Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
; İ ”“A?ıs — 1946 AZON MEYVA TUZU 5 - İnkibaz, hazımsızlık, mıde bulantı ve bozukluğunda barsak lemhellıgınde, mide ekşilik ve yanmalarında emniyeatle kullanılab'lir. MİDE ve BARSAKLARI temizler alıştırmaz ve yormaz. MAZON isim ve HOROS markasma dikkat, y EN ı,- ı'* 'lı %di istediğini anlama” ; tle yüzüne baktım, ettı Umnbıı hemen — tramvay mlnda durdu. Bay indi [ ) narasmı verdi, uzakla- tekrar çağırdınız. Gen % açtı, iğildi — ve sizi he 'il otomobille uzaklaş Y Kerim de tramvayı ka ı J hk Se$ çıkarmadan hayretle hali um. — Benim bu u" “m kahkahalarla güle l'Ğldar malümatı nereden m' hayret ediyorsunuz? G Oturan bir ahbabımda bakarken gördüm. Ni? siyah şapkanızla be- hna İ elinizi :ötvdü.m Otor ça k 4 îolduğu için daha iyi ğ Bay Kerimi *'Hır a hayrette kalmıstım ki | q"k bır tebessümle gu %hk Cümleyi söyliyebildim: hş, “da öpüşmenin —doğru !bana pek güzel anlattır ' " Nğat siz otomobildeydiniz. “93 gibi yanryordu. k_!ıdnlm söylediğim için mu değil mi? dığmu fakat yalmz kaldığxm söyledim. Son' ndan ve — kocasından H' Üa ım, fakat müte Yatı biliyorum. Bir er- h"dl İstemez de zorla ev N başka ne betlene- * Ş hı:'"“üdnn Hayır kırmar E!y İ ktzmamıştım. Kırmağa İ”# ğb% yok ki... Fakat ser :;" GÜt hiç de — doğru bir ! » hn'îm Çok sevmezse vak- a k'dhu geçirir. Eğer Ke Jf A daha beni almadan m;:“ Sevmekte devam et- N olamam, Yalnız om Tp Benim gibi bir kardeş K birini ” kocalarının elbet. h k%d Sevmeye hakkı olur. Mapa kendime evvelce de Iş"ll-“akat yalnız fikir şimdi '; : ben Kerimi âşık tasav hakikat Tdum, Hiç — etmemiş —hhğ:esele beni lüzumun- ll ediyor. Bayan Şa- M h'i!kıa bir kadını öpe a Ni aklına getirme- ' “Wıe anlatmıştı. Ş'4- önünde teces. Âh Kerim! Hepsini Slay etsem!.. Ö kadın İZmiş. Ayrıları insan Çağrılır mı? Sanki? — Ben Ba Sünu söylemek ister- g:ı::dnn_ onu — tekrar tramvayı — kaçırt- da Kerimi seviyor; ü'P'lıek için geri ça w konuşuyorlar? eâl. * hasıl muamele e- ıit"'mllu gözleri sev Sekil alır? Sevmedi- F“kât ben kocamın &-- NAKLEDEN: BURHAN BURÇAK TENE 1 MER a A __yorum/ olmadığı ramanlar yılm tayyar relerile meşgul olmadığını da bili- Oyordum ama, mütehassis olmadı- gim için talıkik etmiyordum. Or nun eve dönmesi beni memnun © öiyordu. İşte © kadar... Şimcı kenr di kendime: “Acaba © kadınımn ya- nında mi?,, * diye dürzünerek kıza- cağım, müteessir elacağım, Ö eve döndüğü raman kendisini karşılamak içim koşar, kapıyı aça- rım, konuşurum, tebestlüim ederim, © da benrira yâ elimi veya #lnrmı öper. Bu akşam dikişimi Brrakma- dama ve kapının zilini işitmemezli- e geldim. Keim elaya — girince yavaşça yanıma geldi. Başmu bile kaldırmadım. İğildi: — Ne çalışkan Bir terzi kımm varmış! * dedi. Dudakları saçlarıma yaklaşır ken bana dekunmaması içim şid- detle geri çekildim. İsrar etmedem hemen doğruldu. Tadit bu halimm onda en küçük bir tesir bile yapr madı, Yalnız bicar mahcup bir tar vırla sordu: — Bu akşam ne eldünüz, Feri- deciğim? Elimi urattıra ve gayet — soğuk | bir cevap verdim: — Hiç bir şey. Ne olmasmı is- tiyordunuz? İnsan her raman şen olamaz ya! Bugün birçok fena şey- 'ler düşündüm de ondan... — Bu fena şeyleri bana anlat maz mısınız? Tzi Hım'. | f1> 4€ Şllsay 4 Gayet sert bir se:le. “pe.kilâ!.. - dedi, ve usaklaştı. — Yemekte hiç konuşmadık, Bütün geceyi çalış- ma odasında resim yapmakla ge- çirdi. Bizim gibi sessiz duramıyan saatler her saat başımda bir oda” dan öbür odaya biribirlerine cevap veriyorlardı. Büyük saatin sesi ih- tiyar ve ciddi bir dostun — sesine benziyor. Çalışırken bu — Sesi İşite mek pek iyi bir gey olacak. Öteki kuüçük saatin sesi de çok ince ve se- vimli.. Muhakkak omu yapan yal nız güzel ve mesut saatleri çalma” sı için yapmış-.. Mesut tatlı saat- leri, hiç yaşanmıryan güzel saatleri çalmak için.. İnsan, müteessir ol- duğu zamanlar bunları işitmesi bi- le acısını arttırıyor. I3 15 şubat Hayatım ya'nız sakin ve yekna" sak geçiyor. Bazan yalnız kalıyo: rum, bu yalnız Kerimin bulunma- dığı zamanlara inhisar — etmiyor, bazı günler Kerim beni görmek- ten, benimle konuşmaktan ment nun görünüyor. Ö zamanlar bazan da iyiliğinden, şefkatinden — eser bile yoktur. ÖOnu o zaman sıktiğır mr sanryorum, Bunu — kendisine söyleyince müteessir oluyor ve âk- sini iddia ediyor. Pazarları bera- ber çıkıyoruz. — Haftada bir gün beni gezdirmeği vazife telâkki et mesi ve bunu istemiyerek yapma" sı beni korkutuyor. Geçen — pazar hava pek güzeldi. Şehirden dışar da bir gazinoda çay içmeğe gittik. | Yolda Kerimin tanıdığı bir ressar ma rastgeldik. Sergisi varmış, Te sim sergisini gezdirdi. Çok sevim- li, neşeli, zeki ve genç bir adam... Sergiye koymak için resmimi yap- masıma Kerimden müsaade istedi. Fakat Kerim yüzümün müşabeher tini fırça ile tesbit etmenin — imr kânsız bulunduğunu ve — böğ yere vakit kaybedeceğini söyliyerek red- detti. Bu cevabı ne ressam ne de benim için pek höş bir şey değildi.. (Devamı var) 'ı. Müferrin ve midevidir SARAY'DAN SanRemoya SanRemo'dan MAIEZARA — 5 a Pt Öyle ya, memlekette ecnebi ler vardı, İstanbul işgal altında bulunuyordu, her gün itilâf dev- letleri generellerile temasta bu lunmak için az çok kabiliyetli ve faal bir harbiye nazırma İhtiyaç vardı. Hüseyin Hüsnü paşa ise âtıl, sakin ve bilhassa böyle na- Zik bir devirde nazırlık yapama yacak kadar kabiliyetsiz ve ihti- yar bir adamdı. Ö, belki dün için kıymetli bir aeker olabilirdi, far kat herhalde bu devrin adamı © İamazdı. Reşat paşa bu muhâke" meleri zikninde büyüttükçe Fe rid paşanın bu intihapta da yerılmış olduğuna ve bü tasfi yeden de bir fayda elde etmek İmkânı olmayacağına hükmet- mişti. Bu sıra birdenbire sertababet odasımın kapısı Aaçılınca mavi gözlüğü ve urun redingotu ile Damat paşa görünmüştü. Hüseyin Hüsnü paşa, onu bir denbire bir odacı zannetmiş ve kararettenm buruyan — dilini ıslat” ma'r için bir bardak gu istemeğe kezırlanmıştı. Fekat, Reşat pa” şanım derkal ve kemali hürmetle ayağa kalkmasından onun bir | büyük bir kimse olduğunu an- Tayabilmişti. Ne yapsın? O, Ferid paşanın yirmi sene evvelki simasını çok- tan unutmuştu, dışarıda biribir lerini tanımak imküm yoktu. Her ikisi de ayağa kalktılar ve gertabip onları Sadrâzama tak- dim etti. Damad Ferid, Hüsnü paşarım yükteki yataklarm ara" gından çıkarılarak bin müşkilâtla gtraya getirildiğine mutteli de gildi. O, her geyden ziyade görü- nüşe, gekli! ve kryafete çok ehem' miyet verirdi. Birdenbire Hüsnü peşanmın beal ve tavrından birşey anlayamamıştı. Vakıt çok dardi. Babrâlide, itilâf devletlerile Os m©anlı devleti arasında o gün mu hakkak enrette halll icabeden gayet mühim bir mesele tehad- düş etmişti. Biras hasbihalden sonra karbiye nazırımna: — Buyurunuz, zatrâlinizi efem dimize takdim — edeceğim! Sonra birlikte Babıâliye gideriz. Dedi, Diğer nazırı — sertabibin yarımda brrakarak Hüsnü paşa- yı aldı ve huzura götürdü. Damat Feridin, harbiye nazırı na bu derece ehemmiyet vermesi- nin sebebi ve hikmeti vardı. Padişah, askeri? işlerde bir in" tizamsızlık bulunduğuna kaniydi. Erkân ve ümerayi askeriye meya' nmda Anadoluya yardım — ettiği şŞayi olan kimselerin tasfiye edile- rek yerlerine makamı saltanat ve hilâfete sadık kalacak olan ümera ve zabıtanın tayinini arru ediyor- du. Bu fikir ve arzusunu bir gün müukaddem Ferit paşaya da ihsas ve iblâğ etmişti. Bunun için her geyden evvel kendisine ve padişaha şiddetle merbut kalacak bir harbi- ye nazırmın vücuduna lüzumu Âcil vardı, Damat Ferit, merdiven başmda bu noktaları kısa ve mahrem ola" rak Hüsnü pasaya anlatmış ve zatı şahane bu cihete temas ederse ken- disini tatmin edecek surette cevap vermesini tenbih etmişti. Seryaver, Damat Feride: — Etfendimiz teşrifinize munta- gırdırlar.. deyince artık merdiven üstünde daha fazla talimat vermek imkânı kalmamıştı. Hüsmü paşa kısaca: — Zâatrâliniz müsterik olunuz! Yürünürzü ak etmeğe çalrşacağım. diyerek terini siliyordu. #& & * Böyle bır hükümetin, böyle na- zırlarla, böylâö bir — sadrâzamla u zun müddet yaşamıyacağı — tabii- dir. Nitekim Anadolu — harekâlı büyük bir hızla yürüyor, ve kendi- ni gösteriyordu, Günün birinde Anadolu Yıldızı İstanbulun surları üzerinde doğ magğa başlayınca, Damat Ferit de Baltaliımanını karşılık göstererek tedarik ettiği para ile sultanı, ço cuklarını ve torunlarını — alıp ö lünceye kadar Avrupada kamaya karar vermişti. Vahidettinin hayatında teessür duyduğu dakikalardan biri de, ©- nun eniştesi ve hemşiresinin ÂAvru paya gitmeğe hazırlandıkları habe rini aidığı gün olmuştur. O, geçmiş gün.erden tdirinde ken disile dertleşirken — Damat Feridi Fadişaha: — Efendimiz ölstek de, kalsak da beraberiz, dâmiş ve her felâkete birlikte katlanacağını söylemişti. Vahidettin, onların — seyahate ha- arlandıkları haberini — alınca bu sözü hatırlryarak çok müteessir olmuştu. Ferit paşa kâhyası Nazif beye: — Artık İstanbulda durmak be- nim İçin çok tehlikelidir, — süratle işleri bitirmeğe çalışmız! demişti. Nazif bey babacan bir adamdı. Her işittiğini efendisine söylemez- di. Bir akşam Baltalimanma gelen birkaç Türk zabiti Damat Feridi fena halde tahkir etmek istemiş lerdi. Damat evinde yoktu,bu var | tayı kolaylıkla ve nezaketle atlat- mağa muvalfak olân kâhya efendi bilâhare meseleyi damat — Feride anlatmamıştı. Eğer o bundan da haberdar olmuş olsaydı, muhak- kak İngilizlere dehalet öder ve bir İngiliz çadırında yatmak küçük- lüğünü göstererek hayatını emmi yete almağa çalışırdı. İşgal ordularmım bir gün İstan | bulu yüzüstü bırakıp — ÂAvrupaya döneceklerini tahmin eden — Ferit paşa nihayet sultan ve çocuklarile beraber Avrupaya gittikten sonra Vahidettinin istikbal hakkındaki bütün ümitleri sönmüştü. Bir gece yatmak üzereydi, ken- disine bir İngiliz zabitinin geldiği- ni haber vermişlerdi. Bu zabit İn giliz başkumandanlığı tarafımdan geliyordu; padişaha gayet mühim bir şey söyliyecekti. Onu Reşat pa- şa herkesten gizli olarak kabul et- mişti, zabit böyle istiyordu. Gece nin korkunç karanlıkları arasında padişahı görmek — istiyen (Kolo nel K.) sertabibe: — Lütfen — satışahaneye, dedi kendilerini ziyaret etmek için gel- diğimi söyleyiniz. ! Sertabib, İngiliz miralayına yer gösterdi: — Biraz istirahat buyurunuz. Gidip arzedeyim. (Kolone! K.) acele ediyordu: — Fakat, dedi. Rica ederim ge- cikmeyiniz ve ziyaretimden baş-. ka bir kimseyi haberdar etmeyi niz! Reşat paşa bu ziyaretin mahiye- tini bilmemekle beraber vaziyetin nezaketini kavramakta gecikmedi: avdet Odasından çıkarak doğruca Va- hidettine gitti, meseleyi anlattı ve hakikaten beş, öon dakika — sonra kendi dairesine dönerek İngiliz mi- ralayma:! — Buyurunuz kolonel hazretler ri! ratışahane zatı asilânelerine irr tizar ediyorlar, dedi. Birlikte yürüdüler ve — huzura çıktılar. - (Devamı var) “—— Allo! Allo! Frav Magda Göbels! Kocanızın, vaktini en faz- la nerede geçirdiğini öğrenmek is- ter misiniz? Bunu öğrenmek güç değildir. Genç artist Yenni Yufoya sorun, o herkesten iyi bilir!” Bu suretle, gizli Alman radyosu, Göbelsin karısına, kocasının, genç sinema artisti Yenni Yufo ile mü- nasebette olduğunu ilân etmiş ve bunu aynı zamanda bütün dünya- ya öğretmiş oluyordu. Hakikaten o günlerde Yenni, Gö 1 belsin çok samimi ahbabı olmuştu. Bunu Almanyada iş başında bulu. nanlar öğrenmişler ve Hitlere kadar duyurmuşlardı. Hitler meseleden haberdar olunca Göbelsi çağırtmış ve izahat istemişti. Alman propaganda nazırı, şefi - nin sualine cevap olarak, Yenniyi kendisine tanıtmış ve onun, istik- balde en parlak Alman yıldızı ola- rak parlıyacağını da ilâve etmişti- Bunun üzerine, Yenni Göbelsin kolundan Hitlerin koluna geçiyor. Filhakika, Hitlerin, kadınlardan hoşlanmadığı hakkındaki lakırdıla- tın aslr yoktur. Vakra Hitler 'bir Don Juan değildir, fakat her erkek gibi erkektir. Bir kere işittim, Gö- tinge şöyle diyordu: *u— Kadınların ne işe yaradığını ben de senin kadar bilirim, Her- man!” Hitler Yenni ile ahbab olunca ona derhal Virbaden civarında, Şlafenbadda güzel bir köşk alıp hediye ediyor. Orasını kız, çok sev- diğini söylermiş. Hitler bu köşke ancak üç defa gitmitşir. Bunlardan ikisinde birer gece kalmış, yalnız son selerinde çarşanbadan pazarte * viye kadar-altı gün geçirmiştir, kı bu altı günzarfında Hitlerin nerede olduğundan ancak birkaç kişi ha - berdar bulunmuştur. ada HİTLERİN YANINDA ODA HIZMETCİSİ IDIM ——— — A ——-——'——4"—-——,-—._1. ANLATAN: BİTLERİN ESKİ HİZMETÇİSİ PAULİNE KOHLER —hi Yenni Yufo aylarca Hitlerit met resi olarak kalmış ve Hitler ken, disine mühim bir servet masraf ef« miştir. Yenni Hitlerle beraber yaşarken, h Göring de ekseriya köşke misalit — gelirdi. Kadın, şakaya çok merakiğ bir şey olduğu için, bilhassa Gö * tinge çok muzip şakalar yapmıştır.. Meselâ bir keresinde, sofraya, saj" çalı et yemeği diye, lâstik koymuş, mareşal bunu yakalayıp, koparacas ğım diye hayli zorluk çekmiş, sonra lâstik olduğunu anlıyarak, tabakla beraber aldığı gibi yere çalmış, ar , kasından da bağırıp çağırmıştır. —- Yenni bir gün de Hitlere bir ııh yapıyor: Hitlerin kuşlardan hoılmdılmı ve evinde bir kuşhane bulundurdu kunu söylemiştim. Yenni bu kuşha" neye bir gün bir papagan ılnu! yor. Papağana da: “Ben Hitlerim! Ben Hitlerun ö diye öğretmiştir. Hitler oraya girince papağan: *Ben Hitlerim! Ben Hitlerim!” diye bağırmıya başlryor. Hitler eve . velâ kızıyor. Sonra bunun Yenni , nin hediyesi olduğunu öğrenince sakinleşiyor ve bilâkis memmun olu- -- ? Balkan bisiklet şampiyonası bitti Bulgarlar şampıyon oldular Bükreş, 29 (A.A,) — Anadolu a-. jansınımn huşus1 mühabiri bildiriyor: 25 ve 28 mayısta Veledrumda ya- pılan Dalkan bisiklet müsabakalarm- dan sonra, buzün, saat 15,30 da Jofe Jirandda 40 tur olarak 128 kilomet, relik Balkan muvakktat şamplyonası yapıldı, Her iki milletten 5 er bisik- letçi olmak üzeze bu müsabakâaya 2Ü0 bisikletçi iştirak etmekteydi. — Türk takımıı, Orhan, Kirkor, Bayram, Sa- bahattin ve Falkten müteşekkil buü- lunuyordu, Talât, yaralı olduğundan takımda yer alamamıştı. Bulvarın, her iki cephesini dolduran 20 bini mütecaviz halkm önünde ya. pdan bu yarış baştan sonuna kadar büyük bir mücadele ile devam etmiş- tir. Çok çetin geçen müsabakanın ni- hayetlerine doğru ön safta — bulunan 10 kişilik grup içinde & Türk koşucu da yer almiş bulunmaktaydı. Finale yakm 400 metreden — başla- yan viteste, bisikletçiler, şu sıra ile yarışı bitirmeğe muvaffak oldular: 1 — Bulgar Geörgef, 2 — Romen Ludofi, 8 — Bulgar Kostantinef, & — Yunan Kovelis, 5 — Yunan Kolodis, 6 — Türk Orhan Suda, 7 — Türk 30.5.940 Perşembe 12.30: Program ve memloket saat Ayarı, 12.36: Ajanas ve metsoroloji ha. barleri, 12.50: Müsik; Yurt Panorüs maamı, 18.20/14.60: Mümik: Karışık Pprogram (Pl.) 18.00: Program ve mMemleket sant ayarı, 1808: Müsik: Bolistler ve Melodiler (PL) 18.30: Mül: zik: Radyo caz orkestrası (Şef: İbra, him Özgür), Soprano Bedriye Tüzün., Ün iştirâkile, 19.10: Müzik: Baz Eser, leri ve yeni şarkılar, 19.25: Müzikt Okuyan — Müzeyyen Senar, 1948i Memleket saat ayarı, Ajans ve mete; oroloji baberleri, 20.00: Müzik: Fasl heyeti, 20.80: Konuşma, 20.45: Müzilz Çalanlar: Ruşen Kam, Vecike, İzzel. tin Ökte, 1 — Okuyan: Sadi Hoşses, 2 — Semahat Özdenses, 21.10: Konuş ma: (Sıhhat saati), 2180: Müzik; Radyo orkestrası (Şef: H. Ferit Al, nar), 22.20: Müzik: Dans muziği (Pl.)J 22.30: Memleket saat ayarı, Ajans haberleri; 22.50: Müzik: Cazband (PL) 23.28/238.80: Yarımki program ve kapanış, HALK OPERETİ 81 Mayıs cuma akşamrı saat 21 de BÜYÜK SANAT GECESİ Mahmut Yesarinin KADINLARIN BEĞENDİĞİ Operet 8 perde Kadıköy Süreyya Sineması * Kirkor, 8 — Romen M Bügünkü büyük — yarışı da büyük bir muvaffakiyetle kazanan Bulgarlar Balkan bisiklet gampiyonluğunu ka. zandılar,. Türk kafilesi, yarm 1845 de Bnk- röşten hareket edecektir. Türkiyede nefasetile şöhret bulan $ç nefla lJokumlarımız 'vırdn'. . K *.* ' Adğrese dikkat: Galata Necatihey ' İ ge * damıK ĞA & İm hakiki va esas YENİ HAYAT kare melaları birdir. O da ABDÜLVAHİT TURAN markasdır. Kahveciler için 40058 cıdqı_esı No, 9ü Telefon! .—.—. ilüül d li lll a. yal 15 —i Nüti di ÖL eh mükie