8 Şubat 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

8 Şubat 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hattâ Bva, onlarm istediği iİzahatı vermekte ve ârzularını yerine getirmekte bir lâhza tereddüt — göstermiyordu. Önun bu teslim oluşunda, hâdi. selere bu uyuşunda Kâmil acı. Ş NHacak taraflar buluyor: | — Kıskanmasın, diyordu, ya- Ü zik olur! Kâamilin kırmızı saçlı kızla o WE aksşam köyün koyuna yattığını )W ertesi sün Bvadan haber almış. (0 trm. Bana bu hikâyeyi, analtar Ü deliğinden Sabaha kârşı beyaz A | yatak çarsaflarını gözetliyen bir $ genç kız safvetiyle, anlatmıştı. — Kiszkanmak mı, dedim, #|Memnun — bile oluyor. — Râmll, Sana baksana gsen,.. Sen Eva'yı anlamadın o basit bir kiz Şdefildir. Bunu bir gün gelip gö. göll - Kâmil başını sallayarak: — Öyle, öyle. diyordu. Kırmızı saçlı kiziın sık sik Aki olan ziyaretlerine ve bizim D ci n İ Ai a A. rağmen, Kâmilin sinirleri dnden güne bozuluyotdu. Oda, hda bir dakika için olsun yal, Z kalmağa tahammül edemi. 9rdu. Yemekle-'-in mMmüayyet " Matte, muayven dakikada ö, 'Fölünde hazır olmasını istiyordu. a© ikimizin aynı zamanda ör. Sdan kaybolması onüu delirti. Tdu, Böyle zamanlarda, şim, * kadar hiç bir catılı mahlük, h işitmediğim © yaralı sirtlan, miydümussuzu! Eva örospusü.. ne, . pilüfredesin!” diye bir bağırışı | dı ki insani ya korkak bir ne, Ya düşüncesiz bir katile p gfirirdi. O bağırdıkça ben E. glnmayayım, dâima korkunç Te ::] hicabim kolları arasma dü, karllm. Kitap kucağımda titre, .mda | Yltığm idinde yoörganı ada İ : şok #ŞBer tesadüifen Bvanin yarım, msil ŞİSem, ekseriya öna yemek 2 hbir €Me işlerinde yardım eder, ddü. F Onu çağırdığı anda, bir sa, rinde Beçmeden hemen yanı, ne ofGfArması için, elimden geleni ızca / h. Elindeki patates veya Zelanlftı kapar; saçlartnı âvucum. olduğ Zeltir Ve arkasımdan merdi. e kadar inerek koşturur. dların Na çabuk geldiği zaman iday& Ş ! susardı. Fukat he, Vazifiğ.” akılmıyacak bir iş içinde ikat SİĞLÜĞU Zamanlar, hiç bir şey | tanl ı' M dem&di-yl— şı koyAPSlMadık küfürler sovur- nış bul !; ancak Anadolu hanla, O ahlayabileceği galiz bir © ÜZüN Nutuklar verdiği, Ktân dinlerdim. Bu Jâkiır- Ş arasma, acık bir şekilde Nİ — —e mtsm — e h HABER-ş-Aksamnoutası ört duvar olmayarak, beni de karıştırdığı olurdu. Fakat ben hiç bir zaman bunlari hakikaten duyduğumüu, işittiğimi öona acmâdım. Yalnız Eva ile benim aradamdaki mü, hasebetten Kâmilin fa ilk gün, lerdenberi daima güphe ettiğini, dalma şüphe :deceğini anladtm. Bünü anlayordum; fakat ne ha, rekâtımı mümkün olduğu kadar onun gözleri ve bilgisi altıma köoymam; ne de Eva'yı aynı şekilde haârekete sevk ve teşvik etmem... Hiç bir şey, bu şüpheyi izalö etmiyordu. Asıl fenası, Kâ- milin srhhati gittikçe — fenala, sıyordu. Halbuki bacaklarınım kesilmesinden — itibaren Mühür, dar gazinosunda geçen hayat bo. yunca ve bu eve taşındığımız ilk günler zarfında, yüzünün rengi gittikçe düzelmiş; neşesi gittik- çe fazlalaşmış ve bacaklarının sızısı gittikçe azalmıştı. Filha, kika bu sızi'zrın tamamen ke, sildiğini hiç bir zaman ağzından işitmedim. Diz kapaklarınınm altı kızıl bir yara halinde daima su. lanıyor; küçük sivilceler halide mütemadiyen işler, — dururdu. Bunun önüne sârgı, pamüuk gibi geylerle geçmek imkân ve ümidi de kalmayınca Kâmil hepsini çı- kardı, attı ve yarâları acık ola, rak yaşamağfa başladı. Hasta' ğınin mahiyeti ve seyri hakkın, da kisacâ malümat vermek lâ, zimsa bunu da şu şekilde hulâsa etmek mümkündür: Kâmilin hastalığına (Reyn.) diyorlardı. Vaktiyle kalm kan damarlarmım birinde ve iç taraf, ta bir yara açılmış.. Galib ihti. male göre bir. frongi vakası! Tedavi neticesinde bu yara ku. Fütülmüş, kabuk bağlamış. Fa, kât kabuklar, kanın içinde yü. ze yüze, ince kan damarlarmna gelmiş, dayanmış. Daha ileri gi- demediği irin damarı tikamiış, tsttarafı (kangren) olmuş. İsşin fenası bu (kaneren) vücütta bir itiyat halini alryor. Yani kesilip atılan azuvdan sonra tekrar ince damarlar teşkil ediyor. Tekrar tıkahnıyor. Tekrar kesiliyor... Bu kesilme işi kolların ve bacakla., rın dibinden traş edilme-ine ka, dar devam edecek, Bu kat'idir. Ondan sonra hasta, d” - köşe bir bohça halinde, ârızasız ola. rak yaşayacak! Hattâ doktor (Reyno) — ki hastalığ” ilk teş- his eden adamdır — kitabında göyle divormuüş: “— Bu illete uğrayan ağac devrilmez, fakat budanır!” Kâmil de budanacaktı. Bimu kendisi de bilirdi. Çalışmp çaba. layarak temin etmeğe çalıştığı şey, takrihen iki sene sonra baş başa kalacağı gövdesini iyi bir ropkabi Sarayına "alremi ASUS LUKREÇYA srdüncü Muraddevriride, bir; Venadık - şöValyesinin -kızi eden son defa oluyar? İ- edileceksin yok-a..? iyır. Bu gece de seni yola sem Bir daha — yanıma ilâve etti: arı da W sanı n Gi sşe mat . z e$ Belmezsem, sehin ya- Ljaîa: bırakacak değiller ya.. San z ebette senin böy- Sini çok iyi bilir. kahkahayla Hitmiye benıoe""' söyle! d Ka g ı_di îı 4 Ka ”n teh- t .... T8 — Eh.. Ne yaptın? Tatlırrtan w anlamıyana elbetle şiddetle mu- kabele edilir. — Haydi git, dedi, pasa elen- dine söyle: Bana H gün daha müh let versin. Son kararımı iki gün sonra, akşam üstü size söyliyece- ğim, Alican sevindi: — Her halde müsbet bir karar vereceğini, umuyorum, Lukreçya! Bu kadar inatçılığın sonu iyi de- â mecbur olmadıkça lâkırtı da et. ( N, den) ' yayet derindet Bbir'nleme'|) şekilde beslemek, tâmir etmek, sağlamlaştırmaktı. Yalnız ara sıra, başmma gelen bur işten do. layı ümitsizliğe düçtüğü de olur; başını kemikli parmakları ara- sma alarak ve bütün © kaha, sert, bükülmez hüviyetinden sıy. rılarak, küçük bir kiz çocuğu gibi ağlardı. Beni öna bağlayan da zaif dakikalarıydı sanıyorum. Çünkü ne kadar müthiş şekilde, ne kadar korkunc şekilde muzir, kötü, âdi ve kaba bir adam oldu. gunu Seneler geçtikçe daha iyi, daha vazih olarak ânlayor ve ta- hamülümün bu engin servetin. den dölayı sinsi sinsi iftihar du. yuyorum, Fakat Otello Kâmil, bahsetti- Kim çâresiz ve Ümitsiz dakikala, rımda, hakikaten benim değil, bütün beşeriyetin, bütün dünya insanlarınm alâkasınt çekmeğe lâyık bir mâahlük ölüveriyordu. Bugün önün aziz hatrrasını a. narken, pek az kimseye nasip ol- müş bir beyaz ve temiz insant tanırdığımdan, sevdiğimden dola. yı, hakikf bir sevinç düyuyorum. ... Günler geçiyordu. Bugünler rarfında bir çok hâdiseler olu, yordu. Bu hâdiseleri dalma bir kaç can sıkıecı saate — Biğdirmak ve bir kâç örnek vakaya iİrca etmek mümkündür. Örnek vaka- Jar şunlardir: Kâmil sık sıik ağlayordü. Hal, buki eskiden bacakları bu kadar ağrımazdı. Bva gşarkı söylemez olmuşt. Hikâyede — anlatmıyordu. Pek et. Kadıköyünün bu en sessiz soka- ğından geçccek yabancı insanla, rı bekliyordu. Ova örgü örü, yordu. Birgün sokaktan muharrir Sadri Ethem geçti. Kâmil bir halâskâr görmüş gibi atıldı, tırnaklariyle camı çaldı. Misafi, ri içeri «ldın. Kahve içti. Kâmil doktora, uastahaneye, ilâca da- ir bir sürü lAfla” söyledi. Sadri Bthem: “Yaparız, merak etme!” dedi. Çıktı, gitti. Lâkin hiç beklemediğimiz bir hâdise, bu sakin hayatı kökün. den sarsar gibi oldu: Bir gece yarısı yatağımda ki, tap okuyordum. Kâmil çoktan yatmıştı. Sokak kaprsı vuruldı_ı. Yavaş yavaş inerdivenlerden i. nerek açtım, Bva idi. — Hayro'" Eva? dedim. Çenesi titreyerek içeriye Bö- kuldu, Halbuki pek öyle fazla bir soğuk yoktu. Sesini çıkarmadan merdivenlere doğru yürüdü, Ben manın en nüluzlu bir vezirine bu derece karşı koymanım — neticesi vahimdir. Yine sen bilirsin. He le iki gün daha düşün, taşın! Son- râa tekrar konüşürüuz. Alican Lukreçyanmım — odastndan çıktığı zaman çok ümitliydi. — — Nıhayet yola gelecek. İnat- çılığın sökmiyeectini © da arlamış olmalı. İki gün mühlet istedi. Çok zaman değil, Bekleriz. Diyerek paşaya koştu. Ku aği- na eğildi! — Yola geliyor. İki gün daha mühlet istedi. Paşa neşeli bir tavırla güldü: — Nihayet yöelkenleri suya in- dirdi demek..?! .. * ğ LÜKREÇYA KAÇMAK İÇIN PLÂN HAZIRLIYOR Aradan yirmi dört saat geç- de, hiç bir şey düşünmeden; ar,; ' kasımndan gittim. Odama girdik. Boynuma sarıl, dı, ağlayordu: -: — Bu akşam seninle yataca, Şim! — Olur Eva! — Aşağjıdaki duymasın! zZum.. — Niçin Eva? — Yalvarırım, öyle istiyorum. — Öyle olaun Eva! Yine bir şey düşünmü; ordum. Fakat her akşamı tekrar edön bir vakayı zihnimde çizmefe çalışı. yordum. Sanki her akşam Eva gizlice buraya geliyor; sabaha kadar yanımcda kalıyoör; sonra gizlice sokağa çıkarak kapıyı ti. kırdatıyördü. Ben kapıyı âçıyor. dum: — Hoş geldin, sabahlar hay. rolsun matmazel! diyordum. Fakat Eva, bacağını havaya kaldırarak ipek çorabmı çika, rirken aşağı kattan ufak bir gü. rültü izittik. Bu gürültü, bir kapmın usulcacık. açılmasşmdan çıkabilirdi. Başka geyden çık- mazdı. Kızın benzi bembeyaz ol. du. Fakat ben aldırmadım. Ka, prnm sürmesini sürdüm. Merdivenlerden - yukarı doğrü gelen bir şey, bize mütemadiyen yaklaşan bir sey... Fakat bu Kâ, mil olamazdı. Kâmil yatağının içinde bile yılnız başına döne- mezdi, O halde gelen kim olabi. lirdi? İhtiyar desek olamazdı. Gecenin bu saatinde.. Eva'ya bakttm: Yeni bir oyun oynaması ihtimali aklıma gel, mişti. İki. Rum kızmı beraber getirmiş olabilirdi. Bahçe duva, rından bir.nişanlı, bir sevgili, bir şahit, bir külhanbeyi anlatabi- lirdi, Nihavet, onün işlerine akıl erdirmek biraz güçtü, ne demek istedifimi derhal anladı: “Vallahi, - billâhi bilmiyorum. Korkuyorum, Bir fenalık —ola, Ku- de işitir gibi ölüyordum. Bir sa, kapinım dışımda titredi: — Kapıyı aç prulesör; sana bir' şey söyliyeceğim. Sana yal- varadağım. Ayatlarıma yüz sü. receğim. Kapryı aç! — Olduğum yerde donmuş, kal, mıştım. Eva çelik bir yay gibi yerinden iirladı, karyolanım ar. -ka tarafına kaçtı. Sürmeyi çektim, kaptyı arka- sına kâdar âçtım. Gördüğüm manzara gu idi; Kâmil, iki yumrufiyle yaral: dizkapaklarının üstünde zangiır zangır titriyordu. Kafası göğsü, ne yapışmıştı ve sirti, bir kan. buür geklinde, yukarıya - fırla, mişti. Bir arabayı yokuş yukarı eckiyormuş gibi derin, sert ve ciğerden soluklar — çıkarıyordu. Başımı bana dsru kaldırdı: — Yapma, dedi, birak — onu.. Onu bana b Yüzü, gözlerinin akr mosmor kesilmişti ve yanaklarından aşa- te! M —e ÜÜ a Kd e a dim. Müddet tamamlanmadan -- şimi becermeliyim, dedi. Düşündü.. Düşündü.. Venedik dilterinin yapacağı bir iş vardı: Pencereden — gece karanlığında — kaçmak, Lüukreçya, tanburacı Örterden bir haber alamayınca buna karar" vermişti. Lukreçya köşkün ikinci katında denize yandan bakan bit odara yatıyordu. Bu odanm pencerele- tinde demir parmaklık vardı. Fa- kat. pârmaklığın birisi eskimisti. Luükreçya bu parmaklığı bira. #ar- ladı.. Ve kendisi çıkabilecek kadar delik açıldı. y Artık akşam yemeğini de viye- memişti. Odasını içinden sürmele- mişti; Ortalık iyice kararmıstı. Paşanım kâhyası akşam yemeği- - ni getird'ği zaman: - — <u Y UK ; — Bu gecb'paşa efendimiz güliz muallime surelte hazırlayıp kısmına 10 şubat 1941 cakt“'ı Yabancıdilderslerinin devamına başlıyor Haberin birkaç stene evvel hergün forma for- ma okuyucularına verdiği ve takip edeni hiçbir müracaate muhtaç — bırakmıyacak HABER METODU adıyla neşrettiği yabancı ?*il derslerinin ikinci pazartesi günü başlana- HABER gazetesinin BÜ ” n ” W " " " Aml edinebileceklerdir. — (HABER) in yabancı dil - derslerini takip edecekleri BİrmMm üjde — 250 şer kuruşluk yahancı — dil dersleri yatnız kendilerine 80 kuruş (Yabâancı dil ekzersisleri) oe başlamınsından istifade ederek görek yabancı dillere yeni başlıyacak,vr gerek bu deri- löri takip edecekler için emsalsiz bir yardımcı olan “Dü derste kesdi ken- dinize Haber metodu" eserini tavsiye ediyoruz. Kütüphanemiz mevcültlarının pek azalmış olmasına rağmen bu Ml- kemmel eseri parasız denccek kadar küçük bir bedelie Hüuber okuyü- cuülarına temih etmiye karüâr Vermiştir. 890 Drste kendi kendine Ingilizce Fransiızca Almanca ndlariyle ve Haber metoduyla neşredilmiş olar bu derslerin her — biri ' 8ÖĞ . YÖ0 sayfa tutacak hacimde toplanmıştır. ve her birinin matad sa- tiş Tiyatı ciltli olarak 230 kurüştür. Eşte Haber oküyuücüları bu 880 Ku " Bü fırsattan İstifade etmek istiyonlerin arzularmı yerine getirebil- femiz İÇİn şu şartlara göre hareektlerini rica ederiz: 1 — 20 Ikincikânun . 20 Şubat 1041 âarasınca sar.b âdresleriyle bin likte seksen kuruşun yarısını kütüphânemize ödiyeten (Ftrandımıa Al Mmancâ; İogilizce) dillerinden hangi kitabiı istediklerin bildirmeiler ve bir. sipariş fişi almalıdırlar. (20 Şubattan sonra sipariş kabul edilemez.) 2 — Bu satış Haber öküyucularma münhasirdir. Bundan — dolayı ikinc) Uân tarihinde siparişleri alâcilmeleri için 1 Şuber 1041 . * Mart 1941 tarihteri arasında Haber gazetesinde neşmedilecek ulan Küiponlâarı da Gipariş Tişleriyle birlikte getirmelidirlör. VAKTT KÜTÜPHANESİ aü ği yağmur gibi gözyasşı akıyor. dü. : Üstüne atıldım, koltullarm. dandan tutarak kaldırmak iste, dim: “Ne yapıyorsun? Deli mi- sin Kâmil? Çıldırdın. Küâmil;” diye bağırıyordum. O inliyordu: — Önuü bana birak.. Son ümit, son teselli, son kadın!, Böyle bay " yat yapma, sını, böyle berbat bir dakikasım, da bile ihmal etmiyordu. FHiva ile müthiş bir işe giriştil: Önu merdivenlerdaa aö “ ya indirdik. Yatafına vntırdık. Yarı baygın, Lükreçya bunu duyunca & vine mişti. Yalı köşkünden kaçmak İçin bundan daha güzel bir fırsat ola- mazdı. Maamalih, Lükteçya, bu- radan kaçmak için kendisine — bir yardımcı da bulmuştu, Bu. her gün otadan gelip geçerken keekiln yatı pençeresinde daijma kenotsina Börünen bir kayılıçı idi. O aksanı, gece yarısına doğru köşkür dnüne den geçmesini uzaktan eliyle işa- tet etmişti. Şimdi Lukreçya onu bekliyecek- Fettan kadınmım kafasmrdla bir u- İak şüphe vardı: — - — Acaba, verdiğim — Işatetleri “anladı mı?! : ' Aniacıysa, vaktinde gelecek, » da pencereden sarkıp kayığa atlı- 'Yacak.. Bu süretle yalr köşkündek mahbesinden kürtulacaktı. « Kayıkçı, eğer bu işareti nla « dı. Eterin'*a koklatık., Biva bir tüp (Pantopon) yâptk. Bir çok şeyler yapıldı. Bir Bü- rü tedbirler alındı. Bir çok yer. lere koştüm, bir yığfın adamlar getirdim., Olmadı: Otello Kâmil ertesi gün ikindi vaktine doğru öldü. Evo'yı kimse teskin el:medi, Deli gibi günlerce evin içinde dolastı, asladı, bağiırdı ve sötü iş olarak, her merdiven basama, ğında yapışıp kalmış olan kan ve irinle kürimlk et kırıntılarını temizledi, (8C7 yecek olursa, Lükreçyâ o gece kağ- mak fırsatmı kaçırmış olacaktı. Lukreçya, taliinin kendisine ber sahada ve her zaman yardım etti« Ginden emindi. : — Bu gece buradan — kaşmıya Mmuvaffak olacağım. Ve keaptan paşarın esaretinden - kurtuaca « Bd Diye seviniyordu. Lukreçya yattığı yatak çarşaflı- ni üzün uzün keserek ip gibi bük- tü.. Biribirine bağladı. Ve hazırlandı. Haliçten akşam üstü — başlıyan kayık akmı yatsıdan sonra kesil. mişti. Şimdi deniz üstünden tek tük geçen sandalların hişirtisi ak- tediyordu, Karşı sahilde yanan ışıkların denize üzanan sarı, mavi akisleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: