22 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

balığa bakarak! Diye şaşıp kalacaktır. miyecektir. sembolü selâmdır. rilir. sıtası değildir. Selâm vermek medeniyeli ve medeniyetin selâmı Yazan : İR ecnebinin İstanbul sokaklarından geçerken hayret etme, mesi kabil değildir. Bu ecnebi, kaldırımlardan akan kala- — Acalb! Bu memlekette hiç kimse klimiseyi tanımtyor mu? Zira hemen hemen kimsenin kimseye şapka çıkar — dığını gör- Halbuki Âvrupa şehirlerinde sokak medeniyetinin en büyük Şapkalar mütemadiyen büyük kavisler yapa- rak: başlardan çıkıp durur. En ufak yol verene, en ufak bir İn. sanlık ve nezaket gösterene derin bir şapka hareketile selâm ve- Her teşekkür ve pardoma selâm refakat eder. Kadmlara ve- rilen selâmsa İstisnasız en büyük hürmet jestile, yani selâmm aza- mi resmi hareketiyle eda edilir bir vazifedir, Bizde, şapka selâmına dahi bir alaturkalık sinsi sinsi girmektedir. Başı. mızdan şapkayı çıkarmaya blile üşendiğimizi gizlemiyoruz, İşin çıldırtıcı çirkin tırıhyıı şudur: Şapka hemen yalnız ümire ve patrona yerlere kadar çıkarılr- yor, Bu kandilli temennanm yine yercağızımı buluvermesine doğru hir harekete benzediği için daha elim, Baylar! Türk gibi cedlerindenberi demokrat bir millette selâm yalnız insani ve manevi bir hediyedir. Asla bir rüşvet veya riya va- Selâm vermek medeniyetini ve medeniyetin selâmmı takdis et- #aşaderürcREERE H. DALKILIÇ denebilir ki, (Vakıt | Asım Us, “Londraya giden he- yet,, başlıklı makalesinde, Türk 'mallarının İngiliz pazarlarında sa- ftışını kolaylaştırmak için — müza- kerelerde bulunmak üzere Numan Menemencioğlunun riyaselinde Londraya bir heyet gönderilmesi münasebetile Türk - İngiliz ticare- tinin şimdiye kadar geçirdiği saf- haları Aanlatmaktadır. — Muharrir, Türk « İngiliz ticari münasebetleri- nin kliring sistemile inkişaf edeme- diği görülünce başka bir çare aran- dığını ve düşünülen — tedbirin de kliring sislemi yerine serbest dö- viz rejimini kabül etmek ve ayni zamanda Türk malları ile cihan pi- yasası arasındaki fiyot farkını kal- dırmak için ihracat mallarına prim vermek olduğunu ve Londraya gi- den heyetimizin başlıca — vazifele- rinden birihin de bu yeni sistemin fatbik şeklini kararlaşlırmak olaca- ğint kaydediyor. Asım Us, Londra- ya giden heyetimizin — karşısında, harici ticaretini devlet koöntrolüne almış ve bu itibarla harpten evvel- kine nisbelle bu mevzuda daha sa- Hhiyetli bir İngiliz hükümeti bulu- nacağını ve yapılacak anlaşmala- rın Fransızlarla girişilecek müzake- | gelerin neticelenmesini de — kolay- — Taştıracağını tebarüz ettiriyor. V iYeni Sabali Hüseyin Cahit Yalçın, — Alman gazetelerinin Türkiye aleyhindeki peşriyatını Mmevzuubas ederek bu- — nün sebehlerini araştırıyor ve baş- lıca sebebin ilkbaharda Türkiyenin İngillere ve Fransa — ile bir yar- 'dim' beyannamesi İmzalayarak Bal- kanlara doğru çevriten müthiş Al- man akınını durduıııı. oHıılnıı. Türk matbuatının ııbehivel _'veı'll- mediktçe Almanya ılqlıinde hıcbir şey yazmadığını, yapılan — neşriya- tın sâdece ÂAlman iftira ve hücum- | — darına mükaheleden ibaret DBulun- - duğunu kaydediyor. Yazan: Nezihe MUHİDDİN — 42 — - İhsan yumuşak bir tebessümle — yaklaşmıştı: ş — — Geldim işte! Ne söyliyecek- — tin bana? Zeynep titriyen dudaklarını -| — Birdi. Cevap vermek lâzımdı. Hal. — buki baştan aşağı titriyordu. Şaş> /|kınlıktan gözlerini kapıya çevirdi. Sami sinemadan içeri giriyordu! Zeynep bir saniye içinde değişi- © verdi, | Derkel yüzüne taktığı şakrak — bir gülüşle ona doğru koştu. Sa- mi kendine doğru koşan iki saat- | Hik sevgzilisinin koluna girerek l0- - calara doğru yürümeğe basladılar. Zeynep bir aralık arkasına dönün Muhartir, Türk matbuatı ve el- kârınmumiyesinin siyaset — saha- sında görülen Alman — metodlarına taraftar olmadığını, Türk matbua:- tının takip ettiği büyük insani ide- aller namına Alman siyaselini red ve takbih ettiğini kaydederek şöyle diyor: “Türk hükümeti vekayi karşısın- da bitaraf kalabilir. Yahut, bitaraf- lığını ilân etmiyerek, harbe iştirak etmemiş bir vaziyette bekliyebilir. Burası hükümete ait bir meseledir. Fakat Türk matbuatı, gözü önünde cereyan eden siyasi hâdiseler kar- şısında vicdanında duyduğu aksül- amelleri büyük bir — samimiyet ve hürriyet dajresinde .fade, celmeği |.. valanlarına ve medeniyet dünyası- na karşı bir borç telâkki eder.,,, Hüseyin Cahit Yalçın, Tütk mat- buatının Almanyanın — bendesi ol- madığını, hür ve milli birer organ olduklarını, vatanlarile beraber bir de insaniyet ve hak mefhumu ka- bul ettiklerini yazmakta, nasyonal sosyalizm gihi yalnız maddi kuvve- te tapan, insaniyet mefhumunu İn- kâr eden bhir tesekküle bu kadar mv tiane boyun eğmek dalâletinin bizi Alman milletine acımaktön ve on” sevmeklen menedemiyeceği — gibhi Alman milletine de basındakilerin fena hareketleri- ni mazur gürmemiz ve hele vatanı mizı müdafaa vazilesinde tereddür ve ihmal göslermemize hiç de bir sebeb teşkil edemiyeceğini tebarüz ettirmekitdir. Cumhuriyet Yunus Nadi, Alman alansının bir haberin tekzibi — münasebetile Türk eazetelerine yaptığı tecavlz- den beahsetlmekte ve bu hareketir çirkinliğini kaydetmektedir. Tan M. Zekeriya Sertel, Bı yda- ki bütün siyasi y in “Bulgearis: tan üzerinde temerküz etliğini kay- dederek bu vaziyet karşısında Bul- ce İhsanın çirkin bir gülüşle başı. nı sallryarak onlara baktığını gör- dü, Sami çatık yüzle bıraktığı sev- gilisinin bu iltifatı karşısında şı- mararak onü locaya çekip kucakla mak istedi. Kız derhal onun kol. larından sıyrılarak : — Hayır! - dadi - Olamaz. — Niçin olamaz? — Sinemada böyle şeylere mü: saade edemem. — Peki öylese gel beraber otu ralım.. — Kabil mi hiç? Benim fem var. Bırakınız beni, Sami deminki iltifatlarla bu cit di hareket arasında hiçbir müna- sebet göremiyordu. Kızın elini da- ha sıkarak: — Öryleyse söyle bana Zızı ne zaman size gelçceğim? — Birakmız *" İişim var! — Söyle ne zaman? — Bilmem.. vazi: KUN | c M i İA gl B SI 1 lll öR YA aa e ei a muhbabbetimizin | Veli Lütli Kırdar dünKöstenceden hareket edemedi Fırina ve yağmur Daha bır kaç gün devam edecek Bayramdanberi Romanyada mi . safir olarak bulunan ve tetkikler yapan vali Lütfi Kırdar, dün Bükreşten büyük bir tezahüratla ayrılmıştır. Vali dün akşam — Köstenceye gelmiştir. Fakat denizde fırtına bulunduğu için valiyi — şehrimize getirecek vapur hareket edeme- miştir. Fırtma dürür durmaz ha- reket edileceği için gehrimize ne zaman geleceği belli değildir. Acenteden yaptığımız tahkika. ta göre, vapurun bu sabah hare- ket ettiğine dair de bir haber gelmemiştir. Fırtına devam ediyor Birkaç gündenberi denizlerde fırtma devam ettiği gibi şehri, mizde de havalar bozmuş ve dai- mi yağmurlar başlamıştır. Yağ - mur dün gece yarısmdan sonra şiddetlenmiş ve muhtelif fasıla - larla bugün de devam etmiştir. Karadenizin ğgarb — kısımlariyle Marmara ve Ege denizinde de fırtına şiddet kesbetmiş, bütün gemilerimiz İcab eden tertibatı al, dıklarından hiçbir kaza olmamış- tır. Bvvelki günkü şiddetli rüzgâr - dan Heybeliada iskelesinin çatısı uçmuş, iİskeleye bağlı olan Kma- hada vapurunun üzerine düşmüş. tür. Vapurun direkleri, kaptan köşkü ve tenteleri hasara uğra - mıştır. Yağmur ve fırtınanın bir kaç gün daha devam edeceği rasat- hane' tarafmdan göylenilmekte - dir. İzmitte kar devam ediyor İzmit, 21 (A: A.) — Birkaç gündenberi devyam eden yağmur- lardan sonra senenin ilk karı dün civarm en yüksek mevkli olan Koltepeye düşmüştür. Bitlis karlar altında Bitlis. 21 (A. A.) — Son gün- lerde devamlı surette yağmakta olan yağmur dündenberi kara çevrilmiştir. Her taraf karla örtü. lüdür, Münakalât kısmen durmuüş- tur. N —— z Ticaret sarayı için temasa başlandı Evkaf tarafından Eminönünde yaptırılacak “ticaret sarayı,, için belediye ile tamasa — girişilmiştir. Belediye burada evkafa — büyük oihetııdc ol- düğuünu taıarü: emı'iyor x AAA * Onlar ya - locada yarr dışar. da konuşurlarken Lili acele acele — Zizi Zizi « diyerek yanlarına geldi. Zeynep Samiyi Ioczyı iterek Li linin yanıma geldi, — Zizi seni aşağıda bir kadın bekliyor. — Nasıl bir kadın? — Yaşlı babayani bir kadın. Zeynep şaşırmıştı: — Ben hiçbir kadın tanımıyo- rüum! - diye kekeledi - Lili onun koluna girmişti: — Bravo Ziziciğim, — İşte tam istedifim gibi yaman bir kız öl- dun, İhsana yaptıklarını gördüm. Zeynep telâşla sordu: — Nerede şimdi İhsan? — Arkanızdan homurdana ho- murdana çıkıp gitti. Şimdi göre-| ceksin nasıl köpek gibi etrafmda yaltaklanacak, İçinde bir serinlik — hisseden kişi de yaralanmızstı, Zeynep: H A B E R — ÂAkşam Posrası 22 İKİNCİTEŞRİN — H izdiham kurbanlarının mesulleri aranıyor Dün ikinci Ağırceza mahkemesi şahitlerden bir kısmını dinledi Ebödi Şef Atatürk'ün aziz na. aşları Dolmabahçe sarayında hal- kın ziyaretine tahsis edildiği gün- lerin ikinci geçesi, fazla tehacüm olmuş ve fena idare yüzünden bi- ribirine giren halk kapıların bir. denbire kapanması yüzünden © - zilmiş, on bir kişi ölmüş, birçok İnzıbat kontrollarını ihmal ede rek ölüme sebebiyet verdiği iddi- asile eski İstanbul polis müdürü ve şimdiki Çorum valisi Salih Kı- liç ile müayvini Kâmran İzmit a. ğirceza mahkemesine - verilmişler ve mahkeme taralmdan isticvab edildikten sonra İstanbuldaki şa- hidlerin burada dinlenilmesi ka - rarlaştırılmıştı. i İkinci ağırceza mahkemesi dün şahidlerden bir kısmınmı dinlemiş- tir. Mahkemede Şalih Kılıcın ve, kili Sedadla maznun Kâmran ve vekili Suad Ziya da hazır bulün: muşlardır. İlk şahid Taksim komiser mü- avini Fevzi Ersan şunları söyle- miştir: “—4 Bence hâdiseye ahalinin tehacümü sebeb olmuştur. İnziba, ti temin için bulunan dört yüz polisten herbirine hemen hemen bin kişiyi idare etmek düsüyor - du. Muavin Kâmran çok sıkı ted- birler almıştı. Kendisi sarayda bu lunuyordu. O sırada ö kadar ka- labalık bastırmıştı. ki, kendisinin dışarı çıkmasma hiçbir suretle im kân yoktu, Atlı polisler emre hazır â&, yorlardı. Salih Kılıç başkomisere halkı dağıtmasımı söyledi. Fakat kapıların nasıl kapandığını gör - medim. i İkinci gün alıman tertibat birin © çünden daha sikiydi, fakat bunlarla hâdisenin önüne geçile- mezdi.,, Kadıköy polis merkezinden Na- ci Erdoğan da, vaka gecesi arka. daşlariyle kol kola vererek zincir kurduklarını, nihayet kollarmın kuvveti kesilerek zincirin kırıl- dığımı, kendisinin de dereler gibi insan cereyanı arasında, a- yaklar altında sürüklenerek altı gün hastanede yattığımı söylemiş, ö gece Salih Kılıcın: “.—— Alman tedbirler muvafıktır, yarın da de- vam olunsun!,, dediğini işittim, denikştir. Son olarak diı.leıllen mütefer. rika komiserlerinden Salih Sabri de şunları söylemdetir: “— Kalabalık sasat 20 den son- ra artmıştı, yarım sa&t sonra Sa- lih Kılıç geldi. Sarayın içinde on beş bin kişi, dışarda da altmış bin kişi toplanmıştı. Salih Kılıcın © gün alınan tedbirleri görmek üze- | re en büyük âmir sıfatiyle gelme, si lâzımdır.,: demiştir, Salih Kıhem vekili bu sırada söz alarak müekkilinin o gün A- tatürkün naaşını nakil için topla- nan komisyonda bulunduğunu söy lemek istemiş, fakat reis bunun esasa taallük ettiğini, İzmit mah- kemesine söylemesini ihtar etmiş ve diğer şahitleri dinlemek Üzere başkâ bir gün tayin etmiştir. Halida Edip Üniversite Ingilhiz - edebiyatı profesörü oldu Üniversite profesörler meclisi- .'n dünkü içtimamda, Halide E- dibin üniversite edebiyat fakültesi İngiliz edebiyatı. — profesörlüğüne tüyin edilmesine karar veriimiştir. Hait Üreke Otuz yaşında bir -adın Başı parçılanarak öldü Cağaloğlu hastanesi operatörle. tomobili ile Fatihten geçerken ö. tomobili ile aFtihten geçerken ö- nüne çıkan otuz yaşlarında bir ka- dıma çarpmış, kadın, başı parça. lanarak ölmüştür. Kadının hüvi- yeti henüz anlaşılaâamamış, müdde- iumumilik tarafından tahkikata başlanmıştır. ——0 ——— Nakiller ve tayinler p Tahran büyük elçiliği müste, şarlığını tedvire memur Şefik Se. lâmi merkeze naklolunmuş, İzmir muhasebe müdürü İbrahim Heki- moğlu da vilâyet defterdar mua- vinliğine tayin edilmiştir. —— —— Tütün tüccarları Ticaret Vekilinin reisliğinde toplandılar Tütün piyasasında —düşüklüğe mâni olmak için tütün tüccarları dün Ankarada ticaret vekili Naz- mi Topçuoğlunun riyasetinde bir içtima yapmışlar, alınacak tedbir. leri görüşmüşlerdir. Ticaret vekâleti üzüm, — fındık ve saire gibi mahsullerimize de daha geniş satış imkânları temin etmak için çalışmaktadır. Anahluî zelzele Dün Anadolunun muhtelif yer. lerimde zelzeleler olmuştur, Sar- smtr bilhassa Gümüşhane, Gire - sun, Erzincan, Ersurum, Elâzizde hissedilmiştir. Hasar ve imsanca zaylat yoktur. Dikilkde de bir zel, zele olmuştur. w& K DEBİi — Hani bir kadın geldı dun, nerede? — Aşağıda soyunduğumuz yere oturttum. O tarafa doğru gittiler. Aralığa girince Zeynep hiç tanımadığı bol siyah mantolu başı siyah silonla örtülü bir kadınla karşılaştı. Ve ne istiyorsun gibi afal a.al yüzüne baktı. Kadın nazik ve — mahzun bir gülüşle: — Zeynep hanım yavrum - de- di - Beni tanımadınız mı? — Ben diyor'l Mahmut Selâmi paşaların kallası-| yım, Birkaç defa beni görmüştü- nüz. —İ!! çe — Tanıdmız — değil mi kızım? Size evinizden haberler getirdim. Hem de yalvarmağa ge'dim.. Zeynep başını azametle kaldı: 'arak! ' — Benden ne istiyorsunuz? . diye mırı!dandı * —- Ananız babanız âok ağlıyor lar. İltisi de tanmmıyaak hale geldlier. Bizim küçük hazımlar on ları teselli etmek için paralanıyor- OB Zeynep bir istikrah jesti yaptı. Kadın devam ediyordu: — Babanız şimdiki halde size karşı çok hiddetli. Bizim doktor o. lan küçük harim babanızın has- siz; birkaç defalar onu affet diye — Yalvardı mı?? — Evet yalvardı.. Zavalir ihti- yar ağlıyarak artık onu ı“_- diyor. Diyor ama bir kera y görse gevşiyecek., Bizim hanım' da böyle söylüyor.. | yet karar verdik sizi almağa gel- dim, Haydi benim güzel yayrum.. Önüme düş de gidelim. Buraları sana yakışır mr hiç? Ama bir cahil lik oldu.. unutulur gider.. Zavallı ihtiyarlar da âAfur, günlerinde dert te’u?ğmrtu!uriu (Devamı var) vi AKSAM POST A Sahibi ve Nn"'d Hasan Rasim Vİ: .’.2'4..’3.35... Zi Telgral edetti 5 İSELERİMİZİN derslerinde, eâğ” ş rin - edebiyat derller lönen gayeyi temin © te - okutulmasına im!!” gıîf ı kanaatindeyim. debiyatımız bizden çofa Ha miştir; hele bugün mek ye ? deki çocuklar için "e bancı bir şey olmuşt çit Bir kere dili bızîım Yi.'.kek smnıflar taleb lâzrm gelir, daki kelimeler bugun olanlar için de va.ba!lm di? Elbette yabancı İ millet hiç bir zaman © le konuşmadı. Ancak ceki nesillere ve b ö kelimeler kulla.n! retildi. Bizim icin ed zel dil o kelimelerle Ys biz kitabet va.zıfelerlmo tâ ilk makalelerimizd? tîiı' leri sıralamağa hevt3 günün çocukları için ÖY Onlar divanlardaki sırf divanları anl rcnecekler Buna dâ "w ' ler; daha doğrusu Ögfe w S'ıdoce derslerini haz'T jrl tihan geçmek için gr;;n” sonra unuturlar, — KN dis” şünelim: biz, vaktile kelimeleri kullanmıya unutmadık mı7,.. Divan edebıysı.trııdl!-“'l ri içine sindirmemiş Wil _ytl senin, divanlardaki 5" gp yarak, zevk alarak © Bi imkân yoktur. Ö gürle edilmeğe de gelmez; kım lâfz sanatlerine tikleri için, tereüm hirlerini kaybederler- tuî , Ö kendi gartları — içinde w ğ y '; rer harika denecek oldukları inkâr — edileP w ; şunu da bilmeliyiz Kİ f anlıyabilen, tadabilet vonrt * son nesiliz. Bundan tük fE zevkle okuyacak tek biliri mütehassıslar yetiş© sil, hayır. » Divan edebiyatı dil bakrmından aeğil: mından da uzak bundan sonra ondan gıdasmı alamayız. lot gibi sevebiliriz; için zarurt bir şey A Hayran oluruz: bir bir Japon Nö'suna, b"sig. tesine hayran old rimizin, gerek dağ'l'“w ; gerek tercüme ıur::ı;d., j İ smm, edebiyat d Ü.’; 4 nen hizmeti ifa ©& 4 kanijim, O halde ede rini ıslah için ne Bence bir tek çart nanca ile Latince.« zun bir meseledir. Mf- îğâ—_ & borcu Senelerdenberi mMU de istimlâkler yap?fl emlâk sahiplerine dÖ lira borcu kalmışti!- çeye konular yüz OtUZ ge lira ile borcun bir % ğ geriye kalanlar da göleti vi M verilecektir. htell yfli GA çe AA aA a ip h K ",l k ga Li KA y di d ,;â# "”îa# ! 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: