em eee Büyük hikâye Buz çöllerinde Kanada atlı polisine mensup komiser muavini Rufus Mac Ezan artık bu işte hiç ümit kalmadığını anlamağa başlamış- tı, Vakıa içerisinde bir ses ona “ara, muhakkak bulacaksın” diyordu. Fakat hâdiseler bu söz. leri yalan gibi gösteriyordu: le- te haftalardanberidir ki arkada. smın katilini bülmsk için çah- şıyor, buz deryaları, kar sahra. ları içerisinde bu maksatla koş- tu, fakat onu buraya kadar ge. tiren iz burada hirderibire kesil- miştir. Bugüne kadar yolda > lirken, esen rüzgâra kar üzerinde henüz smd silinmeyen izleri biraz olsn gö. rebiliyordu; fakat şimdi gözleri kör eden, tabiatin altmı üstüne getiren müthiş bir kar fırtması bütün izleri örtmüştür. Komiser muavini için artrk muvaffakıyet yok, bozgun ver. Bu mel'un ka- tili yakalamak komiser muavini için iki noktadan pek lâzım bir iştir, Bir defa arkadasını öcü, nü almış olacak... Sonra da Billi Fonten'i yakalayana hayli bü- yük bir ikramiye vaadedi'mişlir. Rufus Mac Egan'n bu para, ya da ihtiyaci var. Eline bü pa- ra gececek olursa sevdifi kızla eylenmemesine imkân yoktur. Rufus Mac Egan bu uğurda elinden geleni yapmaktan çekin, medi. Billi kaçtı, o kovaladı. Fa, kat mel'un herif, cehennem 7#- banisi gibi kaçıyor. Polisin bin, diği kızağı çeken köpeklerin | koşumlarından çıkardı. Herbi rada bir mola vermek fena ol- maz. Köpekler dinlenmiş olur.,, Topallaya, topallaya yürüye, rek, alcak kapmın eşiğinden at, layarak dışarıya çıktı, köpek ne donmus balıktan ibaret olan çift taymlarmı verdi. Kendisi de bir iki lokma bir sey yemek ü, midile psketini içeriye alir ve | bin müskülâtla küçük kızağı kulübe içerisine emniyete ala. | bildi. “Şimdi bir eksiğim var. Ate- gim yok. Oda olsaydı keyfim | tamam olacaktı... Yeni bir kibrit yaktı ve bu aydınlıkla kulübenin bir köse, sinde adi sactan küçlik bir sohı yı farketti: bir köşede bulduğu bir demet kuru ot, sobada ateş, Jendi, alevlerin ışığı karanlıkta | konusmağa barlaymca, volis a. tesi devam ettirecek baska #ey- lerde gördü: Bir iki parca pı çavra, yarı kırılmış bir tahta kutu, kulübede oturan adam ta, rafmdan surada, burada bira- ılmış bir iki odun... Ateş ho. murdanmağa başlayınca polis memuru kızak üzerine uzandı, ve kunduralarını çıkarmağa baş, ladı. Bu aralık kendi kendine mırıldanıyordu : “Ayaklarıma bakmaktan a- detâ korkuyorum. Bu tipiye ya, kalanmadan evvel bir yerde du. rup ayaklarımı kurutsaydım iyi Dışarıda, kutup rüzgüri, ce hennemden kurtulmuş bir vede. leri de karışıyor. Rufus daha yüzlerce kilometre takibe hazır. dır, Ne soğuğun yüzünü sr ran dişleri, ne de fırtına komi- ser muavini bundan menedebi. tir, Fakat fırtına ile yağan taze kar yerdeki izleri örtmemiş ol. saydı. Iri, Geyaz kar taneleri polisin suratına çarpıyor, Karm vurduğu bu yerler ateş gibi ya, nıyor köpekler bu renksiz ve ha, yatsız cehennemde bir yol bu. labilmek için, sevkitabiilerinden doğan &ir gayretle karı eşeli- yorlar; Kanadalı polis, bir deli gibi kızağın kenarlarına yapış. mıştır. Büzülen parmaklarını, er geç kendilerini yakalayacak ölümü boğmak istiyormuş gibi m kenarmda sımsıkı ka- pal. Bu memlekette bir darbime. sel vardır: “Kızaktan düsen ya, şamaz.” Rufus bunu biliyor, kr, zağa sımsıkı yapışması biraz da bunun icindir. Rufus'a göre hayat. dünya ibarettir, yalnız bu kızaktan yatacağı, az kalan yiyooo- ği tekmil bu e ; ... Saatler geçiyor, kızak durma. dan yürüyor. Rufus birdenbire bu uçsuz, bucuksız beyazlıklar arasında bir deliğe cok benziyen bir siyahlık gördü. Önünde mü- rekkep renginde birkaç çam yükseliyor, bir bir çukurdan çı, kan çamlar. Bu çamların yanim» da küçük bir kulübenin karla örtülü bembeyaz çatısı görünü, yor. Boğazmdan çıkan bir sesle kızağı ceken hayvanları dur. durdu. Ve rovelverini sıkı srkr- ya tutarak: — Help, diye haykırdı, içeri, dekiler? Kudurmuş gibi esen rüzgâr sesini alıp götürdü. Birkaçda, kika geçti; sonra etrafına baktı, yorgun köpekler kosumları üze. rinde yatmışlardı, havlamıyor. lardr.. Halbuki bu kulübede ya, sayan bir mahlâk olsa, yabancı kokusu alan köpeklerin havla- ması lâzım gelirdi. O haldeku, Wibe bostu. Hemde cok uzm zamandanberi... Komiser mua, vini karları biraz eselevince ku- lübenin kanısmı buldu. Dar tah, ta bir kapı... Kapıyı açtı, Kwlü, benin icerisi karanlık ve sessiz- liğe gömlülü. Kanadalı polis donmuş, ağır kürkünün sltmdan güçlükle bir kibrit çrkarabildi, Kısı bir alev sütunu bu kollibenin daracık “e bomboş olduğunu sösterdi. Ku, Mübe uzun zaman kanalı kalan verler gibi, pis niz kokuyordu. Herhalde çok eski bir kulübe, “Bu da Iyi, diye düşündü, bu- kulübenin içerisindeki hava git- tikçe daha çok tatlılaşıyor ve tTlrklaşiyor. Polis memuru buz tutmuş çiz. melerini çıkardı; altından iki çift kalın yün çorap göründü. Bunlar da çıkmca polis memu, Tu ayaklarına baktı. Bu ayaklar şimdi, bembeyaz kesilmiş ve acı duymaz olmuş iki et yığınından Ömründe ilk*defa olarak ko- miser muavini Mae Egan kor, kuyordu. Ayaklarının “donması, takip etmekte olduğu adamı ebediyen tutamaması demektir. İste bu mel'un iz onu bu hale getirmiş- ti. Komiser muavini simdiye kadar kutup'arm buzlu kışla- rma daima galip geldi, inater kış şimdi bu mağlübiyetlerin ö- cilnü alıyordu. Bu bozgunun bü. tün korkuneluğu bir buz yığını gibi zavallınm üzerine düstü. Kutup dairesinin oldukça ileri- sinde şimal iklimlerinin yarı ka. ranlığı ve öldürücü evinde oldu- gu yeri bilmiyorlardı. Kızağınmn karlarda bıraktığı iz, bu dakika, da bile çoktan silinmişti. Zahi- resi kendisini çok çok bir hafta besliyebilirdi. Köpeklerinin an. cak üç günlük yiyeceği vardı. Kasırga uzun zaman devam &- debilirdi; ondan sonra hareket | | İ İ hayatı ayaklarını vuran hastalı * velli cıkan bir erkek sesi. Bin İ anda, kızağında oturmuş, — İşte bu cok güzel, dedi Kulübemde bir polis memuru, Komizer muavini Mac Egan'ım, katil Belli Fonten'i tazip ediyorum. Fakat dün kar yığınları arasında izini k: edebilmek için yumuşak kar ü, zerinde kizağın önünde bir yol açmak zarureti vardır. Demek oluyor ki bu dakikada #mm derseesine bağlıydı: fakat her şeyden eyvel donmuş ayak. | bettim rmın çözülmesini bellemek Yabancı neşeli bir kahkaha bediyordu. Simdi bu ayakla | he güldü, ufacık kulübey rı ateşe vakın koyamazdı, uzak, | tan bir kahkabs ile; eldivenli tan yavaş yavas ısmmasını | çıkardı, kısa sakalımdaki beklemek Tâzım geliyordu. İ parçalarını ayıkladı. Ve yeniden İLİ. ST RA Yazan: | Çeviren: Kansdanın en meşhur hikâyeciai MUZAFVER ESEN KARİN MELE Kanada, Don öğümeron Sefer Ayaklarım yavas yavaş oğ” Fransiz ırkinden £ İ mağa başladı. Sanki etlerinin | Ularm sivesile haykr içerisine kıpkızıl » ısıtamış biz — Müsterih olunuz & demir sökuyorlarmış gibi müt, | kaybe x izi tekrar miş bir ao; ayaklarmdan kalça. | nuz. Ben Billi i#fovten'im larma kadar dı, Polisin ... gerilen yüzünden ter akıyordu, Denmüs Iztırabı o kadar çok duyuyo., müş, yaral #on ümidinin bedeli ne olacak a, caba! Dakikalar İlerledikçe a- yaklırmın şezli “'ebütün deği, sivor, sismeğe baslsyor.. Bi tek adım atabilmesi irin bir cok haftalar beklemek lâzım oldu- içerisinde olan Mac da bile bu kar de lü veya © ğunu çok İyi anladı. O halle ar. | getirmek İçin emir tık bir kötürümdür. Atesi devam | gunu hatırladı. eltirmek için ormana kadar gi-| o— Ne olursa olsun ya dip odun kezemiyecek bir kötü, | ladım, Billi Fonton, de Br'ek- rim... Yiyeceğe gelince..... leriniz, kelepçelerimin izini ta, “Hayır, hayır, burada “beni ne aelrk öldürebilir, ne de soğuk!” şiyacak. İri yarı adam kımıldamadı. Sobadan çıkan sarı ışık ağır | Gülmekle iktifz etti, polisten, Tüzmet tabancasmm mavimtyak | kelepgeden, sofukten, aelrktan, parlatıyor. Mac Eyfen | fırtınadan, hattâ ölümden per- çeliğini sitâhı kılıfmdan çıkardı, bir da- kika silâha baktı, sonra kuvvet. Ti bir elle silâhı kavradı, kurtu Tuş bu silâhtadır. ... — Hey bana bakm, kim var. Bu bir erkek sesidir. Fırtına. nm isleklarından, ve yabancı kö- pek seslerine karsan köpekleri, »in havlamasından daha kuv- (vas plmavan İ süyle güldü. Burada beni öldürmek mümkündür, Fakst o vakıt osse, İ dime kelepçe takmağı ihtiyaç içeride | kalmaz. Galiba niyetiniz bu olma sa gerek, siz beni alıp götürmek istiyorsunuz, götüreceğiniz ver, de, ahali bir ipin ucunda sallan: dığımı seyredecek değil mi? — Kanunun emri budur. — Bu iş burada olsa ne çıka, bir küfüre karışan bir Eskimo | caktır. (Bili arkasını komiser kırhacmm şakırtılarmı İş$İtiğİ ; tavavinine döndü) ümit ederim ta, | ki mahir bir nişancısınızdır. insanlarm gülü. bancası elinde beldiyen komiser mufvini Mac Pzan öir sevin farkma varmağai başlayordu: Telii kendisini henüz terketme- mişti. — Bu köpekleri niçin bağ- lamadmız? Ses bu sefer kulübenin içinde çınladı, kapı birdenbire açılmış ve dev gibi bir adam gölgesi| içeriye dalmıştı. Polis inildeyen bir sesle: — Ayakların donmus, dedi, Bir nefes sesi, çıkarılan elbi- selerin gürül! ve anlasilma, yan bir kaç söz... Bunlardan bir kaç saniye sonra da bir kibrit, odayı aydımlandırdı. Sağ eli ağır rovelverinin Üzerinden ayrılma» yan polis memuru karştsinda 0. zeri kar ve buz içerisinde iri yarı bir adam'gördü. Bu adam sagkım şaşkın kendisine bakıyor. du. Birdenbire: Ru ademm cepleri adeti bak- kel dülekânmı andırıyordu. Ora, dan bir mum parçası cıkardı, yaktı ve bir tahta parçası Üze- rine yapıstırdı. Ve sakin bir — İyi nişan almız, bay komi. ser, dedi. Birkaç gün sonra asi- lacak bir adam, bir kaç gün © vel bir kurşun yemekten mer nun olur. — Olmaz. Sizi tevkif edip gö. türmek isterim. Buda mümkün, fakat bu gecelik olmaz. Şimdi müsande ederseniz göyle bir ayaklarmıa bakayım, belki bir sey yapmanın kolaymı buluruz. Billi dikkatle komiser muavi- ninin ayaklarını muayeneye baş, ladr. Bu muayeneyi isten anla. yan bir adam gibi, Mac Fizan ise Tülün her dokunusta acer, dan bağırmamak için di işlerini İce yordu. ! Komiser muavini gilâm bıraktı ve sordu: — Ne dersiniz. ayaklarımı e Tâzrm olacak m? dalgın dalgın Mac Egan ıstırapla cevap — Şimdilik bunu Allâhtan Baska kimse bilmez. yenma gitti eşyaları bu isleri yaparken güle, | »miser muavinile konuşu- Mi — Saklandığım bu kulübeyi kimse bulamaz sanırdım. — Buraya girişim bir tesa, dü£ oldu. et benden talili bir adam Ku İste talim kötü git 'e# bu kasırga düre «derken burrlarda uzun zaman yasayamez. Ben bu kulilbede bir kaç gün dinlenip fırtmanm geç- bek'iyecektim. Bugün kulübeden du. cıktığını gördüm. Benim gi. bi bir kacak buraya sığınmıştır., sandım. Yoksa iceride bir poli- sin bulunduğunu bilseydim emin olunuz ki girmezdim. — Fakat tam zamanında gir. diniz. Eğer 'bir iki sent sonra gelmiş olsaydmız burada bir ö- tü bulacaktınız. — Vaktinde yetiştiğim ii mamnunum, İşte yatağımız Be. nr, istirahat edebilir: Polis memuru cektiği ıztırabı Bilöiden saklamak iste: — Yürüyebileceğimi rum, dedi. Fakat ayağa kalkar kalkmar, | hissettiği feci ıztırap yüzünden adetâ ba ormus gibi kırağı fivsrine Aüetii, Rili onu bir en, cuk gibi yevaşea kucek- İ İett ve hic zorluk ce'tmeden ya, İ tağım üzerine koydu — İhtimalki yarm bu avak- ları kesmeğe mecbur olacağız. — Dünyada hiç kimse ayek. larımı kesemivecek' ! — Vakat hu takdirde hayatı. mz tehlikeye girer. Komiser muavini Mac gururla: Penn ilir, dedi, ölmek tabii bir seydir, ben bütün uzuvlarım tam olarak ölmek isterim. Komiser muavini, belkide kötürüm bir insandan kacacsk olan uzaklardaki sevgilisini dü. şinüyordu. *.. 'Tabiat, sanki komiser muavi- ninin eektiği ıztırabin insan ta. İ kammülünden fazla olduğunu ' Ka gibi zev allmm kurma, ya ku lübeyi düzeltti, köpeğleri yedir. di, ateşi devem ettirebilmek için odun yardı ve ne kadar yiyece, ği olduğuna baktı. Komiser mvavini uyandığı İ vakıt ayakları kıpkırmızı ve ta, Günlerdenberi 25 kalmış elan kazszede (deniz kızma) — Salmın deşril buyurmaz mısınız bayan! köşesinde uzun bir! a şekilsiz bir et yığınm- dan baski gey değildi. Mac endize ile sordu: ayakları — Hakikaten bu rm ma? nem, belki de bir feda ederek kurtu. — Ya ayaklar... renin siyah lekeleri a baslamadıkça ayak- larınız icin tehlike yoktur. Fa. kat bu da uşağı yukarı on beş gün ister. — Burada ne kadar duraca, az. Ni — Herhalde çok kalacak deği- Viz. — Yiye — EN bir parca! Belki de bü. tün köpekleri tek kızağa koşa, sehre kadar götürebi- ecek şeylerimiz var mı? | Fakat şehre girer girmez " sizi tavkif ettiririm. Kanun böy. Je emrediyor. — Peli sizin kanununuz öyle emreder. Fakat Billinin kanunu kasta bir adama yardun edilme, sini emreder, Bu da bizim kanu- numuzdur. — Hayır kanın değil Bill. Fakat benim için hayatımızı teh, likeye koymanızı istemem. Şa, yet ayaklarım iyi olursa elileri- nize kelepçeyi takar sizi hapis, haneye gönderirim. — Öyle olsun. Buradan gide. ğin .Fukat hemen değil, rüz- j gür kesilir, kesilmez!... İ Tam iki gün,iki gece buzlu rlizcâr bir kasırga helinde esti, bu kasırga içerisinde köpekleri yürütmek mevznu bahs olamaz, İdi, Soğuk çok azıttı, açık hava. ya çıkan bir adamın nefes alma- sı mümkün olmiyacak kadar ha, va soğudu. Fakat koca koca a. ğaç gövdelerinden — yapılmış ve e ref kerdan bir duvaris örtülmüş kulübenin içerisi ılıktı, Ozen ve buz çöllerinde yalnızlıktan sonre birini bulduğu için yiniyordu; iki gün, İki gece komiser muavinine Uzun uzsdıya anlatmıştı; — İste böyle azizim. Siza lir Viki oyunu oynadım. Bu civarda Billi adelâ “(bir mena olduğunu biliyordum. Onun için bir sopanm Ucuna i bağladığım bir rsketle burada İ sahte kızak izleri yaptım. Son, İ ra asri izleri kaldırdım, yoket. İ tim. Sizin bu izleri takip ederek geleceğinizi biliyordum. O vakıt kizağınız bozulup batakirk halin- de olan mewhas düşecek, siz de önü kurtarayım diye ayakları, sazla suya girecektiniz. Tahmi, nim doğru çikti. — Bunda kahahatiniz yok Bili, aldanmamak vazifem idi, mademki aldandım. cezasını çe- | keyim Siz #mdiye küğdar arkama düsen polislerin en inatçısısmız. Öyle koruyorsunuz ki; | — rakst sen benden daha hizlt kosuyorsun Bili, — Öyle ama geçenlerde az daha beni yakslayordunuz. — Fakat fabrikanm döneme, cinde beni aldatimız Yanlış bir iz arkasından koşturdunuz. »”. Komiser muavininin resmi ta. buncası dalma yastık vazifesini gören katlatimiş yorganm altm- da durüyordu; Gelik kurşunlar, kırmızı opaltosunun o cebinde bekliyor; komiser muavini di, şünüyor: “Bu sdam elimde olduğunu biliyor. Fakat ben de onu istedi- ğim yere götüremiyorum.. Komiser muavini, bir katilin daima katil olduğunu, öldüren bir adamım bir daha Daye ni unutmuyor, Bir insant iki fa asmak mümkün değildir. Bu adam bir polisin canma kıydı. Bugün hayatmı kurtarıyor. Bu onun boynunu i ipten kurtaramaz. Mac Ezan'a göre bu adamını $ö- zine de irsnılmaz, rüzgâr kesilir kendisini olduğu yerde bıraka. cak ve başını alıp gidecektir” Şimdi rovelyerinin kabzası ko, içeriye girdiği vakıt müjdeledi: — Yarm hava iyi olacak, 87” trk gidiyoruz. | — Biz mi? İ — 'Tahit hiz ikimizden başka | kim var vurada? — Hakikaten beni götürecek İ isin Billi? — Bizim kanunumuz düşmüs. lere yardımı emreder, Tabii gö türeeeğim. kat beni götüreceği” yerde başka bir kanun var. (Devamı 7 incide)