$ BİRİNCİTEŞRİN — 1939 Fabrika önüne gelmişlerdi. Oto- I durdu. Etrafında üç muha- olduğu halde İngiliz detektifi arabadan indi ve kapı önünde, ağ- bir cıgara bulunan mütebes. bir kadın gördü. Xi 8 Nobadi, matmazel dokto- i etmeksizin, tepeden tır. : 4 : İ doktor üzün — boylu, 'D Vücutlu ove henüz ol bir kadındı. Daha ada- Vücutta onun başından da- ir baş bulunması imkân » denilebilirdi. Onda her şey düşkün olduğunu gös- fakat kadın cazibesini a- 7 i ji ; ii j E ve ipek gibi saçlarm çehresi çok güzeldi. U- kli mavi gözlerinde irade HE iri bir etek, sırtına da eaniyet V Ne mahsus üniforma giy- dişi v. giy Yi, Yakasında bir nişan ve göğ- EN teaddit nişan (işaretleri ; bu kadin değme Düşü N Yapamıyacağı işler becer dı, De) azami derecede insalsır” Mamak | harici görünüşüne aldan- biji ve Nobodi bunu tr Hattâ, matmazel dok- Bat ında Nobodi kadar malü- Sahibi pek az kimse vardı. hate di doktor, eğlence ve se- debi, e. üşkündü. Kendisine bu se. Mesalin,, lâkabı da takıl itine 1912 de, Alman gizli pe abay Servisinin o © zamanki â Y Nikalayi ile bir eğlence b tanışmasını o müteakip aim, birkaç sene içinde şim- etine ve mevkiine ulaş Noğgi ğ di i ü » Şöhretini pek iyi bildi- ağ kadının yanına, dudakların yi bese olduğu halde, sü- kard, Yaklaştı. Sonra şapkasını VE özleri onda bekledi. — Olu, l döktor, ) Uzun uzadıya onu süz ni hiç AR sinin 2. - i, fakat bir şey belli başladı; Bay, e Ve geri İİİ" bir sesle M ag ae karşısındaki ! Malaga kımda bir fikir edinmek dü.N, », — gâyet sakindi, gözleri: | sevirmedi. Casus kadın bu. *t bey hislerini saklamasını | ça, <imsel iz Sa 'erdendi. Me, O'Flanagenle mü Bİ mi? Mütebessimdi. detektifi nezaketle iğildi söylemişti şöle İnen ve; Ziliz teni BEN, dedi, Rejinald O'Flana -0; - Çok mm lütfen içeri buyurun. de gg St bir yer değildi W vaa» Nobodi içeri girdi, Bura- aki çeri girdi, Bura W ol, © fabrika müdürünün dde» la i alar Fakat Şimdi duva: leri ndan kararmış, döşeme" Tİ nie a Mi, yeüz kurşunlarile delin- Bökyi vi Vandaki deliklerden de Mkyk İ bulutları o görmek Ti İüğuny ele, labrikanın enkazı ok Silan, Y Yiphe olmuyan tahta par Mobi Ki yordu Odanın bütün Ve iki. Dİ Masa ile üç iskemle “tünde, “adan ibaretti, Mi deki, bir telefon ve bir port Mu lanoası vardı : h, F iş doktor geride kalmıs iz v apının önüne Stenhax ip, ları dikilmislerdi.. N Matan rattan istifade ed Kabağın “tünde duran do: o Parayı, | İSMİ Oku Yayı karıştırmak ve lü me tetkik etmek için ne ? Fakat buna imkâr | wa mâtmazçi Nakleden: Fethi KARDEŞ doktor geldiği zaman onu Orada | buldu. Bir iskemie alarak karşr sına geçip oturdu. Yüzü gülüyor- du. — Sadık Stenhavserden, sizin İr larda meselesi Üzerinde bizimle an laşmağa hazır olduğunuzu öğrem dim, dedi, Ceyms Nobodi tasdik ve tasrih etti: — Sadece anlaşmak omyetinde değilim. Size her hususta elimden Hindistanda dünyamo en eski ınsanları arasında —I2 Yaran: L. Buseh 3ö yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyshı i Sihirbaza Merihte insanlar olup | Sihirbaz, elinde demin o yerden | kopardığı gayet uzun ve incecik otu tetkik etmekleydi. İncecik © tu tırmaklarile kazıdı ve dikkatle bakmağa başladı. Ben kendi he. sabıma, ağaçların arkasında kal- mış olan ayın kararttığı gölgelikte onun elindeki otu bile (güçlükle #örüyordum. Halbuki o onu âdeta gözlerinde mikroskop varmış gibi olmadığını sorüum rette kanı olmuştum. Bu adam için bizim ilimlerimi- “aw mebayisi dediğimiz ve taba tib kanunlar: olarak tarzetüiğimiz oütün prensipler meçhüldü. Bu a. dam bizim Oklidesin hendesesini, Lâvaziyenin kimyasını, Arşimedin fiziğini, Lâplâsın kâinat nazariye- ve mütearile'srini katiyen tarımı" yordu. gelen yardımı yapmağa hatırım | dikkatle tetkik ediyordu. Emindim | o Acaba bu adam tahayyül ettik- Bu hususta hiçbir şey esirgemem. Ancak M.Stenhavserin vaatlerinin tutulması şart.. Casus kadın irkildi. e Kaşlarını çatarak: — Nasıl? dedi, sizi getiren ar. kadaş ismini söyledi mi size? Nobodi büyük bir hata iş'ediği ni derhal anladı. Filhakika Stem havser ona kendisini İsmile tanrt- mamıştı, bu vaziyette Nobodinin bu ismi bildiğini belli (o etmemesi lâzımdı. Şaşırmadı ve hatasını çabuk ta- mir etti; — M. Stenhavser bana ismini söylemedi. — O halde rereden o biliyorsu nuz, onu evvelden tanıyor müy- dunuz? — Hayır. Beraber otomobile bi. nerken askerlerden biri ona ismile hitap etmişti, o zaman öğrendim Sonra bu ismi biraz evvel sizde söyliyerek bana hatırlattmız. Casus kadın müsterih olarak mı rıldandı: (Devamı var) TİYATRO'.AR ŞEHİR 11 ALROSU Bu“ akşamı 2030'dü' Tepğbiş dram .kwmada BOMEO, AÜLYET, Komedi kısmı: Gece: 2 KERE? Gündüz 14 te Cocuk Tiyatrosu KELOĞLAN — RAŞIT RIZA . RE. SADI TEK TIYATT”SU Bakırköy Miltivadide TVEY RA RA vodvil 3 perde iAlemdar Sineması! CASUS AVCISI KIRIK HAYAT seamas DİŞİ GEYİK dgeyiğla di. zel, genç veya anaç, bir. ki bu adam turnağile kazdığı bu lerini aynen tabiat mi Oo zannedi- incecik otun pertavsiz gibi nesic | yordu? lerini bile görmekteydi. Hintli sihirbaz benim hayretle" rim arasında bir taraftan da lâ kayt bir tavırla konuşuyordu: »— Evet. üç defa gittim. dedi Buraya üç dela gidişimin sebebi buraya Bombaydan gelen müslü- man bir Mintlidir! — Müslüman bir Hintli mi? , < Evet. Bu zat bana Bombay da bazı ecnebilerle konuştuğunu ve onların bu yıldızı pek o merak | ettiklerini, daima ondan bahsettik” terini söyledi.. Bu adamlar orada. i ki hayatı merak ediyorlarmış! Va- | kia pek haklar: da yok değilt Çün- kü Merih de, tıpkı bizim arzımız | gibi bir girdap içindedir. Onun İ- İ çin bizim dünyamıza en çok ben- ziyen yıldız odur! Fakat, diyebilir rim ki, Merih yıldızının girdabı bizimkinden daha küçüktür. Ade ta yarım! Hintlinin bu sözleri beni büs. bütün meraka düşürmüştü. Bizim dünyamızdan, bizim kâi. natımızdan, bizim taibatimizden tamamile başka türlü bir dünya, İ bir kâinat, bir tabiat tanıyan bir #dam karşısında muhakememi tas mamile kaybetmemeye çalışıyor dum. Buna muvaffak da olmıyor değildim . ! Evet, bu Hintli adam tamamile | başka türlü teşekkül etmiş bir di mağa sahipti. Buna tam bir su: Vakia onun (büyük (tabiat), (büyük kâinat) dediği ve hakiki âlim olduğunu iddia ettiği âlem de bize mucize ve hayal gibi gelen bu hâdiseleri izah şekli gayet ba gitti: İnsan, arz üzerinde tek bir hü. ceyreden yavaş yavaş teşekkül e- diyor ve sonra gene yavaş yavaş hüceyrelere dağılıyor, tekrar top rak ve maden oluyor, Onlar da tek rar maddeden kuvvele tahavvül etmiyorlar mı? Boha * Ruti ise x sil kâinatta bu hâdisenin heran a* nİ ve saniye süratile vukua gele bildiğini iddia etmekteydi. Kâinat büyük ihtizaz cereyar. larm çarptığı zaman İnsan birden bire olduğu gibi bir yığın ihtiza za tahavvül ediyor ve bu ihtizaz lar da tıpkı bizim o rzdyolardak elektrik dalgaları gibi O saniyed bütün kâinatı dolaşıyordu! Bu olmıyacak bir şey değil! Hiç | olmazsa mümkün bir şey, esasen | mademki bizim < arzimızda dahi ayni hâdise olmakta, fakat bu hü dise sancak - yüzlerce senede, yan alır. ağır vukua... gelmektedir. O halde esasen bu tabiatte olan bi hâdise! Aradaki fark birinin gayet ya vaş, birinin süratli olması değil mi? (Devamı var) Istanbul Telefon Direktörlüğünden 959-040 İstanbul telefon rehberinin tevziine başlanacaktır. Ancak Sürpagoptan Mecidiköyüne kadar olan saha dahilindeki aböne telefonlu rının numaraları Şişli santralına göre (80000) den başlamak üzere tadil ve o süretle yeni rehbere yarılmış bulunduğu için faaliyeti giinü #nzele- lerle ayrıca edilecek olan Şişli santralının açış gününe kadar bü tev- si olunan rehberlerin kullanılmamasını rica ederim. (8031) Müdüriyet Plânş 70 eri İ Game; A: Wild b the nerk 1, A: das Edeltler (der kaç dişi geyik bir sürü teşkil eder; yavrusu, ge | yik yavrasu) adi b boyun F: la biche (le cerf fe- melle, solt une biche jeune ou vierge, soit une | biche adulte ou möre; plusicurs biches formeat un troapenu de bicbes; le petit: le fason) a la İangue b le cou Ce col) * the hind (female of the stag ör bart, the red deer, the fallowdeer; a” young hind. a dam (mother); several O to- gether; (emale deer; the male voyng one: a buck, female young on doe; a fawn: young desr of pither sex) a the tongue 4 weiblishö Hirseh, das Rottier, Tler, die Mirseh- kuh; ein Sehmaltier öder cin Alttier, Gelttler (Mutterwild); mehrere: Kahlwild; das Junge: Wildkalb) a die Zunge (der Le- eker) b der Hala (Trüger) GEYİK (erkeği, bey. muzlarının o budaklarına göre isim alır; erkek yav. ruya Fransızlar evvelâ İhâreJ, iki yaşında /da- gvet), ve üç yaşmda da (une seconde töte) der- ler) # boynuz b ana dal e İlk boynu (ilk dis, gör boynuzu) d ikinci boynuz (budak) & orta boynuz denizden u. | zanan bir cl onun Kenarma ya. | pıştı, şiddetle yana yatırdı. Bü | erkek sandala tutunmuştu, Öteki | eliyle de, baygın bir ka u. tuyordu, Son bir gayret daha; kayık da devrilecek gibi oldu. Adem kâyr ğa atlayabilmiş ve kadını dai. çeri almıştı. Kadını yatırdı. Sonra eğile rek kalbini dinledi. Çarpıyorda, Yüzü güldü: — Hele şükür! diye söylen. di ve genç kadının kollarını ta tarak öne arkaya müteaddit de falar hareket ettirdi. Kadın ni . hayet gözlerini açtı, yavaş yavaş doğruldu. 'Delikanlı onu göğsü ne bastı. Genç kadın mutildan dr: — Sevgilim! Güneş epey yükselmiş, ret artmıştı. Kazazedelerin Üs tündeki beyaz elbiselerden bu harlar çıktığı gör”““ordu. Kaza çok âni olmuştu. Malike ile Fahirin bir arkadaş grupile beraber bulundukları büyük kot. ra, ihtimal dümendeki hara adımın akşamdan içkiyi biraz fazla ka - şırmış olması yüzünden, bir ka * yalığa çarpmıştı. Fabir, Malike. yi bemen elinden tutarak, kama tadan göverteye çıkarmıştı. Kotranm filikaları, sademenin şiddetiyle mataforalarından kop. muş, denize açılmıştı. İki kaza. zede şimdi, işte bu (illkalardan birine çikmış bulunuyorlardı. Pahirle Malike, kötradaki her kesin telâş içinde oraya buraya koştuğu sırada yegâne kurtuluş çâresinin denize atlayıp sâhile ka dar yüzmek olduğunu anlamış - lardı. Fahir, fevkalâde bir yüzücüy- dü. Malike de iyi yüzdü. Fakat | heyecândan veya atladığı zamar nefesi kesilmiş olduğundan çabuk kuvvetten düşmüştü, “Delikanlı: bir eliyle genç kadını tutaral tek kolla yüzmek mecburiyetin de kalmıştı, O da kuvvetten ke siliyordu ki, filikayı görm bir gayretle ona kadar mişti, PLANŞ 6n da momnu) 3. F: lo piâge  potenu (e piöge  olseau 1e prole: prohibâ en Allemagne) 8, İ: the stool snare (a trap for birds of prev; now Forbidden) 8. A: das Pfahlelsen (eline Falle für Raubvöge) jetzt varboten) . AVIN YOLUNU KES MEK tçevirmek) İÇİN TÜYLÜ KORKULUK a tüylü ipin sarıldığı mn kara 'kasnak) b tüyler elp |, F: les öpouvantaiis m, en Flumes servant â ener eler le çibier 8 le tambour serant â enrouler İa corda avee les plumes b les plumes /, € la corde 9. İ: stringa with festhers (for enelesing game afte İİ their having been driven mış, pek uzakta olmıyan sahile doğru kürek çekiyordu. Onun karşısında oturmuş olan Malike: — E, dedi, şimdi anlat baka - kim. — Neyi anlatayım? — Neler olduğunu... Denize atladıktan sonra ne olduğunu ben hatırlamıyorum. Fahir anlattı, Malike, onun en küçük teferrüata kadar izahat in ısrar etti: Ne kadar n yüzmüştü? Kuvvetten kesilip yüzemiyeceğini anlayınca can havliyle ona sarılmış, serbest yüzmesine mani olmuş mu, ken. disini bırakmaması için yalrar - miş. imdat istemiş miydi? Fahir ona izahat verdi! Şaşı. lacak derecede cesur davranmış. tv. Dişlerini sıkmış, korku tesi - riyle katiyen bağırmamıştı. Yar dursun bu etmişti, Kuvvet anladığı zaman ük olmaktan kor kuyormuşcas an evvel bat mak için birdenbire adealelerini germiş. sulara kendisini bırak miştr. Vücudunda kuvvet olduğu müddetçe Pahirin kendisine yar. dımda bulunmaması için müca - dele etmişti dim istemek şöyle yardımı ten kesildi ise, adete ona na Malike öne doğru eğilmiş, göz İeri Fahirde, onun anlattıklarını ikide birde: — Sahi mi? — Doğru mu? Diye keserek dikkatle dinle » mişti, Fahir susunca genç kadm: — Ah, sevgilimi dedi, Bunu öyle bir sevinçle ve öyle hararetle söylemişti ki, Fahir kürek çekmeği birakarak sordu” — Ne var Malike? Birdenbi - re tuhaflaştın? Rahatsız mısm? — Hayır, rahatsız (değilim. Sonra söylerim. Sahile birkaç metre kalmıştı. Fahir neşe ile söylendi: — Kurtulduk Maliks.. Mera. kemı tahrik eden ne biliyor mu. sun? Benimle berzber deniz ge . ziatisine çıkmağı ısrarla reddet. wiştin. Ne kuvvetli bir hissikab- (Devamı 6 meı sayfanm son İ sütemünün altında) v in to be shot. This form 31 sport is no İonger prac tised) a he reel (for rolling uf 'esthers or rags) » the feathers e the string or 'ine Çihc coni) he 9, A: der Fedorlappen (zur Lappjazd, zum Einlapper von Wild) 4 die Haspel (zum Avf. wickeln der Federlap- pen b die Fedem e did L&ine AYI ÇEVİRMEK İÇİN BEZLİ KORKULUK a bez bip : les randerolles /. (les les /.) (les öpouvsn- *sils en toile potr encer- eler le gibler) a la banderolle (la toile) b la corde 10. 1: bits of cloth (rags; used in the rag-battus, er. 0)