8 Şubat 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

; Gorunmıven Harp S5Sinci KOİl 108 Valeska ile balkondaki son mu' hayeremizden sonra mareşal Fran srz hariciye memuru ile birlikte zi. yafeti terketmişler, onu müteakip de genç general Valeska ile azi- met etmişlerdi. Ben de madam Pavleskadan husust bir randevu |K aldıktan sonra avdet ettim. Mareşalin zevcesi ertesi günü tekrar büroma telefon etti ve ge- geki ziyafette edindiğim intihaları sordu. Kendisine mümkün olduğu kadar ' teskin edici izahat verdim. Mareşal aleyhinde — hazırlanan hareketin muvaffak olamıyacağı * nı, çünkü mahiyetinin — tamamile anlaşılmış — olduğunu söyliyerek kendisini temine çalıştım. Fakat mareşalin zevcesi bir tür. Hü tam bir emniyet getlremiyor, bana ısrarla Varşovada (çok mü - hâüm bir kadmlar cephesi) olduğu- mü İma etmeye calışryordu. " -Filhakika mareşalin zevcesi bu Jddlasında tamamiyle haklı idi, Sonradan Valeskanm can düşman"” larından biri olan ve nezaret müs, teşarlarından birinin metresi bu - hmduğunu öğrendiğim madam Pav teska ile temasta gördüm ki, haki katen bayan mareşalin iddia ett- Zi gibi, Varşovada ihtiraslı ve en" trikalr bir kadımlar âlemi, bir met. resler muharebesi acılmış bulun - maktaydı. Beşincti kol organizasyonlarmı idare edenlerin cidden gayet ma - bir hsanlaı- olduğuna bu cihette lı:içblrşüp_bu'ahnaz. Zira geçkin yaşta ve iktidar mev kilindeki erkekler üzerinde mesşru olmıyan kadmımlarınm nüfuzu çok güzel hesap edilmiş ve bu kadın" larm ihtiraslarmı harekete getir. mek imkânları bulunmustu. Hiç şüphesiz, güzelliği, lüksü, ihtişamı ve bilhassa zekâsile bu kadınlar âlemini son derece tah - rik edebilecek olan Valeska bu cephede de en mühim rolü mükem mel surette oynıyabilecek bir tip olarak gayet isabetle intihap olun- muüştüu, Bu kadımlar, Polonyanın ân na” zik anlarmda, bizzat itkidar ba . şmdaki en nüfuzlu hükümet adam ları arasımda müthiş bir rekabet ve husumet tohumları ekmeğe mu vaffak olmuşlar mıydı? Evet, Zira, Polonya harbe girdiği za - YÖZÖU“: sabik Polonya Eatericens “YLADMIR SABAT Serviş Sinden man, hükümet adamlarının birçör ğu hâlâ kendi ihtirasları peşinde, biribirlerine kıyasıya düşman ke” silmiş bir haldeydiler, 'Beşinci kol ölüm mjrkrotılan gi, bi, bilhassa her türlü nifak ve her türlü ikilik mmtakalarma hücum etmek ve orada yerleşerek âfetle- rini meydana getirmek huğusun - da hiçbir fırsatı ihmal etmez, et memiştir ve etmiyecektir. O, bir devlet, bir millet bünye. sinde bu nevi çatlaklar, yara yer- leri arar, oralara yerleşir ve ke - mirici tefessühlerini oralarda ölüm derecesine götürmeye muüuvaffak olür. Polonya, bu tarafımdaki zaafm * dan da müthiş surette kemiril. mekteydi, —T7 — GENERAL NOVROYSRİ NASIL ÖLDÜRÜLDÜ ? Valeskanım yeniden — oynadığı meş'um entrikayı önliyebilmek İ - çin bizzat mareşalle görüşmem lâzımgeliyordu. Bunun için birkaç defa teşebr büste bulundum. Fakat buna im' kân olamıyacağı anlaşıldı. O buhranlı anlarda, doğrudan doğruya Valeskayı tevkif etmekte büyük bir tereddüde düşmüştüm,. Mareşal ve taraftarları general Örenskiyi bir yola getirmek için calıştıkları bir srrada Valeskanm tevkifi gibi bir darbe işleri alt üst edebilirdi. İşte bu