t Nakleden: J 1 to emi mahafilinde Yüsari İ müstear ismiyle maruf Cemi Sermet, Dilek medi asanm üzerine koyduktan MOĞÜR kurgunun şakağmda dele , Pejmüzde hallerinin : 7 olan ve spor elbiseleri £- t a kadar rop dö şambri et meni içinde de ayn! za, vi inesliğ. muhafaza ©den ei OR Sönedenber! kun AYDA İçinde kimbilir kaç Börmüştü, e Mihayet hir sabah biçhir 4, YENİ olmadığı irin yire N karşısına gelmiş, o - Yorgun bulunmasma rağmen Eörünen yüzünü, niz gözlerinin gamlı ad olsun aydınlatın çağ, SEUBE kır düşmüş koyu g Saçlarını seyretmiş ve: İ Deyi buna bir son verelim. A acı di hayatta bedbinliğe sev sebepler değildi. Ro. böyük bir kıymeti n te adamı olarak da e tarafından aranılır Pukat o şimdiye ka, e Meniyle Be de kalbiyle oy- ASRA Şok dilrkat etmiş, bi Nim erinin pek kolay ve vü tarafından dalma tak- Mam açıkça görür fakat de İstifade yollarını aramak 8 Belmezdi. Binaen- edi intihar etme, : bir isteksizlik, te ünmaz bie cesaroteizlikti; #amandanberi, büyük bir y 9 olduğu hayat yo. 3 artık İliyat sevkiyie sürük. biç alarma heyst veren A e, İahammülstiz bir 1. Sürüyor. iu 18 eşe veya enadet bul ri #ynl vaziyetleri bi. i havaltik gibi görüyor, e bağlandığı ximse, Din hiklarını, sahte, kendisi # Sörünenlerin hareket. Âl buluyordu, Hayat hak. 2 Diltlin İY galatlarmı, inanış. N e ai Yorgundu, baş- Kendin; görmekten, âin - Aaa e İşten bepsin , belmamştr. Otur ya . mi balde, delirmiş, mii - buna reğmen muttasıl Yazış tarzı büyük bir hi YÜYort. Kaleminden çi- li elo TSi la 8 Muzaffer Acar kacak her set muharrırin gör , düğü hayati tetkiki seven bilyilk bri okuyucu kitlesi tarafından me rakla bekleniyordu. Fakat sayfala, rin Üzerine dalma kalbinin tıra. bını döktüğü 'çin, büramalı beyni- nin isyanların: taşıyan yezilsiri ons #öerinden dara büyük mtıraplar veriyordu, Derin psikclog görüşü ile haya, tı ineeliyor va mom eniik yaldiz; a! | imdın binbir çirkefin aktığı sosyete hayatın G karakteriz (ik, garip bsilerini, vakalarını ala rak usta kâlemiyle iyor ve hör satırmı keskin bir neğter gibi ya şıvan tiplerin vüculuna balırmak, tan zevk duyavorla, Sahta, öy ; ms bâdiselerden, büyük tumtursk. k cümlelerden dâima kaşmızdı. Hakiki hayat ve bilhassa içinde yavarlandığı sosyete hayy*ı onun için en mükemmel sahayı teskil ediyordu. Geniş olmaktan ziyade parlak olan mubayyilesi ile bü I yük bir muammaam düğümler» / çözmeğe uğraşmıyor, yalıren ta- #'dığı tiplerin karakter veya hisle, rindeki sonsuz değişiklikleri, fark, ları seziyer ve bumlârr çök güz“ işlemesini biliyordu. o Esewlerinde bütün facis ya bir erkeğin, yahat | bir kadinm kalbinde geçiyordu... Çünkü Yesari” Gündüz kadınları da hakikaten tanıyor veyahut ts. ndığını gngediyordu. Hakikatle doğrudan doğruya ve pek acı olarak temnaa, onun yaşa mak zevkini yaralıyordu. Rânkti, sürükleyiei üslühü ile yazdığı ki , taplarda urun müddet Kok'andığı zaman insagı zehiriiyen, cazip, renkli çiçeklerin çekici ball vardı. Bu kitapları, mar'z bir ibtirasla o. Aslarına kapanan gençler, bayatla- rmi satırları arasmda o buldukları | balde mevru tuhaf fakat alâkalı göremeyen halli: enli İrez bir Meryemana kadar #af gelin - Vk kızlar, herkes, herkes okuyor, du Yosari Gündüzün yazdığı roman Iri evvelâ değersiz, mânasız bu - Tuyor, sonra bunların tehlikeli, z8- J rarir olduğunu kabul ediyorlar, fa, Ent nasıl mariz ruhlar merfine, stere de gveoli tadavi İç'n sartlır, sonra sarhoş olmak, kendini unut. mak için bağlanırma Yesari Glin düzün romanlarma da öyle yakla, şıyar, ayni . şekilde sani:yorlardı. Bu sürilkleyisi, baştan çıkarıcı wi. taplar, Ümitsizlik ve hareketsiz - lik işinde baska bir dünyada uyu. şup kalmış olanlar Üzerinde yıkıcı bir tesir yapıyordu. Fakat Cemil Sermet kabiliyet hudutlarını aşan romancılk deha. sının verdirebileceği o Kurbanlarını biç dtşünmüyor, hattâ kendisine hayranlıkla taptıktan sonra ken - dil şöyle bir erkeğe teslim eden, kendisine surf buz gibi hakız, Mi gözlerin altındak! minayı anlı. max veyahut şöhretli bir roman, fe Te CASUS LUKREÇYA “m v an devletlimi dedi * Kir fiten okurtermız. ti Bu işin içine nasıl tel devletlim de peki Paşa, daha önce, va'ide akreçyanın Yalı köşkün- Söylemişti, U Murku deyfinde bir. Veriodık”şöyalyesinin' kızı İSKENDER EF“ SERTLELE p .99- gülmiye başladı: — Demek ki kaçmış hal Paği cevap verdi : — Evet. Bir gece deniz üstün. den yötak çarşaflaşmı o binbirite bağlıyarak kaçmış. Onun kaçışına ben de sevindim doğrusu Bu baş belâsından hepimiz kurtulduk. — Yaman Kızmış bu, devletlim! İnsan bu kadar açıkgözlü bir mah- lüku koynuna alırsa yılanla vatmış gibi tehlikeli olur. İsabet olmuş... Fakat, Venediğe gittiğini nasl öğ” rendir3? — Fakat hâkim bey sizi te, mit ederim ki onu ben öldür. düm, — Anlamıyorum bu kadar ıs. rarıza sebep nedir, Yapılan tah&ikat osun inti. har ettiğini ve sizin masum ol, duğutuzu gösteriyor. Niçin bu ; kâdatı ben öldürdüm. Diye ısrâr ediyorsunuz? Hem niçin öldür. dünüz ki? — Niçin mi öldürdüm? Çün. #ü onu seviyordum hâkim bey. — Bu da söbep mi? Karınızı seviyorsunuz ve sevdiğiniz Için ğe öldürüyorsmunuz.. Buna ker. 408 güler. — Evet belki gülerler amâ, hakikat işte.. Sevdiğim için öl, dürdüğ karımı. — Fâkat biliyor musunuz bu itiraflarııza oöhemmiyet veril, diği anda mahküm olursunuz? — Evt mahküm olacağımı Örüüz - Şu halde mahküm muol, mak İstiyofsunuz? b — Evet, — İtiraf edevim ki bir şey anlamıyorum bunlardan. — Size elimden geldiği kadar | unletmalıyım hâkim bey.. O za, man bölki bana hak verirsiniz. Liliyi, , kartmın ismi Leylâ iği ama ben ona bir çocuk mu, smelesi yapar, Lâl diye çağırır, dım , evet, Lâli'yi tanıdığım zamân o henüz bir çocuktu. On sekiz yaşında vardı fovkalâde terbiyeli ve harikulâde güzeldi. Ama bu güzelliğinin pek farkın. d değildi. Daha ona güzelliğin. den pek bahsetmemişlerdi. Ben o zamanla? Türkiyenin en meş, hur ârtisti Burhan Cevdet idim. “Bütün güzel kadmların bir zevk göcesi ohatıralarmı Oopaylaşan Burhan Cevdet. Bu belki size şimdi gülünç geliyor hâkim bey. Haklısmız.. Hiç süphesiz şimdi bana bakı, yor: “Bu ihtiyar kotamış adam. Sen ha" diyorsunuz. Evet bı ihtiyar, çirkin adam evvelce çok meşhurdu. Filhakika hiç güzel değildim. Pakat bütün kadınlar bana tapıyorlardı. Bilmiyorum göhretim mi, yoksa servetim mi onları cezhadiordu. Kadmlar beni gok sevdiler. Bep de bepsini ayrı ayrı sev. mekte küsur etröedim ve bü hal Leylâyı tanıdığım güne kadar devam etti, Arkadaşlarım bana: “Senin servetin şöhretin kadın, Yarı ağma düslirüyor, yoksa sen de diğer erkekler gibi olsan." €Bin yeri bir eserini ilbam etmek toceaslin ve arzusu ile yakiasm olan ikadınlırı da hatırmdan geçir, miyordı. (Dövamt var) — İstanbulda arattım. Buldu - ramadım. Bu arada adamlarından biri şöyle bir haber getirdi: “Ge- çen'erce Venediğe hareket eden ticaret gemisinde birçok kadınla varmış. Bunların arasında genç w€ güzel hir kâdın da göze çarpıyor- muş. Bu kâdınnı Lukreçya olduğu" nu takmin ediyorlarmış!” Hatem ağası tekrar dudakları» Bı sarkitte: — Desenize, onun kaçtığını tah- minle keşfettiniz? O halde tehli- ke henüz etraftımızdan uzaklaşmış değildir. Örer, padişaha Lukreç- yalın sizin yanında o olduğunu söyledi, — Evet, padişah bunu bana bahsetti, Ben de: “İhanmazsanız, evim: aratınız, şevketlim!” dedim. Yanında birkaç sâat kaldım Yalı köşküne birkaç adam gönderd:. Giden adam'ar döndüğü zaman: “Her yeri aradık, böyle bir kadın Onu ben Gİ Nakleden : Muzaffer Acar diyorlardı. O gün Beyoğlundaki bahçelerden birinde oturuyor, duk, Lili de hemen yanımdaki masada oturmuş sütlü kahvesi, ni içerek işine gideceği saati bekliyordu. Güzel kızi. Beni alâkadar etmişti. Fakat arka, daşlarla idüinmiz da vardı. Yiiz lirasına bahse girmiştik. Hüvi, yetimi meydana koymadan bu güzel kızı elde edecektim. Lili mes'ut bir tesadüf eseri olarak tiyatro ve sinemâdan nöş lanmadığı için benide tanma, yordu. İsmimi sorduğu zaman kısaca “Burhan” dedim. Meşhur ismim böyle tek kalmca o kadar girkinleşmişti kir. İtiraf edeyim hâkim bey, « gün meşhur Burhan Cöcdet ol, maktansa, yirmi yaşmda olmağı ne kadar arzu ötmiştim, Her neise p akşam Lili'yi yemeğö davet öttim.. Biraz körk,, tu, fakat kabul etti. Birlikte ye- mek yedik. Mükemmel hir kaç #aat geçirdik. Fevkalâde neşe, liydi. Bilhassa sadeliği beni hay ran bırakmıştı. Anlayörsunuz değil mi hâkim ber, sade bir kadın insanda &. büyük bir mucize yaratır. Gözlerine gatri tabii bir mâna vermeğş çalışma, dan hatlarını bozmadan © kadar güzel bakıyurdu ki bu kız! Şa- yanı arzu görünmek için hiç bir yapmacık hareket yapmayor, ö. teki masalardakiler de duysunlar... diye sesini yükselitmiyordu. Beni meslek hayatımda bütün kadın. ları güldürmüş ve tebessümün kadınları bir kat daha güzelleş. tirdiğine kanaat getirmiştim. Üli çocuklar gibi safiyetle gülüyördü. i O gece biraz içtik. Şampanya; istemişti. O kadar çabuk sarhoş oldu ki.. Gözlerinin fazla par- ladığını, nazarlarınm ağırlaştı. ğını, hereketlerindeki mihani, kiyeti kaybetmeğe (başladığını görünce aldım önü apartmanı, ma götürdüm.. Hiç itirar etme- di, esasen itiraz edecek hali de yoktu ki.. Ben bu hareketimi bir zafer zannediyordum. Fakat Mili'yi kollarıma alıp hevesie sıkmağa başladığım zaman güzel başımı omuzuma koydu ve bir çocuk safiyttiyler “Uykum var.” dedi, Ben balki pek aptal bir ada, #ım hâkim bey, fakat asla viç, dansız bir küstah değilim.. Onu aldım yatağımm üzerine yatır. drm ve bıraktım İstirabat etsin. Bir masum çocuk gihi uyuyan bu kızı yorgunluk ve alkolün *sı çirkinlestirmişti. Bir sn için vicdan azabı hissettim. Oh, itiraf ederim ki bu âzabın pok uzun sürmedi. Arkadaşla” niihâkkak eğlenirlerdi.” Kendmli kaba, acemi, mağlüp hissediyordum. Bıraktım o gü, 2el kızı hâkim bey, bıraktım sa,” kin sakin uyusun, diye ve"ben gidip bir kanapenin (üzerinde yattım.. Ertesi sabah uyandığım za, man hiç te neş'em yerinde de- ğildi. Derha Lili'nin odasma gi. rerken onun çoktan kaçmış ol, ması ihtimalini düşünüyordum.. Halbuki orada idi. Yeni uyanı, yordu. Beni görünce tebessüm etti — ah son gününe kadar her sabah bana, gülerdi, Vo güzel kollarmı uzattı. Arkadaşlarıma bahsi kaybet. miş olduğumu söylerken onu sevdiğimi de anladım. Çünkü Lili benim, artık yalnız benimdi ve ben bunu arkadaşlarıma söy, lemekten çekindim. O kadar saf idi ki sevgilim arkadaşlarım bu. nu muhakkak O anlamıyacaklar, onu da alelâde bir kadm zağne- deceklerdi. İşte bu şeteple sak, ladım, bir şey söylemedim, Bazan, daha doğrusu ilk zr. manlarda onun pek çabuk bana teslim olduğunu düşünüyor ve hasta bir düşünüşle için için üzülüyordum. Bu gönül Tahatsızlığımı ona açtığım zamanlar cövap vermi, yor, sensiz sessiz ağlayordu. İşte o zamandabenaf diliyordum. Gelip güzel kollarmı boynuma dolayor, benden teselli bekliyor. du. Ben de düşünüyor ve şu ne ticeye variyordum: “Biz erkek, ler çok garip mahlüklarız. Lili, fenalığın ne olduğunu bilmiyen rm beni bu vaziyette görselir bir çocuk Tnasumiyeti ile gr - ri — bulamadık.” dediler. Padişah; “Harem dairesine girdiniz mi?” diye s#du. Adamlar: “Evet dedi. ter, Haremde de odaların vükleri- ne varmcaya kadar her“ köşeyi, hattâ bül bodrumları aradık Bulamadık.” Bunun üzerine padi şah Lana özür diledi: “Ne yapa yım, 6 kadını gök seviyordum.” dedi. Eğer o dakikada Lukreçya- nın rerede olduğunu bilseydim, e timi tutup getirecektim. Padişaha o kadar acıdım ki... Hürem sğast düşünüyordu. Kira Mustafa paşa bu konuş- madan sonra, valide | sultanlar müsaade istiyerek çıkıp gitti Cafer. valide sultanla yalnız ka Imca: — Sultanım! Kâmil beyin dilini nasıl tutacaksmız? Bu adam “Ben hakikati padişaha arzedeceğim.” diyormuş, Tam bu sırada Ayşe te'âşla i. geriye girdi. Ayşe, Cafer ağanın söylediği sözleri kapı arkasından duymuştu: — Merak ölme, ağam! dedi. Ben owün dilini tuttum. Dört beş gün ağzımı açamıyacak, Bu müd- det zarında ne yaapcaksan Yap! Ömer sindandan sağa sola-haber ler gönderip duruyormuş. Cafer, Ayşenin sözlerinden bir şey arlıyamadı. — Ben bu sabah erkenden Ki mil beyin odasma uğradım. “He Düz yataklan kalkmamıştı” Bans Ömerden bahâedip durdu. Bugün padişaha her sevi söylüyeceğini bildirdi. Ayşe gülümsedi: — Demek ki, senden sonra ben gitmiş'm. — Nereye? — Onun odasma.. * niyö'kâdar kısa geldi. bana teslim oldu. Haltuki bön. onun bu masumiyetine karşı hiç samimiyet göstermeden fena fi. kirlete #spıyorum.,,, ğ Ben haksızdım hâkim bey ve bunu. biliyordum. O benim bi, tün ıztirabımi anlayor ve latedi- © ğim-gibi görünüyordu. Ben onda samimiyetin bütün mânasını o, “ kuyarduni. O'kadar ki artık on, da fevkalâde esrarengiz bir kuv, vetin mevcudiyetine de ikra meğ başl; airiytim. Bazan ona soruyordum? — Nicin ve nedgn ,her zamlğ,- böyle güzelsin Leylâ” Diyordum. Bir çocuk Kaş yetiyle gülüyor: i — Çünkü. seni seviyorum. . Diye cevap veriyordu. & Evet hâkim”bey beni seviğör, du ve'bu ask Biltün hayalını 1.“ gıklandırmakta idi, Ben Leylâ ile” üç sene “yaşadım Bâltim bey ve” bu Üç senenin herbiri”onun yal” nında geetiği için bana birer gaz Bana ya, şamâk küvveti veriyordu. Çok çalışıyor, filmler — çeviriyor, tiç * yatroda daima “öynayordum. © * Pek çok para kazanıyor ve bunları güzelce ve lamamen sar- i fediyorduk. - Lili her akşam tiyatroya gelir beni locada beklerdi. İtiraf ede, Yim ben her akşam kalbim çar, parak locanın kapısını açardım, çünkü nihayet bir gün onun gel, memesiden, yolunun Üzerine çi- kan bir gencin aramızdaki yirmi beş yaşlık farkı anlatınış olma, sından korkardım. » (Sonu, yarın) e a era — Ben çak erken gitmiştim: * — Ben gittiğim zaman Kâmil bey yatağnıdan heniz kalkmış, sü tünü bile içmemiş. Kahvaftısmı beni mvanımda yaptı. Kimse gör- *medın sütüne biraz şurup karıştır , zarlar, derler. dım Cater başını" salladı: <— Kabil değil.Sen beni aleat. mak, avutmak istüvürsun. Ayşet.. Kârı'l bey gözü açık bir adamdır. Bu işi onun gözü önünde nasıl Yas.. pabilisin?. Ayse kahkahayla gülmiye baş- - tadı: * — Minareyi çalan Kalım; has Ben de pi rinçlerin taşlı olduğundan bahsettim, Sul - tan efendimiz pilâvlardan son gün- lerde müstekidir, dedim. Derhal yerinden fırladı. Kilârdan birkaç türi üpirinç getirmive gitti, İşte bu sireda ben de isimi gördüm. * (Devamı vari