er İsime ve yel hep böyle geçiyor sanı çabuk atlata | lat bu ö kafa ile düşünebi'- kadir . Bilhassa, ancık M olmıyan adamlı iş leri mağ'üp edil. Ne a ilerle şundan bundan ara saat ikide Haym Ney 23a halde , a malâmat top yi Fransız dösüluk| Kİ Mw ni p BOR x EMEREK UR LUYULAĞA LE REN » iç imame nsl — Bu ire geç İ NE Her ce ba - | n Mann hayatmda en Ten ye matbaa leva. dir » ği ke | Ha A m delikanlı i İm? aş Ne a, eviniz, a Yapacağı hakkında t; ipe e gözleri Haymın Onun âşık olmamasi'e dişiyor muydu? te bu adam dı : hayatın kendisine uzaklaşacak mı” vukubulan e eti imz iki gibi beşla- kolonele ra. e We ye *dip ( getirmieti, ürüldü. *N kiymetli eleman. unu öğrenmişti. Et Evinde her han MÜSienit Orüklasi - 2 yapıl- bir gazete çı - İ lanaz gazetesi, tarihli Paris n hepsinden Me ra alaylarızın çekini, bilaa530 Neyi ava dafü b gösteren plârı Kr ai Dot deftai bu ardan çök daha e - gar için Alraan - Yorladı. başına geçip 0 p iki Ucunda Şaki) Kk İpi i kızmızı lekeli | dirketle Fransız | yn onların Siya — Sliniz taç » sinirden... İki ; bir şunu ve - Büstünü hatırlattı M6 olmak istersiniz Se Mektebine girip za- bunu şimdilik çil. Ayağı kalktı. ina dip perdeyi e biri yazı Sir <inda gidip ge - Kiz ka deşiniz he a Ea kabil ol- bunu yapa - e ken karıştırdı. NE p lar! diye söy- a dair deği mi? See il açtı Öylemedi. Haym Nakleden: betmi KAKVEŞ ver. — Evet Gözleri hayretle büyümüş, ne mu şaşırmıştı. Vaziyeti kav çalışıyordu. Alsaslı dü Defteri içinde ataş yanan şöm neye fırlatıp attıklan sonra de - vam etti: — Bu Paris gazeteleri? Bunları da her halde geçenlerde burayı gelen Fransız lerinden aldı , nız? Ba'ılım earililerine.. 116 14 könunuevvel,, Som cephesinde 1 gelen bir Fransız esir kafilesi 17 unuevvel. gecesini burada ge « Giz . Onlardan aldığımız anla” — Mühim olan şey şu sizin gülür ; lâhna yaprağı ile küçük makine « dir. Bu gazetedeki havadisleri ne. ryordumuz? n Alman kütüphanesin - ım Alman gazetelerin « tercüme ediyor ve elinizdeki azetelerinden alıyordur. den Frans, Haym: — Bu çok fena, dedi. Sizi in - #bat tahuruna sevkedeceğim. Aj- İz de en aşağı yirmi bin mark ayı nakdi verec:k. Alman ka Buhar itaatsizlik etmenin ne - ye mal olacağını böylece anlar - sın! Delikanlı bu kadar ucuz kurtul duğuna şaşmıştı. Az kaldı “teşek kür ederim” diyecekti. Hayme dikkatiz bakıyordu. Hakikati an- lamış mıydı? Yoksa anladığını, i- nanjımıyacık derecede akıl almaz mı bulmuştu? Sen Korenten zali- minin kendi hatkındaki bu mü - samahasını şahsi bir Sermmpatiye mi kamisiyördu? Haym: —- Annenize pencereden iki ke- lime sözlemenize müsaade ediyo- rüm, dedi. Haydi ça'nık olun. Arkasını döndü. Hıştırıklar ve bir sevinç çığlığı duydu. — Yetişir artık! Zile bastı ve delikanlıyı sevk ettirdi. Hayatında ilk dela olarak böv- ki irsielik yapıyordu. Bu ce büyük bir HABER — Aksam Postam Hindistanda dünyanın eğ eski isutuları arasında iğ mi Yazan: L. Busch 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Kadın parmağını sürerek gözü- mün boyalı 0! up olmadığını anlamak istedi Bu kadınların pisliklerini ta savvur “tmeli ki D-mgba N tümgi eudm.1 iti. 20-25 ka. dın toplanmamış bulunduğu hi de Orman Biyo sava CEreyi almıyan bu köresine Adeta bir d9 muz ahırınla bulumivosmusuz gi. bi ağır bir domuz kokusu sinmiş t. Anlası'an bu kanar, hayvanı lar gibi, ucnanda hiç yıkanır yorlardı.! Gariptir ki toplanan bu erk . kadınlar yanımdaki Hintli ur ğın Cavad.den ziyade bana 8... derece hayıstle ve kızdıracak kı. dar cüretkâr gözlerle bakıyorlır | dı. Hiç şüphesiz Hintliye bon.3 meyiş.m ve gözlerimin açık rel.zi bunları hayrete düçürmü #ü. Böylece kraliçe Dumgbalanın etrafına topuanan kadmlar aşa'ı yukarı 6070 i buldular, O vakit iri patlak gözlerini ha. payıp sıksık nefes alarak Od“ Ökuz yumuş Gişi bir boğa yıl gibi karnımdakileri hazim ile m. 5" gul olan kraliçe Dumg'ala nika yet kat Lat pözkapaklarımı açtı ve bu bıyıklı kadmlara yorgun li sesle — İşte. dedi. Bu güdüğünü iki köpek (erkek) bikaç günlü zim aranlısda oturmak için ba'a müracaat gtüleri Budin KA ları kol ağaçiarm gövdeleri — gidi DONUJUŞUM © Buna Guy dalnak lâ am! Bir tanesi de tuhaf bir zek! Hele c: vize e bü bo sürüyor! Belki bü usulü bizm köpzli re de öğe! Biri kraliğe Dürügbalanın gözle rim hakkındaki bu sözlerine gü. mekten kendimi alamadığım sı a di gayet sısman bir iki kadırır yama yaklaştıklarını o hayrele gördüm. Bu fıçı gibi kadın'âr ikisi de hiçbir şey söylemeden çar maklarını uzatıp gözlerime sürn.e- ye kalkmasınlar mı? Evvelâ bu kadınların gözle i- mi çıkarmaya kalktıklarını zanı e. derek geri çekilmiştim, Fakat bi- W gören Dumgbela kadınlara çı- kıştı: — Çekilin bakalım oradan! 73» Ve nutkuna devam ederek d. ki: — Eğer bu köpekleri hiçbiri: kadul elücsoeiis Dizim Laval i terle bunları derhal ormanın dı; 2. tsına allı. mız. Yok eğer içinizdın Ddiriz kavul edürsunğ o yam alırsıaız! Şayet birgaçınız bird İsterseniz hergün birinzde kar caklardır! Bunun Üzerine demin parmak larue gözlerimin buyastıi iu) © neye aluzan şişman sadımlardın birisi peltek ve şaşılacak c€ te ince bir sesle, (âdeta düdük gi- bi bir ses çıkararak atıldı: — Dumghalal, dedi, Bentu gözü boyaı köpeğin yalnız bir gö- dünü isterim! Hayrete bu dişi fıçıya baktım. Ne demek isted'ğini alıya - mamı-tım. Bir gözümü istemek ne demek? Öteki gözüm ve ben ne olacak tım? Öteki şişman kadm da atıldı: — Bea de öbür gözünü. Dedi, Sonra içlerinde en zâyıf ola'ı İskat adeta bir rahip gibi sakil ları en uzun olan kadın iler'e'i Beni göstererek: —Bu adam bir kadındır! diye bağırdı. O vakıt bütün kabile kır dınlarımı müthiş bir hayret ve hiddet kapladı. Hepsi hiddetle - nip beni süzmiye başla * dılar, Zayıf ve sakallı kadmsa in ve etrafı çürümüş gözlerini flar fıldır döndürerek: — Bu kadın hile'ile bizim ara mia gin erketlerimizi kaka . tacatır!. İhtimal Wi büyü yap * maa gemiştir! Eğer hakikat » “arsa, ki ence muhe'ceet , onu zehirli yılanlara soktürz gebe. neuyiz! uye bağırdı. Keçi sakallı kuru kadın bur ları söyerken imüwuğ bu hidde sapır sapır da titriyo.du. Adeta (hel) deseler kadr rime atılıp beni boğazlayacak biydil. Fak:t bu kadının ortaya at w it'samı hayatımda ilk defa iş — yabancı köpeği ürkütmeyin! Gö :8| miyordur' “evret'e kabile kadı nün boyasına sonra bakarsınız! diye bağudı. ŞA Wanm ne yapacaklarını seyret - me'teyiim. (Devamı var) KA Iki k — Emriniz? ? — Bir hste, lütfen. Haysiyet samvı vakur bir dı. Sonderece ağır ve ciddi bal, Zayıt, aze traş olmuş, «bi sesi yem ütülenmiş; heybeui bir hali vardı. — Dinle! — E.endim! — Ordüve... — Evet, bayır. Ordöve ve rakı geldi. Yedi. İçti Sonra listeyi eline alarak bir göz sesâirdi, tekrar birakti: — Garson! — Şundı, bayım. — Tavuk nasil, iyi mi? — Evet. — iyimi? Ciddi söylüyor mu. sun? Garson böyle bir vaziyette ya lan söyliyemedi. Kibar müşterisi nin kulağıma eğilip teminatla fasıl dadı: — Sim gelmez, bayım. adam — Beyi güzel mi? — Taze bayım. — Görebilir miyim? — Hay hay! Hemen şimdi. Biiaz sona garson bir tabak i | sinde iştah açan bir iki basbun.| ya getirdi. Kibar müşteri onla-s dir yüz aktı, hafii bir tebessümü garsona munauniyetini bildirdi wn büyüklerinden iki tanesini vada pisirmesin: emretti; — Vânat çabuk ol. — Peki, bayım, — Bira da getir. — Bir bardak, duble mi? yok | mu? Bir Şişe getir. — Ba"a neniz var? — Bddmem'arımır' var, barın — Gilzel. Bana dört tane pişir — Izgaa mı? —Tere'h ederim, Pişmüş, kıpkırmızı Laldarcınlar ge! di; hava bunların kokustla doldu O Karr ki, diğe: mz lerlain burnu dayanamıdı, Hattâ kumu fasulye yiyen biri ka.akterislik bir hare- *etls kişnedi. Kibar mfişteri kıs kanç bakışlara ehemmiyet ver - meksizin, bıldırcınla ı birer birer temizir li. Sofra: — Garson! —Şimu evim — Daşka e yiyeyim? — Ne arzu ederseniz, bayım. — Hal İtavs var mi? karışık isaretler | yer ker, daha dik. — Onu bulduğmuz ve kaçak eşya listesini bir katie okuyunuz. — İneilir ka 'katürü — Lder acaba hana ydı? İstikbalin meşhur diktatörü; yedi sene evvel henüz nüfuzluca bir part lideri iken bir akıl hastalıkları hestahane 'ni gezme- ğe gitelşti, Partisinin kararetli bir taraf- tanı hastahane direlsörü onu gezdiri- yor ve izahat veriyordu. Hasta ırdan biri” | ni gösterdi: — Bu adam kendisini Napolyon sanır. A bıraktı — Bu da kendi.ini Kayser Vilhelm zan neder, dedi. Direktör, muma alarının en iyisini, en sonuna saxlayan br varyete rejisörü guru, riyle ziyeretin sonlarıza doğru: — Ey lider, deri, şimdi müsaadenizle hastahanemizin en şayam dikkat altı hasta- sını güstereceği.n. Ayrı bir paviyo sa gittiler. Direktör bu. radaki odalardan birinin kanımnı açtr. Parti Jideri hayretisn ağzr acık keldı: İçeride kemilaine (şaşılacak derecede benziyen altı hasta el Ps» de sadece çehre itibariyle dı fil, barekât, gözlerinin hiddetli bakışı, hattâ saçlarınım kesilişi ve perçimlerine varın: ıya kadar liderin eşi idi, Direktör iftikar'a söylendi: — Ne kadar moşhur olduğumuzu bu vesileyle de anlay: bilirsiniz, ey lder, dedi. Haztansde ancak bir Napolyon ve bir Kayser mukallâ var. Halbuki sizin mu - kallitleriniz tam lt tazel Kayöcri ve Napolyonu bile g Parti lideri dü: * başkalarının öğrenmesini şey olmalı kiş — Bigi bu heştslarla yalnız birakımız, dedi, Kendileriyle konuşacılım, Dediği gibi yaptılar. Lider hastalarla Merak ettiği ve istemediği bir ps Gene gar delerek Mis Biwybay?. - ingiliz karirj türü — dışa.ıda bekliyorlardı. Fakat velcit geçi, yor, lider dışarı çıkmıyordu. Nihayet me rük ederek kapıyı açtılar. İçzrideki yedi kişi hararetli bir müsahe. nızt. Direktör seslendi: — Ey liderimiz, dışarı çıkmak İstemiyor musunuz? . tiyorum! | liler, benzeri hast la karş hakiki Hderle mukşillitlerini Gl De edeteklerdi?, irektör ve dektorlar d rel Ter, m ı.k bir küre göztiler, biri parti lideri olarak serbest bım kula, 8. apıl — Maale.et, bitti, —O halde bana biraz püre ve kebap getir. -- Kebap mı? — Evet biraz kebap, daha döoy. i n çünkü... Ve, bir şişe daha ara getir. — Hay hay, bayım... Garson gitti, Biraz sonra kebap ve bira ile çeldi. Rahat ranat, bunu da bir çır - pıda temizledi. O ne iştah öyle, nazar değmesin! Garson onu Sey. rederek seviniyordu. Bunun gibi iyi ve kibar müşteriler pek nadir. di. Peynir de ısmarladı; sonra ye" | miş de getirtti. Yalnız, Karnı ha. içe şıştığı için her halde onu ra- hatsız etmiş olacaklı ki dikkatli bir hareketle kayışmı gevşetti, Ceplerini aradı, cigarası yoktu. — Bir paket boğaziçi, lütfen, Garson onu da dakikasında ge“ tirdi, Müsteri, cıgaraşnı içtikten sonra tekrar seslendi: — Garson! — Şimdi. — Hesabım. —P , Dayım. Garson, beyaz caketinin cebin » den delterini, kulağından kalemini aldı. — Şimdi... Barbunya kırk, bıl- dırcın kırkbeş, kebap onba,, iki şişe bira kırk V.S, V. S, yekün yüz elli beş, on da bahşiş yüzalt- mış beğ, Kibat müşteri, tenbel bir hare » ketle elini cebine soktu, ve... w Telâş eserleri gösterdi... — Neder? — Cüzdanını evde unutmuştu. Ben merak ettim, bay hâkim; fa- kat o kendine gelerek bana: “Şimdi işin yok galiba, dedi; şuradan bana bir taksi çağırrver, evime kadar gidelim, orada sana ikiyüz veririm.” Ben ustama ha. ber verdikten £ nra memvuvetle koşup bir taksi getirdim. «imiz arabaya bindik; Kurtuluşta bir apartmanın kapısı önünde dur - luk. Bir dakika burada bekle, de- di. Een bir saat bekledim. O sıra. da şolör, taksi parasını benden istem'ye başladı; taksi seksen ku- ruş yazmıştı. Otomobilden indim. Apartmanın kapıcısını görerek va. ziyeti anlattım. Kapıcı gülüyor - du, Ben ölkelenmiştim: — Niçin gülüyorsun? — Nası! gülmiyeyim? Apartmanın ikinci bir kapısı daha var, seni kafese koymuşlar! Evet, bay hâkim, deni kafesle- iler, Olup biteni şoföre de anla. tınca benimle alay etti ve seh ça” Zırmadın m? — Ve, kavgaya mı tutuştunuz? — Bu bana tecavüz etti, — Vurdu mu? — Hayır, bana: Aptal, meseleyi açkmalıydın, diyordu. Paraları da venden istemekle ıstar etti. Şolör çağrıldı: — Neden buna küfür ettim — Hak ettideondan. — — Ama kabahatı varmıydı ki... Vaziyeti kavramalıydı, bay hâ. cim, Adam yeyip içmiş keyi etmiş, üstelik ot" o “le de bindi. Bina - nın İki çıkış kapısı vardı; arka ka- pıdan sıvışacağı belliydi. Kabahat. li ben miyim. İnsan biraz da açık- göz olmalı, değil mi ya? Muhâkeme mürtül vaziyete düş. müştü, C*za mr vermeliydi garso- na, müşterisi aleyhine dava açma #mi tavsiye ederek ikisini de ser « best bıraktı, Garson düşünceli, canı sıklım İ odadan ayrıldı. Fakat sokağa çı - «ar çılzmaz solör yakasına yapıştı. — Bana bak, benim paramı ve. seksin, işiten mi? Yoksa, yüzünü paramparça yaparım. Garson, bu tehdit alımda, kibar müşterisini bularak parayı alabile- <ğl ümidile şolire seksen kuruşu vermeklen başka çar: “ulamadı.