> nd i mm, Alman istihbarat ş AN E& ARE ee nk eN si > ilen, ii İZ muhatabına birdefa Re baktı. Haym, kaba Adam çehresi altında İâmatir o biriydi. irak bırakıp iğ & derin bir hissi sava” ve samimiyetle söylü. yaz ona hayranlıkla , yin Bu adam kim olursa aile alelâde biri değil PR * at ben hep kendimden m. “Sizin projelerini; İN ES) poojelerinis rig çay içerken atâl- e kaldı, vermeyince N Vive etti: e üzere, Alman tabi- a unmasındarı bilistifa. Gsüsluk © teşkilâtına şeri ik defa olarak çe açmak © ihtiyacımı " “Ben Alman sivil Fakat aslen Fran ay Sin hakikatte Fran: İSA ediyorum. , © kıratta ve vazi" v için (affedilmez İş a. Bulunduğu mes. ' P ö ve lüzumsuz her il, olacak bir ihtiyatsız” Me İçinden gelen ar ye kendini topla* Henç kız o başka bir kğ wi. Fakat'bu bir 1x Elimede öyle bir ser- İ çe Slutuayal seziliyordu NE bir darbe yemiş İ a hiçbir te olduğu gibi görü. a meni; şt. 8 plânlarını ve mak- müsait mevki- için her şeye kat. Yi yapmıştı. Amir m bile . istikrahını “Franzosenres- iş, eti kazanmıştı. İş ki arazide —Dulunan ye karşı © şiddeti Ni Wmasmı bizzat ken- : bazi sivileri kır.) ii bunları içi sız | kanayarak mecbu- MN Krm iki şahsiyetli : anı meslek arkadaşla. Nk Fransızlara mecbu- else *tmesinin kendisi için ik ay hiç san a »m çok kapalı bir | ii, pitden kimseye bah yaşları onu hissiz, Dir luyorlardı. i Ea on beş sene | ilg etiği o vaziy > elivermesi için a Vi gem e Olmadan çok müba- > talertrmserı. Mei | Sn söylediği bundan m Yordu; e kız; budala. | Yakde, cevap verme” | $ Jsyordu. Aile laym ayağa kalktı. Yüzü gü Miyordu, — Susun rica ederim, dedi, İ- timadmızı gösteren — sal t ve haklı hiddeliniz en müşfik muz. meleden ziyade bana dokunuyor Rica ederim kalkmaynız, ben gi diyorum. Getiç iz ona doğru yürüyor du. Haym devem etti; -> Rica ederim, teşvi edilfiek istemiyorum. Beni dinleyin möt- mazci; eğer burada bir (dakika daha.kalsam suallerinize.her şe. ye rağmen cevap vereceğim. Bu Göğru değil halbuki... Günün bi rinde izahat verebilecek vaziyette olursam bu izahatı size mem niyetle vereceğimden emin Ulu nüz. Çürkü siz im için bir... küçük kardeşsi! , Kaçar gibi evden çıktı. Haym, kolonel v. oOGayyala beraber yediği akşam yemeğin. de dal, ve düşünceli durdu. Bir aralık damdan düşer gibi ve ve konuşulan bir mevzuun neti cesini beklemeden: —Buç'n, dedi, ları gördüm, Fran Vi (Devamı var) (4) Almanca “Fransız yiyen!,, mânasınd... i kan o esrarengiz rüzgâr kulakları Hindistanda dünyanın en eski insanları arasında Şâşkin şaşkin 'ötrafıma bâkmı. yordum. Neisimle harikülâde bir mücadele başlamıştı. Hayri i çindeydim. Bahuranga, ağaç kadın, beyaz top top salkım” çiçeklerile ve o Jüçbir nebatta duymadığım ga” rip, madeni, ; bayıltıcı. kokusile gözlerimin önüne gelmişti. Onu, üzerine kapanıp koklar mak argsu, çılgın bir ihtiras gi. bi damarlarıma yayılmıştı! Evvelâ, bu zaptedilmez . arzu” | nun birdenbire yüreğimi — östilâ | edişi karşısında, hayret ve deh- şekle: | — Acaba Hintli sihirbaz be | ni büyüledi mi? diye budalaca. sına düşünmeye mecbur Olmuş tum, Hükat güneş iyice çekildikten #mra; Hindin kadife rengi, yu" | muşak karanlığı etrafımda titre meşe başücığı (vakit, gece bir aralık koklamış olduğum Balar Tanganın o garip kokusunu tek- tar koklamak iştiyakını delice, | mukavemet edilmez bir hümma ile hissettiğimi, bu arzuya gula | vemet edemiyedeğimi anladım, O yakit, bütün tüylerim diken dr.| ken oldu. Başımdan doğru, âdela beyni" min ederini .üşüterek esmekte O mı uğuldattığı ve bana düşünmek imkânı berakmadığı halde henüz ilim Diş Mele Grip, aş Nevra!!! Kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal günd keser. İcahında Her yerde nullu kutuları rsrarla isteyiniz. bi si e 3 kase ahnabilir Masa! m Yazan; L. Buseh 35 yılımı vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyabı Beyaz ağaç kadını dayanılmaz bir arzu ile Özl&meğe başiıamıştım muhakemem yordu. Buha * Rutiye aklıma gelmiyordu. Ona Bahurangayı bir daha gör miyeceğime söz vermiştim. Halbuki, şimdi, akşamın Toşlu- Zu basınca vs beni Buha » Ruti- nin garip ormanından ayıran gü. neş çekilince, ağaç kadını kokla” anak, dallı ve şiçekleri Üzerine kapanıp owun o gaşyedici koku Sunu uzun uzun koklamak ihtiya” cı birdenbire rahuma bastırmış, tekrar avdet etmişti. Oh! acaba bu (sabah çan? burcundan geti. rilmiş beyaz kadın ağacının tesiri altında bon de Buha - Rutinin| vaziyetine mi (düşmüştüm? O- mun kokusunun zebünu mü olu- yordum? 3u fikir, beni tepeden tırnağa Eye ürpetmeğe kifayet etmiş ayakta durabili verdiğim sö? Taşan, etrafıma © sersem Ser sem bakmarak, içimden tasmak. ta olan bu yılın araya mukave- met etmeye uğraştım. Fakat aka Dir idetli bir kriz geçirme basladım. Bütün vücudum kaşkalı kesil. mişti, Yüreğim trpkz, Bahurango nin kokusunu aldığım zamanki gibi, bir yaprak gibi titriyordu. Birdenbire bütün muhakeme mi kaybettim, Adeta bir o rüya haline zeçmiştim, Ve ellerimi, sanki bir şeye çar” pacakmışım gibi öne doğru uza. tarak, âdeta nefes alamıyı şum, boğuluyormuşun dime hâkim olamadan, İaşgibi kaskatı kesilmiş bir halde Bahuz. | ranganın bulunduğu ormana doğ ru yürümeye, yürümeye değil, sürüklenmeye başladım. Bahu- rüntanm bütün bütün muhayyr leme ve iliklerime yayılmış olan garip kokusu beni âdeta korkunç *“ bie mıknatıs gibi, akşamm karan ormana doğru çekmeye başlamış. tı. (Devamı ver) Boşanma kolaylaştırılmalı mı? Fala inanır mısınız Yemek bitmiş, xahveler mişti, Vakit geçirmek için kes bir şey teklif etti: — Gramofon çaisak? . — Yeni pik var mı? Eskilerin hepsinden gına geldi — Radye?. — Isık sesi dinlemek için mi? — O halde Rukiye iskambille fallarımıza baksın. .Şayanı hayret kehanetlerde bulunuyor. oBen böyle şeylere pek inanmam, saç- iile her | ma derdim ama, geçenlerde falı. ma batığı zaman söylediklerinin hepsi doğru çıkınca fikrimi de. gistirir gibi oldum. Ev sahibi, fal lâfını işidince car sıkıntısını belli eden bir ba- reket yapmıştı. Misafirlerden biri sordu: — Siz fala inanır 'mısınız?. Ew sahibi cevap verdi: — Eskiden inanırdım, fakat şim di inanmıyorum. Bu inanış başr ma öyle bir felâket gelirdi ki! Fal jâfr aşıdınca kendini belli İ elen düşünceli hali şimdi daha ziyâdeleşmiş gibi idi: “Tavrı ve sözleri etrafındakilerde © kadar alâka uyandırmıştı ki herkes va, kit geçirmek için yeni bir oyun arâmağı hemen usutuverdi. Ka- dınlar yeni bir dedikodu mevznu bulmak timidiyle heyecanlı, er- kekler koş bir hikâye dinleye- cekleri kanaatiyle mesakli, hep birden israr ettiler: — Anlatsanıza!, . Evvelâ anlatınak istemiyorda . Ağzından o sözü kaçırarak misa. firlerinin tecessüsünü tahrik et- miş olduğuna pek pişman oldu- ğu belliydi. Lâkin İsrarlar o de reee devamlı oldu ki ,nihayet an- latmaktan büşka kurtuluş yolu olmadığını gördü: — Epey oluyor, bundan sene lerce evve), daha sahtmetli baböm sağken © zaman pek meşhur olan bir falcıya tesadüfen falrma bak- tırmıştım, diye söze başladı.. Menhus kadın beni günlerce si- mirden uylrusuz bırakan bir kım uğursuz teleüllerde “Ahengi bozulmuş bir ailenin yıkılması daha isabetiidir,, Bir avukat böyle diyor. Bir baskasıda, çocukluların kolayca ayrılmalarına taraftar değil Boşanma kol rılmalı mı? anketimize avukatlarımız ve fi. kir adamlazımız lehte ve aleyhte cövap.ar verdiler. fiukuk doktor- larımızda ihtiyacı pekdiğ tn temelidir. Onun kolayca yıkılmasına nasıl müsaade ederiz. Bazı kim anketinize cevâp verirken: Boşanmanm kolaylaştır!” masının avukatlar aleyhinde bu. luur. Çünkü İşlerine gelmez di- yorlar. Böyle diyenler avükâtın yair hanesini bir ticârethane #anretlen lerdir. Avukat biçbir zaman tüc- car değildir. Bıgünkü medeni ka. mınımuzun evlenme > birliğinin siyaneti için boşanmayı zörlaş tracak hükümleri ihtiva etmes! rasmleketin. selâmeti. noktasın- dan faydalıdır. | Ortadaki Oo cocuk ne o ananın her türlü Avukat Übeyt Üner vene de o 'böbanındır. “Çocuk cemiyetin maldır. Bittabi cemi yet, çocuğun ehemmiyetine bina, en, ber türlü fırtınaya O tağmen £# milenin kısa bir kararla yıkık; na müsaade edemez. Zer ortada çocuk yoksa ge çinemiyen karı koceların ayrıl maları benim nokta (o nazarımı göre de faydalıdır... | Genç avukatlarımızdan Übeyt Üner ise anmalacın kolaylaş. masına taraftardır.: — Bence, diyor, evlenme ma- demki bir mukaveleden ibarettir. O halde noter huzurunda yapılan bir mukavele vasi gene noter Kuzurundla bozulabiliyorsa, nikâh memuru huzurunda yapılan ev lenme ahti de gene evlenme me mururun huzurunda -bozulabi!. melidir. Meselâ evsahibi ile kira” cı aralarında bir mukavele yapar İar. Sonra rizalarile mukaveleyi gidip noter huzurunda bozarlar. Evlenmek istiyen kadın ve erkek ter de yidip nikâh memuru hu zurunda evlenmiyorlar O hal de ayrılma kazarı verdikleri 72 man da gidip nikâh memuru hu. zurunda evlenme mukavelelerin teshedebilnelidirler, kanundaki tadi ladım, Sonra & temas şanma va! ı daha azdı; kü kadın erkeğine Minoet'tardı Bugün kadınlara birçok oOşler verdiğimizden. artk kadın erk zarnedi, çün kazanırım,, dü dan ayrılmaktan korkmuyor. He le kadın iyi bir tahsile ği o zaman oayun? nasıl olsa kendim kaza nabilirim.. diyor. boşanmalar da artıyor. Fakat boşanmayı güçleştiren bugünkü meden Kanunumuzun değişmesi de çol ( doğrudur. A- hengi mozulmuş bir tn dağılması daha Kadri KAYABAL ta. | buğune $ İşte ka dırlar | bü ruhi halet içinde bulundukça | ii İki | keşfedip bana du: “Ailenizden biri yakında ö lecek, Hayatmızda imühim bir değişiklik olacak, Sarışın bir ka, drnla evlenecek ,fakat sonra ayr lacaksmız!, » Endişeli günler geçirdim. Pal cının sözlerini unutmak Üzerey- dim ki babam kalb sektesinden 8. lüverdi, Falcınn dediklerinde biri doğru çıkmıştı. Şimdi olsa, “tesadül,, det geçerdim. Fakat '© zaman böyle şeylere İnanmak» tabirimi affedinir, yalnız kendi hesabıma söylüyorum . budalal- ğını gösteriyordum. Ne kadar en. dişeye düstüğümü tasavvur ede- bilirsiniz. Babamın ölümiyle beraber falermın dediklerinden ikincisi de çıktı. Babamın işlerini idareye başladığı mcihetle hayatımda ta- biatiyle değişiklik oldu. Falcının kerameti bu kadarla da kalmadı, Babamm ölümün. den beş sene sonra sarışm bir kadınla, Umranla, evlendim.,, Durdu, misafirlerinden, içen. lere cıgara ikram etti, Kendisi de bir cıgara yaktı, derin hir nefes çekerek dumanın: düşünceli bir tavırla yavaş yavaş savurdu. Ba- Kışları bir noktada sabit, dalgın kaldı, Hikâyesine devam etmesi için bir şey söylemeğe cesaret edemiyorduk. Fakat bir kadın du raraarlı ; — Şimdiye kadar anlattıkları- tuz, fala imanmamağı değil, bili, kis iman etmeği emreder! Hal buki siz... Ev sahibi rüyadan uyanır giy koltuğundan doğruldu, içini çek ti ve cevap verdi; — İnanmıyorum. Keşke vakti İs de inanmasaydım.. Halbe” inanıyordum.. En mesut anlarım. da karımın güzel sari saçli” gözüme ilişince içimi derhal keder kaplar, kendi kenduer “Eyvah! derdim, falcının Gedik. leri acaba doğru çıkacak mx?.,, Karımı şeviyordum.. Ona genç bir mekteplinin ilk sevgilisine, tanışıklıklarının ilk günlerinde duyduğu kadar kuvvetli, çılgın bir aşkla bağlı iğim veher güü falçının dediği çıkacak diye ken dimi üzer dururdum. Böyle üç sene beraber yaşa” dık. Bir gün anıdıklar arasındz yaptığımız bir aile toplantısında karımla dansetmekte olan Cevat isimli bir delikanlının cebinden muntazam katlanmış bir kâğı" parçası düştüğünü gördüm. Ce vat bunun farkında değildi. Ali» da n sonra kemisine verme yere eğilim zamanı, gö züm, açılmış olan bu kâğrttek yazılara ilişince beynimden vuru! müşi döndüm. Kağıtta şöyle ya riliydı “Yarın sant böjte mubakka' beklerim. Sakın gelmemezlik e! we e mi Umrancığım.,, Fevkalbeşer bir tebitle kemi Mi tuttum v i'mdeki firtına mweğe muvaffak oldur nem azapları içinde fec bir göce geçirdikten sonra ertes sah tir iş bahane ede: tek te çıkacağım: söyle dim Maksadım ç gün saat beşte Ce giderek karımla âşı, Lâkin aradar bir kaç saat geçince bundan cay: kendime “mukadde. mez kil, diyor. m beni aldatmarı iderdi. öyle olduğu içindir kadın bunu evveldez sövleyebilmişti Şu baldç onları öldürmekte ne mâna var? İşi gücü bırakarak aylarca sü- ren bir esyahate çıktım. Dört güm zaman keltimdeki yara ' "Lütfen sayfayı çeviriniz. dım. Ke