Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
t ben hep kendımden m. Sizin projeleriniz- I-abart’ 0’1"7* Çay - içerken atâl- du. Yutkundu, kaldı, — Cevap vermeyınce €k ilâve etti: y topallamadığınızı etîe gördüm. Vatanı Frhmıya ""*unmamdan bilistita, Casusluk — teşkilâtına i ilk defa olarak İ açmak ihtiyacımı “Ben Alman sivil #|üy Smdi Alman istihbarat && ediyorum.,, ıçın kendini topla- ? Sinirli ve mah. tim mi? ceht sarfetti. Yü-. dn edersiniz ki bu &r anelere kimsenin Galiba Amerikada iş Tecbur kalatağım. *Benç kız. — başka bir Ü Fakat bu bir kolimede öyle bir ser- sğutuhayal seziliyordu İbine bir darbe yemiş .e Hayatında — hiçbir olduğu gibi görü. zabınr bu kadar şid- ! Miştı. h plânlarını ve mak- eğe müsait mevki- Mek için her şeye kat- , Yi yapmıştı. Âmir | a bile | ietikrahmı Bi “Franzosenires- | ı kazanmıştı. — İş: ,0 ârazide — bülunan ah:“Iz'ıc karşı — şiddetli v asını bizzat ken- &tmiş, sivilleri kır- __— kanayarak mecbü- | -H“Ynun ikı şahsiyetli %hıen Meslek arkadaşla. Tansızlara mecbu- inin kendisi için - hiç san- hğl_aym çok A’“dm kimseye bah- rkaıclaşlaı'ı onu hissiz, ç h a) buluyorlardı. l * Tadamın on beş sene : S ettiği — vaziyetin 4 *divermesi için — bir dSi kâfi gelecekti ît, Ehdisine kızdı. Diş- SOytarı idim, — soytarı Olmadan çok Mmübar ıî“m- takmhmmteti. Hali Salan %yledıgı bundan ıı'ord_n. Genç kız: Orsunuz, dedi. bır itiraftıî bulun- s'ır dakikadanberi _ meşgü'sünüz. ; "'“m istemediğiniz Dir İıen.]ınızı büdala. k% in bunları İiçÇi siz- Bir baskasıda, çocukluların kolayca kapalı bir | Nakleden: Fethi KARDEŞ .laym - ayağa kalktı. Yüzü gi- lüyordu. — Susun tica ederim, dedi. - timadınızı: göcteren — samimi ve haklı hiddetiniz en müşfik muüa. meleden . ziyade bana dokünuüyor diyorum. Genç 'tız ona doğru yürüyor y du. Haym devem etti: — Rica ederim, teşyi edilmek İstemiyorum. Beni dinleyin mat- mazel; eğer burada bit — dakika daha«»kalsam suallerinize her şe- ye rağmen cevap vereceğim. Bu döğru değil halbuki... Günün bi- rinde izahat verebilecek vaziyette olursam bu izahatı size memnu- niyetle vereceğimden emin olu- nuz. Çünkü siz benim için bir... Waçar gibi evden çıktı. Haym, kolonel v — Gayyalla beraber yediği akşam yemeğin. de dalgın ve düşünceli . -durdu. Bir aralık damdan düşer gibi ve ve konuşulan bit mevzuun neti- cesini beklemeden: —-Bugün, dedi, Franma”r Vi! ları gördüm, (Devamı var) (1) Almanca “Fransız yiyen!,, MAÂNASİNÜ,.. lamdar Sinemas 4 ks T a eh . Hitdistanda dünyanın en eski insanları arasında . Yazan; L, Büsech 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Bevaz ağaç kadını dayanılmaz bir arzu ile çzlernege başiamıştım qıa;kıu şa;km eu'ahma bakını. yordum. Neisimle harikülâde bir mücadele başlamıştı. Hayfret i- çindeydim. Bahuranga, ağaç kadın, beyaz top top salkiım çiçeklerile ve o hiçbir nebatta duymadığım ga- rip, madeni, — bayıltıcı-, kokusile gözlerimin önüne gelmişti. Onu, üzerine kapanıp — kokla- mak-arzusu, çılgın bir ihtiras gi. vi damarlarıma yayılmıştı! Evvelâ, bu-. zaptedilmez , arzu- nun birdenbire yüreğimi — istilâ edişi karşısında, hayret ve- deh- şetle: — Acaba, Hintli sıhırbaz be- ni büyüledi mi? diye budalaca. sına düşünmeye mecbur olmuş- Fakat güneş iyice çekildikten sonta, Hindin kadife rengi, yu- muşak karanlığı etrafimda titre- Mmeğe başıacığı — vakit; gece bir aralık koklamış olduğum Balâ- ranganın o garip kokusunu tek- rar koklamak iştiyakını — delice, mukavemet edilmez bir hümma ile hissettiğimi, bu arzuya muka vemet edemiyeceğimi anladım. O vakit, bütün - tüylerim diken di- ken oldu. Başımdan doğru, âdeta beyni- min everini ,Üşüterek esmekte o- lan o esrarengiz rüzgâr kulaklarr mı uğuldattığı ve bana düşıinmek Baş, Dış, Nezle Grıp, Rematızma Nevral!, Kırıklık ve bütün ağrılarınızı — derhal keser. İcahında günde 3 kase al:nabilir Her yerde pullu kutuları 1srarla isteyiniz. ELİR OU m muhakemem — ayakta durabili yordu. Buha - Rutiye — verdiğim söz aklıma gelmiyordu. Ona Bahurangayı bir daha gör miyeceğime söz vermiştim. Halbüki, şimdi, akşamım loşlu- Zu basınca ve beni Buha - Ruti- nin garip ormanından ayıran gü. neş çekilince, ağaç kadını kokla- | mâk, dall7t ve giçekleri üzerine kapanıp ordın o gaşyedici koku- sunuü uzun uzun koklamak ihtiya- cı birdenbire ruhumaâ bastırmış, tektar avdet etmişti. Oh! acabha bu (sabah çan:) burcundan geti. rilmiş beyaz kadın ağacının tesiri altında ben de — Buha - Rutinin vaziyetine mi — düşmüştüm? O- nun kokusunun zebunu mu olu. yordum? u fikir, beni tepeden tırnağa kadar ürpetmeğe kifayet etmiş- ti. Ayakta, etrafima — sersem ser- sem bakmarak, içimden taşmak. ta olan bu çıltın arzuya mukave- met etmeye uğraştım. Fakat aka- binde şiddetli bir kriz geçirmeye basladım. mişti. Yüreğim tıpkı, Bahuranga n kokusunu aldığım zamanki gibi, bir yaprak gibi titriyordu. Birdenbire bütün muhakeme- mi kaybettim. Adeta bir — rTüya haline geçmiştim, Ve ellerimi, sanki bir şeye çar- pacakmışım gibi öme doğru uza. tarak, âdeta nefes alamıyormur şum, boğuluyormuşum gıbı ken- dime hâkim olamadaâri, — taş gibi kaskatı kesilmiş bir halde Bahu. ranganın bulunduğu ormana doğ ru yürümeye, yürümeye - değil, sürüklenmeye başladım. — Bahu- ranganın bütün bütün muhayyi- leme- ve iliklerime yayılmış olan garip kokusu beni âdeta korkunç “bir mıknatıs gibi, akşamımmı karan ormana doğru çekmeye başlamış. H (Devamı var) | kım uğursuz tefeüllerde MAT E —S — — F ala inanır nısınız Yeömek bitmiş, «ahveler" içil: mişti. Vakit geçirmek için her kes bir şey teklif etti: — Gramofon çalsak? - — Yeni plâk var mı? Eskilerin hepsinden gına geldi. — Radyo?. — TIslık sesi dinlemek için mi? — O halde Rukiye iskambille fallarımıza baksın. .Şayanı hayret kehanetlerde bulunuyor. — Ben böyle şeylere pek inaâanmam, saç- . ma derdim ama, geçenlerde falı. ma batığı zaman söylediklerinin hepsi doğru çıkınca fikrimi de. ğiştirir gibi oldum. Ev sahibi, fal 1lâfını işidince can sıkıntısını belli eden bir ha- reket yapmıştı. Misafirlerden biri sordu; — Siz fala inanır 'mısınız?. Ev sahibi cevap verdi: — Eskiden inanırdım, fakat şim di inanmıyorum. Bu inanış başı- ma öyle bir felâket getirdi ki! Fal lâfr açılınca kendini belli eden düşünceli hali şimdi daha ziyâdeleşmiş gibi idi. Tavrr ve sözleri etrafımdakilerde © kadar alâka uyandırmıştı ki herkes va. kit geçirmek için yeni bir oyun aramağı hemen unutuverdi. Ka- dınlar yeni bir dedikodu mevzuu bulmak ümidiyle heyecanlı, kekler hoş bir hikâye dinleye- cekleri kanaatiyle meraklı, hep birden israr ettiler: — Anlatsanıza!. . Evvelâ anlatmak istemiyordu . Ağzından o sözü kaçırarak misa. firlerinin tecessüsünü tahrik et- miş olduğuna pek pişman - oldu- ğu belliydi; Lâkin israrlar © de rece devamlı oldu ki ,nihayet an- latmaktan başka kürtulüş — yolu olmadığını gördü: — Epey oluyor, bundan sene- lerce evvel, daha rahmetli babam sağken o zaman pek meşhur olan bir falcrya tesadüfen falrma bak- tirmıştım, diye gsöze başladı... Menhus kadın beni günlerce si- nirden uykusuz bırakan bir - ta. buluüne Bdşanma kolaylaştırılmalı mı? “Âhengi bozulmuş bir ailenin yıkılması daha isabetlidir ,, Bir avukat böyle diyor. ayrılmalarına taraftar değil Boşanma kolaylaştırı!malı mı? anketimize avukatlarımız — ve fi. kir adamla:ımız lehte ve aleyhte cevaplar verdiler. Hukuk doktor- larırırzdan Behçet Macit bu mev zu üzerinde şöyle diyor: — Şimdiki kanumu medeniimiz her türlü ihtiyacı pekâiâ — karşı- hyordu, Aile cemiyetin temelidir. Onun kolayca yıkılmasına nasıl müsaade ederiz. Bazı — kimseler anketinize cevan verirken: — Boşanmanmı kolaylantırıl- masınm avukatlar aleyhinde bu. luhur. Çünkü işlerine gelmez di- Yyorlar. Böyle diyenler avukatın yağı- hanesini bir ticârethane zanneden lerdir. Avukat hiçbir zaman tüc- , car değildir. Bugünkü medeni ka- nunumuzun evlenme — birliğinin siyaneti için boşanmayı zörlaş" & Yörde cevap verme- | dan faydalıdır. tıracak hükümleri ihtiva etmesi memleketin. seâmeti — noktasın- Ortadaki — çocuk ne o ananiın Avukat Übeyt Üner ve ne de o bebanındır. cemıvetm malıdır. Bittabi cemi- yet, çocuğun ehemmiyetine bina. en, her türlü fırtınâya — tağmen bif ailenin kısa bir kararla yıkıl- Mmasına müsaade edemez. Eğer ortada çocuk yoksa ge | çinemiyen karı kocaların — ayrıl- maları benim noktai — nazarırma görecde fâydalıdır.,, * # & Genç avukatlarımızdan Übeyt Üner ise boşanmaların kolaylaş: masına taraftardır.: — Bence, diyor, evlenme ma: demki bir mukaveleden ibarettir. O halde noter huzurunda yapılan bir mukavele nasıl gene — noter huzurunda bozüulabiliyorsa, nikâh memuru huzurunda yapılan ev- lenme alıti de gene evlenme me murunun huzurunda — bozulabil. melidir. Meselâ evsahibi ile kira- cı aralarında bir mukavele yapar " lar; Sonra rızalarile mukaveleyi gidip noter huzurunda boözarlar. Evlenmek istiyen kadın ve erkek ler de gidip nikâh memuru hu- zurunda evlenmiyorlar mı? O hal de ayrılma kasarı verdikleri za- man da gidip nikâh memuru hu. zurunda eyvlenme mukayelelerini teshedebilmelidirler. Ben medeni kanundaki tadilâtı sevinçle alkış ladım, Sonra bilhasda şu noktaya temas etmek isterim. Evvelâ bo- şanma vakaları daha azdı; çün: kü kadın erkeğine minnettardı. Bugün kadınlara birçok- — işler verdiğimizden, artık kadın erke ğe tabi olmıyacağını — zannedi. yor. “Nasıl olsa hayatmmı dışarda kazanırım,, düsşüncesile kocasın: dan ayrılmakltarı korkmuyor. He le kadın iyi bir tahsile — sahipse o zaman: “Ne diye kocama tabi olayım? nasıl olsa kendim kaza: nabilirim,, diyor.; İşte- kadınlar bü rüht halet içinde bulundukça boşanmalar da / artıyor. Fakat boşanmayı — güçleştiren bugünkü meden' kanunumuzun değişmesi de çol — doğrudur. A- hengi mozulmuş bir alle yuvası. hin dağılması daha isabetlidir.,, Kadri KAYABAL er- | dü: “Ailenizden biri yakıtda ©- lecek. Hayatmızda mühim bir değişiklik olacak. Sarışın bir. ka, drnla evlenecek fakat sonra avv lacaksınız!. , Endişeli günler geçirdim. .?a.L cının sözlerini unutmak ü:erı.y— dim ki babam kalb sektesinden ö. lüverdi. Falcının - dediklerinder biri doğru çıkmıştı. Şimdi olsa, 'tesadüf,, der geçerdim. Fakat '& zaman böyle şeylere inammak - tabirimi affediniz, yalnız kendi hesabıma söylüyorum . budalalı: ğını gösteriyordum. Ne kadar en. dişeye düstüğümü tasavvur ede- bilirsiniz. Babamın — ölümiyle — beraber falcının dediklerinden ikincisi de çıktı. Babamın işlerini idareye başladığı mcihetle hayatımda ta- biatiyle değişiklik oldu. Falcının kerameti bu kadarla da kalmadı. Babamın ölümün. den beş sene sonra sarışın bir kadınla, Umranla, evlendim.., Durdu, misafirlerinden, — içen. lere crgara ikram etti. Kendisi de bir crgara yaktı, derin hir nefes çekerek dumanını düşünceli bir tavırla yavaş yavaş savurdu. Ba- kışları bir noktada sabit, dalgın kaldı. Hikâyesine devam etmesi için bir.şey söylemeğe cesaret edemiyorduk. Fakat bir kadın du ramadı: — Şimdiye kadar anlattıkları- nız; fala inanmamağı değil, bilâ. kis iman etmeği emreder! Hal. buki siz... Ev sahibi rüyadan uyanır gilb koltuğundan doğruldu içini çek ti ve cevap verdi: — Inınımyorum Keşke vakti le de inanmasaydım... Halbut" inanıyordum.. En mesut anlarım. da karımın güzel sarı saçlearı gözüme ilişince içimi derhal keder kaplar, kendi kendüut “Eyvah! derdim, falcının İdedik. leri acaba doğru çıkacak mı?,,, Karımı seviyordum.. Üna genç bir mekteplinin ilk sevgilisine, tanışıklıklarının ilk günlerinde duyduğu kadar kuvvetli, çılgın bir aşkla bağlı idim ve her gün falcının dediği çıkacak diye ken- dimi üzer dururdum. - Böyle üç sene beraber yaşa- dık.. Bit gün tanıdıklar arasmda yaptığımız bir aile toplantısında katımla dansetmekte olan Cevat isimli bir delikanimın cebinden muntazam katlarmış bir kâğit parçası düştüğünü gördüm. Ce vat bunun farkında değildi. Alır danstarı sonra kenisine verme! üzere yere eğilim zaman, gt züm, açılmış olan bu kâğıttal: yazılara ilişince beynimden vuru! müşâ döndüm. Kâfıtta şöyle ya ziliydi : “Yarın saat beşte muhakka' beklerim. Sakın gelmemezlik ct me emi Umrancığım,, Fevkalbeşer bir tehitle kens mi tuttum ve içimdeki fırtına: belli etmemeğe muvaflak oldur Cehennem azapları içinde fec bir gece geçirdikten sonra ertes sabah mühim tir iş bahane ede tek seyahate çıkacafğımı — söyle dim. Maksadım © gün saat beşte Ce vadın evine giderek karımla Aşı. kırır öldürmekti. Lâkin aradan bir kaç sdat geçince bundan cay: dım. Kendi kendime “mukadde- tata karşı gelinmez kil,, diyor- duüm. “Karının beni aldatmarı mulkadderdi. Öyle olduğu içindir ki felcr kadın bunu evvelden keşfedip bana — söyleyebilmişti Su halde onları öldürmekte ne mâna var?.,, İşi gücü bırakarak aydarca sü. ren bir teyahate çıktım. Dönlü- Büm zaman kalbimdeki yara 'a “Lütfen sayfayı çev'riniz,