27 Haziran 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ Ti TÜ yE I y ei — a Hi vi ı, | —- 27 — T041 HAZİRAN G ân Fakat o sakin olmak İâzımgeldi Ğni düşünerek tebessüm — etti ve başka hiçbir kelime — söylemeden udaklarını uzattı: O esnada Bay Malik yaklaştı Ve neşeli bir sesle: — Barıştımız galiba... dedi. Feride kızardı: — Evet Barıştık... Bay Reşit ra- hatsız olduğu için Kerim — onun - Yerine beni götürüyor. — — Sizi mi? Bay Malik hayrette kalmıştı. /— Kerime baktı. O da asabi bir gü S Üşle tasdik etti. O zaman Malikin “JYüzü hayretten o kadar garip bir / Sekil aldı ki Feride kahkahalarını - Saptedemedi. — Fakat olur şey değil... Beni _mmdk istemedi. Kendisile gitmek iyen yolcuları reddetti. Âdeta Bir tehlikeden korktuğunu zanne- diyordum. Sonra birdenbire basit Bir tren seyahati yapacakmış gibi y,a—lm'ıa karısını alryor. Âh ke, İm, siz çok gürip Dir adamsınız. —Ü Güneş hafif buhar tabakaları a- İasımda yavaş yavaş yükseliyordu. iraz sisten korkulurdu. — Fakat Tüzgâr olmadığı için hiç bir tehli- ke ihtimali yoktu. Boş ve vasi ar fada koca kuş bekliyor ve Feride Üçük eliyle tayyaremn beyaz ka- / Tadını okşiyordü. Bap. — Malikle O Besit merakla genç kadma bakı, - Yorlardı. Birdenbire Feridenin ha- bir şey gelmiş gibi Kerimi dı: ) — Kerim ta.yyareden nerede | ğ < — Neden sordunuz, — yavrucu- . —E yalarım için... — Nihada tenbih dderel “svoraya götürsün.. T _w yi y İ l J | . Malik hayref.'î bzaykırdı: — Şuna bakınız Kerim. Hari- Ülâde bir mahlük... Dünyada & Si bulunmaz, vallahi... ı_eîîımı işlerile meşguldü. Nihar — Hazır mısınız, küçük Feride? Sesi sakindi. Kuvvetli yüzünde ,. e“kü;ukbırmdışeve asabiyet an * ' Sizgisi yoktu. : — Hazırım Kerim. Kerim yolcu için ayrılmış yere için Ferideyi kucakladı. ** yükseğe kaldırdı. Sonra yavaş” Va 'a kürklü paltosunu ilikledi. Yol CUyu yerine bağlayan kayışları sr sıkı geçirdi. Feridenin ayakları, eki tahtaya dayanmıştı. Ke- lıı w İmin itina ile oturtması aşk yol t’%umın hoşuna gitmişti. Mütebessim ve memnun gözlerle k#nmebak!yordu. Kerim gözlüklerini taktı. Feride- ’edeıaknm Rahat — oturduğu tdirde korkulacak hiçbir şey olf temin etti. Sonmw — Duaet, Ferideciğim. Mü. Yekkil ol. Bizi Allah himaye eder "aydıbakaınnm _ _ _YermeoturmadanMaikinelîm &), — Güle güle Kerim. Fabrikanın Yütün istikbali ve ümidi size bağ N Haydi Allah yardımcın olsun.. K_mın çok memnun — olmuştu. Mnirinin elini samimiyetle — sıktı, 4 . IZ " A Teşekkür ederim, çok teşek: n ilz. h edenmdmddeiktifaettia _ Süratle tayyareye binerek yerine tdu, Ferideyi görmek için başr lrkaya çevirdi ve elini — uzattı. lahza parmakları — biribirine S etti. Mmiveıâyı çevirdi. Çark dörr vĞe başladı, motör harekete geç ' Birdenbire pervane büyük bir “rültü ile dönmeğe başladı. l bütün birikmiş — kuv- l& su üzerinde önce — yüzmeye tedrici olarak yükselmeğe ladr. Nihayet beyaz kanatlı bür NAKLEDEN: BURHAN BURÇAK -SiÜĞ z Nİ Jor um/ | Gözleri yaşla doldu. niz, yeni doğan güneşin aksile kr zaran boğaz üzerinde uçuyor.. Na" mütenahiye doğru yükseliyordu. - » * * « » Tayyare gökyüzüne doğru yük- selmeye başlayınca — Feride bir lâhza titremişti. Fakat büsbütün esrarlı ve parlak ışık mıntakasına vası! olunca şöyle — düşünmüştü: “Artık korkmıyacağım,, — tayyare uiki bir vaziyette giderken Feride etrafında nihayetsiz boşluğu göre' miyor ve asabı biraz sükünet bulu- yordu. Fakat bazan birdenbire se- ri bit hareketle tayyare yan yatr yor o zaman aşk yolcusu korkudan titriyordu. Bir aralık öyle bir hal oldu ki Feride devrilecek sandı ve haykırdı. Kerimin kuvyetli sesi tayyarenin gürültüsüne hâkim ola- Yak: “Korkacak bir şey yok.. sa kin olunuz,, dedi, ve tayyare de uf ki vaziyete döndü. Feride bu za- afından utandı. Korkmamak için gözlerini kapadı. Uzun zaman böy- le kaldı. Ya'nız arasıra günün sol gun ışıklarını görmek için gözleri- ni açıyor ve gene hemen kapatıyor- du. Yavaş yavaş sakinleşti. Göz lerini açtığı zaman kendisini deniz den iki yüz metre yüksekte buldu. Etrafta esrarlı ve garip bir sükü- net vardı, gayritabil — ve manevi bir sükünet.. Artık tayyare sallan mıyor, hafif bir kuş gibi sesşizce kayıyordu. Feride elinden — gelse gözlüklerini bile çıkaracaktı. Te miz ve —berrak bir hava... Derin sessizlik içinde yalnız motör sesi. Bü sevimli gürültü Ferideyi bir ninni gibi teskin ediyor: ona müş” fik bir dost kalbinin çarpması te” sirini veriyordu. Kerimle konuşmr yordu Zafen motör gürültüsü bu- Atma ediyordu: "Yaraî:v'l:n1 bîzîhımaye et ve biribi- mizden ayırma. Çünkü — onu çok seviyorum,, Önce çok korkacağını sanmıştı. Fakat şimdi aşk yolcusu tehlikeyi | düşünmüyordu... Mademki Kerim yanındaydı. Yalnız başını çevirip ona bakmağa,'bir şey sormağa, eli ni uzatmağa cesaret edemiyordu, Fakat yanında olduğunu ona emniyet ettiğini biliyor ve müste- rih oluyordu. Bir zaman hava o kadar sakin di ki Kerim makineyi bıraktı ve e" lini arkaya uzattı. O ellerin motö, rü idare etmesi icap ettiğini dü.şü- nerek tutmadı. Sadece başını iğdi ve sabit gibi duran parmaklara hafif, fakat uzun bir buse bıraktı. Bu sırada öyle tatlı bir saniye ya' şadılar ki... fakat çok kısa bir sa- niye... Âşk yolcusunu himaye eden sadık ve vefakâr eller gene motöre döndü. Şimdi tannan ve şen kahkahalar- la gülüyordu çılgın ve şen kahka' halarla... Kerim ne olduğunu oormak F çin atıldı: — Mahkeme reisi hatırrma gel- di de gülüyorum. Kerim bü cümleyi pek iyi an layamadı. Fakat bu mesut kahka- ha ona da sirayet etti. — Kerim mahkeme reisi bugür beni bekliyor. Gelmediğimi görün ce merak edecek. Yarın gazeteler de de vakayı okuyunca — hayrette kalacak. Fakat söylenen kıelunelerm ka- natları varmış gibi havada — uçup gidiyordu. Konuşmak kabil değil- di. Aşk yolcustu Kerimin sesini şitemiyordu. Artık hiç bir şey dü- şünmüyordu. Mesut ve hülyalı bir uykuya dalmış gibi — gözlerini kapadı. Tayyare ne kadar zamanr dir uçuyordu? Kaç metre yükset mişti. Acaba ne kadar zaman son- ra ineceklerdi? Bunun hiç farkın da değildi. Simdi güneş kesif — bir bulut tabakası altında gizlenmişti. 'Teneffüs ettiği havada birdenbire biraz rutubet hissetti. “ (Devamı var) « H A BER -» Akşam Postast A öncü Milli Küme hilerkeıı... Dördüncü milli küme macları ö- nümüzdeki iki hafta —maçlarından sonra bitiyor- Fenerbahçe takımı da bu seneki milli kümenin şam - piyonu oluyar- Biz İstanbullular, şimdiye kadar yapılan her milli küme sonunda takımlarrmızın şampiyon çıkmala. rma artık alışmış gibi bir halde ol. duğumuz için, bizi alâkadar eden bir (İzmir mi, Ankara mı, İstanbul mu, acaba hangisi?) sualinden zi- yâade (Fenerbahçe mi, Galatasaray rar, Besiktaş mı?) istifham cümle- si daha ziyade alâkadar ediyor: Deplasman maçları bitip de iş sade sİtanbul maçlarma kaldığı zaman milli küme sampiyonluğu - nün ibresi üç takım arasmda oy . namağa başladı: Fenerbahçe, Ga- latasaray, Beşiktaş. Hangisi şam- piyon olacaklardı. Fenerbahçe son İzmir maçlarm- da büyük sayılı galibiyetler temin edince, sarr lâcivert taraftarların İiçine biraz su serpildi: Oh!'. Fener isi düzeltmiş.. Aynı takımlar karşısımda Gala - tasarayın kısır galibiyeti, taraftar- lart endişeya düşürdü: Eyvah!.. | Takımın çeki düzeni bozuldu. İşte bu vaziyette iki ezeli rakin karşi karşıya geldiler- Türk spor runda esasen haklı bir yer veren milli küme —maclarınm bu en heyecanit macmımda, dananm kuyruğu Fenerbahçenin elinde kal. dr Eh-. Bitmesine 1 . 2 hafta kala ele geçirilen bu kıymetli kuyruğu Fenerbahçe kaybedecek değil ya!.. Karşısımda ikincilik için var kuv- höyecana - vefile çalışan Beşiktaşı da yendik- ten sonra, 4 üncü milli küme şam- piyonluğu gibi şerefli bir unvanm pâyesine yükselen sarı lâcivert ta . kım yerinin sahibi olduğunu ha - kikaten gösterdi- Şimdi önündeki maçlarmın bu mevki üzerinde artık hicbir tesiri yok- Bunlar ancak birer revanş mahiyetinde Onun için netice Üze- rine tahmin yürütmeğe çalışmak faydasızdır. Bu müsabakada (ha- yat memat) meselesi mevzubahs olmadığı için (Fener de yenebilir, Beşiktaş da-.) diyebiliyoruz. Hattâ bana Beşiktaşın galebesi daha ya. kıin gibi geliyor: Milli kümede Feneri hemen at- başı takip eden diğer takınm da Galatasaraydır. Eğer önündeki iki maçinı da kazanırsa Fenerle aynı puvana gelecekler. Fakat. gampi - | yonluğu Fenere averajla terkede - cek. Eğer vaziyet bu şekilde olur. sa, & üncü milli kümede Galatasa- rayın da çok gerefli bir mevkie u- laştığımı görürüz. Galatasarayı şampiyonluktan u- zaklastıran başlangıçta iki mağlü. biyetile neticelenen ve alâkadarla- rim (İzmir hezimeti) namile an - dıkları maçlardır. Ne ise. Maksadımız, Türk spo- runda uzun yıllardanberi daima en ön Bafr işgal eden bu iki kıymetli takrmımızım mill kümede de yan. Yana geldiklerini tebarüz ettirmek ve kendilerini tebrik etmektir: Sacddd Tuğrul ÖGET Yüzme teşvik | Gül kupası müsabakaları astanbul Su Sporları Ajanlığından: i — İkinci yüzme teşvik müsaba- kasşı 30/6/940 Pazar günü Büyükde. re Beyaz Park yüzme havurunda ya- pılacaktır. 2 — Müzsabakalara saat 14 da baş- lanacaktır. 8 — Hakemler: Rıza Sueri, Bekir Nacur, Nevin Hassan, Strtkı Eryar; 'Tevfik Böke, Nuri Bosut, Hüsamettin | Üstündağ. Güreli, Hikmet Yukarda isimlöri yazılı hakem âr- kadaşların müuüayyen santte müsaba. | ka mahallinde bulunmaları rica olu- nur. Vefa klübünün kongresi d.:îdı İdman Yurdu Başkanlığın- 22/6/940 tarihinde toplanarak ekseriyet olmadığından tehir edi- len senelik kongremizin 29/6/940 cumartesi günü saat 16 da Şehza- debâşı Letafet — apartmanındaki klüp merkezinde toplanacağından :ym üyelerimizin teşrifleri rica unuür: *Ü Karagümrük İdman Yurdu Roeis. liğinden: 30/6/940 pazar günü saat 13,30 da klübümüzün Parti binasındaki lokalinde yıllık kongresile Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğünün talimatnamesine göre yapılması i- cap eden fevkalâde koöngrenin tev- hiden .yapılması — kararlaşmıştır. Yurd üyelerinin gelmelerini ehem- miyetle rica ederiz. Bozkurd Spor Klübü Başkanlı, Klübümüz fevkalâde kongresi 27 haziran 1940 perşembe günü saat 19,30 da Galatada Şair Ziyapaşa yokuşu Lâkerdacı sokak 12 numa - rada bulunan heyeti idare merke- zinde yapılacağından saym arala- rin gelmeleri rica olunur: Ankarada Satılık emlâk Ankaranın en iyi bir yerinde halen iyi geliri olan ve daha ya- rın daha büyük inşaata müsait bulunan iki ev ve bir depo iki parselde birden ve ayrı ayrı satı- lıktır. İcraca takdir olunan bedel- leri birine (8.600), ikincisine (11.000) liradır. Almak isteyen- lerin 10 Temmuza kadar anlaş- mak üzere 2144 numaralı posta kutusuna arsa rumuzile mektup vaz'ard.-c müÜracaatları, / Fransızca ders Orta mektep ve liselerde ikmale kalanlara ve Fransızcasını ilerlet- mek İsteyenlere müsait — şeraitle fransızca ders verilir. Arzu edenler Vakıt matbaasında, “Fransızca Öğretmeni” ismine şi- fahen veya tabriren — müracaat edebilirler. Müsabakaları bu pazar yapılıyor Atletizm Ajanlığınım tertip etti. ği Gülkupası müsabakaları pazar günü saat 2,30 da Kadıköyde ya- pılacaktır. Atletlerimzin iyi bir formda olduklarr zamana tesadüf eden müsabakalarda güzel netice - ler almacağı umulmaktadır- b bi Bursada futbol Atatürk stadmda İnegöl takrmi- le Bursa şampiyonu Acar İdman | Yurdu arasımnda yapılan müsabaka. yıli—T Acarlılar kazanmışlardır. Gülle hokkahaz Saal 22 yi 30 geçiyor. Proğranmın öon ikinci numarası âleşten harf- lerle işaret levhasının üzerine ya* zıldı.. Örkestra, keskin, çiy bakır sesleriyle bir şeyler çalıyor; siyah bir perde ile ayrılan sahnede işci- ? ler büyük kemerin “lrapez” lerini düzeltiyorlar. Kolluklarından bir Tlanesi bile boş kalmayan salonda sağır bir w Bultu dalgalanıyor. İçeride yer bu: Jamayan halk, dışarıda, daha iyi görmek için biribirini itlip kakıyor; sıkışıyor, Laocalarda yarı kadınlar dürbinlerinin camlarını | siliyor, asabi hareketlerle yelpaze- leniyorlar. Biraz sonra, işciler işlerini biti- rince, Ralf Kavdor, “Gülle Hokka- baz” sahneye çıkacak. “Gülle Hokkahaz” büyük pay tahtların halkını seyrine koşturan, fakat Parise daha ilk defa uğrayan bir adamdır. Sahnede türlü türlü oyunlardan sonra biri hazırlanan bir topun ,daha doğrusu bir havan topunun geniş ağzından içeri girer. Bu top hakikatte bir mancınıktan başka bir şey değildir. İçinde tar hammülü, kuvveli inceden inceye he sap edilmiş yaylar vardır, Bu yay- lar tam istenildiği zamanda içeri- deki adamı karşıdaki yüksek keme- re doğru fırlatır. Aynı zamanda da beriden ufak bir dinamit parçasını ateşler. İşte “Gülle Hokkabaz” 1ın marifeti! Fakat bunu çok kolay görmeyin, hayli tehlikeli bir şey" dir: Biran başi dönse, projektörler gözlerini — kamaştırsa, kollarının kuüvveti kesilse kendini sahnenin üzerinde buluverir. Hem de dört kat yüksekten... Evelleri, Ralf, aşağıya, her ihti- male karşı bir ağ gerdirmeği ihmal etmiyordu, fakat gitgide itiyat ona eesaret verdi. İnsan aynı şeyi beş sene mülemadiyen tekrar ederse artık o ekmek yemek kabilinden bir şey olur. Hazırlık bittikten sonra, Ralf, kulisin bir köşesinden salona bak- tı. Garip bir hüzün duydu, adetâ nefesi tıkanıyordu. - Paris! Burası Paristi! Paris! Bir daha ayak basmamağa yemin etti- üi şehir! Ralf Kavdor? Haydi ora- dan! Ralf Kavdor ha, ilânların üzerinde — yuvarlanıp giden bu Anglo Sakson namı müstearı asıl hüviyetini saklamak için — intihap olunmuş bir isimden başka bir şey değlidi, Hakikaltte o “Baytinol” da doğmuştü, ve asıl ismi “Reymond Foke” idi, Ah! Paris! Sevdiği, ıztırap çek- çıplak almacaktır. Deniz Levazım Satınalma Komisyonu ilânları 209 haziran 940 cumartesi günü saat 12 de pazarlıkla hintyağı almacak- tır, İsteklilerin hergün Kasımpaşada bulunan komlayona nümune ve vasıf- larile müracaatları, (5801) &...- 1 -— Tahmin edilen bedeli (4830.50) lira olan 8 kalem malzemenin 20-6-940 tarihine rastlıyan cumartesi günü saat 11 de Kasımpaşa: da bulunan deniz levazım satınalma komisyonunda pazarlıkla ek- siltmesi yapılacaktır. 2 — Kati teminatı (724.58) urıuxupıu'ummoıl hergün iş saati dahi- Hnde mezkür komlayondan bedelsiz almabilir. 3 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesaikle adı geçen komis- yona müracaatları, (0302) « &* 1 -— Tahmin edilen bedeli (1771) lira olan 10 kalem muhtelif cins mal- zemenin 28-6-940 tarihine rastlryan cuma günü Saat 14 te Kasım- , — paşada deniz levazım satmalma komlsyonunda pııı.rlıklı. eksilte mesi yapılacaktır. 2 — Kati teminatı (265.65) llra olup şartnamesi hergün iş saati dahi- linde mezkür komisyondan bedelsiz almabilir. $ — İsteklilerin 2490 sayılı kanu nun istediği vesalkle birlikte adı geçen komisyona müracaatları, (5805) . . - , 1 — Tahmin edilen bedeli (4481) Hra olan 11 kalem müuhtelif cins mal- zemenin 28-0-940 tarihine rastlıyan cuma günü saat 14.30 da Ka: aırnpaşada bulunman deniz levazım satımalma komisyonunda pazar" lıkla eksiltmesi yapılacaktır. '2 — Eati teminatı (672.15) Hra olup şartnamesi hergün iş saati dahi- Jinde mezkür komilsyondan bedelsiz almabilir. 8 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun istediği vesalkle birlikte adı geçen komisyona müracaatları. (5304) * * 4 1 — Tahmin edilen bedeli (8287.50) lira olan 1800 tane kazan tutyasınm ü 29-0-940 tarihine rastlıyan cumartesi günü saat 11,.30 da Kasımpa- şada bulunan deniz levazım satmalma komlayonunda pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır. 2 — Kati teminatı (1243.13) Ura olup şartnamesi hergün iş santi dahi- linde mezkür komisyondan bedelsiz alınabilir. 8 — İsteklilerin 2490 sayılr kanunun istediği vesaikle birlikte adı geçen komizyona müracaatları. (5805) ai * - 1 — Deniz ordusu ihtiyacı için almacak olan 26 kalem müuhtelif cins malzemenin 28-6-940 tarihine rastlıyan cuma günü saat 15 de Ka- sımpağada bulunan deniz lovazımı satıntlma komlayonunda adi pa- zarlığı yapılacaktır. 2 — İsteklilerin mezkür komisyona müracaatları. (5306) ... ı—mmemmmu(M)umo!mhlradetxemymztemmuı 940 tarihine rastilryan salr günü saat 11.30 da pazarlıkla eksiltmesi yapılacaktır. 2 — Kati teminatı (840) Jlra olup gartnamesi hergün komilsyondan almabilir. 38 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunda yazılı vesaikle birlikte belli gün ve #agatte Kasımpaşada bulunan komisyona müracaatları. (5307) Nakleden: C. B ÇA Liğİ ve ağladığı şehir! Vaktile “o nun yaşadığı, hiç şüphesiz, hâlâ da bulunduğu şehir! Acaba hâlâ onun sedef Yeni, penbe rengini mu- hafaza ediyor muydu? Yeşil bakış- ları büyüleyici kudretini kaybetmıı miydi? Yavaşça, eskiden kalbinden taşan bir aşkla mırıldandığı ismi tekrarladı: Madlen! Ya Rabbim! Bu birkaç hece içinde neızlırap, ne ıztırap ve ne taflılık! ' Çeneleri kilitlendi. Bakışları sertleşti. Hayır, hayır! Kinin hü” kün sürdüğü bu muztarip kalpte sevgiye, artık, yer yoktu, Rejisörün bir işareti üzerine or- kestra oynak bir marşa başladı; Ralf alkışlar arasında sahneye çı'- tı. Gözünde bir tek gözlük, başında — kurşunt bir ipek şapka, elinde de sağlam, bambudan bir baston var- dı. Şapkasını başından — düşürme" den, boynundaki dik, kolalı yâkali kırmadan tehlikeli bir prengğe ziş tt ve kendini bastonun Üzenr le muvazenede tuttu. Sönra dalıa m iş5 kül oyunlara geçmek için çabnç N pardesüsünü, ceketini, kravutım, gömleğini, siyah pantalonunu çi- kardı. Beyaz satenden mayosunun içinden mülenasip vücudu —görün” dü. Dürbinlerin arkasından sahne- ye dikilen güzel gözler bu mütena- sip vücudu zevkle seyretti, D hı ; ! Herkesin yüreğini ağzına getiren — birkaç tehlikeli oyundan sonra, bir hileden ibaret olduğunu bildik- leri halde merak ve sabırsızlıkla son numarayı bekleyen halkın al- kışlarına yerlere kadar eğilerek ce- — vap verirken, dolup taşan salonu gözden geçirdi. Yukarıda, balkon: da, siyah elbiseli ufak tefek bir ih- — tiyar kadın gözüne ilişti: Bütün vücudu titredi. Çünkü “Baytinol” ün sakin sokaklarından birinde vaktile kendini çok seven ve arka- sından kimbilir ne kadar ağlayan bir annesi bulunduğunu hatırtla- miştı. Zavallı şimdi yalnız başınay- dı. Ralf babasının öldüğünü “Los - Ancelos” da verdiği bir temsil sırasında öğrenmişti, Kimbilir bu biçare baba ölürken oğluna ne ka: dar lânet etmişti? İşte bütün bunlar Matlenin yü- zündendi, Ralf Madlen için çalmış, Madlen için evinden koğulmuş, Madlen için vatan değiştirmişti. Şimdi, bütün gazeteler “Gülle._# Haokkabaz” dan — bahsederken, ar- tk bu uyuşmuş kalbile müteselli olabilirdi, Fakat uzun sefaletlerden sonra kazandığı bu yabancı ekmek ona ne kadar acı gelmişti. Servet peşinde koşan serşerilerle arkadaşlıktan oda hizmetçiliğinden çobanlığa, sirklerde — palyaçoluğa kadar bütün hakir mesleklere baş vurmuş, hayatta takip edeceği ınln aramıştı. — Sahnede birkaç kişi Ralf'ın topu- nu hazırlamıştı. Tam bu sırada “Avansen” de boş duran localar- dan birine herkesin tecessüsünü uyandıran bir çift girdi. Erkek, | smokinli bir kumral güzeliydi; ka- dın altın işlemeli elbisesinin içinde güzelliğinin bütün şaaşasiyle gzleri kamaştırıyordu. Ralf makyajının altında sarardı. Bu kadın, bu şık, süslü, güzel kadın “o” — idi. “Mad> len” di. Ah! Biçare Ralf! Kalbin | zannettiğin gibi, ölmedi. Madem Bi — göğsünün altında fırlayacak gibi çırpınıyor. Madem ki, kendi sebep olduğu bir facindın sonra seni kalpsizce terkeden, bütün felğketle- rinin menbar olan bu dını kol- larının arasında sıkmak ihtiyaciyle yanıyorsun! Hayır, daha ölmedi! Ralf topun ağzından girdi. Kudu" ran Ralf'in sesi: “Ateş!” diye bağırdı. Dinamit patladı. Gülle Hokkabaz kemere doğru atıldı. iBrdenbire salondakilerin sıkışan hançerele- rinden müthiş bir feryad koplıı. Ne olmuştu? Ralf Trapezin örkestra birdenbire — sustu. 'f j ne tutunamamış, bir külçe gibi m j düşmüştü. Kulistekilerin hepsi relisürk" * beraber sahneye atıldı. Ralf'iın göz- — leri aralandı. Kulaklarından kan fışkırdı. Kum” İ panyanın doktoru: — Çok tehlikeli, dedi. Hastaha- neye.. Çabuk mümkün olduğu kadar — çabuk.. Cançekişen Ralf kendini kaybet- meden: — Anne! diye mırıldandı. — * Rejisör: — Zavallı çocuk! dedi. Amerikada olmalı... Madlene gelince! Ralf Kavdor ile Reymond Fokenin aynı adam ol duğunu ona kim söyliyebilirdi? Bu sahne kıyafelinin, bu makyojın al- tında altı sene evvel ümlitsizlikle boğduğu İnsanı nasıl tanıyabilirdi? Buna rağmen, bu feci vak'a kar- şısında —heyecanlanmış göründü, Yanındaki erkeğe! — Ne yazık! dedi, Güzel Bir de- Hkanlıydı. Sonra biran süren bir düşhuce ile ilâve etli: — Yarabbi! Ben bunu y.r yerde gördüm ama, nerede P. Ânnesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: