6 Aralık 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a A ü eee aeru - 6 BİRİNCİKANUN — 1946 AKŞAM BPOSTASI Sahibi ve Neşrigat Müdürü Hasan Rasim Us ı'ıwzı' EVİ : Iştandul Ankara caddesi Pazia kutusa: lzlantet ZTid Talyrat adreti: İstanbul HABEB Yaz işleri telelonu: 23872 idare . .» &3 24370 .Ilân > 20335 Ee-.-..- ABON "'Z'Bn."î&â' Türkiya Cemet Grnelik — W00 Wr. 97.00 K, Güaylik — 150 , (400 « 8 eylık &00 » 8.00 - Basıldığı yer: Vakıt matbaası Ajansların Dili HRAKĞULAAKATARAAKLIMAYANITAR L KARTTAKA M" VOKST ALEY MA TTİMYAM A'TU SAA Alba Jalia merasimi Münasebetille Römanyalıların bu ayın birin, ci günü Transilvanyanın ÂAlba Julia gehrinde Transilvanyanın memleketlerine iltihakmın yirmi ikinci yıldönümü münasebetiyle merasimin akisleri el'an devam ediyor. Malüm olduğu üzere 1 ilkkânun 1918 de Macaristan idaresirden ayrılmak istiyen Transilvanyalı Romenler Âvru- panın umumi harpten sonraki tanzimini beklemeksizin Alba Ju ha karariyle Macaristandan ay- rilip Anavatana iltihak etmiş, ler, böyleca Transilvanyanın da Romanyaya ilhakmı temin et- mişlerdi, Romanya 30 ağustos 1940 da Viyana hakem katariyle o zamanki kazancını ki#men kaybetmiş, Transilvanyanın ya, rismdan fazlası Macaristana ia- de edilmiştir. Alba Julia'ya yapılan geçen güntü ziyaret ve orada “Cesur Mihail” meydanında Transilvan- ya için ölen Romanyalılar âbi. dezinin önünde yapılan mera: ım, © münasebetle sölenen nutuklar, mazisini hasretle anan, İstikba- Hnin bugünkü Romanyanm na. sıl bir buhran geçirdiğini kâfi derecede göstermektedir, Gene- ral —Antoneskonun sözleri ne kadar hazindir: “Hepimiz mesu, lüz! Kardeş kavgalariyle zayıf- ladık ve müthiş âkrbete dolaş. tik, Hudutlar biribiri peşinden, hiz.. müdafaaya — teşebbis hile etmeden, düştü. Çünkü Roman- ya datilân zayıflamış, haricen ' de yardımsız kalmıştı, Tırtına bizi bu vaziyette bastırdı.,, Fakat nutuklarım sayanı dik, kat olan en mühim tarafı bu de- gildir. Romanya Transilvanyayı istemekte devam ediyor ve hattâ bu talebi Viyana hakem kara, rımı kabule Romanyayı İcse: etmiş ve bugün de Romanyada muallim sıfatiyle da olsa asker kıtaları bulundurduğu muhal:- kak olan Almanya karşısımda yapıyor. Alba Julia merasiminde hatiplerin söylediği ve Macar başvekilinin protestosunu dave? eden cümleler bu bakımdan c5k manidardır. Transilvanyalı Ro, menlerin eski milli muhafızları- nın reisi “bütün Romen milleti. nin tamamen kurtulmasma ka- dar mücadeleye devam edeceğz, bir baska 1 ilkkânın bekliyec2, ğiz,, demis, başvekil ruavini ve demir muhafızların gefi Hor'1 Sima “Transilvanya — milletimi- Zin, ıztıraplarımızın ve ümitleri. mizin beşiğidir.,, Cümlesini kul- lanmış, başvekil general Anto. nesko ise nutkunda şöyle süvle- mistir: "Burada ilk biz vardık, son olarak da biz kalacasız. Transilvanyalılardan ıztrapları, na rağmen ümitsizliğe düşme, melerini isterim.,, Bu münasebetle Almanyarın, kapanmış telâkki edilen bu me. eslenin yeniden mevzüubahse- dilmesine neden müsaade ettiği sualinin akla gelmemesine im, *kân yoktur . Bu suale bizce ancak göyle bir cevap verilebilir: Alman politikası Orta Avruna ve Tuna memleketlerini, bura- lardaki milletler arasında daimi ihtilâf mevzuları brrakmak ve bu sayede kendirini, ihtilâfa dü, şen tarafların bekledikleri men- faat dolayısiyle yüzüne gülmek mecburiyetini duyacakları lü. züm bir hakem vaziyetinde tut- mak siyasetini takin etmektedir. Sekreter (Devamı 4 üncüde) zi ei e eei G KĞ İ İtizar Yeazımızm çokluğundan dolayı, bugün (Besinci kol) - tefrikamızı Berlin, ö (ALA,) — D.N.B. Ajansı bildiriyor: Almanya ila Romanya arasında ge- çen müzakereler sonunda siyasl mü- nasebetlerin ıslahı neticesi olarak iki memleket arasındaki iktısadi işbirli- ğine ait esaslar tesbit edilmiştir. Ber- Hinde ikameti asnasında General An- tönesko, salâhiyettar Alman erkânt ile temas öederek iki memleket ara- sımdaki iktisadi işbirliği hakkında gö- rüşmek fırsatımı elda etmiş ve Ro- manya iktısat nazırı Cancikov da gü- rüşmelerde hazır bulunmuştur. Anlaşmalar çarşamba günü Alman- ya namıma Alman nazırlarının Klodi: uvs Romanya namma da Romanyanın Berlin elçisi ile Romen iktısat nazırı Dimitrine tarafmdan imza edilmiştir. Bu anlaşmalarım en mühimmi on senelik Romen plânınm tatbiki için yapılacak Alman - Roman işbirliğine &lt protokoldur. Bu protokolun metni şudur: 10 senelik bir plân müucibince Ro- manyayı iktışaden teşkilâtlandırmak maksadile Romen hükümeti, bu plâ- nın tatbik safhasında Alman hüküme: tinin yardım ve işbirliği temin — için Alman hükümetile temasa geçmiştir. Alman hükümeti, bütün — iktısadi sahalarda Romanyaya teknik ve mali yardımda bulunmağa hazır olduğunu beyan eder. Bu anlaşmanın fiilen tatbiki iki hükümet aşağıdaki anlaşmışlardır; 1 — 10 genelik plânın tatbiki için Jâzım olan uzuün vadeli krediler fev- kalâde şartlarla Almanya tarafından açııııcıkur için hususlarda HABER—MPMM Romanya Almanyaile iktisadi bir anlaşma ımzaladı 10 senelik müşterek bir program tatbik edilecek 2 — Ziraat ve ormancılık sahaal- /|orında eşasen mevcut işbirliğine bu sa- hada istihsal daha ziyade arttırılmak süretile devam edilecektir. Bu mak- satla, ziraata müsalt arazinin tarama ve sulama işleri için lâzımolan tasisat ve Römen ziraatinin inkişafı için icap eden Âlet ve makineler yukarda yazı- ir krediler çerçevesi içinde Almanya tarafından verilecaktir. 3 — Avrupanın iktısaden — 'ıslahi gergevesi içinde Romanyanın endüstri bakımından himaye ve metodlu bir tarzda inkişaf etlirmek üzere on se- nelik plâna uygun olarak — A'—anya Romanyaya teknik ve mali yardımda bulunmak suretile Romen sanayiiyle işbirliği yapataktır, 4 — Bu on senelik plâna — nazaran Romanya münakalât yolları yani de- miryolları, şoseleri ve petrol boruları şŞebekeleri yeni Avrupa nizamı içinde Romanyanın iktısadi ve tabil mahreç- leri nazarı itibara alınarak genişleti' - cektir. Almanya derpiş edilen kredi- ler hududu içinde bu plânım tahakkır ku için İtap eden teslimatı yapacak- Uır. ö — Almanya hususi — ekonomi iş- birliği esasma iştinat — eden ve Ror manya endüstrisinin ve mali mücsse- selerinin takviyesi için vermeye âma- dedir. Uzun vaadeli krediler haricinde ya:- pılacak yardımlar için evvelâ Romen | hükümetile anlaşılacak — ve bü kredi talepleri işbu anlaşmada yazılı Alman- Romen işbirliği şartlarına uygun ola: caktır. 6 — Roman hükümeti tarafından talep edildiği tükdirde Almanya, Ro- manyaya ziraat, endüstri vesalr şube- lere mensup mütahassıslar — gündere- coektir. T — İki memleket arasındaki tica- ri münasebetler tanzim edilirken iki bükümet, Almanya piyasasının, Ro- men malları için iktısadi buhranların teşiri altında kalmadan uygun fiyat veren emin bir mahreç olarak — açık bulundurulmasına ve keza Romen pi- yaşasının Alman ticareti için olan e- hammiyetinin de atramama itina ede- ceklerdir. & — Her iki hükümet, Alman - Ro men iİşbirliğinin şimdiden her #«ahada başladığı memnüniyetle müşahede e- derler. Alman ve Römen hükümetleri bu işbirliğinin iki memleket — nefine olarak feyizli bir surette devamını te: mine karar vermişlerdir. Ruzvelt ÂAÂmerikan deniz üslerini dolaşıyor Nevyork, 5 (ALA.) — Tuscalosa kruvazörlüne refakat eden gemi - lerden alman bir telsiz telgrafa göre reisicumhur Ruzvelt Kükada- ki Amerika deniz ilasii olan Guan- tanamo'dan halen ifşa bir yere müteveccihan hareket et- miştir. Bu telgrafta Ruzveltin dün gün:- düz mezkür üssün ehemmiyetli su- rette tevsilne ait proje ile meşgul olduğu bildirilmektedir. Kruvazör güneş bütarken hareket etmiştir. ——— Bükreş, 5 (ALA.,) — Havas; Yahu- dilerin askerlik hizmetleri hakkındaki kanun neşredilmiştir. Yahudiler fili askerlik yapmıyacak, askerlik — ver- r'si vereceklerdir. Seferberlik — gibi ' Oznal devrelerinde Yahudiler Istle: nasız olarak nafla işlerinde kullanıla: caklardır. Sehir Iatanbulun ve bütün Türkiyenin maskelenmesi siyah renge rağbeti | arttırdı. Siyah renk, ötedenberi matem alâmeti, senbol olarak da ara açıl. ma remzi idi. “Alnrmm kara yazı- | sı” tabiri meşhurdur. Ahbaplıkla- rı bozulan iki dosta telmihen: “— Aralarımndan kara kedi geç- MiğlA Deriz, Fakat harp — başladıktan sonra altüst olan dünya nizamı Kibi, siyah rengin bu maküs talii da değişti. Manifaturacı dükkânla. rmiın bir köşesinde « seyrek müş- terilerinin gelmesine intizar edile- rek * bıirakılan siyah bezler he . men tezgâhlar-ı üstüne çıkartıldı. Şimdiye kadar aracalı bulacalı bin bir tenk ile; tül perdeler, ağır ka- dife kumaşlarla süslenen pence- relerimizde siyah rengin — yıldızı doğdu! " Siyah renk, bu güzel şansı, yük- sek kıymeti, bol müşteriyi harp İ- lâhma borçludur. Fakat, öonuün yı. nında Mars'a “arzı tazimat” et mesi lâzımgelen bir »nesne daha varsa, o da siyah kâğıttır! Kitapqı!arm gözleri aydın! Alış: veriş yapamadıklarından — dolayı artık gikâyet etmeğe, arpacı kum- rusu gibi düşünmeğe hakları yok! Bizim Babıâli * Ankara caddesi, i. ki gündür vızir vızir İşliyor, So. kak, tramvaylarm içine taş cıkar" Cercedemediz, — Okuyucularımız - dan özür dileriz. ; tacak kadar kalahalık! Raflardan kitan cekmeğe def- —— —ei a— İ a Ş Ş manzaralarından - Siyah rengin saltanatı Raflardan kitap çekmiye, defter çıkarmağa alışık olan ki- tapçı ve kırtasiyeciler şimdi yeni bir sanatın stajına başladı Bükreş, G (ALA,) — Köstence ya luyla Filistina gitmek istayen bir Ya- hudi grubunda araştırmalar yapılmış, 2 milyon ley kaıymetindea döviz ve Rİ- | tım müsadere edilmiştir. * Kahire, 5 (A.LA.) — Kral Faruk, Abdülhemid Bedevi paşanmım devlet na- zırlığına ve devlet nazırr Hasan bey Sadık'ın da Misir. milli müdafasa nü- zırlığına tayinini tasdik etmiştir. * Lüzhon, 5 (ALA,) — Lizbön gare telerinde İntigar eden — haşmakaleler hap bir ağızdan bir Portekiz - İspan- ya Reczliya bloku fikrini ileri sür- mektedirler. Bühassa Portekir - İs- panyol dostluğunu göstaran son İsa- vatlara istinat edilmektedir. * Stokholm. 8 (ALA.) — Dün gete talim için havalanan beş İsveç askeri tayyaresi havanın fenalığı yüzünden yollarını kaybetmişlerdir. Bu tayyare" lerden üçü hasara uğramış ve içinde- ki pilotlar ölü olarak bulunmuştür Diğer iki tayyare henüz kayıptır. ter çıkarmağa alışık olan kitapçı ve kırtasiyeciler, şimdi yeni bir sanatın stajına başladılar: Siyah kâğıt satısı! Patron, tezgâhtar, kiminin elin- de metre, kiminin elinde bunun Yazan: Sabih Alaçom B ı mualili olarak tornadan çıkan u- zun ve ince bir tahta, boyuna si yah kâğıt bobinini çekip duruyor. lar. Arkadan gelsin — jilet, gelsin makas: kes üç matre, kes iki met- re, kes beş metra! - Fakat, bu hararetli alışverişin asıl civcivli yeri, Sümerbank kâ- ğıt ve sellüloz sanayli müecesesele- rinin - müdürleri bay Mehmet Ali Kâğıtçının kulakları çınlasın! * Ye, mişteki satış bürosudur. Şimdiye kadar kaşar peyniri, pastırma, su” cuk, zeytinyağı gibi gida maddele ri yüzünden kalabalığı eksellmi- yen şehrin bu semti, yeni bir me- taa kollarmır açmırş bulunüyor: Bi. yah kâğıt! Maskelenmek dölayısiyle cmsal: nin baş tacr kesilen siyah kâğıt, bürodan dafrtrirvor, Fakat onun bu hususiyeti hem — alışveriş şek: linde, hem de o semtin daimi man: | mahşerden bir nümune... " çinde Bir japon taarruzu hezimete uğradı 20 binden fazla ölü ve yaralı verdiler - Londra, $ (ALA,) — Çinin Lan dra sefaretine dün gelen resmi bir telgrafta, Hupeh vilâvetinin şima- linde taarruza geçen Japon kıtala rınin müthiş bir hezimete uğratı! dığı bildirilmektedir, Japonlar yirmi binden fazla ölü ve yaralı vermislerdir. — Japon — taarruzunun Hungşan — bülges! idi çetin olmuşstur. Telgrafta şunlar ilâve edilmek- tedir: Çin krtaları cumartesi günü Kuangsi — vilâyetinin cenubunda Çennankuan'ı zapltetmişlerdir. Japonlardan sağ kalanların Hin diçinideki Tonkine gekildikleri söy lenmolrtadir hedefi ta Muharebe zarasına tesir etmiş! Büroya gi den yollar, zabıta memurları tara- fmdan tutulmuş! Müessesenin önü Kopenk- ler inik! Halk bütün sokağı kap, lamış. Kapr önünde yine bir polis, İçeriye girmek sıraya ve onun müsaadesine bağlı: Vesika ekme: ği alır gibi! Bu kalabalık yetmiyormuş gibi, büronun tam önlinde bir de lâğım açmışlar! O gürültü —arasında Üç amele, ellerinde kazma kürek, ha gayret çalışıyorlar! — Fakat, nasıl oldu bilmiyorum, bir aralık kapr da bekliyenler sabırsızlandılar, polig de içeriye girdi, ben gürül. tünün alevlenmesine seyircilik e. derken bir de ne göreyim? Müşter rilerden biri, lâğimın icine yuvar- lanarak büsbütün gürültüye git. rmesin mi?., Siyah kâğıt uğruna, siyah — ve lüzuetf bir suda banyo yapmak, <ü. zümü korkutmuştu! Büronun kapr" sında duran memura yardım İiçin gelen 1713 nümaralı polisiz orta- hğr süküta davet edişi ise, beni büsbütün yıldırmca siyah kâfıt sevdarın'”u vazgeçtüm, Devlet o « tonteeı ı*n a.ramd.ın kara — kedi epemer in, kendi kend'me mı" rüldar?-: '— Kahramanlığın onda dokuzu firaıdn' : Harp cephesi için beğenmediğim bu söz, şehir hayatımda güzel bir teselli yerini tutmustu! Gününe Göre * | EEAAĞAYANRLADRAURALERKAĞANYAKAKI REYKALAKDĞZUARNANYASA YAYAY I Çörçil 66 yaşında İTLER ve Musolini gibi ken” Hivanlta güreşen İngiliz başpehlivanı Çörçil 66 yaşma girmiş., İngilize göre, bu yaş tam gençlik yaşıdır, Zira 90 nmdan eavel çöken İngiliz diplomatı nadir bir şeydir, Yalnız zavallı Çemberlayn, 73 yaşında, he- nüz genç denilebilecek bir — yaşta öldü, Çörçil 66 yaşında,. Fakat hangi 25 inde, 30 undaki genç onun ka> dar dinç ve tüvânâdır. Bir eli Hit lerin, bir eli Musolininin boğazın” da.. Hitlerin iki, Müsolininin iki eli, ki ceman dört el eder, onu sarsamı” vor, Çörçil, İngiliz axzminin, — iradesi- nin, iİnadımın mümessilidir. Fran” sızlarm harp dışmda kaldıkları zar mana ait manzarayı bir gözönlüne getiriniz: Almanlar bütün Manş sa” hillerini ele geçirmisler, Hava ve disinden daha genç iki peh' dan iHibaren, İngiliz adasının meci xi manasiyle değil, hakiki mana siyle, tam tepesinde,, Üstelik İta ya harbe karışmış, iyi kötü, elinde bir deniz kuvveti var, Fransızlar karada olduğu gibi, müttefiklerini denizlerde de tek başlarıma beri muaşlar, Tunusta Fransız kuvvetleri hesaba katılarak, Mısirin müdafaa” sı, öona göre hazırlanınış., Tunustar ki Fransız tazyiki ortadan kalkm oca, Mısir tehlikeye giriyor, Bütün * bunlardan daha mühim olarak, İnz giliz müdafaası, haşta anavatan ol duğu halde, çok kifayetsiz,, Mühim” mat, tayyare, top, tüfek, nihayet asker az.. Dünkerk'de ehemmiyetli malzeme kaybedilmis,. Yerinc P- nulamamış,. İngilizlerin — etrafında birdenbire hasıl olan bu boşluğu düşününce, insan dehşete düşüyor. Yılmıyan adam: Çörçil'dir. O, het şeyi yoluna koymak için, gecesini — gündüzüne katıyor ve bugün artık — sırtı yere gelemez bir kuvvet vücu” da getiriyor. ğ Çörçil henüz yaşça değil, Takat | başca büyük bir İngilizdir. | — İOCRİ 1074 yılında, Sadrâzsm Köprülüzade Fazıl Ahmet Pa> sa büyük bir Türk ordusu ile Ma> caristanın — Avusturyalılar — elinde bulunan Uyvar kalesini zapteltmis, fakat Râbe suyu kenarında büyük bir meydan muharebesini kaybet mişti, Güzide bir devlet adamı ve mahir bir kumandan olan Köprülür zade, mağlüp ordusunu büyük bir intizam ile Vasvar ünlerine kadar çekmiş, orada, kendisini kat'i bir hezimele uğratamıyan — Avusturya başkumandanınm bir sulh teklifi le karsılaşmış ve müzakereler sonun” da da Fazıl Ahmet Paşanın bir dip lomâsi muvaffakıyeti olarak göster rilen Vasvar muahedesi imzalan miştr. Bu, 1074 yılr seferine Evliya Çe vdebi de iştirak etmiş ve başından bir hayli maceralar geçmişti. B yük muharrir ve seyyah ağzımdan bir menkibesini naklediyorum: “Râbe suyu bozgunundan sonra idi, hava yağış., Erzak tükenmiş... Yollar bozuk... Bu hakir, gulâümla raala beraber müteellim olup düşe kalka giderdik. İlerde bir orman” hık içinde giderken, sol yanımızda bir pusu yerden bir ateş göründü... “Ayal, Va ateş ne ola?” diye cüret edip İle:, » at sürüp vardım. Bir büyük ateşin iki yanında iki ağaçtan orman şişlerine iki tane pişmiş âkik gibi koyun kebapları durur., Hemen hakir ettim: “Bire oğlanlar!.. Etrafı araştırm!.. Bu kebabım aslını arayalım, ne ola gö relim!..” diye kölelerimizi dörtbir tarafa saldırdım, Ben de atla dört- bir tarafı döndüm, Adam ve âdem” oğlundan bir nam ve nişan — bula” madım, Ama bu koyun kebabı o” lan yerden iki Lin miktarı asker heşliz kalkmışlar, zira ateşlerinden ve at bağlanan yerlerden ne kadar asker olduğu malüm idi, Ama bu ne askeridir diye etrafı gözden geçirir ken bir silâh çantası içinde bir kar ra şapka ve bir telâtin kese içinde kefere çizmesi bulduk. Bildik ki düşman taburudur. Ama henüz kaç” mışlar.. Yahut kalkıp — gitmişler. Bakir: “Bire oğlancıklar.. dedim, Cenabrhak bu dağ içinde bize pis” miş koyun kebapları ihsan eyledi, Evvel can, sonra cihan, Gelin şu kebabı ekele ye'külü babından &r ğaya çekelim! Açlığımızı giderip Cenabıhakka dua edelim!” Gulâm- larmıla hapisten aç çıkmış gibi ko” yun kebaplarımm birisini yedik, pi rüpâk ettik, Bir koyun kebabmı da meşin sofraya sarıp sakladık,, Ye mekten sonra gulâmlar ikl Karabi” na kâfir tüfekleri ve üçer tane çarklı kol tüfekleri ve bir kılıç ve bir külünk buldular, Gitmek üzere iken gulâmlarımızdan ikisi bir çalı dibinde iki torba yulaf bulup getir diler, ama her birini bir adam kal- dıramaz, Allah!,. Bin bir defa sana senâlar olsun!.. Su dağ başmda bi- Evliya Çeletinin sergüzeştleri — Ahmet Bülent KOÇU Cenk artasında,bir orman içinde nar gibi koyun kebabları.. Ağaç dibinde horhor uyuyan düşman- lar... Evliya çelebinin bir Macar beyzadesini esd.' 8! - etmesi.. Gümrükteki 40 ton kakao Çikolata sanayii erbabı, Ame, rikadan Litvanyaya giderken, Litvanyanın Sovyetler tarafm- dan ilhakı Üzerine limanımızda kalan ve anbarlarma alman 40 ton kakaonun idhali Tös A cohhitelere giriemişlerdir. gL T ı gee ee l « T « b L ze pişmiş kebaplar ve aç atlarımızı — yulaf verdin!,. Atlara yem __T İ rm ustık, Etlerimizi yerken biz de — ı.heşkmrmdnâmlrueznkıedr, K fa etlik,.. Bu aralık etrafımn d 3 Seyfi nam gulümım Harhar &o ! yarak geldi: Bire ağa!.. Av var... — alk gidelim... İki tarafı bir >sşbirâ — Kalk gidelim... İki kâfir bir ağaçlık — | içinde hor hör uyuyup yatarlar ve — dört tane yarar atları boşamnmiş — gezerlerken akları tutp bizim ati — rm yanmda bağlayıp yemlerini aş — tım, dururlar.” dedi, Hemen dört — adet gulâmımla pürsilâh küfirlerin — olduğu yere varıp gördüm, İki kâ — fir silâhlarmı bir ağaç dalma asmış — rahat uykuda horlayıp yatarlar. — Evvelâ ağaçta asılı kılıçlarmı ıldık.,. Ş Sonra İkişer gulâğmnlarımla t düşüp sarıldık. Ol kâfirim hiı-ı havliyle yerinden — fırladı. 'Möğer belinde bir küçük tüfeği — vurmuş, l:’ Çıkarıp ateş edeyim derken ka bir pençe halta dipçiği vurdum İ !1’ tüfek kolundan fırladı. Hemen Rüs- tem. adındaki güçlü kuvvetli kölem, hak ki, rüstemane sarılıp, ben de- bir balta dipçiği de kafasma vur? düm, Sersemledi. ; Kollarını arkasına bnğlnyır ni de ateş yanma getirdik. Öhürü' nü, Behrap ve Kâzm adındaki gulâmlarım deprendirmeyip bagln mışlardı. Seyfi nam gulâmım, Seydi Ahmet Paşanım Erdel cenginde kendi elimle esir ettiğim fasih ve beliğ bir Macar gulümı idi, bir yarar tuvanâ yiğit idi, Onunla bu iki kâ> firi söylettim; adam: “Vallah a" gam,, dedi. Biz Yanık kalesinden — iki bin kişi idik,. Buraya gelip İki — gece yatlık, Bu dereden gelon ğ Türk askerine baskın yapalım di —— ye., Derken casuslarmız gelip blıe, burada ne durursunuz, derya £ Türk askeri üzerinize geliyor, &m’ mişler.. Askerimizin canları başla” rma sıçrayıp kaçmışlar,.. Biz dıhi' şu ateş yanmda iki koyun kebabi" mız vardı. Onu beklerdik. Birkaç — kadeh şarabı ziyadece İçip uyuya — kalmışız.., İşte başımıza böyle hal — geldi,,” dedikte hemen bu kâfirleri — soyduk, Bellerine baktım bir güde — ri meşin kemerleri var, Birinde yet miş Taler ve kırk adet engrüs al' tını var. Birinde de on taler ve yüz — beş engrüs altını var, Bu altınları — alhıp hemen torbama attım. Beşer — dört adet atlarına baktım, dördü de — işlenmiş beslenmiş yarar katana nt” ları.. Cümle atların alât ve silâh ları ve eğer kayışmda İkişer ve terekelerinde kezalik ikişer kol tü7 fekleri, telitin altın yaldızlı. hey” — belerinde donları ve gömlekleri ve- terekelerinde birer kızıl abadan yığ Şak müurlukları var, Kılıçları ceki Alar — ,' man kılıçları idi ve külünkleri gü" — v müşler ve tüfekleri gayet musannıa _ idi. Sevincimden ölecektim.. Kâ> —| firlerden biri bir taze yiğit idi. Bir —— kaç kere Hacı Bektaş Veli baltaları — — vurunca söylettik. Büyüğü: “Ben — Sen Marten kalesinin yüzbaşısıyım , l Bu da benim kumandanm oğludur. Eğer bizi öldürmez İseniz ıiıe çok paha verelim... Bizi İstolm Bel — grada çıkarın, Orada bizden esir olmuş adam çoktur, * ağırlığımızca — gümüş verir..” dedi, “İstolm Bel grad buradan kaç saat yoldur, eiz yol bilir misiniz?” dedim. 'Biliriz, buradan elli yedi saat yoldur.” dg'.î di.” s |

Bu sayıdan diğer sayfalar: