5 ŞUBAT —IMI Yazan İlhan Tarus ya (Dünkü nüshadan devam) X Vücudumun ait tarafından rubu Metreden fazla bir kısmı nok. mak için, lâzım! Senden buna #nkâr vermeni, hatti sadece bunların tahakkukuna müsaade “imeni istiyorum. Müsaade bile Zahmetli telâkki edilebilir. Çün. kü senden hemen he- e Mek Bir hiç! Nasıl hiç? e: Evayade. kirma ve — Birdenbire neye uğradığımı bilemedim. Bir kuyunun dibine doğru kaydığını, alçalan bir sw- İmcağın ipinin ucunda rüzgâr #ibi uçtuğumu hissettim. Haki- bir efendi karşısında hakiki bir uşak, ancak benim kadar â- *İZ, sukut ve ümitsizlik duyabi- lili. Halbuki söylediği sözlerle bünlarr, benden evvel, benden İ- Yi, benden kuvvetli olarak, onun du lâzımdı. “Ne demek istiyorsun Kâ- Mil?» dedim. “Açık birader, dedi, ışığın ö. Wine durma, Bu ışık bir yarim Bövdenin vaktinden evvel kuru- masma mani olacak. Gölge et” me, senden istirhamım, niyazım Sudur. Dostluk, arkadaşlık iste- Wen. Fakst merhamet, biraz Merhamet istiyorum, Artık bir kelime fazla da söylemem. Bey. hürle israr etmet” Zastığın üstüne doğru uzandı. 1 çalındı. Sokak kapismın #ineirini çıkarıp kanadı araladı- e #aman tanmmaz bir halde İk Yr gördüm! Kırmızı, İnce "Mi bir cihise giymişti, Saçları" ie kıvırarak file lüle şakakla- Har aşağı sarkıtmıştı. Mide. m kadar açık bir vu, Yakayı yarı inde B. ni yerinden, ke taşlariyle pırıl piril sils- bii a ile iliştirmişti. Yanak ha kirmarz, gözleri daha “ t- Yüzüme bakarak gülü: VOR, içeri girmiyordu, Gürsene Eva?» dedim, gün annesiyle beraber çağ- Bİr düğünden, bir yor. derek ir bir kiliseden bahse- a, gelmiş olma” Pakel beni korkutuyordu. b, aa gülüşle adımmı st- taş ilik Kapıyı kaparken sokak. ui küçük Bir kahkaha işitir gi- oldum, Başımı çikar: Kar lşeleeyey İİ rig yi Sa o Başüstüne, Sultanm! Yü, “ik he olacak? — Hangi yüzük..? © e Ga kreçyanm — gönderdiği > Onu kuyuya attim. Soran. ei böyle bir yüzükten haberin malığını söyliyeceksin! Ge Bu tedbirlerin hepsi güzel. ta at, Kaptan paşayı biraz di. imi Sultanım! Lukreçya orada kaldıkça, Padi, $ehi kulağına bu işi aksettir. Menin Yolunu bulacak diye kor. #üyorum, LUKREÇY lak HABER — Akşam postas 7 Dört duvar gı evin penceresinde iki kadın rek içeri kaçtılar. Süslü bir kızla işsiz bir delikanlının ve bacak. 81z bir adamm sakin oldukları ev, anlaşılan onlara alâka veri- yordu. Kâmilin odasina girmel iste medim. Fakat yukarı c£tarken duydu: “Gel, gel” diye bağırdı. Eva kenapenin kenarma ilişmiş- ti. Buruşmasın diye eteklerini i, ki tarafma yaymıştı. Kâmil, ağ- zi kulaklarına kadar açılmış ve yatağından fırlayıp kâlkımıya hazırlanmış vaziyette: “Gördün mü Evanm başına gelenleri, dedi, mahalleli uyan- mış: (Senin ne işin var bekârla- rm yanında) diye kafa tutmus. lar, Asıl işin tuhafı senin halin den, etvarından asil bir genç ol- duğun belli imiş amma... Benim gözlerimi beğunmemişlermiş. Ne hoş şüphe, değil mi? Yarabbi, insanm derisini tersine çevirip güneşe tutuyorlar.” “Aldırma, dedim, her yerde böyle dedikodular otur. o Deği mi matmazel 7” “Öyle amma, dedi Eva, bizim familya biraz kapalıdır. Beni si- kıştırdılar. Ablam (İllâ ki ber gideyim, sen küçüksün, benim i çin bir şey diyemezler) dedi am” ma, ben bırakmadım; (Elimden krsmetimi alacaksın, maksadın. 0!) diye saçını yakaladım. Me- seleyi tatlıya bağladık.” “E.. Şimdi geleceksin mek?” Eva büklelerini sallıyarak “e. vet!” dedi Kâmile dikkat ediyorum : Göz“ lerini kızdan bir saniye ayırmı- yordu. Fükat yine açık bir ge- kilde görüyordum ki bu gözleri» içinde bir baba, bir üvey baba vardı, Kızının zekice bir hareketi karşısında kalbi titre, yerek sevinen, iftihar eden, © nun istikbali hakkında yeni bir emniyet delili kazanan bir baba- nım sevinci vardı. Kâmilin ruhu- pu iyice atnıdığım için bu duy. gunun eğrilmeden devam edip gideceğine de kemen orada ka rar verdim. ... (Eva) biraz ağır, biraz gürül- tülü, fakat emin bir gekilde evi döndürüyordu. Havagazı muslu- Zunu açık unuttuğu zaman Ka. mil dört köşeli ve otuz metre bir koridorun ötesinden heme ko kuyu duyuyor ve “matmazel, hö- vagazını kapa! Gebereceğiz!” di ye haykırıyordu. Merğivenlerin üst başmdan süpürgeyi savurmı ye başladığı zaman bütün bin koyu bir toz bulutuna bulanı yor; bu bulut yavaş yav2€ Kâ - de- gi aa Ke :İ — Ne yapmak fikrindesin? Söyle bakayım. Elmns Ağa, bu tehlikeli va, ziyetten hem kendini, hem de Valde Sultanı kurtarmak için şöyle bir çare düşünmüştü: — Sultanım! dedi, o Mustafa paşaya emir veriniz... Luktecyavı bir ticaret gemisile o memlsketine gömlermeğe baken. O Istanbulda kaldıkça, bizim için kurtuluş veli yoktur. Siz her zaman (kendinizi müdafaa edersiniz. Fakat, kulunuz başımı cellâdın baltasından kurta ramam. Bana meriamet ediniz! ve milin odasma srymiya başlayın ca, onun yine o müthiş narası işitiliyordu: “Matmazel yavaş, geberece- izi” Oda kapıları, onun küçücük, beyaz elleri değince, bir kereste fâbrikasmm o korkunç sesleriy, le feryat ediyorlardı. Kâmil, kısa bir sabır ve sü küt devresinden sonra, yine ba- #ırryordu: “Matmazel yavaş. kafa tasrmı deleceksin!” Daima iyi geçiniyorlardı ve Eva, her sabah, yeni bir haber getirmekten âdeta zevk duyu - yordu. Bir gün bakıyorduk, es kiden nişanlısı olan ve Yedikule bes fabrikasında çalışan İstavro isimli delikanlı Moda caddesinde önüne çikmiş: #in bu vakit eliyle kırmızı yanağına bir $8 - mar atarak ve hic bir sey söyle. miyerek gitmiş. Başka bir gün ihtiyar teyzesi, tâ Furiköyünde- ki evinden kalkarak Evarın ana- #ma çatmıya gelmiş Evanın İki bekira hizmet etiği ve onların ikisine de metres elduğu rivaye. tinin oralarda şayi olduğu habe" rini getirmiş, Akşam biz de iş bitince, arkadaşların; görmek görmek üzere Moda iskelesine uğrarmış. Senelerdenberi onun arkasından lâf atün Türk çocuk» ları, evvelki gün manâlı manalı gülüşmüşler ve “artık işi büyüt- tü! Para alıyor.” diye ortaya bir lâf atmışlar... O, bunları, dalma üçüncü bir bir kızım hakkında söylenen söz. lermiş gibi yarı müstehzi, yarı intikamcı bir eda ile anlatıyor. En utanılacak naktalarda, en fe na kelimelerde, nihayet gözleri- ni yerdeki muşambanın çiçekle- rine indirmekle iktifa ediyordu. Kâmilin, bu sabah obaberlerini, beni korkutan bir hazla dinledi. ğini ve ağzımdan nerdeyse salya” larını akıtarak: “Oh, ne âlâ! Oh, ne âlâ!” Diyerek yatağın içinde sırtoya kalkacağını seziyordum, gö- rüyardum. Evanm lâkırdıyı dai- ma erkek , kadın münasebetleri" ne doğru götürmekte büyük bir heves gösterdiği de ayrıca na- zarı dikkatimi celbediyordu, Bil- farz, vaktiyle kızlığını zorla © linden almış olan futbolcu Ral, fin üzerinde, ona karşı nefret ve hiddetini izhar etmek bahanesi- ie, hemen her gün durması ve “5 hergele.” diye söz başlıyarak ekseriya göz yaşlariyle biten bir hikâyeyi diline pelesenk edinme- si. cesaretimi kırıyordu. Kâmili bu evde bir hâdiseye doğru 70r la iten, cnv iki kötürüm bacak üzerinde dört nsia koşturan bu hikâyelerin bilhassa “enim için iediklerimi yapınız. — Peki. Mustale paşa, saraya telinde, kendisini al, buraya getir. Ona, Lukreşyayı biran evvel Is tanbuldan memleketine görderme- ni 'eceğim. Fakat, sen Ases başıyı görmekte gecikme! Ömerin elini keserlerse yazık olur. — Sultanım! Kulunuzu da Öme ri düşündüğünüz kadar düşünü” nüz.! — Hınzır Arap! Ben seni her- kesten azla düşürürüm. o Fatat. benim başıma bu arap (o çorasim ören sensin! Lukreşyanın saraya alınmasına sen sebeb oldun! ilen #ana vaktile, şu esirciyi O gt gör bir kız getirsin, dedimse, (o bövle dünyanın şeytan bir mahlükunu alıp getirsin demedim ya! — Bu bir tali işidir, suttanım' Lukreçya, kavun değildi kı, kok” layıp da huyunu, zekâsını anlaya” lum... nakledildiğini farketmiyor * de gidim. Eva, geri zekisından umul mıyacak bir tâbiye ile, beni bi- raz sonra mutfakta veya yuka" rıki odalardan birinde, aynı ge. kilde mükâlemeye devama İcbar etmek maksadını güdüyordu. Fakat bu icbarm Kâmil üzerin- 33 daha evvel tahakkuk etmesi ziyade muhtemeldi. Nitekim bu ihtimal, birkaç gün sonra tahakkuk etti: Bir gün, Kâmilin parasını almak Üzere | İstanbula inmiştim. Maaşın üç, dört lirasının eksilmesiyle neti. celenen birkaç saatlik serserilik- ten sonra, göce geç vakit eve * döndüm. Anahtar kapın Kili» dinde çevirmeden kapı açıldı. Baktım: Eva! “Ne o, dedim, dahu gitmedin | mi?” © “Kâmil beyi yalnız bırakmak istemedim efendim!” Sonra sesini alçalttı, çünkü Kâmilin antreye açılan penöere. sinin dibinde idik, kırmızı du- daklarını kabkahalarla gülmek: ten menetmek için parmaklariy. le tutarak: “Bugün beni öptü!” dedi. (HA 7 j veri ) BER) in yabancı dil Y derslerini takip edecekler Bir müjde, HABEK guzrtesinin Kütüphanemiz mevcutlarının 40 Deste kendi kendine Sö ». . " adlariyie ve Haber metoduyla 490 - 000 saya tutacak haciide edinebileceklerdir. Ba frsartan latifade etmek Kâmlli mesuttu. Hiç görmedi. | ğim bir sürur içinde yatağında doğruldu: “Gal canım, ciğerim! Nereler- de kaldın? Beni bu kadar unut- mak da olur mu?” Diye söze başladı. Gözleri &m. pulün altında yeşil birer — fener gibi parlıyor ve uzun. kemikli kollarmı bana doğru acıyordu. “Maasmı aldrm. Yarısını da erittim!” dedim. “Sen sağ ol. Afiyet, bal, şe- ker olsun... Gel şöyle yanıma... Eva, bir sade kahve benim sev- gili dostuma! Benim bir tek, en gon, hilesiz arkadaştma! Benim canım, ciğerim çlap profesöre. Alâ bir sade kahve!.. E Nere. lerdesin ? Neler gördün” Kim- lerle görüştün? Eşden, dosttan kimlere rastladın? Anlat baka am!» İçimde bir yanma; kötü bir bazımsızlıktan mütevellit fenâ bir kavrulma (hissediyordum. Aklıma, özbemşireleriyle kar koca gibi yaşıyan kardeşlere da. ir saçma sapan hikâyeler, kam: umbağalarlı insanların biribiri- ne pek benziyen tarafları... Av. ruptnın bilmem neresinde ha- dun