23 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e — B GÜll | O Holivultlan yazılıyor: Robert Taylor ile karısı, —müt- hiş birer fotoğraf meraklısı olan ahçıları kadınla uşaklarına hergün birkaç defa poz vermek mecburi- yetindedirler. John Garfield cuma günleri et yiyemez, çünkü hizmet- çisi mütaassıp bir katolik kadın. dır. Claudette Colbert at yarışları , mevsiminde akşam — yemeklerini çok erken yemeğe — mecburdur. Çünkü at yarışlarına merakı olan oda hizmetçisine, erken yatıp er- tesi günü hangi atın kazanacağını rüyasında görmesi ihtimalini ka- çırtmaması icap eder, Ânn Sheri- danın oda hizmetçisi bu sıralarda Cesar Romeodan rumba dersleri almaktadır. Holivutta — hizmetçilerin — bile bambaşka şeyler olduğunu anlat- mağa bu birkaç misal kâfidir sanı rız. Bu hizmetçiler, alelâde Ameri- kan vatandaşları nezdinde bulun- dukları, müddetçe normal kimseler dir. Fakat bir yıldızın hizmetine girdikten biraz sonra onların ha- rekâtını, tabiatlerini taklit etmeğe başhyprlar. Bir yıldızın' muvaffa- kiyeti-hizmetçisinin de başımı dön dütfmeğe kâfi geliyor. — Holivutta' çalışma şartları '0 kadar karmaka- K “—ette Lebon evleniyor! TEERRZ Betber çetiftikleri “Cebelütta. rık,, filmlerindenberi biribirlerini sevmekte olan' Fransız sinema ar- tistlerinden — Roger Duchesne ile Yvette Lebon nişanlanmışlardır. Harp dolayısile silâh altına alm miş olan Roger Duchesne şimdi garp cephesinde topçu neferidir. İzin alır almaz Parise gidecek ve nişanlısile evlenecektir. Resmimiz iki genç artisti “Cebelüttarık,, fil minde gösteriyor. hizmetçiler de yıldız mak hevesindedir! çok müşkülât| çekmişti. rışıktır ki adamakıllı bir hizmetçi bulmak pek müşküldür. barla yıldızlar — elinden iş gelen hizmetçilerin ufak tefek kaprisle. rine boyun eğmekten başka — çare göremiyorlar. Sinema artistleri — için yapılan propagandanın, artistlerin hizmet- çileri üzerinde garip bir tesiri var- dır. Meselâ Joan Cravfordun hiz- metçisi Alice hanımı gibi üzerin. de daima bir Gardeyna çiçeği bu- lundurur. Fred Astaire'in — uşağı Valter, kiliseye gittiği zamanlar giydikleri de dahil, bütün ayakka- bılarına klaket koydurmuştur. Dorothy Lamour'un hizmetçisi hanımını gayet iyi taklid ettiği i- çin bir baloda mükâfat kazanmış- tır. Johnny Veismüller'in çinli ah- çısı, efendisi Tarzan gibi bir vü- cuda malik olmak için muhabere ile atletizm dersleri alır. Jim Stevart'ın zenci ahçısı, efen disi çok zayfladığı için mensup ol- duğu şirketin endişeye düştüğüne dair bir reklâm yazısını okumuş, Dbuna inanmıştı. Zavallı artist bu yüzden az kaldı mide — fesadına uğrıyacaktı. Çünkü saf zenci, elin de yiyecek dolu bir tabak, evde ©0. 'nun peşini brrakmıyordu. Olivia de Havilland — Holivuda geldiği ,zaman ' hizmetçi -bulmakta Bir çok hizmetçi “değiştirdikten sonra Gi- 'na isminde bir kızda karar kıldı. Fakat bu hizmetçi bir müddet sonra âşık'oldu ve evlendi. Artist, münasip başka bir hizmetçi bula; madığı için akşam yemeklerini sa- at altı buçukta yemeğe mecbur. dur, Çünkü Ginanım — Holivuttan biraz uzakta bir yerde oturan kor casının yanına gidebilmek için sa- at yedi otobüsüne yetişmesini te- min lâzımdır. Greta Garbo, eğer — bugünlerde yeniden sevmeseydi pek dertli ola- caktı. Çünkü İsveçe giderken Ror salind Russele emanet — bıraktığı sadık hizmetçisi Hazel Avrupa dö- nüşü, Greta garbonun — hizmetine girmek istememiş, Rosalindin ya- nında kalmağı tercih — etmiştir. Greta Garbo şimdi harıl harıl hiz. metçi arıyor —ve bulduklarından hiçbirisini beğenmiyor! Helet Gllbert Amerikada hiç Üstti. Güzelliği nazarı dikkati Tildr. Smdi — Holivud onu de meşhur olmryan bir viyolonse, celbetti va kendisi Holivuda çağı- bir sinema yıldızı yapmak üzeredir Bu iti? Eskiden makarna — hbize hep yabancı —memleketlerden gelirken, pirinç yerli mahsulü olmasa bile, pilâv bizim milli yemeğimiz olduğundan — öğle ve akşam yemeklerinin 80. nunda daima pilâv lenilir, ma.. karna da, Ramazanda sahur yemeklerine bırakılırdı. . Pi. rinç yavaş yavaş pahaya çık. tıkça makarna burada yayıl « mağa başladı. Şimdi pilâv ge. ne milli yemeğimiz olmakla beraber makarna da halis yerli malımızdır. Onuniçin pilâvla 4 makarna arasında mukayese yapabiliriz. Hangisini yemek da. ha fayidalı olur?, Pilâvla makarnaya katılan yağla salçaları hesaba ka. rıştırmıyacağım. Çünkü yağ ikisinde de ayni nisbette olur. Salçaların da çeşidine göre hesapları değişir. Pilâvın pirinci ile makarnanın hamuru arasında hazım müddeti bakımından ve kana karışacak maddeleri hesabında # büyük fark yoktur. İkisinin de terkibinde B maddelerden yüzde 85, yağlı maddelerden yüzde 90, şeker o. © lacak maddelerinden de yüzlde 98 kana karışır. bulunan azotlu Vitamin cihetinden pilâv makarnadan üstündür. Ma « kineden hiç geçmeden esmer pirinçte B1 vitamininden 100 öl. ' çü bulunur. Pirinç makineden geçtikten sonra vitaminleri aza. lırsa da en ziya'de beyaz pirinçte bile bu vitaminden gene 26 ölçü olsun buluğur. Pilâv dolu ve kapalı tenterede pişirilince » vitaminlerinden.de az çok kalır. Yalnız Japonlar eskiden pi. p rinci pek ziyade$beyazlatarak galiba büsbütün açık tencere. , lerde haşladıklarından bu vitaminin eksikliği yüzünden meş. 'f'fî hur beriberi hastalığına tutulurlardı.. Biz pirinci o kadar be. V yazlatmadığımız; gibi pilâv tenceresini kapamayı da daima â. 23 Bitlav mı, Makarna Börüeem T Ü eee geee içeşara Tz .. Ç & mı? Yu“: Dl'ı Gı A' H Ve ı $i Vd det edindiğimiz için - şükürler olsun - o hastalığın adı iç işidilmemiştir. Pilâv böyle bize hiç olmazsa bir vitamind& az çok getirkliği halde makarna evlerimize gelinciye vi türlü kalıplardan geçtiği için onda bu vitaminden tabil H aranılmaz. Madenleri bakrmından da pilâv makarnadan üstü .nfî BİRİNCİTEŞRİN — 44 bizde $ dük Bir kefe insana en Tücemlü on iki madenin hepsi SY tamamdır. Makarnalla ancak 9 tanesi bulunur. Vakıa çelik mâe karnada biraz daha fazla bulunursa da, yanında hiç rı-ı:m'g“f":ı bulunmadığından çeliğin işe yarayacağı bilinmez. Zekâya güzelliğe faydası olan iyot madeni pilâvda, makarnadakind biraz 'daha fazladır. Gençliğe lüzumlu olan manyeziyom deninden esmer pirinçte yüzde 60 miligram olduğu halde mâ karnada ancak 37 miligram bulunur. Yalnız fosforla kireçt istifade bakımından makarna pilâvdan bir buçuk misli faydi” Llıdır. Fakat madenlerin hepsinin temizi olarak alkalenlik bi ekşilik cihetinllen pilâv gene üstün gelir. Gerçi ikisi de ek8“ dir, Fakat makarna pilâvdan iki misli derecesinde.. Bnudâ dolayı makarna şekerli hastalara daha ziyade idokunur. Het glüten unundan yapılmış makarna olursa, onum ekşilik der*” B cesi pek yüksek olduğunldan, büsbütün aksine olur. Beslemek cihetiden pirincin küdreti esmerliğine veya be' ' yazlığına göre değişir. İkisinde de en büyük nisbette bulunaf şeker olacak maddelerdir. Bunlar esmer pirinçte yüzde 78 duğu halde pirinç beyazlaştıkça yüzlle 79 a kadar çıkar. Mas karnanın hangi çeşidi olursa olsun yüzde 73 de kalır. Yağ maddeler pirincin tekibinde makarnadakinden biraz fazladı Azotlu maddelerde makarnada pirinçten bir buçuk misli f4” la.. Demek ki yüz gram beyaz pirinç 356 kalori verdiği haldt o kadar makarna 352 kalori verir, Bu kadarcık fark ta pek ehemmiyetsiz olduğundan vitamil” lerle madenler müstesna olarak, beslenmek bakımından pîlâq yahut makarna yemek büsbütün keyfinize kalmış bir şeydi''gi Kadımn — Evet, gömleği 37 nu. mara aldım, Satıcıya kocam 26 numara, gömlek giyer diyerek mahcub olmamı mı istiyordun ? — İngiliz karikatürü — Bir masal Öbür dünyada her insanın tabi- atine veya ahlâkına göre bir me. leği vardır: Kavgacıların melekle- ri, zalimlerin melekleri, harbe se- bebolanların melekleri, iyi insan- ların melekleri, çapkınların melek. leri Akılıbıkların melekleri ayrı ay- rıdır. Bu meleklerin ellerinde birer bo- rüu vardır ve kendilerine — mensup biri bu dünyadan öbür dünyaya hareket ettiği zaman bu — boru ile bir hava çalar. Meleklerin işsiz — kaldıkları bir gündü. O gün dünyada harp yok- tu, katiller adam öldürmemişlerdi ve tifo, kolera salgını da yoktu. Aralarında hashihal — ettiler. Bir melek: - Hepinizden fazla boru çalan benim, dedi. Kimse itiraz etmedi. Hakikaten doğru söylüyordu. Çünkü dünya. da en kalabalık bir tayfanm, kılı- bıkların meleğiydi. Bütün melekler söylediler Haris insanların, müsrif kadınların, ya- lancıların melekleri de hiç boş dur- muüuyorlardı. mamış olan bir melek: — Hele ben de söyliyeyim, dedi. Bana şimdiye kadar bir defa bile börumu çalmak nasip olmadı. Melekler daima bir köşede ses- siz ve sadasız duran bu meleği ta- nımryorlardı. Birisi sordu: — Arkadaş, sen kimlerin meleği- sin? — Ben mi? kaynanalarile iyi geçinen gelinlerin! Arkadaşlarının sözlerine karış. | 4 _ Ti * d ÇA yi Fransız Tıkrası Muallim, sınıfta talebeye sor. du: - —Hant kitaplarım, kalemin? Çocuk gözlerini yere — indirerek cevap verdi: — Evde unuttum efendim. Muallim kızdı: — Eyvde mi unuttun? Kitap ve kalem talebenin silâhı — demektir. Tüfeksiz harbe giden — askere ne derler? — General derler efendim! Kadın — Komşulara maaşıinmın arttığını söylemek istiyorum a - ma, aksi gibi, onlara son defa ma. aşımı kaç lira olarak söylediğimi hatırlıyamadım. — İngiliz karikatürü — Kadın — Çabuk olun bayan, gemi ba- tiyor. — Geliyorum, Rengi — tahlisiye simidine uyacak bir rob arıyorum. Acele giyip geleceğim. Satıcı — Üç Hiraya bu kolye kelepirdir. Müşteri — Peki ama, sakm sahte olmasın? İnciler YAMYAM KADIN KASAPTA — Bunu mu vereyim, — yoksa şunu mu? — Hayır, şunu! — Fransız karikatürü — Dalgınlık Dalgın adama haber verdiler: — Karınız öldü. Dalgın adam sordu: — Ya! Haber resmi mi, ajans- lar verdi mi? Babası doktora gittiniz. öyle mi?, Doktor ne de. di?. ; Oğlu — Sevgilim, daha sık gö- rüşelim! dedi. — Fransız karikatürü — Dedikodu — Eylendiğindenberi — yüksek topuklu iskarpin giymiyor. — O adamla evlenmekle alçala. cak dememiş miydim ben? Bende öylel! Bayan, hizmetçi kadının kâğit- larıma baktıktan sonra başını sal. İryarak: — Bunlardan pek memnun kal- madım, dedi. Hizmetçi mukabele etti : — Bef de memnun kalmadım ama başka yerlerden — hüsnühal — Annenle, şahadetnamesi de alamadım. Aptal hizmetçi kaprıyı gelen ziyaretçiye: İ — Affedersiniz, dedi. . H& fendi evde bulunmadığı, içit | müteessir olduğunu söyledi. ) Atlatıldığı bu kadar — bâ' | şekilde yüzüne — vurulan'zi)” cevap verdi: | — Peki. Hanımefendiye $ yin, ziyaretine ı;elerırıed._ilıî'i ben de pek müteessirim! "0 FALCI KADIN — Söylediklerinize İi ama, doğrusu çok güwı pişiriyorsunuz ! — Fransız karik — Kumdan şato yapm? Bravo! Atıp tütuyordu. Bir aralık Kir: — İnanmıyacaksınız âmî;rdı' bir elimle koca ekspresi d muş adamım! tinl — Yok canım! Nasıl yaP işi? M — Elimle tehlike işareti” tim! Ç atürn; Yorulmadan yüzmek ist damın bulduğu usul...

Bu sayıdan diğer sayfalar: