28 Şubat 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| Meyit -| İSkelesinden Galataya ve Galata şehri sahıllerı İstanbul sahillerindeki yapıları, =.M isimleriyle birer birer özki be Srek kayıt ve tesbit eden “'Wbaız defterleri, —en bi | İml Wı.rmdın birini de mu ki, İstanbulun kargınmda, Sirlarca müstakil bir belde olarak h""m'! Ve kurunuvustada Avru - ©N zengin ticaret merkez - Oıma.n kaptanm ka - terrah Hacı Mustafa , 'muh.ı ve kayıkhanesi, Ötu- Sülsymı.nm kayıkhane, "Pm Hacı Mehmedin İaytkhaneoi Yahya a, D Kühvesi yanmıda sığır sal - ağanm kayıkhanesi, _ î':':'i. Azapkapı iskelesi, | Medin kapısı yanmda kürt Meh , Müse, Vüi Mehmet paşa ca, _ Uzun Mustafanm kayık- Ve Marângoz dükkânı, #fendinin iradı kayıkha, O8lu Osmanın iradı ka - : S Mustafa ağanm iradı ka- batesi, Kal oğlu İsmallin kayık. v Yanmmda direkçi mağazası, K 'u! Aııîîi' Seyit Alinin ve Gü , V kahvehaneleri, yanın- S0rapa 'erzı dükkânları, Seyit » Toafleziz çeşmesi, i ?lî hmaı İskelesi, yanmnda Mba,, Trüğü, Hazan çavuşun ikkânı, makaracı Halil a. U, halator esnafmdan , yanımda Kondar . Pagalı Oğlunun, Hacı A, G : Flîtl-l'muş oölııuun Kâmil & ae M ağanm altı adat ha - ' Mhn, yanında sorâpa : ’â dükkânları, balıkhane ar nde n;ı'f'ırıps_nı iskelesi, al , kâlivehane, öamlişerif, ca - Yanımda — Gölata zindanı » Serapa balık tuzlayıcı Galata Balıkpazarı İs- t“’: 'Nda sarapa varulcu ve “—"'r dükkânları ve kah- th,. Karaköy iskelesi, iske, tamtişerif, yanmda se- dükkânlerı, yanmda NM Uzün V h 9 ı a— © SUBARIM ' “ederlerdi kl dı.lletle tarif' mümkün yanmda ssrapa makaracı dükkün, ları, kahvahane ve kâayıkhaneler, Ahmet şğanın kirişhanesi, Mum Ş hane iskelesi, yahudhaneleri, deb- bağ iskelesi, yahudhaneleri, kö , mürcü ve taşcı dükkânı, Sirke- ci iskelesi, yanmda Berapa kahve dükkânları, yarımda serapa kürek oi dükkânları, yantnda Tophane İs kelesi, Kılıç Alipağsa camil önü odun meydanı, yanmda Tophane - nin büyük iskelesi..., Şimdi, yukardaki sahil hoyuna ait bazı tarih! notlar ilâve ede , Galata şehri: Bütün İstanbul ibi, Galatanm da Evliya Çelebi seyahatnamesin, de canlı bir tasviri mevcuttur: “Galata, deniz - könarmdan Fi - malindeki kula kapısma varmcaya kadar, yoküş yukarı bir &aat kaf kat kârgir Cenevizli binalarıdır. Yolları satrançvari açılmıştır. Ga , lata surunün dıtgmda, daniz kena , rımda bir büyük — eaddesi vardır. Kale içinde Voyvoda yolu, Arapca mii yolu, Kulekapısı yolu kalaha - Ik yollardır. Galatada bağ ve bah, çe yoktur. Gâlata | surunun deniz kenarmdaki kapıları gsekir- tane,; dir: Azakapsı,: 'kürekçi | kapısı, Yağkapanı kapısı, Balrkpazarı ka- pısı, Karaköy kapisi, - Kurşunlu mahzan kapısı, Göç - kapısı, Timur kapısı, Galata lralesinin deniz ta, rafı gârg) ve pazar. yerleridir.., Galata eskidön müstakil kâdılık, tı. Gâalta kadısı Arapcamli yanın- «“da otururdu. Kırk dört yerde Ha, hiye naipleri bulunurdu. Ön yedin, ci asır ortalarmda, dördüncü Mu- rat zamanında yüpılan tahrirdâ, Galatada 3080 dükkân tesbit ölün, muştur. Dükkân sahipleri ekseri, yetle rum ve frenkti. Deniz kenâa- rı, kat kat harabati haneler, mik, delerdi. Herbirinde —heşer âltışar yüz fâsik isşüişret âaderlerdi. Ha . nende ve sazendölerle bir hayilüiy değildi. z İstanbulun zabıta tarihinde Ga- lata, adatâ bir haşarat yatağı manzarası arzeder; bu hüususta 18 noj asır vakanüwvislerinden Sup . hinin tarihinden bir Cfıkratık kay. dedebiliriz; “Kalyoncü neferlerin- den Tophanede oturan bir kasa - bın misafirleri gelmişti. Dükkânm, dan et alıp âdeti üzere Galata - daki meygede ahçılarından biri , ne Ücretini verip. pişirmesini rica etti., Lâkin, ahçı, kendi şerbetleri, ni İçen müşterilerinden olmadığı- na binaen etini pişirmediler, ve kötü söz aöylediler. Kalyonecu kâ. sap gayreti islâmiye ile tahancası, nı çekince ahçnın geiraklarımdan beş on nefer Ebreman bâalta ve nacakla biçareyi şehit edip mey - gededen harice attılar, Hemen © gece katjller tutulüup Gâlatânm muhtelif yerlerine asıldılar,,, Evliya Çölebi Galata halkmı dört fırkaya ayırır: “Gemleller, tüocarlar, sanatkâr lar, marangoz ve kaâlafatçılar, Ek, Bör ahalisi Cezair elbisesi giyer - cSczırcax,/ına diren Asus LUKREÇY A icü Mıır’!d devrinde bir>Venedik şöval Yapmış hatırı sayı" Valde sultanın “ dl.. ış.lerm;dıo T Datıkası ve — kabiliyeti z:fmw ; %hıremegden hdu %g%'“'fetlen plâvı çok ge" mrih:i akşam yemek yerken içinden iki tane taş âsinin Iıcırı çıktı.. Valde sultanın az kaldı diş ieri kıtılıyordu., Fena hâlde - hid detendier ve bana!: — Yarın sa' bah erkenden Kâmil beye git, me- seleyi anlat, bir daha plâvımdan taş çıkarsâa bozuşuruz, dedi. Kâmil bey kahvaltısını yarıda bıraktı: kilerder üç türlü pirinç nümunesi ; getireyim. Kâmil odadan çıkar çıkmaz, Ay şe koynundan bir' küçük şişe çıkar âr.. Kâmil beyin yarıda bıraktığı dısırgan tohumu) suyunun - içine ” geyh Murat, Trüyadan, Kurşunlu -6- lerdi. Meyhanecileri rum, sattorla, rı ermeni, meyanedileri yahudi, para çekicileri de yahudi çocukla, rıydı. Meyanecilerle berabör işleri Fezaletti. Galatanın has beyaz francala ekmeği, Şekörci'gr çarşı- sında miskli, anberli hünkârlara lâyık şekerleri, nakışlı varaklı ba har helvası, baharlı simidi meş . hurdu, Pusula saatleri, cam ve bil lür satan attarları vardı. Haraba, tiler arasında meşhür olan taş merdiven meyhanesinde, Kefeli - de, Manyalide, Mihalâkide, Kaş . kavalda, Koöstantinde, Saranda a , dındaki meyhanecilerde l1â) renkdi | türlü türlü misket şarapları vardı. Yolları üzerinde baş açık, ayak çıplak nice yüz meyhane esirleri yatarlardı. Perisşan hallerini soran lara: “Öyle sermestim Ki İdrak etme zem dünya nedir, Ben kimim, saki olan kimdir, mey sahbanedir?,, Diye cevap verirlerdi.,, Kalafat yeri ve lmlafıtçı odala, Tı: “Kalafator odaları Kürekciler kapısı dişğmdaydı. Tersanöde pa , diszahm kadirgalarını kalafat eder: lerdi, İi bin nafardi. — Evliya,,, Kurşunlu mahzen kasrı ve ca, mii; Bir fevkani kasırdı. Üçüncü Ahmet devrinde şehit Ali paşa sadaretinde —yaptırılmıştı. (1128) Bazı bayramlarda padişah gelir, buradan Galata sahillerinin gürül, tülü hayatmı seyrederdi. Bu ka- sır 1235 te yanmış, sadrazam Der, viş paşa yeniden yaptırmıştı. Kurşunlu mahzen camli, bir ri, vayete götre, Hicretin yüzüncü yı. iaoda Galatanm Araplar tarafın | dan fethinde yapılmıştı. Sonra bir mahzen oldu. Birinci Mahmut za, manımda Şamdan; İstanbula - gelen şeyh Muratzade şayh. Mebmat & fendi -rüyasında babasmı görmüş, mahzende bâazı miibarek * zevatın metfun olduğunu söylemişti. Şeyh Mehmet efendi, rüyasıaı sadrazam Mustafa paşaya söylemiş, o da mahzeni boşalttırarak temizletmiş, tamir ve tezyin ederek bir cami haline koymuştu (1166). Azapkapısında Mehmetpaşa ca, miü: Bu cami hicri 985 yılmda Mimar Sinan tarafından yapılmıştır. Bani si Sokullu Mehmet paşadır. Mina, resi, söl tarafında, sokak aşırı ya- pılmeğtrr, Tophanede Kılhıç AlH Paşa camli: Vezirler tarafından yaptırtlan camilerin en güzöllerindân biridir. Banisi ot altınct a&rin sön büyük âmirali Kılıç Ali pagadır; kâbri de camün gol tarafmdadır. Kil:ç AH paşa heft cuma güni) camlin safa, Bindâa oturup fıkaraya bir kese ak, çe dağıtırmış. Camlin clvarmdaki Kılıç Ali pağa hamamı dâa İstan - bulun &x büyük ve güzel hâamam, larmdan biridir. BIBER—'AEŞEmMn KaraagaçtanGalataya kadar tarihi bir gezinti Kara Feminor transatlantiğinde ya- pılan bu seyahatin ilk gecesi pek mükemmel geçiyordu. Genç kadın ve erkekler bol böl şâam, pan'ya içmişler, Bonra dansede, rek, — biribirlerine — Serpatins, Konfeti atarak eğlenmeğe haş- lamışlardı. panyasından ihtiyatla bir yuü- durm: içerek muavinine: — Seyahat mükemmel geçi, yor, herkes eğleniyor. Dedi. Muavini: — Yalnız şu genç kâdm nö eğleniyor, ne de dansediyör.. Diye parmağiyle güzel bir | kadmi gösterdi. Bunun üzerine süvari: — Haydi öyleyse Simön, dedi. Kalk git onu biraz eğlendir.. Bu bize düşen vazifedir. Süvari kaptan köprüsüne çık, tı, muavini Simon da genç kızın Yanına gitti ve en hazikt tebes- sümle: — Serpantinler sizi ürkütüyör galibâ matmazel.. Dedi. dahil değilim, alelâde bir yolcu, yım,. Tanıştığım olmadığı için kenarda kaldım. Ve konuşmağa, dansötmeğe başladılar. Geüç kız bir müze memuru idi. Yanında oldukça kiymetli eşya vardı. İkinci kap- tanla dansettikten sonra yesil gözlü başka bir erkekle de bir iki kere dansetti. Gece yarısma doğru kavalyelerinden müsaade aldı: — Gidip kasadaki görmeliyim.. Dedi..İkinci kaptân Simon da, kaptan köşküne gıktı... - Yolcular o gece geç vakte ltn. ş dar eğlendiler. z Sabahleyin, g — lede gemi, deki işlere, eğlencelere ve kay- bolan eşyalara ait olan tahtada şü afişler vardı: “Briç için dör. düncü aranıyor!” “Tenis şampi- oyonasma girecekler isimlerini yazdırsiınlar.,, Fakat o sabah tahtımm önüne büyük bir kalabalık toplanmıştı. Kadmlar korku ile yavaş yavaş könuşuüyor, erkekler homurdanı, yorlardı. Süvari ile ikincisi de kalabalığa sokuldular ve tahta, nm Üzerine iliştirilmiş olan şu yazıyı okudular: “Bayân yolculardan milcev- herlerini bir paket hâlinde gece, leyin kamaralarının kapısı arka- sına brrakmaları — rica olunur.. Aksi hâareket edenler şiddetle cezalandırılacaklardır.., Kara Ölüm Yolculârdan biri: — Bu gemideki koömiserin, mücevheratı emniyete almak i, evrakımı Reşat Ekrem KOÇU birkaç damla akrttı. Tekrar şişeyi koyuuna koydu. Kâmil bey böbreklerinden rahat. sSIZ olguğu için, hekimbaşının tav” siyesile her sabah kahve veya süt yerine, (isırgaâan tohumu) nün kâay” natılmış ve tülbentten — süzülmüş suyunu içerdi. Ayşenin fincana akıttığı ilâç öl- dürücü bir zehir değildi. — Ancak birkaç gün Kâmil beyi yataktan çıkartmıyacak derecede uyuşturu” cu, sersemletici bir ilâçtı. Kilercibaşı odaya döndlüü.. Elinde birkaç türlü pirinç var” dr.. — Bunları vâalde sultan hazret- lerine gösteriniz.. hangitini tensip buyururlarsa, ondan pişirteyim. Ayşe pirinçleri gözden geçirdi. — Mesele, bunlarin dikkatli a* yıklanmasıdır. Bunların hepsi te miz,güzel. Valde sultana — göster meğe lüzum yok. Çünkü kendileri bata: — Pirinç nümuneleri getir — g.in bulduğu bir öyün olacak.. demeciler, Dikkatli anklınmasım emir buyurdular. Ve Kâmil beye, serbestçe kah valtısına devam edebilmek imkânı nt vermek için fazla oturmadı. Kalktı.. gitmek istedi, Kâmii bey fincanı eline aldı.. bir yudumda hepsini içtikten son” ra, tepsiyi ortadan kaldırdı. — Nereya gidiyorsunuz? Ben sizinle biraz konuşmak ve dertleş- mek ıstıyordum_ Ayşe, matlüp neticeyi görünce, gitmekte ısfar göstermedi.. oturdu. — Söyleyin bakalım, ne derdi- niz var: Kâmil bey, Ayşenin karşısında: ki sedirin kenarma ilişti: — Şu Caferden bahsetmek, da- ha değrüsu onu size şikâyet et mek istiyorum, Ayşe hanım! Bu /“adam son günlerde iki yüzlü bir kı lıç bulmuş.. sağa sola savurup du: rüyor. Hiçbir sözüne inanıltıyör. -—Nomıırdı? Geaminin süvarisi Devey şam, lüm * Fakat süvari ile ikinci, smın end.ışeli nazarları yolcuları da - endişaye düşürdü. Korxtu içinde mırıltılar başladı. Süvari derhal bir tahkikat açtı ve ka, maralarla, siyah tahtanm mu- hafazası için tedbirler aldı. O gece gemidekiler yine güzel eğlendiler.. İkinci Kaptan Simon isminin Mis Palfrey olduğunu öğrendiği kadını çök aradı, fa, kat nihayet bir gece evvelki ye. şil gözlü erkekle birlikte eğlen, mekte olduklarını gördi. Ertesi sabah kalkarlar derhal Siyah tahtaya göz attılar. Bun- ların arasımnda süvari ile ikincisi de vardı. Siyah tahta üzerinde hiç bir şey yoktu. Saaât henüz yedi idi, üç kadım yolcu süvariye müracaât ederek mücevherleri, nin çaliınmış olduğunu söyledi. ler. Süvari ve muavini hırsizi aramağa koöyulmüşlarken saat dokuzda güverte garip bir hâ, disenin zühur ettiğini hâber verdiler.. Siyah tahtanın dört bir tarafına ip çekilmiş ve tah- taya yaklaşmak şiddetle mene, dilmiş olduğu hâlde saat dokuz. da birdenbire . siyah tahtanın Üüzerinde gü ibareler yazılı yeni bir ilân görülmüştü: “Mücevherlerini — kapılarının arkasma bırakmayan kadınlâra daha yirmi dört saat mühlet ve, riyoruz. Şu zâaman zarfında mü- cevherlerini brrakmazlarsa ölüm, le cezalandırılaraklardır. Siyâh tahtânm muhafazasına memur olan iki kamarot hiç kimsanin tahtaya yaklaşmadığı- nı yeminle söylüyorlardı. O gün öğle memeği pek neşe, siz geçti.. Öğleden sonra herkes kamarasında kaldı.. Bir kısım yölcular salona toöplanmışlardı. Kaptan Simon Mis Pelfrey'in, yeşil gözlü delikanlı ile arkadaş- lik ettiğini görüyordu. O gün akşama doğru bir heyet süvariye müracaatle ilk limana demirle, menin en doğru hareket olaca- ğını söyledilerse sfivari cevahen: — İşime müdahale etmeyin.. Gemide benim hükmüm geçer.. İstersem hepinizi hapsettirebili. rim. Dedi.. O gece siyah meş'um tahta on metrelik bir. memnüu saha içinde kalmıştı. Fakat bu- na rağmen ertesi gün saat do. kuzda siyah tahtada yine şu cümleler okundu: Çeviren Cemil Nejad almağa — başlamıştı. Yatakları teplanmak — için — kamaralara giren hizmetdci kadımları korku nidaları karşılayordu. Hattâ a- sâbi bir kadım bu hiddetini ka, dınların birine ateş etmişti. Saâat besşte kaptan ilk rastla, nan limana girmeğe karar verdi. Yolculukları ârtık sessiz, neşe- siz devam ediyordu. O akşam yemeği büyük bir neşesizlik içinde yenilirken bir- denbire koridordan bir feryat yükseldi. Ayâklarında yumuşak terlikler olâan genç bir adam koşarak yemek salonuna girdi ve oraya düşerek kıvranmağa baş. ladı. BSüvari ile ikincisi derhal adamın yanma koştular, fakat geç kalmışlardı.. İkinci kaptan meçhul adamım kalbini dinledi. Artık çarpmiyordu. Göz ka- pağını açarak gözlerinde bir ha- yat emaresi aramak istedi. Fa- kat donakaldı, bu gözler Mis Palfrey'in peşini brırakmayan genç adamın yeşil gözleriydi. Bu sıradâ yanlarma gelen Mis Palfrey da: — Evet, dedi.. O dur. Birkaç gündür peşimi bırakmayordu. Kamaramdaki kasada büyük bir servetin gizli olduğunu zannedi. yordu. Halbuki ben bir bayva, nat müzesinde memurum.. Ka- samda pek tabil ki para olamaz. Ne olacak beni de vurmak istedi, fakat kendisine oldu. Mis Palfrey ölünün elindeki üç ufak deliği ve bu deliklerden çıkmış olan üç damla kanı göz- terdi: — Kamaramdaki kasada dört tane zehirli yılan var.. Bunlar belki dünyanm en zehirli yılan, larrı.. Bu ölümle düğüm çözülüyor. du. Çünkü yeşil gözlü erkeğin kamarasında çalınan mücevhear, ler de bulunmuştu. Ayrıca Bü- “vari geminin antetli kâğıtlarını da ele geçirdi. Cezasını bulan haydut tehdit mektuplarmı li- mon suyu ile yazıp gece karan, İtrkta siyah tahtaya asryor w böş görünen kâğıda güneş do, ğunca yazılar meydana çıkryor. müuş. Kaptan ve ikincisi tehlikeyi bertaraf ettiklerine memnuündu- lar.. Ancak Mis Palfrey'in zehir- li yılanlarmın kasadan çıkıp kaçmış olmaları yeni bir mesele doğurmuştu. Maamafih yolcular iki gece güvertede yattıktan sonra gün, düz tehlikesiz yılanlar da yaka, landı ve vapur yine estki neşesi İçinde yoluna devam etti. “Eğer mücevherler yarın sa, baha kadar teslim edilmezse Fe- | miron berhava edilecektir.,, Kara Ölüm. Süvari ile ikincisi de bu son vaziyet karşısında telâşa düştü. ler. Tehdit geminin antetli kâ, Gemideki korku panik halini — Bana bir şey yapuüı yok ama. Başkaiarına yaptığı şeyler çok can sıkıyor. Hele şu tanburacı Ömere karşı gösterdiği merhametsizliğe tne dıyelim? | — ÜÖmter sizi neden alâkadar e: diyor? Suç işlemişse elbette cozasır nı görecek, Hem siz, — padişahın Mmeynaneden eliyle yakalayıp kal: dırdığı bir sarhoşu neden himaye etmek istiyorsunuz? Etendimiz bü gibi fuzulf müdahalelerden hiç de hoşlarmaz, Kâmil bey hayretle gözlerini aç ti: — Vay, siz de mi bu fikirdesi- niz,? Siz de Cafer gibi, tanburactı Ömerin miskin bit sarhoş, bir ser seri olduğuna mı kanisiniz? Ayşe omuzlarımı silkerek: — Öyle ya, dedi, padişahın (ser seri, sarhoş. mecnun) diye hitap ettiği bir adamı başka türlü tanr mMamızâa imkân var mıdır? Göz Hekimi Dr. Murat R. Aydın Beyoğlu Parmakkapı, İman sökak No, 2, Tel: 41558 Muayene ve her türlü göz ameliyatı fıkara için parasır. — Vallahi ,size lâf yetiştirmeğe mecalim yok. Şu zindanda inliyer Ömere merhamet ediniz.. Size baş ka bir şey diyecek değilim. Başın: dönüyor. Buğün zaten baş ağrr sile uyanmıştım, dedi.. Ayşe Ayşe elinden gelirse yar- dım edeceğini söyliyerek: — Haydi, siz yatağınıza giriniz ve dışarıya çıkmayınız! zaten ren giniz €e solmuş.. besbelli rahatsız sınız, dedi. Ve ilâcın teşirini gözüyle gördü ğüne memnun oldu.. Yanından aj rılarak valde sultana koştu (.a*erağavıldemınmm Be gelmişti. Dairesine girdiği —4 man, kaptan paşa valde sultanİz konuşuyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: