1 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

1 Kasım 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 1099 An v, lir İml ea üotamda ba i Kv ASTENİN ire perde he 7 oy İSE Van Vasten sine bekliyor. Kaz holü İN yi Asansöre girdi. düğmesine bastı ut ii defa baktı ve 4çan adam sor- buraya İ desenize, fevka- | lı attı, uşak in İkinci katır ! “turan bir a. kalktı. va ani. de. iz Sizi 1 çok mem e Sekilmesini işa a tarda. Bu adam gözlerin gine biriydi. aym? İğ gibi mösyö ie em bel siz boğa. De bir küçük Kassel de , Ve “kendisine Bu sayede ere girişip dedi. “Fakat Şalışmasını | €n İyi topoğ. | Ne verdik. Es | er e imeler üzerin | m e Devam Np muvaf. 3 bulunuyorsu: tt: bile yap: Namuslu olma. muvaflaki” Belip “ne is nz n olabilirsi- Sonra devam i çok i- ai birkaç kişi ve m ik ama söyle Süitefehhime Bakım, undan | Nakleden; Fethi KARDEŞ Müteahhit gene ayağa (o kalktı, Baştan ayağa titremekteydi. Kor Kudan mu, hiddetten mi, bu belli değildi. Suratı buruştu. Bağırdı: — Haym! Hi en bu hale gelmişti: — Sizi, kendimi hiçbir tehlikeye maruz birakmaksızın beş dakikâ. da tevkif ettirebilirim. Ben çoktan Fransızların hizmetine (geçtim. Onların en iyi ajanlarından biri- yim. Binaenaleyh (Fransızlardan korkum yok. — Olabilir. Anlattıklarınızda i- nanılmıyacak bir taraf yok. — Biliyormuydunuz? mükem- mel. Hattâ Fransız tabfiyetine bi ie geçtim. Mazinin hatırasına bür. meten sizi ele vermiyorum. Orta. Gan kaybolmak için size beş daki" Xa mühlet, Haydi çekilin karşım dani Haym gene sakin ve soğuk kan. W —-Evet, dedi, sözlerinizde ina nılmıyacak bir taraf yok, fakat söyledikleriniz doğru değil! Muhatabına (Oyaklastı, yaka ! sından tuttu ve bir kahkaha ata- rak söylendi. — Zengin olduğunuz iç casısluk yapmağa ihtiy: ve hele Fransızların oCasusu de Filsiniz, Siz bu masalı başlı Ceketinizin rozet mızı kordelâ iddiama dir. Fransızlar da bizim & janlarına para verirler, fakat ni şan vermezler. Vastenhut eğer siz onların hizmetinde casus olsaydır hız size asla nişan vermezlerdi. O- turumuz, Koltuğa doğru hafifçe itti. Vas. tenhut oraya yığıldı. — Hayır Vastenhut, bizimle be raber olmaklan başka senin için kurtuluş çaresi yok..Bir kızınız da var değil mi? Onu nerede eviendir mek nivetindetiniz? (o Pariste mi? Tabif düğününde bulunmağı pek istersiniz. Çok da seversiniz değil mi kızmızı? Casus kekeledi: — Haym! bana vaat... — Mösyö Haym deyin, — Bana vaadetmişlerdi ki... Haym yumruğuyla masaya vur” — Mösyö Haym deyin, kızdır mayın beni! Vastenhut yulkurdu. Duraladı ve nihayet: (Devamı var) sına anlatın, HABER — Aksım Postam İ Hindistanda dünyanın en eski insanları arasında bön Yazen; L. Buseh 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyatı İnsanlar, arz değişmelerinden bugünkü hale gelmişlerdir! — Hayır, Fakat evvelâ sıcak denizlerin içinde deniz mahlükla. oya buzü 4 haline xe niçvr Evet. İnsan, sıcak denizlerden rmdan biri idi. Sizin beyaz âlim- | ilk karaların teşekkülünde karalar leriniz şunu biliyorlar mı ki yer- İ ra çıkdığı zaman yerde (sürünen yüzünde gördüğünüz ber hayvan her nebat pevi kadar arz değişme. si olmuştur. Yani, omebatlar ve hayvanlar bir başka nevi olmuş Tarsa bunlar muhakkak arsın bü yük değişmelerinden İleri gelmiş tir! Ve arzda her ne değişiklik o tursa esedi surette kalır ve daima aynen tekerriir eder! Onun içindir ki ihtizezları arzın muhtelif büyük irde muhtelif ne- if hayvan onevileri halinde teşekkül etmiş bir defa te- basit bir hayvandı. Fakat bu hay van diğer hayvanların tabi olduk- ları ayni değişiklikleri geçire geçi. re tesadüfen bugünkü hali almiş tır! Diğer bir koldan maymun da bugünkü halini aldığı gibi! Orun için insanın ceddi daha az mükem- mel, fakat gene insandı. Asla may» mun olamaz! — Demek tufandan evvelki in. sanlar maymun değillerdi. — Asla! Fakat asıl müthiş tular değişmeleridir ki insanı bugünkü şekkül ettikten sonra bu teşekkül | haline sokmuştur! ler aynen tekerrürüne devam edip | — O halde, Buha - Ruti, tufan gitmiştir! Insan da ayni ars değişmelerin- de muhtelif değişmelere uğrıya uğ- Dudaklarını halkalarla zarif bir çift gaza şeklinde sokmuş cenubi Aj- dan evvelki insanlar bugünkü im sanlara benzemiyor mu? — Görürsün! (Devamı var) rikalı bir bayan sebzesi Lâhnayı sevmeseniz bile kış gelince ondan bir kaç de- fa olsun yiyeceksiniz. Kapus - kasından ohoşlenmasanız da sağyağlı, ve etli, zeytinyağlı ve piriçli dolmasından büş- bütün vazgeçemezsiniz: Kış mevsiminde sebze bulmak ta kolay olmaz. Zaten, doğrusunu İsterse- niz, lâhnayı sevmemek bhata- dır: Eski zaman hekimlerinin söyledikleri gibi türlü türlü dertlere deva olmasından değil. Bu zamanda lâhnanın hastalı- ğa ilâç olacağına isterseniz inanırsınız. Fakat en yeni he- kimlerin biyoloji ve kimya tahlilleri yaparak çıkardıkları neticelere göre lâhna pek faydalı bir yemektir. Bir kere vitaminleri bakımından: Bayağı lâhnanın ye- şil taraflarında da, beyaz taraflarında da A vitamininden yüz- de 800 ölçüye, BI den 40, B2 den 100 ölçüye kadar büulu- nur. C vitamininden beyaz tarafları yüzde ancak 30 miligram verse de yeşil tarafları 90 miligram verir. Demek ki lâhna- nm her tarafı insanı mikroplu hastalıklardan korur, çöcuk- Tarı büyütür, sinirlere sakinlik verir, yediğimiz şekerin işe yaramasına hizmet eder, hem vet verir, de dişlere ve kemiklere kuv- Lâhnanm kevırcık yapraklı cinsi olursa A vitamininden 3000 'ölçüye kadar verir. Kıvırcık lâhnanın bazı cinsleri bu vitaminlerden 42.000 ölçüye kadar verdiğinden mrenin bile vitamin bakımından taş çıkartır. Aldatılan kadın Cemal Fey3i ile karısı Meralin, burada anlatacağım hikâyelerini oXürkern, sakın karılarını a'datar #ocaların müdafii olduğumu san mayın! Ben onları şiddetle tenkid ederim. Bir adamın karısını aldat- ması bence yalnız tenkide değer bir hareket değil ayni zamanda bu dalaca bir harekettir de! İhtiyat. sızlıklarının bir gün ayaklarına dolaşıp onları teker teker yuvar lıyacağı muhakkaktır. İşte o zâ man zavallılar, kahahat (işlerken yakalanmış yaramaz çocuklar gibi Şu hâlde, — bekâr olmama rağ. men — Bu neviden kocaların aley* hinde bulunduğuma artık emip oldunuz. Fakat Cemal (o Feyziden dahsetmeğe kalkıştığım için onun böyle bir koca olduğunu — itirafa mecburum. Karısı, bu temiz kalpli (o güzel kadın izdivaçta çok talisiz çıkmış. aldanmıştı. Fakat onun yerinde kim aldanmazdı ki? Cemal Feyzi dünyanin en sevimli erkeği görü nüyordu. Zeki idi, yakışıklı idi, ol dukça iyi para kazanıyordu. Tatlı ve cazip bir konuşması vardı. Me- ralin ailesi, kızlarını, istikbalinden emin olarak bu gence vermişlerdi. Genç aile ilerisi için ümit verecek bir yaşayış sürüyordu. o Cemalin karısını sevdiği muhakkaktı. Bu, karısma karşı olan Oomuamelesin” den, sözlerinden, velhasıl herhalin. den belli oluyordu. Fakat ne yap” malı ki gördüğü her güzel kadına alâka duymak, hemen ona âşık © tuvermek gibi çok fena bir huyu vardı. Hele sokakta güzel bacaklı bir kadın gördü mü peşine düşer, yüz bulmasa bile dizlerine karasu inirciye kadar peşinden gider, işi gücü unuturdu. Merale böyle âşık olmuş, evlen. dikten bir sele sonra bir başkasr Dı da gene böyle sevmişti. Fakat Cemal bu gelip geçici (o alâkalara büyük bir ehemmiyet vermiyordu. Ayni zamanda birkaç kadınla meş gul olabilen kalbinde en büyük mevkii gene karısına ayırmıştı. O- na karşı muamelesinde hiçbir za. man değişiklik olmuyordu. Meral işte bu sebeble uzun 22 man hakikati öğrenemedi. Lâkin hakikat ebediyen gizli kalamazdı Bir gün ortaya çıkıverdi. Meralin ne müthiş bir sukutu hayale uğradığını tasavvur edebi- Lahana Yazan: Dr. G. A. Madenlerine gelince, on iki madenin hepsi tamamdır. Kükürdünün çokça olduğunu çoktanberi herkes bilir. Faka: çeliği de yüzde 3 miligrama kadar çıktığından hatırı sayıla- cak derecededir. Manyeziyom madeni yüzde 20 miligramla ona — gençliğe yaradığından dolayı — bütün sebzeler ara- sında ehemmiyetli bir paye verdirir. Yüzde 0.002 miligram iyot madeniyle insanın aklına ve güzelliğine hizmet eder. Çin- ko madeni 1.5 miligram olduğundan çocukları olmıyan etkek- İerin işine yarayacak en iyi sebze lâhnadır. Fosforla kireç arasındaki nisbet biraz bozuk olmakla beraber ikisinin de miktarı bolea olduğundan istifade gene ehemmiyetlidir. Bü- tün madenlerinin neticesi olarak alkalerlik derecesi ancak 4.30 olmakla beraber şekerli hastalara ekmekten daha iyi gelir . Beslemek cihetinden kudreti devede kulak kabilinden ise de lâhna çokça yağ çektiğinden gene kuvvet verecek ve bilhassa İnsanı kışın İyi tutacak bir yemek olur, Karnı tok tuttuğu da ötedenberi sahittir. Hazım cihetinden lâhnanın şöbreti pek iyi değildir. An- cak buda ancak kendisinden ziyade çok yağlı pişirilmesin- den ileri gelir. İngilizlerin yaptıkları gibi, lâhnayı dört par- çaya ayırdıktan sonra tuzlu suya koyarak, kök tarafına çatal batacak kâdar yumuşayınca sudn çıkarıp ve üzerine erimiş tereyağı koyup yeyince hazmı kolaylaşır. Lâhnayı böyle tuzlu suda haşlarken, tencerenin içerisi dolu olmasına ve kapağının Üzerine ağırca bir taş koyup muhkem surette kapalı olmasına dikkat edilirse vitaminleri de kaybolmaz. Madenlerin bir kısmı suya geçse bile o su ile çorba yaparak madenlerinden de istifade etmek kolay olur. lirsiniz, Düşündü; acaba ne yap. malıydı? zavallı kadın pek yumu" şak huyludur, gürü'tü ve rezalet çıkarmaktan mhüthiş çekinir. Üste- lik kocasının p'şman olacağını ve tekrar kendisine (döneceğini de umuyordu. Susmağı ve beklemeği tercih etti, Fakat Cemalin (o çapkımlıkları bir tek değildi ki! Onun macera. sının sona erdiğini anlayıp tam sevineceği sırada bir başkası bağ” İiyor, zavallıyı tekrar ümitsizliğe düşürüyordu. Cemal Feyzinin eve geliş gidiş saatlerinde olan değişiklikler, ka- rısına karşı daha dikkatli, daha nazik davranmağa başlaması, Me rale, otun yeni bir maceraya girmiş olduğunu anlatmağa (kâfi geliyordu. Hem bundan daha e min bir işaret de vardı: (o Cemal karısını aldatmak üzere olduğu 22* manlar ona bir hediye almak âde- tindeydi. Meralin mücevherleri gittikçe çoğalmakta, arkadaşlarını gıpta. ya düşürmekteydi. Fakat bir gün Cemalin mali vaziyeti bozulunca işlerin rengi değişti. Artık eve gel diği vakit neşeli görünmüyor, dü. şünceli duruyordu. Meral içten içe sevinmekteydi. — Böyle hesaplarla uğraşırken yabancı kadınları düşünmeğe vakit bulamaz, diye düşünüyordu. Bu tahmini doğru çıkmışa ben zemekteydi. Cemal Feyzi birkaç haftadanberi akşamları dışarı çık. mıyordu. Lâkin bir gün gene neşeli bir hâlde eve gelip karısının eline bi mücevher kutusu vererek: «— Senin hoşuna gideceğini tah min ettim de.. diye söze başlayın ca Meralin ümidi sönüverdi: — Cemalin değişeceğini sarmak (a ne kadar aldanmışım. İşte * ne başladı. Fakat kocamın işle bugünlerde çok kesat, o Böyle bi zamanda bu kadar kıymetli bir he. diye vermesi çılgınlık, Kabul et mem acaba doğru mu? Üzerinde güzel bir pırlanta pa” rıldıyan yüzüğü tekrar kutusuna yerleştirdi. Kocasmın elini tuttu ve çok samimi bir tavırla: — Beni dinle Cemal, dedi. Sen iyi bir kocasm, Fakat bu hediye yi kabul etmiyeceğim. —iiçin? Ben, sevgimi osana isbat etmek ihtiyacım “uyuyo. rum, — Bunun başka yolları da var. Esasen bu hecyelerin niçin veril diğini maalesef biliyorum. — Fakat... — Bırak sözlerimi tamamlıya” yım. Ben seni olduğun gibi kabu' cdiyorum; meziyetlerin ve kusur armla beraber. Fakat (Okendin kabahatli gördükçe bana hediye vermeni doğru bulmuyorum. Eskiden fa“'a para kazandığın çin sesimi çıkarmıyordum Şimd vaziyet öyle mi ya? İşlerin iyi git miyor. Bu yüzüğü al v* kuyumcu ya iade et. Ter zamanki müşteris olduğun için kabul eder. Cemal Feyi o günden sonra ka cısına tam manasile sadık kaldı. Nökleden: (Fethi , . Nekleden: (Fethi Kardeş Memi ŞERİ TİYATROSU il kısmı 14 te Çocuk Tiyai rosu, Gece 20.30 da: HİNDİSTAN CEVİZİ TEPEBAŞI DRAM KISMI Gece 20.30 da: Azrail Totil yapıyo HALK OPEREİ Bu akşam 9 da (Kadınların b Bendiği) Yazan: M. Yesari RAŞİT RIZA E, SADİ TEK TİYATROSU Bu gece Bakırköy Sakızağıcı Si nemasında (Nur Baba) Alemdar Sineması! Mari Antuvanet Dünya haavdisleri Bugün gündüz: Komed

Bu sayıdan diğer sayfalar: