i —-a.— lee diledi ; biz #olumu vermekle kahra kağ hürmetimi göster. VE. Neo Doktor güldü; Kalbini i ni ai ii Doktor istihtafla yaar Aynaya bak- ler galiba! al, bendini tutamayıp gü* ti Casus kadın onlara Nej bağırdı: Örle gz eğe üret © edenler vk olduğumu ve ki- Ky >aPabileceğimi unut. Pula arı : i hepsi üze“ metini gezdirdikten sonra ek tam prens o Hanri eğ, mile *€ttim diye (sizin eyi ie, uz var? İnsan esi, Ştmemeli. Kayzer haz- kt BİZ hakkındaki fi- i size söyler. Hay alar süklüm püklüm inizi a imparator haz m vereyim, dedi. Bir alm Lütfen şu kalabağı Oturunuz. Bed ve koltukların Fakat Matmazel İşitenlerin hep- irak Yerlerini Nobo- “ttiler. O da tabit red- Biga emedi, Beş dakika ka- 435 kadın imparata. ve salonun kapısını in işaretile detekti- > rd , yedi İçeri girdi, a İn başında ti elini uzattı ve: “e bitüm, Matmazel Dok” ede bitiremiyor. Seyahatiniz esnasın- « Ktatdığınızı da ba. Krm örn için şahsan / : ili at, iniz. Almanya | iz ti ait olmak Üzere i e neniz Yaşıyabilirsiniz. niyiniz İrlancnya da dör İ Aykar bunun için bir mai karşı silâh kul dair yemin etme. Suçalını astı; al dilerim, Fakat bu değildi. Yerine getiremiye- mİ bulundular? K İsyan o çıkarıp atm istiklâline , #4Yesini takip ettiği: silâğ, şlerdi Majeste... iy anaya © ©phane verilir. 60 bin kişilik bir bilirim, Gi Kaypaktora Kayzer ba. e iş ihtilâicileri; - iz a dinize e ie, sir dürmüş ie i? tsvsiye- İm M ne düşündük ydi : « İrlandalılar “İ Için, yardımı. İz Ne kadar” bulunurlar. On beş vapu 2 kadar gidebilmesi Sü m tnmelimi tekil ediyorum. Bir filonun geçemiyece- ği yerden bir tek şilep (geçebilir; çürkü nazarı dikkati celbetmez. Bana lüzumu olan asker değil silâh.. Bir şilebi bitaraf bir devlete aitmiş gibi gösterdikten sonra si .âh ve cephane yükletin. Gemiyi bunu becerikli ve cesur bir süvari. nin kumandasma verin. Cesur ve cüretkâr tavfalar seçin. Gemi ha zırlansın, sonrasını bana bırakın. Eğer ben Irlendaya ayak bastık” tan bir ay sonra İrlandada ihtilâl kopmaz, ihtilâlden üç gün sonra da Irlandada bir tek İngiliz kalır- sa ben kellemi veririm! Kayzer, heyecanla söylendi: — Bu adamın hakkı var! Matmazel Doktor da ayni (ikir deydi: © — Evet, Gayet mantıki konuşu" yor. Ceyms Nobodi, birkaç cümlede Alman erkânıharbiyesile hariciye nezaretinin aylarca düşünüp taşı: narak hazırladıkları plânı bozuver mişti. Kayzer, Nobodinin fikirlerini ka bul ederek o gün, Vilhelmshafen- deki üsera karargâhlarında top lanmış olan o İrlandalı esirlerin memleket dahilindeki (muhtelif | üsera karargâhlarına gönderilme- | lerini emretti. Birkaç gün sonra Ceyms Nobo- | di, İrlandaya gönderilecek silâh ve cephanenin, geceleyin, Vilhelms- hafen yarma gelmiş olduğunu öğ- rendi.. Bunların hemen ogün tersane depolarından birine naXle- dilmesini emretti. Kayzer her şeyi gayet mükem” mel hazırlatmıştı, Gönderilen si- lâhlar elli bin kişilik bir orduyu mükemmelen techiz etmeğe kâfi gelecek miktardan da fazlaydı. Piyade silâhlarından başka ilki tane torpil kovanı, elli torpil, de- niz vasıtalarma konmak üzere ha” zırlanmış 88 lik altı (o mitralyöz, 4 tane 8 santimettelik ve iki ta ne de 15 santimetrelik top vardı. Bun:ar silâhların nakledileceği yük gemisini teslihe yarayacaktı. Bunlardan ayrı olarak tonlarca ve e m ——— ei her cins erzak getirilmişti. Çuval larla unlar, deniz bisküviti; galeta konserveler, kuru sebzeler, (bira ve İspirto içkileri vardı. Bununla elli kişilik bir gemi tayfası altı ay HABER — Aksım Postası e Hindistanda dünyanın en eski insanları arssında Yazan: L. Buse 35 yılını vahşiler arssında geçirmiş bir Alman seyyoln Hintli, yıldızlardan getirdiği bu nebal kağını m. seviyordu ? -- Bundan ümitliyim! Vakış ! şi ormanda yaşamaktaydı? yıldızlarda gördüğüm insanlar biz lerden çok daha üstün, maharetli ve kuvvetli, çok daha kadir olduk ları için onları hükmüm altına ak maya imkân olamadı. Ancak ne. bat şeklinde olan insanlar müstes na! — Nsbat şeklinde mi? -- Evet. Onlardan (o getirebil dim! — Nereye? Buraya mı? — Evet! — Yaşıyor mu? — Eve! — Ne kadar zamandanberidir? — Dört senedenheri! — Dört senedenberı mi? — Evet. Dört sene oluyor! Hâ- lâ yaşamakta. Benim hayretten sararmış, bir halde yerimden fırladığımı gören Buha . Ruti, gözleri âdeta vahşi ve ürkek bir parıltiyle dolarak dik katle yüzüme bakıyordu. Karşım da müthiş zurette yanmakta olan gözlerini hiç kıpırdatmadan: — Bu getirdiğim nebat şeklin deki insan bir kadındır! dedi, Be ni çok seven bir kadın! -- Bir kadın mr? — Evet! Beni çek (sevdiği için kendisini kendi dünyama getirme mi o isteği, Hintlinin gözleri şimdi (âdeta iki ateş yığını gibi parlamışlardı. Sakallarını asabi asabi okşama. ya başladı. Adeta sayıklar (o gibi derin bir heyecanla; — Oh! ben Bahurangayı çok se verim! diye mırıldandı. Dehşetle bu garip Hintlinin yü- güne bakıyordum. Hintli sihirbaz bu. sözü söylerken gözleri. garip ılularla. i ya r. derin bir masa Hintli, yıldızlardan getirdiği bu nebat kadını mı seviyordu? Ömrümde böyle bir şey tasavvur edemiyeceğir. için son derece heye can ve merak hissetmiştim. Hintli sihirbaz hakikaten sayık- yor, hezeyana mı (düşüyordu? Yoksa hâlâ yaşatabildiğini söyle. diği böyle nebat bir kadına bütün aşkile hakikaten bağlanmış, onu yaşatmak için böyle hiç kimsenin ayak basamadığı, herkesin cinli Şimdi ürpermiş solgun yüzüyle dalgın dalgın ormana doğru bak makta olan Buha . Rutinin yanı na gittim. Elimi omuzuna koydum. Heye candan âdeta titriyen bir sesle: — Buha - Ruti! dedim. Ben ne. bat şeklinde bir kadın olabileceği" ne inanmıyorum! Yıldızlardan böyle bir insan getirdiğine inan: mıyorum! Sen çıldırmış bir adam. sın! Hintli sihirbaz birdenbire elimi tuttu, Yalvaran bir sesle: — Oh! susunuz! dedi. Adeta kulak kesilmiş bir halde yüzü birdenbire sapsarı kesilmiş müthiş bir dikkatle etrafı dinli yordu. Hayretle ssutum . Hintlinin zifiri, sessiz, Issız or manm içinden neyi dinlediğini an lamak istiyordum. Fakat o kuru elleri içinde elleri mi şiddetle sikiyordu. Sonra birdenbire gülümsedi, Yü zünde tatlı bir sevinç parlamıştı. — Bahuranganın sesi. dedi. Mutlaka beni çağırıyor! Ben hiçbir şey işitmemiş oldu" Zum için Hintli sihirbazm bu ha line afallamış bir halde bakıp du ruyordum, Buha - Rutinin yüzünde birden” bire o kadar büyük bir değişiklik olmuştu ki son derece hayret et memek kabil değildi. Hintli sihir bâzın kuru ve koyu esmer yüzü birdenbire sanki beyazlanıvermiş- ti. Madeni ve garip parlaklığı in sana haşyet veren gözleri birden- bire tutuşmaş gibi yanıyorlardı. Sanki kanı birdenbire çekilmiş Hintli boşlukta;imiş,gibi, nefes a lam, gibiydi. Velhas demin gehiş ve muâr zam kâlinatlardan kendi o bahçesı imiş gibi büyük bir hâkimiyet lâkaydilikle bahseden Hintli sihir Daz büsbütün değişivermişti. Ben mehtabın bayağı koyulaş mış, gümüşlü bir pelte gibi titre. diği sessiz, 1ssız zifiri ormanda ben hiçbir ses işitmediğim halde kıvır cık ve simsiyah sakalir çenesini ile- riye doğru “ızatmış, rengi sararmış olan Buha - Ruti hâlâ nebat kadı. nın sesini işitmeye çalışıyordu! Müş Karadeniz şivesinde "Uşak,, kelimesinin bir çok mânaları vardır: Tanıdık sığmtı, arkadaş gibi sıfatlar onunla ifade edilir. Karadenizin Of kasabasından Musaya da dalyandaki balıkçılar arasına geldiği zaman bu ismi- verdiler. © Asıl, ismini unuttu - lar: “Uşak,, dediler. Musa yirmi bir yaşındaydı. Yerli şivesine tuhaf bir Türkçe karıştırıyor; (g) leri (5) ile (c) arasında telâffuz ettiği vakıt bu kelimelerin bir çoklarını anlamak bile zor oluyordu. Ayrıca Of'a mahsus daha başka kelimeler de kullanıyordu. Dalyanda bir gazinonun he- men eteğine açılmış. üstü yer yer yirtik ve küflü bir çadırda gecelemesine rağmen hayatından şikâyeti yoktu. İstanbulun deni. sini yadırramamıştı. o Yalnız sa- kin ve dalgasız olmasına kızıyor du. Fakat hiç bir vakit bunu açık ça söylemiş değiMi. Bütün öte, kiler deniz dalsalı olursa küfür ediyorlar, Musayı aç bırakıyor. lardı, Cünkü rüzeâri: havalarda denire kimsetin cıktığı yoktu. Bir sabahtı. Denizminareleri, küçük yassı taşlar, sedef kabukla” tı sahilde ve güneş altında pıdıl dıyordu. Bir iki çocuk: denizde top oynuyorlar, sandalcılar, ayak larr yosun bağlamış tahta iske- lenin kenarında müşteri bekli . yorlardı. Musa kendi kendine: “— İş- sizlik?... dedi. İşsizlik... Arkaya doğru gerindi ve gü- neş gözlerini yaktı. Musa çalıştığı yeri değiştir. mek istiyordu. Başka bir sahile, başka bir tarafa gitmek!. Dal yanda ya plâjdan denize giriyor- landı; yahut büyük bahçeli ev- lerden hemen hepsinin sandal. ları vardı. Başka bir taraf!. Bel kide yeniden Of gitmek.. Mu- sa bunu kendisi de bilmiyor, yal- nız, Of'da olduğu gibi, çadırın ö. nüne yığılmış kürekler, dümen ipleri, kancalar, tamir edilecek bir samdal kaburgası ve rütubet- teri Kanan FHylüsi sında, başını bunlardan herhan gi birisinin üzerine koyarak ar, ka üstü yatıyor; yahut, kumlar da bir köstebek gibi tostoparlak yuvarlanıyordu. Eğer denize git- mek isteyen bir iki müşteri çi- kârsa bunları da Of ve Sürmene. den tanrdığı hemşehrileri önlü yorlar, Musa, denize açılanların arkasından, elleri cebinde baka kalıyor ;tekrar, ya upuzun arka üstü yatıyor, yahut diz kapakla rına kadar sevadığı bir pantalon ve çıplak ayaklarla denize gire- rek sandalı temizlemeğe çalışı yordu, Musayı işsizlikten kurtaran şey bu dakikalarda oldu. Birisi bir sandal istiyordu, Musa işker lenin üzerindeydi; ayakları ge na çıplaktı: varı ıklak tabanlarını bir kum tabakası kapamıştı. Ba, $ını çevirdi: Gazinonun önünde, ayakta bir kadın duruyordu. Musa: <— Adam sen de, dedi, işsizlik! Hangimiz pay edeceğir?. Dalyanda yatıp kalkan daha yedi sandalcı vardı. Üçü ortaktı; diğerleri ayrı ayrı çalışıyorlardı. Musa denizle slandıkça bir güneş sünkerile hemen kuruyu. veren iskeleden kumlu tabanla” riyle yavaş yavaş yürüdü, san- dalın içine girdi. #tet eta etao etaci etani etaoi etal Kadmın bir vabancr olduğu belliydi. Yahut sayfiyeye henüz gelmişti; sandalcıların hiçbirini tanımıyondu. Yalnız elbiselerin- den soyar gibi kendisine dikkat ettiklerini görmüştü. Kadın yü. rüdü; Musanm yanına kadar gel di, sandala atladı. Yalnız gidecek leri yeri söylemedi ve konuşma» dı. Musa da sormadı. Zaten sor- masına vakit kalmamıştı. ODü. şüncesi harekete gelmeden evvel kolları kürekleri çekmeğe başla. - muştı. Bir Temmuz gününde, de- niz, dalma me kadar iyidir. Bir şairin dediği givi “hortumu” nu toplayan bu fl biz insan ları eğlendirmeğe çalışır? geçinebilirdi. (Devamı var) diye dehşet duyduğu kesif ve vah” (Devamı var) ten İmslak kesilmis silteler arâ- (Daha var) PLANŞ 71 n PLANŞ 79 vi 1 DAĞ KEÇİSİ Cerkeine || cağ tous İer ovcux w'appelent | teraliy means “binek teke, yavrusuna oğlak d ayaklar banglier #,; plimbeurs game”) da denir) © kuyruk sanglisrs formeni une il a the snout 8 boynuz 4. Fi le renard (le renarf fe- bando, une barde; le İ b the tusk b sırt kalı nl melle est la renarde) jcune sa giler: le marcas- € the hoofs or böoves 3. F: le ehamois (le ehamois | a len yeux mr, mâle »'appelle aussi e | b les oreilles /. bouc; le petit #'appolle © la bouche sus) chövreau m, ou fa- d les pettes/, on m.) © la gueye a les comes /. ou ero |oO| Gİ: the fox (the red fox: eheta m, li male: the fox; female: b la eriniöre dorsele 3 *: the ehnmo's (male: the charois buck; female: the ehamoifs doe; the i the she the enbs) the vixen, the biteh fox. fox; the young: (the fox” den is called a young öde: the chamois kennel or, when under- kid) l ground, an sarih) a the borns li a ihe eyer b the bristiy bair on the | b he sar back İl © the muzgle 3 *: die Gemse (Gams; il mânrlich: Gamabeck; Gemageln: das Gemekit) « der oder das Krickel © die Krucke, das Ge, börn) b der Gemabart (Gams- bart, Bart) 4 TİLKİ ddisi tild) a gözler b kulaklar , der Gemstock, | welbileh. die das Junge: d the toss | pad) | | tip) | i / | a, € form part oi the mask or pate as the fox" hend is called (the paw is cslled the © the tall (the brush, vsualiy with a wbite A: der Fuchs (Rotfucbs; in der Tieripbel: Reireke, Reineke Fuchs; münnlieh: der Fuchs, Rüde weib- lieh: die Füehsin, Föbe, sin; de sis mis & ur an: Ta bts *wüsse: d'un an doux ans; ia böte de compagnie, terme gönd rigua: ia bite aoire) a le bowtoir b les Söfenses /. İ « len sabolp m. | d les ergois m, İl € İa gucue e e wild pix, the male wild | #wine, the. wild dog; fe- male: he wild sow; both: pigs, swine; several to- gether: « herd of wild #wine; the young male! vwng boar: collective | sama in Germen İ | “Sehwarşwilâ” which ii d the dew - elaw © the tajl (the bristiy tail) 6, A: der Keiler (das münn- lehe Widschwein, “Schwein”. weiblieh: die Bache; belde: die Sau: mehrere: sine Rotte San- en; das Junge: det Fri sehling, jihrig: der Über- ISufer; Sammelname: das Sehwarzwild) n dor Rüssel (das Ge- brech) b der Hauzahn (Haver; die Gewehre, Waffen; der obere Hauzahn: der Haderer) e die Sehslen d das Geğfter © der Pürzel