1 Aralık 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

h e a vet alırsmız!.. Çalışan insan tipinin tereddi Kış eğlenceleri ararSanız... *' Yazan: H. DALKILIÇ AYIN Dahiliye Vekilimiz kaymakamları bir çok güzel bir söz söylüyorlar: — Eğleniniz, diyorlar, daha iyi çalışmak için eğlenceden kuv- Muhakkaktır ki bu, asrımızın enerjiyi ait bir düsturdur, Bu bakımdan, kış geldiğini man, bilhassa dünyânın şu kasvetli harb havası içinde, bu ihtiyacı çok defa birinci plânda bir mesele gibi düşünmemek kabil olmuyor. Değil yalnız, Ankara, İstanbul gibi büyük şehirlerimizi, fakat bü. tün şehirlerimizi kış manzaralariyle bir defa gözönüne getiriniz. Kış eğlenceleri namma usanılmak bilinmiyen sinemalardan ve pis havalı, kasvetli meyhanelerden başka ne vardır? Gençlerin erkekli kızlı kış sporları, mamur sahalar, şehirlilerin' ailelerle akın ettiği kış eğlence yerle- ri, hattâ doğru dürüst türlü türlü tiyatrolar, klübler nerede?... Demek ki medeni bir millet için her şehirde bir şehir hayatı teessüs etmesi kat'iyyen lâzım bir ihtiyaçtır. Zira gehir hayatı, bil- hassa kışın, Şşehir büyüklüğünde bir aile hayatmın teessüsü de- mektir,. Bugünkü hayat şartları içinde bu ihtiyacm her zamandan daha zalim olarak hissedildiğine şüphe etmemeliyiz, hayatmın, yani bir millet enerjisinin tereddiden korunması, topye- kün bir tabirle, milli hıfzıssıhhamız için bütün şehirlerimizde bil- hassa kışımn şehir hayatı yaratmak uğrunda yapılacak her himme- tin mukaddes olduğunu bilmeliyiz. toplantısında koruma hıfzıssıhhasına düşündüğümüz za- spor eğlenceleri yaptığı etmemesi, dolayısile de çalışma Yeni Sabah Hüseyin Cahid Yalçın, bugünkü makalesinde Finlandiya — harbini mevzubahs etmektedir. Muharrir, Finlandiyanın birkaç milyon nüfu- sa malik olduğunu hiç hatıra ge. tirmeden koca Sovyetler Birliğine saldırmak, Leningradı ilk hamlede ele geçirerek Avrupanm şimali şarkisinde muazzam bir impara, torluk kurmka hevesine düştüğü- nü ve kendi topraklarında sükü- netle Ooturan Sovyet askerlerini topa tutmağa kalkıştığını ve niha. yet sabırları,tükenen ve yurdları. nr müdafaa mecburiyetinde kalan Sövyetlerin ileri hareketile karşı- lastığını kaydetpıektedir. Vakit Asım Us burür' üi meliknt»-inde, Hitlerin kendi başıza beyne'milel hukuk kaidelerini değiştirip değiş- tiremiyeceğini tetkik etmektedir, Muharrir, Almanlarm istedikle. ri yerlere istedikleri kadar mayn dökebilecekleri hakkımdaki iddiala- rını ve kara sularile hava hudutla- ri hakkında ileri sürülen yeni na, zariyeyi kaydederek bunlarımn bey. nelmilel hukuk kaidelerine uygun olmadığmı, Hitlerin bitaraf mem- leketlere ait hava hükimiyetini böylece tanirmamak yoluna girme- si İngiltere için mühim bir tehdid olmamakla beraber, kücük memle, ketlere karşı korkunç bir — tazyik silâhı olarak kullanılabileceğini te, barüz ettiriyor. Tahbsi < : Tan başmuharriri Zekeriya Ser. tel, “Niçin harbediyorlar?" başlık- h makalesinde harbin sebeblerini izah ederek, "Nazizm” in asıl he- defi İngiltere imparatorluğunu par çalamak ve dünya Üüzerinde Nazi hegemonyastını kurmak olduğunu ve bu yüzden harbin çıktığını an. latarak yazısmı şöyle biftiriyor: “Hâdiselere bu gözle baktığımız zaman Almanyanm niçin evvelâ ÂA- MUHİDDİN Yazari: Nezihe HT CAİ KS İhsan Naci sordu: — Nasıl oyun Bir:genç cevap verdi: : — Sana nasıl oyun istediğimizi İsmail Dayı söylesin... O çok bi - lir, Çoök oyun görmüş o. : — Haydi, İsmail Dayı! Söyle şuna.. Bize anlattığın oyunları 'an lat şunâ!.. ; İsmail Dayı, beyaz gür çenber sakallı ihtiyar bir köylüydü. Aya- — Anah! dedi. Bu öyün oyuün değil! Ben İstanbulda Abdiyi, Kel Hasanı, Naşidi - gördüm... Sizin istiyorsunuz? vusturya, Çekoslovakya ve Polon. yayı işgal ettiğini, Hitlerin nutuk- larmı, Almanyanm harb gayeleri- ni ve Nazizmin büyük davasını ko. laylıkla anltyabiliriz... Cumhuriyet Nadir Nadi bugünkü makale- sinde Soövyet . Fin harbinden bah- setmektedir. Bir tarafta Avrupa - nm en genç, en ahlâklı, fakat en küçük milletinin, diğer tarafta dünyanm en kocaman bir devleti. nin çarpıştığını ve nihayet kısa bir zamanda Rus çizmeleri altında e- zileceğinin tahmin edilebileceğini, ancak diğer Baltık - devletlerinin.' |* bilhassa -İsveğ. donanmasının müş- terek — hareketile .Finlandiyanın «| elda?t bir mukavemet imkânma ka. vuşacağını ileri sürerek: “Fakat Finlandiyanm dostu olan bu devletler, dostlarma yardım etmek crsaretini gösterebilecekler midir? SŞünheli olan nokta budür. Hiçbir yerden müsbet bir ses çık- madığı takdirde asil ve merd bir milletin daha- istiklâlini kaybetme, sine şahid olacağız, demektir.., diyor. İstanbuldan tiftik yükleyen vapur battı Limanımızdan İngiltereye gö - türülmek üzere 600 balye tiftik yük leyen Yunan bandıralı İyonyen va-. puru şimal denizinde bir mayne çarparak balmıştir. Vapurdaki mallar sigortalı oldu- Bundan tüccarlarımız zarar görme- mişlerdir. Şehir Meclisinin dünkü müzakereleri Şehir Meclisi, dün kış devresinin , Son toplanlısını yapmış, müzakere. ve münakaşa ettiği birçok şehir iş - leri arasında Zeynep Kâmil doğum evine de yirmi beş yalak ilâvesine karar vermiştir. yaptığınız bu maskaralıkları biz evimizde çoluk çocukla, eş dostla konu komşu ile her gün yapıyo - İhsan ellerini ofuşturarak cevap vermeğe çalışıyordu: — İşte iyi ya. Tam hayattan almmış modern komedi. — “Moden gömidi" babandır -“| zevzek!.. Biz buraya tiyatora sey- retmeğe geldik. — İşte tiyatro efendim, bundan âlâ tiyatro olur mu? — Mademki tiyatoradır. Hani sizin tavan süpürgeniz? Hani gaz — Onlar eskiydi babalık... — Eskidiyse, yenilerini alrverey diniz. Katırla deve mi bu soyha- lar? Biz buraya etek dolusu para saçtık yal.. — Peki ne istiyorsunuz? — Paraları geri verin, yahut da güzel cafcaflı bir oyun gösterin... 'Biz bu oyunu beyenmedikt. HABER — Akşam ,Pqıu.sı Bir casus on beş sene hapse mahküm oldu Ayrıca yedi sene de sürgün kalacak Yabancı bir devlet hesabına ca. susluk yapmak suçundan birinci ağır ceza mahkemesi larafından muhakeme , edilen Dr. Fuat. Sabit, Rıza Bakıröz ve Süleyman Nurinin dün muhakemeleri bitirilerek hak. larında karar verilmiştir. Mahkeme, Fuat Sabit ile Rıza Ba- kırözün suçlarını sabit görmiyerek, beraetlerine Süleyman Nurinin ise kanal ameleliği yaparak vesair bir sürü işlere girerek askeri plânla - rımızı, memnt — mintakalarımızın krokilerini elde edip yabanci bir memlekete vermeğe teşebbüs eltiği- ni sabil görmüş, 15 sene 2 gün ağır hapsine ve hapis müddetini geçir - dikten sonra Çoruma sürülerek 0- rada yedi sene aolıkonulmasına ka- rar vermiştir. Doktor Fuat Sabitle Rıza Bakı - röz hemen serbest bırakılmışlar - dır. Maaritf Vekili Pazartesi günü Mecliste beyanatta bulunacak “Yanlış kitap” ve diğer bazı ma- arif meselelerine dair müstakil grup tarafından verilen şifahi tak- rire Maarif Vekili Hasan Âli Yü- cel Meclisin pazartesi günkü top - lantısında cevap vererek beyanatta bulunacaktır. —.—.—_0_—-——._ Yeni İran büyük elçisi Ankarada Yeni İran büyük elçisi Kâzımi, dün Ankaraya gelmiş, istasyonda merasimle karşılanmıştır. Büyük elçi Reisicumhura itimat mektubunu birkaç gün sonra vere- ceklir. c Almanyadan . ... vapurlarımız etirilemiyece getirilemiyecek Bunun sebebi ablukanın şiddetlendirilmesidir Almanyadan — gelirtmek — üzere olduğumuz “Doğu”, “Egemen” ve diğer iki vapurumuz, müttefikler tarafından Alman - ihracat eşyası için çıkarılan müsadere kararı ü - zerine getirtilmelerinden vazgeçil - mişlir. İngiliz ve Fransızlar Alman ih - racatı olduğu için gemilerimizin zaptedileceğinden, harbin sonunu beklemekten başka çare kalmamış- tır. _—ı—ı— Dumlupınarın teknesinde sakatlık gö 'ıı l' Ağır cezalı mahkümlar adası İmralının önünde karaya oluran Dumlupınar vapuru dün kurtarıl - mış, limanımıza gelirilmiştir. Vapurün teknesi dalgıçlar indi - rilerek muayene edilmiş, hiç bir sakatlık görülmemiştir. İhsan Naci, gülerek: — Başüstüne şimdi başka oyun gösteririz. : Derhal arkadaşlarına koşarak: — Başımız belâya çatacağa ben ziyor, haydi! Çabuk başka oyuna başlıyacağız. — Nasıl başka oyuna? — Ne olursa olsun, bir oyun iş tel Çabuk yüzünüzü gözünüzü bo- yayın!.. Beş dakika sonra nerde açıla - rak oyun başladı. biçare aktörler, hakikaten - tatsiz tuzsuz tekerlemeler yumurtlaya - 'ak tehlikeyi savuşturmağa ça - lışryorlardı. Fakat seyirciler gene yutmadılar. Ve nütuk söylemeğe alışan İsmail Dayı bu sefer ken - diliğinden kalkarak eliyle sahneye geniş bir işaret verdikten sonra: — Bu da omadı ki!! diye ban- gır bangır bağırdı. Siz nasıl oyun tusunuz be? Bu ne oyunudur an- Dün sabah Hereke istasyo. nunda bir tren kazası olduğunu son dakikada aldığımız bir haber üzerine dünkü nüshamızda kısaca yazmıştık., Bugün kazanın tafsi- lâtını veriyoruz: Ankaradan İstanbula gelen yolcu treni sabahın saat 5,15 inde Hereke istasyonunda bir marşan" diz treni ile çarpışmıştır. Deniz — kenarındaki makasta ilerlemeğe başlayan Ankara treni ayni hat üzerinde duran Marşan diz trenini görmemişti. Çarpışma sonunda lokomotif ile vagonlar | biribirlerine girmişler, marşan. dizin beş vagonu raylardan dışa- rıya fırlayarak devrilmişlerdir. Müsademe o kadar şiddetli elmüştür ki, yolcu treninde uyu” yanlar yerlere yıkılmışlar ve bü. yük bir telâş ve heyecana düş- müşlerdir. Müthiş gürültüyü işi- den köylüler de vak'a mahalline koşmuşlar ve hemen yaralı olup olup olmadığını araştırmağa baş" layarak marşandiz treninin arka vagonlarından birinde gardifren Geyveli bulmuşlardır. Kaza sırasında yerinden yu- varlanarak iki vagon arasına sr" kışan Ali Rızanın başı ikiye ay. rılmış, beyni akmış ve zavallı he- men ölmüştür. Ceset kaldırıla- rak İstanbula gönderilmiştir. Kazada ön beş kişinin ağır ve hafif olmak Üzere yaralandığı tesbit edilmiştir . Hâdise yerine Gebze müddei. .umumi vekili ile komiser Salâ - haddin gelmiş ,ilk tahkikata el Devlet Demiryolları müfettiş- lerinden bir heyet te ayrıca tah. kikata başlamış, kazanın mes'uli- yeti üzerinde görülen yolcu ka- Ekrem ve bir de Hereke istasyo. nu hareket memuru Rahmi sorgu ya çekilmişlerdir. Hareket memuru Rahmi yolun kapalı, makinist Ekrem ise açık olduğunu söylemişlerdir. Ayrıca makinistin treni istasyona fazla sür'atle sokmasının kazaya se- bebiyet verdiğini, hareket memu ru iddia etmektedir. Beş vagonun yol üzerine dev- rilmesi yüzünden dün saat üç bu. çuğa kadar trenler muntazam se- fer yapamamış ,aktarma suretiyle pöstalar nakledilmiştir. Hâdise mahalline bir çok ame- le gönderilerek yolun açılmasına ve telgraf tellerinin tamirine baş. 12 numaralı katar makinisti Ekrem kazayı şöyle anlatmıştır : “— İşaret makasın açık oldu- ğunu gösteriyordu. Fakat otuz beş kilometre bir sür'atla maka- sa gireceğim sırada makas bir. denbire kapandı. Soğukkanlılı - ğımı muhafaza ederek, bütün fren teribatınım hepsini kulları - ROMANI Ka oli Bi e BAA . RİHAB (RFİİN lamadım. Orta oyunu desem ha - ni kavuklarınız? Karagöz desem o da değil... Bize adamakıllı oyun gösterecek misiniz? He mi, yoh mu? Sesler İsmail Dayrya üyarak — Ya oyun, yahut sopal.. — Vallah tepeleriz!.. — İhsan Nacdi tirtir titriyordu. İsmail Dayı: — 'Hani bu tiyatoranım kanto- su? Kantosuz tiyatora olur mu? Kanto tiyatoranın tuzu biberidir.. — Ya, ya... Kanto isteriz, kan- . A İhsan Naci titir titriyondu. yanına koşarak: — Aman, dedi. İçinizde kanto bilen yok mu? —- Biz korkarız, dediler. Kan - toya çıkamayız. Dün Herekede vukubulan Tren kazası Makinist ve hareket memuru mesuliyeti biribirlerinin üzerine atıyorlar 1 ölü, 15 yaralı var dımsa da kâr etmedi. Ben maka. sa girdiğim zaman marşandiz tre- nin arka vagonlarından bir kısmı makasın. dışarısında kalmıştı ve korkunç kaza vukua geldi.,, Şef tren Necati ile makinist Ekrem nezaret altına alımmış, kendilerine işten el çektirilmiş - tir. Kaza tahkikatmı derinleştir. mek üzere Demiryolları idaresin- den bir heyet bugün ÂAnkaradan Herekeye gidecektir. Kaza yüzünden Anadolu hattın. dan gelen trenler İzmitte, İstan" buldan gelenler de Gebzede kal- mışlar ,altı saat sonra muhtelit bir katar yapılmış ve yolcular sev kedilmişlerdir. Yol kısme açıla. bilmiştir . ! 8 İt 1 BİRİNCİKANUN —Z N İDARE EVİ : tstanbul Ankar Üi Pukta kutvso; İstandul 216 Telgral HörüNi Yan işleri telelonu: Ali Rızanın ölüsünü | tarı şeftreni Necati ile makinist | — Oyundan da vazgeçmeyiz, | Belediye kontrolü Reislik alâkadar memurların dikkatini çekti Belediye reisliği tarafından şu . belere yapılan bir tamimle, saltıcıla. rın sabahları sekizden evvel avaz avaz bağırdıkları, eğlence yerleri - nin geceleri 23.30 da kapanmaları, lâzımgelirken, dış kapılarını kapa- yarak içeride eğlenceye devam et- tikleri, sırtta eşya taşındığı, sokak- lara tükürenlerden ceza alınmadı - ğı, lokanta ve aşçı dükkânlarının temizliğine bakılmadığı ileri sürü- lerek bunlarla alâkadar olmıyan memurlarin şiddetle cezalandırıla « eakları bildirilmiştir. ğ fakirler belediye hesabına yıkanacak Belediye, açmağı düşündüğü pa. rasız hamamları henüz işleteme - diğinden, şehrim kalabalık semtle - rinde bekâr odalarında oturanla « rin muüayyen günlerde hamamlar - da sabun ve yıkanma parası bele - diye tarafından verilmek suretile yıkanmalaraimı muvafık görmüş « tür. â Şi el —— İspanyol vapuru limanımızdan gitti İki seneye yakın bir zamandan- beri Haliçte mahcuz bir halde de - mirli olarak duran Macellanos a- dındaki İspanyol gemisi, dün ak- şam Limanımızdan ayrılmıştır. -—0 Üç aylık maaşların tevziine başlandı Emlâk ve Eytam Bankası, şehri - mizdeki emekli, dul ve yetim ma - aşlarının tediyesine bugünden İ - tibaren başlamıştır. Tediyat ayın on dördünde ta - mamlanacaktır. BİLROMİANİK || | 3 — Sami, kardeşim, Derhal gra- mofonu kur, biz de hemen Ziziyle bir kanto oynryalım. Derhal en oynak bir kanto bu- larak gramofona koydular, İhsan eski bir frak giydi, Zey - nep de yırtıkça sarı şifondan u - zun bir dekolte giyerek sahneye çıktılar. Kanto başladı. — Seyirci gençler, bu oyundan pek şikâyet etmek istemiyorlardı. Fa - kat İsmail Dayı, ve arkadaşları, buna da itiraz ettiler: — Bu frenk kantosu, biz türk- çe kanto isteriz diyorlardı. — Sarmlı kız kantoya çıksın. Onları susturmak için Selmayı telleyip pulluyarak çiftetelliye çı - kardılar. Fakat İsmail Dayılar ge ne tatmin edilmiş olmadılar. — İlle sarılı kız çıksın! diye di- retiyorlardı. (Devamı var) | etmekte devam edi Hayata € , İ t* Musiki ve sineit” da anlaştığım bİF O gel şim vardır... Siz belki 88 et Şe nız, mahsus söylüyorum : nız; gerçekten o kadar “ ög şey ki bazan benim d€ cağım geliyor. Fakat gt le bir adam var. Her A düşünüyoruz demiy dığımız noktalar da 4, kat hemen daima bi ü | yoruz: dilimiz bir. Ben OYt İN şüncelerindeki nuance'137? gğ e rum, onun ne demek İ ı kavrıyorum; o da benili , İnsanli ği | |" | h mi takib edebiliyor... sında böyle biribirl af anlıyanlar, bir fikirde V? (pt bin kat daha nadirdir. Dtf'ye © | kağmıp da maksadlarmı: —j nınm içindekileri bir k Yüi söylemeğe müuvaffak 0157 Ogıs A rmda müdhiş bir uçurtf — İl nu görürler, ıd' | Geçen gün o a.rkadal“#ı | yordum. Sinemadan söf ıi arkadaş benden çok Bîâ“ için arasıra sinemayâ .'ı 5 çak filmlere öfkelenir * gaP (4 gider. Yine filmlerin M Â yağı şeyler olduğunu sö ,ıf İ — Hele sinemanmi liç $ (bakm, o arkadaşım dâ “ et ”4 | bi müzik kelimesinden P. eet #i ve musiki der), hele musikiye ettiği kötülük' Tp l zan Kalkıp büyük bir " # bir eserini, babalarmın w “: gibi alryor, manasız bif i tıveriyorlar, Artık siz N* ç, güzel besteyi duysanif | oyd filmi de hatırlamaktan | alamıyorsunuz, Bitmemi? J güzel bir eserdir. ( b' M, Ü Ü hususta bana hiç kiden anlar); filmi petf M Bildi, hattâ sinemanm eT gerlerinin çok fevkinkı:wf g| bestekârm eseri ile gi v mette de değildi. , Senfoni'yi ne zaman ahi lursam o filmin birçok önu oynryanların çehf’gg# mün önüne geliyor Ve Bir ; lacağım zevki bozuyor. — gel kârın eserine böyle el , p mak kabil? Sinemacilâf yarf y besteler gibi büyük 1 istedikleri gibi kendil %: | derim Beethoven'in T ?V ! fonisini de harca, M | çok romanları h gıl"' İ Yarm daha ileri gidip 9* 4 4W | Divina Commedla'sını, " meros destanlarını filme Tanr kalkmıyacakları ne malüf 1 kadaşımın endişesi dîg ) 4 adamın endişesi; yafi p | minde pek bulunmıyan ; ge... d Ama bulşteasdbe“h .| şım haksız; o da M%A N yarlasm da sinemaya ’,;0 h p Nurullalı 'Teşekkür ' v v İstanbul Umumi YA imi encümeni Uğur'un vefatı dola: ıj ÇAN tanbul vali ve belelllg:n"l — | Kırdar ve C. H. P. İ dt (e |i tirak etmek, gerekse " yit v ziyet beyan eylemek terdil'rri hassasiyet mert « n kederdide yaslı ; "alerinde ve

Bu sayıdan diğer sayfalar: