Ni SB. e > a e w bizin irisi ii Ge RA RALAİZ'nne ae Pe! | Ona | yıldı. İrlanda teşebbüsü böyle da- 3 BİRİNCİTEŞRİN — 1939 HABER Akşam Postası a mmm “Dolmuş, usulü |(OE RR ie Sali Topladığımız on bin kişiden kaç kişi teklifimizi kabul etti biliyor musunuz? ER değil mi? sr hazretlerinin hiddetini tamam: Hepimi iz başımız dan korktuk! : Bu inatçı İrlandalıları kararla- rından vazgeçirmek için her çars- ve başvurduk, nafile.. . Nobodi: — Her çareye baş vurdunuz öy- le mi? dedi, tazyik etmek çaresine de mi? — Hayır. Matmazel doktor bır nu katiyen menetti, Nobodi, saf bir tavır takımarak sordu: — Matmazel doktor mu? Kim bu kadın? Stenhavserin suratı asridr. Bah» settiği adanan çok korktuğu bel liydi, Yavaş sesle: — Ondan bahsedildiğini hiç işit mediniz mi? diye sordu. i — Hayır. hi cevap Almanı hayrete düşür — Birazdan onunla karşılaşacak ei Kim olduğunu size söyliye” rim: Matmazel doktor, doğrudan ya imparator hazretlerinin mezâreti altında bulunan “Kayze > Şahsi gizli istihbarat teşkilâtı. Bı idare eder, Bundan başka Kay > malirem işlerde müşaviridir. a de bu teşkilâta mensubum ve #şkilâtın siyasi şubesi şefiyim. | Matmazel doktorun büyük bir Paya vardır, hattâ oOönünde hi en ve Ludendorf bi. y » İmparatorluk başveki- Bp iz Kiri çocuğu gibi, salâhiyet- Büğünlerde itibart her zaman 1 de çok fazladır. Çönkü bu tlanda kuvvel © seferiyesi | işini Zi ve fon Star, immerman fon Hodenhavzen bü Yük erkânharbiye ile müştereken ar. İş fiyasko © verince Matmazel doktorun kıymeti anla" w başlangıçta muvaffak olamazsa zi gülünç vaziyete & düşürecek, İmparator hazretleri © ise gülünç tan korktuğu kadar hiç bir #yden korkmaz. Gülünç düşme. e için razı olmıyacağı şey yok- yalanda meselesini halletmek va esini imparator şimdi matmazel a verdi. O da bir aydanbe- ye işle uğraşıyor ama boşuna. iienüz bir netice alamadı. Onun e sinirli, önüne geleni haş” N —: > Yöre ŞI çıkmaktan korku" Bunlar yetişmiyormuş gibi beş Ki Kayzerle erkânı har Yesi Vilhelmshafende — bulunu- > ve zalen karmakarışık O- G işleri birkat daha karıştırıyor Bassedeki tercüman zabitlerin büyük erkâmharbiyeye yolladık” Si rapordan sizin esir düştüğünü öğrenince matmazel (o dektor, bana sizi alıp getirmemi emretti. vaziyeti biliyorsunuz, Mat. om doktoru müşkülâttan kur Tmâztanız haliniz yamandır. Ceyms Nobodi gülmeğe başladı: — Benimle alay (ediyorsunuz #aliba, dedi. Matmazel doktorun Muvaflak olamadığı bir meselede benim gibi mütevazi bir gazeteci ne yapsın? Stenhavser mukabele etti? — Matmazel doktor (o fikirde değil.. Size şimdiden haber vere yim, ister istemez onun dediğini Yapacaksınız. — Görürüz! Hava kararmış, . gökyüzünü si yah bulutlar kaplamıştı. Nobodi * diişarıya bakarak: —— Hava bozuyor, dedi. Nerede" Yiz simdi? Alman cevap verdi: Nakleden: Fethi KARDEŞ — Ostanda yaklaşıyoruz. Ve diyle dörtte üçü (yıkılmış, yüksek bacası bir taraftan öte ta- rafa obüsle delinmiş bir fabrikayı işaret ederek devam etti: — Fakat Ostanddan evvel şura” da duracağız. Nobodi fabrikaya baktı, sonra Almana dönerek sordu: — Orada ne yapacağız? — Keşledemiyor musunuz? — Nereden keşledeyim? — Öyle ise haber vereyim: Mat- mazel arzularını bildirmek (Üzere sizi orada bekliyor. İngiliz, cevap vermedi. Düşün. | ceye daldı. Yalnız üzerine aldığı vazifenin muva'fakiyete ulaşması | değil kendi hayatının selâmeti de meşhur casus kadınla (yapacağı mülâkatın neticesine bağlıydı. Fa- kat Nobodi az çok silâhlıydı. Sten havser farkında olmadan ona epey malümat vermişti. Matmazel dok tor onu gafil avlayamazdı. (Devamı var) Holantse Bank-ÜniN. V. Mezkür bankanın 1938-939 sene, si hissedarlar ümumi heyetinin bu ayın 18 inde Amsterdamda toplana* cağı haber aldık. Sçnelik rapor, işlerin yent inkişafına mani ©. Ian ve bülün sene devam eden siya- sl gerşinliğe rağmen memnuniyet verici neticel.e elde edildiğini gös termektedir. Biri Vnezuelis'da o Maracaiba'da ve diğeri de Rolterdamda olmak 8. zere iki yeni şube açmıştır ki bu da İş ve münasebellerin büyümesi- ne saik olmuştur. Bilânçonun yekânunun 78.000.000, Florinden 89.000.000 Florine yüksel mesi, bankanın inkişaf ettiğini gös termektedir. Banka w teklif Tulan insanları romanını koyamadık, Özür dile, rir, m 376 duğunu kendi kendinize düşü. a müdürlüğü , geçen sene olduğu gibi -'bu sene de yüzde 6 temettü tevz' edilmesini edeceklir ki bu suretle bii » bankanın 25 nci yıldı mi sebetile geçen mart ayında yözde 2 nisbetinde fevkalâde terziat yapıl, mış olduğuna gire » ceman yüzde 8 temetlü temin edilmiş olacaktır. yapan taksıler Belediyenin ceza yazmasından şikâyetçi Şehrin muhtelif taraflarında bir çok taksi otomobilleri, diğer naki) vasıtalarmdaki ucuzluğa uy gun olarak taksi fiyatlarından da» ha aşağı ücretlerle yolcu nakledi- yorlar. Baz: mıntakalarda böyle otomo bil servisleri âdeta otobüsler gi" bi muntazam bir bat halini almış- tar, Belediye, dolmuşa yolcu nakle- den şoförleri şiddetli surette ta- kip etmektedir. Zabıta memurları dörtten faz- Ja yolcu alan taksi otomobillerini çevirerek zabıt tutuyorlar ve pa- za cezası kesiyorlar, Beyazıt - Atikali paşa yolunda beş kuruşa dolmuşa yolcu götü. ren şöoförlerden Aziz Çelikman, dün gâzetemize müracaat ederek, şunları söylemiştir: 5 — Dolmuşa yolcu nakleden ©- tömobillerden bazı mıntakalarda üç hira ceza kesiliyor. Halbuki bar na verilen cezalar arasında 25 H- ralıklar da var, Bu yüzden 170 H- ra para cezası ödemek mecburi * yetindeyim. Bunda bir haksızlık var. Cezalar, şehrin her tarafında müsavi olmalıdır. Bundan başka, bir kısım zabıta memurları, uzak» tan otomobile bakarak bizim ba- berimiz olmadan zabıt tutuyorlar. Bu zabıtlar cezaya esas oluyor. Böyle tek imzalı zabıtlar kabule dilmemelidir. Çünkü ciddi bir tahkika müstenit değildir... Belediyenin bir çok şoförleri 2* Iâkadar eden bu meseleyi esaslı surette inceleyerek ceza işlerini tanzim etmesi lâzımdır. Şoförlerin taksi fiyatından w- cuz olarak yolcu taşımaları şehir igin faydalı bir hareket olduğun- bunu güçleştirmek şöyle dur SÜn, bilâkis teşvik etmek gerek” tir. Yalnız istiap haddinden farla yolcu almak gibi hareketler göz önünde tutularak bu mesele hem şoförlerin, hemde şehrin menfaatine uygun bir karara bağ lanmakdır. TİYATRO'AR ŞEHİR TIYATROSU Bu nkşam 2030 da Tepebaşı dram kısmında ROMEO JCLYET JOZEF BALSAMO — Pekâlâ! Şimdi bu mübahase* Izmirde lık maçları İzmir, 2 —- Yeni sene lik maç- larma bügün Alsancak stadında ! ve Halk sahasında A ve B ta -| kımları arasında başlanmıştır. Birinci maç Ateşspor ve De. mirspor takımlar; arasında yapıl dı. İlk devre 1-1 berabere netice. lenen bu maçta Ateş Demirspo- run İkinci devrede attığı 2 gole 4 golle mukabele ederek maçı 5.3 kazandı. Bundan sonra Üçok - Yaman lar takımları karşılaştılar, Bu müsabaka heyeti uumumiyesi ML barile durgun geçti, neticede 2-1 Üçok galib geldi. Günün en mübim karşılaşması Doğanspor - Altay takımların . rasında yapıldı, Bugün için İzmi- rin en kuvvetli iki taktım olan bu iki ekip taraftarlarının teşvi. ki arasında çok heyecanı bir maç yaptılar. Rakibine karşı daha iyi anla - şan Doğanspor birinci devrede 2 v6 ikinei devrede de bir gol ya” parak maçı 3.1 kazandı, (Altay takımı külecisinin hatası yüzün. den yediği iki gölden sonra bir türlü talunamamış ve ancak İkin ci devrede bir gol yapabilmiştir. Halk sahasmdaki B takımları karşılaşmasında Ateş Demirspork hükmen, Üçok Yamanlara 5-0 ve Altay da Doğanspora hükmen galip geldiler. A ani Tl kek tundin 1937.1938 ders yılınd aldı- #ım diplomayı kaybettim. Yenisi- nl alacağım'an eskisir” hükmü yoktur. we an Türe * 30.0-039 tarihinde ( 4752 sicil numaralı şoför ehliyeti (o ve nüfus cüzdanımı kaybettim, Her ikisini de yeniden çıkaracağımdan eskile- rinin bükmü yoktur. Mehmet * 209.939 (tarihinde 503 sicil för ehliyetimi kaybet- alacağımdan (eskisi. nin hükmü kalmamıştır. Jsmait * 51-14112 No. İı İkamet terke remi zayi ettim. Yenisini o alaca. gımden eskisinin hükmü olmadığı ilân olanur, Iran tebeasından Miya Ibrehimof ——————— RAŞIT RIZA . E. SADİ TEK TİYATROSU Bakırköy Miltiyadide UVEY BA- BA vodvil $ perde HALK OPERETİ 6 ilkleşrin cuma akşamı İlk temsil BU HESAPTA YOKTU, yeni operet Fiyatlar; 50,35,25 mumane bir tavırla kollarmı sar- Ayrılmak Apartımanın önünde otomobil den indi, taksinin hesabını ödedi. Sonra içeri girerek bir numara » nın kapısını çaldı. Cevap alama - yınca bir kaç defa daha çaldı. Ge” ne cevap yok. Bodrum katına inen merdivenin başından kâpıcı ya seslendi. Gelen kapıcıya sordu. Sonra tekrar kapı önüne geldi ve bu sefer daha fazla israrla zili çal- mağa devam etti, Henüz otuz beş yaşlarında, Şiş- manca, temiz giyinmiş esmer biri Hi. Kendisinde hali vakti yerinde bir adam görünüşü vardı. Nihayet kapı açıldı. Sporcu vücudlu, sarışın bir genç. ropdö- şambrle kapıda göründü. Ziyaret- giyis — Sen misin Adil? diye karşi- Tad. Az kaldı. Sana kapıyı açmr yordum. Evde hizmetçi yok, ben de çalışıyordum. Ziyaretçi içeri girdi: — Seni rahatsız ettim, Kusura bakma Kadriciğim.. Kapıcı senin evde olduğunu söylemişti. Onun için israr ettim. Seninle konuşa. caklarım var. Ev sahibi yarım ağızla: — öyle mi? dedi. Gel salona öyle ise.. Fakat kusura bakma, fazla vaktim yok. Sokağa çıka" çaktım, giyinmem lâzım. Misafiri güzel döşenmiş bir sa” Tona aldr. Adil bir koltuğa otur. du, cığara yaktı ve söze başla de. — Kadriciğm, sen benim en iyi arkadaşım, hakiki bir dostumsüun. Hayatımın bir dönüm noktasında” yım ve biliyorum ki sâna tamami le emin olarak açılabilirim, Durdu ve çıgarasından bir ne- fes çekti,, Kadri: — Seni dinliyorum, dedi. — Evet dostum, hayatımn bir dönüm noktasındayım. Söyliyece- ğim şeye şaşacaksın? Ben artık Şükranı sevmiyorum! — Karmı sevmiyor musun? — Evet, sevişerek evlenmiştik. Fakat altı senede insan değişi yor.. Zaman geçince insan kendi- sinde ve evlendiği kadında birçok şeyler görmeğe başlıyor. Bununla beraber Şükrandan büyük bir şikâyetim yok. Ancak JOZE” BALSAMO Sa isterken... evlenmemiz bir hata idi. Kadri sordu: — Bunun yeni mi farkına var” dın?. — Hayır, çoktan.. Fakat kana. atim, bu senenin ilk aylarında kuvvet buldu. Bak sana her şeyi anlatıyorum. Ne zaman biliyor musun? Tam idealimdeki kadınla karşılaştığım vakit. Ah onunla evvelce, evlenmeden önce tanış» malıymışım |. İdealimdeki kadın deyince bel ki wübalâğa ediyorum, Aysel fev. kalâde güzel, ideal bir kadın de- ğildir; fakat ben seviyorum. Tanıdın değil mi, Ayseli? Onu bir kaç ay evvel gördüğüm vakit, eski tabirle kalbimlen vuruldum. İ Zavallı, genç yaşta betbaht ol- muş, yaşlı bir adamla evlendir « mişler, hayatınm en hararetli se- neleri betbaht geçmiş. Kadmer gız, sevilmeğe muhtaç ve lâyık « Beni çılgınca seviyor. Kendi sa- adetimi temin ve onu da mesut etmek İstiyorum. Kadri soğuk bir tavırla arkas daşının sözünükesti: — İyi sma, dedi, bunları bana koşup gelerek hikâye etmenin 8€- bebini anlayamadım. — Arkadaşım değil misin, derdimi açıyorum. Hem sana ihti yacım var. Şükranı bilirsin, havat görün- mekle beraber çok içlidir, beni de delicesine «ver, Bana kar şe bir sadakatsizliği de olmadı. Zavallı, Ayseli sevdiğimi ve boşanmak niyetinde olduğumu bilmiyor. Evet, Şükrandan ayrılıp Ayselle evleneceğim. K Fakat Şükran. Karmm bet baht olmasını da gönlüm istemi: yor. Onun teselli bulacağını, hat- tâ başka birisini sevebileceğini” anlasam vicdan azab: çekmiyece” ğim.. Geçirdiğim buhranr anlıyorsun. Ben viddansız bir adam değilim.. Kabahati, beni sevmekten ibaret bulunan bir kadının betbabt ol « masına razı olamam. fsterim ki oda kendisine yeni bir yuva kur- sun, mes'ut olsun. Buna hakkı var. Güzel, zeki, ahlâklı bir Ex dındır, Niçin beğenilmesin ve 86 (Etifen sanfent çeviriniz) 373 bi deği kiz — Fakat bütün kadınlar ma nüp bulmadığınız aşikârdır. — Benim bulunduğum hanede piyano çalar bir genç matmazel vardı. — Evet, hani nebatat ile uğra- şan matmazel değil mi?. — Bizzat o, hem de oldukça mükemmel piyano çalardı. — Sahih mi?. — Evet, mösyö, bense musiki için bayılırım. — Bütün bunlar notaları tanr mak için bir sebep teşkil etmez. — Mösyö Ruso (bir şeyin 8€- bebini aramıyarak eserinden isti- fade etmeğe çalışan adam mükem- met değildir) diyor. — Evet, fakat gene Ruso (in- san eşyanın sebebini arayarak ni hayet sürurunu, saffetini, meyli tabiisini kaybeder.) diyor. — Eğer aradığı sebebi bulmak: ta kaybeylediği şeylerden ziyade istifade görürse ne beis var!, Jak, son derece mütehayyır © larak başımı çevirdi: — Görüyorum ki siz yalnız ne- batat ve musiki ehli değil, olduk” ça mükemmel mantık ta biliyor- sunuz. - — Heyhat! Mösyö... Be ne na- batat âlimi, ne musikişinas, nede mantık talebesiyim, Bildiğim şey bir notayı diğerinden, bir işareti diğer işaretten ayırmaktır. yi bir tarafa bırakalım da işimize bakalım!! Kopya etmeği tecrübe ediniz, .