edilen erkekler... Ne bileyim dağmık bir takım şeyler üşüşü yordu. Kendimi iyice kontro) edemediğimi anlıyordum. Gayri tabil hiç bir şey görmediğim, i- şitmediğim halde; üç saat evvel Tokatlıdı Sait Faik ile berabe içtiğim dört bardak kötü $sars- bin hâlü gövdemde rol oynadığı ns delâlet edecek bir gaşkımlık ve budalalık içindeydim. Kâmi. lin Evayı öpmesi ve onun bunu gülerek anlatması kadar tabii, elelide bir hüdis? tasavvur olu- namazdı. Böyle olduğu halde Xa- Elmas ağa bir taraftan Asesbaşı. yı bekliyor, bir taraltan da kar: tan paşanın yolunu gözlüyordu. Elmas kendi kendine: — Lakteşyayı İstanbuldan w saklaştırmaktan başka (o kurtuluş yolu yoktur, diyordu, bir kere na. sılsa girdik bu çıkmazın içine Pa dişaha bir şey seşdirmeden Luk reçyayı İstanbuldan uzaklaştırma ğa muvaffak olursak ne mutlu bi. 1, Elmas ağa, tanburacı Ömerin — Lökreçya İstanbuldan uzaklaşın caya kadar — zindanda kalmasını istiyordu. Ömer serbest (kalacak olufsa, günün birinde £ padişahın huzurunda saz çalmağa çağrıldığı saman bu meseleden - bahsetmesi. ve bütün rezaletleri meydana çi karması muhtemeldi. Haremağa, sı, valde sultar/lan önce, yapacağı “şi kendince kararlaştırmıştı, neşredilriiş olan bu derelerin ber biri 2 — Bu satış Haber okuyucularına ikinci ilân tarihinde siparişleri alâbilmeleri için 1 Şubet 1941 . Mart 194) tariyeri arasında Haber gazetesinde meşradilaoir vlsu Kuponlar da sipariş Tişleriyle birlikte getirmelidirler. 250 şer kuruşluk yabancı dil dersleri yalnız kendilerine 80 kuru (Yabancı Gi) eksorsisleri) we bayladmamdam istifade ederek gerek yabancı dillere teri takip edecekler için emaalaiz bir yürüme olan "90 dersle keridi ken dinize Haber metodu” eserini tavsiye ediyoruz. yeni başiıyacakısr gerek bu der || pek azalrmış olemaadms rağmen im eni. ! Kesme? eseri parasız denecek kadar küçük bir bödeli. Babor oluyu- l Gularıma tetsin etmiye karar vermiştir. ç Ingilizce Mi Fransızca j Almanca toplanmıştır ve her birinin mutad m- taş fiyası cil olarak 809 kuruştur. işte Haber okuyuruları ba 250 ku. © “ raşlak eserden bangisini isterlerse bunu kütüphanersirden #0 kuruşa lstiyenlerin urzularu, yerine getirebil. memiz için şu şartları göre harsektlerini rica ederir: 7 40 İkincikânun . 20 Şubat 196) srasında sarp srtsleriyle bire © Ukte #ekseB Kuruşun yarım kütüphanemize ödiyer.k (Franataca Al © © | marca, İngilizce: dillerikden bangi kitatı istediklerin büdirmeliler ve bir sipariş fişi srmalıdırlar. (20 Şubattan sonra sipari, kabul «dilamaz.) “» münbasrin Bundan dolsyi gü VAKIT KUTUPHANESİ nmıyân bir tara. fıhda, müstemiren bu bavadi- si iğleyen, bu bavadisi kurcalı- yan bir çarkın tıkır Ulur işledi- ğini işitir gibi oluyordum. Eva- nm yıkadığı fincandan bize ka- dar gelen iner sesleri, bakıyo. rum, Kâmil âdsta bir musiki din Yiyormuş gibi dinliyordu. Bana bir takım sua'ler sormuş olma- sıra ve bu sunllerin cevaplarını alâka ile beklemesine Tağmen, iyeler içinde, daha baş. şevler düşsün- düğü de raybakkaktı. Çünkü Kömiha bir Tpig ücün. dan, geniş bir imkânlar dünya- sının diplerine doğru sür'atle u. çabilecek derecede hayalperest, kurucu ve müsevves olduğunu da biliyordum. Düşüncem ve ke- derim, evet bu bir kederdi, zaten bu hayal istidadından dolayı idi, Kahveyi titreyerek uzatan E va: “Biliyor musunuz, bu sabah ne oldu?" dedi ve derhal anlat- muya başladı; “Benim iki arka. daş var, Despina ile Marika.. Bu raya gelmek istiyorlar, Kaç oldu söylerler. Bu sabah gördüm. Ya- rın akşam sizi ziydrete gelecek. ler, Marika garabı çok sever. A- man... Aman... Bir şişe İçmisti ablamın düğlnünde, roh şu ka. dar!..” famın bana Kümtlle gözgöze geldik. Mak. satlarımız #yri ayrı idi. İçten ( <e verdiğimiz kararlar da ayrı idi. Cevaplarımız da belki ayrı olacaktı, Fakat bana vakit kal- madı: “Peki; buyursunlar!” de, di. Bonra bana dördü: rap meselesinden bana Kızacaksın. Fakat namusuma yemi" ederim ki hir damla ismiyaceğim. Hem Biraz sonra Asesbaşıy'a rastladı. Telâşla yanına koştu: —Ben de sizi bekliyordum, de di, valde sultan el altından tahki kat yaptırıyor. Bir netice alının. ceya kadar Ömerin zindanda kak masını, hattâ hiç kimse ile görüs türülmamasini emretti, Asesbaşı söz verdi: — Böyle selil bir o mahiüku t dam etmedilderine şaşıyorum. Pa, disahım hazinesine göz diken bir adarmlan bu memlekete havır ge lir mi? Elmas ağa Asesbaşıyr iyice dol durduktan sonra, genis hir nefes alarak yanından ayrılmıştı. ELMAS AĞA, KAPTAN PAŞAYA YALVARIYOR Kara Mustafa pasa o gün sürü. ya geç vakit uğramıştı. ben hayatımı müdafaa etmesini senden çok iyi bilirim.” tü. Eva, yine gülüyordu. ; Fakat © ona artık kızmıya başlamıştım. © Bir kadının, bir şeyin üstüne bu kadar dilşmesi insana hiddet ve- riyordu. Hattâ insanı iğrendir- mesi bile rrhtemeldi. O, bu ib. timali hakir görüyor; cesaretle öne atılıyor; birçok tehlikelere ve mülevves imkânlara göğüs. geriyordu. Gelecek kızlarm On- dan dahâ güzel olabileceklerini düşündüm, Çünkü Evadan da, ha çirkin bir kiz daha bulunabi türdi. ld mikro vilad Fakat iki kız? Bu kabil de, ğildi. “Gelsinler bakalım!” dedim. A Eva sokak kapısını muzaffer | “bir gürültü ile çekip gittikten sonra yerimden kalktım, Kâmi» li daha iyi görmek için kanape- , .. ye geçtim, Beni takip edengör . leri daha yüzümde . yarleşmiye vakit kalmadan: “Galiba karam dovmiya başladı. Otelle efendi!” , | dedim, Rerigi bir saniye içinde, . - simsiyah oldu: “Ne dedir?” di- .. ve bağırdı “Gürültü etme, -kızm yanımda seni bozmadım. Wakat şurada kö “ pek gibi kıvmlıp ölmek ös- temiyorsan aklını ona göre ig '#t. Külâhını önüne koyarak yev mive üçer dakika düşün ve kas metinin ölçllsünü hatırdan çi karma! Bugün Babrâliye. Petro- grada falan e5y'e bir uzandım, Herkes bezi, senin kesik bacak” ların üstünde keyif catan bir serseri diye anıyor. Bve eros- pular doldurup senin paranla eğleniyorum. (Devamı var) , pm #w “ My Ax > ölü, paşayı görür görmez. ap devlet'im, dedi, T-ükreç sesi patlak vendi. Siz hâlâ burada geniş geniş nefes (o alarak gezinivortunuz! : Mustafa paşa kayrusuzca “gül düz « — Ne olmus? Lukreçya kaybol mus diyotlar. öyle mi? — Aman paşacığım, sakavr bra (“ - kmız.Tenburacı Ömeri Lukreçva el de ederek, kenisine bir yüzlük ver miş, Ömer bu yüzükle huzura gir mek üzere saraya gelmişti. Kara Muslala paşa birdenbire İşaşaladı: — Ne diyorsun? O sersem herif wihayet bana bu nankörlüğü yaptı desen e? Halbuki o ben o akşam kendisine kaç kese bahsiş vermiş. tim. (Dovaama ver),