sebepten dolayı evvelâ bizzat mareşalden müsaade al - mam icap ediyordu. Fakat mareşali görmek, onunla temas edebilmek kabil olmıyaca - ğını görünce, Valeskanın ha.rgkl tı hakkımda muntazam bir şekilde malümat aldığım bayan Pavleska, ya son bir ziyarette bulunarak Va- leskanın ne vaziyette olduğunu öğrenmek istedim. Bayan Pavleska — beni görünce büyük bir heyecan ve asabiyetle: — Neredesiniz? Sizin — hiçbir şeyden haberiniz yok!.. Diye bağırdı. — Telâş buyurmayınız sevgili bayan!,, Haberim olsa sizi rahat - SIz etmiyeceğim aşikâr değil mi?, Lütfen sükünetle ne olduğunu söy leyiniz?.. (Devamı var) .— BAA ERUSUKULANLAR (Bu ıLıı.unda okuym.utanmızm gı zetemiz yanmdaki kuponla — birlikte gönderecekleri EVLENME TEKLİFLERİ, IŞ ARA MA, İŞ VERMg, ALIM, SATIM gibi ticari mahiyeti hâiz olmıyan kü çük (lânları parasız neşrolunur.) İş arayanlar Lisenin I1 inci sınılma devam edi. yorum. Bazı sebeplerden dolüyı öğle. lerden sonra çalışmak mecburiyetin. deyim. İstiyenler Haber gazetesi (Ç Ç) rumuzuna müracaat. * Hademe ve aşçı ve çamaşucı ka, dmm aranıyor. Cağaloğlu Sıhhat Yur. duna müracaat 23165 doktoör ocpera. tör Bay Orhan Ünalan. * Üniversite hukuk fakültesi, ikiaci sınıf talebesiyim; öğleden — sonraüları herhangi bir müecssese veya ciddi bir &vukat yanında çalışmak istiyorum. Haber gazetesi vasıtasiyle Bayan A, A, H. rümüuzuna müracaat —eti mesi, # Lisenin I inden çıktım şimdi bir avukat yanmda veya resmi ve hususi müesseselerde iş arıyotum. İstivyenle. yin Haber gazetesi vasıtasile (M Y.) - vyomüuzuna müracaatleri, | 419 yaşımnda lise 2 deyim. Kimsem — oktür. Tahsilime devam — edabtinek - Şçin öğleden sonraları veya gece çal.; y ; mak üÜzere bir iş arıyorum. İyi resinı - yapar ve tabelâ yazarım. İstiyenlerir | Habher gam”stasi vasrtasile — (Ökten) g: adresşine yı;ııuııgrı rica olunur. * - #:ı_— a Müteferrik *& 9 ve altı yaşında iki erkak gocuk evlâdiık olarak verilecektir. İstiyen, ler: Davutpaşada Çukurçeşme solta. ğında (d0) numaraya müracant ede. bilirter. * AZz ve iyi kullanılmış bir radyo isteniliyor. Bedeli peşindir, evsafmı bildirir mektupların Haberde Radyo rumuzuna gönderilmesi, * Kimse yanına verilmemiş a 12 yaş arasında bir kız çocuğu evlâtlık |TI alınacaktır. Sıhhatli olması — şar?fır Arzu edenler Hâabher gazetesi vaditü. sile (Ş.H.Ö,) rumuzuna mektupla mü racaatları * 9 yaşında kimsesiz kalan bır erkek gocuk iyi bir aileye evlâtlık verilecektir Çocuğa kendi evlâdı gibi bakmak ve tahsiline devam ettirmek şarttlır. Ço cuk halen ilkmektebin ikinci sınıfında dır. İstiyenler Haher gazetesi vastta, gile (M. E. 44) rumuzuna mektupla müracaa' edebilirler. “Aldırınız Aşağıda rumuzları yazılı olan © kuyucularımızın namlarına — geler mektupları idarehanemizden — üaergün sabahtan öğleye kadar veya saat 17 den sonra aldırmaları rica olunüur (B 5 Bu ruümüzün sahih iki gün zarfında namına — gelen mektupları almadışfı takdirde nektup, lar açılarak İçlerinde bulunmesı muh: temel — adreslere iade — edi'scektir) STT GAŞT B T F | Avustralyanın bugünkü harpteki vaziyeti İngilizlerin orta şark kuvvet- lerinden bahsolunurken umumi- yetle “Anzaklar,, isminin geç- mekte olduğunu görürüz. Anzak kelimesinin her harfi bir mem!le- kete işaret eder. Anzaklar bu bes memleket askerlerinden teşkil e- dilmiş olan ordulardır. Anzak kelimesinin başındaki “A,, harfi de Ayustralyanın ilk harfidir. Malüm olduğu üzere Avustral- ya İngiliz dominyonlarının en .kıymetlilerinden biridir ve bugün kü harpte göstermekte oldukları gayret de inkâr edilemez. Libya harekâtında Bardiyayı düşüren Avustralya kuvvetleriydi. Fakat Avustralya kuvvetlerinin yapmış oldukları bütün iş bundan ibaret değildir. Avustralya yakın zamana ka- dar İngiliz dominyonlarının en sakiniydi. Çok zengin ve küdret- li olmasına rağmen Avustralyalda silâklanmağa büyük bir ehemmi- yet verilmemişti. Avustralyanın silâhlanması için Japon tehlike- Avustralya topraklarının muha- fazasını tamamen İngiliz donan- Malüm olduğu üzere dünyanın beşinci kıtası olan Avustralya İngilterenin Uzakşark menfaat- lerini korumak için Singapurda vücuda getirmiş olduğu fevkalâ- de deniz üasü Avustralyayı her- hangi bir devletin ihtirasına he . def olmaktan koruyabilir. Avustralyalılar Japonyanın Çi- ne taarruzu neticesinde kendile- rini her.an için tehlikenin tehdit etmekte olduğunu anladılar. Avustralyanın geçen umumi harpte altmış bin askeri vardı ve bunun kırk bini Avrupada har- betmişti. Fakat geçen umumi harpten sonra pek gevşemiş olan Avrupa Çine büyük Japon taar- ruzunun başladığı 1937 senesin- de ancak otuz dört bin kişilik bir orduya malik bulunuyordu. Harp bütçesi senede sekiz milyondan ibaretti. Halbuki bugün Avu-tral yanın harp bütçesi ayda on vir milyon ingiliz lirasıdır ve bu mik tar pek yakında ayda on boş mil- yona çıkacaktır. 1937 senesinde Avustralyanın donanması pek yeni tipte olmı- yan dört kruvazör, bir tayyare taşıma gemisi, birkaç torpido, i- ki denizaltı gemisi ve bazı gam- botlardan ibaretti. Hava kuvvet- leri hiç denecek vaziyetteydi. El- lerinde ancak eski tiplerde iki bin tayyare bulunuyordu. Fakat o tarihlerde Avustral- yanın başında bulunan ve 1939 senesi nisan ayında ölmüş olan Jozef Lion bu şerait dahilinde A- vustralyanın maruz bulunduğu tehlikeyi arkadaşlarına anlattı ve harekette hiç geç kalmamala- lâzımgeldiğini söyledi. Bunun üzerine Avustralyanın harp bütçesi birkaç misline çıktı, Daimi ordu mevcudu 34 binten 48 bine çıkarıldı. Filhakika bu miktar büyük bir şey ifade etmi- yordu. Fakat Jozef Lion yarı 28- keri vaziyette olan klüpleri ihya etti. Avustralya lejyonları —- kil eden bu klüplerin azaları yekünu üç sene içinde kırk altı bin kisi- den, yüz bin kişiye fir'adı. Avustralya hava kuvvetlerini takviye için derhal Amerikaya modern avcı ve bombardıman tayyareleri sipariş etti. Fakat Jo- zef Lion işin sağlam olması için harp sanaviini bir harp hali"ıde Avustralyanın her türlü ihtiyatı- na cevan verebilecek sekle soxztu Bugün Avustralya hava küve (X. P. Vdi GÖO YA (N ). vetlerine mensup olanların yekü- * HABER—Akşımpoefam nuü kırk bin kişidir. Yani ÂAvus- tralya hava kuvvetlerine verilen ehemmiyet sonunda — kuvvetler on bir misline çıkmıştır. Avusz- tralynın daimi ordusu dört yüz bin kişidir. Memleketteki harp sanayii hariçten hiçbir madde it- hal ihtiyacına mâhal bırakmıya- cak şekilde tanzim edilmiştir. A- vustralya fabrikaları bu sene doa- kuz milyon obüs imal edecekler- dir. Denizcilik bakımından Âvus - tralyanın kalkınması pek tabii ki daha ağır bir şekilde inkisaf etmektedir. Avustralyanın bu sa- hada göstermiş olduğu gayret henüz tam manasile semere ver- miş değildir. Ancak ilk plânda donanmaya bazı hafif ve seri ge- milerle birçok yeni denizaltı ge- misi ilâve olunabilmiştir. İki bü- yük zırhlının inşası da ikmal e- dilmek üzeredir. Ayrıca Avustral ya kuvvetleri Port-Darionda da bir deniz üssü tesis etmişlerdir. Bugünkü harpte İngiltere ile elele hareket etmekte olan Avus- tralya birçok âlimlere göre, be- geriyetin ilk beşiğidir. Eğer Mi- ralay David Edgevert'un tetkik - leri sonunda vardığı netice doğ- ru ise Ayvustralyada bundan ualtı yüz milyon sene evvel hayat mev cuttu. Avustralyanın yakın tarihini tetkik ettiğimiz zaman Lopoeruz idaresindeki Fransız kuvvetleri- nin 8 şubat 1788 de şimdiki Sid- neyin bulunduğu toprak parcası üzerine çıkmış olduğunu görü - rüz. Laperuz hazırladığı, bir ra- poru Kral On Altınçı Lui'ye gö- türmek işini Süveyşi açan Ferdi- nad dö Leseps'in amcası olan Leseps'e tevdi etmişti. La Peruz kendisinden birkaç hafta evvel Artur Filip isminde bir İngilizin 750 mahküm ile ay- nı yerden karaya çıkmış olduk - larından malümattar değildi. A- vyustralyaya gelen ilk Ayvrupa kuvvetleri bu mahkümlardı. Bun dan evvel de 1605 senesinde Vil- yam Conson isminde bir Holân-| dalı her ne kadar Avustralya kı-| tasının mevcudiyetini keşfetmiş- . se de sahillerine demirleyip kara- | ya çıkmağa teşebbüs edememisti. | 1800 senesinde Avustralyada ancak altı bin beyaz vardı, Altı sene sonra bu miktar dört yüz. bine çıktı. 1858 senesinde ise bir milyonu geçti, Avustralyada al- tına hücum devri baa'amıştı.. Avustralya sosyalist hareketi görmemiş ilk memlekettir. Avuz-! tralyanın bu yeni rejim teşehbü- sü Sovyetlerden, Almanyadaa, İngiltereden hattâ Fransadan da evveldir. minyon halini alan Avustralya 1901 senesinin ilk gününden dün yanin mevcut teşkilâtı esasiye kanunlarının en demokratik ola- nını kabul ile tatbika başlamıştı. | 1904 secçimlerinde ise ışoılerJ partisi iş başına gelince liderleri Andres Fişer ve Hüg kanuna bir çok sosyalist maddeler ilâve e - derek bir inkılâp yapmağa teşeh büs ettiler. Fakat gecen umumi harp es - yuna atarak atese koyunuz. Bı - nasında Avustralyada milli birlik kurmak zarureti hasıl oldu ve o zaman başvekil bulunan Hügz mecburi askerliğe mümaniat e - den kızıllara karşı koyabilmek i- çin burjuvalarla anlaştı. Şahsi kinlerden ve büyük hırs lar uzak olan Avustralyada milli birlik çok çabuk kuruldu. Çünkü Japonyanın gözü günden güne Ayvustralya adası üzerine çevril- mekteydi. Japonlar Avustralyada sarı 1r- kın birleşmesine müsaade olun- mamasına kızıyorlardı. Sonra an cak yüz on beş milyon nüfusu c- lan Avustralyanın hicç de kalaba- lik olmadığını halbuki kendileri - nin adaları üzerinde cok sıkışık vaziyette bulunduklarını ileri sii- rüyorlardı. Harbin patlak vermesi Avus - tralya ile Japonya arasındaki mü nasebetleri de devirmiştir. Harp- ten evvel Avustralya Japonya - ya pek çok mal satmaktaydı. Ja- ponya ihtiyacının mühim kısmını Avustralyadan temin'ederdi. Ja- pon ihracatında Avustralyanın mevkii ücüneü İdi. Avustralyanın Japonyaya mal satmaması Japon ları muhakkak ki pek çok sars- mıştır. Çünkü dünyanın en zen - gin demir madenlerinden biri o - lan Yamji Sund g madenlerinin demiri ve yün artık Japonyaya satılmamakta Japon ağir sanayii de bundan büyük zararlar gör - mektedir. Japonların Avustralya hakkın- da çok eskidenberi iyi emeller besledikleri muhakkaktır. Fakat bu görüşlerini ilk defa olarak 1934 senesinde kâğıt üzerine dök tüler. O tarihte Yüzbaşı İto namı müstearını taşıyan ve kimin tara fından yazılmış olduğu belli ol- mıyan bir bröşürde Avustralva hakkında gu cümleler vardı: İ “Biz Japonlar, paramızı, vakti- mizi ve başkalarının hayatını baş w dlğ SER Ş” yere Çmde kaybedıyoruz Çm sasen çok kalabalık ve halkı b asırlardanberi düşman olan © memlekettir. Yine de mukav€ met edip düşman olmakta dev edecekleri muhakkaktır. _ memleketin ham madde bakımii dan çok zengin fakat sanayi kımından fakir olduğunu kab ettirmek - istiyorlar. Fakat bi bunlardan istifade edebilmel için milyarlarca yen sarfetmeli ve bir asır olsun beklememiz zım. Halbuki daha az para sa ve adamlarımızı çok daha az etmek suretile Avustralyada ( ha seri ve daha iyi neticeler edebiliriz...” Tabil bu kitap üzerine İngi re Japon hükümeti nezdinde pf testoda bulundu. Japon hükümtfü ti meseleyi örtmek, ehemmiy* ” siz göstermek istedi, fakat kilfŞ'E bin saşını menetmedi. Bu hâdiseden iki sene ilk kitap meyvalarını verdi. 1878 senesinde on beş senelik bir ptf neşrolundu. Bu plâmı hazırlay?$, Nişibu isminde bir mühendif Bu plânın hazırlanmasına katği mış olan şahsiyetler arasında İ zun müddettenberi Japonyada kamet etmekte olup birçok man sanayi firmalarını te ' den doktor Roder isminde bir Şf Almanın bulunduğu görüldü. Japonya, cenup denizlerinde| pon tesirini inkişaf ettirme oll ni kurduktan sonra yalnızca AĞt vustralya ile değil Yeni Zelafi ile de yakından alâkadar oldu nu resmen bildirdi. Muhakkak olan bir şey o da Uzak Şarkta Japonların vustralya ve Yeni Zelandaya göz dikmiş oldukları.. Vaziliğ” vahamet kesbedebilir.. fakat £ tık Avusralya her türlü taaf& ihtimaline kuvvetle karşı kayi bilecek şekilde hazırlanmış b - maktadır. | | Tavuk tencere l kızartması Tavuğu keser kesmez tüylerini yolmalı ve içini boşaltmalılır. Sonra aleve tutarak üstünde ka- ilan ince tüyleri ütiltemeli ve bol| ? 'su ile iyice yıkamalıdır. Sonra bir tencerenin içine yu-. |murta büyüklüğünde tereyağı ko yup eritmeli. Yağ kızınca, tavuğu içine atmalı ve çevire çevire kı - |zartmalı, Nar gibi olunca, tuzunu , 1900 senesinde müstakbel do -| biberini ve biraz da su koymaliı, | kapağını kapamalı. Hafif bir ateş te bir saat bir çeyrek kadar kay- natmalı. Kuzukulağı ve bezelye çorbası Bezelye ve kuzukulağını aymı tencerede pişirmeki, pisştikten son ra iyice ezmeli tekrar kendi su - raz tereyağı ve şehriye ilâye edi- niz, — 2 Tencere kapakları da İf 1 ledir. Çok kızdı mı insanım G £ yakar. Büyücek bir şişe mart alınız. Tencerenin tutulacak ? rine geciriniz ve kapağını : ken buradan 1tutunuz. Bunlf kolay ne var, değil mi? Faf çekinmeyiniz. Doğru söyleyik gimadive kadar aklınız? g.İdij bu?.. Şüphesiz hayır!!. — v ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: