8 NİSAN — 11 BEN BÖYLE İSTEMİN SENİ... Birkaç gün evvel, bir minase. betik gazetelerde mii geçen AK Man generallerinden ve eski Or yanlı pağalarından miltevefta fon OMüscllâh millet) adl kan “Bir. ulus çe gir Mek noeburiyetiyle karşılaşırsa, İ bütün millet efradma düsen bir. m vazifeler vardır, O zaman €rkek, ihtiyar, genç vazife bna koşmalıdır,,, (o demişti, İadesi Möhumt Tahir tarafı Hanıma o çevrilen bu kitap defa 1301 de Ebüksiya matba: dn basılmıştır.) Osmanlı paşasınm ba fikri YA atteğı zaman, uluslar ara” in, Hünmiyet bir şey değildi, Alin bir haklikatti, Almam gence Sİ bir mütsarifeyi tekrarlamake “m İsüla bir sey yapmamıştı, Yilkakzen, savaşa giren bir ule- MI bütün fertlerine düşen ayrı > Wsifeter olmakla beraber, es. “perde yalnız, mükellef e Vatan vazifelerini başarmaya alar, cephelerde kanlarını dö- e Sd, Bazlinkü gibi, harp cep çile, harp sahalarından yüz ve yüsleres kilometre uzak» , bulunan memleket sahaları * Dürumda değildi, Li * kerilerinde kalanlar, teh rahat yaşarlardı, Yogâre eli, ordunun zaferiyle, inle boğuşan evlüttarının, mm, &ardeslerinin, baba - sihhat ve selâmetleriydi. “İ savaşlarda haslakelere, > yaralılar» hürmet edi. acık şehirler topa tutulmazdı. öyle mi ya?.. Bugünün » takliği no hasta, ne serbest ” tahiyor, Basıyor topu, veriş- Yor tayyarelere bombayı, taş m tas birakmıyor. ESA herpler - klan ne derse de- © Muhakkak ki izsemiydi, bu varın arsada #ortamet, allam İN venda gofkat vardı, Ba - İRİ topların arkasmda ise vel var, Son İngilir ve mihver harbi gös” MİK nlislar, cephe gerilerini, örden dnha fazla gayrei ve fedakirliklarin muhafaza vazifesi- le karşı karşıya bulunuyorlar, Türk milleti bu hakikati olanca şümuliyle kavramış, her fert ken. dişine bir vazife düştüğünü anlar muştar. Savaşın kanlı, karışık, musmma» İı ve sağa sola yalpalar yapan fe- ci durumunu, en üeru köylerimiz. deki millet ferdimiz dahi iftiharla. ra lâyık bir issbetle takip ve bil hassa muhakeme etmekte, ve on- lar hafıkmda muhtemel neticeler üzeriyde hükümler vermektedir, Milletimizin bu hayretlere, tak- dirlere Yiyik ve göğsümüzü gurur Is kabartacak uyanıklığı, onun ol dum olasıyı asker rahunün hâki- miyetini gösteren bir tecellisi de- gu midir?.. Türkler, askeri sahadaki bu an- anevi şunru, her devirde güster mişler, hattâ İmparatorluğun alça. hş devirleri, Tükün varlığnadaki bn muktddes ateşi söndürememiş, mlileş olarak, asker millet olarak 'Törx dalma büyük bir mevcudiyet olmuştur, Hem hazinesinde bir tek yürüyen Türk ulusa, zamandan ziyale o yola, ker $ey- den önce asker millet olmak yolu: hak verir!,, Ben böyle isterim seni: hey leyte , ecnebi Hep şule, bep söher dolu bir cep. hei sefit! 'Vilki avukatlığ a | Sebelüttarık kojazından , A.) — Son ve- cumhuriyetçi a El Viki, Nevyorktaki Vs yoniden avukatlığa me eren V Bemzedi olarık iştirak e | nl garda geçen Fransız gemileri Cebelitarık; 17 (AA) — Uç Fransız denizaltısı ile bir Fran- siz destroyerinin, e g olarak larca'ya” Mk di ü. were ik geştiği görülmüştür. İN Tinrin hücumu elâketlerinenbüyüğüdür “atandaş! Uyanık oli .HABER,, Birkaç güne kadar ty U HARBİN EN se CASUSLARINI HAKİKİ VİYETLERİLE BİRER BİRER TANITACAK OLAN ENi HARBİN “KIZIL KiTABI,, İM NESRE BAŞLIYOR. Pütün Türkiye vatandaşları! Bu gizli hi İekklah takin ediniz: “HABER — Aksam postası izmir notları: 5 Izmirden görünüşler « İzmire ait son yazımı bü girin | kat civardaki dağlar tam yirmi şehirden bazı görünüşlere has | gün bembeyaz kaldı. Ben bu “Örünmiyen orda | Pek eğ BAŞLIYOR e. redöceğim.. Bunlar mühtelif za. manlarda gözüme çarpın man, haliyle İzmiri neye benzettim İzmirden görünüşler oo 2 zaralar.. Edebiyat yapacak de, | biliyor musunuz? Dondürma ku gilim. Yalnız objektif bir görüş | tusuna. le size bu manzaraları naklede" ceğim., İZMİRİN GECE HALİ Gece saat" 23.. Karşıyaka va. purundayım.. Yanımda bir dos, tum anlatıyor. “Biliyor musun, diyor, İzmirin gece hali neye benzeyor.. Bir taca. Evet sanki, şehir mesut milletin başıma konmuş bir taçtır.” Dikkat ediyorum, dostumun hakkı var. İzmirin karşyaka, dan veya denizden görünüşü ha“ kikaten bir taştan farksız. Şehir bir yandan Alsancaktan, diğer taraftan güzel yalıdan Kadifeka- leye doğru yükselerek, sahilin kâidesini teşkil) ettiği bir müsel, les şeklinde yükseliyor. Daha doğrusu buna bir şibimtinharif demek doğru olur. Geceleyin o İzmirin ışıkları pıridayınca bu şibimünharif bu binlerce pırlanta ile işlenmiş | bir taç balini alıyor. Vapar İzmire . yaklaşırken dostum ilâve etti: “İzmir bir taça benzer, Kargı, yakada da nadide bir kolye hali vardır.” ; Döndüm. Geride bıraktığın güzel Karsıyakaya oObaktım. Donturmın yine hakkı vardı. Karşıyaka kordonu tek tek par. lak Hâmbalarla ışıklandırılmış, uzaktan yalnız ba ışıklar görü nliyor. Sadece iskele civarmda bir ışık bolluğu göze çarpıyor, Dostum ilâve etti: “Kordonboyundaki tek lâm balar gerdanlığın pırlanta işli zinciridir, istersen İskele civa, rındaki işık bolluğuna da ma, dalyon diyebilirsin.,, dedi. Gözlerinle dostuma bir kere daha hak verdim. İZMİRİN YAĞMURU İzmirin meşhur bir yağmur ru var. Bir kere yağmağı baş Jayınca ârtik durmasın kolay kolay beklememeli. Maamafih Güzel şehrin bereketi de bu yağ- murdan.. İzmirliler şehirlerinin halini biliyorlar, yağmur baslar bas. lamaz herkes şemsiyesire sarı. hyor.. Evet İzmirlilerin hemen hepsi şemsiyeli. Sabahtan ha- vayı yağmursuz bulanlar bile yine ihtiyatlı çıkıyor ve böyle yapmakla doğru hareket ediyor lar, çünkü öğleden sonra hava kapıyor ve yağmur baştayor. İzmirin kırk gün kırk gece devam eden yağmuru ve bu yağmur için uydurulan muhtelif “) İZMİRDEKİ KAR İzmire sık sık kar yağmaz. | İzmir kardan sonra hakikaten dohrma kulusuna benzeyor. Btrafı buzlarla karla çevrili, buz gibi rütubetli bir soğuk Tıpkı dondurma kutusu gihi!., KADİFRKALE VE KUÇUKYAMANLAR İzmirin iki yüksek mesire yeri var: Biri İzmirde Kadifekale, diğeri Karşıyakada Küçükya. mânlar.. Kadifekaleye çıkan bir va tandaş İzmirin buen yüksek noktasından şehri (okuşbakışı seyrediyor. İzmirliler herhalde şehirlerinin kuşbakışı manzara" sıni pek seviyorlar ki tatil güm elrinde akınlarla bu güzel tepeye çıkıyorlar. Karşıyakanm da aynı şekilde yüksek bir mesire yeri var, Buraya dkanlar da bir “yandan Bayraklıya ve diğer taraftan Çiğril'e kadar uzanan manzara. yı ve büütn İzmiri yukarıdan seyrediyorlar. İzmirde Yamanlar çok ama, Karşıyakada asıl meşhur olan bu Küçükyamanlar ile Yaman, lar suyu. Yümunlar suyu muhtelif mem b4 sularının birieşmesile meyda n& gelmiş nefis bir su.. İzmirde yok Karşıyak: yar.. Bilmece gibi bir şey 1 nli? , ŞAŞAL Fakat İziniri de sudan yana fâkir zannetmeyin. İamirin de meşhur Şaşal suyu var, Şaşal isminin nereden geldi. ğini tetkik etmiyeceğinden yal, nız bu suyu icen herhangi bir kimsenin lezzetine şaşacağı ve evine bir şişe alacağı muhak- kak., BİR TESADÜF Günlerden pazar, Karşiyakâ. dan İzmire geçiyorum.. Karşmı da-birinci Kordon bütün güzel. liğile © görünüyor. Günlerden pazarolduğu içim gebir bayrak. larla donanmış. Alsancak tarafına bakıyorum. Birinci Kordonda büyük bir bi- nanm üzerinde. Yunan bayrağı dalgalanıyor, Fakat bu Yunan bayrağının &ir mda İtalyan diğer tarafında da Alman bay. rağı var, Dostüm izah etti: İzmirdeki ecnebi konsolosluk- ları birinci Kordonda bulunuyor. Tesadüf bu ya, Yunan konsolos. luğu da İtalyan ve Alihan kon, soloslukları arasma düşmüş. Garip bir tesadüf. Bu günkü vaziyete ne kadar uyuyor. Al man ve İtalyan bayrakları Yu. nan bayrağmı aralarında sikiş tırmağa çalışıyorlar. Fakat Yu. nan bayrağı İzmir körfezinden esen rüzgârla dalgalanarak iki komşusunun da üstüne çıkıyor. Ne denir garip tesadüf işte! MUZAFFER ACAR ihtiyat Yoklaması Beyoğlu Yerli Askerlik şubesinden: günlerde nüfuz hüviyet eizdanıları e beraber şubeye müracaat edilmesi, 724941 Satı. 234.041 Çarşamba 244.941 Perşembe “ 254.041 Cuma , Pırlanta kralı Londra dünva pırlan- talarını kontrci ediyor. Amerika da pırlanta kacakçıla- riie mücadelede Dünyanın bellibaşlı pırlanta ! pırlanta krallığı yıkılmak tekli . istihsal memleketlerinin İKİSİ o. | kesine maruz kalır, lan Belçika Kongosu İle, Porte; kiz Angolosu, merkezi Norveç- te bulunan beynelmilel pırlanta” lar sendikasına müracat, ederek artık azalıktan çıkmış oldukla. rm bildirmişlerdir. Bundan sonra Belçika Kongo. Bu ile Portekiz Angolosi istihsal ettikleri pırlantaları “Amerika Birleşik devletlerine satacaklar- dır : Londra bu güne kadar dünya nın mücevherat alımıp satılan yeşüne merkezi vaziyetindeydi. Bir cemiyet, daha doğrusu bir tek kisi dünya pırlanta istihsa * Jini ve ticaretini kontrol ediyor. Bu meşhur cemiyet Birs cemi , yetidir. Bahsettiğimiz adam da taçsız pırlanta kralı Ernest O. penhaymerdir. Bu taçarz kral ce- nubi Amerikalıdır. Memleketin» de 35 cemiyete riyaset etmek * tedir. Bundan birkaç sene evel Kap. da meşhur ünker pirlantası bu lunmuş ve Sir Ernest bu kıy- metli pırlantayı tam on milyona satım almıştı. Kendisine bu kıy” metli taşı kiminle Lofdraya göndereceği sorulduğu zaman: — Verin bakayım şu taşr. Demiş Ye cebinden çikardığı bir kibri kutusunu — boşaltmış, kıymetli taşı içine koymuş, ku. tuyu birkaç defa kâğıda sarıp Üzerine adresi yazdıktan sonra taahhütlü olarak postaya ver . mişit, KÜÇÜK REKARETLER Sir Ernest Openhaymer ilk defa olarak tesiri altında bulu - nan iki memleketin kontrolünden kaçmakta olduğunu görmekte dir. Maamafih gerek Belçika Köongosu, gerekse Angolo, cenu. bi Afrika için ancak birer küglik ehemmiyetsiz rakip olabilirler. Çünkll şimdiye kadar cemabi Af rikadan senede dört milyon beş yüz bin kırat pırlanta elde olu" Burken, Angolo senede yüz bin Belçika Kongosu da 450 bin krat Pırlanta ekle etmektedir. Yanj bir karat iki dengram olduğuna güre, Angolo senede yirmi kilo, Belçika Kangosu da 83 kilo pır- lanta elde ediyor demektir. Fakat bu muazzam farka rağ men Angolo ve Köngonun bir - likten çıkmaları hem şirket hem de Ernest Opehhaymer için bir tehlike teşkil o edebilir, Çünkü Birleşik Amerika devletleri Birs şirketinin en iyi müşterisidir. Dünya pırlanta İstihsalâtmm yüzde kırkmı Amerika çeker. 1939 senesinde Amerika ön bir milyon kırat, yani iki ton ve iki yüz kilo pırlanta satm almıştı. Pırlantanın Kıymetli bir taş ol. duğu gözönünde tutulunca bu rakamın azametini çok daha iyi takdir edersiniz. Bu yekünun 160,000 kıratı mücevheratçılıkta kullenilmak için ayrılmış, 448 bin kratı işlenmiş ve geriye ka - lan 4659000 kirat pırlanta da sa nayide kullanılmıştır. Eğer yukarda bahsettiğimiz gibi Angolo ve Kongorun misal. leri dünyanın pırlanta, istihsal eden diğer memleketleri. dan da takip olunur ve ani talar Londradaki merközden geç meyip doğrudan doğruya Ameri kaya satılmağı başlarsa o za - İman esasen taçsız, tahisız olan MÜCEVHERAT KAÇAKÇILARI Beynelmilel pirlanta ticareti - nin diğer bir cephesi de Ame - | rikan memurları ile mücevherat re bilhassa pırlanta kaçakçıları arasındaki müthiş ve daimi mi cadeled'r, Bu pırlanta kaçakçı. ları hakikf bir birlik teşkil et , mişlerdir. Fakat bunlara muka - bil Amevfirnda sirf mücevherat kaçakçılarile mücadele etmek f çin kurulmuş bir cemiyet mev - cuttur. Bu cemiyetin kuvvetli bir zabita teşkilâtrvardır, Ayrı. ca Amerikan polisinin mücevher kaçakçıları ile mücadele masası memurları da yukarıda bahset. tiğimiz hususi hafiyelerle teşrikimesai ederek kaçakçılara karşı büyük ve daimi bir müca - dele Açmış bulurmüktadırlar. Bu mücâdele çok piddellidir ve bir çok vakaların husulüne sebe" biyet vermesi bakımından da şayanı dikkattir, Bir giln bir kadın Yugoslav - yağdan muhacir olarak 3 çocuğile birlikte Nevyorka gelmişti. Mu. hacir kontrol memurları kadın muayeneden sonra kaydine: “Hiç bir şekilde şüphe uyandırma - mıştır.” kaydını koymuşlardı. Kadının yanmda bir de meryew ana heykeli vardı. Bu küçük heykeli Avrupadaki dostların * dan biri Şikagoda birisine yol . İuyordu. Halbuki tahtadan olan bu heykelin içi tâmamen oyul - muş ve pırlanta ile doldurulmuş- tu. Şikagoda heykeli alacak zat da beynelmilel pırlanta kaçak * gılarınm en mühim şahsiyetle - rinden biriydi. Ancak bu iste masum olan yalnızca Yugoslav . yalı kadındı, Kadınm saflığın - dan istifade ile böyle bir kaçak çılık yapmağa teşebbüs etmiş. lerdi, ŞAMPANYADAN İSTİFADE Amerikaya giden büyük bir transatlantik de şayanı dikkat bir kaçakçılık vakası olmuştur. Gemide bulunan yolculardan çok zengin, çok neşeli ve çok âlice. tiğin yanından Amerikan ban - dıralı bir motörün geştiğini gö- ren hovarda zengin: —» Niçin şü motördeki arslan lar da sevincimizden hisse al - mâsınlar... Diye bağırmış ve tuttuğu gi. bi üç şişe samıpanyayı motörde- ki gemicilere attırmıştı. Gemide ki bahriyelilerin şayan: hayret bir ustalıkla gişeleri tutmaları herkesi şaşırtmıştı. Vaziyet #on ra anlaşılâr. Bu üç gemici pır lanta kaçakçılarına yataklık ya. pıyorlardı. Hovarda Amerikalı da milthiş bir kaçakçı idi ve suç ortaği kamarot ile birlikte ağ - zana kadar dolu üç şampanya şişesi pırlantayı kaçırmağa mu - vaffak olmuştu. Fakat Amerikan polisi her iki halde de vaziyeti derhal kavra” mış ve bu kaçık pırlantalarm piyasaya çıkmalarına mâni ol - muştu.