— Şimdilik pek sefhnetmem. Çok zayiat vergiler. — Önden gidip bir buksan fe Ba olmaz, Ama gecikeyim deme, Al Vud yalnız kaldı, Endiş? i - ginde bekliyor, en ufak bir gü rültü ile yerinden sıçrıyarak silâ. ha sarılıyor, karanlıktan her #5 karşısına polislerin çıkacağını #8. Biyordu, Nihayet kendisine pek u Bun gelen bir zaman geçtikten 809 ra bir ayak sesi işit. — Kim 0? — Benim şef, Riçerdson.. Rakat bir nefes aldı, arkgdu n geliyordu, Filhakiks gelenler Kâvinya ile Seymur ve Riçardson du, Genç kadın hayduğus koller: na atıldı. Titrek bir sesle: — Senin için bilsen me endişe ettim, vurulmuş olmandan korku. yordum. Yarslı değilsin ya?.. Bu samimi muhabbet ve teessür hayduda üzerinde, itiraf etmek İK temeğiği, fakat çevabındaki kata. İığı yumuşatan bir his uyandırdı — Polisler içeri e muvaf fak oldular ve biri diri veya Blu €le geçirmek istiyorlar. Buna mu. Yaffak olamıyacaklar ve bizden i, Yi bir ders alacaklar... Nasılsın Riçardson, yoran n3 si? — Biraz iyleeyim şef, teşekkü: €derim, Yarım gene çok acıyor A. ma zararı yök, geçer; biz böyle şeylere alıştık artık... Al Vud, Seymura döndü: — Aşağıda ne gördün” — Hiç... Tam bir sükün ve xi firi karanlık... — Fens alâmet! Btrafımdan vi. er vızır kurşunlar geçerken ken. dimi dala emniyette hissederim. Fona bir oyun hazırlıyorlar her . halde... Valkinsten ne haber? N oldu acaba çocuk” — Pencereden koyuyor. — Aferin çocuğa! Cesurdur veyselâm!,.. O hepinize model ol, sun. Onun Sayesinde kaçabilece ğiz. Firar yolu ancsk nehir tara fnda açık, motörlere kapaği attik mr mesele yok gibi bir sex Fakat polislerin bu ihtimal! 40 şünmüş olmalarını da hesaplamalı ona göre davranmalıyız. Motörlere geçmek için her me pahasına © Yursa olsun yol açmalıyız Çabıik olalım, çünkü Vatkins tek başma daha uzun müddet dayanamaz, Riçardson, yaralı omuzun dola, yısiyle iyi silâh kullanamıy z işin sans Lavinyayı emanet edi yaram, Orm yol göster. Yoln #a şırırsa mahvoldu demektir, Seymur, sen de b da ol ve yardım et — Haydi çocuklar, Yanımdan ayrılmaym. Gene gör yaşartıcı gaz bombası attiisr, ça buke olalım, z Koridorun nihayetindeki bir ka, budan tarıçaya çıktılar ve binanm daş tarafından demirden daracık Yangın merdiveninden inmeğe bs$. şia, gördüm, karş enim yenin cesaret... * nevra neticesi ladılar, Seymur yanlış söyleme . mişti, etrafa şaşilacek bir zükü. net büküm sürüyordu, Birinci kats kadar iniş hidise sir geçti, Zemin katma iinice Al Vud arkadaşına emretti: — Haydi Seymur ateş et, kur, şuna acıma? İki mitralyöz tüfeği birden &. t, Bu seferde polisler â. ni baskına uğramışlardı. Bu yür den gerilemeğe owecbur kaldılar Bununla beraber ateş etmekten de göri kalmiyorlardı, Haydutlar mütemadiy derek ilerlediler, Firaril çü, Al Vud, Lavinya ve 5 fevkalâde bir tesadiifle hiçbir ya. ya almamıştı. Fakat en zerile ka lan Riçardson bir inilti ile yere düştü, birkaç kurşunla vurulmuş, te, Vatkins gelenleri karşıladı — Siz misiniz hazırlamadın mı? Çabuk oi,. çardaon nerede? Seymur cevap verdi: — Biraz evvel düştüğünü gör. düm, durup bakmama imkân yok” tu, — Zavallı çocuk, gitti desene! Vatkina koşarak geldi: — Haydi gelin hazır... Tam zamanıydı. Polisler yaklaş muşlardı ve nehrin karşt sahilin , den de İçi tepeden tırnağa polis. lerle dolu Üç kayık hareket etmiş. “, Al Vud motörlerden birine at ladı, Lavinya da onun Yanına geç. ti, Bu motör hareket ettiği sıra, da Vatkina ile 8 r da diğer mo töre atladılar, Geç kalmışlardı Mö törlin makinesini işletmekte vu * ksa gelen ufak bir teahhur onla. rm kaçmasma mâni oldu, — Eller yukarı! Polisler yanıbaşlarındaydı ve si. lâhlarını onlara çevirmişlerdi, İk! haydut mukavemetin bir İntihar dan farksiz olduğunu anhıyarak taat ettiler, Yanlarma atlıyan po. lislerden ikisi ozlarm ellerine ke lepge vururken Üçüncüsü dümene geçti ve Al Vudun motörünü ta , kip başladı. sef, motörler Haydutların elebaşısı kurtulmu. şa benziyordu, motörü epey açıl mış bulunuyordu. Yakalamak ümi, di az olmakla beraber polisler ta, Xipten vazgeçmediler, Al Vudun motörü çilgin bir süratle Üeri yor, her dönüşte yanlış bir ma sulara gömülmek tehlikesi zeçiriyordu, Haydudun maksadı, denize çıkmak ve sahi takip ederek emin bir yerde ka raya atlamak olmalıydı. vunu tahmin ediyorlar ve takib bırakmak istemiyorlardı. (Devam var) Polisler Topkapı Sarayına giren Sultan Murat, veziriâiamâ: — Sarayda tasliye yapacağım” Birçok kimseleri koyacağım Ba- na beş on tane namus'u adam bul! Demişti. Bayram paşa. Pad” ha söz verdi ve kendisini (atn” *derek, Muradın yanın Bayram paşa, padişsim yi dan çıktığı zama gece varisi © muştu. Herkes ayakta dolaşıyor” du. Saray halkın telâş tl dolaşması valde sultanın ©3787 dikkatini celbetmışti. Ayse KÖ * senri anlatıyo » — Padişah çox hiddeteenmiş. Birçok kimselerin canını yakacak. mış. Bu iş meydana çıkarsa, be nim de başım yanacak, sultanım! Sen merak eime! Dilini tuta san, bu iş kapanı: gider. Kim iarkına varmaz, Murat da unutur onu. — Eterdimiz gözdesini kolay kolay unutacağa benzemiyo.. sul- tanım! Sarayın tadı kaçacak gibi görünüyor. Valde sultan bu patırdılara e - hemmiyet vermiyor ve Ayşeye: Tüter sarsan hada HABER — Akşam postası Yazan | Nezihe Muhiddin Ziya bir kış günü gar civa, rında arkadaşı Raciye anlatı. yordu: — Böyle gamlı ve kasavetli kiş günleri İnsanım ruhunda yaz mevsiminin hatıralarını ne has. retli bir hisle canlandırıyor!.. Bugün hep onlarla yaşamak is. tiyarum.. Sana bu yaz beni hâlâ garip bir duygu ile sarsan bir hatıramı anlatacağım: » Gene böyle bir pazardı; fa, kat mavi ve ılık gökte parlayan muhteşem güneşli bir yaz paza, rı... Sabah erken yataktan kalk. tım. Yalnız başıma bir deniz kenarına gitmek, bütün gün se, rin sularda bir haftalık yorgun. luğumu dinlendirmek ihtiyscmı hissediyordum. Artık kum uzak. Filorva gök kalabalık.. Nereye gitmeliyim ?.. Giyinirken dsi, nüyordum.. Nihyet kararımı verdim: Çekmecelerdeki nisbe, ten tenha bir plâja gidecektim. Alelâcele küçük çantama lâzım olan şeyleri yerleştirerek, yola çıktım.. Vakıt çok erken olduğu için Sirkeci garı tenha idi. Tre, ne &cele etmeden bindim ve boş bir vagonun köşesine yerleştim. İslediğim olmuştu. Benden baş. ka bir yolcu yoktu, Fakat bir dakika sonra bir genç kızla orta yaşlı bir hanım benim vagona geldiler. Yanlarındaki munta, zam ve temiz valizlerini refa. kat eden adamları file raflara yerleştirdikten sonra terbiyeli bir tavırla bir şey emredip et. mıyeceklerini sordu. Yaşlı ha. arm: — Senihaya söyle bizi çok bekletmesin Nermin arkadaşsız kalırsa sıkılır, Tren hareket etmişti, Bu yeni yolculardan arkıldığım için yüz. lerine bile bakmamıştım. Birden ayaklarıma başka bir ayağm çarpmasiyle gözlerimi kaldır. dım: OKarsımdaki Okanapede pencerenin önüne oturmuş olan genç kızı o zaman gördüm. Hiç güze değildi. Hattâ çirkindi bile... Ayaklarımız biribirine do. lanmeca yüzü kıpkırmızı bana bir İngiliz Misinin ciddi bir gü. lihnseyişiyle beraber (o hafifçe “pardon!” dedi, Ben de kızılımsı saçları düm düz arkaya taran, mış genç komşuma karşı centil. mence iğilerek selâm verdim. Onun penbe cildi ve sarı çilli yüzül gene kızardı ve bir gazete. yi kaldırarak okumağa basladı. Annesi büyük çantasmdan bir geyler arayor veya yerleştiri, yordu. Göz uciyle genç kızı tet, kik ediyordum. Ne yazık hiç güzel değildi! Fakat bana ne? diye düşündüm. Yarım saat sonra ayrılacağız! Acabane, reye gideceklerdi? o Bsyalarıma bakılırsa benim gibi akşama döreceğe benzemiyorlardı. Tren Yenikapıdan hareket ettiği hal de o hâlâ gazetesini okuyordu. u istiğnaya canm sıkıldı. türlü uzaklaşmak kabil değidi. Elverir ki, aKra Mustafa paşa bir yerde gevezelik edip de işi mey. dana çıkarmasın. Dedi, Ayşe çok beeycanlıydı. Soordu: — Kaptan paşa sultanım? « — Şimdiye ksum gevezeliğini görmedim. Kendine güvenmes:ydi Lukreçvayı evine götürmezdi — Acaba evinde Lukreçyanın nerden geldiği öğrendiler mi? — Bürü kaptai paşadan siya de Lukraçyanın soklaması âzım dır, Tekrar saraya dönerse, Murat onu da âfletmez « Lükreçya kendini aflettirme- sini bilir, sultanım! Hattâ bu işin ucu — © zaman — size bile doku nur. Çünkü, Lukreçya, kaptan pa şa ile burada görüştü. Venedik şey tarı, kendisini kurtarmanın yolu- Du bilir. “Beni tuzağa düşürdü lerP" arın ne devan vereceğiz? ketüm müdür Esan (> Dışarı çıkmak istedim. Yerim, den kalkarak bir aralik gazete, nin kenarından göz göze gelâik. uldu ayakkabıları, dün arı. bir çocuk kadar sa de ve mâhevp halleri istemiye, rek beni mesgul ediyordu. Dı, şarı çıkmaktan vazgeçtim. Fa. kat bu sefer genç kız, bana hiç bakmadan ayağa kalkraak rafta ufak bir çanta kaydı. Hemen kendisine yardım etmek için uzandım. Gene bana bakmadan ve tesekkür bile et, meden dısarı çıktı. Çok garibi, me gitti. Ben şövle böyle yakı, şıklı sayılmasam bile nedense kadınların hosuna giden bir er. kelrtim. Bu çirkin kızm azameti beni hiddetlendirmek diyemiye,, ceğim adeti içlendiriyordu. Gayrilhtiyari ben de dışart çık. trim. Nermin beni görünce pen, creden sarktı, Tam yanma doğru yaklaştım ki şişman bir adamcağıza yol vermek mecbü. riyetile genç kıza temas edecek kader sıkıştım. Durduğumuz istasyonda müt. hiş bir kalabalık doldu. Memur yolculara hitaben: — Baylar Bayanlar rica ede, rim vagonlarmıza gidiniz. Yol açılsın diye sesleniyordu... Nermin doğrulunca yüzyüte geldik. Hafifçe gülümsiyerek gene kızardı. Ve o önde ben ar. kada beraber vagonumuza gir. dik, Bizim biraz arkadaşlaşmış gibi görünen halimize annesi gülümsiyerek bakıyordu. Bakırköyde durmuştuk. Genç kız annesine dönerek: — Neresi ? diye sordu. Hayret etmiştim. Kadm kızma: — Bakırköy, dedikten sonra benim mütehayyir duruşuma cevap verdi: — Kızım İstanbullu olduğu halde buralarını bilmez. Yedi sekiz senedir İzmirdeydik. Ora, daki kollejde tahsilini bitirdi Bu sene tohdilhavaya geldik. Şimdi anlamıştım. Plâj oteli. ne gidiyorlardı. Acaba nereye?. — Nereye gidiyorsuntuz efen, dim? diye sordum. Bu sefer genç kiz cevap verdi: — Wloryaya.. Biraz sonra kizararak sordu: — Siz”. — Ben de!. — Bu cevabım beni hayrete düsürmüştü. Bu ane kadar Çek. merelere gideceğim muhakkak. ta. Birdenbire haberim olmada» beni bu karsian cavdıran ney. &! Bu cevandan sonra yüzü, mün kızardığın hissettim. e$$ kmlığımı örtmek maksadiyle: — İş oraya ha Lukreçyayı saraya sokmamıye ahdettim. Oğlunun yakasını tek rar onun mülevve. eline düşürmek istemem, —Acha bizin bahçeye onunla beraber çıktığımız! görenlet (o var mı? — Gören olsaydı, bu iş şimdi. ye kadaı meydans çıkardı. Sizin gittiğinizi şeytanlar bile görmedi — O halde geniş bir netes ala yım, Korkudan dizlerimin o bağı çözüldü.. Yüreğim ağzıma geldi. Bu seler de ölmessem, artır kolay «olay ölmem, sullunım! Kösem sultan ıçin için gülerek mırıldandı: — Aci patlıcına kırağı yağmaz flaydi, keyfine buk, Odana git, yat, YERİN KULAĞI DEĞİL, GÖZÜ DE VARMIŞ! izin — Fuorya Istanbulun en gü. zel plâjıdır dedim. Iyi intihap etmişsiniz. Ben dainin orasıyı tercih ederim. ç kız da hiç bir heyecan görmeyorum. Artık banada ce, vap vermedi. Yaptığım şeyin mahiyetini kendi kendime di. günmek içip tekrar dışarı çık, tim. Tren sür'atle ilerliyordu. Va, gon arkadaşlarımla gitikçe sa. mimileşiyorduk. Filoryada du. rupca ana ve kiz raflardan eş, yalarını almağa hazırlandılar. Fakat ben derha: valizleri biyer birer indirerek openeereden bir hamale uzattım ,onlar önde ben arkada idik. Nerminin annesi bana dönerek: — Siz burada en iyi bir otel biliyor musunuz? diye sordu. — Hay hay dedim. Eğer is. terseniz sizi benim gittiğim Fi. lorya Palasa götitreyim. Ben de oraya yerleşeceğim. Otele girdik. Onları kâtiple konuşurken bıraktım, Kendim için tuttuğum odaya giderek 80, yunmağa başladım. Bir saat sonra salona indiğim zaman Nerminin annesini masa başında gördüm. Gülüşerek selâmlaştık. Kadin kızının odülarmda yer. leşmekte olduğunu söyledi. Içim de onu bemen bulamarıaktan bir üzüntü derinleşti. key sa kadar onu hiç göremedim. Ken, di kendime yaptığım bu acaip hareketin manasını düşünmek isterken gözlerim hep Nermini araştırıyordu. (O Sanki onunla karşılaşırsam içimdeki muam. mayı çözebilecektim. Bütün öğ. le sonra her kısımın ve yorgun kırlarda ““dolağtimi. “Bu #örteri, yane gezme gün kırarmcaya kadar devam etti. Tekrar oda, ma çıkıp kıyafetime biraz çeki. düzen verip salona inince Ner, minle annesini yemek masası. da gördüğüm zaman yüreğimin hizli hızlı çarptığını utanarak hissettim. Selâmlaştık.. Annesi, nin bana baktığını görüyordum. Masalarma yaklaştım. Kibar kadıncağız bana Yer gösterd' ve; — Bizi buraya kadar getirdi. giniz için teşekür ederim, deği. Cevap verdim. Söz plâja geldi: — Fevkalâde değil mi? dedim. — Hakkınız var.. Nermin bu. gür iki banyo yaptı. — Iki banyo mu?! Kadın kızina bakarak güldü: — Nermin fevkalâde bir yü, sileüdtir, diye cevap verdi. Fa. kat Nermin susuyordu. Hiç ko. nuşmayordu. Canım sıkıldı. Ben ayağa kalkarak onları selimla, gen beni şaşırttı. Salondan bezgin adım. Yavaşça oda kapısı vürudu. Ayşe seslendi — Kimdir 0.7 Kısık, ürkek b'r ses cevap ver — Ben, Elmas, Yatın mı? Ayşe derhâl «zpıyı açtı. Haremağası Elmas korkak bir tavırla içeriye girdi; — Nedit bu akşam başımıza gelenler, Ayşe zülia? — Vahahi, sorma, Elmascı- ğım! Lükreçyanın kaybolması bi- zim rahatımızı kaçırdı. Hmzir kız nerelere pitt acana?! Elmas ağa Dir şeyden haber yokmuş gibi davranarak bı kana peye oturdu: — Efendimiz ptk hiddetli. Bir- çok kimselerin canımı o yakacağını söyledi. Bereket versin ki, ben val de sultanın hizmetine bakıyorum. Zavallı Cevher ağunm bu işte ba a vanası ipa! İalz yürüyerek dıgarı çıktım. Yarın sabah erfakla beraber buradan uzaklışmağı düşünü. yorüum. Cidist öy'* gaşkm öy, mökki birdenbire o karurımı de, le garip bir haldi ki bu... Ne demeğe birdenbire kararımı de. Zitirerek buraya gelmiştim?. Ne işim vardı. Nermin mi? Bu çirkin ve durgm kızcağız mi beni yolumdan alıkoymuştu?.. Fakat - -<1j12, Bir kır kahvesine girdim. Bu. rada ufak tefek yemekler de vardı, Garsona bir birayla om. let ısmarladım. Otele geç döne. cek, doğru odama çikacak.. Er, tesi sabah da şafakla beraber buradan kaçacaktım. Fakat yemeği o kadar çabuk yemiştim ki garsonu çağırıp be, sabı ödedikten sonra gene otele doğru döndüğüml görünce can sıkmtımın hafiflemiş olduğunu da hissettim, Fakat derhal oda, ma çikip erke nyatmağa karar vermiştim. Otelin yeniş hölüne girdiğim zaman daha parlak ya. nan şıklarım altmdabir çok genç ve güzel kadm ve kızların kızların kendilerine uygun şik ve genç erkeklerle dansettikleri,. ni gördüm. Gramofon şakrak bir rumba çalıyordu. Bir kaç dakika dansedenlere baktım, Ne güzel, ne cazip kadm çehrelrei vardı. Şurada beyazlı ve son derece de zarif endamlı altın gi. bi sarışm bir kız. Biraz ötede esmerin en şirini,.. Fakat gözle, rim garip bir ısrarla başka bir simayı oaraştırıyordu! Birden gölgeli bir köşeden çilli ablak ve masum Yürlü Nerminin sıy. rürp bana baktığını görünce kalbim hizir hizlı çarnmağa baş, lâdı. Gong kızm halinde kendini bana göstermek istiyen çekin, gen bir hal sezmiştim, derhal yarıma yaklaştım. B:rrak we temiz sesiyle: — BDansetmeği sövmeğ Mmisi, niz? diye sordu. — Evet.. Çok severim. Otele giderken derhal odama çikip er. ken yatmak kararımı gene unut. muştum! — Siz? diye sordum. Siz dansetmesini sevmez misiniz? Severim... Paket bu akşam değil! Yan yana, yavaş yavaş yürüyorduk. — Ne kadar güzel kızlar var, diye mırıldandı. Hepside çok güzel değil mi? Hakikaten doğruydu. Fakat ben omuzlarımı silktim. Nermi, nin yavaşca içini çektiğini duy. dum — Annem nerede acaba?, di. ve sözünü değiştirdi. Ben: — Belki yatmıştır, dedim. Sonra sizinle biraz dansedelim mi? diye sordum Haremde kadını ona teslim edil- miştir. Odasında yangelip yataca. ına, biraz da etrala göz kulak at- saydı... — Bu kadar kadını bir kişi na sıl göz hapsine aabilir? Cevher, Lukreçya gibi, evaya benziyen bir kadı. ıkafese koysa züptede- rbezdi. — İyi amma, bu kuş Ola sa raydan bir yere açamazdı. Birden. bire kaybotuşu, hakikaten msanda birçok şüpheler uyandırıyot, Elmas ağa, Ayşeye sordu: — Sen sarayua kimden şüphe» leniyorsun ? — Ne gibi..? — Meselâ Lukreçyaya, kaçma» a için kimin yardım ettiğini tah- min edersin? — Hiç kimseden şüphem yek. Lukreçya saraydan kaçmışsa, yar dımcıya ihtiyacı yoktur,