- da! — Dostluğu yıkan nedir? — Borç para almak! Aklı üs « tünler demişler ki, borçlananm dostluğa nispeti, makasm kumaşı nispeti gibidir. “ — Şan ve şeref nasıl kazanılır? — Konuşmakta, içmekte, ye. mekte imsak İle! — Kimlerle istişare etmelidir? Akılldarla! — Akıl kime derler? — Çok dinleyip çok düşündük ton sonra dürüst ve az söz söyli- yenlere! — Ne vakit söylemeli? — Başkaları sustuğu vakit! — Zekâ nedir? — Faniliği mülâhaza! — İnsan kendini nasıl mülâha- za etmelidir? — Beşikten mozara çiden bir yol üzerindeki yolcu gibi, — Yolan nihayetine nasil var. — Beyhude yükleri yiklenme den! — İmsan ömrünü nasi kullan — O halde ne yapmalı? — Mim elde etmeğe ve elde « dilen İlme yakışır sarette davran. mağa! — Suçu affettiren nedar? — Samimi pişmanlık? — İffet nedir? — Kanunla ahlâk *kaidelerine aygun olan seyleri kabul etmek! — Cahilliğin alâmeti nedir? — İnsaf bilmemek, inat sahibi olmak, hakikate göz yummak! — Çığırmdan çıkmış, haylazlı” ğa sapmış evlât neye benzer? — Bir ekle çıkan altıncı par - mağa! Kewen acıma, halkım İstihzasma dayanamazsın! Görsem tahammül eyliyemem, ba. ri görmesem! eş8 LAEDRİ Amerikada Yale (üniversitesi profesörlerinden doktor Kovarik doktor Adams'n göre dünya sanı dığından ön iki milyar sene daha yaşlıdır. P Bu âlimler Vasigigtonda Ame . rikan fizik cemiyeti üzerinde bir korferans vermişler ve İyanyom, Toryom, Radyom madenleri saye» #inde arzın hakiki yaşmı: tayin et- menin mümkün olduğunu iddia et- mişlerdir, Eskiden arziyafçılar Otüz mik. tarma ve yalnış radyoma nazaran besaplarmı yürüterek dünyenm yaşmı Üç yüz milyon yıl İle bir mil yer sekiz yiz milyon yi arasnda tahinin etmişlerdi. Bu iki âlimin son hesaplarına göre İse dünya on üç milyar papaslarn hiç hoşuna gitmemiş . tir, Papazlar bu nazariyenin hris- tyanlık itikatlarma (uymadığı, dünyanın Ademle beraber başia . dığmı ileri sürerek bu âlimleri dinsizlikle İlham etmektedirler, , Çocuk çıktı, annesi girdi Italyada Karejji şehrinde bir gocuk asabi sancılardan ıstırap i - çinde hastaneye başvurur, çocuk hastaneye yatırılır, fakat bir türlü hastalığı geçmez, gece gündüz sancı İçersinde krvranir durur. Hastanenin misafir kabul günü Enn“si çocuğu görmök için hasta- neye gelir. Fekat yavrusunu san. cdar içersinde, günlerce uyuma . mış, Orimiş, bitmiş bir halde gö- rünce xavallı kadıncağız da 1688 - sürlinden çildirir. Eline geçirdiği bir bıçakla “buhalde yaşamadan , sa ölmesi daha iyidir” diyerek ev. veli çocuğunun, sonra “yavruma bakmasını bilmeğiniz" sözlerile birkaç hastabakıcı, ufak tefek ya- yalar aldıklan sonra azgın deliyi zaptedebilirler, « Fakat işin asıl garibi annenin çıldırmış sehnesini seyreden çocu Eun birdenbire iyileşmeğe başla . mus, sancılarının yavaş yavaş din. mesidir. Şimdi çocuk tamamiyle iyileşe- rek hastaneden çıkmış, fakat ka üm aklmı başma (topleyamıyarak hastanöde kalmıştır, Cemiyet Tetkikleri Aillahabad da . A . dini bir bayram Vücuduna çamur sıvıyar ak yere yatmış bir insa- nın üzerinden bacırler ge çer. Otuz sene hiç otur- mamağı nezretm iş fakirler, omuz- larından asılarak uyurlar. difeler, bilezikler, gerdanlıklar, saman doldurulmuş havvanlar, Tesbihler, şekerlemeler, baha . rat, tahta heykeller. Diz çökmüş hulyaya dalmış satıolar tahta bir çubuk içersinde afyon ve gül yaprağı karıştırılmış Hint tütü. nü içerler, yahut vücutlarının her tarafın: hareket ettirerek müşterilerile pazarirk ederler. Panayıra iştirak etmek için her dükkânci otuz iki buçuk Türk li rası vermiştir. Bumı müsterile - rinin #irtmdan çıkarmazma hali ne olur. Panayır, ik günlerinde bir a - lış veriş yerinden ibarettir, Fa . | kat bir müddet sonra bu manza. ra değişir, Panayır dini mahiye- Garip dilerin ve insana deh - şet veren ibadetlerin öz vatanı olan Hindistan bugüne kadar kökleri derin maziye bağlı olan âdetlerini ve inançlarını muha - faza etmiştir, Senenin bazı mu - ayyen günlerinde Hint şehirle . rinde garip dini merasim yapılır. Hindistan bugün eski zaman - lara nazaran çok ilerlemiştir. Güneş görmiyen ormanlarından lokomotif dumanları çikar. Çıp - lak ayaklı insanların dolaştığı şehirlerin seması fabrika du - manlarile kapalıdır, Jimanları Avrupa ile mekik dokuyan ge . | milerle doludur. Fakat bütün bu medeniyet tezahürlerine rağmen Hindistan esrarlı ve garip bir diyardır. Korkuducu ve zalim | tini almağa başlar. Hindistanm ilâhlara inanan Hintli, ruhunu | her tarafından gelmiş dilenciler dinlemek için karanlık orman - | panayırı istilâ eder. Bunlar iğ - ların sessizliğinde, yıkık şehire | renç paçavralara bürünmüşler . lerin harabelerinde, asırlarca | dir. Vücutlarında çirkin ve kor. yaşamış nebatat çürüklerile do- | kunç yaraları göstererek pana - lu toprak yığınları arasında ya, | yırdakilere acındırır ve sadaka şar. Çocukların salgm hasta . | isterler. lıklar yüzünden öldüğü, nesli - Bunlardan başka iskelet hali . nin kıtlık sebebile kansız ve cı- | ne gelmiş vücutlarile fakirler gö hz kaldığını düşünen Hintli bu | rünür, fakirler vücutlarına kül ıtırapları mabutlarının öfkesine | serpmişler. alınlarını ipten bir atfeder. Ve kendisini tanrılar | sarıkla sıkmışlar, göğüslerine İ. nazarında affettirmek için akla | ri tesbihler asmışlardır. Fakir - gelmedik işkencelere katlanır. | lerin bir kısmı tahta sedler ü- Hindistanın hemen her şehri bu | zerinde oturmuştur. Güneş al . işkencelere sahne olur. Okuyu . | tında parlayan tıraşlı başlarınm cularımıza bu merasim ve bu İş. | üzerinde hasır şemsiyeler taşır. kenceler hakkında bir fikir ver | lar. Yüksek sesle mukaddes ki - mek Için her sene Allahabad eh | taplardan âyetler okurlar ve kol rinde kurulan mukaddes pana - | larmı açıp kapıyarak bu âyetleri yırda yapılan âdetlerin kısa bir | tefsir ederler, Bir kısmı da tunç bulâsasını Yapıyoruz. bir heykel gibi ikiye bükülü bir Ganj ve Yuma nehirleri Al - | halde saatlarcı hareketsiz durur lahabad ci: biribirine ka. / lar. tılır. Bu iki nehir senenin mü - Bunlar dini merasimin ilka - him bir kısmında (kıyılarından | lâmetleridir. Kanı seven zalim kopartimış koca ağaç gövdeleri- | mabutlarm affına ve merhame . ni, cürümüş insan ve hayvan ce- | tine lâyrk olmak için hacılar, fa. setlerini sarı suları arasında ta. | kirler ve dilenciler en dayımıl * gır, darur. Yağmurlar kesilme» | maz ac'lara katlanacaklar, ken - yatak yavaş yavaş boşalır; ve bu | dilerine türlü türlü işkenceler iki nehrin suladığı geniş saha | yapacaklardır. şurasında burasmda siyah pis| &Atoş saçan güneşin altında u. su yığınları bulunan kokmuş bir zam beyaz sakallı bir fakir başı bataklık halini alır, Çürümüş | açık olarak bir heykel gibi du. otsetlerin Üzerinde böcekler yu - | rur. Bir diğeri vücuduna çamur va yapar, sinekler inip kalkar, | srvayarak bir ölü gibi yere ya - et yiyen kuşlar üzerlerine ine - | tar, gelip, geçen yolcular zaval - rek birer lokma et kapmağa ça- | lmın vücuduna basarlar, fakat İışırlar. fakirin ağzından en ufak bir şi . İkinciteşrin sonunda bu yedi | kâyet sesi bile çıkmaz. kilometre murabbalık arazi bom. Bir üçüncüsü otuz sene hiç o. bog kalır, Ara sıra havasından | turmamağı nezretmiştir. Bir geçen birkaç akbaba istisna edi. | Bambo kamışına dayanarak Tirse canlı hiçbir mahlik buraya | yakta durur. Uyumak zamanı uğramaz, İşte bu mevsim pana - gelince kendisini koltuklarmdan yır mevsimidir. iplerle bir ağaca bağlar, bu ga - O vakıt buranın manzarası Ge- | rip vaziyet içerisinde tatir bir uy gişir, Allahabaddan, yakm şe . | kuya dalar, Bir dördüneüsü çi hirler ve köylerden, hattâ epey. | viler çakılı bir tahtaya uzanmış” ee uzak memleketlerden buraya | tır. Çivi başları vücudunu deler, birçok hacılar gelir. Burası Hint | kan akar, kurur ve vücudun et- de yaşayan muhtelif ırktan in rafmda kabuk bağlar, Bir sonun sanlarım mukaddes randevu ye- | cusu sabahtan akşama kadar ridir. Etlerinin altından bütün kollarmı havaya kaldırarak a . kemikleri sayılan sika Benga » yakta durur, mafsalları şişer, fa Jeliler. muhteşem elbiseleri içeri | kat yüzünde iztırap çektiğine sinde mağrur yürüyen Lahor ba dair hiçbir eser yoktur. halisi, vahşi tavırlı, emniyetsiz Bu korkunç manzaraları gö - bakışlı şimalden gelmiş Hintler | ren bacılar da coşarlar. Gözleri buraya koşar, bu ıssiz ovada ça kıvilermlar saçmağa başlar, est murdan ve samandan yapılmış | sen sicak ve kelabalık bu kütle- bir şehir doğuverir. Burada ye- nin sinirlerini bozmuştur. O va. pılan çamur kulübeler kolera ve | kıt bütün Hintliler dualar oku - veba mikroplarının en hoşuna | yarak, davul çalarak Koşmağa giden yuvalardır. Burada bir ay | başlarlar. Koştukları yer ağaç - kalan hacılar, buradan aldıklası | lar çakılmış bir ağaçlıktır. Bu - ikropları Hindin her tarafma rada yer oyulmuş ve bu oyuğun Bu yedi kilometrelik toprak - | Çukurun içersinde ateş yakı . larm kulübeler kurulmayan 515. | mıştır. Kazıkların tepesinde ip. mında sil panayır kurulur. Dük ler vardır. Bir Hintli bu iplere kânlar biribirinin omuzunu öper bağlanır ve ateşin üzerine ası - sergiler yanyana gelir. Dükkân. | lir. Bu merasim üç saat devam ların içerisi çeşit çeşit oşya de eder. Ve üç gün tekrar edilir, A- hıdur. İşlenmiş bakır kaplar, sır malı, ipekli kumaşlar, çizgili kar Halk kendisini sevine sevineişken “ceye sokan üzerinde ayaklarından asıl Alevler daha fazla yükselince yı dizlerin toplanmıştır. İri ter damlaları ateşin üzerine dökülerek cızır . dar. Bu merasim devam eder - ken fakir, coşkun bir halde ilâ - hiler okur. Bu ilâhilerde sabrın insanı selâmete ulaştırdığından bahsedilmektedir. Bazan ülevler farla yükselir, o vakıt fakir büsbütün yanmasın diye iplerle vücudu biraz daha yukarıya kaldırılır. Bu marza « ralar hacıları büsbütün coştu . rur. Boğazdan gelen seslerle Nü. hiler okuyarak mabud Siva, ve ölüm ilâhı olan Kaliyi anarlar. Ve inanılmıyacak bir hızla dön meğe başlarlar. Artık ölüm ilâh: Kaliye kur - banlar sunmak zamanı gelmiştir. Eskiden bu merasimde insanlar kurban edilirmiş, fakat İngilizler bunu kati surette menettikleri , İki ayağı üzerinde yürüyen köpek . Mis Markiz adında Avustralyalı bir kadın köpeğini iki ayağı üze- rinde yürümeğe alıştırmak istemiş ve aylaren emek sarfettikten son. ra bu işte tamamiyle muvaffak olmuştur. Simdi bu hayvanm 1500 metrelik bir yolu f:pkı bir insan gibi iki ayağı ile yürüyebildiğini İngiliz gazeteleri yazıyor. Heriyo'nun entarileri Pijama entariye hakiki bir gale, be kazandı, şurada, burada hadi , ren rasgelinen entari dostlarma rağmen artık entari tamamiyle ta rike karışmaktadır, Torunlarımız artık entariyi yalnız müzelerde görebilecek ve bir yaz gecesinde geniş bir entari le püfür püfür u- yumanm zevkini tadamıyacaktır, Fakat çntarinin dostları yalnız şarkta değildir. Garpta dahi en - tariyo bağlı olan birçok insanlar vardır. Bunlar yaşında eski Fran. *ız mobusan meclis reisi ve Diyon belediye reisi meşhur Heriyo gelir, Heriyo entarisiz hiçbir gece ge milletler haz bu lane GEN toplanmıştır. Bu adem üç soct içersinde ateş yaran bir çukurun durur alevler yüzünü yalar büsbütün yanmasın diye savdl, den asarlar, için kâhinler bugün keçi kur . ban etmek mecburiyetinde kal - mışlârdır. Mabudun (heykeli yüksek bir yere konur, Heyke - lin korkunç yüzünde yılanlar çö reklenmiştir. Çiçeklerle süslen » miş keçinin başı tahta bir cen . derede sıkıştırılır. Acı acer me. leyen keçinin yüzüne Ganjm mukaddes suyundan serpilir, Bir deribire sıcak iner. damarlardan siyah kan fışkırır, baş düşer. O vakıt halkm heyecanı son dere- ceyi bulmuştur. Herkes göğsünü yumruklar, trnaklarile yüzünü yırtar, mânasız kelimelerle hay- kırır, danseder, tepinir, toprakla Ta yuvarlanır, bu son merasim, hacıların tamamiyle. kuvvetten düştükleri ana kadar devam © - der, . — —— ——- ZE YEMEME imralı'da hayat (Grplaklar), (Açlık), (Köyün Yolu), (Ceylin Avı) ve (Perde. nin Arkası) isimli roman ve hi kâyelerin muharriri Refik Ahmet Sevengil, okuyucuları derin bir merak, heyecan ve osrar İle sarıp sürükleyecek yeni bir eser vücü- de getirmiştir. Neşriyat hayatının mühim bir hâdisesini teşkil ede. cek olan bu romanm adı “İmralı” dır, Hayat ve mukadderatın keön- dilerine hazırlsdığı trajediyi ce- saretle oynayıp bitirmiş ve neti- coyi serbestçe ve tahammülle o- muzlarında taşımakta olan insan. lar nasıl yaşıyorler? oMabkümlar bu neticeye nasl, niçin, ne yol dan geldiler? Karanlık bir ruh ll mami ve müuztarip ruh, İmralı mucize- sinin ışığıyle aydmlanmamış ol saydı nasti bir âkrbetle kargılağa- caktı?, Refik Ahmet Sevengil'in yeni romanmı | temmuz salı gününden #ibareon VAKIT gazetesinin tef- rika sütunlarda bulacaksmız, EET e ATAN EA vi LALA