28 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

_î hn a gömüldü ve n Fransadaki — istic ; l ladı: , 2 soytari değilsiniz. h Yir, soytarıyım. yi &. Size şimdi bir nu. : wm— Sen Korentem , fok bahsedilmiş. Ben Düniz hal Almanlar hh?hhdıla: Sen Ko yaptığımı söy l!lsın bunu — yüzüme bq"kâf beyhude! Mü Seyi iliraj — etti l © Smit? Billar ca. F, . Vay! D A) ı r-itni;_ y! Demek o ; t kaşlarını çatımn — ” AKR O * ...,ı_y'— f-__ıı—_ı” Â € ve sert sert ba. İ bi Zerine — demek siz hi Eb"akular? Ü, Tlesi günü önümden Tn tEnlı geçirdiler. E şükü t 'ht'lar kimse'erdi ü Pek c m.: dışarıya çıkmı K Si beni tanımadılar eğe — başlamış '“ Şmit. Düşününüz Sen kurtulmanız şe um, — Bana bi _,ğ; tkalktı. İki bardak p, © Hayma uzattı ve “turdu Düşünüyor ğ —uhakeme rau. Şmitin ML T-'n etmişti. O -l _ "'le şöyle dediğini : Mmu? Eğer sarhöş “İrebilirim. Aksi tak: ğî:ıam doğrü değil- b!r Z olduğu için de' Yalan uydurabilir 4 Süphelenmiyorsa “j" Sonra şüphelenir vi sürdü. Bu “a Haym müthiş bir p dEkteydi, “Bu son “diye düşünüyordu SİM ve tahmin etti artık şüphe et- Fyk n € ver dostüm. “ayakkabı? ?"7'" tahu'um doğru çık- AA p, Ynamağa — devam 3 f ÜN irade küuvvetini :;'J' brsı? : tetkik edilen ı l U İi N“mfneğe başladı: K OA Şünkü en komik Şüş ği unutuyordum. g b" "wma hileli bir 'şf B Teay ” Sizi topallatan W * için ne söyliye > Kü Süm: “Yüzbaşım Ai lm Hiden kurtulmak T bir hileydi. Fakat h hnı Topallamağa Delil mi istersi " h&rp aleyhtarı bir a: : ğ:ım müsellâh y 'Iı Tn lde n ör %h.q G yarı Oldu? '“' 3Ünüllü yazıl m'ha SÜüpheleri var- ç '-'uerînde olduğu nhl Skerlik şubesine %at vermekle ikti Ym hakikaten | Nakleden: Fethi KARDEŞ | gün sonra Parise gittim ve Vasten hutu zorliıyarak onun yanma sı- Şındım. — Bravo! Fevkalâde mahirane rareket etmişsiniz. Ayağa kalktı. Alsaslı bağırdı: — Nereye gidiyorsunuz? Daha bürada dolu şişeler var, Haymın geçtiği yerde içilecek bit — şeyin kaldıfı didia edilememeli! ... Sabahın saat dördü. Evine dö | nen Haym soğuk bir duş yaptı ve yarım litre kaynamış kahve içti Sonra evi dolaşarak ne kadar şah S1 evrakı varsa, kullandığı papyı suvara kadar hepsini, yaktı. - Yorgunluk hissetmiyordu. ÜUy- kusu yoktu. Günün birinde foya sınmm meydana çıkacağım evvslee çok düşünmüş olduğu için şimdı meyus ve bitkin bir hale düşme nişti. Tehlike onu korkutmak! & dyade mücadele kabiliyetini arttır maktaydı. Esasen on beş senedi tehlike içinde de pişmişti. Vaziyet açıktı: Fransız casusu lduğu anlaşılmıştı. Bunu kendi kendisine kabul ve teslim — etti. Ortada iki vakia da vardı. Bı rincisi: Şmit Fransızların o ka; dar iyi başlamış olan sıkı tahkiki tından Haymın kürtülmüş - oldu ğuna inanmıyordu, — iİnanamazı. Alsaslının Almanyaya döndüğü zaman “beni bıraktılar,değil “el- lerinden kaçmağa — muvaftfak ol dum,, demesi lâzımdı. Pakat Şmi tin kaçıp geleceğini nasıl tahmiti edebilirdi? Esasen şimdi geçmiş zamanda yapılanları düşünüp te- &süfle vakit geçirilecek zaman de ğildi. İkinci vakla: Şmit şüphpelerin gizlemeğe çalışıyordu. Böyle yar parken kendi düşüncesile mi yok: sa bir emirle mi hareket ediyor du? zemgelen esas sual büydü. — Şmit umumi karargâhta veya daha &a yıf bir ihtimalle — Sen Korenter merkez kumandan'ığında şüphele: rini kimseye açmış mıydı? Yoksa ittihamın büyüklüğü — karşısında kuvvetli bir delil buluncaya kada mıştı? Birinci ihtimalin tahakkuku tak dirinde Haymın süratle kaçması gerekirdi. İkinci — ihtimalde ise Haym için büyük bir emek ve fe dakârlık mahsulü olan mevkiinı muhafaza etmek şansı vardı. Bü takdirde Şmiti ortadan kaldırmak la meseleyi halledebilirdi. Vaziyet böylece sarahat kesbet: tikten sonra Haym kararını ver mekte tereddüt etti. Şmiti derhal öldürmeği de düşündü. Fakat he nüz bütün ümitlerini kaybetme: | den Fransaya dönmeği aklına bile getirmek istemedi. Böyle bir hare- keti askerlikten firar gibi telâkkı | ediyordu. Ömrünü verdiği gaye den böyle bir günde feragat ede mezdi. (Devamı var) Hındıslanda dünyanıt en eski insanları arasında — GÜ Yazan. L. Busch 35 yılını valştler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı 'Kadın bir .kabile demeklir, erke . ise sadece bir anantlar|, — Yabancı adam! — Senin bize gek hayretle baktığını görüyorur. dedi. Ve diyorsun ki sizin memle ketlerde erkekler aile reisi olurla mış! bu gülünç bir şey! Nasıl olu. yor da sizdeki kadınlar buna olmuşlar aklım almaz! Zira anlıyorum ki sizdeki erkek lerin de, kadınların da — akılları yok! Yahut da sizdeki — insan'la bicbir şey bilmiyorlar! İ Bizi tamamile tehcil — eden bu kadına gülerek: — Fakat dödim, böyle sizin gi bi kadınların pençesinde yaşamak için bizlerin ne;bilmemizi İstiyor- dunuz? — Ne mi? Erkeğin kadının ne demek olduğunu! — Bunu biz de pekâlâ biliriz' — Bilâkis! Hiçbir şey bilmiyor sınuz! Bir defa kadım demek bir kahile demektir! Zira her kadının karnında bir kabile vardır! Hayretle kadımnın vüzüne bak- mağa badadım. —- Siz de her kadının karnında bir kahile mi var? — Elbette! - Nasl? —— Gayet basit! Her kadın kar. nında cinlerit dünyadan alıp gö tirdükleri bütün kabile- efradını tasır! Erkek bir anahıtar narçasın" dan baska bir şev değildir! — Aanahtar parçası mı? ? — Elbette yal Anahtra! Kadı: nın karnını açar ve oradan — her söne bir, bazan iki insan düny2ra tekrar çıkar! Bu şuretle bir kad!r 925 senede 25.30 insan çıkarır! F- kek ne çıkarıyor? Hayretle kadını dinliyordum. " Hakikaten, tabiatin aldatıcı za vahirine göre, kadın 25-30 senede 3)»35 insan çıkarıyor. Erkek, ha. kikaten, ne çıkarıyor? Hintli - man kadının bu mütaleası ilk ba- kışta doğru görünmüyor mu? Bizim ev sahibi şişman orman kadını bu gayet katlınca uydurul. muş tabiat felsefesine devam ede- tek heyecanla dedi ki! — Gördün mü cevap veremiyo: sun? Siz erkekler insan — doğura- mazsınız ki? Onun için her kadın bir kabiledir. Bir kadının ölmesi | hakikatten 30-40 insanın — ölmesi demektir! Bu sebebtendir ki — erkeklerin yecâne vazifesi kadlımlara bakmak. onları iyi yaşatmak, ölümden, zah metten, hastalıktan korumaktır! Kadm içinde 40 kişi bulunan bir kulübedir! Erkek bu kulübe- nin kapısının anahtarıdır! Anah- tar kaybolabilir! değişebilir! Bun dan ne çıkar! Bir başka anahtarı | alır. Gene kapıyı açarsın! Fakat kulübe yıkıldı mır iş bi.. ! Şişman kadının hararetle ve de rin bir inanışla izah — ettiği bu kadınca madeni bilgiler naza:iye sine gülmekten keridimi — aları yordum. — Galiba onun içindir ki sızle ihtiyaten kulübelerinizin birkaç « nahtarını birden elde bulunduru: yorsunuz! Dedim, Hintli - orman Ka : kat kat gerdamı üstünde yayılar kalın dudaklı ve kenarları hıyık vari kıllarla örtülü ağzını yaya yaya gülmekle beraber benim ka- lettiğim şeyi anlamış görünmü yordu! Fakat, bana, ilk defa, ka dının erkeğe hükmetmesi için Uy durulmuş olan pek — mükemme! mantığı izah etmi- oluyordu. — Peki, diye sordum, — sizde kadınlardan dünyaya gelen çoöcuk lar kadına mt aittir, erkeğe mi” Şişman kadın bu sualim üzeri- ne celâlle — yerinde — doğruldu. Hiddetle: — Dünyaya gelen çöcuk erke ğe mi aittir? diye bağırdı. Bunda erkeğin ne hakkı var ki? Hem har gi erkeğin? Yedi erkekli olan bir kadının çocuğu hangi erkeğin o labilir? Şaşarım aklına şenin? Er- keğin herhangi bir mala ne hakkı var ki insana hakkı olsun? Elbet te ki dünyaya gelen çocuklar yal nız kadıma aittirler! Orman kadınının bu mantıkı biranda zihnimde bizdeki hakiki itikadın esasını aydınlatmış oldu Zira bizde de doğan çocuk, er kek cemiyeti olmamızdan dolayı içtimaf hukuk cihetinden babaya ait olmakla bera'ser, hakikatte, i* tikat bakımından anaya ait adde- dilmez mi? Demek ki Arilerin bu (itikatlarının menşei işte, bu kadın cemiyetleriydi. Fakat böyle bir e sastan çıkmış olan bu şekilde bir kadın kabilesinde biçare erkekler hiçbir haksız, hiçbir kıymeti ol madan, esir gibi nasıl yaşamaya tahammül ediyorlar? Tahammül ediyorlar. Çünkü bunu evvelâ ba: til itikatları sigorta etmiştir. Ka- dınlar erkekleri esaret altında tu- tabilmek için öyle garip batıl iti- katlar, öyle garip mantıklar vü- cuda getirmişler ki biçare Hintlı erkeğin kadınların ördükleri bu a: ğın içinden kurtulabilmesine im kân kâlmamış gibidir! Meselâ bu kabilelerin biçare er kekleri inanırlar ki bir erkek tara: fından bir kadın öldürülecek olur sa bu kabile için en büyük felâ keti mucip olur! Eğer — bu kadın katili erkek en müthiş işkenceler- le inlete inlete ve feryatları gökle- re çıkatak derecede eziyetler edi- lerek öldürülmezse bütün — kabile erkeklerine mutlaka bir salgın has talık gelir ve cümlesi ölürler! Onun için hiçbir e-kek — hiçbir kadına el süremez, Öldüremez. (Devamı var) Yeni Sapka (Üç perde (Şabıslar: Kadın ,erkek, dinle- yüciler.) (Erkek okumasına dalmıştır.. Radın sokaktan gelir.) Kadın — Boönjur, sevgilim: Be- vi çok bekledin mi? Bugün daha mr erken geldin?, Erkek — Hayır., Kadın — Fakat daha saat ye- di bucuk.. Erkek — Sekize yaklaşıyor de, senel, Kadın — A! Daha şimdi, kar şıki bakkalm saatine baktım: Yediyi yirmi beş yeçiyordu. Erkek — Şu halde yaya kaldı- cımı güç geçmiş olacaksın. Belki de kalabalıktı. Kadın — Tek bir adam bile yoktü.. * Erkek — O halde bakkalm sa- ati seni memnun etmek için geri kalmış olacak! . Kadın — Alay mı ediyorsun .? Ve sonra beş dakika için kavga etmemiz çok gülünç olur. Sen hana daha selâm bile vermedin . Erkek (kuru bir tavırla) — Merhaba. Kadım —? Bu ne hal böyle Daha iyi söyle, gülümsiyerek .... Suratın neden asık?.. Erkek (Dikkatle) — Merha * ba! Şimdi memnun musun?. Kadın — Eh, biraz.. — Erkek (Dikkatle ona bakar) — Bugün çok acayip görünüyor Yoksa rakı falan mrt içtin?. Kadın — O da ne demek? Sen- siz İçer miyim, ben sevgilim; sensiz hiçbir şey hoçumn gider mi2ğ; Erkek — Rakı da mı?. Kadın — O dal, Yalnız, güzel bir cay içtim. Erkek — Ben de zannediyor dum ki, bensiz hiçbir şey hoşuna gitmez... Kadm — Aman, bırak artık şunları! Senin çayı sevmediğini biliyorum. Önun için yalnız iç“ mekte mahzur görmedim.. Erkek — Pekâlâl Fakat bana öyle geliyor ki, seni böyle çok konuşturan muhakkak bu çay ©- lacak!.. Kadın — Çay değil, sevgilim, başka bir şey... Erkek — Acaba beni görüp sevindiğinden mi? Maamafih da- erken gelmiş olsaydın beni yarım saat evvel görecektin.. Kadın — Gene mi başladın?. Erkek — Pardon. Fakat bu başka şeyi öğrenebilir miyiz? Kadın — Tabit,. Bir baksana.. Erkek — Nereye bakayım.. Kadım —— Bana, canım! İyi bakt. Erkek — Bahyorum.. Kadım — Ne görüyorsun?. Ev kadınlarına tavsıveler isŞKamoil kagıtıannı temizlemek Kullanıla kullanıla kırlenmiş kâğıtlarını atmalı mı? Bunları temizlemek kabildir, İşte size bir usul: Yarım litre suda on gram kadar çöven kö- xü kaynatınız. Birkaç dakika tıkır tıkır kay nadıktan sonra içine ayrı bir kapta sulan dırılmış 8 gram nişasta ve 8 gram boraks a> tınız. Su bunların ilâvesinden sonra da on dakika kadar kaynatılır. Soğuduktan sonra kapalı bir şişede muhafaza edilir. Kirli is- kambil kâğıtları bu su ile ıslatılmış bir par.- ça sünger veya pamukla hafifçe ıızerıerine sürtülmek suretile temizlenir. İpekli kumaşlarda çamur lekes İpekli kumaşlardan çamur lekesini ta. mamiyle çıkarmak, hele kumaş açık renk- Bakınız nasıl?. iskambil şısından ucuzca ranılırsa lekeyi çıkarmak mümkündür. Lekeyi temiz su ile ıslatınız. Sonra is- tüne, bir biçağın ucuyla bir parça krem tartar serpiniz. Eczahane veya Mısır çar- tedarik edebileceğiniz krem tartar lekenin üzerinde bir kaç sani. ye durduktan sonra kumaşın lekeli kısmı. nı temiz sudan geçiriniz, Krem tartar ku. maşın rengini alacağı için çabuk davranmak lâzımdır. Bu sebeple bir kaç lekeyi birden âyni zamanda temizlemeğe calışmamalı, hepsini ayrı ayrı temizlemelidir.. Fakat kıymeti fazla küumaşlar için bu işin mütehassısı bir lekeciye müracaat et mek daha ihtiyatlı bir hareket olur. Cam ve aynaları temizlemek Cam ve aynaları temizleyip pırıl pırıl Bir gazete parçasını hafifçe sirkeli (litre. de iki çorba kaşığı sirke) su ile silmeli ve ovmalıdır. Lekeleri tamamiyle çıkardıktan sonra gene eski bir gazete ile, fakat bu se- fer gazeteyi ıslatmadan cam ve aynayı ku. rulamalıdır. Bez kullanmamak daha iyidir. bez, ayna üzerinde ufak iplik parçaları bı. raktığı gibi kâğıt kadar da temizlemez. Hileli şarabı anlamak için Mağşuş kırmızı şarabı. anlamak gayet kolaydır. Bayat ekmekten ince ve ufak bir dilim kesip muayene edilecek şaraba ba- tırmız, Ekmek şarabı iyice içtikten sonta çıkarıp bir tabakta bir parça temiz su içine bırakınız. Eğer şarap hileli ise su derha! kırmızılaşır. Tabii şarap ise, şaraba renkt veren maddeler suda kolay erimediği ci- hetle sıyun rengi ancak on dakika kadar Çünkü NAKLEDEN : L. L Erkek — Güzel bir kadın.. Kadın — Sulu! Başka bir şey görmüyor musun?. Hiçbir deği- şiklik?, Erkek — Hiç.. Giderken sarı- şındın, gene sarışm — döndün ... Berbere gitmemişsin.. Kadın — Alay etmekte devam edecek misin?, Erkek — Ama sen, “bana bak,, demedin mi?. Kadın — Güzel! “erkeklerin hoşüna gitmek için kendine iyi bak derler!, Yeni şapkam için ne dersin?. Erkek -- Yeni şapka mı? Es- kisi gibi... Bir bez parçası.. Bir tüy.... Bana öyle geliyor ki, bü- tün kadınlar aynı şapkaları giyi” yor. Kadın — Bütün kadmlar mı? Demek sen bütün kadınlara dik- kat ediyorsun? Kendi karma da dikkat etmiş olsaydın, ıapknnui bir hususiyeti, bir havası oldu- ğunüu görecektin.. | Erkek — Havası mı?. Kâadın — Gene budala gibi konuşuyorsun. Söyle! Beğendin mizik Erkek — Eh, iyi.. Kadın — Yalnız iyi mi?, Erkek — Güzel, —mükemmel, harikulâde.. Bir de pullu Hğıt | vereyim miz. Kadın — Hep te gülünç şey ler söylersin.. Bilsen ne kadar da ucuz aldım.. Okazyon.. Ön beş il- Erkek (Dehşetle) — On beş liral,. ; | Tü... Ben geldiğim sırada gazetede — ne okuyordun? Söyle bakalım. Erkek — Harp haberleri. Kadın — Daha enteresan - bir şey yok mu?. Erkek — Daha enteresan mı? Kadm — Evet; bugün sinema- da “Deli aşklar,, oynuyormuş ... Çok güzel bir film.. Gidip görme. miz |âzım.. Erkek — Peki ama, saat sekiz buçuk., Daha yemeğimizi yeme- dik. Kadım — Aman sen del Beş dakika içimde hepsi hazır olür. Erkek — Bugün hizmetçinin izinli olduğunu unutuyör mu - sun?. Kadın — Daha iyi ya! Yıqe— ği kendi ellerimle hazırlarım.... Yeni evliler gibi sade bir yemek | yer, saat dokuzda da hazırlanırız. Erkek — Ne yapıyorsun ora. Kadın — Masayı hazırlryorum. Etkek — İyi ama, o masa ör tüsü değil ki! Benim beyaz hg.ko lümt.. | Kadın — Zararı yok.. Sade yi— yeceğiz demedik mi?, —— onu.. Kirli kaşkolla dışarıya çı. kamam., Kadın — Çok acayipsin.. Se- nin yüzünden geç kalatağız. (Sofu yarın) “Yeni Neşriyat Arkitekt (Mimar) Bu mimeri derginin 103-104 üncü — sayıları zengin münderecat ile in- lişar etmişlir. Bu sayılarda, Mimar Seyfi Arkanın Cahran Türk sefa, rethanesi, Mmırnar Sedal — Eldenin Nevyork sergisinde Türk paviyonu ve diğel yapılmış bazı eserler İle, j mimar Behçelin iklim ve yapı dert | leri yazısı, mimar Necmettinin Ay- ' dında İsabey camii , mimar Sedatın otel odaları tetkik dokümanları, ile sergiler hakkında bir yazı ve mütenevvi mimari haberler ve pi. yasa cetvelini ihtiva — etmektedir. Belediyelere, halkevlerine — tavsiye M ee Sonra da uüi Ha S eei Bi MeLabiaiki aa danm he7 —f izezik z di

Bu sayıdan diğer sayfalar: