Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
AZİRAN — 1940 HAZON MEYVA TUZU — Müferrih ve midevidir HABER-—AkumPomıı Inkıhaz, hazıms 5 izlık, mide bulantı. ve bozukluğunda barsak tembeliiğinde, mide ekşilik ve yanmalarında emnmi yvatla kullanılab liır. MİDE ve BARSAKLARI temizler alıştırmaz ve yormaz, MAZON isim ve HOROS markasma dikkat, eni ; bh dbil 'Çmde tebessüm ede- Ü uzattım. O zar N yaklaştı. — ve şapkamı 3 dal'“ düşünmeden başımı fâka ha aldı ve yılbaşı günü t bu büsbütün — başka t Üa AĞ aynı şeyi O anda de Hük, Galiba biribirimize Biliz, 5 Mart Eldellben hergün — beni Şaher"?e gelip alryor ve soka' tıkıyoruz, Yeni bir a- mda'—“muş. tefrişile meşgul. bir muayyen bir yerde Bıt“'—î'ı'îım söylüyor. Artık | ıga 9 olduk, Beraberce çok ; _hız'" geçiriyoruz. Onun ya- ' İ'ken cehalelimden utanı i'lmin işleri -hakkında l ) İN? şevler soruyor. Tayya v D ”it mühendis gibi bah: D, hrn Öylediklerini ne — yalan ' guna Dazan hiç — anlamıyo- )| “hayret ediyor. Diyor & 4 Kerimin zevcesi olasınız h & tayyarelerile — meşgu' DU “ Basıl olur? Ben her şe: # $e Österirim, — Okurum ve ; ıâ_îi“lğım zaman o da be Elbisemi — Kerimin Öyledim. Hayrette kal- ı hm Öyle mi? Kerim böyle jlaD»Inl « dedî '_ t"e Cevap verdim: .q“_ Kfrîm Zevkinden şüpr Mümlar * hr fakat Kerim — böyle a Mesgul — olsun! Bu o Dkı t ç ikat herhalde kendi . me1“ düşünmüştür: Kerimin tayyareleri J " . Olmadığı halde o Feri: K j tyi € Meşgu! oluyor.., | Seveceğim. Çok sami- | N»&eir kalbi var. Bu kadının ' "îde namuslu bir ada- | L' İUöu ve saffeti görülü J '“a Onu dost bilmekte ne y) akllımış'! Yalnız ka'dın: l hak trinden, küçük zaafla- k l hl:" Yok... onu — sırdaş kt"mldan bile geçmez. *k olduğu halde benim Timi orrlan daha iyi an h"künku hayatıma Onda Uzün bir mektup yazı ' n da biraz kısa, fakat 3“' ki Kerimden ayrı- | _, oldu. Bu hissi- A, ““hn de yazdım. Bu sabah ot qı“tekılerden daha iyiy ! İi 30Pdu r,kanllı Feridem, beni çok GÜ —yazıyorsunuz. İş hır ustıhım:ıı sizi düşünme- ’îzalğ ikam bile yok. Dün a. UZün bir mektubu Vı,d Yırttım. Çünkü bazi , “Oğ,—ı:: zamanı gelmeden ' hğ“k Olmaz. — Uzaktan Cümlelerle anlaşmak h'tî:e mektup yazdığım ü%da sevgili yavru" olmanız için öm ifteda —ederdim. » bilseniz sizi de ( İRlüurmak için ne bü- Üi bir arzu — düy- y '?ıue ti Bi Üğa t seyahatimizi ha Size bir şey söyleme" %Rmmî Benim de kendi- & bı için — hissetti- q“&ıd, Seydi! Beyrutta ay” » Eminim bana EVİyor UM/ NAKLEDEN: BURHAN BURÇAK göndermediği mektupta Necip Na dirden bahsediyordu. Necip Nadir! onu iki gün sonra göreceğimi, zevcesile birlikte göre- ceğimi düşündükçe fena oluyorum, Onu dün gece rüyamda — gördüm. Manasız bir rüya... Tanımadığım, ıhlamur çiçekleri açmış bir bahçe de beraberdik.. O beni öpüyor, ör püyordu. Ben mesut - olduğumu hissediyordum. Dudaklarından kaçmak imkânı yoktu. Ona itimat ederek ve severek sokuluyordum. Sonra birdenbire — kalbi benimr kinin yanında şiddetle çarpan ada- mın Necip Nadir değil, Kerim ol. duğunu anladım, l 8 müri, gece Uyuyamıyorum. ÂAteşim var. Bu geceki ziyaleti düşünüyorum. Sa- at ikiye kadar yatağımın içine döndüm, döndüm. Artık yoruldum ve kalktım. Asabiyetimi teskin İ" çin yazı yazıyorum, Uykum gelir ümidile yazıyorum. Ne manasız gündü yarabbi! El- bisem sabahleyin terziden gelecek” ti. Öğ'eden sonraya kadar — bekle. dim, geldi. Kerim geleceğini bildir- diği saatten ön dakika geç kaldı, | Onu beklemek bana esvabı bekler mekten daha tahammülsüz görün' dü. 'Trehih ve vapurun” geç 'kalması ihtimali, olduğunu düşünmiyerek kendi — kendimi üzdüm. “Yediye çeyrek vardı, Kerimin sağ ve satım geleceğini ve düşüncelerimin mâa» nasız olduğunu kendi kendime is- bat için giyinmeğe karar verdim. Fatma esvabımı - ilikliyemiyordu. Buruşuk ellerini ipekli kumaş üze" rinde dolaştırarak beni uzun müd" det bekletti. Sinirlenmeğe başladığım sırada sokak kapısının açıldığını farket- tm. Odanın karmakarışık, — Fat- manın hazır ve benim de yarı çıpr lak olduğumu düşünmeden (giri" niz) diye bağırdım — ve Kerimin boynuna sarıldım. Fırtına yüzüne den yol uzun sürmüştü, Korkula* rımı gülerek Kerime anlattım. 0 da güldü. Neşeli neşeli konuşur yordu. Fakat renginin sapsarı ol duğunu farkettim, — Biraz başım ağrıyor. « dedi. Deniz dokundu. Hava müthiş su rette İenaydi, — İsterseniz gitmeyiz, ederiz. —- Hayır, mademki bir kere ka- bul ettik. Hem elbisenizi giymiş siniz bile,., Güzel esvabımı çok iyi — buldu. Zannedersem beni de biraz beğen- di, Fatma beni giydirmeğe çalışır yordu. Fakat beceremiyordu. Ke rim önu yavaşça iterek kopçaları çabuk çabuk ilikledi. Falma mem- nun bana bakıyordu. (Deovamı var) telefon VER YEMEKTEN SONRA KULLANINIZ" SİHHATINIZI l > .RZIINIHŞINIZ , îSTnNBUL &EîGÇLu Yazan : Kenan Hulüsi 1 d, Osman yeni sağılmış sütün taze kokusunu aldı; ve yakları cıvımış bir pislik üstünde kaydı. Karşısın dakini itti. Düşmemek için de yem rafına sıkı sıkı tutundu. Kurşun sesleri senelerdir ki An barlıda ilk defa duyuluyordu, Dört kıştanberi köylüler ava bile — çık- maz olmuşlardı. Anbarlı, Akvira- nın bir tarafında, hele kar yağdığı zaman kapalı yollarda öküzler ka: yıkayıverdiği için gidilip gelinmez bir köy olmuştu. Osman karısını ayaklarından çekti; samanlığın dışına aldı. Ka dın: — “Evimiz gider mi ki Os- man!,, diye dövünüp — uludukça, Osman bir buzağıların bulunduğu kapıya koşuyor, bir samanlık çiti ni kapaya.ak hiç lüzumu yokken, ahırla samaslık arasını — örtmeğe çalışıyordu, Nihayet — Kızılca ile Kk. ecikten ©-nra eşkiyalar Anbar- lıyı da başmıştı İşte!... Osman, ahırlık boöyunca karısını elinden tutarak iki kat — yürüdü; evik biraktığı cv aapısından içeri girdi. Rezeleri daima düşük olan kapının arkasır 1 iki kalas uzattı. İç odadan samanlığın arkasına ge gerek, kızı Fatmayı, — buzağıların bulunduğu küçük ahıra — kapadı. Şafaktanberi işitilen taze ve gev- Osman: — Tuhaf şey! diye kendi kendi:- ne konuştu; ne itsek de jandarma- lara haber koştursak! Fakat Anbarlı köyü — kâtibinin bir tedbir düşünmesine vakit kal madan Anbarlı bir sel gibi basıl- mıştı. Atlılar panayır — yerinden doğru doludizgin köye giriyorlar- dı. Osman, bu cdakikalarda ocağın yandığı iç odaya kapanmıştı. Kar rısının ellerini başına vurup — dö vünmeleri ona kurşun seslerinden daha fazla tesir ediyordu. — Hattâ bir aralık kadını kafasından tut- tp; bir kedi gibi boynundan yaka- İryarak ocağın başına kadar sürdü: — Ha; dedi; ineklerin ha; çift- liğin ha; davarın ha... Ve bunun için — olacak ki, Os man kâapının vurulduğunu duyma- dı bile.. Sonra birdenbire bir atın kişnemesini işitir gibi oldu. Arka arkaya iki silâh duyuldu; bir tü lek dipçiği kalasları yıkarak kapr yı devirdi. Anbarir köyü, sessiz bır gece- den, sonra büyük bir gürültü için" deydi. Bütün ağıl kapıları — açıl mıiştı. Hayvanlar Anbarlı köyün meydanlığına — doğru sürülüyor; birer ikişer orada — toplanıyordu. Buradan Karaormana sürülecek- lerdi, Osman, iç odanın kapısı — itilip de karşısında filintası hazır birine , Tastgelince: — Buyurun ağa, dedi, Mbm- İrya safa geldiniz! İçeri giren, yıkılmış kapıyı arka sına alelâcele dayadı. Osmanı ya- kasından tuttu; ocağın başına çek Köy kâtibi bir taraftan eşkiyar nın gözlerine bakıyor; kendi ken- dine düşünüyordu: Anbarir panayırına gelen - deli- kanlılar arasında belki bir tanıdık? Ya Akvirandan, ya da Kalecik ten?.. Hafta başlarında — Anbarlı köylülerinin Akviran ve Kaleciğe gittikleri gibi onlar da — Anbarlı panayırına gelirlerdi. Bunlar daha ziyade kadmlardı; ve harp çıktr gmmdanberi panayırı çocuklar dol- durmaya başlamısştı. Yalnız, asker- lik çağında biri? Osman — kimseyi | yacağını düşündü. T b lll dekeedelekedeie ei Tikk - ibürki- ti hatırlayamadı; “benzettim!,, — de di; ve hiç bir vakit ne Akyirana ne | de Kızılca yahut Kalecikten aske- re giden birinin Anbarlıyı basmı- Delikanlı: — Ağa! dedi; beni tanımadın mı hele sen? Durdu; ve; — Hele bir bak; de- di; iyi bak bir.. Osman dızlak kafasmı kaşıdı: — Tuh; dedi. Hatırlamadım o" ğul... Düşündü: — Bir göz ısırığım var, var emme,.. Sonra kendi kendine küfretti: — *“Ah, dedi; bir — tanıdık çıksa hele... Hele karının çiftini çubu günu kurtarsak! Her nedense o dakikaya kadar karısına sinirlenen Osman, önün- de aydınlık bir pencere görmüş gi- bi, tekrar malını mülkünü düşün meğe başlamıştı. Lâf değil, Kızıl- cayı basan eşkiyaların hiç de şaka« sı yoktu. Üstelik karı kız demiyor- lar; kimi ele geçirirlerse anadan doğma soyup bırakıyorlardı. Hele yalar, kısrakları dörtnala geriye çevirdikleri zaman, anbarlar boy- nu bükmüş — yetimlere dönüyor; yol üzecierinde el açarak gelecek mevsim için dilenecek oluyorlardı. Osmanın kendi kendine yaptığı sorguar bir dakika sürmüş sürme- mişti ki delikanlı iç kapıyı da ka: padı: — Beni tanımadın — ha; dedi; Ümer! Oğlak Ümer be? Osman: — Vay anasını, dedi; demek ki sen? Ömer? Akviranlı Ümer? Ve, geçen kış Akvirana — gidip gelen Anbarlı köylülerinin anlat- tıkları hikâyeleri — hatırladı: Bir kış günü Akviranı kurtlar çevir- Mişti.. Aynı gece jandarmalar Ka” raorman eteklerinde yazlık ağılım basıldığını anlatıyorlardı. Ümer de gidiş o gidiş... Sonra, bütün bir kış, Karaorman yolunda bulunan kemikleri konuşmuşlardı. Eğer ar gılın nasıl yankdlığını — gören jan- darma çavuşu uğrarsa, tipide, iki eşkiya ile saatlerce — vuruştuğunu anlatıyordu. Belki de Ozlak Üme ri eşkiyalar dağa götürmüş olacak- lardı. Ömer kısa kesti!: dedi; b di Hi ti ASA LH TTt? EETTLEETİ H ARGÜMABİ, TTT İLELEİRİ tursrsmat KELEETİTT Gesrasanun #RRÜ , US SGARNSER ada ha bi debil İESENEDUREN DiLi "E MUHTEREM DOKTORLARIN, ECZA DEPOLARININ ve Eczacıların Nazarı Dikkatine : DOKTOR RİCHARD WEİSS'in bütün dünya- da tanınmış genç ve dinç hayvanatın husye ve hormonlarından müstahzar zafiyet, ademi iktidar için kullanılan ViRiLiNETS Peğağüe Tabletleri piyasamıza gelmiştir. eit v KIZILAY GEMİYETİ . Umumi Merkezinden Münakasa suretile 5600 çift MERCAN TERLİK SATIN ALINACAKTIR. Nümunesi ve şartnamesi için alâkadarların hergün İstanbulda Yeni Pot- tane elvarında Krızılay hanmda Kızılay deposu direktörlüğüne müracant. ları, İhale 7.6.910 tarihinde saat 10 da yapılacaktır. lnîîîsarlar umum müdürlüğünden: I — İdaremizin Cibali fabrikasında mevcut 670 kilo tömbeki derisi pa- zarlıkla satılacaktır. l11 — Muhammen bedeli 162,17 lira yüzde 15 muvakkat teminatı 2487 Hradır. HI — Pazarlık 5-VLOJÖ çarşamha günü saat 16,30 da Kabataşta levazım ve mübayaat şubesindeki airm satışt komisyonunda yapılacaktır, IV — Nümune sözü geçen fabrikada görülebilir. V — İsteklilerin pazarlık için tayin olunan gün ve saatte yüzde 15 mik- tarındaki teminat paralarile birlikte mezkür kömisyona müracaatları.(4572) — Bir şeydir oldu dedi; yarım | saate kadar Akyirana haber gön derec:ğiz muhtar, Jandarma ku mandanı sözünde duruyorsa çeteyi esir aldık demek.. (Devamı var) | 3.6.940 Pazartesi 12.30: Program ve memleket saat ayarı, 12.35: Ajans, 12.50: — Müzik: Muhtelif şarlılar (Pİ.) — 18.30/14.00: Müzik; Karışık müzik (PL) 18.00: | Program, ve memleket saat ayarı, | 18.05: Müzik: Oda müziği (P1.) 18.80 | Müzik; Radyo caz orkestrası — (Şef: Ibrahim Özgür), 19.10: Müzik: Oku. | yan: Müzeyyen Senar, 19.50: Müzik: ; j Halk türküleri, Aziz Şenses ve Sarı Recep, 19.455: Memleket saat ayarı, Ajans ve Meteoroloji Haberleri, 20.00 Müzik: Fasıl heyeti, 20.830: Konuşma (Umümi terbiye ve beden terbiyesl).' 20.45: Müzik, 21.10: Konuşma (Fen ve Tablat bilgileri), 21.80: Konser | takdimi!: Halil Bedlii —Yönetken; ve Müzik: Radyo orkestrası (Şef: Dr. B. | Praetorlus) 22.80: Memleket Baât ayarı, Ajans haberleri; Zirast, EBs- ham — Tahvilât, Kambiyo — Nukut börsası (Fiyat). 22.50: Müzik: Caz. band (Pl.) 983.25/23.80 Yarınki pro. gram ve kapanış, ç, Ankarapalas-İzmir TELEFON: (3438) İzmirin en modern, en temiz ve at muntazarı a&ile yuvasıdır. Konfor, temizlik, ucuzluk noktasından Anka- ra Palasın fevkinde otel yoktur. Banyolu, kaloriferli, müteaddit firişerli olduğu gi. bi nefis yemekler veren lokantayı, pastahaneyi, ve kL raathaneyi havidir.