2 Aralık 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

2 Aralık 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birbuçuk asır evvelki bir diger Fransız-Alman harbinde Fransız milli marşı nasıl doğdu? HABER — Akşam Postam Ke Fransız milli marşının bestekârı uzun sene- ler meçhul kalmış ve sefalet içinde ölmüştür Stefan ZWelg yüzbaşının görüşmesi gürültü ü- | Parise yürüyecek gönüllüler şe- Yazan: 1792 de Fransız millet meclisi üç ay süren bir tereddüt devresi yaşadı. İmparator ve krallar bir. leşmiş ve bir blok teşkil etmiş lerdi. Fransa bu bloka karşı barp etmeli mi idi, etmemeli miydi? Fransız kralı on altıncı Lowis bir türlü karar veremiyordu. Partiler de muhtelif fikirdey- diler. Girondistler barbe taraf tardılar, çünkü bu sayede ikidarı muhafaza edeceklerine kani bu- lunuyorlardı. Robespierre'le Ja. cobin'ler ise sulh taraftarıydılar, zira ancak bu suretle hükümeti kontrolları altında bulundurabi- leceklerini düşünüyorlardı. Gün geçtikçe bu tereddüt va- him bir bal alıyor, halk arasında dedikodular ve şayialar deveran etmiye başlıyordu. Hükümetin muhakkak bir karar vermesi lâ m geliyordu. Onun için 20 nisanda Fransız kralı Avusturya imparatoru İle Prusya kralına karşı harp ilân et- tiği zaman bütün memleket mem mun oldu. Tereddüt devresi bütün sıkın. tasını bilhassa Alsasta göstermiş” di. Oradaki Fransız askerleri, hü- dutta toplanmış, böyük bir sa- barsızlık içinde hükümetin bir an evvel karar vermesini bekliyor. Jardr. j Bir taraftan da düşman hudu. da asker yığıyordu. 25 nisan 1792 de haberciler Paristen Strazsburga ilânı harp haberini getirdikleri zaman askerler de memnun olmuşlardı. Müm harp kararı Strasburgda etrafa yayılınca bütün şehir He “Silâh başma, vatandaşlar! ... Yürüyün gidelim! Yurdumuzu kurtaralım! Zalimleri yakında ö nümüzde titreteceğiz! o Bütün dünyada Üç renkli bayrağımız dalgalanacak! Hepimiz yurd için sancak için, hürriyet için çırpı- yacağız ve icap ederse canımızı feda edeceğiz!.,, diye bağrıyordu. Milli mars nasıl doğdu? Strasburg valisi baron Diet“ rich bir aristokrattı ve o devirde bütün aristokratlar gibi, yeni © hürriyet davasını bütün kalbi ile benimsemişti. Harp ilân edil diği gün şehirde büyük şenlikler tertip etti ve o günü bir bayram gümüne çevirdi. Cepheye giden askerlere şarap dağıtmış, akşama da Broglie sarayında şehirden ayrılacak olan askeri ve mülki er kân, subaylar ve diğer zevat şe. refine bir veda ziyafeti tertip et- mişti, Ziyalette nutuklar söylenip ka” dehler kaldırıldığı bir sırada Strazburg valisi masadakilerden Rouget (Ruje) isimli genç bir yüzbaşıya dötmüş, bu tarihi an- dan İstifade ederk, Ren ordusu için bir marş yazmanın çok mu vafık olacağını hatırlatmıştı. Zira, Baron Dietrich bu genç yüzbaşının evvelce, yeni kanunu esasi ilân edildiği zaman bir “hürriyet kasidesi,, yazmış oldu- gunu biliyordu. Onun yazdığını şehirdeki alayın mızıka şefi bes telemiş ve şehrin büyük meyda- nında hep bir ağızdan söylen * mişti, Rouget, yüksek bir mülkiye â. miri tarafından kendisine pek dostane bir şekilde yapılan bu teklifi memnuniyetle karşıladı, istenfleni yerine getirmiye ça" Kşacağını vaad etti, Bu sırada bir başkası, bir nutuk veriyordu. Kadehler tekrar kalktı, vali ile Ma. Ba. 4. Meşhur Tarih o muharriri zezinç yarım kaldı. Fakat gece yarısından çok sonra davetliler vali konağından ayrılırken Rouget içinde son dereçe büyük bir heyecanla gi- diyordu, Ren ordusu için müm. kün olduğu kadar çabuk hir marş yazmağı vaad ettiğini unutma- müge, ilham geliyor Valinin ziyafetinden sonra evi” ne gelip odasma girdiği zaman, bir aşağı bir yukarı dolaşmıya başladı.. Yazaçağı marşa nasil başlamak lâzimgeldiğini bir tür- Yü tayin edemiyordu . Yüzbaşı Roguet, bu düşünce İerde iken kulaklarmda mütema. diyen, harp ilâm üzerine o gün şehirde kopan gürükü, şenlik sesleri, bağrışmalar ouğulduyor- du. Fakat, bunlar bir takım aksi sadalardan ibaretti. Marş için «sas bir hava bulmak ve bunları marşın sözlerine göre tanzim et- mek lAzımdı. Rouget kemanın: eline aki: ve tellerin üzerinde bir iki ses çıkardı, Bu suretle ilk çi kardığı seslerin marşın sözlerine çok uygun düştüğünü gördü. Sonra diğer kelimelere uygun notaları bulmıya devam etti ve içindeki heyecanı, kulaklarındaki uğultuları bir anda kemanının tellecinden bir 5e3 tufanı halinde döktü. Bir musiki parçası yazmak, bestelemek Rougetnin o şimdiye kadar uğraştığı bir iş değildi. O. nun için, o andaki marşı hakika- ten bir ilham ve coşkunluk içinde yazıyordu. İçinde bulunduğu bu heyecanlı halidecnunher zamanki sanat seviyesinden bin kere yüksek bir mertebedeydi. Sabah olmak üzereydi, ortalık neredeyse aydınlanacaktı.. Row- get marşım bitirmişti, kendini yorgun bir halde yatağına attı. Sabahleyin uyandığı zaman, masanın üzerinde, gece âdeta kendinde olmıyarak yazdığı bes- teleri gördü. Vaadini yerine ge. tirmiş olduğunu hatırlayarak, memnun bir halde, hemen giyindi ve valiye koştu. : ilk defa çalınıyor. Dietrich piyanosuna geçti, yüz başı Rouget marşını ağızdan söylerken, o da piyanoda çaldı. Ayni akşam gene vali evindeki bir toplantıda piyanoda kendisi çalarak, Ren ordusu marşmı mi- safirlerine dinletti. Dinleyenlerin hepsi büyük bir heyecan içinde kalmış ve marşın bestekârmı oObütün kalbleriyle tebrik etmişlerdi. Bir kaç gün sonra, Strasburg- tan cepheye âsker sevkedilirken, vali, alayın mızıkasına bu marşı çalmalari emrini verdi. Ren cep- hesine giden askerler şehirden bu marşın heyecanlı nağmeleri ile ayrıldılar. Yüzbaşı Rouget marşını men. sup olduğu ordunun kumandam general Lucknere ithaf etmişti . Strasburgtaki bir tabi de marşın notalarını basmak işini üzerine aldı. Fakat, bir iki ay, Ren ordusu kumandanları, kendileri için ya - zılmış olan bu marşı alıp asker- lerine söyletmeyi hiç düşünme- diler. Gönderilen notalar masa. larm üzerinde sürükleniyordu. Bir gün, marşın bestelendiği şehirden çok uzakta; Marsilyada “Kanunu esasi dostları klübü, refine bir ziyafet veriyordu. “Milk muhafız, elbiseleri gi yinmiş beş yüz ateşli genç iki ay evvel Strasburgtakiler gibi, bü, yük bir beyecan ve coşkunluk içindeydiler. Düşman Fraasanın uzak bir köşesinde vatan topraklarına gir mişti; hürriyet tehlikedeydi ; ihti” Wi davası da tehlikede bulunu. yordu. Ziyalet (esnasında, (o Mireur (Mizör) isminde genç bir tebbi - yeli talebe ayağa kalktı. Herkes bir nutuk verecek sanmışlardı. Fakat Mireur sağ elini kaldıra . rak, bir marş söylemeye başladı. l Oradakilerden hiçbiri o zamana | kadar işitmedikleri bu marş! Allons, enfants de İn patrie...... (Haydi, vatan çocuklar...) diye başlıyordu. Genç trbbiyelinin söylediği bu şarkı, barut fıçısı Üzerine düşmüş bir ateş tesiri yaptı: Vatanı kur tarmak arzusu ile yanan o ber yüz genç bu marşta içlerindeki bütün heyecanm ifadesini bul muşlardı. Hepsi birden ayağa kalktılar ve marşın: Aux armes, citoyen! Förmez vos bataillons! (Silâh başına, yurtdaşlar! A. laylarınızı teşkil edin!) sözleri - min teşkil ettiği nakaratı bir ağız- dan söylemeye başladılar. Ertesi gün ayai marş on bin ağızdan tekrar edildi, 2 Temmuz 1792 günü de Marsilyadan Pari se doğru yürümek üzere yola çi- kan beş yüz gönüllü bu marş: söy Tüyozdu ve Parise girerken de, Ren ordusu için hazırlandığı “ dan haberdar olmadıkları ve ken dilerine benimsedikleri ayni mar- şi heyecanla tekrar ediyorlardı. “Marseillaise,, ismi nereden geldi? Pariste ahali, Marsilyahlarm söyledikleri bu güzel marşı he- yecanla dinledi. Bundan dolayı Marseillaise (Marsiyez: Marsil- yâ mâzşı ismi verilen marş, bir çığ gibi gittikçe büyüyor, her kesi sarıyor, tiyatrolarda, klüp- lerde ziyafetlerde söyleniyor, ki, İiselerde Te Deum duasının âr kasından ve daha sonraları bu dü ânm yerine çalmıyordu. Bir iki ay sonra Marseiilaise, bütün Fransada herkesin ağzımda dolaşıyordu. Bir ziyafet, bir me- rasim yoktu ki sonunda bu marş söylenmesin; bir muharebe yok” tu ki askerler çarpışmıya bu marşla başlamasm.. Bununla beraber, bu kadar meşhur olan marşın beştekârı u- zun müddet herkesin meçhulü kaldı, Notalarda bestekârın İsmi yazılmamıştı. Kendisi de çıkıp bu marşı ben yazdım diye söyle. miyordu. Çünkü, tarihteki gârip sesadüflerden biri olarak, bu ih tilâl marşını yazan, ihtilâlei de- gildi. Ortaya çıktığı takdirde kendisi ve belki de eseri hakkın” da nefret uyandıracağından kor- kuyordu. Bunun için meçhul kalmayı tercih etti, , Jacobinler (iktidar mevkiine gelince de istilaşin: ver. di. Burunla beraber, ihtilâlcilerin elinden kurtulamadı. Bir müddet sonra, mukabil ibtilâleilik ve cum huriyete ihanet” suçu le tevkif edildi. 'Robespierre iktidar mevkiin- den düşüp hapishanelerin kapı- ları açılmasaydı Fransız ihtilâl, kendi ihtilâl marşının şair ve bestekârını öldürmüş olmak gibi Deniz Brezliya açıklarında batmış olan altın yüklü Kalifomiya gemisinin harap teknesin« kadar inen daigiç, ber şeyden evvel vaziyeti tesbit et- mek ve arkadaşlarına haber vor - mekle mükeilefti. Bu dalgıç, meghur Amerikalı si- nema operatörü Con Krayg'dı. Con Krayg, gemide bulunduğu söylenen defineyi meydana çıkarabileceğini pek ümit etmiyordu mma, her bal. de, bu kadar dedikodusu yapılmış bir teknenin, deniz altında manza * rasmı olsun çekmenin, sinemacılık için bir hâdise teşkil edeceğine ka- midi, “Benim işim tehlikelerle ayna» maktır” isimli kitabında Con Ersyg bu filmi çekmek için deniz altima girmeğe nasıl karar verdiğini ve Suların içinde nasıl çırpındığını he- yoğanin anlatıyor. Önee bir tetikikte bulunmak ü - zere geminin etrafını dolaşmışlır, Fakat birdenbire kafasının Üzerin- de tuhaf bir tazyık ve acı himtet - meğe haşlamıştır. Bundan anlaşı « kyordu ki başının üzerinden hava geldiğini temin eden ve biribiri ar- dınca muntazaman duyulan devam- Mh “tk, tık” sadaları kesilmişti, Ar tık madeni başlığın içi küçük bir mozar haline gelmişti. Genç sinemacı, önce soğuk kan- kliğmi mümkün olduğu kadar mu- hafazaya çalıştı. Bir taraftan ve daha fazla hava gönderilmesi için — büyük bir çinayet işlemiş olacak” t. Hapister. kurtulmakla beraber Rouget rahat bir hayata kavu - şamamıştı. Ondan sonra yaşadığı kırk 46. ne zarfında şiirlerini kimse bas madı, operalarımı hiç bir tiyatro kabul etmedi. Bu halde muğber olan Rouget baştakilere hiddetli mektuplar yazdı, bilhassa Napol- yona kendisine acındıracak mek” tuplar gönderdi. Bunlardan lehine bir netice almak şöyle dursun, bilâkis o sı- ralardaki bir çok çirkin davalara ismini karıştırdılar. Roüget de Lisele nihayet Fran sanın Ücra bir köşesine çekildi ve orada unutulmuş bir şekilde yaşamağa başladı. Nihayet 1830 da Lowis Phi. lippe kendisine aylık bağlattı. Fakat bu da pek az bir şeydi ve Marseillaise bestekârı 1836 da yemiş yaşında olarak öldüğü Z7a- man İsmi kimse tarafından anı madı. Aradan nesiller geçti. Marseil- alise çoktan milli marş olmuştu. Nihayet Fransız hükümeti yüz- başı (oORougetnin kemiklerinin Pantheona nakline karar verdi ve 9 bundan sonra milli bir kah. raman oldu. zik eşiği altında ndiöollümünü (o 4, çeken ada 2 BİRİNCİ KANUN t Film banyo — Çabuk... Yukarı Gl z Lİ vi edilip de hal Brnesti çekmeğe oldi kat bir sanşmtı dadi ! perdeye akset- hallarta bir yore bengi bir manlaya tirildiği zaman olduğunu gösteren vir m İpler gevşetildi. Keli tüyler türperliri © Trneste bir isaret veri retin çevabı alı bir manzara tr, gayet sert bir ş079 gel duğu hissini Ye! p daha hem hava, hem ös tı çekmeğe ti ; defa her ikisi dü Oy kopmuş olarak i Yukardakiler, nal can işersindeydiler. , elân yaşadığını bilİY Ti bu vaziyette hayst, Z daha devam edebilirdi” ydi Dalgıç gemisinin © e daha süratle harekif Bunlardan bir kıst 2 selerini giydiler. " gış elbisesi içinde Dalârlar. Geminin diğer tayfa görüldü... vukarıya işaret veriyordu, Fakat bava gelmiyordu. Bu sırada Krayg kendisini yu » karı rapteden halatlarm, teknenin bir tarafına takılmış olduğunu 562 di. Bu vaziyette kendisine aslâ ha” va. gelemezdi ve suyun yüzüne de çıkamazdı. Elverir ki, telmeye do - laşan ve muhakkak bir yere takıl. mış olan ipler kurtulsun... Krayg artık düşünemez olmuş. tu, Adeta boğuluyordu. Üzerine bir baygınlık geldi. Dizlerinin takati kesildi... Bir müddet sonra tama « men kendinden geçmişti! Krayg, tekrar kendine gekliği zaman tepesindeki “tık, tık” sada sını yeniden işldiyordu, İnsiyaki bir harekcile yanmdaki ipi sarsarak bir daha işaret verdi. Sonra Sula - rn İçinden yukarıya doğru sürat- Je yükselmeğe başladı. Suyun sathma çıktığı zaman, milyonda bir imkânla hayatmn kurtulduğunu hissediyordu... Ba « yılıp suyun zeminine yığıldığı sıra- da, ipler nasılsa kurtulmuş ve ser- best kalmıştı. Fakat iş bununla bitmemişti. Genç sinemacılar, vazifelarinin he- Düş bitmediğine kanidiler, Şimdi sıra, bir diğer meşhur sihema 6 - peratörü olan Cim Wrnest'e gel - mişti, Cim Emeat, denizin altından çi- kan meslektaşı Kraygdan, icap © * den malimatı aldıktan sonra, dah 5"; elbisesine girerek aynı yerden suyun altına indi. Krayg, dalgıç gemisinin göverteninde uzanarak bir taraftan kendine gelirken, di - ğer taraftan su altmda film çek - yor. Sonra makin ” doğru bakıyor, Gü“ i lüyor, Sonra tekrit “çi yor, İşine haşlamak ki detineyi arayesfiiği bir aletöe gisi herk reketlerine wa gi heyecan ve m v diyor. Seyirler BAR kat kesilmişler... Derken, gekli karartıyor. meğe mahsus makinelerden birinin | kıyor... Kaçmak indirilmesini emrediyordu. metro boyund& Vi Erneste doğru Bonra suyun altından yükselen kabarcıkları görerek Ernestin ha * rekâtını takip edebiliyorlardı, Bu kabarcıklardan, Ernealin önce ge » miye yaklaştığı görüldü, Sonra ge- riye çekildiği müşahede edildi, Bes belli makineyi yerine koyuyordu. Sonra Ernest ileri geri yürüdü Bundan da anlaşılıyordu ki Birnest makinenin vaziyetini tesbit ve re - sim alacak yerleri tayin ediyordu, dir, Bu balık, yea bir Mhza duruyo” l Bu sırada Cim Ernest, diğer ma kinelerin de indirilmesi işaretini verdi, İki sinema makinesi daha gönderildi, Bu makineler de indik » ten sonra suyun altında, tekrar ev velkino benziyen hareketler gö » rüldü. Besbelli bu makineler de yerlerine konulmuştu. Artık film çekmek ameliyesi başlamak üze - reydi. Yukarıya çıkan kabarcıkların an- | doğru yürüyo” lattığı vaziyete göre, Ernest bir kere de teknenin eivarında dolaş- tıktan sonra, işini yoluna koymuş- tu. Fakat birdenbire hatlarda bir sarsıntı oldu. Bir sarsıntı daha. Ondan #onra teblike işareti!... Krayg birdenbire haykırdı: Bu sirada Fil e ef çarpıntıları, KÖP' pl lar içersinde bir Korn rünmez oluyor.” “ la aşağıya, ge Cim Ernest, nin kurbanı ©l# niz canavarın? eğe * sürüklenip 51 Ğ ilini Bk lık 1.4 aki

Bu sayıdan diğer sayfalar: