16 Nisan 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

16 Nisan 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

18 e san 1940 —— AABER- Akşam Postam HAZON MEYVA TUZU Müferrin ve midevidir 0 Gene kızı > İLe : : Nakleden: BURHAN BURÇAK Mi — 1— ri, İD de miydi? Bu salı gelmeyip de başka hi em var Küm Mami biliyorum N e ün b buldunuz değil çi kiş vey deği Her İç Mim çi ve arsız tanır. , ga dikkatle zi de “dedi, Ben değil Sik Mn iyidir. Hem ben Wi 1 # m a e salı gelirse... Bayram gecesinin te- ferruatını düşündükçe (karanfil demetini Selmanın resmini, Cemi* lin ondan bahsederken aldığı tır İ haf şekli hatırlıyor ve öteden beri- den işittiği sözler onu uzun uzun düşündürüyordu. Cemil salı günü gelmişti. Genç kızın gözleri sevinç” ten parladı. Salonda on kişi kadar vardı. Cemil bayan Sıdıkanın gös” terdiği yere oturup da konuşmağa başladığı zaman Muallâ gözlerine ınanamıyordu. Jale kendisine çay verirken yardım ediyordu. Cemil genç kızın elinden sıcak ve rayi halı çay fincanını aldığı zaman te şekkür etti Burdan tabil bir şey yoktu, Fakat Mum'l4 hilekâr bir tebessümle mukabele etti. Çünkü o anda her İkisi de bayram gece“ sini batırlamışlardı. £ Aralarında yalnız ikisinin bildiği bir sır, hem de mühim bir sır vardı, o Odanm içinde dolaşırken Muallâ ara sıra aynaya bakıyor, karşısında büsbü tün başka, güzel, ince bir Muallâ“ nın durduğunu görüyordu, Uzun yeşil elbisesi, belindeki güller tıp” kı çiçeğe benziyordu. Sarı saçları, alnmın üzerinde küçücük kıvrım larile kabarıyordu. Esaseri | sarif güzelliğine bu güzel , taranma da bir kat daha güzellik vermişti. Her kesin ona baktığını, beğendiğini ve takdir ettiğini anlıyordu. Henüz kendi güzelliğinden ve za tafetinde' emin olmıyan bu geç kalblere hâ , İ çocuk “birderbire çok İ &im olabileceğini o dakikada'his- setti. Fakat neden Cemil Ravi ko* nuşmadığı zaman bu kadar dak gın ve düşünceli duruyordu? Bir müddet sonra Cemil yanına geldi. Öteden deriden konuşmağa başlar dılar. Jale de yanlarındaydı. Jale birçok şey biliyordu. Salon dedike” duları, tiyatrolar, meşhur insanlar, Halbuki biçare | Muallânm, hiç kimse ile görüşmediği için bütün bu manasız, fakat eğlenceli şeyler” den haberi yoktu, , — Tiyatroyu sevmez misiniz? — Ben mi? Çılgın gibi severim, Fakat aksi gibi teyzem sevmez. Öyle garip fikirleri var ki» — Ben teyzeniz olsam, fikirle rimden falan var geçerdim. O ka* dar arzu ettiğiniz bir şeyden sizi nasıl mahrum edebilirler bilmeni ki. “Ah efendim. Ne yank ki teyzem değilsiniz. Muzllâ bu sözleri o kadar tir haf söylemişti ki Jale gülmekten katüryordu. Muallâ da güldü: Fa kat Cemilin teyzesi olduğu takdir- de pek memnun olacağını gayriih” tiyari düşündü. Herhalde bu tey- 7e, başımı omuzuna Odayadığıza man somurtmazdı, Bu garip düşün celer Muallânm yüzünü belindeki güller kadar penbeleştirmişti. Cemilin rengi sapsarıydı. Mual 1& bunun, veda etmek için ayağa kalktığı zaman farkma vardı. — Rahatuz mısmız? diye sor du. — Hayır.. Çok teşekkür ederim. Sonra daha yavaş sesle: mek ümitsizliği gizlidir. Cemil de "Oruvar,, diyerek güldü ve oradan (Doran ver) İnkibaz, hazımsız lk, mide bulanlı ve bozukluğunda, barsak tembelliğinde, mide ekşilik ve yanmalarında emniyetle kullanılabilir. MİDE ve BARSAKLARI temizler alıştırmaz ve yormaz. MAZON isim ve HOROS markasına dildemt, SARAYDAN SAN REMOYA — SAN REMODAN MEZARA Hatırayı yazan: Kan-demir— Anlatan: Vahideddinin Tütüneüba şısı Kayserili Şükrü Akşama kadar binbir düşünce içinde azap çektim (Istanbuldan hiç ayrılmamıştım. Bütün ömrüm saraylarda geçmiş, bu arada firsat bulup memleketime, Kayseriye bi- le gidememiştim. Şimdi o kimbilir hangi uzun, sonu gelmez bir yol culuğa çıkıyorduk. Hava kararırken "Efendimiz se ni istiyor, dediler. yanıma vardr ğum zaman, onu gene ayni halde, sinir içinde buldum. — Yarın sabah şafak sökerken saraydan çıkacağız. Bu gece bura dan bir yere ayrılma. Allene bile veda etmiyeceksin, yalnız al şunu, bir bahane ile evine bırak! Eşyan hazır mi? umutma; kimseye bir şey söylemi- yeceksin! Gene boynumu büktüm. başımı iğdim ve çıktım dışar Saraydakilerin büyük bir kısmı mili kuvvetlere ( taraftardı. Bir kısmı da “ne olacağız? diye dü şünmekten kime taraftar olacağı nı şaşırmıştı. Anak muhakkak ki, Padişah ile, #kibeti: meçhül bir sergüzeşte atılmağa (o taraltar he imen hemen hiç kimse yoktu. Ben bile ne yalan söyliyeyim; “acaba ortadan kaybolsam, bu se ferden kendimi . kurtarsam aw? diye üzülüyordum. Fakat kırk yıl Yik bir beğiritk beni gen sadaka te sevketti, Bir arabaya atladım, eve gidip Padişahın verdiği yüz elli iirayı bıraktım, ve saraya döndüm. Gece yi uykusuz geçirdiğimi söylemeğe lüzum var mı? Şafak sökerken galiba biraz dal muşım. Harem ağalarından Hay rettin ağa beni uyandırdı. — Haydi, gidiyoruz.. diye, Yerimden fırladım. o Başımm ucundaki çantayı aldım, hareme giden kapılan girdik, ve arka ka" pıdan yani Şişli, Kâğıthaneye gi- den yola bakan kapıdan bahçeye” | Fyici Yer pap ma mandanı Zeki bey, doktor Reşat paşa, seccadecibaşı İbrahim, es vapçıbaşı (o İbrahim, berberbaşı Mahmut, haremağalarmdan Mar har da bavüiları ellerinde, orada» lar. Kafile büyükmüş, diye içime bir derahide çöktü, Bir müddet öylece orada bekle dik. Nihayet Sultan (o Vahidettin de oğlu Ertuğrulla beraber yanımıza geldi. O sırada general Harington gö ründü. Kapalı otomobiller de önümür- de sıralandı Hemen vantaları leştirdik. , Padişah, oğlu Ertuğrul ve ge neral Haringtonla birlikte öndeki otomobile bindi. Arkadaki otomo billere de biz girdik. O kadar erkendi ki, ortalıkta kimseler yoktu. Geçtiğimiz o yolu silâhlı İngiliz askerleri tutmuştu. Yanımızda, ve peşimiz sırada İç leri gene İngiliz - askerlerile dolu kamyonlar geliyordu. Doğru Tophaneye vardık. Oto mobillerden iner inmez rıhtımda bekliyen İngiliz istimbotuna bim dik. Yıldızdan buraya (gelinceye kadar zaten İstanbullu ve Türk © larak bir kişiye bile tesadüf etme miştik , İstimbot, açıktaki İngiliz zırhin una yanaştı, ağır ağır merdivenle ri çıkan padişahım arkasından biz de Malaya ismindeki bu zırhlıya çıktık. Sultan Vahidettin, kendisini mer diven başında karşılıyan amiralin kerin önünden geçtikten sonra sa kerin önünden çektikten sonra sar lona indi. Orada kahve ikram etti” ler Doktor Resat paşa tercüman lık ediyordu. (Devamı var) Kara A Amerikalı şampiyonla güreşmek istiyor Bundan birkaç gün evvel Ame rika serbest güreş gampiyonu Cek Bugün Taksim stadında karşılaşıyor Şehrimizde bulunan Kişpeşt ta- kımı son müsabakasmı bugün Be. giktaşla yapacaktır. Müsabaka saat 16.45 de Taksim stadında oynana. caktır. Beşiktaşm yapacağı bu maça bü. yük bir ehemmiyet verilmektedir. Galatasaraya 6-1 mağlüb olan ve Fenerbahçeyi 1-0 yenen Macarla- rm İstanbul ig şampiyonu Beşik. taş karşında he netice alacağı merakla beklenmektedir. Futbol a» Janlığınm bu husustaki tobliğini a- mu Beşiktaşla yapacaktır. 2 — Maça saat 1645 de barlar aacaktır. 3 — Maçın hakemi Tarik Öze- rengin, yan hakemleri Ahmet AÂ- dem ve Şazi Tezcan. 4 — Fistlar şöyle tesbit edil- miştir: Balkon 100, tribün 50, du. kuliye 25 kuruştur. Maraton birinciliği olan müsabakaya girecek atletle « rimiz henüz formlarında değildir. Jer. Müsabaka için hazırlıkları başlanmıştır. Hayattan alınmış hikâyc : Kanadadan istiklâi savaşına (Dünkü nüshadan devam) Doktor Knokun Yy mem Buniyetini gösterir bir iz belirmiş, içten gelen bir tebessüm dudak - larmı süalemiştir: — Güzel, demek ingilizce konu. gayorsunuz? Yazan: Mu-Za e serseri kendime kâtip tayin — ettirdim. iie mem kabul eder misiniz? Selma © va mke tesirlere © arti tahammlı edememiş, kendini berale mış, semiz göz yaşları döküyordu Döktor Knok asvdiği bu genç kadı nın uzun kirpiklerinde birikip, indi — Mektepte iken biraz öğren * | taneleri gibi yanaklarından aşağıytış miştim doktor. — Hangi mektepte? - — Amerikan mektebinde.- — Sizden rica edeceğim malü matı bana verebileceksiniz değil mi? — Buyurun sorun doktor. Artik buhran geçti. Her şeyi söyl yebilirim.. Buna da alıştım. İnsan neye alışmaz ki! Hasta büyük felâketleri takip ... sükünet içinde konuşuyor — İsminiz nedir? Kaş yaşında. #miz? Nerelisiniz? — İsmim Selma, 22 yaşmdayım. Allem Rumelilidir, fakat ben İs tanbulda doğdum. — Babanızm ismi nedir? — Bunu söylemekte beri ma. var göremez misiniz doktor?- Ba, bamın ismi kirlenmesin.. O gere“ fini müdafaa etmesini bilen bir paşa idi. Genç kızm gözleri yeniden bu. lanmıştı. o Doktor OKnok vaziyeti kavradı — Peki, dedi» bu bahsi sonra da görüşürüz. Şimdi siz istirahat edin- Ve muavinine işaret (oederek kalktı. ... — Mis Selma siz bundan sonra bana tercümanlık yapacaksmız. — Nasıl olur doktor, ben de burada herkes gibi tedavi gören, cemiyet içinden kovulmuş bir bas — Hayır mis Selma.. Senin gibiler cemiyetin yüz karası değil, seni bü hale sokan cemiyetin yüz karasdır. Hayattır bü. Senden, seni bi vazi- yete sokan hayat utansın. — Bana karşı çok iyisiniz doktor. Sizinle konuşurken kendimi (o baba- mn yuvasında rannediyor, sayki me- sut çocükluk hayatımı yeniden yaşı- sf) yorum. — Benim sizi diğer kadınlar arasm dan seçmede elbet te bir o sebeb var değil mi mis Sölma? Onun için iliraz etmeyin. Hensen © hastalığının artık tamamen geçmiştir. o Bundan sonra sabah vizitelerise birlikte çıka. | | sağız. Beşiktaş - Kişpeşt Belma, hayatın kırdığı bu sırçadan ince mahlük meneğşeden daha yumu. şak bakışlarını doktorun © gözlerine kaldırdı. Karşısındaki adamım boys muna stlıp hıçkıra hıçkıra ağlıyarak teşekkür etmek, çirkef Aleminde ken disine bir kıymet veren bu o yüksek kalbi doktora minnettarlığını bildir. mek istiyordu. O günden sorra Selma fe dekter Kok birlikte çalışmağa başlamışlar» dı, Genç kadın doktorun işlerini bü- yük bir itina ile yapıyor, doktor da Belmaya azami hürmet gösteriyordu. Böylece bir ay çalıştılar, Hergün bi ribirlerine biraz daha yakınlaşmışlar ruhlarını biraz daha anlamıylardı. Doktor Knok, Selmanın karanlık göklerde kayan, kaybolan parlak, yük sek bir yıldız olduğunu anlamış, Sel- ma Ön doktorun yüksek (Ovicdanma, insan haline hayran olmuştu. Bir gün gene birlikte otururlarken, doktor: — Min Belma, deği, size bir müj- dem var, — Hayrola, sedir? — Yarın sabahtan itibaren | basta kadromurdan eillniyorsunuz.. Doktorun büyük bir soğukkanlılık. in söylediği bu sözler genç kızım göz lerini doldurmuştu. Az zamanda biri- birlerine se kadar alışmışlardı.. Son- ra Selma nereye, hangi hayata döne- cekti? Boğammda hıçkırıklar düğüm. Jenerek: — Demek, doktor yarm siğirn &y- rlasağım, öyle mi. diyebildi, Doktor gözlerindeki tebessümü Gu- | 288 daklarına indirerek izah etti: — Çok memnunum (#ejs Selma. Çünkü sizi müteessir (o görüyorum. yüvarinnan gözyaşlarımı oseyrediyome du. : Yavaşça kalktı, Selman oturduğu kanapaye yaklaştı: ans Selma, dedi, Artık tamameğ anlaştık. Bir tek söz söylemek Tie is fazla. Fakat bilin ki artık sizi Ge lünceye kadar kadar yanımdan ayris sak değilim... Belma saçlârmı okşıysn kurtarış eli dudaklarıma götürmüş, Oöpümüğ, öpmüştü, Bununla, ba seasiz hareke ie minnettartığını Arlatmışiz. >... — Mis Selma bu hastane DAYE» dan De saman kurtulacağız. — Ben size tablim doktor. Mangan ben “hayatının kontrolunu (çoktan kaybetmişim., — Rica ederim, bunlardan bahseğ. meyin. Kendinizi bugün doğmu fs zadin., ve gunu da bilin ki ben sizin arzunuz dışmda bir istekte büluma- cak değilim. — Çok iyisiniz dokter.. Buna amik Umânım, var, — Siz benden daha iyi olmasaydı. nız mia Selma ben bü kararı o verir miydim? — Ne karan dökter? © “© çin ne lâzıman — Ne diyorsunuz dekter? — Sizinle evlenmek istediğimi, b- Bun İçin ne Mzrmsa yapacağımı söy Yiyorum, — On buna imkân yok. Bu o kadar uzak bir hayal ki. — Yokan kabul etmiyor muSURUNt — Kabul etmemek mi? 8s neler düçünüyormunuz doktor. Benim için bundan daha büyük asadet olur su? Fakat, — Fakat, — Bezimle evlemebiimek igin safig- iman olmanız izim. — No Iharmas yapaşağım demedin | m? mg olan ravallı Belma doktor Kn Xun eliyle yeniden dünyaya © gelmiş, doktor da çirkeften çıkardığı bu mu- Cizeyi kendine zevce yapmıştı. Selma müslüman olrağı kabul 6 den doktor Knokla evlendi, bir müd. Get İstanbulda mesut bir bayat yaşa» dılar. Sonra birgün tarihin en büyük #avagı, Türklerin istiklâl barbi baş- lmdı. Selma hayata küskün, vatanımı salmağa kalkan balifelere oküşkün, fakat vatanımı kurtarmağı çalışanlar la barışıktı. İstizMi savişma iştirak etmek istedi, Müsterli bir devletin doktoru ola rak İstanbula yelen Knok (sevdiği kadınm bu arsumuna da iştirakte as- İs tereddüt etmedi. Belma #le dokter Knok birlikte A- nadoluya geçtiler ve İstiklâl savaşır iştirak ettiler, Doktor Knok ile Belma ne olmuş” lardır? Bunu ben de (bilmiyorum. Kimbilir, belki de bir kalb ve bir vü- cat olarak güşmüş, ebediyete kavuş» muşlardır, belki da bugün yurdun sö kin bir köşesinde mesut bir hayat sür mektedirler. iyta bunun için yarıya başlarken, kimbilir belki de kahramanları ba hi küyeyi hizeat akuyacaklar, yirmi s5- De evvel yaşamış oldukları ateşli aşi bir kere daha hatırlıyacaklardır, de Mu - Za SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: