KANUN — 1040 2onciler tabia- Msedller. Tahitille boyuna kütür ss birisi öfkesini kia sihirbazın bağ” İndirdi; ve onu yü N İçine yıktı, kellesinden baş- ar veya tüs. X kesik baylar daha İkisi müstesna di - nitti, Bağ Biri kum diğeri kulak” © bir Çizi kadm burnda ne Ni maşil ve niçin İZ birtakım suzl - kolay kolay veri- İhtiyar sihirba. Mts verdiler. b, U diğer klübelere ve çılırdiyarak bürmeye haşlamız- Sivar kabilelerin bur davul, a ve N bora sesleri akset- a, Yayamları harbe hin de yapacak Alin srayıcı . anlaşıldıktan sonra Gnüp gitmek lâ -. iki yamyamı bı * sıçrıyarak ka en. cukur yoldan Siana daldı, 4, İrkin manzaranm Kurtulamamıştı. önünde yürüyor görünüyordu. Mohra Şeldons dö - eksik olsun. , Dulmacası iş, Heran tal, 7 — Bant - İmeee * — Araba» “enleri yürbtür » | EM. Bir nevi güze İL Sata İd Ea Mlp kule Yazan Cek London Çiftliğin etrafmda atis gezinti yapmak neye yetmez ki?,, Mel'un herifler... Aylarca kâbus geçireceğim. O akşam Tüdoru bıraktıkları banyan ağacının bulunduğu yere geldiler, Ertesi sabah kafile yola çıktı, Tüdor henüz dermansız bulun duğundan muvakkat bir teskere Yaparak üstüne yatırdılar, İki gün sonrn Kerlide kayıkla” rına atlamışlar; ve Üçüncü gün öğ leden sonra çiftliğe kavuşmuşlar” dı Jan derin bir oh çekerek fişek Möile revolverini çiviye asarken Şeldon memnun bir nazarla genç kız seyrediyor, ve hafif bafif gü- lümsüyordu. Fukat, genç kızm, sofada bir bamağu yatınlan Tüdoru tedavi , ye başlağığnı görünee İkwkançlık damarları tekrar kabardı; ve gu * ratımı bir karış esti, —i— GÜNÜMÜZE YAZIK OLUYOR Tüdoru» o nekahat gün kadar sürmüştü, Bu milddet zarfında çiftlik işle” ri bir saat makinesi gibi işle Zenciler Goğumi ile arkadır rının âkibetini gördükleri için hep. si &9 kuzu kesilmişlerdi. Bu sırada eski işçilerden müdde” ti biten bir kafile Marta gemisile memleketlerine gönderildi, Şeldon artrk eskisi gibi zenci sr tında değil, at üstünde dolasiyor- du, Nasıl olmuştu da bövlebir at tednrik etmemişti? Şeldor kendi kendine itiraf edi. yordu ki, bu vr buna benzer şey- lerin * hepel: n düsünmüş, “Jan becermişli, “Marta, yı da yok pa- basına kendilerine maleden o de di miydi? devrtsi on (Devam var) deniz hayvanı 3 — Bir uzvumuz - 4 — Erkek » Hadiye 5 — Bir nevi meyva , Laf'nin aksi * — Kuvveti bir pda * Bir nevi ipekli kumaş adı 7 — Ewbiselerin gözü * Sorgu edatı. 7 — Kibiselerin gözü - Sorgu odu Anmak, Anmak; # — Bir uzvumuz * Büyük bir hay van — Karanlık * Kullanılmış 10 — Arapga İnsanın cemi vermek, YZARDAN AŞAĞIYA: 1 — Çok faydalı bir böcek 2 — ir deniz nakli vasıtamı * Yu- manitanın yeni adr, 3 — Terbiye . Bacanm yarısı 4 Mİ renin mÂnNSama geler kör kelime * Tarihe kazıyın bir erkek saya - Bir nevi pala - Atinin yerm — Paranm yarım . Hayvan öğe car 7 — Börçlulerm korktuğu # — S1” Alışkan 9 — Dsa$ kanun * Köpek 10 — Baladiyeye mensup İşgüzar - Su tı AYM is İLİ LL Eğ Ne a sa 'ÇYO, DIVAN ka AĞA iş Siyo veziriğ Kğ Bundan son Saraya gelecek , cak Hayrullah İÇ, ceki, iz © gün gene, yeni vini tadil baha Ke ve Darüs ağanın odasr Kün Hayruk Zidedursun, vi Ğ Oturan ve 13. N : çisi, Cevherağa ile sohbete dalmış tı. Greçyo, Darüssaade ağaşına soru yordu: — Zatışahane uyuyorlar mı? — Hayır Yeni uvandılar Kah valtı ile ihlamurunu benüz götür düler, — Ben biraz erken gelmişim ga liba!2.. — Hayır. elendimiz bu sabah ge; kalktılar. Gece geç yatmışlardı da — Veziriâzam hazretleri de gel mediler mi? p| — O halde boşuna (Baş tarafı 6 mes) — Evet, polislerin tatbik etti, ği bir kanun. — Yolda giderken beni başka bir avcinım kulübesine bırakabi. lirsin. Orada paramla kendime baktırırım — Bu civarda hiç avcı kulübe- si yoktur, En yakm mevki Nor Stasiyondur. — Orası buradan çok uzak midir, — Belki yüz mil, belki iki yüz wall, belki daha fazla, bu buzlu göllerde gezerken milden bah, solmaz, burada yesayanların öl- çü hakkında fikirleri yoktur. Fakat mesafe ne kadar uzun 0. ursa olâun Seni beraberimde götürüyorum . ee oturdukları bir kaç risinde yiyecekleri bayli azalmıstı. Havanm iyileştiği ilk günün sabahında, Billi kend! kızağınıı iplerini sağlamca bağladı; kö. klere kendileri için kalan bir a yiyeceği kırağa yerleştir- di. Saksi polis için rahat ve si. cak bir yatak yaparak kalm # lere bürünmüş ve ayakları nin şaksma mahsus yün dö, e sarılmış olan polisi ya” e korken: Bili, komiser muavinini yâ, | tağına korken, Aman, dedi, unuttunuz. Bu vasifeşinas memura yakışır mı? Komiser mvavini kızardı ve anlaaı'maz bir takım sözler mı. rıldandı. — Eslki bir gün üzerime 2 etmek için rovelveriniz lâzım G1 Yur. Alınız bunu. Komiser muavini: —Hıyım, dedi, sizi il istemem, Vasifem. sizi hayatta olarık kanunun pençesine tes, dim etmektir. Her biri altı köpekten ibaret olan iki koşum takımı, çözülür çözülmez biribirinin boğazma sartlacak kadar vahşi yabanci idiler. Fakat eski bir avcı olan Bili bu müşkülü de helletme- nin kolaymı buldu. Bazan #sesile kumanda ederek, bazan da müthiş kırbacının sirt. mı İle köpeklerin uslularma, so pasiyle kavgaclara vurarak onları biribirine alıştırdı. Sonra bir ağaca bağlı olan kızağı esa, sen çözülmüş olduğundan hare ket işareti verdi, Ve on iki Kö. peğin hamlesile otraflarında kar tozundan kasırgalar yaratan kı- zak kaymağa başladı. Fakat biraz sonra bu hızlı gidiş yavas. ladı ve akşama doğru ilk güç- lükler baş gösterdi; yol fenalaş. mıştr. Kar hem çok, hemde yumuşaktı. Onun için Billi sk . kızaktan inerek köpeklerin önünde yürüyüp onlara yol aç- maa mecbur oluyordu. Gece olmuştu, Bili: — Görtiyorsunuz ya, dedi, yol kolay almmıyor, bu geceyia, gıkta geçireceğiz. Fakat ümit e- derim ki yarm daha iyi bir va, viyette oluruz. — Yolda kâfi derecede yiye- seğimiz var mi? Billi itirafa mecbur oldu: — Açlıkla yarış yapacağız. « Henüz ortalık iyice karar. madan gu ayaklarıma bir baki, nız hele. Eğer ayaklarım iyi olmıyacak gibi ise yarm hem biraz daha hafiflemiş olur, hem de yiyecek bir ağız eksilir. Bili komiser muavininin ayaklarını seri bir muayeneden i sonra: — Deriler patlamış, dedi, bu İyee bir alâmettir. Zehirler rovelverinizi bir gelmişim, Keşki öğleden sonra göseydim. — Merak etmeyin, sinyor! Sizin le görüşecek zat şimdi neredeyse gelir. Höber gönderdim, — Kimdir 0? — Divan kâtibi Hayrullah efen di. Elçi gözlerini açarak mırıldandı: — Ben ancak vezirlerle konuşa” bilirim. Hayrullah efendi bir kü çük kâtiptir. Onunla anlaşmamıza imkân yoktur. — Aman sinyor, onun boyuna bosuna bakmayın. Ufak telektir 8 ma, öyle akıllıdır, öyle zeki ve şey tandır ki... Yalnız Bayram paşayı değil, bütün vezirleri parmağında oynar. — Ne diyorsun. ağa hazretleri! Demek devletin bütün o işlerineo karşır. öyle mi? — Evet. Hattâ Bayram (paşa, bülün elçilere görüşmek için ken disine salâhiyet de verdi. Şimdi nü | | götürebilirler, Aksam Postasr “ » . v d Buz çöllerinde kurtulmak için uzaklara, çok W- zaklara gitmek lâzımdı. — Bana doğruyu söyleyiniz! — Bu kış samur avlamak ü. iere bir ağ kurmuştum. Bu ağ, geri giden Coni'nin kulübesine yakındı. Bu adam kötü bir hır. sizdır, Bütün tuzaklarımı dola- şir, tutulan hayvanlarımı çalar. dı, Günün birinde herifi güzel bir samuru çalarken suç üzerin, de yakaladım ve avimı elinden aldım. Bir kaç gün sonra arkam- dan birisinin kaplan gibi kay, makta olduğunu biseetlim, Eğer arkamdan gelen herif bu mel. unsa Üzerime ateş açmakta te- reddüt etmiyecekti bunu biliyor. dum, Orman karanlıktı, bu &- damm kim olduğunu farkedemi- yordum. O vak kendisini kor. kutayım dedim, fakat benim yerime silâhım söyledi, Bu mel. un &dam benden çok uzaktaydı. Nişan bile almamıştım. Onin yere düştüğünü görür görmez kahkahalarla güldüm, zira ken- disini korkudan yere attı sanı, yordum. Fakat kalkmadığmı gö. rünes ne anlamak Üze- re oraya koştum. Silâhımdan çı, kan kurşunla kafası patlayarak yo yatan Coni değil, bir po, isti. — Bili, inanıyorum sana, bu bir kaza olacak. — Fakat kanununuz sizin gibi düşünmüyor, bir polis vurulunca muhakkak birisinin asılması hâ- zım. bu patlayan yerlerden dışarıya akacak, Komiser muavini kanunun tim sali olan bir üniforma giymiş ve dölma vazifesini yüpacağına dair yemin etmişti. o Yemin her vakıt yemindir, fakat bu adam, bu katil kendisine tıpkı bir ço. cuğu bakar gibi bakıyordu, Bu aâ&m kendisinin yaşamasına ça. işıyor ve attığı her adımda a. Slâcağı darağacına biraz daha yaklaşıyordu. — Nord Stasyonuna yaklaşmen ihtimalki köpekler yalnızca don, Muş nehirden gecip beni oraya — Oraya varıncıya kadar kö, pekler çoktan ölmüş olur. “ak Nord Stasyon denilen yer küçük bir mmağın kenarında bulunan iki katlı ahşap bir binadan ibarettir. Nehir Üzerin- de buradan başlar, şurada bura, da serilmiş bir iki ev de bulunur ne bir tek ağaç vardır, ne de bir tepe... Bu bembeyaz manza- ranm yeknesak ölülüğünü hiç bir şey bozmaz. Arada sirada, çok uzak fasi, lalarla yalnızlıktan canı sıkılan bir avci köpeklerini koşar, bira? havadis almak, zahiresinin nok. sanlarmı tamamlamak üzere bu- raya gelir, daha doğrusu kulü, besinde ya'nız basma bütlin kışı gecirerek çılârmak derecesine gelen avcılar, kendilerine benze, yen bir insin yüzü görmek üzere ia gelirler. .;. — İşte köpeklerinden yarısı Kr ortasında Nod Stasyons | a'dz ölün Billi'nin kızağı bura- , bir kızağın gelişi dalma fev. ya doğru yürüyor. İ kalâde bir gey sayılabilir. — Tabancanızı © — Jil Murdek, karısı Şpevay, bü- tün efradı allesi, hizmetçi ve uşakları ve bir sürü köpeklerile leri üzerine alarak cevap verdi: | beraber seg karşıla, — Teşekür ederim, farkmdı olmadan kaymış. Yol bir parça iyileşince Bili efendim. İ Komiser muavini silâhmı diz. Murdek e — Demek arkasma geçiyor, bütün ! polismiş öyle mi! kuvvetile iterek köpeklere yar. | Komiser muavini cevap verdi: dım ediyordu. Açlık her ikisini | O— Ben komiser muavini Mac de muztarip ediyordu. Rilhassa Egan, bir mevkufla beraber gel- daha çok çalışan le a y dim. Size bundan bir sene evvel ceğe daha çok ihti Defile civarında komleer mua. — Billi sen de bir şey y yeni vini Dun'u öldürmek suçundan yor musun? İ ötürü hakkında takibat yapılan — Ben biraz evvel yedim. Billi, Kendisini daha ileriye İBilli. Fonten'i teslim ediyorum. i götüre, mediğim için müteeseifim, çün- birisi Ev sahibi — Onun buradan kaçabilece. ceğinizi de bana veriyorsunuz. | gini hiç zannetmem, dedi. Bu — Sizin ayaklarmız hasta. | sözleri söylerken de kızakta — Kendimden -iğreniyorum canlı bir bostan korkuluğu gibi bili, keşke ayaklarımı kaybet. oturup kımıldanamıyan polise seydim... bakıyordu. Bili güldü: | Billi sanki hiç bir şey işitme, — Her şeye razıyım, fakat miş gibi: — Müsaade ederseniz, dedi, — Siz, hissenize dişen yiye. ayaklarımdan vaz geçemem.. Onların sayesindedir ki elinizden sizi kucaklayıp eve kadar götü- buralara kadar kaçabildim. reyim. — Artık burada açlıktan bera- Ev sahibi: ber öleceğiz. — Sakm böyle bir işe kalkış. Billi cevap verdi: maym diye cevap verdi. Açirk, — Doğru, artık taksim ede, tan kendinizi taşıyacak kuvve- cek bir sey kalmadı. tiniz kalmamış sisin, Köpekler biraz yavaşladılar, | Murdak bir kapı Iadar geniş yol biraz gücleşti, ufuklarda hiç ve bir öküz kadar bir bir gey yok! Komiser muavini sordu: — Anlat banâ Billi, onu nasıl öldürdün? — Bir kaza oldu, Faket hiç kimse zavallı Billiye inanmak istemiyor. Siz kanun adamları | donmuş ayakları muayene etti, yalnız bir gey bilirsiniz, ipleri Galiba, dedi, bir iki parma- yağlamak ve yakaladığınız ada, | mız kenmeğe mecburiyet hasıl mı asmak... Bu vaziyet karşı- | olacak, | smda benim için bacaklarımı o, | — Ayaklarım kesilmiyecek muzuma vurup kaçmaktan baş, | ya! Darağacmdan — Zannelmem. Fakat daha | adamdı. Polis memurunu kucak. İ ladı, bir odaya kadar götürdü ve bir yatağa uzattı, — Şimdi, dedi, birez da ayak. Jarmıza bakalım , Ve gayet ince bir dikkatle ka çare yoktu. — Hayrullah elendiyi bir türlü uyandıramadım.. beni kovdi. Cevher ağa, uşağı odada bırak Uu: — Ben şimdi alıp gelirim onu. Ve koşarak kilercibaşının daire" sine geçti, Hayrullah efendi odasın da mışıl mışıl uyuyordu. O, vezir riâzamın öğleden sonra geleceğini bildiği için, işlerini uykusunu, hası Wi bütün zevklerini ona göre ayar lamıştı. Cevher ağa sert bir adamdı. Ya" tağının yanına sokuldu: — Gene afyon mu çektin. Hay rullah efendi? Divan kâtibi bu değişik sesi & lınca kımıldadı: — Ne istiyorsunuz benden! Oğ tene kadar uyumak hakkımdır. Ge ce sabaha kadar Venedik hüküme tine verilecek muahede (metnini yazmakla uğraştım. Allah aşkına uyandırmayın beni, Cevher ağa sert bir sesle bağır fuzu eskisinden fazladır — Hayrullah efendi nerede otur rur? — Sarayda yatıp kalkar — Evli değil midir? — Hayır Vaktile evlenmiş, ay rılmış. Kimsesi yok. o Veziriâğzam ona kilertibaşınm dairesinde bir © da verdi. orada yatar, — Dışarı çıkmaz mi? — Ön beş günde bir kere çiçek pazarındaki şairler kahvesine gi" der... saz dinler.. kafayı çeker. ge lir. Bütün zevki bundan ibarettir, — İçki içer mi? — Hayır. afyon çeker, Cevher ağanın içine sıkıntı çök müştü, Venedik elçisi de.neler 80 ruyordu! kendi kendine: — Hay maskara herif, Hâlâ meydanda yok. Acaba gene alyon çekip sızdı mı? Diye söyleniyordu. Bir uşak çel di ve yavaşça Darüssaade alaşımın kulağına iğildi: aylarca bu ayakları e smız. Fakst ben ğun şey bir mahk Taya gelirmiş olmsst ti — Evet, bu adam isteseydi beni buz çölleri içerisinde yalnız. bırakabilirdi. — Demek öl Ws memurunun adam, bask kurtardı, * olan borcum ki bir po, slan bu ödemi ... banm başmda oturmus bulunca şaşırm kaldı, — Azizim, dedi, #iz Fransızlar daima delisiniz... Gec» kacasmız diya kapıları kapatmadım.. Böy. le olduğu halde ne diye kirişi kırmadınız. Bili basmı eğdi ve cevap ver. medi, Masnemın başma oturan Murdek isine $ radyosunun ve güzel müzi' liye dirliye gelırmağa Aradan biraz zaman gecti sonra öparlörden gelen kuvvetli bir erkek sesi bütün odayı dol, durdu: “Kanada atlı polisi kıt'alarına mensup bütün polis merkezlerine bildiririz ki komiser muavini Mae Egan, nerede bulunursa bulunsun, derhal gelip kıtakma iltihak etmelidir... Murdek: — Alâ, dedi, kendisine söyle riz, fakat zavallı kıt'asma il, hak edinceye kadar aradan haf, talar tir, Siz onu bira” km da bana söylevin Billi, Bu niçin kaçmadmız. gi Arkama düşen, izimde do, laşan polislerden biktım. usan. dım artık. Artık soğukla ve &ç- lıkla çarpışacak kuvvetim kal, mağı, ne olacaksa bir an evvel olsun, diyorum. — Öldürdünüz mü? Bans bir kelime ile evet veya hayr de, — Üzerine steş ettim. Fakat yana Bu kâr kazalı yalın, yalnız! Radyodaki ses devam edi, lr? “Bütün istasyonlar, bitön st. hı polis merkezleri uda melidir. Komiser m Egan'ın Billi'yi takip etm Mizum kalmamıştır. Zira yer! Valks Baksvard ölürken poli Dun'u kendisi öldürdüğünü iti raf etmiştir. Bir kaç hafta sonra, munta, zam posta Nord Stasvona geldi. Komiser muavini Mac Fgan'm ayakları iyiliğe yüztulmulu, fa- kat hâlâ yataktan çıkümiyordü. Binaenaleyh postanm getirdiği okudu. Bü, tün gazeteler heyecanlı serlev- ayrı Ibtiyar Valks Baksvard ölürken papasa herşeyi söylemiş ve hil, kümete bildirmesini rica etmisti. Vals, Bili ile beraber aynı ormanda idi, Her ikisi de aynı zamanda ateş etmişlerdi. Fakat Valks öldürmek niyetile nişan alarak âleş etmigti. yerli bu suretle bir taşla iki kuş vur, muş oluyordu. Hem kendisini takip eden polisten yakayı s- yırmış, hem de suçunu düşmanı ve rakibi Billi'ye yükletmişti. Bu hikâyenin daha ilerisini an latmağa lüzum yok.. Hemin. sanların adalet kanunu yerine gelmis oldu, hem de buz çöl rinde kanunsuz yaşayan insanla, rm vicdanlarmı Söyieten buz kammu yerini buldu. —Son— ye dı: — Uyku kaçmıyor ya. Venedik disi gelmiş.. Görüşmek (istiyor, Kâtirciği ters yüzüne geri mi gön derelim? — Hayır.. hayır., elçiye söylene cek sözler var. Vesiriâzam hazret leri bana tenbih etmişlerdi. Fakat, nasıl kalkıp da hazırlanınalı ya! Ko'um kanadım tutmuyor, Vakit, saat ne sularda scaba? — Ölle oluyor. Güneş tepemize çıkmış, Haydi Hayrullah © efendi, gayret et.. Bu adam aksi Okffirin biridir. Yarın efendimizin kulağı na giderse, canın; yakarlar, — Aman yahu! Sen de hep be nim canımla © snf Ne çık ma? canım var Gebersem de kurtulsam bu işkencelerden, Divan kâubi güçlükle gözlerini uğuşturarak kalktı; çarçabuk yü Zürü yıkadı. Cübbesini, kavuğunu giydi. (Devamı var)