Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
S0 NİSAN — 1041 ıD 1en Ürktüğünüz şey ihtiyarlamak ve gçirkin tir, İhtiyarlamanın önü « Ma siyan olur, ancak tuvas- , “Yesnide ihtiyarlığı gerilet - “ Mümkündür. Fakat bayanlar b Saym ki güzel görünmek eli *8 olduğu gibi, çirkin görün « “& de ekseriya kendiniz sgeböe Verireniz. Kadmm yüzüne, “ilerine güzellik veren mer y Aet, Befkat ve uslu başlılıktır. e t 3giddet kadmları — çirkin ve çabuk ihtiyarlatan se aa a BURURU 0&9 ©n ufak sebeplerden do- hiddetlenmek bir hi- b*ğlıdır Bir ek söz, bir satır hl! mânalı bakış, bir ima Si« ""d"' Gıkarablir, ateş püskü « Ühis Fakat düşünüyor mu - ? ki hiddet her şeyden evvel muhakemenizi — öldürür. h leı—e kızdınız mt artık salim , “Mayla düşünemezsiniz, Man- Yerini hiddete terketmiştir. bü hiddetli haliniz sizi evve- Aş. “evi bakımdan çoök çirkin, Aül edilmez bir İnsan ola « kllüsteı—n— Çünkü bilhassa ©e | ül' her şeyden evvel kadında İ “Zekâ, mantık ararlar, Zekâ» mlnlıktan mahrum kadım mâ * bir şeydir. Hiddet, şiddet, si- Izdan, mantığımızdan mah- . ettiği için manen çirkinleşti « ıl-r RE'PGİ bu mu ya? Öfkelenen, denen bir kadımnm yüzüne e' bakmız, Bu kadm neka« iu'hzıaı olsa hiddetle eski güzel b AYbolur, Öfkeli bir kadınm “omisini tetkik edin, gözleri İ den fırlamış, yüzü kızar « 'Alnr kırışmış, ağzı çarpıl - "'Gıın karışmış, velhasıl ta- edilemiyecek — derecede Asabi bir Ar;_—»,ır n k - İl——ı manzara — içine M L öfkeli bir kadınm sesi ne Ahe tahammül edilmez şey- , âl nün bir kere, tatlı bir mu hı, Ünlediğiniz o kadın sesi, h. Gatlak çıkmakta, adetâ bos Srtılmaktadır. Milar kendi kendinizi kan - h. *, öfkenin bir an için de - % geçeceğine inanmayın... j yüzünüzü bir dakika %hnle;umeı- Öfkenin yü - hâsıl edeceği çirkinlik dae inanım ki yüzdeki bu Ük . hrm şişkinliklerin, mavi, qı"“’-l'hıît'rn hâsıl olmasma sece ı ddet şiddattir. Kadıma W yakışır, Öfke en fe» İ hlyınlı.r bir de şu cep- DET heden düşünün, ne diye öfkeleni- yorsunuz? Elimizde mi dameyin? Öfkelenmek de öfkelenmemek do elinizdedir. Bir kere ölfkelenmek ©o işte haksız oldüğünüzü moydana koyan en birinci delildir. Eğer haklı iseniz ne diye öfkeleniyor « sunuz?., Mantığınızı kaybatmeden haklı olduğunuzu meydana cikare manız her zaman için mümklündür. Üfkelendiğiniz zaman muhake « menizi, mantığımızı kaybedeceği « nizden hakkımızı da müdafaa ede- miyeceksiniz, Çünkü bir kere Öfs kelenen kadm başkasmı dinle. mez, Makul'bir münakaşaya ya « naşmaz, hattâ söylenenleri duy « maz, Kendi söylediklerinin de ne- | reye vardığını düşünmez bile. Bu sebeplerle öfkeniz hakkmızı mü « dâfaa etmenize mâni olur ve size ayrı bir zarar verir. Öfke insanı ham manon hemi de maddeten yıkar, Öfke insanı ya « vaş yavaş kudretten düşürür, ah lâkf möziyetlerini kaybettirir, çire kinleştirir, vakitsiz ihiyarlattırır. Bu kadar zararlı br halden kur- tulmak istömez misiniz? Elbette istersiniz, İşte size tavsiye edece- ğimiz çare: Kızdığınızı hissettiniz mi hemen makinelerinizin çözülmesine mey « dan vermeyin, Kendinizi &ıikm ve bir dakika sabredin, Bu bir dakife ka içinde yapacağınız iş gayetle basittir. Derhal banyonuza koşa » rak varsa bir duş yıpı.r yoksa el Serin su ıinirlerlniz! tenbih eder başmıza çıkan kan asağı iner ve öfkeniz geçer, Eğer öfkelenmek, hiddetlen - mek, artık sizde tabil halleriniz a« rasında yer almışsa o takdirde de ya bir doktora başvurun veya ilk pratik çare olmak Üüzere yemek sisteminizi değiştirin, eti az, Sebe zeleri, vitaminli yemekler bol ye. yn, her gün 9 saat uyuyun, Bazı kimseler “uyuyamıyorum, cok Sls hirliyim,, derler, Yanlıştır. Sinirli oldukları için uyuyamıyorlar de « Bil, uyuyamadıkları icin sinirli o - hıyorlardır. Sonra bir de' telkin meselesi vardır. Bir insan her ne olursa ole sun sinirlenmiyeceğini kendi kene dine telkin ederse sinirlenmez. Siz de böyle yapm, günde dört beş defa kendi kendinize sinirlenmi - yeceğinize söz verin, Çünkü si - nirlenmek, öfkelenmek, hiddetlen mek, hiç de hoş şeyler değildir. Sizi hem çirkinleştirir, hem çabuk ihtiyarlatır, hem de karşmızdaki« lera eğlence yapar, Viurak Askroniç elektrik fabrikala- rında müdür muavinliği mün. haldi. Herkes Coe Bol'ün müdür muavinliğine tayin edileceğini söylüyordu. Coe iri yarı, uzun boylu ve ismi çok anılan amatör bir bokLördü. Londra spor ma. hafilinde herkes tarafından ser vilirdi. : Fabrikanım — sahibi — ihtiyar Askroniç, Gdirektörün — tavsiye ettiği bütün namzedleri tetkik ediyordu. Dostları bu namzedler arasından Coe'yi tercih etmesi için Askroniç'e tesir ediyorlar, Coe'nin sevimli hali ve bilhassa kuvveti ile kendisini ameleye sevdireceğini ileri sürüyorlardı: Cot güler yüzlü idi, —mütavazi idi, merddi.. Çocukla çocuk, vü- yükle büyük olur, bir hamalla bile arkadaşlık etmekte tered. düt etmezdi. Fakat buna rağmen patron münhal mevkii derhal Coe'ye vermedi. Çünkü namzed. ler arasmda bir de de bağlı, cidi ve sözünün eriydi. Fakat Coe'deki hususiyetler mur hakkakki Alber'de yoktu. Bunun üzerine Askroniç: — Her ikisini de hususi bir imtihandan geçirelim, o zaman kararımizi veririz.. « Coe Bolin ile Alber Ros çok sâamimi iki arkadaştılar. İkisi de biribirlerinm karakterine hay- randılar. İkisi de mühendisti, ikisi de fevkalâde çalışkandı ve meydana getirdikleri işler müta. hasısları hayran bırakıyord. İtisi de müdür muavınlıgı mev. bile aralarımnı açmayordu. Bir akşam yine iki arkadaş bürolarında otururlarken içeri- ye birdenbire ihtiyar Askroniç girdi: — Çocuklar, dedi, derhal Glaskov'a gitmek mecburiyetin. deyim, bir saate kadar eksp. resle hareket edeceğim. En iti- mat ettiğim kimseler sizler oldu: ğunuz için kasanın anahtarlarını size bırakıyorum., Plânlarım bir çoğu odamda masamın üzerinde. dir, Onları kasaya yerleştirirse. dir. Onları kasaya yerleğtirirsi. niz, sonra sen Coe anahltarı ge çerken bizim eve bırakmrem. İki arkadaş derhal çalışmağa basladılar. Yarım saat sonra plânlar yerine konulmuştu.. Coe kasayı kilitledi. Anahtarları ce- bine koydu ve sonra arkadasşı Alber'e dönerek: — Naarl, dedi, hiç de ğeç kal. madık, yarım saatte işi tamam. ladık. Dakat Alber gözlerini kapıya ğ reeek vaktimiz yok. He- kıyılsm Serbetîer içile Lîlkmçya yukarda, kom- öyı Zelen bir kaç kadınla be- ordu. ' y.Plda Sünbülağa sokağında D Teisin evinin alt katında. Nasip olmaz bir "“lâh kıyılıyor, — hafızlar '-', Eğ “'Wvor. serbetler içiliyor- h. Oürlü kademli — olsun, | '% 3' Artık muradıma' er- ! J Üa leri içtik.. gidiyoruz... & Çekılıp gidiyordu. İ E: " İSİ bir saat bile sürme- €ve kadar birlikte ge- arkadaşları da nikâhtan / Teis bu işi acele bitirdi ve Uğurladıktan sonra, alt Ca bir arkadasını nöbet- Taktı ve tekrar üst ka- —LÜKREÇYA İLE GEÇEN MESUT GECELER Racep reis memnundu. Ârtık sev gilisine kavuşmuştu. Bu, herkese muvaflakiyetti. Recep: — Aslan ağzından kuzuyu al- dım.. ' diya seviniyordu. Recep son zamanda Bekri Mus- tafanın teşvikile içkiye alışmıştı. Recep dolaptan içki çıkardı: — Böyle bir tecede de — içmez- sem, ne Zaman içeceğim, Lükreç- ya? senin için sarayla, — zulümle mücadele ettim.. Bu akşam sarhoş olmak hakkımdır, değil mi? Lukreçya gülüyordu: — İçebilirsiniz.. içki, neşe verir derler. kiye alışmışsınızdır... Ben de bir İ aA zi | İ , İi v c 3 TopkaDı Nakleden: Cemil Nejat Alber Ros' vardı. Bu genç de işine fevkalâ, MWM Sarayına Ve kafa dikmiş, hareketsiz kalmışt. ÂAr- kadaşımmın -sözlerine cevap vermedi, sapsarı kesilmişti, Coe derhal döndü kapıya baktı: — EKapmın eşiğinde sağ elim .de bir tabanca tutan maskeli bir haydut duruyordu. Haydut: — Eller yultarı.. diye kükrecdi. Sen Coe ver bakalrm sşu kasanm anahtarlarımı.. Alber Ros tireyordu: — Eyvah, mahvolduk. Diye mırıldandı.. Haydut Al. ber'in endişesini farketmişti: — Kesin bakayım şu mırıltıyı. Verin diyorum size anahtarları. Ve haydut iki adım ileriye attı. Coe hiç istifini bile bozma, mıştı. Büyük bir cesaret ve so- gukkanlılıkla: — Anahtarlarr mı, dedi. Eğer anahtarları muhakkak istiyorsa- nız gelin alınm.. Tabit alabilirsı . Niz, Ve sözlerinde kuru tehdit ol, madığını göstermek için de yumruklarını sıktı. Alber arka- daşının fikrini a.nlamıştı. Mani olmak için: — Coe, dedi, daha iyisi anah- tarları verelim.. Karşı gelmemiz nafile, — Hayır, diye Coe kükredi, hayır, bu ahlâksızca baskına boyun eğemiyeceğim.. Cesareti varsa yanaşsın.. Maskeli haydut acı bir kahka. ha koyuverdi: — Bana bak delikanlı, dedi, ben öyle fazla cesaretten pek hoşlanmam.. Uzun müddet de keyfini bekliyecek vaktim yok. Eğer on sayıncaya kadar anah. lari banâa:dtmazsan ateş ede“ sessizdir, başka kimseyi rahatsız etmeden hayatını — cehenneme gönderebilir. Eğer Hayatmı kurtarmak istiyorsan anahtar- ları derhal atarsın... Ve haydu: saymağa başladı.. — Bir.. İki. Üç.. Dört.. Beş. O zamana kadar sessiz duran — Kazandınız, dedi.. Verec. ğim anahtarları bir dakika du. run., Ve elini cebine attı, anahtarları cıkardı, yabancı âdama doğrüu fırlatırken kendisini de büyük bir çeviklikle İleriye doğru att: ve haydudun bacaklarma sarıl- dığı gibi yere serdi.. Bu hareket o kadar ani olmuştu ki, haydut tabancasını kullanabilecek — za- man bulamamıstı.. Yere düşme., siyle beraber haydudun elinden tabancası da kactı ve Alber'in ayakları dibine düştü.. Alber ta, bancayı alrp derhal vaziyete hâ- kim olacağına onu bir tekme ile giren CASUS LUKREÇYA Dördüncü. Murad devrinde bir. Venediksövalyesinin. kızı.: Y.ı!m İSKENDER F. SERTELL vakitler denize çıktığım — zaman, adaların nefis şaraplarma alışmış- tım ama, İstanbula gelince o şara- bı bulamadım, terkettim. Son gün- lerde senin yüzünden tekrar içki- ye başladım. Kadehleri doldurdu.. Küçük bir tepsi içine birçok mey valar koydu. — Haydi bakalım. bu gece ben en mesut dakikalarımıı yaşıyorum, Lukzeçyal Lnxreçya kadehi aldı.. kokladı.. tiksinmiş bir halde tekrar kadehi tepsinin içine bıraktı: / — Bunu nasıl içebiliyorsunuz? — Niçin? hoşunuza gitmedi mi? — Biz içkiye alışık değiliz. Sa- rayda padişah içki içmezdi. — Biliyorum... Sultan — Murat içki düşmanıdır.. Hattâ — sigarayı kahvezi bile menetti. — Fakat, in- san dünyada bunca sıkımtılar çe- ker, sonsuz meşakkatlere — taham- mül eaer de içki içmeden yaşarsa, dünyayı anlamamış sayılır. Sizin Venediğin nefis şarabınr burada bulmatsıza imkân yoktur, Lukreç ya! Bu gece afyon da bulsan ıçme- İisin! , | ükl Ha dd . £ (Merak etme tabıma.ımııı.m F üeü G İ daha uzaklara fırlattı. Bunun üzerine maskeli haydutla Coe düşünmeğe başladılar, iki daki- ka sonra Coe kuvvetli kollarile hayduda hâkim olmuştu.. Sırt üstü yere yatırdı. ladı ve dizini de göğsüne basa, tak: — Şimdi maskeni çıkarır, se- nin kim olduğunu anlarız. Dedi ve haydudun yüzünden maskesini çekti. Maske düşünce iki arkadaş da afalladılar ve: .— Mösyö Askroniç;. Diye bağırmaktan kendilerini alamadılar, İhtiyar patron nefes nefese kalmıştı: — Çek dizini göğsümden, de- li oğlan, dedi. Az daha öldüre. cektin beni. Bir iki dakika sonra Coe Bol ile Alber Ros ihtiyar Âskroniç. in yazıhanesinde patronlarile karşı karsıya bulunüyorlardı.. İhtiyar patron: — Çök cesursun Coe, dedi.. Fakat soğukkanlılığını muhatar Za edip tam zamanında- hareket etn'şemiş olsaydın partiyi kaybe- Beni yere yuvarladı. iâ'âfı?&'e 'kadar Uze'iniğ a. tılacagmı tahmin etmemiştim. İhtiyar Askroniç bundan son- ra ÂAlber Ros'a dönerek: — BSen Rös, verinden bile ki- pirdanmadan aptal gibi seyirci kalarak bütün yükü Coöe'ye bi. raktın, : Dedi.. Alber - kıpkırmızı ke, sildi: — Nüâzik vaziyette bulunuyor- düm Mösyö. dedi. Pek tabil karışamazdım., Çünkü fikrinizi anlamıştım. Coe'nin — daha ileri 'gitmesine Mmüsaade edemezdim. — Demek maskeli : haydudu tanımıştım ?, —- Tabil Mösyö, — Şimdi tehlike gecmzş öldü- ğu için pek tabil böyle koönüşa. caksın.. Söyle nasıl — tanımıştın keni? — Basit patron, Elbiselerini: değiştirmiş. sesinizi mükemm :. len değiştirmiş, fakat kundurala: vınızı değiştirmeği unutmuştu. nuz.. Odamıza girip de Glas. Lükreçva oyun bozanlık yapmas , mak 1ğin bir vudum içti ve dudak- : ların: büzdü.. yüzünü buruşturdu — Çök sört.. — Piraz su koyalım... — sertliği gider - Ya lezzetirfi.. — O kadar lfena degıl Y edıhuie— nin et güzel, emnefis râkısı... Recep susuz olarak bir.. kadehi midesire hosalttı" ; — Oh.. içime bir vığın ateş dör külmüş gibi, damarlarım biranda tutustu sanıyorum. Havdi,.iç şile — nu, Lükreçya! Ve kadehi tekrar üuzattı: — Bak,, ben senin İçin ne isken- celere ktatlandım... Ne tehlikelere göğüs gerdim. Sen de benim biri- cik ârzumu yap! bu, zehir de olsa içmelisin! Başka türlü yüzün gül- miyecek, Lukreçya güçlükle kadehi — bo- — Berbat bir şey.. bununla in- şalttı: Ellerini bağ. kov'a gideceğinizi söylediğiniz — zaman ayağınızda topuük lâstiği — büzülmüş ve tamir edilmiş bir * sarı jskarpin vardı, Bu iskarpin”” leri haydudun ayağında görünce derhal karşımızda sizin bulundu- gunuzu anlamıştım. Sonra solak olduğunuz için tabancayı sağ e. — linizde pek acemice tutuyordu. ntiz. İşte bu sebeplerle bizi teh- ” dit eden sahte haydudun siz ol- duğunuzu derhal anladım.. İhtiyar Askronic: — ÜÖyle mi7.. Dedi ve bir daha bu mevzu ü. V zerinde konuşmadı. Kimseye bu. — garip macera da bahsolunmadı. Fakat ertesi gün müdür mua,, . vinliği mevkjin Alber Ros'a ve- rildiğini duyan herkes şaşırdı ve bu tercihin neden ileri gel- diğini kimse anlayamadı.. Yalnız umum müdür meseleyi öğrendi. . İhtiyar patron bu tercihin sebep. M Iermı şöyle anlatıyordu: — İkisini de imtihan ettim.. Herhalde Coe Bol çok cesur bir delikanlı.. müdür muavini kuvvetten ziyade akıl ve zekâ kuvvetli ve , olabilmek için .. lâzım.> İşte Alber Ros'un bu mö/ ; ziyetlerini — buldum"” Filkakika »» “Küvvet de lâzım ama, zekâyı ter- cih etmek bizim icin daâha hayır- ir ölür. Bu yüzden ben de Alber Ros'u tercih ettim. CEMİL NEJA: Birinci Sınıf Wütehassıs Doktor Nuri Beller Sinir ve Ruh Hastalıkları Ankara Caddesi Numara: T1 Muayene saatleri: 16 dan 20 ye kadar BAA ŞT SD a ATAN UA ARAL I Dr. İ -ar yolları hastalık- ları mütehassısıi " Weyelğlin Ustiklar Caddesı No, *kl Kemal Özsan Yrrsa Ve umn lîıîü Uihanvar ypartı V: $VENEP san aasıl neşelenir?! — Biraz sonra görürsün, sevgili e. çiçeğim' Biraz sonra bülbül — gibi sşakıdığın zaman, sen de benim g- bi Üst üste jçeceksin! “Recep elma soyuyordu: — Şu Cemal çelebiye nasıl uy- duün Ja baskım verdin.. onuün eline- , nasli düştün., Lukreçya? buna hâ- ... (â şaşıyorum. Seni,o mu saraydan? kaçırdı —— Luxreçya şaşkın şaşkın Recebin vüzüne bakârak: rica ederim, eski şeyleri karıştırma ! olan oldü.. turüyoruz. Kendimizden, saadeti- mizden bahsedelim. -« Bana geçmişten — bahsetme.. şimdi karşi karşıya e- — Ah, sen ne kadar güzel ka- ' nuşuyorsun, Lükreçyal — türkçeyi /—bir Türk gibi öğrenmissin! seni gö reti Venedikli demez.. bir İstam bul bülbülü ötüyor saflğr. Lukreçya gülmeğe başladı. : ç (Devamı var) ÜU açti