| ' hh“fmn elini sıktı. De. S lçmıa_ m'm'hkı zatı takdim Gilet gemisinin N 'M- Üleson' dedi... qh hamt ederek: Siz mısmız. Geminiz ne lth S©vap verdi: "akltîdm ınız gaspetti, ÜB A Açığa gaspetti! Ğğlğ*kr kadın değil; vah- %Ba Yeni bir hümma üştum... Üstelik Vüle Sarhoş etti... x Smer gülmeğe baş- Ehh hiç te fena bir &u lmadı; dedi. Bu mü. kocaman bir de ! Eğer takımları Deson! İye tövbe ettiniz! 1 Üleson sözüne devam nden zangır zangır * Giblet şimdi onun Üzde beşyüz emi- tiracak! kahretsin gemiyi f::m k elsmer saffetle dedi aa y ç Ze a Çötiyor.. hayvanları âdeta k tett“*dl Gemimiz anr Tuhsatiyesini haiz M Sayvan nakledemi- h 7 i ledim. Fakat din- VN Nev'işahsma ağız. Yaptık- derdini anlatabilir. Çi Yeden muhsatna- ı İh tanım! dedi. Siz K BÖt bir - adamanız: k SOturüverin ves- ıeh kim sorar? hhh de, Marta ile, size “ X Sler görürüm, İA tekrar söze karşı, doğrusu ya, Yazan: Colı lıonıion çok çirkin hareket etti. Bana ne dedi, biliyor musunuz: Elim. desiniz, kurtuluş yok, gemi be- nim demesin mi? Âz kalsın çattatak çatlıyacaktım. Gemide teslim edilecek emtea var, de- dimse de kulak veren kim? — Emteanm cehennemin di. bine kadar yolu var! diye cevap verdi. Asıl mühim olan iş benim mes'eleyi halletmek... Gemideki malm bedelini her zaman tediyeye hazırım... Hatta fazla ağırlık olursa yallah deni- ze boşaltırız olur biter.., Şeldon elleriyle kulaklarmı tıkadı: HABER — Akşam Postasr Alkazarın uhasarası PLEĞE İspanya dahili harbine ait bir tarihi film — Rica ederim kaptan Oleson o kadar bağırmayınız! Biraz sükünet bulup ta hikâyeyi baştan anlatsanız daha iyi olur. Hiç bir kelimesini bile anlama- dım dersem yalan olmaz... Hay. di, içeri girin de gölgede rahat konuşalrm. Şeldon bunları söyledikten sonra kaptan da Misyoneri so- | faya sürükledi. Oturdukları Öleson sordu: — Evvelâ bana şunu söyleyin: zaman kaptan ÖO kadm sizin ortağınız mı, de. | ğil mi? Öğrenmek istediğim bi- rinci nokta bu. Şeldon tasdik etti: — Evet, dedi. Ortağım., Doğrusu alıklaşıyorum! Hay- retten hayrete düştüğümü sak. İryamıyacağım! Siz ne dersiniz Doktor Velsemer? Sonra Şeldon'a dönerek: — Salamon adalarma geldim geleli çok garip şeyler gördüm. Harikuülâdeacayip şeylere tosa- düf ettim: İki kadem uzunlu- ğunda fareler; rovelverle vuru. lan cesim kelebekler; yamyam- larım kulaklarma taktıkları a- ğır ziynetler; şeytandan daha azgım zenciler ve daha bilmem neler gördüm. (Devamı var) İN bulmacası halli: Üh * Makara, ÜS e 7 8 9 1o Vt K A .a. ÜN AD M . OR VRAGıMı NASIL İN KURTARDIM Va Milli Roman zân iskender F. Sertell! .48 - Vurdular, * Çıkarken, Iardan biri: KP nc_' değiliz. hmgb' 2 — Ada, Tiraki, ç—ı t — AÂmasra, Ye, 6 — Rda, Selâm, T7 — İhlar, Şato, 9 — Gu, » gece karanlır içinde atını sür ufak İ * %Mehmedm üstü” | 'b,mu gidiyorsu” | îöd! 3a da. Murat köy 5, hha Seken bir tavırla: Şimdi İ Sen işine git! di Soldan sağa: 1 — Yatılır, kör, 2 — Elem, bir vi lâyet merkezi, 83 — Yolcu katarı, fut- bol maçları grupu, 4 — Kardeş çocuk- ları, 5 — Yurt, 6& — Bir aza, boya sür mek, T7 — Memnu, 8 — Manda yav- rusu, şahis zamiri, 9© — Asyada bir büyük nehir, zerzevat, 10 — Bir nevi kundura, oyun âleti, Yukardan aşağı: i — Elbisenin bir kısmı, hitap, e mir, sigası, 2 — Eski İranlılar, — ışık veren şey, 8 — Çabuk kırılır, erkek adı, 4 — Şarkta bir vilâyetimiz, renk 5 — İstanbulda bir semt, 6 — İşleme malzemesi, Kilıf, 7 — Çocuğa bakar, 8 — Katı bir nevi ekmek, çalgı, 8 — Birdenbire, kısa zaman, peygamher a- dı, 10 — Cihaz, oyun vasıtası, yerek, yel gibi uçup gitmişti. Zaten yarım saat ötede bir baş ka köyün hududu başlıyordu. Murat, Mehmetle beraber, Türk köyüne kadar, durmadan, dinlenr meden atlarını sürdüler ve Çerkes” lerin takibinden kurtuldular. Mehmedin bir ata ihtiyacı var" dı. Ondan ötesini de yaya gitme ge vakit müsait değildi. Güzel bir bu at sahibi olan Mehmet şimdi * becerikli yol arkadaşile beraber Sakarya boylarını tutmuş, rüzgâr gibi uçarak gitmeğe başlamıştı. dedi. | Kulaklarımı sağır ediyorsunuz! | Bir kadm kalbi bazan 'buyuk | bir egocizmle yalnızca kendisi i. çin de çarpabilir. 1936 İspanya dahili harbine Alkazarın, To - ledonun muhasarasına kadar da güzel Karmen Heroronun kalbi başkası için — çarpmış değildi. Güzelliği dolayısile kendisine hürmet gösteren, iltifat eden er kekler tarafından bir az sımar- tılmış olduğu için hayatı yal. nızca kendisi için görüyordu. Fa kat aşk, bu kızgın güneş, genç kızdaki buzdan elbiseyi erite - cek ve hakikat olan kadınlığın bütün fedakârlıklarını meyda - na koayacaktı. Güzel Karmen Herrero, ar . kadaşı Konşita ile buluşmak ü- zere Toledoya gelirken o orada kendisini bekleyen âkibetten asla haberdar değildi. İki ay bütün bir sefalet içinde zavallı kadın- larla koyun koyuna yaşamak, her türlü sıhhi yardımdan uzak bulunmak, her an için ölüm teh- likesi altımnda, patlayan bomba- larm gürültüsünü duymak, yı. kılmak tehlikesinde olan Alkaza rm soğuk taşları altında kalmak ihtimalleri hiç de onun hatırın- dan gecmiş değildi. Fakat yaşa. yacağı bu macera sanki daha Toledo'ya attığı ilk adımla baş- lamıştı. Filhakika kendisini gar- da karsrlayan arkadaşı Konsi. fta Toledo muhafız kumandanı Velayı takdim etmişti. Bu güzel yüzlü, mağrur tavırlr, oldukça gösterişli bir delikanlıydı. Doğ- rusu Karmen bu güzel adamla uzun müddet görüşemediği için üzülmüştü ama, esasen hayat, tesadüf onları iplerini biribiri- ne sarmıştı. Nitekim bunu takip eden hâ. diseler bu bağları sıkıştırmıştı. Kalvo Sotelo katledilmiş, cadde- kerîer silâh altma almmış, dahi. ' H harp başlamış, çılama düşen halk ve bilhassa kadınlar, ço- cuklar feryatlar basarak sokak- lara dökülmüş, Alkazarı dol. durmuştu. Bu çılgıma dönüp tehlikeden, felâketten kaçan kadınlar ara- smda Karmen ile Konşita da vardı. Daima erkeklerden yüz bulmağa alışmış olan güzel Kar- men, muhafız kumandanı Vela. yı gördüğü zaman ,hususi mua- mele ve yardım istemiş, fakat: “Felâkette müsavat” cevahile karşılaşmıştı.. Bu cevap evvelâ güzel kızm İzzetinefsini kırmış ise de bilâhare genç şefin vazi- fesini, yaptığını ve kendisine hususi muamele yapıldığı tak. dirde bu halin suimisal teşkil edeceğini takdir etmiş, vazifesi- ni hakkiyle yapan bü genç zabi- te karsı takdir duymustu.. Bu takdir az zaman sonra bir aşk haline dökülmüştü. Artık Karmen teselli aramı. yor, bilâkis teselli ediyordu. Dışarıda kıyametler kopuyor. Hava torpilleri patlayor, dağlar yanııyordu İçeride, Alkazarda ise vaziyet daha başka ve daha müthişti. Burada yaralılar ölü- yor, herkes güclükle nefes ala- bildiği bu yeraltımda birkaç lok. maâ et, eşek eti yiyerek yasayor, fakat her an için ölümü bekli- | yordu. Bu hava içinde Karmen'i ayakta tutan sebepler, —aşktı, vicdandı. Fakat mubhakkak dışarıya çıkmak hayat kazanmak lâzım- dı.. Ancak ihtilâlciler her tarafr dinamitlemişlerdi. Nihayet pa. pasların da ihtilâlciler tarafm- dan idama başlandığı duyuldu.. Artık yapılacak bir tek iş var- dı. Alkazar muhasarasını yık. mak.. Ve bu teşebbüs yapıldı. Fakat Alkazar bir iskambil kâ- a%îâymldı,mtuummde Dahilde asayiş temin olundu- ğu zaman Konşita ölen nişanlı. sina ağlarken güzel Karmen Harrero ile yüzbası Vela Alka- zar harabeleri üzerinde bir aşk mabedi kuruyorlardı. Yukarıda mevzuunu hikâye ettiğimiz bu film İspanya ihti- lâlinin en feci anlarını iki saat içinde gözlerimizin önüne sere. cektir. İtalyan artistleri tarafımdan çevrilmiş olan “Alkazar muha- sarası” filmi beynelmilel İtal- yan filmleri içinde en ziyade muvaffak olanlarından biridir. Bu filmin baş roöolünde Arturo Genia oynamaktadır. lerde çarpışmalar başlamış, a8- VAKIT Tâbiler namına Kitap kısmını yeniden fanzim edip açmıştır Kitap, mecmua, gazete basar. drzgı ışlerı alır matbaası | 5 BORSA G İKİNCİTESRİN — 940 kapanış 1 Sterlin ö.24 100 Dolar 182.20 100 FP'rec. ö l100 Liret - 100 İsvicre Fre 29.68765 i00 Florin ni € 100 Rayişmark -. id0 Belga -SK 100 Drahmi 0,99765 100 Leva 16295 100 Çek kronu P. 100 Peçeta 1390 100 - Zloti ö 100 Pengö 26 5825 100 Ley 0 0225 100 Dinar 3.175 100 Yen SL.187T5 100 İsviçre kronu 51.005 100 KRuble — Tahvilât üzerine muamele olma- ğ W&W% ) îî S’âJ Perşembe 00 Program 1840 Müzik :03 Müzik 1915 Müzik 8.15 Ajans 19.30 Ajans 8.30 Müzik 19.45 Müzik 9.00 Biv kadını 20.15 Radyo gaze, 12.80 Progğram 20.45 Müzik 12.33 Müzik 21.00 Müzik 12.60 Ajans 21.80 Konuşma 18.05 Müzik 2145 Müzik 13.20/14.00 Müzik | 22.80 Ajans 18.00 Programı 22.45: Müzik 18.08 Müzik 8.11.940 Cuma 8.00 Progğram 18.00 Program 8,038 Müzik 18.03 Müsik 8.15 Ajans 18.80 Müzik 8.30 Müzik 19.80 Ajans 9.00 Ev kadmı 1945 Müzik 12.30 Program 20.15 Radyo gazö 12.33 Müzik 20.45 Temisil. 12.50 Ajans 21.380 Konuşma 183.05 Müzik 22.30 Ajans 2245 Müzik 14.00 Müzik Sinema ve tiyatrolar Şehir Tiyatrosu İstiklâl! Üszddesi Eamedi kısmında: Akşam 20.80 da: DADI ——o——— Raşit Rıza Tiyatrosu Beyoğla Halk Sinemasımda " Parzartesi - Salr Akşamları beklenen eser:! (AKTÖR RİN) a— —— —e Türk Operet Heyeti Bu akşam Kadıköy Opera Sinema- emda Üstad Muhlis BSabahattinin İki büyük eseri: 1 — Kerem — Aslı, 3 — Efenin Aşkı. iali —S | Beyogsglu Halk Sinemasi Buügün: 1 — Dofine adasıt Türkçe, 2 — Kan davası: Renkli, 8 — Miki. DEREREEN L v Çocuk Hekimi Ahmet Akkoyunlu Taksim, Talimhane Palas No | Pazardan maada hergün saat 10 taen sönra, Telefon 40127 Göz Hekimi Dr. Murat R. Aydın Beyoğlu . Parmakkapı, İmam sokak No: 2. Tel: 41553 Muayene ve her türlü göz ameliyatı fıkara için parasız., nn V— Miehmet o gece vollarda şöyle ERER bir haber duydu: “Düşman ordusu yakında Ana" doluya taarruza geçecek. Beş on gün sonra yollar kapanacak,,, Mehmet bu haberi alınca: — Allaha şükür edelim ki, altı mızda birer hayvan var, dedi. Yok” sa yolumuz çok uzıyacaktı. Taar” rüz başlamadan Yavuz beye kavu' şabilsem, Allahtan başka bir şey is temem. Murat irade sahibi, inatçı — bir gençti: — Her zaman söylediğim gibi, gene söylüyorum, Mehmet çavuş! Ümidini kesme, Çok yakında Ya vuz beyin karargâhına varacağız. 'Ve yolda giderken, yavaş yavaş anlatryordu: — Bu taarruzun sonunda - mu' kadderatımız belli olacak. Düşma- na Türk yumruğunun ne kadar & ıt ve kuüyyetli olduğunu göstere ceğiz. — Bizimkiler de harbe hazırlan” dıdar mı? — Şüphesiz, bütün cephelerde büyük kumahndanlarımız iş başına geçtiler. Köylü, şehirli; kadın, er- kek, çocuk herkes cephe gerisinde üstüne düşen vazilfeyi — yapiyor. Kanlı bir dövüş olacak. Düşmanı anayatan topraklarından sürüp & tacağız. ; — Bu imanla çalışan ve yaşıyan Türk milletini hiçbir küvvet yene mez, Muratçığım! Sen benim ma: neviyatımı perçinledin! Ben, İs tanbulda bir et ve kemik külçesi halinde dolaşryordum. Hiç kimse beni teselli etmiyor, hiç kimse ba na ümit vermiyordu, Sen karşıma çıkar çıkmaz, damarlarımdaki kar nın birdenbire tutuştuğunu — gör" düm, — Ben de İstanbula gittiğim za: man çok meyustum, Mehmet ça" vuş! Eğer beş on gün daha orada kalsaydım, büsbütün maneviyatım bozulacaktı. Belki de dönemiyecektim, — Sen de tipkı benim gibi ol: muşsun! İstanbulun havası insanı Anadoluya neden böyle uyuşturuyor acaba?! SAKARYA BOYLARINDA İKİ ÇETİN ÇARPIŞMA Mehmet çavuş, arkadaşı Murat: la, Sakarya boylarında bir köyün tivarında konakladılar. Murat: : — Bir iki gün sonra Yayuz bey” le bulüşacağız. diyordu. Mehmet her zamanki canlı ve meyustu! — Ya kavuşamazsam, ya bu top kamasını Yavuz beye ulaştırmağa muvalffak olamazsam.. Diyerek, gece gündüz düşünüp duruyordu. Bereket versin ki, altlarında bi rer atları vardı.. Mütemadiyen sü” rüp gidiyorlardı Sular kararmak üzerevdi. gibi heye — — Müurat birdenbire atının dizgin” lerini çekti: — Dikkat, Mehmet çavuş! — Ne var? Düşman mrı sezdin? — Evet,. Uzaktan gelen şu göl- gelere bak.. Mehmet çavuş başını ufuklara doğru çevirdi: — İyi tahmin etmişsin, dizgin geliyorlar.. — Şimdi ne yapalım? — Kolayı var: Şuradaki dağ kor vuklariına girer saklanırız. Hemen hayvanlarını sürdüler. Dağın yamacını — tırmandılar ve hayvanlarile birlikte bir — büyük kaya oyuğunun içine girdiler. Aradan çok geçmedi. —Düşman süvarileri yıldırım süratile koşarak iki arkadaşın saklandığı kayanın önünden geçmeğe başladılar. Murat oyuktan gçıkmak ister ken, bu sefer de Mehmedin gözü; ne birtakım gölge ilişti. (Devarns wür) j Dolu -- mn p