4 NİSAN — 194 ZEY İKTİL Büyük hareketli zabıta romanı Komelya sözün arkasın" dinle - © İmedi, dinlemiyordu bile, Kornelya © İlakın yalan söylemediğine emin »« di, — Binbaşı Obundsn haberdar ydı? — Bilmiyorum, Belki de bili . © Kernelya derin bir düşünceye daldı, Varboronun herhalde habe» “Jı değil miydi? Geçen gece dağ ba halde buydu. Varboro onu büyük bir ayıptan kurtarmak istemişti; atlanan sdama karşı şükran his. lezi duydu. Kornelya Jaka baktı: — Büyük baba, Varboro ölme. meli, Onu kurtarmalıyız, sen ve onu kurtaracağız. Eğer ölür. manastıra çekilip hayatnum 40- kadar önün İçin dum edece » Jak gülerek bir kompliman sa- kek bulamıyan kadırlar gider. Üz kendinizi diri diri gömecek ka- İâr çirkin değilsiniz. Merak et » yin, Varboroyu ölümün pençe. Pi n alacağız. Yalnız şu domuz , iin inme ohansen gellese! — Gelebilir mi dersiniz? — Mulitemeldir. Zira kervan lundan gitmediğimizi anlıyacak ; zekidir, 7 — Belki bizi bulamazlar, | — Bulamazlar da lâf mı? At- katır leşi üzerinde uç - Muklarmı görerek yolumuzu bulne ye bu mere ov! görecek. E - ir iz takipçilerden uzaklaşmak, n dan kaçmaktı, Halbuki şimdi, yakalanmış saka kuşlarına ük! Köornelya Jaku hak vermeğe Varboroya nöbet gelmişti. Vü - lu zaman zaman şiddetle sars» ordu, Jak, tüfeğin; aldı, klibe. “en çıkarak bir kayanm Üzerine kt. İhtiyat tedbiri olarak nöbet »mek lâzrmdı. Kornelya bir keçi derisinin #z6- İno oturmuş, hastanın alıma 80 su pansımanı yapıyordu. Var- Ataş içinde sayıklıyordu, Söy- der birçoğu anlaşıtmıyor » Biriz sonra acıklı acrklı söy « te devam etti. — Kornelya, sevgili Kornelys- tem! Kornelya bunu duyunca mem » in bir halde kızardı. Varboro yine sustu, Kornelya Meşin binbaşının tıyuyabileğ: İni LE Halbuki binbaşı tek sayıklamaya basladı. RECEP REİS SARAYDA.. Rep Reis o gece, Cemal çele “den kimasağanın iri (o taneli in iye merakı cduğunu öğrenince, İttesi gün bir inci tedarik ederek Gerçi Recep reis, Lukreçyanın ç naz pöbet bekliyen o adamı İtandırmağa çalışıyordu. Fakat he- İMiz ordan kati bir söz almamıştı. © Lükreçyanın ufak bir göz işareti “bıda durân nödetçinin de geli Pa axlmı almıştı. Nöbetçinin Re- İD Reise kati bir söz vermeyişi “e bundan ileri geliyordu. Resebin bundan haberi yoktu. ». araya gelir gelmez Elmasığı dairesine gitti: — Vaktin varsa biraz konuş UM, ağam! Elmas ağa, Recep reisle iyi ta” Recep, valde sultanın bü- O, sonradan denizci tmesivdi “meş ve tanınmıştı. —Gel bakalım, dedi, çoktanbe- eN Mi oba 'biitün vadiyi ar. “ Yazan: OTWELL BİNNS — Onbaşı Stefanson! Son defa olarak tekrar karşılaşıyoruz! Bu cümleyi bir kahkaha takip atti, ; Kornolya Varbaronun Londra - Gaki cinayet gecesini yaşadığını an ladı. dikkat kesilerek dinliyordu: — Hatırliyor musunuz Stefan - #on? Onu iki gün sonra bulmur- tak... Kadınlar onu feci bir halde sa. katlamışlardı, Başma gelen bu fa- ciadan dolayı çıldırmış gibiydi, Be- rekot versin öldü, Daha henüz ço- caktu, Benim arkadaşımdı, Buns hep sebep olan sizdiniz alçak he » rif! Kabahat tamamiyle sizindir!” Varboro sustu, Kornelya klübe- de hüküm süren süküta tahammül sdemedi, gözleri hastanım dudak « | larından ayrılmıyordu. Varboro &» | ni olarak tekrar konuşmağa başla dı: — Alçak herif, yazı masasma yaklaşmayınız. Hayatınızı kurtar « mak için size bir fırsat vereceğim, hayatımız için size döğüşmek im - Eornelya meraktan çatlıyordu. Varboro başından geçenleri sayrk» lamağa başladı, Demek Varboro » nun Londraya gelmesinin sebebi genç çocuğun intikamını simak i. çindi! Simon Maksvel acaba ne gi- bi bir söbeple genç çocuğun ölü- mine sebep olmuştu? Ne yapmış- ta ki? Ayağa kalktı, Hasta bu esnada bir geyi titmak ister sibi kollarını | uzatı. Kadın elini verdi ve basta slükünet buluncaya kadar geriye çekmek için hiçbir harekötte bu » lunmadı, Etraf yine derin bir ses sisliğe gömüldü. Klübenin dışm - da AYA MAST AYI “ duyutdn herhalde Büyük baba Jak olacak- tı, Başını geriye çevirmek İlzu « mumu bile duymadı, Ayak sesleri kapı yanmda kesildi. Kornelyanm damarlarındaki kanı dondurseak kadar müstehzi bir ses çınladı: — Çok romanİk bir tablo! Hasta ve hastabakıcı! Koraclya başımı çevirdiği ze man karşmında, şeytani bir te » besimle kendisine bakan Jolanse. nl gördü, İSLER KÖTÜLEŞİYOR... Körnelya.elini yavaşça bastanm elinden çekti, İçi korkudan titre. diği halde Johansene cesaretle bakir, herifin arkasmda dört mü- sellâh Berberi duruyordu, * Johansen birkaç saniye wüküt. | tan sonra konuşmağı başlad. | — Av epey urun sürdü, al pişman değilim, Zira kuzu ele geç tikten baska kaplanı da yakain - mış oluyoruz. (Devams var) ri görürmüyordun.. nerelerdesin? * Resep, evvelce hazırladığı valan ları söylemeğe baş'adı: — Ben Akdeniz selerinde iken biraz inci avlamıştım. o Geldiğim gündenberi onları satıp yemekle vakit göçiriyorum- Son dela giden donammaya da iştirak edemedim. O günlerde hasta idim. Elmasağa inci lâfmr (duyunca kulsr kabarttı: — Ne diyorsun. o Recep reis? İnci mi avladın sen? — Öyle ya, Bunda şaşılacak ne var?! — Hâyır... hiç te şaşmadım. Se nin gibi gözü açık bir denizci ek bette Akdeniz seferinden boş dön- mez. Fakat; sen benim inci merak ls olduğumu duymadın mı? — Yook., duymadım, , — Aman ev'ât., ben inciye ba- yılırım. İnsan böyle bir av yapar da İstanbula dönünce Obana bir tek inci olsun getirmez mi? . a e Mİ ça (Dünkü nushadan dovam) Moke ellerimi çözdü. Diğer haydut makine dairesinden çıkı, yordu. Ben gözlerimi Portland- mm üzerine dikmiştim: — Bana mskine tamir ettir. mek mi! dedim. İşte o zaman hakikaten reahvolursunuz. Çün kü diğer motörü de bozmakta bir an olsun tereddüt etmem. Portland güldü ve arkadaşla. rına dönerek; — Duyuyor musuntız, dedi. Beni mahvedecekmiş... Ve bir işaret yaptı. Derhal Üzerime çullandılar, Yere yıkık dığın zaman yüz'imün gözümün şurasında burasında morlar ha. sıl olmuştu bile, Haydutlarm en ağırı geldi karnımı: Üzerine göktü. Portland bir sigara yaktıktan sonra emretti: — Ayakkabılarını çıkapm.. Bu iş bittikten sonra acı ar gülerek: , — Demek ki delikanlı, dedi. Sana iş yaptırmak için biraz canını yakmak lâzım. — Can yakmak kâfi gelmez | bile. Öldürseniz yine bekleme yin. Bir dakika sonra sigarasınm Ateşini çiplek tabanma basarak söndürdü. Arkamda bulunan Jil bir dehşet nidası koparmaktan kendini alamadı. Ateş canımı o kadar ti ki Moke'nin tuttuğu kolumu bir lâhzada kurtardım ve bütün küvvelimle tam çenesinin altma şiddetli bir yumruk savurdum. Moke geriye doğru çekildi ve yumruğum burnuna isabet etti, Haydudun bumundan derhal kan boşandığını görerek sevin- dim. Fakat bu yun.ruk Möke'yi fevkalâde tahrik etmişti, Port. land'ım elinden sikarayı eldr; i “bırak, dedi şu rezilin | ateşle ismini yazayım... Fakat Portland buna müsade etmedi ve; , — Dur bakalım, dedi, Avdette istediğini yaparsın. Fekat şim dilik ona ihtiyacımız var. Dö. müşte İstediğimiz gibi eğleniriz. “Bu sefer Jil'in yalvaran sesini — Ne olur Sandi, diyordu. İnat etme yap istediklerini. Ye, niden etlerini yakmağa başlama" smlar tahammül! edemiyorum. Eğer kendimi kahramanlar gibi tahayyül et. eydim, bütün haydutları birer yumrukta denize yuvarlayıp güzel Jil ile beraber Miami'ye dönmeği düşünürdüm. Fakat veziyet bana çok akrilıca hareket etmek lâzım olduğunu bir kere daha hatırlattı. Tekliflerini ka- bul ettim. Yalmz Portland benimle bem. ber motöre indi. Makineyi ta- mir ettim, yine motör çift çalış. mayt başladı. Yeniden güverteye çıktı.. Portland tabancaâsiyle du” ima beni tehdit ediyordu. İki haydut derhal kollarımı sıkı s1, kı bağladılar ve hemen oracığı Jil'in yanına yuvarlayıverdiler. Yalnız” Jil dudaklarımdaki sevinçli tebessiimü görmüştü. Endişe ve sual dolu nazarlaris bana bakıyordu. Sevinmekte haklıydım. Çünkü motörü tamir ederken hemen w HABER — Alsim posfim Bir kız kaçırıldı Nâkleden: Muzaffer Acar raerkta duran av bıçağımı koy, numa atabilmiştim. Artık Akşam oluyordu. Ben bu & çıkları kendi evim gibi bilirim. Güneşin vaziyetile bir hesap ya, niyor ve en az sekiz saat yolcu Tuktan sonra bir kars parçası görebileceğimizi (o hesapisyor . dum. Eğer şarka doğru gidersek Estkap'a gerbedoğru dönersek yedi hali adaya yaracaktık. Haydutlar kamarada belumu yorlardı, yattığım yerden hare, ketlerini pekâlâ geçir” yordum. Ye baslımda çaldıkları müceyberleri ortaya dökmüşler kesaplar yapıyorlar, dı. Biraz sonra seslerinin yük seldiğini bir fidyeci vecal” ke limesinin geçtiğini duydum. Hiç şüphesiz Jil'in babasından para istiyeceklerdi.. Netekim biraz sonra Moke kamaradan çıkar ken kapının ağzında şu gekilde konuştu: — Peki ya ihtiyar parayı ver. reddederse. meği Portland buz gibi sesiyle te min etti: Ji bütün bunlardan habersiz yorgunluktan bitap bir halde uyuyordu, Ben de uyumağı ka, rar verdim. Çünkü ertesi gün yapılacak çok işler vardı, Uyu mak kuvvet toplamak doğru o. Şafakla keraber gemimiz gar. be doğru döndü, O gün akşama göründü. Saat sekize gelirken adanın yılanlarla dolu sahiline varmıştık. O zaman Portland'ın Behim için de hareket zamanı gelmişti. Brenzi dümende bulu, nuyordu, Diğer üç haydut gemi- nin ön tarafında zinciri hazır. tamakla meşguldüler. Yavaşca seslendim: — Eğer gelirlerse, Siz her ne Dedim, Ve önlime sokmuş ol, duğum biçağa ellerimi dayaya- rak ipleri kolayca kestim bir da, kika içinde evvelâ ellerim, sonra ayaklarım bağlardan kurtuldu. Şimdi Barakde ile sahil ara" sında elli metreden az bir me, sâfe vardı. Yavaşça elelrim;, ayaklarımı oynatarak kanm es kisi gibi cevelân etmesini temin Topkaâpi*SaraYina “alren Di anla 142. — Vallahi düşünmedim, ağset- gım.! Düşünmedin değil.» İnci meraklısı olduğunu bilmiyorum. Hemen elini koynuna attı: — Şurada bir inci saklamtıştım.. Dostinrımdan birine hediye ede cektim, Eğer beğenirsen sana ve- reyim, Ben ona,, başka bir şey he- diye ederim, Recep inciyi uzattı. -— Bilmem ki hoşuna . videcek mi? Elmas ağa inciyi eline (oalmca afa'ladı: — Aman Recep reis, Bunu ba- aa mi bediye ediyorsun? — Ne ©? beğenmedin mi, Val- lahi çok kıymetlidir bu. — Beğenmemek delâf maca üm? Ömrümde bu kadar (güzel bir inci görmedim ben, Çekmecem deki irciler arasında bu kadar gür zel, yuvarlak ve temiz bir inci yok tur sanıyorum. Bayıldım yahu ben bü inciye, Hemen yerinden kalkarak Re cebin boynuna sarıldı... yanaklar rindan öptü. — Sen vefalı bir adammışsın! Senin yerinde başkası olsa, bunu ettim. Brenzi belki bu hareketi görebilirdi fakat ben daha onun bırakmadan bir hamlede Üzerine sicradım ve ensesinden yakala, dığım gibi hem onü hem de kem dimi suya altım. Sular kararmağa - başlamıştı. Bir elimle yüzerken diğer elim. le de Brenzi'nin başını suyun Üzerinde tutuyordum. Brenzi'nin #u ile mücâdele ettiğini görüyor ve onun bu rahatsızlığından bü- * yük bir sevinç duyuyordum. Da, haon kolaç atmamıştım ki mitralyözün takırtısı başladı. Haydutlar ateş ediyorlardı, Bir saniye içinde Brenzi vücudu a“ Şırlaştı kendini bıraktı, Sonra kaskatı kesildi. Haydut siper ol. muş hayatımı kurtarmıştı. Der hal haydudun cesedini suya bı. raktım ve derin bir nefes aldık” tan sonra suya daldım. Suyun içinden sahile kadar gittim ve bilhassa kenarda pek yüksek o. lan sazlar arasında doğruldum. Haydutlar motörü bu tarafa doğru getiremediklerinden pre jektörü yakmışlar, etrafı araştı. rıyorlar ve muttasıl gelişi güzel ateş ediyorlardı. Ben sazlar x rasında kıpırdamıyor, bulundu. Zum yeri belli etmiyordum. Ni- hayet gece tamamen bastırmeca Portland'm Obuz gibi sesini duydum: — Yarm muhakkak buluruz. Nasılsa burada bir yere kaça” mâz ki, Diyordu. Evet ertesi gün beni biraz zor bulurlardı. Ben e o ertesi gördükten sonra bir saat kadar istirahat ettim. Motörün gittiği istikamet benim kanastimi teyit da gizleneceklerdi. Tekrar suya girdim; Kolları. mun, bacaklarım biraz hâreket etmesi bana yeniden kuvvet vermişti. — Artık burnumdelki yüzümdeki yaralar daha az a «yordu. Deniz suyu acılarını biraz geçirmişti, Bütün gece yavaş yavaş ada, dan adaya yüzdüm.. Yoruldu ğum zaman durdum biraz din. lendim. Şafak sökerken yedinci adaya varmıştım. Küçük kulübeye elli metre me safede bir yere gizlenerek bekle meğe başladım. Szet yedi vardı. Portland ile Bravn dişlerine kadar silâhlanmış bir halde kü çük klübeden çıktılar, Doğrucs sahile gelip küçük motörü çek, tiler. Moke yedinci adnda bir bana vermeğe kıyamazdı. — Adam sen de- Benim için hiç kıymeti yok. Kıymeti olsa bile sen den esirger miyim hiç?... Bilirsin ki'ben seni babam gibi severim. — Bilirim. bilirim. Babasız büyrdüğün için, ben sana, küçük” ken epeyce babalık yapmıştım. . — Yaptığın iyilikleri unutma- dım, Elmasağa! Fakat, ne yazık ki, ben çok talisiz bir adanımışım! — Neden talisizsin, a Recep re i5? Arkanda vakle sultan gibi bir hfmin var! Denizlerde o adın anı tıyor.. Padişah da, kaptan paşa da gözünün içine bakıyor. (Herkese kendini sevdirmişsini Her istedi- ğin oluyor. Talisizlik bunun nere» sinde? Recep reis açılmak fırsatını bu- lunca söze başladı: — İyi ama, bütün bunlar beni bedbahtiıktan kurtaramıyor, Ek ma'çığım! Dünyada bir tek kas din sevmiştim. Onu da Oeimden 7 kulübede kalmıştı. Arkadaşla rma: — Allah kolaylık versin. Diye bağırdı.. Küçük motör Portland ve Bravn'ı hamil ola, ark Denim gizlendiğimi zsvnet- tikleri adaya doğru uzaklaştı. lar. Bir saat daha bekledim. Kulübede radyo çalıyordu. Me ke radyodan zabıtanın şu rapo. runu dinliyordu; *— Zabıta J. Merit'in kızım canlı olarak ele geçirmek Ümit” lerini kaybetmiş değildir. J. Me, rit zabıta ile bizzet teşriki me #aj etmiş ve kızını bulmak Üzere Nevyorktan bir tayyare ile ha, valanmıştır, J, Merit kızınm nerede bulur nabileceği Kakkında ufak bir İpucu verene 150,000 dolar ikra, miye verecektir. Bu raporu dinledikten sonras Moke kulübenin kapısmı açarak dişarıya çıktı.. Ben sesiz sessiz tırmanıyordum. Nihayet beni Bana gelince, ben öyle kayt ve gart altımda yaşamaktan hoşlan. madığım için Mister J, Merit'in bankasında teklif ettiği bir işi reğdettim. Fakat Jil hemen her gün gelip beni gemide buluyor, güzel gezintiler yapıyoruz Ye rm da bir izdivaç talepnamesi dolduracağız. aldır. Elmas ağa, Recebin yeni bir ka” dın sevdiğine zahip oldu; — Elinden mi aldılar? — Öyle ya.. elimden zorla aldı” lat, Şimdi eşsiz kaldım. — Başına böyle bir felâket gele miş de bana neden söylemiyorsun? Derhal Asesbaşına haber gönderip onu buldururdum. — Vakit geçmiş değildir, ağa» cığım! Bunu yapmak bagünde mümkündür. ve ba senin elinde- dir. , Elmasağa inciyi koynuna leştizdi. — Haydi, söyle çabuk. Ne müm künse hemen yapayım. Seni eşine kavuşturmak benim vazilemdir. Recep reis dayanamadı... Açıkça söyledi: — O şimdi uzakta değil Saray da, taş odalarda o mahpustur, Zam! Onu senden istiyorum... (Devamı ver) & düz ek ii