İşte üzeri çizilmiş kâğıt- lar, fakat onları ziyan etmekten sakınınız, çünkü pahalıdır. Daha iyisi beyaz kâğıt alıp üzerini çi- zerek orda tecrübe et. — Evet mösyö söylediğiniz gir bi yaparım. Fakat müsaade bu- yurunuz da arzedeyim: Bu bü. tün hayatım için bir hal ve hizmet değildir, çünkü anlamadığım mu siki notalarını kopya ile uğraş - maktan ise gider köşe başında ya- zıcılık ederim. — Genç adam, genç adam, sen düşünmeksizin söz söylüyorsun.. — Ben mi?, — Evet sen. Sokak yazıcısı ge ce mi çalışırda maişetini tedarik eder? — Hayır. — Öyle ise beni dinle. Bir ma» hir adam, İki üç saat zarfında bu sayfalardan ve hattâ alışarak beş, altı sayfasını kopya eder. Allı say fa üç frank eder, bu kadar parayla bir adam geçinir. Şiz geçinmek için altı suyu kâfi gördüğünüz için aksini iddia edemezsiniz. Ge. seleri iki saat çalışarak, bir adam .cerrahlık, tababet, ve nâbatat mek teplerinin derslerinde bulunmağa muvaffak olur. Jilber O memnunane bayıra" kıttı ve derin bir düşünceye dak dr, Jilber ise şaşırmış kalmıştı. — Demek ki bu matmazel Galli ve matmazel Grafoudriyo ile olan vak'alar doğrudur? Ma- dam Vanr ile olan muaşakayı Ruso geçirdi? Demek ki bu öşi” kane konuşma ümit eylediği gi- bi kendini saadete ulaştıracağı yerde son derece müteessir eden kavuşma gayet mükemmel tertip edilmiş yalan değildir?. — Delikanlı, Ruso, katiyen yalan söylememiştir, belki Ruso nun kendi hakkında söylediği sözü bilmiyorsun. O Mesleğini izah ederken “hakikat için fedayı hayat,, demiştir. — Demek ki Rosunun doğdu” ğu muhitte doğan bir Kimsenin büyük bir mağdamın sevgi gö” züne çarpması, Onu sevmesi mümkünmüş? Oh! yarabbim, bi- liyor musunuz mösyö? Bu, ken- di (akir ve biçare olduğu halde yüksek yerlere zöz atmış olanla. r: sevinçten çıldırtacak derecede Ümit verici bir haldir. — Siz birini seviyor. Rusonun aşk hayativle aranızda bir ben- gerlik görüyorsunuz öyle mi?, Tilber kızardı ise ide bu suale cevap vermiyerek kendi zihnin den geçen düşünceleri söyler gi- dam Vârn gibi değildir. Onların içinde mağturlar, hakaret eder ler, yanlarma yaklaşılmazlar var ki onları sevmek deliliktir. — Halbuki böyle fırsatlar Ru* soya bir çok kereler vaki oldu. — Evet, fakat oRuso idi. Eğer ben kendimde onun kalbini ay» dmlatan ateşin bir kıvılcımını hissetmiş olsam.. — Ne yapardın?. — Her ne kadar büyük ve zen- gin ve asil olursa olsun benimle müsavi gelecek, bana karşı red muamelesinde bulunacak bir ka- dın yoktur, derdim. Fakat hiçbir şey olmadığım, istikbalime ümit le bakmadığım için gözlerimi ken dimden büyüğüme ( çevirirsem gözlerim kararıyor O Ruso ile ko nuşmuş olsam. — Ne için?. — Ona soratdım: Eğer ma- dam Vara, onun seviyesine inme. se o madamın seviyesine çıkamaz mıydı? Sorardım ki: Sizi müte- essir eden bu vüsal sizden mene- edilmiş olsa onu elde etmek için hattâ... — Hatti? — Hattâ bir sürüm irtikâp et- mez mi idi?, İhtiyar Jak titriyerek ve bü şekli alan muhavereyi keserek e