Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— 48 " ş;"ğfî'!fumırı fevkalâdeliği | Unutmuşlardı. Henüz h ü:“'dî Tayyare tatlı bir bulutlar arasında do- i. k ve yıldızlarla — be- Mi ye'kl'lasak bir mavilikte Tini rehavetle bu ge. V e lar. İş, endişe ve 1s- km';hYere indikleri zaman bunları tamamile u- Herhanaı bir tehli- ! a bile —gelmiyordu. Mkta; Muşlardı. _' sonra, bin metre ir- Üsümeğze — başladılar. | *lîlkâ Mücadele için Haym Ve ellerini — salladı. © &Yağile çarptığı yumu. m Vete düştü. elektrığı yaktı. İğile- b Zattı elinin gağalandı:- _ı_SDı.lendı. OA “Cin! C Mukabele etti: Kir Ç| h V OZAL » G küme diç A haçları bölgesi futbal ajanlı- Üi W ÖÜ STADI: ' - Doğuspor saat €m Rıfkı Aksay, b,r Feriköy saat 14.30 , * Mutlu, " STADI: __" - Karagümrük. * hakem Şazi Tezcan. i Firket Bayral, Zi- ı&e Feneryılmaz, — saat M Refik Top, yan ha" aht Üzer, Neşet Şar- ı k'le- Saat 14.30. Hakem ŞAk,, Sen. Yan — hakemleri gi © Fahrettin Somer. g ektepliler drasında M Bektepleri futbol, vo- | h' kbıulırı lik heyet- ag '—'-umarteıı günü ya« l magları- t u"'ü - Ticaret, — Saat Eşref Mutlu. h&embırug.ııfıh. Saat Ahmet Âldem. | rı İhsan Varas. / q%xlhatq. Saat 13.30, ş h. « Şişli Terakki. N İzzet Muhittin. cumartesi günü 'q'!lıol maçları: Bey- L%"'ı'ı Ferhat Acarkan. Y - Pertevniyal. Saat iy Naili Moran. 8: muallim Mmektebi. Naili Moran. h.q'Oh:igl saat 14.30 ! Nı.:nbul erkek lisesi. | 193 Naili Moran. b 9 pazar günü yapıla- h *U saat onda başlıya- b ) hep arası kır koşu * Wİa, * simleri yazılr mek ) ""“nhgmkuı takımla Tag, Ve her mektep tam MW yeri olan İlkmektebe gelmiş | EMu mektebi Ürm> Darüşgafaka, Ga- Ydarpaşa, Hayriye, şçkek disesi, İstiklâl, YAL Pertevniyal, Şişli %,“'îm. Ticaret, Vefa, İteleri ve Bölge Sarr w,. MA Mu FREvZıEâ A Yi Nakleden: Fethl KARDEŞ — Vandövr için getirmiş ola- cak. Acelesinden vermeği unuttu. Bu sefer genç kiz ayağa kalk- tı. Haym sordu: — Üşüdünüz mü? Cevap alamayınca ilâve etti: — Başınızı dışarıya — çıkarma. yın, Oturun. Fransttaz itaat etti. Fakat bir müddet sonra kendisini — donma- nın rehavetine bıraktı. Rüzgârdan korunmak için tayyarenin oturula cak yerine değil de döşemesine o" turmuştu. Başını, Haymın dizine bıraktı. Yaslandı. Bir daha kımıl- damadılar. Üzerinde uçtukları mmtakanın görünüşü yavaş yavaş değişiyor- du. Siyah lekeler gibi görünen or. manlar ve kirli serpantinler gibi görünen irmaklar - çoğalıyordu. Biraz sonra Möz nehri göründü. Solda Mezierin ışıkları göz kırpı- yordu. Vagonları bir oyuncak be- beğin — kolyesinin taneciklerine benziyen bir tren gara doğru iler- liyordu. Birden tayyare sarsıldı, koca bir mermi tayyarenin uzafında ve yüksekte patladı. Kıpkırmızı bir alev semanın bir kısmını — yırttı. İnfilâkın esi tayyareden duyul- duğu zaman etrafta — masum bir dumandan başka bir gey kalma. mıştı. Biribiri arkasına dört, beş 75 lik, yahut 77 lik obüs infilâk et- ti. Ateş yüksek tanzim edilmişti, fakat tesadülen istikamet iyiydi. O zamanlar top ateşini sesle tan- zim işi daha başlangıcında olması tayyareye kurtuluş ihtimali bıra- kıyordu. (Devamı var) 8. 12-.939 Cuma 12.30: Program ve memleket satt ayarı. 12.35: Ajans ve meleoroloji haberleri. 12.50: Türk müziği (PL) 13.30/14.00; Müzik (Hafif Müzik — Pi.) 18.00: Program 18.05:5 Memle, ket saat ayarı, Ajans ve meteorolaji haberleri. 18.25: Türk müziği (Fa. | sıl heyeti). 19.10: Konuşma. 19,25: Türk müziği: Çalanlar: Hakkı Der- man, Şerif İçli, Hasan Gür, Hamdi Tokay. 1 — Okuyan: Mustafa Çağ- lar. 1 — Hicaz peşrevi. 2 — Sel, Pınar — Hicaz şarkı: (Sızlayan kal bimi sev). 3 — Şevki Bey — Uşşak şarkı: (Bu dehrin germü serdin" den). 4 — Şevki Bey — Uşşak şar, ki: (Bir kgatre İçen). 5 — ... — Hi- caz şarkı: (Ateşi suzanı firkat yak- li cismi canımı). 2 — Okuyan: Ra- dife Erten. 1 — Haşim Bey — Bes- tenigâr şarkı: (Kaçma mecburun, dan ey ahuyi vahşi). 2 — Endoron. lu Hüsnü — Bestenigâr şarkı: (Çok sürmedi geçli). 3 — Eviç Türkü; (Şahane gözler şahane). 4 — Halk türküsü: (Haticem saçlarını dalga dalga taramış). ö — Halk Türküsü: (Ekin ekdim çöllere), 20.10: Tem- sil: 21.10: Müzik: (Radyo orkestra. sı — Şef: Hasan Ferit Alnar. 1 — Ğ. Roössini: İl Signor Brusehinö o- perasından Üvertür. 2 — L. van Beecihoven: Sekizinci senfoni, Fa majör. 3 — K. Atterberg: Yaz gece, si dansları. 22.00: Memleket saat ayarı, Ajans haberleri; ziraat, Es. ham — Tahvilât, Kambiyo — Nu- kul borsası. (Fiyât). 22.20: Müzik: (Öperetler — PL) 22.50: Müzik (Cazband — Pl.) 23.25/28.30: Yae rınki program ve kapanış. Eminönü Halkevinde temsil Eminönü Halkevinden: Evimiz temsil şubesi, 9 birinci « kânun 939 cumartesi akşamı saat 20.30 da Cağaloğlundaki —merkez salonumuzda (Aleş) piyesini ve (Zor nikâh) komedisini temsil e - decektir. Gelmek arzu edenlerin daveliyelerini Ev bürosundan âl . maları rica olunür. i — Cemil Bilselin konferansı “Hukuk İlmini Yayma Cemiyeti” tarafından hazırlanan soeri könfle - ranslâra ayın yirmi üçünde Rek « tör Cemil Bilselin “Tanzimatın beynelmilel! münasebellerimize te, siri” isimli konferansı ile başla « . Balgeaktır, HABER — Akşam Postası DLSE ı ea Gözümün önünde cereyan eden vakada da Cuhi sırf bir kapris basit bir heves uğrunda, cinsi duy gularınım tatmin aztırarı — içinde tam bir mahkümiyet haline geçi- rilmiş olan bu erkekleri biribirine öldürtmekte hiçbir beis görmü - yordu. Kadınların idare ettiği bir kar bilede cinayetler filhakika bundan ibaret de değildir. Burada kadın âdeta kendi mu- kaddesliğini kabul ettirmiş oldu- ğu için kendisine erkekler tarafın. dan yapılacak taarruzların hemen hepsine şiddetli cezalar konulmuş- tur. Meselâ kabilede — herhangi sebeble öldürülen bir — erkek bir nevi Hint usulü çarmıha germek süretile öldürülüyor. Bu usul şöy- ledir: Adamı tutuyorlar, Çırçıplak s0- yup ellerinden — ve ayaklarından iplerle bağlayıp bu iplerin uçları. nr da ağaç gövdelerine bağlıyor, adamı bu suretle ufki bir şekilde, âdeta bir hamak — gibi ağaçların arasında geriyorlar. Sonra adamın çıplak vyücudu ü- Zerine mezarlarda ölü cesetlerini yiyen kurtlar konuluyor. Adam bu süuretle çarmıha geri- lip günlerce aç bırakılıyor. Bir taraftan aç kalan kurtlar da diri diri vücudunu kemiriyor - lar! Büu suretle bir kadın öldüren erkek ölümlerin en müthişile öl - kabile reisi kadına herhangi bir suretle isyan eden bir adamın â - Adamrı derhal boğazına kadar toprağa gömüyorlar. Adamın dı - şarda kalan kafasına bal sürüyor- lar. Bu bala yüzieme yabani arı Üşüşüyor. Adamı soka soka kemire kemi- re, kafatası çıplak kalıncaya ka - dar bütün yüzünü gözünü yiyerek öldürüyorlar! Kadınların ceza meselesinde az zalim olmadıklarını bu kabileler içinde daha canlı bir şekilde gör. mek bu suretle mümkün olabili - yor. : Fakat kadına karşı yapılan ci- nayet cezalarında! Bu fark, kadmların idare etti. ği kabilelerde çok mühimdir. Zira kadına karşı cinayet en büyük ceza ile cezalandırıldığı halde kadın için yapılan cinayet mubah sayılıyor! Denilecektir ki, kadınlar bu ce. zaları tesis etmekte mazurdurlar. yani bir mutlak ve mukaddes bir kadın diktatörlüğü vücude getir - memiş olsalar erkeklerin tabiat- te hırçın olan ruhlarını nasıl zabh. Çünkü, eğer böyle yapmasalar, | L ka Şi k.ı_.r '»_xü th"'" ÇÇ q)-—ıı_'.._.____. Hindistanda dünyanın en eski insanları arasında Yazan: L. Busch 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Bir kadın öldüren ersek çarmıha geriliyor ve ölü yiyen kurtlar tarafından kemiriliyor tirabt altında tutabilirler? Fakat insanın kalbi hiç. böylesini arzu etmiyor, Mademki koca bir kabileyi ka. dmlar idare etmektedir, gönül is- tiyor ki, buradaki zabtırabt dahi erkeklerin zalim ve sert usullerile değil, şefkat ve muhabbet kuv - vetile idare edilsin... Halbuki idam cezası kadın ce- miyetlerinde bilâkis daha çok!. Bununla beraber, şunu da söy. liyeyim ki bütün bu müthiş idam cezaları her zaman için erkekler üzerinde tamamile müessir ola - biliyor zannedilmesin!, Bilâkis. Erkekler bütün bu idam cezaların- dan pek korkmuyorlar. idama rağmen sık sık kadın öldürüldü . gü görülüyo: . Bu kabilelerde erkeklerin en ziyade yıldıklart ceza idam değil, tamamiyle başka bir cezadır: Kadınlar tarafından aforoz e. dilmek! Bu ceza, kadınların icat ettik - leri biricik şeytanca bir cezadır ki, bu vahşi Hind erkeklerini cid- den sindirmiştir. Bu kabileler içinde erkekler en çok bu aforozdan korkuyorlar. Zira onlara bu ceza ölümden beter gelmektedir. Hind ofmanlarınım kadın dik. tatörleri bu aforoz cezasma (Buh li) ismi veriyorlar, Bir erkek idam edilmekten de- Gil, fakat buhli olmaktan titre - mektedir. Buhli demek, bir erkeğin ölün- ceye kadar hiçbir kadın tarafından kabul edilmemesi; turfa-ilân edil . mesi demektir. Bu cezaya uğrayan erkeklerin çoğu delirerek, feci bir surette ö - lüyorlar. Yahut başıboş bir halde sene - lerce ormanlarda tek başına sürt. tükten sonra, günün birinde, vah. şi hayvanlar tarafından parçalanı- mış bir halde bulunuyorlar!. Buhli aforozu yüzünden bu kâ- bilelerde birçok fâcialar, belki en acıklı fâcialar vukua gelmektedir, Zira çok defa, iki kadınım kıs- kançlığından dolayı zavallı bir er. kek buhli cezasma uğratılıyor. E- Ber kadınım bir tanesini gizlice buhli olan erkeği her şeyi gözüne alrp kabul edecek olursa o vakıt kabile biribirine giriyor. Buhli olmuüş bir erkekle müna. sebeti meydana çikan bir kadın için artık ölümden beter işkence. lere mahkümiyet çaresizdir. Bu kadın pis olmuş addedilir ve ken- disi bir nevi müthiş yaralar dök - müş mel'un kaplumbağaların bu. lunduğu (Cehennem çukuru) de- dikleri bir yere hapsedilir. (Dnııııı vı:) Baş, Diş, Nezle, Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı der' ! H teser. İcabında #ünde 3 kaca alınabilir. Eîâ_iş Gip, Romatizma satım komisyonunda yapılacaktır. İstanbul P. T- T. Büyükçekmece P. T. T. Merkez binası tamiralı -âaçık eksilimeye koe nulmuüştur. Eksiltme 27—12—039 çarşamıba günü saat 15 de B. Postaha. ne binası birinci katta P. 'T. T. Müdürlüğü odasında Müdürlüğünden: toplanacak alım Keşif bedeli (1850) lira (27) kuruş muvakkat teminat 102 liradır. Taliplerin olbablaki keşif ve şaâartnamesini götmek vE Mmuvakkat te- minatlarını yatırmak Üzere çalışma gütilerinde mezkür müdürlük idari kalem levazım kısmına eksiltme gün ve saatinde de en az bir taahhüdde (1000) liralık bu işe benzör İş yaptığına dalr idarölerinden almış oldu. ğu vesikalara istinaden İstanbul vilâyetine müraetatla eksiltme tarihin. den 8 gün evvel alınmış ehliyet ve 930 yılına ait Ticaret Odası. vesikâsı k Lıa muvakkat teminat makhuzile hömisyona müracaatları. (10143), Ankardda onbeş gün Ve AT GT PS V y Vekiller Grubunda Devlet adamı gözile Gazetec'nin Heyeti Vekile içtimaları mah - remdir. Omuzuna herhangi bir ve- kâletin ağır mesuliyeti yüklenme - miş bir vatandaş. bu içtimalara giremez, Halbuki ben, bütün kabine aza - sını bir arada görebilmek arzusunu şiddetle duyuyor, bu mesleki te - cessüsten kendimi alamıyordum. Şansım varmış: Ankarapalasta ve- rilen resmi bir ziyafette, dileğime, fazlasile kavuştum. Sofrada, mesleki bir bilgi ve iti- yat tesirile olacak, azami derece- de perhizkâr hareket eden Başve - kil Doktor Refik Saydam; yemek- ten sonra, geniş bir halka halinde etrafını saran muhataplarıma kar- şı, pek tömert davranıyordu, Ne yalan söyliyeyim, Başvekili çevre- liyen kalabalığa kızıyordum! Çün. kü, onlar, Doktör Refik Saydamla aramızda muvakkaten mahrem ka- lacak ve bir müddet sonra gazete sütunlarında yer bulacak bir ko - nuşmanm vakitsiz okuyucuları ye- rine geçiyorlardı. Söz, bir ara, gazetelere ve tabi. atile de gazetecilere intikal etti. Devlet adamı gözile, gâzetecinin psikolojisi inceleniyordu. Müsaha - beye iştirak edönlerden bazıları, bizlerin suallerimize yakalanma - nın, kaçınılmaz bir şey olduğunu söylüyorlardı! Başvekil Doktor Refik Saydam güldü: “— Gazetecilerin her sordukla- rma, her istediklerine değil; biraz da kendi seçtiklerime, yani işime gelenlere cevap vermek istiyorum. Fakat, her zaman da kaziyyenin aksi vaki oluyor!” Dedi, Bu manevi zaferimize kanast e. derek Başvekil Doktor Refik.Say- damm yanından uraklaştım. Az ile- ride Dahiliye Vekili Faik Öztrak vardı, Bu liberal ve demokrat dev- let adamımız, Türkiyenin bu “ses. siz ötorite” si kadar içli ve özlü ko- nuşan insanâ x rastgeldim, diye - bilirim, Faik Öztrakm yavaş Besle, kelimelerin en şümullü mânalarmı gözönünde tutarak ve yeleğinin ce- binden hiş ek$ik olmryan kalemi . nin ince kördonile oynryarak öyle bir anlatışı vardır ki muhatapları- nı büyüler.., Faik Öztrak'ın yüksek bir mezi- yetini dâha ifşa edeceğim: İzah olunamtyatak kadar derin bir te- vazu... Öna, seyahatte, vekâlette, ziyafette, köngrelerde, evinde, hu. | lâsa her yerde dikkat ettim, Hep o mütevazi, sessiz, fakat otoriter ve gören, çok Uzağı gören iİnsâan- dı. Yer yüründe, devlet makinesi başına geçen gahsiyetler ârasmda bütün bu yüksek hasletlerini en tâ- bit bir tevazu ile örten, lâkin şah- siyatini en geöniş ve en hazımlı bir demokrasi zihniyeti ile tebarüz ve temayüz ettiren sima az bulunur kanaatindeyim. — İstanbul — Şehir Meelisi hakkımda, Büyük Millet Meclisinde söylediği Bözler, bu ba - kımdan bir şaheserdir. Şaheser kelimesinin tedaisi ile, biz gazeteciler için gŞaheser olan bir devlet adamımdan daha bahse- deceğim: Nafra Vekili General Ali Fuat Cebesoy. ps koloj.si Yazan Sabıh ALAÇAM Harbi ile, hiç çclunmeden bir mülâkat meydan muharebesi yapar ve za- ferden mutlaka emin olabilirsiniz! Nitekim bulunduğum ziyafette de aynı hal vukua geldi: General Ali Fuat Cebesoy'u, bütün meslekdaş- larım, öyle bir muhasaraya almış. lardı ki, bu cepheye yardım için değil de, sırf bitaraf bir müşahid olmak için adeta koştum! Sayım Nafıa Vekili, bir salvo a- teş halinde irad edilen bütün sual- lere: — Notlariım yanımda değil, Yoksa sizlere, rakam ve kilometre verirdim...” Diyerek öyle kuvvetle mukabe - lede bulunuyordu ki onun, bu ce. vaplariından sütunlar dolardı! Güzel konuşmak muhakkak ki bir sanattır. Bü tipte olan İnsan- lar, bütün davetlerde, bütün top - lantılarda - nadide bir Hind ku- maşı gibi, eşsiz bir İsfahan halısı gibi - hazır bulunanları yanlarına çekiyorlar, Meselâ, Parti Müstakil Grupu Reisi Ali Rana Tarhan... Lâkin, Ali Rana Tarhanda gör. düğüm bu kudretli musahabecilik, ve yine meselâ Hariciye Vekili Şükrü Saracoğlunda geniş bir hi- tabet tonunu alryor, Onun pek çok defalar duyduğum erkek ve ağdalı sesi, deruni bir rythme halinde kulaklarımdadır. Bulunduğum ziyafette - seya- hatte olan vekillerden başka - Sıihhat ve İçtimal Muavenet Veki- li Doktor Hulüsi Alataş da yoktu. Bunun &ebebini sonra, yani Dr. Hulüsi Alataş iİle makamında bir mülâkat yapmca anladım; daha doğrusu tahmin ettim, Sayın mu - hatabım, bana diyordu ki: “— Bütün vaktim, ancak işime ve evime yetiyor!” Biraz da merdümgiriz, fakat ha. lük bir karakter taşıyan Doktor Hulüsi Alataşr, bir mülâkat, bir rö- portaj için ele geçirmek pek kolay değildi. Kendisine sorduğum sual - lere o kadar kestirme ve kısa ce - vaplar vermişti ki, konuşmamızm bir röportaj halini alabilmesi iç&n bir hayli yorulmuştum ! Maamafih, gazetetiyi yoran mu- hatap, benim için enteresan ve hattâ müşkül olmıyan bir mevzu. dur. Yalnız, saym dostum Kütah - ya mebusu Vedid Uzgören müstes- na olmak şartile... Vedid Uzgöreni vapurda, iki is- kele arasmda; trende, iki istasyon arasında belki yakâlamak ve bel. ki de ağzmdan birkaç ctümle âlmak mümkündür, Fakat, koca bir şehir- de, aslâl.. Nitekim, onu, Ankarada kaç ke- reler aradım. Evine gittim, yoök! Büyük Millet Meclisine — gittim, yok! Çankayaya gittim, yok! Nihayet İzini keşfettim: Kütah- yaya hareket etmiş! Maamafih üzülmedim ve şu te. selli mantığını yaptım : Sayın Vedid Uzgöreni “taharri" de en mahir detektif bile benim kadar muvaf- fak olamazdı! Galatasaray Lisesi satımalma Komisyonu Başkanlığımdan Miktârı Muhammen F. İik teminatı — Nevi Eksiltme G, Kilo Kr. Lira S. 3000 70) Malatya kayısısı — çekir- dekli 15/X11/939 500 17) Kuru üzüm rezzaki 1200 20) » n Çekirdeksiz Sa: 14.30 2000 25) Üryani eriği 600 35) 2717 Ceviz İçi - 250 20) Kuş üzümü 250 90) Çam Tıstığı 500 35) Fındık içi 500 20) Kurü indir Galatasaray lisesinin mayıs 1940 sonuna kadar ihtiyaçları olan yuz karda cinsi, miktarı, beher kilo tahmin bedeli ve ilk teminalı yazılı ku, ru yemişlerinin 5/X11/939 salı günü yapılan açık eksiltmesinde istekli çıkmadığından 2490 sayılı arttırma ve eksiltme kanununun 43 ci mad- desine göre on gün temdit edilerek 15/X11/939 cuma günü saat 14,30 da açık eksilimesi yapılacaktır. İsteklilerin Ticaret Odasının yeni yıl vesikası ve ilk teminat mak- buzlarile birlikte belli gün ve saalte Beyoğlu İstiklâl caddesi No. 349 da; liseler muhastebeciliğinde toplanan okul komlsyonuna gelmeleri. Şartnameyi görmek için ve teminat yalırmak için Galatasaray İisesi 'idaresine müracaatları. (10149), |