1 kaö B G & e M l a A AAA AA biş, Ka | %'W kadar oynanan bütün K & 'W ıo""tlırle Finler arasında harp İım ih mübadelesi 25 mayısta ni Yeş | Bülmüştür. Sövyetler 5468 Sov. Vrbeşi PS Mükabil 847 — Fin esirini &, Birakmıştır. ı,_:lnıuı başveklli Makenzi King hak » YAmarasında beyanatta bulunıa İll*şum hava kuvvetlerinin şimdi hthn'“vt vaziyetini karşılamak üzere Sağını bildirmiştir. Horniyanın cumhuriyetçi me- lân Amerikadaki Alman lide Kunin Amerikan tabiiyetinden ; 1 mebusan meclisinde talep et. * Fritz Kunin faaliyetinin “A- M kanunu esasl prensiplerine * Olduğu,, temin edilmektedir. kiye tecavüz edenlerin tev Mlhıkkmda kendisinden — sansas, hubtlı'anal beklenen Meksika po- %dufü general Munjez, şimdilik BT vi Edebileceği hiçbir netice mev" « Madiğını söylemiştir. #rikada milli müdafaa maa, ' karşılamak üÜzere — gelecek lı.“"“' Zarfında üÜç milyar doölarlık & ı""hmı muva/akat edilmiştir. talyayı ve İtalyan müstemleke- Ntüm Ürketmek arzüsünda — bulunan #Cnebilerin evvelce memleket îı..'_ Çıkmak için husust bir mü N““huı etmeleri — lâzımgeldiği « bildirilmektedir. ——-— aq)"'"' proğramının 3 üncü büyük filmi , İstanbulda ilk defa BANKA OYGUNCULAR! Bq! rollerde: F"“nkı'e Darro, Kane Richmon: ç Yitz Simd — ööler filmlerin en heyecanlı Ç ğ €n korkunç macera filmi î w, — Satılık han I %"“Yo Mehmetpqae yokuşu kul karşısında cami sor- 'h"'*—uı.ıî“”'“ 9 odalı iki bahçe- N:“ Mmanzaralı, ayda 30 lira &ahşap bir hane — ehven Satılıktır. Sagül İlko “NCAK SİNEMASI | LEMZ Sultan K tüslenii Ve AM dştenğ “SYENİ ŞAFAK | a Ve macera filmlerinin en $ A heyecanlısr -MALEK "'ı&ü_ykaktınıîivaânş * Balkon 15, dühüliye 105 . kuruş YEEKLEN ral Leopold'un tesli Kralın yanında bulunan İingiliz amirlı döndü Çörçilin Avam Kamarasında dün verdiği izahat Belçika Kralr Leopoldun 400-000 kişilik kuvvetile dün sabah saat dörtte Alman ordusuna teslimini müteakip bu hususta aldığımız hâ- diseler, tefsirler ve mütalâalar sun lardır: KRALIN MÜŞAVİRİ NELER SÖYLÜYOR * Londra, 28 (A-A-) — Röyter: Çörçilin Kral Leopold nezdine memuür ettiği amiral Roğer Keyes dün akşam Londraya dönmüştür: Amiral Keyes bugün şu beya . natta bulunmuştur: *—— Bütün şerait malüm olun - caya kadar Kral Leopold hakkın * da bir hüküm verilmiyeceğini ü - mit etmek istedim.-” BELÇİKA MÜCADELEYE DEVAM EDİYOR Paris, 29 (Hususi) — Başvek!l Piyerlonun reisliği altında topla - nan ve içtimada mebuslardan baş. ka nazırlar ve âyan reisleri de bu- lünan bir mecliste Kral Leopoldun hareketi t.. sih edilmiş ve Alman- yaya karş$ı harbe devam kararı ve- rilmiştir. Bundan — sonra Belçika Başvekili halka radyo ile bir hi - tabede bulunmuş ve bu kararı şu sözlerle bildirmiştir: | “... Kral kanunu esasiye muü. / halif bir barekette | bulunmuştur. Bu itibarla bir adamın hatasmdan bütün millet mes'ul tutulamaz ve Kralm kararı bütün millete şamil olamaz: Askerlerle sivil memurlar bugünden itibaren Krala karşı sa- dakat yeminile bağlı Gdeğildirler. Kral, ecnebi kontrolu altında hak- kı hükümranisini ifa edecek vâzi - | yette olmadığı için, hükümet ida - reyi eline almış bulunmaktadır: Vatanımızım mukadderatı hakkım . da itimadmızı muhafaza — etmenizi rica ederim: Belçika, bugün müte- sanit olduğu davaya ve hiç bir za- man ayrılmadığı şeref kaldelerine sadık kalarak, müuzaffer olacaktır- Hükümet, istiklâlini, memleketinin hukuk ve şerefi dairesinde tekrar kazanmadıkça sulhü kabul etmi - yecektir. Belçika, halen — yeniden toplanmış bulunan bütün ordusunu kullanacak ve müstevliye karşı za- feri temin için milletin bütün kuv. vetlerini harp meydanma atacak - j “KRAL TESLİM OLDU; YAŞASIN BELÇİKA" Diğer taraftan Paristeki Belçi: ka mahafili de kralım hareketni iyi karşılamamış bulunmaktadır. Bel, çika gazeteleri muharebeleri büş. lca şu unsurları ihtiva eden bir muhtıra vereceklerdir: “Kral teslim oldu. Kral memle - ketine ihanet etti. Teslim olıîıa.kla kanunu esasiye yapmış olduğu ye minde hanis olmuş: Kral Alberin tarihimize yazmış olduğu ülviyetle memlü sayfayı bir çizgi ile sildi. Ezilmiş Belçika hicab altında kal- mıştır: Fakat, Bütün acılarmın a- rasmda, hainin kendisine yükledi. ği namussuzluğu tekabül etmek lstemiyor-” LEOPOLD BİR ŞATODA YAŞIYACAK Kralm teslim keyfiyeti Pari& ve Londrada uyandırdığı — teessürden başka İtalyada bir yıldırım tesiri yapmıştır. Bununla beraber bu memleketteki Belçika mahafili kra İm başka türlü hareket edemiye - ceğini yahut da ordusile beraber teslim olmak meeburiyetinde bu - lunduğunu işaret etmektedirler: Almanyaya gelince hâdise Ber - linde memnuniyetle karşılanmış, ve Leopoldun bir şatoda ikameti münasip görülmüştür- TESLİM MEVSİMSİZ BİR ZAMANDA OLDU Paris, 28 (A.-A-) — Salâhiyettar askeri mahfillerde, bu sabah şöyle denilmektedir: “—- Kral Leopoldun ihanet!, sah si bir ihanettir ve bu ihanetin bü- tün mesuliyetini tek başma kral taşıyacaktır. Bu fevkalâde vahim hâdise müttefiklerin Lys irmağı . nmm yukarı mecrası Üzerinde Bahil limanlara ve ezcümle dün akşam | hâlâ tutunmaktla olan Calaisyea doğ rvu mevzil muvaffakıyetler elde et- meğe başladıkları bir zamanda vu- kua gelmiştir. Fransız - İngiliz k. taları vaziyetin vahametine rağ - men azimle karşı koymağa devam #tmektedir: Bu sabah çarpışmalar her tarafta devam ediyordu. ÇÖRÇİLİN AVAM KAMARASIN- DAKİ İZAHATI Londra, 29 (Hususi) — Fransız Başvekili Renonun Fransız milleti- ne sabah saat sekizde yaptığı hi . tabeyi müteakip İngiliz başvekili Çörçil de öğleden sonra ÂAvam Ka marasında Belçikanm vaziyeti hak kında izahatta bulunmuştur. Bilin:- diği üzere Çörçil salı günü söyliye- ceği nutuk bir müddet evvel geri bırakılmıştı. Fakat Belçika hâdisesi Çörçili Avam Kamarasında söz söylemeğe mecebur etmiştir. İngiliz Başvekili bu nutkunda ezcümle de- — Avam Kamarası şimdiye kadar Öğrenmiştir ki, Belçı a kralı, Alman başkumandanlığına bir — murahhas göndermiş ve Belçika — cephesinde muhasamata nihayet, verilmesini. ta. lep etmiştir, İngiliz ve Fransız hükü. metleri, generallerine bu müzakerat. la alâkadar olmamaları i(şiddetli al. kışlar) ve girişmiş bulundukları ha- | rekâtta devam eylemeleri talimatıni vermiştir. Maamafih, Alman başku, mandanlığı Belçika teklirlerini kabul etmiş ve Belçika ordusu bu sabah sa. at 4 te dişmana mukavemete nihayet vermiştir. Belçika kralının — Belçika ordusu başkumandanı sıfatile hare. keti hakkında, bu dakikada Avam Kamarasına hüküm —vermeğe tema, yül etmesini telkin eylemek niyetin- de değilim. Bu orduü, büyük hir şeca. âtle muharebe. otmiş, düşmana ağır zaylat verdirmiş, kendisi de ağır za. yiata düçar olmuştur. En çetin muharebelerden birine gl- rişmiş olan İngiliz ve Fransız ordu. larmın bugünkü vaziyeti, havadan ve aynı zamanda karadan Üç taraftan mahsur bulunmaları cihetlle, fevkalâ. de vahimdir, Belçika ordusunun tes. im oluşu, maruz bulundukları tehli. HABER — Akşam Postan minden sonra Belçikamilletiharp- | ten vazgeçmiyor ıngiliz istihbaral hazırının nutku “Bugünkü şekil ne olursa olsun zafer Müttefiklerin | ,, Londra, 28 — İngiliz istihba rat nazırı B. Duf Kuper bugün öğle üzeri İngiliz radyolarile neş redilen bir nutuk söylemiş ve de' miştir ki: Belçikanın — teslimi bu sabah erkenden vukua gelmiştir. Halen bu karar hakkında bir hüküm ver- meğe temayül memememiz icap eylediği zannındayım, Belçika ordusu, muâazzam güçlüklere kar" şı çok şecaatle harp etmiştir. Belçikalıların teslimi Üüzerine İngiliz seferi kuvvetinin içinde bulunduğu vaziyet fevkalâde va himdir. Fakat, her hangi bir hisse kapılmak için hiçbir sebep yoktur. Bugünkü muharebenin netice" si her ne olursa olsun nihat zafe- ri bizim elde edeceğimiz hakkın” daki itimat hiç sarsılmamalıdır. keyi ancak daha ziyade ağırlaştır- maktadır. Maamafih kıtalarımızım mâaneviyatı mükemmel olmakta de, vam ediyor (alkışlar) ve mücadele, azami! disiplin ve azimle devam eyli. yor. Kraliyet dönanmasınm ve hava kuüyvetlerinin yardımı ile bu kıtaların balen ne yaptıklarına ve daha ne yap. mak niyetinde — bulunduklarına dair, pek tabil olarak, tafsilât varmekten içtinap edeceğim. —Halen devam et. mekte olan şiddetli muharebenin ne- ticesini öğrenmek ve bu netice hak. kında hüküm vermek vaziyetine gel. diğimiz zaman, um'ım! vaziyet hak. kında Avam Kamarasında yeni baya, natta bulunmak niyetindeyim. Bu be- yanatı, pek muhtemel olarak önümüz, deki haftadan evvel yapamıyacağım. Bu esiada, Avam Kamarasmın fe. ta haberler öğrenmeğa hazırlanması lâzımdır, Şunu ilâve — etmeliyim ki, bu muharebede olup bitecekler hiçbir #uretle, müdafansına — kendimiz! vor. miş olduğumuz dünyanın — davasını müdafana vazifösinden —bizi ayıramı. yacak, felâkeller ve tehlikeler ara emda nihayette düş9şmanı dalma yon. diğimizi göslteren —tarihimizdekl mi, sallerde olduğu gibi kendimize yol açmak kudretlmiz itlmatımızı kırnır. yacaktır. Moskovaya gönde- rilen İngiliz heyeti ingiliz gazeteleri pratik bazı anlaşmalara varı Londra, 28 (A.A.) — Gazete' ler, Sir Stafford Grips'in riyaseti altında ve Moskovaya hareket €" den heyet hakkında alâka göster- mektedirler. Taymis gazetesi şöyle yazıyor: Moskovaya bir heyet gönder- tmeği teklif etmekle hükümet ne' ticeye varmak arzusunu göster” miştir. Kremlin'in son derece re- alist politikasında cezri bir te- beddül beklemek, romantik bir bayal olur. Fakat, bu politikanın çerçevesi dahilinde, İngiliz ve Sövyet menfaatlerinin birleşebi- leceği pratik cihetler mevcuttur. Bu noktai nazardan, iki memle * ket Aarasında hakkında müzakeratın yeniden başlaması projesi pek iyi karşıla' nabilir. Diğer bir maktadır: Sir Stafford Grips'i Moskova- ya göndermekle, hükümet cüret- kârane hareket etmiştir. Bu iş için en ehenwniyetli adam olduğu miünakasa edilemez ve Rusyaya gazete şunları yaz” ticari münasebat |- | Ankara büyük elçiliğine tayin o' acağı kanaatinde gitmeden evvel vaktin ziyan et' memiş olduğunu öğrenmekle bah tiyarız. Millet işlerinin yürütül mesinde bu yeni müstaceliyet id takini görmek iyi bir şey oluyor. Bizim vereceğimiz her malı ken- di —istihlâkinde — kullanacağmı Rusya vadetti., Her halde Rusya | Hitlerin muharebesine devam et- tiğini görmek için hiç bir arzu Romanyanın - Ankara elçiliği Berlin elçisi Krutesku tayin edildi Bükreş, 28 (A.A.) — Roman- yanın Berlin elçisi B. Krutesku, lunmuştur. B. Kruteskü 1 hazi' randa yeni vazifesine hareket &' decektir. Berlin elçiliğine âyan â- zaşından Romalo tayin elunmuş- | ondan biktim mı? panik mahiyetli ! tur. Âyşe'ye mekiup — ILLARDANBERİ mektupları. mı Keziban'a yazarım- Ârtık Hayır: Hep gönlümüzce değiştiği için zamanla tazeliğini kaybetmiyen bir hayal. den bıkmak kabil mi? Zaton ona bundan sonra yazmıyacağım demi- yorum; bilirim ki o yine, hatlarını pek seçemediğim yüzünde bir tebes sümle, gözlerimin önüne gelecek- tir.“ Bunu söylerken, adını şimdi hatırlamadığım —Antakyalı şairin: “Gönül alâkayı bir âdet eylemiş yoksa — Ne bende aşk ne sende cemâl kalmıştır” beytini o zalim beyti düşündüğümü sanmayın: Önü değil, Haşim'in —mısralarınr düşü- nüyorum : Bize bir zevk-i tahattur keldı Bu gönen, gölgelenen dünyada- Her insan, ömrünlin akşamına e- rince, hattralarla yaşamak ihtiya- emı duyar; geçmişte yaplığı birta. kım hareketleri tekrar etmek isle- mesi hep bünün içindir. Böylece kendini, bu fani âlemda bir nevi be- ka bulunduğuna inandırmak, bu- nunla avunmak ister: Ben de, bun- dan on beş yıl evvel adını ilk defa rahbmetli Halim Hüsnü'ye söyledi.: ğim bir hayale, Keziban'a mektup- | lar yazmakta devam edeceğim: ©- na hitap ederken kendimi, bundan on beş yıl evveline, gençlifime | dönmüş sanıyorum. Ona yine mektuplar yazaca- Bim- Fakat şimdi size hitap etmek istiyorum, Ayşe- Bu geceki yağ- mür« Birdenbire, habersizce, içi. mize sıkıntı çökertmeden, Binirle - rimizi germeden patlayıveren o frr- tma ne güzeldi! Biribirini takip e- den şimşekler göz kamaşlırmıyor, bilâkis gözleri büyülüyordu. O Tir- timadan, o yağmurdan ğonra Ba. bahleyin baktiım, hava tertemiz, güneşin altında etraf yamyeşildi. Bahçeye çıktım; bu mayıs günü- nün hazzı içinde günlüme siz doğ- dunuz- Şüphesiz siz de bir hayal- siniz, sizin de yüzünüzü iyice Beçe- miyorum. Keziban, çocuk denecek yaşta, sarışm bir kızcağızdı. Sizin yürüyüşünüzde bir ağırlık, daha döğrüsü bir ihtişam görüyorum; gençsiniz ama çocuk değilsinir. Bazan başmızı şöyle bir kaldırıyor, sallryorsunuz; bu hareketiniz, şair. lere belki bir geyiği, ceylânı andı- racak olan bu hareketiniz güzelli- ğinizi bir kat daha artırıyor: Size bir âşık gibi sözler mi söylüyorum ? Mümkün, Ayşe; bir hayale, bir vehme de âşık olmak kabil... Za- ten her aşkrmız — ilhamınt bir gerçekten alsa bile — dalma İci- mizde doğan bir vehim, bir hayal değil midir? Koziban'a sen de- rim; biliyorum ki size hiç bir za- man bu Jâübaliliği gösteremiyece- ğim; belki de bugün ona değil, sl- ze mektup yazmak isteyişim bunun içindir. İsminiz niçin Ayşe? Bilmi. yorum; içimde o isimle doğdunuz, size başka bir isim bulmak iste- dim, olmadı; başka hiç biri yakış- madı. Bilmem söylediklerimi dinliyecek misiniz? Yoksa selâmımma tehta- sümsüz bir mukabelede bulunduk. tan sonra başmızı döndürün geçe- cek misiniz? Sizin yaşedığınız ha- yallar âleminde bi» fânilerla söyli- yeceğimiz sözlerin ne Erymeti olur ki?-. Fakat bırakın söyliyeyim; siz dinlemeseniz de gözlerimi kapatıp dinlediğinizi ümld ederek kendimi avutayımı: Zaten size neden bahsedeceğim ki? Son günlerde yeni bir şey oku- duğum yok, mütemadiyen eski di. vanları karıştırryorum. Onları ev- velden da okurdum, fakat bu soön zamanlardaki kadar değil. Bazan bir gazele vuruluveriyorum; he- Mmen ezberliyorum. Fakat bu da kâfi gelumiyor, gidip herkose söy- lemek istiyorum. İnsan şilre âşık oluyor, Ayşe- Garip bir aşk-. Yah- ya Beyin beytini belki bilirsiniz: “Kâşki sevdiğimi sevse bütün hal. k-ı cihan — Sözümüz cümle he- man kıssa.i canan olsa”" Bilmem kıs kançlıkla hiç karışmıyan bir aşk or lur mu? Herhalde şilr aşkı öyle: bizim sevdiğimiz şiiri herkesin sev. mesini, ondan herkesin de bizim kadar haz duymasmrı istiyoruz. Si- ze bir şilir okuyayım: “Erdim figan Ü zâr ile ol asitane ben — Çık- îi“*ı”wi MNN BU AKŞAM S MELEK Sineması H NEŞELİ - ZEVKLİ Bir Fransıxz filmi takdim edecektir. — ROLAND TOUTAİN - DÂLİ0 - GASTON MODOT - £ — A ORA GREGOR - PAULETTE DUBOİT — © Nâveten: Metro Jurnal dünya hahberleri UZAKTAN tim kömend-i nâle ile üsmane ben — Lü'lü" dişin gamryle Biriş- kira güherlerin — Dizdim Ümld riştesine dane dane ben — Yadıı lebinle cam-ı mey-i la'lfâm içün — Küy-1 muganı geşt ederim hane hane ben — Subh-i visâlin ermedi payana yetti ömr — Şam.ı gamm- da şöm' gibi yance yane ben — Cevr Ü cefayı çökmeğe sevdi gönül se- ni — Derd ü belâyâ geldim efan- dim cihane ben — Baki müsellem oldu bana kişver-i suhan — Geç- tim serir.l nazma bugün husreva- ne ben-" Kelimelerle ne güzel oynuyor! onların her birini adeta okşuyor, nazm riştesine dane dano diziyor: Bizim şairlerimiz sanatm — gşekil- den ibaret olduğunu ne İyi anla- mışlar! Gide'in sözlerini hatırlarsı- nız: “Sen yalnız şekle bak; heye- canı kari getirir-.". Baki'nin yarat. tığı o güzel şekilleri hafrzamızda temaşa ederken içlerine bütün he- yecanımızı köoymuüyor muyuz? Nai- li'nin bir beytini, günlimüze göre, şevkle veya hüzünle okuduğumuz olmuyor mu? O beyit bizim Truh köâletimize, o günkü hüznümlze ve- ya şevkimize uymuyor mu? Hil- zün, heyocan, bütün bunlar hep bi..” | zim içimizdedir. Ayge; onlar bizim içimizde olmazsa hiç bir şairde bu- lamayız: Bunun için zannediyorum ki şairin birtakım hisleri coştur- masınt istiyenler, kendi — içlerinde onları zaten bulamıyan kimseler - dir Nedim'in en şuh diye gösteri- len beyitlerinde bile, melâlimize re. fakat edecek ahengi bulmak kabil- dir: Paul Velöry, Sultan Abdül-Ha- mid'e bir söz izafe ediyor: “Büyük şairlerimizin mısraları ne kadar olgun ve güzel." Sonra kendisi ill- ve ediyor: “Bu olgun kelimesi, an. İtyan bir adamın sözü, tam yerinde kullanılmış bir 8öz." Bunu söyliyen acaba hangi Abdül-Hamid'dir? Bi- rinci mi? İkinci mi? Herhalde ol- gun kelimesi bana da çök müna- sip gözüküyor- Yeni şairlerimizin en büyük kabahati bu: musraları bize olğgunluk hissini vermiyor. He. ce vezni ile şiir söyliyen şairlerimiz arasımda yalnız Ahmet Hamdi Tanpmar'ın bazı mısralarmda ©o mükemmellik hali var: Doğrusu o olgunluğu, serbest nazımla yazıl- marş şiirlerde de duyduğum oluyor; fakat pek nadir-- Yeni şairlerimizin çoğu, musralarmır keminle'erdirmel: ihtiyaemr duymuyorlar; zannediyor İar ki &lir hislerde, hayallerdedir. Gençliklerinden, Ayşe: mısağın, o &izin vekarlı yürüyüşünüzle yürü- mesi lâzım geldiğini henüz anlamı. yorlar: Fakat niyetim yeni gairlerimiz- den şikâyet değil, size şiirler oku- mak istiyorum: Gözümün önüne &İ- zin hayalinizi, tebessüim etmeden çevirdiğiniz başınızda bile beni cez- beden güzelliğinizi getirecek şiirler okumak isştiyorum. Tebessümilnüzü benden değil, belki kendi aksinizi görürsünüz de onlardan esirgemez. Biniz: “Reh-i talep tutalrm küyi di â diyerek — Sefa vii mihne- te vyühü vü merhaba diyerek — di avâre sineye bir bir -— Ne denlü gussa vil gam var. Ba aşinâ diyerek —— ... — Açılma- drysa gönül küncl hücrede Yah- ya — Kenar-ı gülşene çık şi'ri dilküşa diyerek.” Bu beyliler Şey- hülislâm Yahya'nım. Bunlar da Ne- şati'nin: “Bu yolda peyrev olup biz de ruh-ı Forhâd'a — Heyvaydi gevk beser kühsaredek gideriz — Çemende sünbül ile gönlümüz kü- t#âd olmaz — Sebü beduş-i sefa lâ- lezaredek gideriz.” Bilmem bü be. yitlerin bulunduğu gazel mi Naili- hin meşhur gazoeline naziredir? yoksa Nailf mi bu gazeli tanzir et- miş? Her halde bu iki beyit ba- na, Naili'nin gazelindekilerden da- ha güzel geliyor- Size okumak istediğim eceki be. yitler bunlardan ibaret mi? Şüphe- siz hayır, Ayşe; fakat bu güzel ma- yıs gününde akşama kadar tekrar edeceğim beyitleri kime söylersem söyliyeyim, hep sizin için söyliye- cek değil miyim? Ankara, 26. V. 1940 Ataç a din ev GÜZEL ve İNCE H ü —T e “i , | , >J;ll J: | Üİ | İ B İ || (Yi | 4 | l a | ! ç ıF Üİ | ) ıj | | |