9 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

E————_— Şehirden röportaj : Kadın çöpçüleri en çok kızdıran şey Refia diyor ki: Evimi kirleten çocukla- rımı dövüyorum; fakat sokağı kirletenleri de dövemem ya! Temizlik işlerini tama- men kadın çöpçülere bı- raktığımız gün, İstanbul şimdiki halinden kat kat temiz olacak y ei s T * Teny, t " | da, | Çöpçü Refia iş başında İstanbul belediyesinin te - mizlik işlerinde kullanılmak üzere çöpgü kadınlar aldığını belki duydunuz. Fakat bu çöpçü kadınların bu işe nasıl alımdıklarını, evvelâ ' ne işle uğraştıklarını herhalde bil - miyorsunuz. Cağaloğlundan — geçenler ceketli, —pa- 2lonlu, tozluklu ve postallı, bir çöpçü kadını, kaldırımları süpürürken gü- rürler. Bu kadın 50 . 55 yaş- larında Refiadır, Toz, toprak içinde uğraşmktan çehresi erkek çehresine dönen bu kadının - Kadın - olduğunu ancak başındaki başörtüsü anlatıyor. Cin, Refa niçin çöpçülüğü, diğer kadın işlerine tercih et. tiğini sordum. — Biz, dedi, Bulgaryalıyız muhactr olarak buraya gel- dik, kocam hastalandı eli a- yağı tutmaz oldu. Ona” bak- mak lâzımdı. Sonra Üüç tane çocuğuma kim bakacaktı? Ben iş aramaya — koyuldum. Fakat İş nerede?.. Nihayet belediyeye müracaat ettim. Buraya çöpçü olarak verdiler. İlk zamanlar epeyce sıkıntı çektim ama yavaş, yavaş bu işe alışıyorum. Refia elindeki süpürge — so- “pasıma nefretle bakarak: — Nah, dedi, şu kahrolası- sa sopa yok mu, elimin içini kabarttı. Elimin her yanı na- sır içinde kaldı. — Demek çoök zorlük çeki- yorsun?. — Yok evlât yok, bu işi yapmakta — zorluk 'çekmiyo- rum, Fakat arıma gidiyor. Hani suratları boyalı kadın- lar - yok mu işte — onlar bakıp, hbakıp — ta gülüyorlar. Ben ©o zaman çileden çıkıyorum. Be- 'nim neme gülüyorlar sanki?!. Refla | bunları — -anlatırken yanımıza ihtiyar bir kadın | sokuldu. Refiaya nasihat vermeye baş- ladı, — Söen onlara bakma ka- dınım. Ben de umumi harpte Galatada çöpcülük yaptım. O zaman da bazı kadırlar be. nimle alay ederlerdi, Ben on- lara: — Bizim ayakkabılarımız, si - zin sırtınızal derdim, İhtiyar kadın bu garib cümleyle neyi ifade etmek iz- tiyordu, bir türlü anlıyamadım. Refija kendisine verilen sahaya büyük bir itina ile bakıyor ve süprüntü atanlara çok kızıyor. HABER — Akşam Postası. - Harpte yemek meselesi Yazan: Or. G. A. bile karınlarını lâyıkiyle doyuramadıklarından harp zamanın. daki tayınları büsbütün âz gelecektir. fesör Bodüen re hasıl olacak kalorileri Bu harpte tayyarelerin ve tankların ehemmiyeti şüphe. siz olmakla beraber, yemek meselesi ide pek büyük yer tu. tuyor. Harp pek uzun süre- cek denildiğine göre, hangi tarafın erzakı daha bol olup ta karnını daha iyi doyurabilirse o tarafın harbi kazanmakta şansı o kadar büyük olacak gibi görünüyor. — Bundan idolayı, Belçika- da Luven üniversitesinde pro. Almanyada adam başına verilen tayıma gö- hesaplamış. Orada insanlarıtı cüsseleri ve memleketin iklimi göz önüne getirilerek, adam başına normal zamanlarda günde 2700 kalori lâzım olduğu halde, bu harp zamanında verilen tayınlardan ancak 2100, nihayet 2400 kalori hasıl olabilecekmiş. Bu hesap, tabit, muharebeye giden askerler için değil- dir. Muharebe eden askerlere bulup, buluşturup lüzumu ka- dar kalori temin edecek gıda verileceği şüphesizdir, yiyeceği gıdanın tahdit edilmesi Halkın de askerleri doyurabilmek içindir. Belçikalı hocanın kalori hesapları muharebeye gitme. yen başıbozuk ahali üzerineldir. ; Bu kadar kalori Almanya gibi oldukça şimalde ve soğuk bir iklimde oturmıyan ve Almanlar kadar çok yemeğe alış- mamış bit memleket halkı için pek te az gıda sayılmaz. Hattâ sıcak memleketlerdeki cılız insanlar için pek bolluk denilebi- lir. Fakat Almanların çoğu zaten iri cüsseli oldukları gibi, memleketleri soğuk, kendileri lle daima faaliyette oldukla- rımdan bu kadar gıda onlara yetişmez. Harp başlamadan önce Bundan başka, gidaların cinsleri arasında lüzumlu ©o- lan muvazene de yoktur. Adam başına günde 1.100, en aşağı 75 gram albümin lâzım' olduğu halde şimdiki tayın ancak S0 gram verebiliyormuş. Yağın zaten lüzumundan, pek az ol« duğu ötedenberi söylenmektedir. Vakıa Almanyada patates hâlâ bol miktarda bulunuyorsa da onun vereceği şekerli ve unlu maddeler ancak bir müddet yağla albüminin yerini tutabilirler. Gıdaların cinsleri arasında bu lüzumlu müvazene bulun- mayınca vücud bir zaman, bir cinsin yerine başka bir cins gida kullanarak hayatın işlemesini temin eder. Fakat zaman geçtikçe vücudun bu mühim marifetini göstermesi güçleşir. Muvazene bozukluğundan ileri gelen türlü türlü hastalıklar meydana çıkar. Bir taraftan da vücudun işlemesi için toptan lüzumlu olan kalori bulunamayınca vücud kendi kendini yiyerek eritmeğe başlar.. Hele bu kalori eksikliği Almanların çokça yemeğe a. lışık oldukları ve kendilerinin enli vücudlarını teşkil eden aminli asitlerini temin edecek et yemeklerinin azalmasından ileri gelince vücudun daha çabuk eriyeceği şüphesizdir. Yağ- dan şişman adam eriyince, vücudu belki daha güzelleşir, fa- kat etten güzel endamlı vücud eriyince acınacak hale gelir. Daha ziyade acınacak olanlar çocuklardır. Onlar kendi- lerine verilebilen taymlardan erimeseler de büyüyemiyecek. lrdir. Büyüyememek, cüssece küçük kalmak ta belki ehemmi- yetli sayılmıyabilir. Fakat büyüyemeyen çocuklar her türlü bulaşık hastalıklara, onların arasında en ziyade acıklı olan verem hastalığma daha ziyade müstaid olurlar. Görülüyor ki harbin devamı insanların âtisi için pek acık- h bir şeydir. — Dün dişçime gitmiştim, öyle bir zevk duydum ki mem., — Dişçide zevk duymak - kabil mi? — Kabilmiş meğer... — Nasil? — Dişçi koltuğa oturmuştu, mu- avin de onün dişini çekiyordu. Zarar yok! — Bana yedi buçuk kuruş verir misin? Tramvaya binmek için lâ- Zzım. ğ — Maalesef, var. — Zarar yok. Sen onu ver, tak- siye binerim, Ancak bir liram tarif ede-' — Vallahi, diyor, evimj temiz- lediğim zaman eğer çocuklarım kirletirlerse onları döverim. Soka. ğt kirletenlerin de kafalarını sü- pürge sopasını vurmak istiyorum. Bu sırada kücük bir çocuk ye- diği karpuzun kabuğunu cokağa firlatırverdi, Rebia hemen süpürge sopasını kaldırarak korkutmak için cocuğun Üüzerine yürüdü... — Seni gidi hırsız seni, evinde annen bu kabukları atmana razı öolur mu?. — Senin ev işlerine kim bakar? Yemek falan... — On yaşında bir kızım vardır ev işlerine, yemeğe velhasıl bü . tün işlere o bakar. Ben sabahin erken saatlerinde vazifeye başla- rim ve geç vakıt dönerim. Eh, ne yaparsım, ekmek para- sı kazanmak kolay mi?, O sü. ratları boyalı kad'ınlar bizim ha- yatlarımızın nasıl geçtiğini bilmi- | yorlar, Birde üstoelik bazıları alay ediyorlar, Onlar evlerini bile sü. püremezler.. Ben çök işittim o boyalı kadmlar içinde neler var- mış neler. Biz hiç değilse namu- sumuzla para kazaniyoruz, hem de herkese ait olan sokakları ter. temiz tultuyoruz. — Bü işi erkskler mi, yoksa kadınlar mt daha iyi yapar? — Tabil erkekler daha kuvvet H oldukları için onlar daha iyi yaparlar, Fakat biz daha dikkatli | öoluyoruz, » Erkekler ise o kadar aldırmazlar, Sokağa dikkat ettim her taraf tertemizdi. Temizlik işleri tama - men kadınlara bırakılsa muhak . kak ki İstanbul şimdiki halinden | kat, kat dahı temiz durur. ; Kadri Kayabal — Hamdolsun beni de takip eden bir erkek var. — Fransız karikatürü — Kurmnazlık Hasis adam seyahate çıkacaktı. Karısına: — İzmire vasıl olduğum zaman sana bir mektup yollarım, dedi. Fakat çok vaktim olmıyacağı için boş zarf yollasam da olur. Hem kâ ğit masrafından kurtulmuş - olü- rum. İzmirden boş zarf geldi mi benim oraya vasıl olduğumu an- larsın. Karısı da onün gibi hasisti, söy lendi: — Müsriflikten vazgeçiremiye- ceğim seni bir türlü.. Ne diye boş yere altı kuruş pül parası vere- ceksin. Önun çaresi var. — Nedir o açre? — İzmirden adresime bir zarf yazar, pullamadan kutuya — atar- sın. Mektubu bana getirirler, ben | bakarım ve takse vermiyerek zarflı iade ederim, Olur biter!. * ?* a î HU HEZİ yar çe a ( SD - Gi — Eyvet, hemşireyiz. Ev kirası Kiracı gecenin saat iki buçuğun- | da yatağından kalktı. Pijamasının üstüne bir rop döşambr geçirdi ve üst kata çıkarak apartman — sahi- binin kapısını çaldı. Cevap yok. Bir daha çaldı ve ni hayet kapı açıldı, ev sahibi görün- dü: — Hayrola; ne istiyorsunuz? — Size haber vermeğe — geldim. Biraz sıkmtım var, bu ay başı si- ze kira veremiyeceğim, — Geceleyin beni bunun için mi uyandırdınız? Sabahleyin söyle- seniz olmaz mıydı? — Sabahleyin söylesem oluürdu tabil. Fakat niçin yalnız benim uy w kum kaçsın, diye düşündüm! — Bir bakışta anlamıştım. Tıpkı iki fıçı gibi biribirinize benziyor- ( sunuz!, serden mi? — Karım, ciğarayı — bırakmaz- sam benden ayrılacağını söyledi. — Evet, —. Fena havadis! — Evet. Karımı — arıyacağımı sanırım, senelerdir ona alışmıştım. Ama ne yapmalı, fikrinden dön- müyor! Uzağı görüş » Hesaplara baktı ve oğluna: — Mehmet beye fatura gönder din mi? diye sordu. — Evet baba. — Hesaba yüzde beş zam yapr tın mı? — Yaptım. Yüzde baş ve ayrı- ca altı kuruş.. — Altı kuruş da ne için? — Hesabı fazla bularak bize mektup yazıp İizahat istiyecek. Ta- bil cevâp vereceğiz. Bu cevabımı- zı göndermek için posta parası lâ- zım değil mi? 9 BİRİNCİTEŞRİ. e Yeni bir : şirke 'Kalifomiyada tarafından Şirley Tempi, - | Santa ÂAna şehrinde, on altı yaşında çocu dan teşkil edilmiş b ketinin başyıldızı ol etmiştir. Bu iş için caktır. Yeni firma, küçük, metrelik filmler üzer tadır. Şimdiye kadar cuda getirmiştir; hep lidir. Saatlerce dudakl Holivut sinema n meşhur makyajcısı Amerikalıların “öpüc adını verdikleri bir “ etmiştir. Kundura fabrikala: leri — kunduraların kontrol için “makine dıkları gibi Maks Fa ettiği dudak boyalar bu “öpücük makines maktadır. Bu yeni m de hangi dudak boy: cüğe veya ispirtolu i dığı evvelden anlaşıl; filmler çevrilirken yil. yaty kolayca bozulmiı “Öpücük makinesi, uçuktan yapılmış iki tan ibarettir. Bu lâsti e dona yumuşaklık derece benzemektedir birisine tecrübe edile )| rülmekte, sonra bu d öptürülmektedir. Ma!l susiyeti saatlerce hiç öpüşebilmesidir. * Holivutta yıldızla evlenmelerin vasati öl tistiğe göre, on dört : * Tayron Pover, El Rozalind Russel ve | hastalanmışlardır. Ri bacağı alçıya alınmışt Pover stüdyoda ayağ şey düşürmüş, parma lemiştir. * Holivudun güzel muş bir şehir olduğu çen hafta Beverli Hi havuzu etrafında top! şeri kalabalık bunun etmiştir. Bu kalabalı masına sebeb “kadıni bir sahnesi için otelir yüzen Norma Şireri s zusudur. Devlet Denizyolları Işleı Umum Müdürlüğü ilân 9 Birinciteşrinden 16 Birinciteşrine kad telif hatlara kalkacak vapurların isimler gün ve saatleri ve kalkacakları rıhtır Karadeniz hattına — Salı 12 de (Karadeniz), Perşembe İ Cuma 10 da (İzmir) mından. Bartın hattına — Salı 18 de (Çanakkale), Cumartesi Sirkeci rıhlımından. İzmit hattına — Salı, Perşembe ve Pazar 9.30 da rıhtımından, ve Pazar 16 da (Ego). 18 ( (Uğul Mudanya hattına — Pazarlesi, Salı ve Pazar 9.50 de ve Çü şembe ve Cuma 15 de (Sus). Cumartesi ayr (Marakaz). Galala rıhtımından. Bandırma hallına — Pazartesi, Çarşamba ve Cuma 815 d Galata rıktımından. Ayrıca Çarşamba 20 de Cumartesi 20 de (Çanakkale), Tophane rıhtır Karabiga hatlına — Salı ve Cuma 19 da (Seyyar). Tophane İmroz hattına — Pazar 9 da (Bursa). Töphane rıhtımından Ayvalık hattına — Çarşamba 15 de (Kemâl), Cumartesi 15 Sirkeci rıhtımından. İzmir sür'at hallına — Pazar 11i de (Tırhan). Galuta rılıtin Mersin hattına — Salı 10 da (Analarla), Cuma 10 da (Erezu! rihlimından, NOT: Vapur seferleri hakkında her türlü malün telefon numaraları yazılı Acentelerden öğr! Galatâ Baş Acenteliği — Galala rıhlımı, Limanlar Umun Müdürlüğü binası allında. Galata Şube Acenteliği — Galata rıhtımı, Mıntaka Liman Reisliği binası altında, Sirkeci Şube Acenteliği — Sirkeci, Yolcu salonu ©

Bu sayıdan diğer sayfalar: