31 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

şildi. meli”? varıyor. maktan başka çare yok ki! hücum ediyor, da mahrumdurlar, siklerini unutturuyor. Hastahane derdi STANBULUN halledilemiyen et- büyük dertlerinden biri ha.sta.ne ihtiyacıdır. Belediye buü derde çare bulmak yo. bin yataklı muazzam bir h.ı.ıt:uıe yaıııh:mı.ıı lç.iıı hazırlıklara - giri- Fakat yeni hastane yapılacak diye -eskiler ihmal mi edil-- Meselâ İstanbulun ve hattâ Türkiyenin )egme i.ıdııı hasta, nesi olan Haseki hastanesinin hali yürekler acısı! Bu hastaneyi şöyle bir dolaşmıız, göreceğiniz manzara muhakkak gözlerinizi ya- şartacaktır. On birinci koğuştasınız, Hastaların bir kısmı yer ya. taklarımnda yatıyorlar.. Siz oradayken karyoladan bir hastayı yer- de yapılan bir yatağa nakletmektedirler, Kadıncağız ağlıyor, yal- Doktorlar ve hastabakıcılar müteessirdirler, Lâkin ne yapsınlar? Yeni gelen ağır bir hastayı hastane hapısımdan çevir. memek İçin vaziyeti iyiliğe yüz tutmuş bir hastanm karyolasını al- Derd sade bu değil; bina çok ' harabdır, eşya dâa çek eski. Pen. . cerelerin hiçbirisini iyice kapamağa imkân yok, çerçeveler kırık . dökük, Dört cihetten gelen rüzgür pencerlerin aralıklarından ka- lorifersiz binada yatan hastaları dondurmak üzere İnsafsızca İçeri Hastanenin iftihar edilecek bir tek taralı gayret ve fedakârlığı... Nöbetçi odası bile bulutmiyan, kışın İçin- de “Ayazpaşanm kol gezdiği” bu kalorifersiz harab binada zaval, hı doktorlar geceleri birkaç dakika için istirahat etmek imkânmdan Doktorlarm iyi muamelesi de olmasa hastalar bu buz gibi kışlada iyileşmeğe, sıcacık bir odada ölmeği tercih edecekler de- nilebilir. Fakat başta Pr. Tevfik Remzi olmak üzere Doçent İb. rahim, Servet ve Orhan gibi doktorlarm iyi muamelesi, hastalara karşı srrasma göre onlarmn babaları, kardeşleri veya evlâtlarıymış- çasına müşfik davranmaları zavallılara acılarmı ve haıtımmıln ek- Belediye, yeni ve büyük hastaneyi yapa dursun, Haseki has. tanesini de hakiki bir hastane haline getirmelidir. Bu da pek güc bir iş olmasa gerek, İstanbulun yol İnşası faaliyeti — sırasında esasen muntazam ve parke döşeli olan bir tek yolun asfalta tahvili işini şimdilik tehir edip bunun parasımı bu hastanenin tamirine ve-! eksiklerini gidermeğe tahsis etmek maksadı temine bol bol kâfl- dir. Haseki hastanesi wfak bir himmet bekliyor. — K. j E “—Mecidiye köyünde vari Doktorlırıı E Ücr e duy oElCA Yomni Sabah Höüseyin Cahit — Yalçın, “Yugos- lavya ve İtülya,, başlıklı makalesin- de bü iki,devlelin.. Balkanlardaki vaziyetlerini tetkik etmektedir. Muharrir, — Balkanlarda hâkim devlet mevkiine geçimeğe çalişir gi- bi davranan İtalyanın Balkan birli- ğine Yugoslavyadan nüfuz — etmek kabil olacağına hükmelmiş görün- düğünü, filhakika", Yugoslavyanın, coğrafi vaziyeti itibarile, Balkanla- rın kalbine kadar sokulabilmek i- çin en müsait bir vaziyet arzetliği- ni kaydediyor ve Yugoslavya ile bil- hassa meşğul olan İtalyan gazetele- rine Belgraltan çekilen telgrafların Yugoslaryyanın- hislerine aslâ tercü- man olamıyacağını, çünkü bunların İtalyan Mmuhabirler tarafından çe- kilmesi itibarile gene İtalyan sesi olduğunu işaret ediyor. Hüseyin Cahit Yalçın, bunlardan İl Giornale d'ltalya gazetesine An- kara misakı hakkında — Belgratlan 23 tarihile çekllen uzun — bir ter grafta: “Türkiyenin Ankara muha- hedesile Balkan ittifakından ayrıl- mış olacağı ve bunün da bir ziyan değil bir teşevvüş sebebinin orta- dan kalkması demek olacağı, çün- kü Türkiyenin beynelmilel sahada daha ehemmiyetli bir mevki ihraz etmek hetesile daima Balkan misa- kını âlet olarak kullandığı, — hattâ son zamanlarda Yugoslavyanın sa- rih rey ve mütaleasına ehemmiyet vermiyerek — Balkan devletlerini mefruz bir taarruzdan garanti et- mek için birtakım devletlerin ya- nında mevki aldığı,, iddia olundu- ğunu kaydederek diyor ki: “ *“Görülüyor ki İtalyan —dosllar- mız Balkanların garanti edilmesini, Türkiyenin de bu garantiye iştirak etmesini bir türlü hazmedemiyor- lar. Bunda kendi hesaplarına göre hakları olabilir. Fakat kendi içle- rindeki hissiyalı — ve düşünceleri Yugoslavlara atletlmekte hiçbir ma- haret ve isabet mülâhaza edemiyo- ruz. Biz Yugoslav mülttefiklerimize Türklerden şikâyet için hiçbir ve- sile vermemişizdir. Aramızdaki mü nasebetler de gayet samimidir.,, Muharrir, Türkiyenin bütün ar- zusunun kendi hudulları — içinde ve Balkanlarda sulh ve sükünü te- min olduğunu bu itibarla Balkan misakını hiçbir arzusu — için âlet olarak kullanmadığı gibi istikbal i- çin de böyle bir niyet beslemediği- ni, Balkanlarda Romanya ve Yuna- nistanın da kendi arzularile garan- ti edilmiş olduklarınmı hatırlatarak tedafül mahiyette olan bu garanli- lerden solsa ölsa Balkanlar üzerinde bir İstilâ veya tahakküm emeli bes- livenlerin şikâyet Wumı ilâve ediyor. Gaz. İ 'küvvetin fikri olarak işaret ettiklten Cumhuriyet Yunus Nadi, “Kuvyetin fikri fik- rin kuçveli,, başlıklı makalesinde, Alman hariciye nazırimın son' nut- 'kunda İngilterenin Polonyaya Bga- ranti vermiş » olmasını « bugünkü hârbin sebebi diye — göslermesini, sonra,fikrin kuvvetini anlatıyor ve bunu da “hür ve müstakif milletle- rin varlıklarını hiçe sayan * kuvvet fikrine karşı. dünya Nizamının an- cak milletten millete hürmetle a- yakta dürabileceği,, şeklinde tarif ederek diyor ki: “Yirminci medeniyet — asrında kuvvelin gelişi güzel bir ezicilik ve kırıcılıkla yürüyüşünü kantin — ve kaide haline koymağa — çalışmakta beşer havsalasına — sığmıyacak hu- dutsuz bir garabet vardır.., “Hatadan dönmek meziyet ve ba- sireti gösterilmezse şimdiki harbin biri yalnız kuvveti, diğeri kuvvelle beraber hakkı temsil eden iki fikir- den birinin kati galebesi neliossine kadar devam edeceği muhakkaktır.,; Tan M. Zekeriya Sertel, bugünkü ma- kalesinde, Amerikanın ambargoyu kaldırmasının ne demek olduğunu izah eylemektedir. Muharrir, Amerikan köngresinin HABER-—AkgamPoımu Yolcu bağajları ıçlnııı Belediye nakliye bürosü teşkil etti Belediye İktısat — müdürlüğü köprünün Kadıköy İskelesiyle Haydarpaşada birer nakliye bü- rosu kurmüştur. Büroların em. rinde 200 hamal vardir. Eşyaları- nı nakletmek isteyenler numara- lar mukabilinde bunları büroya teslim edecekler ve buradan eş- yalar yerlerine — gönderilecektir. paraları hamallar almıyacak bü- roya verilecektir . ——— Kaza ile arkadaşını vuran genç Dün saat 17,30 de Tophanede Boğazkesenmde Bostanbaşında 18 numarada oturan Şükrü oğlu on yedi yaşında Ömer elindeki ta- bancayla oynarken — birdenbire patlatmış çıkan kurşun yanında bulünan arkadaşı öon beş yaşla- rinda Adnatın karnına girmiştir. Yaralı Beyoğlu hastahanesine kaldırılmıştır. — ——— Çanta hırsızı bir buçuk seneye mahküm oldu Tvvelki akşam — Filibeli Feh- mi jemijinde biri Reyazıttg tram- vay beklerken yenma öalâhai - din isminde — biri sokulmı:;ş | birdenbire elindeki para ça:ıtasını kaparak — kaçmağa başlamıştır. Polisler — tarafından yakalanan suçlu dün asliye dördüncü ceza. ve dinin evvelce de sabrkası olduğu anlaşılarak bir buçuk sene hapse mahküm edilmiştir. — Pazarlıksız satış kanımu tatbikatı kontrol edilmeli 86n günlerde bir çok dükkân ve mağazaların pazarlıksız satiş kanumunun hükümlerine — riayet etmedikleri görülmeğe başlanmış tır. Bunlar camekânlarda teşhir ettikleri mallara fiyat etiketleri koymağa lüzum görmemekte ve müşterilerile pazarlık dahi yap. maktadırlar. Bu vaziyete alâka- bep olmaktadır. Kanunda tadilât yapılacağı ri- vayetleri varsa da bugün kanun meriyette olduğundan hükümle- rinin tatbikine ehemmiyet veril- mesi beklenmektedir . T Sekirden ı da muhakeme edilmiş ve Salâhad- | darların sıkı kontrol etmeleri se- kımından fevkalâde mühim — oldu- ğunu kaydederek bunun Amerika- nın zengin kaynaklarının ve kuyv- vetli sanayiinin demokrasilere a- çılması demek olduğunu, nitekim İngiltere ve Fransanın derhal A- merikaya 90 milyon İngiliz lirası kıymetinde sipariş — verdiklerini, bu sipariş içinde — Amerikanın en Mmeşhur bomba tayyarelerinden 6000 tane de bulunduğunu söylüyor ve bu kararının hem Avrupa harbinin mukadderatı üzerinde - aynıyacağı mühim rol ve hem de Amerikanın | bu harp karşısındaki vaziyeti ba- İ Veysi usta müstehziyane: — Ben istedikten — sonra sana lâfr bile düşmez. . — Ne ne!? Ben esir değilim! Adını bile bilmediğim bır adamla asla evlenemem, — , * j — Adını m:_yapacakan? N tan sonra oğremrsın Fa:zet ki adı Şdqptır ğ — Bu kâh değıl Nemn n&_ııdıı_' bu adam? Ailesi kim, İŞLDEĞ (oçm Veysi usta hitidetini ,yenmek ıstiyerek ; v — Ben bu üıdm gelıyoı; mu. o yum zannediyorsun? , * Mademki- | sorüyorsun söyliyeyim. Şekip is- bu neticenin demokrasiler için kıy- meti ölçülemiyecek kadar mühim bir muvaffakiyet olduğunu tebarüz etfiriyor. j mindeki bu genç Mahmut Selâmi paşaların şoförüdür. Zeynep saçlarını kopararak ye- | rinden fırladı: — Ne nel Selâmi paaşların şo- förü mü? — Ya ne olduğunu istiyordun? Seni oğluna mı alacaktı? Zeynebin kulakları uğuldıyarak babasının söylediklerini dinleme- ge çalışryordu. Veysi usta devam etti- — Şoför dedimse bildiğin şoför 'lerden değil. Hem şoför senin için fena' bir kısmet mi? Ama bu büs bütün başka.. Paşanın erkek — to- irünu olmadığı için onu evlât gibi ıxsığda bile öğretmiş.. Sonra yetmiş lira maaşla kendine şoför yapmış. Amiesi de küçük hanımların dadı. idişniş Şpeyce paraları varmış. Se- ki_z odalı da bir evleri. — Bundan we Wemlekellen. Şirketihayriyeden şŞi- kâyetler eksik olmuyor. 'Anadoluhisarından köprüye kadar olan mesafe- de bir vapur 25 Şirketi Hayriyenin, Boğaziçine ve Boğaziçlilere karşı ihmalkâr hareketleri hakkında sıksık şikâ. yetler karşısında kalmaktayız. Bunlardan bir çoğunu evvelce süturilarımıza geçirmiş ve alâka- darların dikkat nazarlarına arzet" miş bulunuyoruz, sonbahar tari. fesiyle bir çök Boğaz iskelelerin- den köprüye gelecek memur ve mektep talebelerini dairelerine ve mekteplerine vaktinde yetişeme- mek vaziyetinde bırakan ve ne. den sonra yazılarımız üzerine bu hatasını — düzelten — Şirket büu yoldaki ihmalkâr hareketlerine maalesef devam etmektedir. Bu sabah, Boğaz yolcularını şi- kâyete sevkeden yeni bir vaziyet olmuştur. Bize müracaat eden bu şikâyetçiler diyorlar ki: “— Şirketin sabahları ve ak* şamları bir çok Boğaz iskeleleri. ne uğrayan postalarını küçük ve yolsuz vapurlar yapması, me- murlarr ve mekteplileri çok müş kül vazıyette bırakmaktadır . Bu sabah yukarı Boğaz iske. lelerinden kalkan 57 numaralı va- pur Anadoluhisarına kadar beş dakika rötar yapmış ve oradan köprüye ise pek yavaş bir yolla seyrederek vaktinden 25 dakika geç olarak yediyi beş yerine, ye- diyi 30 geçe gelebilmiştir. Bizim yaptığımız tahkikata gö. re vapurların bir çoğu bakımsız- dır. Altları yosun tutmuştur. E- sasen az olan sür'atleri de bu su- retle daha çök azalmakta ve böylece bir buçuk saatlik bir yol- da yarım saat teahhire sebep ol- maktadırlar. Bu yüzden Boğaziçinde oturan İ bizler işimize gücümüze geç ka. lıyoruz. İçimizde dairelerde ça- lışan bir çok memurlar ihtarlara maruz kalarak müşkül vaziyetle- re düşüyorlar ,Alâkadarların bu işe bir nihayet vermelerini bekli- yoruz., , Ayni vapur yolcuları arasında Adalar belediye tahsil memurla- rumdan Raşit ÂAtılgan şunları SÖy. lemiştir : “— Anadoluhisarıma bir tanı- dığıma misafir gitmiştim. Bu sa- bah erkenden vazifeme dönecek- tim. Köprüden —Adalara kalkan ve beni işimin başımna yetistirecek olan vapura Hisardan 6,13 de hareket edip köprüye yediyi beş geçe varan vapurla yetişebilece. ğimi hesapladım. Fakat Hisar- dan 6,13 de kalkacak olan bu va- pür beş dakika geç olarak 6.18 de hareket ettiği gibi köprüye de vaktinden 25 dakika geç geldi. Bu yüzden Ada vapurunu kaçr rarak işime yetişemedim. Amir. lerime göstermek üzere köprü. deki şirket memurlarından vapu- Zeynep gittikçe kızarıyordu. Bir denbire bir deli gibi haykırdı: — Beni assalar, etlerimi kıskaç larla koparsalar ben onların şoföri le ölürüm gene evlenmem! Veysi usta artık sabredemiye" rek olanca sesile bağırdı: — Gece yarıları koluna takılar rak kaşerlenmiş aşiltelere taş ç karan bir cesaretle kale diplerine kadar ismini cismini bilmediğin bir genç erkekle ne maksatla sür” tüyordun öyleyse?! Söyle bakayım bana? O gece komşu bahçivanla- rm çırakları seni de onu da par- çalayacaklarmış. Benim hepsinden haberim var, Bu işi ya nikâh ya. hut da kan temizler. Veysi usta boğulur gibi sustu. Zeynep kurşunla — vurulmuüş gibi sendeliyerek: — ÂAv o Selâmi pasaların şofö Tü müymüş! Amarn yarabbi! — Ya ne zanhettin... Gene na: dakika gecikti run geç kaldığını kâğıt istedim. Bana vapurun lor dos fırtınası yüzünden geç kal. dığını bildiren bir kâğıt verdiler. Hâlbuki bu sabah Boğazda hic bir rüzgâr olmadığı gibi sular da dümdüzdü. Ufak bir dalga bile yoktu. Ayrıca'lodos fırtmması ol. sa bile en çok Marmaraya do- küuması lâzırmgelirdi. Halbuki A- dalara ve Haydarpaşaya bile va. purlar muntazaman İşliyordu. ,, İşte — şirketin ihmalkârlığını gösteren şikâyetlerden birini da- ha yazmış bulünüyoruz. Bizce halkın bu mütemadi şikâyetlerine şirketin şimdiye kadar bir son vermesi İlâzımgelirdi. Boğaziçi gibi on binlerce memürun ve iş sahibinin bulunduğu bir yerin şehirle muvasalesini daha çok muntazam bir şekilde temin et- mek lâzımdır, Bunu şirketten bir çok defalar istedik. Şimdi de a- lâkadarların harekete geçmesini bekliyoruz. bildiren —bir ” Ziraat Vekili Ve refakatindeki heyet Moskovadan geldi Moskovada açılan ziraat sergi, sini ziyarete giden ziraat vekili Muhlis Erkmenin reisliğinde Ah- met Şükrü Esmer, Sadri Ertem ve muharrir Suad Dervişten mü, rekkep heyetimiz dün akşam sa- at 23 de Sovyet bandıralı Svo- netya vapuruyla Sivastopoldan şehrimize dönmüştür, Vekilin beyanatı Ziraat vekili Muhlis Erkmen sgeyahat intibaları hakkmıda de« miştir ki: nunum, Dost Sovyetler diyarımnda daima büyük bir hüsnükabul gör- dük., Bundan dolayı çok müte, hassisiz. Moskova ziraat sergisini çok beğendim. Cidden çok güzel hazırlanmış,,, Vekil yarm akşam Ankaraya dönecektir, Muğla yolunda Bir kaptıkaçti ucuruma yuvarlandı İzmir, 31 — Fethiyeden Muğ- laya gitmekte olan bir kaptıkaç- tmm bir uçurum kenarımnda bir- denbire dingili kırılmış, araba u. çüruma yuvarlanmıştır. Bereket iyi bir tesadüfle kaptıkaçtı bir fundalığa takılarak kalmıştır. Da laman nahiye müdürüyle — iki yolcu ağır surette yaralanmışlar. dır. Diğer yolculara bir şey ol- mamıştır, üi KA Si ae a A DA KA I İHABİRR İN Nuruosmaniye yolu Nuruosmaniye . Cağaloğlu yolunun yakında asfalt olarak inr şasıma başlanataktır. imuslu çocuk ki dedikoduları bas: tırmak istiyor. Zeynebin gözünden her şeyler düşmüş derin bir sukutu hayale uğramıştı: Demek o Selâmi paşa: ların şoförüydü ha!.. Zeynep bir çılgın gibi saçlarını — yoluyordu. Babhası onu kolundan — yakalrya: rak: — Haydi - dedi. - Seni affede- ceğim. Fakat bundan sonra ken. dini derle topla.. İnsan — olmağa çalış. Zeynep kolunu hızla çekerek — Olamaz!! - diye bağırdı. - Ben Selâmi paşaların şoförile ev" lenemem! -i — Ben seni keserim! — Kes! evlenmem! Veysi usta kızı kolundan tütup ! kapıdan dışarı atarken: ' — Sâna yarın sabaha kadar mü sğıade ediyorum - dedi - Bu gece iyice düşün taşm yarın sabah ba- | “— Gördüklerimden çok''mem- 30 BİRİNCİTEŞRİNZ KŞAM p o? îî Sahibi ve ı'gmv -; İHMayata j Erken kalk DıEKSLER bu sent R sekizde başlıyor» g dar bitiyor. Bazı — KP g beğenmemiş, itiraz edi4” , de ao kadar şiddeile l"r“ ki bütün çocuklar hastâ * j leketin istikbali tehhkd. ) nırsınız. Korkmayın, ö yok. Mekteplerdeki — O” kın: çoğu, hemen hePd gözüküyor. Herhalde 17 | da bu yeni usulden Şi4- pek yok. - Yeni usul dedim I—W’ bizim çocukluğumuıdl erken başlardı; m SAĞ çin sabahleyin kıı.ı'll'-lıi dık. Zaten dünyanın DE V rafında dersler sekizdt 4 hattâ mekteplerini dabâ memleketler de varmiş: İstanbul çok büyük, çok bir şehirdir. Adalardâ: lâ Kavaklarda olurup Hi çocuklarını İstanbul ”a göndermek mecburiyeu;d'_ vardır. Bu çocukların * p evvel vapura binmelofi' İ çin de beşte kalkmalar! yor. Ama mektebindef K zakta oturan talebe ğ zannederim lalebe yekonı de beşini bulmaz. Ön nin hepsi de uzaklard' gerçekten m-ocbur deği ,n İ İstanbul tara.ına yel'“’ş p Çocukların bir k mekteplen uzakta derslerin saatine itil'l düur? O çocuklar bu kâ 6' ü lüyorsa Maa-'f Vekılllği:d şey söylenebilir: “İstaf " V leri zaten çok k"'b&l;':kg ; liseler yetişmiyor. ! di evleri tivarında ortâ? salar bile Hise bulamiy0?” zın Anadolu tarafında, rer İise açmanın imk Bunun haylı zor oldüğü ınk ruz; fakat mektepleri U7 cakların fakirlerini,yat varına taşınmak nılzlel'l H? büyük, hattâ imlânsız » kârlık olacakları leyli H, râk nlın.,, Bunun için Vekilliğine değil, Istnn Şi yesine de müracaat . dar geniş, bu Lladar * ul" bir şehrin belediyesi, V7 Ad> oturan cocv'lar içil Onlar için bir pansiyon * Her yıl birkaç çocuğu — leylt olarak yerleştlri!“ tanbul beledives'nin, hiç olmazsa iki tir 1” si olmalı değil mldil'"" Bunları istemek h’ da derslerin sekizde P ' tiraz etmek ke ' v b“ı“:ı buki bu veni karara 5€ sımdı; cünküü * ıyalıfl erken başlamasının N€ ELULALIL laları olduğun" henim Nurül JROMANİ na cevabını ver, Ondaf ben düşünürüm. ».. a Zeynep, Bu iş tahakkümü değildi. Bütün bu% mak için bu evden KAÇTL 4 ” D ka hiçbir çaze yoktu. r

Bu sayıdan diğer sayfalar: