24 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

hep böyle geçiyor: çabuk atlata Fakat bu — ümidi de lmiluğunun Haym İ hayatında yeri Ça Üzerine aldıja t ğf;îer mesleti, şah £ kafa ile düşünebil- » Bilhassa, ancak olmıyan adamla- Sleri mağ'üp edil. .:_w;,_ üşık olmamasi'e md, değlşıyor muydu? e bu adam dı Di bi, hayatın kendisine aŞ © uzaklaşacak miy- Usanide vukubuları n bu suale ketf ce- €bediyen imkânsız __' n — hayatmında en B COll vtaü oldu.O gün famankıi gihi başla- M, S isler, kolonele ra. l n Mahfilinde öğle yer ç “erle şundan bundan saat ikide Haym danlıfıma döndü. M“Vriyesî. on — beş ğ: lî&,ç ya kaldırımda yul genç tar | '——"flfyen getirmieti. ' İsna halde — ürüldü. di? Eyinde her han musmtmw le taharriyat yapıl- K bir gazete çı - ACak matbaa leva. D Git tarihli Paris hepsinden Ve va.ı.m olazak şe- alaylarının ız'Jkilıe.nıı, bilhassa a." hava dafii batar- SD gösteren plânı ) S bir not defteı bu "dan çok daha e - ıçu:. Alman - l başmgedpıo- bır ŞUM ve - SÜ süsünü hatırlattı A h he olmak istersiniz Tektebine girip za- yıınaııl Ayara kalktı. . Ma g'dip perdeyi odü Diri yaşlı Li _ ıı::ig gözleri Haymın » “cünde gidip ge - BC b ta deşiniz het Cevabhımı kabil ol- 2ydane — vermiçti. _ ahenginde fukea"îyam _uu_ İ zalim ce ; B“ zaval'ı genç Gkti. Her ne ba - : bunu yapa - Üfte-ini karıştırdı. bunlar! diye söy- ; N ık işaretler (A dair değil mi? Nakleden: Fetni KAKLEŞ | ver. — Evet Gözkeri hayretle büyümüş, ne slduğumu şaşırmıştı. Vaziyeti kav. samağa çalışıyordu. Alsaslı dü:- — Çocuük zeki... Kendimi ele vermiş olacağım. Benim Fransiz rasusu olduğumu anlıyacak. Ama ne yapalım! Gence hitap etti: — Pekâlâ. Ben de böyle oldu Bunu anlamıştım zaten! Defteri içinde ataş yanan şöm' neye fırlatıp attıktan sSonra de - vam etti: — Bu Paris gazeteleri? Bunlar1 da her halde- geçenlerde burayı gelen Fransız esirlerinden aldı . nız? Bakalım varihlerine.. 1>13 14 kânunuevvel.. Som cephesinde't gelen bir Pransız esir kafilesi 17 kânunuevvel gecesini burada ge - çirmişti. Onlardan aldığınız anla- şılrvnr., Mühim olan şey şu sizin gülür ; lâhna yaprağı ile küçük makine - dir. Bu gazetedeki havadisleri ne. reden alrvordunuz? — Sizin Alman kütüphanesin - den aldsörm Alman gazetelerin - den tercüme ediyor ve elinizdeki Fransız gazetelerinden alryordun.. Haym: — Bu çoök fena, dedi. Sizi in - zıbat taburuna sevkedeceğim. Ai- leniz de €n aşağı yirmi bin mark cezayı nakdi verecek, Alman ka . nunlarma itaatsizlik etmenin ne - ye mal olacağını böylece anlar - sın! Delikatnlı bu kadar ucuz kurtul duğuna şaşmıştı. Az kaldı “teşek- kür ederim!” diyecekti. Hayma dikkatle bakıyordu. Hakikati an- lamış miydı? Yoksa anladığını, iİ- nanıımıyacık derecede akıl almaz mı bulmuştu? Sen Korenten zali- minin kendi hatkındaki bu mü - samahasımı şahsi bır sempatişe mi hamlediyordü? Haym: — Annenize pencereden iki ke- lime söylemenize müsaade ediyo- rum, dedi. Haydi çabuk olun. Arkasını döndü. Hıştırrıklar ve bir sevinç çızğlığı duydu. — Yetişir artık! |Zile bastı ve delikanlıyı sevk ettirdi. Hayatında ilk defa olarak böv. le bir tedsirsizlik yapıyordu. Bu | haraleti bir ay önce büyük bir ' zaaf telâtki ediyordu. Bu zaafın | seben'erini araştırmağa vakıt bu- lamadan te'efon çaldı. — Siz misiniz Faym? (Peramı var) | KAR LA Ha e B G b d aa eZ HABER— nmm Hindistanda dünyanın en eski insauları arasında e l —a Yazan: L. Busch 85 yaılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Kadın parmağını sürerek gözü- mün boyalı 0'up olmadığını anlamak ıstedi Bu kadınların pisliklerini ta- savvur “tmeli ki Demgbalanın tümAadi tüudu.l Neslus 20725 ka. dın toplanmamış bulunduğu he l- de Oorluallau lüçün uava CETeyk almryan bu kösesine Adeta bir d> muz ahırında buluntvormüsüz gi. bi ağır bir domuz kokusu sirim'ş ti. Anlaşı'an bu kadımlar, hayva 1 lar gibi, olmanda hiç yıkann - yorlardı.! Gariptir ki toplanan bu erk - kadınlar yanımdaki Hintli u, » ğım Cavad.den ziyade bana s .. | derece hayı etle ve kızdıracak ki. dar cüretkâr gözlerle bakıyorl: r- dı. Hiç şüphesiz Hintliye ben: & meyiş.m ve gözlerimin açız rer gi bunları hayrete düşürmü ştü. Böylece kraliçe Dumgbalanın etrafma topanan kadınlar aşa, 1 yukarı 60-70 i buldular. O vakit iri patlak gözlerini h 1. payıp sıksık nefes alarak — âdı 2 ökuz yuülmüş dGişi bir boğa yılz © gibi karnındakileri hazim ile m. y gul olan kraliçe Dumgoala niha- yet kat bat sözkanaklarını açtı ve bu bıyıklı kadımlara yorgun Li sesle — İşte, .dedi. Bu gözdüğün i. iki köpek (erkek) bi.kaçş gün hi- zim aranuızda oturmak için ba !a müracaat ettiler! Burudulu KAf . ları koli ağaçiacın gövüdleri — gibi bönüyüşİü : Bunarı dGüUyumak (â- zım! Bir tanesi de tuhaf bir Lö- sek! Heshalc: tözle e bir boya surüyor! Belki bu usulü — biz.m köpelil-re de Eğsetiri rim haklımdaki bu sözlerine g'il. mekten kendimi alamadığım sı a> di gayet şışman bir iki kadır ır yanıma yaklaştıklarını — hayre le gördüm. Bu fıçt gibi kadınla in ikisi de hiçbir şey söylemeden J ir maklarını uzatıp gözlerime sürn e- ye kalkmasınlar mı? Ewdâ bu kadınların gözle (- mi çıkarmaya kalktıklarını zanı . derek geri çekilmiştim. Fakat b ı- li gören Dumgbala kadınlara çı- kıştı: — Çekilin bakalım oradan! B yabancı köpeği ürkütmeyin! Gö zü nün boyasına sonra bakarsınız! diye bağı.dı me'dteydim. Ve nutkuna devam ederek d. : ki: — Eğer bu köpekleri hiçbiri: : kabul elmecssetiz: biszim Cavah i- lerle bunları derhal ormanın dı. 1. rısına attı.wız, Yok eğer içinizd n birimiz kavul edersuniz — yazınıza alırsınız! Şayet birkaçınız birden isterseniz hergün birinizde ka v caklardır! : Bunun üzerine demin parmal- iarne gözlerimin buyasını mud! © neye alluşan şişman <adınlard n birisi peltek ve şaşılacak cü:.cce le ince bir sesle, — âdeta düdük gi- bi bir ses çıkararak atıldı: — Dumghala!.. dedi. Ben tu gözü boyaiı Löpeğin yalnız bir gö- günü isterim!. Hayretle bu dişi fıçıya baktım, Ne demek istediZini pek azılıya - mamr-tım. Bir gözümü istemek ne | demek? Öteki gözüm ve ben ne olacak- tım? Öteki şişman kadın da atıldı: — Beu de öbür gozunul. Dedi. Sonra içlerinde en zâyıf ola:1 fakat adeta bir rahip gibi sak: I. ları en uzun olan kadın ilerleci Beni göstererek: —Bu adam bir kadındır! di;e bağırdı. O vakıt bütün kabile ka- dınlarını müthiş bir hayret ve hiddet kapladı. Hepsi hiddetle « nip beni dikkatle süzmiye başla - dılar. Zayıf ve sakallı kadınsa ırı ve etrafı çürümüş gözlerini fılcır fıldir döndürerek: — Bu'kadın hile-ile bizim ara:- mirfa girip erketlerim'zi kışkır . tacattır!. İhtimal bi büyü yar * maXa gelmiştir! Eğer hakikat 1 balmsa, ki bence muhattat- , onu zehirli yılanlara soktura gebe..meunyiz! tye bağırdı. Keçi sakallr kuru kadın bur ları söyterken müuuş bu hidde sapır sapır da titriyordü. Adeta (hel) deseter kadım * rime alılıp beni boğazlayacak biydil. Fakit bu kadımın ortaya at | bu ithamı hayatımda ilk defa iş - miyordum!' Yavretle kabile kadı.r lastnm ne yapacaklarını seyret - (Devamı var) (0 İki kapıllı — Garson! —- Emriniz? ? — Bir liste, lütfen, Haysiyet sanıdı vakur bir adam. dı, Sonderece ağır ve ciddi bir ta- Diat. Zayıf, laze traş olmuş, ebi- sesi yeni ütülenmiş; heybetii bir haii vardı. — Dinle! — E:endim! — Ürdüye... — Evet, bayır. Ordüöve ve rakı geldi. Yedi. İçti Sonra listeyi eline alarak bir göz yezdirdi, tekiar biraktı: — Garsonl! — Şundi, bayım. — Tavuk nasıl, iyi mi? — Evet. — İyimi? Ciddi söylüyor mu. sun? Garson böyle bir vaziyette ya lan söyliyemedi. Kibar müşterisi- nin kulağma eğilip teminat!'a fısıl- — Size gelmez, bayım, — Başka? — Barbunya güzel mi? — Taze bayım. — Gözebilir miyim? — Hay hay! Hemen şimdi. Bitaz sonra garson bir tabak i çinde iştah açan bir iki barbun. ya getirdi. Kibar müşteri onlara yır göz altı, hafil bir tebessümü garsona mumnnuniyetini bildirdi. Am bDüyükle'inden iki tanesini ta vada pişirmesin! emretti: — Fakat çavuk ol — Bira da getir. — Bir bardak, dubla mi? — Şişen yok mu? Bir şişe getir. — Var, efendim, şimrli, . — DBa'ta neniz var? — Bıldrem'arımız var, bayım — Güzel. Bana dört tane pişir, — İzgaza mı? — Tervih ederim. Pişnş, krpkırmızı Lıldarcınlar ge! di; hava bunların knkus“'* doldu O arır ki, diğe: mü, eril yin burnu davanamıdı. Hattâ kuru fasulve | yiyeri biri ka.akteristik bir hare- Letla kişnedi. Kibar müşteri İtis- kanç bakışlara ehemmiyet ver -| meksiz'a, bıldırcınla 1 birer — birer temizle di. Sonra: — Garsoön! — Şimii, etsilim. — Daşka “e yiyeyim? — Ne arzu ederseniz, bayım, — FHa! İztaltoz var mı? — Önu bulduğmtız katle okuyunuz. yere — bırakmız ve kaçak eşya listesini bir kerı daha dik. — İnrciliz ka 'katürü — neder, dedi. sını göstereceğim, İçeride kendisine ni gösterdi: Lıder acaba handis ydi ? İstikbalin meşhur diktatörü, yedi sene evvel henüz nüfuzluca bir part' lideri iken bir akıl hastalıkları hastahane ini gezme- ğe gitmişti. Partisinin hararetli bir taraf- tarı olan hastahane direlt-törü cau gezdiri- — yor ve izahat veriyordu. Hasta'ırdan biri- — Bu adam kendisini Napolyon sanır. Napolyonu bile g: ştiniz şey olmalı ki: Ş A K A — Bu da kendi:ini Kayser Vilhelm zan- Direktör, numa alarının en iyisini, en ssonuna saklayan br varyete rejisörü guru, riyle ziyoretin sonlarıza doğru: — Eylider, deci, şimdi müsaadenizle hastahanemizin en şayanı dikkat altı hasta- Ayrı bir paviyo a gittiler. Direktör bu. radaki odalardan birinin kaprısmmı açtı. Parti lideri hayretlen ağzı açık kealdı: benziyen altı hasta vardı. F--zi de sadece çehre itibariyle dı fül, harekât, gözlerinin hiddztli bakışı, hettâ saçlarınım kesilişi ve perçimlerine varınırya kadar liderin eşi idi. Direktör iftiharla söylendi: — Ne kadar mışhur olduğunuzu vesileyle de anlayi bilirsiniz, ey lider, dedi. Hasztan2de ancak bir Napelyon ve bir EKayser mukzllili var. Halbuki sizin mu - kallitIsriniz tam altı ta..el Parti lideri dü: .ndıi. Merak ettifi ve başkalarının öğrenmesini — Beni bu hastalarla yalnız bırakınız, dedi. Kepdileriyle konuşacz 3ım. Dediği gibi yaptılar. Lider hastalarla şaşılacak — derecede — Gene mi dalemlık Mis Bi ybay?. e — 1ngiliz karisij türü — bu Kayseri ve dıça.ıda bekliyorlardı. Fakat valcit geçi. yor, lider dışarı çıkmıyordu. Nihüşyet me- rak ederek kapıyı açtılar. İç2rideki yedi kişi hararetli bir müsahe. beye dalmıştı. Direktör seslendi: — Ey liderimiz, dışarı çıkmak İstemiyor musunuz? . — İstiyorum! Felâketl! Liler, benzeri haztalar'la harış- istemediği bir mıştı. Şimdi hakiki İderle mukgllitlerini nasıl ayırt edeceklerdi?. Direktör ve dektorlar düşürdü iler, ıdılar ve n? tek bir kura çektiler. Kaza yejl! ki llen © biri parti lideri olarak serbest brri ıkıldı, ö ta. "t teşii çare Şiğrer'ye- — Maale.et, bitti. —0 halde bana biraz püre ve kebap getir. — Kebap mı? — Evet biraz kebap, daha döy. nadım çünkü... Ve, bu şişe daha gıra getir. — Hay hay, bayım... Garson gitti. Biraz sonra kebap ve bira ile geldi. Rahat ranat, bunü da bir çır - pıda temizledi. O ne iştah öyle, nazar değmesin! Garson onü sey. rederek seviniyordu. Bunun gibi iyi ve kibar müşteriler pek nadir- di. Peynir de tsmarladı; sonra ye- miş de getirtti. Yalnız, karnt ha. Hiçe şiştığı için her halde onu rTa- hatsız etmiş olacaktı ki dikkatli bir hareketle kayışını gevşetti. Ceplerini aradı, ciğarası yoktu. — Bir paket boğaziçi, lütfen, Garson onu da dakikasında ge“ tirdi. Müşteri, cıgarasını içtikten — Garson! — Şimdi, — Hesabımrı. — Pekâiâ, bayım. Garson, beyaz caketinin cebin » den delterini, kulağından kalemini aldı. — Şimdi... Barbunya kırk, bıl- dırcin kirkbeş, kebap onbeş, iki şişe bira kırk V. S, V. S, yekün yüz elli beş, on da bahşiş yüzalt- mış beş. Kibâr müşteri, tenbel bir hare « ketle elini cebine soktu, ve... — Telâş eserleri gösterdi..... — Neder? — Cüzdanını evde unutmuştu. Ben merak ettim, bay hâkim; fa- kat o kendine gelerek bana: “Şimdi işin yok galiba, dedi; şuradan bana bir taksi çağırtver, evime kadar gidelim, orada sana | ikiyüz veririm.” Ben ustama ha. ber verdikten © nra memmumnivetle koşup bir taksi getirdim. xımiz arabaya bindik; Kurtuluşta bir apartmanın kapısı önünde dur - luk. Bir dakika burada bekle,.de- di. Ben bir saat bekledim. O sıra. da şoför, taksi parazını benden istemi'ye başladı; taksi seksen ku- rüş yazmıştı. Otomobilden indim. Apartmanın kapıcısını görerek va. ziyeti anlattım. Kapıcı gülüyar - du, Ben öfkelenmiştim: — Niçin gülüyorsun? — Nast! gülmiyeyim? Apartmanın ikinci bir kapmsı daha var, seni kafese koymuşlar! Evet, bay hâkim, beni kafesle- dliler. Olup biteni şoföre de anla. tınca benimle alay etti ve sen ça- ğırmadın mi? — Ve, kavgaya mı tutuştunuz? — Bu bana tecavüz etti. — Vurdu mu? — Hayır, bana: Aptal, meseleyi açkmalıydın, diyordu. Paraları da venden istemekle ıstar etti. Şoför çağrıldı: — Neden buna küfür ettin — Hak etti de ondan, — - — Ama kabahatr varmıydı ki.... Vaziyeti kavramalıydı, bay hâ. sim, Adam yeyip içmiş keyi etmiş, üstelik ot — ““le de bindi. Bina - nın iki çıkış kapısı vardı; arka ka- pıdan sıvışacafı belliydi. Kabahat- li ben miyim. İnsan biraz da açık- göz olmalı, değil mi ya? Muhâkeme müş':ül vaziyete düş. müştü. Czza mr vermeliydi gürso- na, müşterisi aleyhine dava açma-. smı tavsiye ede“ak ikisini de ser « vest bıraktı. Garson düşünceli, canı sıklımı odadan ayrıldı. Fakat sokağa çı - kar çu:maz çolör yalkasına yapıştı: — Bana bak, banim paramı ve. “2ceksin, İşitt'n T? Yoksa, yüzünü pâramparça yaparım. Garson, bu tehdit altımda, kibar müşterisini bularak parayı alabile- caği Ümidile şolöre seksem kurüşü

Bu sayıdan diğer sayfalar: