Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
vr z lem ” ü BÜ üml Pi ail a H AM eti *— B Xait llli İ l a BĞti at İ D E | LEğr 2 —— oe — Düşund iğüm gıbı. Evlerde yalnız bırakıları çocııklar Gazetelerde bir aydanberi zabıta havadisleri içinde Okuyo. ruz. (.) semtinde oturan (...) nın oğlu küçük (...) evde kimse bu. lunmadığı bir sırada mangala düşmüş veya ocaktan eteği tutuşmuş. ya ağır yaralı bir hakle hastahaneye kaldırılmış, yahut ta hiç bir imdat görmeden ölmüş. Gene dün'gazetede gördüm. Bu defa da ayni şekilde bir facia, Kasrmpaşanın Piyale mahallesinde geçmiş Mustafa isminde bir vatandaşın oğlu üç yaşındaki 'Salâhaddin man. galm üstüne düşmüş ve evde kimse olmadığı için yanarak blmuş İstanbulun fakir ve mütevazi semtlerine musallat olan ve ma. hiyeti kadar tekerrürü de tüyler ürpertici bulunan bu faciaları üzerine dikkat nazarımızı çevirmek icap ediyor. En sonuncusu Kasımpaşsada geçen bu vak'anın sebebi nedir? Ve neden bazı insanlar, ortada yanar mangal veya diğer tehlikeler bulunan odalarda kendilerini korumıyacak yaşta bulunan küçük çocukları bırakryorlar, Buna sebep eğer dikkatsizlikse, böyi: dikkatsizliklerde ve ihtiyatsızlıklarda bulunanların şiddetle teczive. si lâzımdır Fakat biz biliriz ki bu semtlerde oturan anneler ekseriya ca, hlşmak mecburiyetinde olan insanlardır ve ekseriya çocuklarızı bu yüzden evlerinde yalnız bırakırlar. Eğer küçük Salâhaddinin de annesi çalışmak mecburiyetind- olduğu için çocuğunu tek başrma evde bıraktıysa onu kabahatli göremeyiz. O zaman kabahati başka yerde aramak lâzımdır. İşçi kalabalığı çok olan serntlerde muhakkak ki ihtiyaca kâfi çocuk koruma odaları açmak icap eder. Kasımpaşada böyle bir müesşsese yok mudur? Varsa bütün ihtiyacı karşılayamaz mı? Henüz üç yaşında iken bu kadar feci bir şekilde ölen Salâ. haddinin ve emsalinin ölümlerini aleâde birer kaza gibi mütalea etmek hatalr olmaz mı?, Medeni bir şehirde en büyük ihtiyaç, bu nevi sosyal müesse. selerdir. Eğer bunlar yoksa bunları yaratmalı, mevcut iseler ihtiyaca kâfi gelmiyorlarsa adetlerini arttırmalıdır. İstanbullular bunların çoğalması ile hakikaten büyük memnu, niyet ve iftihar duyacaklardır . Suat DERVİŞ Vakıt Asım Us, “Türk - Rüs münaseba- tı,, başlıklı makalesinde, Sovyetler icra heyeti reisi Molotofun son nut- kunun memleketimize taallük eden kısımlarını tetkik etmektedir,. Muharrir, Molotofun —Akdenizde ve Balkanlarda yaptığı — karşılıklı yardım paktile Türkiyenin harbin mahrekine girdiği, böylece — kali bitaraflığa azmeden Soöyvyetlerin ise bu siyasetlen ayrıldıkları haâkkın- daki sözlerini işaret ederek — Milli Şefimizin nutkunun bu noktayı çok güzel izah etmiş olduğunu, Türki- yenin İngiltere ve Fransa ile akdet- tiği muahedenin hiçbir devlelin a- leyhinde olmıyarak, hiç — olmazsa tesirimizin yetiştiği sahada beynel- milel sulh ve emniyete hizmet et- mek suretile kendi — emniyetimizi masun tutmak gayesile matul oldu- Bunu, bunun ise yeni bir sayet ol- madığını, çünkü Balkan arnitantı ve Türk - Yunan —yardım pakhı ile Türk -'İngiliz ve Fransız paktı ara- sında mahiyet itibarile hiçbir fark , bulunmadığını kaydediyar. Asım Us, Molatofun — Karadeniz Mevletlerinden olmıyan bazı mem- leketlerin gemilerinin Boğazlardan Beçirilmiyeceği hakkında Türkiye- 'den teminat alınmak istendiği hak- kındaki sözlerine karşı da Savyet | Rusyanın emniyeti için — Boğazlar muahedesinin harp gemileri bahsin - de bir rejim kabul etmiş olduğunu ve bundan başka, ayrıca Türk - İn- giliz ve Fransız — paktında da iki numaralı protokoöl - ile Türkiyenin Sövyetlere karşı olan tarihi dostlu- ğünün en kuvvetli teminatım ver- miş bulunduğunu yazmaktadır. Mu- harrir makalesini şöyle bitirmekte- 'dir: “Yalnız burada bizim bir türlü akıl erdiremediğimiz bir cihet var. Muhterem Molatof Yoldaş bir taraf- tan Almanya tarafından Balkanlara bir ftaarruz vukubulduğu — takdirde Sovyetlerin yardım edemiyeceğini söylüyor; diğer taraftan kayıtsız ve şarisız olarak Boğazların İngiliz ve < PFransız harp gemilerine kapalılma:- sını İsliyor. Sovyet Rusyanın Boğazlar — hak- kındaki talebini reddetmek — için mühim sebeb beynelmilel Boğazlâar mukavelesine muhalif — mahiyette olmasıdır. Fakat biran için bu mu-* kavelenin yok olduğunu farzedelim. Sovyeltlerin Boğazları kapatmak tek lifi ile Türkiyeye yapacakları taah- büdü karşılaştıralım. Her iki tara: fın biribirlerine karşı — alacakları vazifeler arasında bir — muvazene —— bulünüp bulunmadığını düşünelim: Almanya tarafından Balkanlara bir taarruz gelirse bu hareket Tür- kiyenin de emniyetini ihlâl edehi- Tir. Böyle bir vaziyette — Sovyetler yardım etmiyecek olunca Türkler neden dolayı Boğazları kendilerine yardım edecek olan başka devletle- re kapatsınlar? Bu tıpkı hir müte- | nerıza karşı meşrü müdafaa vaziye- tinde olan kimsenin ellerini ve kok- - harını bağtamak, fakat asıl mütcar- ) rıza karşı hiç ses çıkarmamak gibi bir şey olmaz mı? Dostlar arasında açık konuşmak- ta daima fayda vardır. —Onun için Molotof Yoldaşın açık olarak, söyle- diği sözlere karşı açıkça kendi dü- şüncelerimizi kaydediyoruz.., Cumhuriyet Nadir Nadi, İtalya ile Yunanis- fan arasında.teati- gdilen , ( nmotaları tetkik etmekte ve İtalyanın Yuna- nistan gibi Balkan- * Adnlâhtinın en' mühim uzuvlarından birine dostlu- ğunu vermek surelile bütün Balkan ların emniyeline çalışlığını göster- diğini kaydeylemektedir. Yeni Sabah Hüseyin Cahit Yalçın da bugün- kü makalesinde Sovyet — başvekili Molotofun nulkunun Türkiyeye ta- allük eden kısımlarını h.»!lıık e lah lil etmektedir. Muharrir, nutkün mühtelif parça- larını tahlil ettikten sonra makale- sini şöyle bilirmektedir: '“Bay Molotofun bizim heşabımı- za endişeye düşerek yaplığımız ha- rekelten bir gün nedamet edeceği- mizden korkması delâlel etltiği dos tane hissiyat itibarile bizi pek mü- teşekkir ve mütehassis- bırakmışsa da kendisşini derhal teskin ve tat- min için söyliyelim ki, Türkler iyi- ce düşünerek, bütün mazinin ders- lerinden istifade ederek, azami ih- tiyat tedbirlerini alarak, ona göre hareket etmişler ve ittifak munhe- denamesini imzalamışlardır. Bun- dan hiç bir zaman nedamet duymı- yacaklardır.., Tan M. Zekeriya Sertel bugün İtalya- nın ana siyaseltini tetkik etmekte- eee LA BER İN EDEBİ. ROMANİI . B * HEDAGARLE * Yazan: Nezihe -H - MUHİDDİN — Sen beni dinle, Orası bildi- ğin köylerden değil, Güzel şık bir gazino var, Beyoğlunun bütün ki- barları hava almak için böyle gü- neşli gunlercle hep oraiara dolar lar. ; : — Pekâlâ gidelim. - — Haydi gel sanâ ziyalet çekeyim, İlk ğın şerefine, Şarık-! $ Zeynep durumsadı. | Lili onu kolundan biı' tak'sü'e doğru çeke-- rek: “büğün bir — Neye o;le duruyorsun? BU'- dünya bugün var yarın yok.. İ | san kazandığını güze! vemeli. Hay : ıvzııı'da Ol.. sin&macılır. şe H.îîB?EK R — Akşam Postası Haber Yeni yapılan halkevleri Ankâra, 3 (A A.) — Halkev- lerinin açılmaya başlandığı 1932 yılmdanberi yeni binalar yapmak teşebbüsüne — girişilmiş yerlere “ Cumhuriyet halk partisince de nakden yardım edilmiş ve bu sSu- retle birçok halkevleri mahalleri. nin ve cumhuriyet halk partisi . nin müşterek yardımlariyle ye - ni binalara kavuşmuş bulunmak. tadır. Bü sene içinde de mahalli gayretlerle iİnşasına girişilmiş hal kevlerinden. 40 ma nakten yar - dım edilmiş ve bunlardan 36 hal- kevinden bir kısmının inşası bit. miş olduğu gibi diğerlerinin de bt yıl içinde bitirilmesi temin o. tunmuştür. “a binaların hemen hepsi ma - halleriide halkım zevk ile ve isti. fadayla toplanıp çalışabilecekleri kiymet ve zarafeti haizdirler. Romanya sefiri Dün Bükresten gelerek Ankaraya gitti Hükümetiyle — temaslarda bu. lunmak üzere memleketine git- miş olan Romanyanın Ankara bü yük elçisi Stoyka Romanya va. puruyla şehrimize — dönmüştür. Elçi memleketinde kral, başve- kil ve Hariciye nazırı ile görüş . müştür. Dün Rornanya konsolos. hanesinde meşgüul olan Stoyka | dün akşam Ankaraya hareket etmiştir . ihtikâr yapan... İki ticarethane birer hafta müddetle - kapatıldı ; gîğâ r komisyonu fazla fW!»*: satan ve mevcut saklayan iki ticarethane hakkm - da birer hafta sed kararı vermiş. tir. Bu ticarethaneler Galatada perşembe pazarında Aslan han 7T numarada Nikoli Naloni ile Tah. mis sokak 10 numarada kalayer Abdurrahmana aittir. Karar vilâ. yetçe tasdik edikliğinden ticaret. haneler kapatılmıştır. —e Ticaret vekâleti yeni tedbirler alıyor Ticaret Vekâleti yerli mah. sulâtın değerinde satılması ve ha riçten gelecek maddelerin de u- cuza maledilmesi için yeni birler alacâktır. Ayni zamanda iptidaj maddelerin hariçten ko. layca tedarik edilebilmesi için bir program hazırlanmaktadır . ted. | dir. Muharrir, İtalyanın Balkanlarda ve Akdenizde sulhu idameye maluüf hareketlerini kaydetmekte, fakat bu memleketin ana siyaselinin — değiş- mediğini, İlalyanın ne Sovyellerle ne de demokrasilerle birleşmeğe ve anlaşmağa taraftar görünmediğini tebarüz eltirmektedir. di gir arabaya. Şoför bu genç, süslü — ve güzel müşterilerine kasketini çıkararak kapıyı açmıştı. Zeynebin arkasın. dan arabaya yerleşen Lili şolöre küçük bir kontes gibi emretti: — Çek Mecidiyeköyüne.. Ama son vitesle değil. Zeynep bir dakika kendi şolö- rünü hatırlıyarak daldı. Çok — iyi ettiğine kanidi., Bundan sonra ©o da arkadaşı gibi şoförlere ancak emredecekti. Lili düşünen arkadaşmı caklıyarak * — ' tee'Çok düşünme - dedi - Hor -Bugün ben yarın sen.. “Zeynep de arkadaşını öptü ve ku: : wnzunu ı-ımamladı — Bit arada ya —anp gıderız oh ne'güzel bir hayat! Biraz sonra: araba kırlam doğ: ru yol aldı: Hakıkatcn hayat sevir lecek' gibiydi. Puruz—uz duru ma. vi tökten süzülen mavi yaldızlı v malrnı | değilim, «Çırağımı öldüren ben yalan! » Galata cinayetinin maznunu poliste verdiği iladeyi reddediyor Bir müddet evvel Galatada so. kak ortasında ölü bulunan Top. hanede — Dikimevi işçilerinden | Alinin katili olduğu — iddiasiyle yakalanarak zabıta — tarafından adliyeye verilen maktul Alinin ustası Rizeli Mustafa oğlu Şük.- rü Mortaşın dün Sultanahmet birinci ceza mahkemesinde sor . gusu yapılmıştır. Suçlu hâkimin suallerine ver. diği cevaplarda Aliyi öldürmüş olduğunu reddetmiş ve poliste tazyik gördüğünü, ilk defa olarak Voyvoda karakolunda dayak ye. diğini ve sonra müdüriyette fa. | lakayı görünce Aliyi öldürmediği halde öldürdüm dediğini bildir . miştir. Şükrü bundan sonra hâdise akşamının nerelerde ge. çirdiğini şöyle anlatmıştır. “— Biz o akşam dört kişi, bu çırak Ali ile başka bir Ali ve 'Mehmet, işten çıktık, Çırak Ali ile benden, merkez komutanlığı önünde ayrılan diğer Ali ve Meh met ,orada bir lokantaya girdiler. Ben çırak Ali ile beraber yü. rüdüm. Yolda üzüm alarak, Top. hanede Azizin dükkânında ye. mek yedim. Çırak Ali benden Taophanede ayrılmış , Karaköy istikametine gitmişti. Yemek ye- yince Galatapazart — sokağından bizim eve giderek, benim katta. ki arkadaşımı bulamayınca, üst katta oturan Mehmedin yanına ! çıktım. Kahve pişirdik, içtik, komşu misafirlerle konuştuk. Sa- at ön birde odama indim, Uuyu. dum.,, Suçlu bundan sonra ertesi gü- nü fabrikâya gelmeyen Aliyi na. sıl aradığını anlatmış ve hattâ Voyvoda karakolu komiserine bile sorduğunu söylemiştir. Bu sırada reis Şükrüye, Ali ile neden bu kadar alâkadar olduğunu sor. muş, Şükrü: “— Hemşehrimdir. Tabil ara. yacaktım.. O kadar seneler bera- ber çalıştık,, demiştir . Bundan sonra polisteki ifadesi okunmuş, Şükrü tekrar ifadeyi red ile tazyik gördüğünde israr etmiştir. Mahkeme, Şükrüyü tevkif ede. rek evrakını sorgu hâkimliğine göndermiştir. Ünıverııte profesörleri konferanslar verecekler Üniversite idaresi bir üniversi- te haftası tertib edecek ve birçok şehirlerde profesör ve doçentler tarafmdan konferanslar verilecek tir. Bu hususta hazırlanan pro . gram bu günlerde maarif vekâ- letine gönderilecektir, SEEL ” SYK Şehir meclisinde dünkü müzakereler Şehir meclisi dün toplanmış. tır. Birçok teklifler encümenlere havale edilmiş, meclisin ilk top - lantısında büyüklerimize çekilen tazim telgraflarıma gelen cevab - lar okunmuştur. Cumhurreisimiz- den, Başvekil Refik Saydamdan ve parti genel sekreterinden ge . len bu telgraflar tezahürata ve - sile olmuştur. Mebusluğa seçilen azadan Galib Bahtiyarın yerine Bakırköyünden aza namzedi Hik. met Balkanm getirilmesi hakkın, daki mazbata muvafık görülmüş- tür. ——— Adliye — kaâatipliği imtihanırna girenler Dün müddeiumumilikte adliye kâtipliği imtihanı yapılmış, 85 ki- şi girmiştir. Dün el yazısından im tihan yapılmıştır. Ayın T inci günü de daktilodan imtihan edi. leceklerdir, şık çiçek — açmış taze ağaçların vapraklarını, zümrüt yeşili çimen- lerin üstünde pırıldıyordu, Kırla- rın bağrında buhurlanan — bahar genç kızları coşturmuştu. Lili tat. İt ve hafif bir sesle bir şarkı mı- rıldanmaktaydı... Araba gazinonun önünde duüur- du. Lili çantasını açarak şolförün parasını verdikten sonra, büyücek bir tomar teşkil eden parasını gü- lerek gözden geçirdi. — Buüuğgün epeyce zenginim - di: ye güldü - "Sizim bay şoför — dün Kece çok cömertti.. Zeynep irkilerek — arkadaşının sözünü ağzında bıraktı! — Senin bay şoför mü?! — Neye şaştm? Benim bay şar för ya, Ama bugünlük yarınlık bir şey. Uzun sürmez.. j Falhir! | — Bu gece barda sana tatırtı: rtım. Göreceksin, ne güzel bir genç. — Ay gece bara mı gideceğiz? Yerli mallar haftası hazırlıkları Onuncu yerli mallar haftası 12 ilkkânunda başvekil Refik Say- dam tarafından radyoda söylene, cek bir nutukla açılacaktır, Da . | hiliye vekâleti hafta hazırlıkları için valilere bir tamim gümder - —iğkmem Muallimlerin — ders saatleri arttırıldı Maarif vekâleti ortamekteb ve lise muallimlerinin ders saatlerini arttırmıştır,. Şimdiye kadar 18 saat olan ortamekteb muallimle - rinin vazifeleri 22 ve 15 saat ©- lan lise muallimlerinin ise 17 sa. at olması kararlaşmıştır. Mek - , teblere yapılan bir tamime göre, bu mikdarları beğenmiyen mual , limlerin istifalarımı vermeleri is. tenmiştir. Dahiliye vekili Diyarbakıra gitti Ankara, i — Dahiliye vekili Faik Öztrak memleket dahilinde bir seyahat yapmak üzere dün akşam Toroös ekspresine bağlanan hususi bir vagonla Ankaradan ha reket etmiştir. Vekil evvelâ doğ- ruca — Diyarbakıra gitmektedir. Kendisine mülkiye müfettişle . rinden Şükrü Bıcakçı, Rasih De, mirtaş ve hususi kalem müdürü Celâl refakat etmektedir. 'HABER' İN — Ne yapalım!? Vakit geçirmek lâzım.. Dizim işler tam iki buçuk. ta başlar ön bir buçukta biter. O- kadar yorgunluktan sonra — biraz baş dinlemek lâzım. Evde kapa- nrp oturulur mu? Sen barları sev- mez misin? — Bilmem ki.. — ÜÖğrenirsin,. Alıştığın zaman da bir daha bırakamazsın. İki mesut arkadaş — gazinonun güneşli bir yerini intihap ederek yuvarlak ve küçük bir masaya kar şılıklı oturdular. Lili — güneşten gözlerini kırpıştıra kırpıştıra tay. yörünün ceketini çıkararak yanla- rındaki bir sandalyenin arkasına attı: — Bu ne sıcak! yamıyorum. — Evet birden bastırdı. — Sen de çıkarsana pardesünü tövle rahat nefes alasın. . Zeynep yalnız düğmelerini çöz- mekle iktifa etti. | Lili lâübali bir tavırla garsöna | me! Ju a . DW7 a AKŞAM POSTİ Sahibi ve, Neşriyat u. Hasan Rasim İDARE EVİ: tstanbul Ankar ği Pasta kulusu: İti 214 Telgral adres VL Yazı işleri telefonu : ilân edıldl 1 Beş mebusluk İi ıiİ Ji namzet göste ! İ Ankara, 3 (AA.) — *” | Hatay vilâyeti tneb“' ç 4' teftiş heyetince vılîlY*tm , nüfusuna nazaran VE€ ' mebusan kanununa t€Y vilâyetten beş mebus * karâr verilmiştir. rtid . .. Cumhuriyet Halk Pa # nel Başkanlık divanı açık | nan bu beş mebusluk i ” leri alfabe sırasiyle aşaği cedilmiş olan on iki l'“' P | namzedi olarak ilân © karar verdi. Vilâyetin ikinci M reylerini bu on iki nar“' ledikleri beş zata verett” ull Bunlardan en çok rey zatın kanunen mebu$ olmaları tabitdir. Mı.t!'“î““ı &n ci müntehiplere tebliğ K 'h,: eylerim. :::: C. H. P, Genel Başkât — Li Başvemı ' Dr. Refik , ' ll,; 1 — Abdülgani Türk BN Abdullah Mursal 3 — ? İ ' kı Kunt, 4—Hamdıse .N ı. Mehmet Tecirli, ö — N _w dın Konuralp, 7 — Ba &İ Bereket, 8 — Samih  Selim Çelenk, 10 — SWİ dir Uluç, 11 — Şelhum 12 — Dr. Vedi Bilgin. ——— (— -— Haseki hastane$” K yapılacak me% F -f;_—ğ y F e Z a a Z . e Haseki hastanesinin nun 400 üncü yıldönürnü sebetiyle bu —ay, son : merasim — yapılacaktır: M M ';IĞ“ F' valinin bir nütku ile karşısındaki medresenil F | / dınlara tahsis edilmişti”- kanatsız, kızılayı IIW" rektör Cemil Bilgel, üniv' tarihi profesörü Süheyl hastane haşhekimi Nı““' nutuk — söyliyeceklerdir" hastanesi 1539 da Haf ./ da ve imaretin yanınd$ tır. Hastane 19 uncü M Evimize gelecek n"”:ğ nt boş çevirmek, Türk İ sız, kimsesiz yavrular! sil rakmak - demektir. a r .r h!ı h b İş 5 “ seslendi : — Garşon! allo gafSon Zeynebe dönerek - senini 9» güzel bir kır yemeği W Zeynep bu kadar ıîfdim;ıâ ram karşısında biraz © biydi. Elinin bu nl“l* i ödiyecekti?! Bırdenblf“ 1,,rıl'a;p acısını duyduğu çımdlı* k: nü" sıçradı. Fakat Eli Gufa[ he# | lini tutarak hem süküt. y yavaşça kaşları ve EOzler çapkın arkalarındaki taflâf şaret ediyordu. ZeyneP a n#k df bakışla işaret edilen YET” çali” ' tan sonra sırıttı. İki eliyle _ Jy &— ae ge- <rr # *â-_'a /— - gaa ğı taflan — yapraklari genç bir erkek başı uzanmi ra bakıyordu. Eli qırltîn ll l na iğilerek usulca fisi belli c“"t — Gördüğünü hiç b&T — » — Tanıyor musun? g îşîf:; — Yool, Ya cebi boş bi Yahut da cüzdanı şişkifi çati (Devamli ——