3 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

3 Ekim 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Topladığımız on bin kişiden kaç - kişi teklifimizi kabul etti biliyor D musunuz? Üç kişi! Ne rezalet değil mi? İmparator hazretlerinin hiddetini size anlatamam: Hepimiz başımız” dan korktuk! Bu inatçı İrlandalıları kararla- rından vazgeçirmek için her Çare. | ye başvurduk, nafile.. . Nobodi: — Her çareye baş vurdunuz öy- le mi? dedi, tazyik etmek çaresine de mi? — Hayır. Matmazel doktor bu- nu katiyen menetti. Nobodi, saf bir tayır takınarak sordu: — Matmazel doktor mu? Kim bu kadın? St_tnhavserîn suratı asıldı. Bah- mğl adamdan çok korktuğu bel liydi. Yavaş sesle: — Ondan bahsedildiğini hiç işit mediniz mi? diye sordu. — Hayır. ü i*d'Bu ceyap Almanı hayrete düşür gi L — Birazdan onunla karşılaşacak | İ - Bi İ YA P| İ 4 ği ( N | öan A ySinız. Kim olduğunu size söyliye- yim: Matmazel doktor, — doğrudan Ya imparator hazretlerinin Nezareti altında bulunan “Kayze- Tin şahsi gizli istihbarat teşkilâtı,, 'Ni idare eder, Bundan başka Kay Zerin mahrem işlerde müşaviridir. Ben de bu teşkilâta mensubum ve teşkilâtın siyasi şubesi şefiyim, qaıh:ha'ml doktorum büyük bir —[0 I_ılı_retı vardır, hattâ — önünde n. _mdenhurg ve Ludendorf bi. lğ iğilirler. İmparatorluk başveki- ğafonğetman Holveg onun yanm- B ğhrt!ep çocuğu gibi, salâhiyet- _Bugünlerde itibart her zaman- kinden de çok fazladır. Çünkü bu İtlanda kuvvej seferiyesi — işini ;r'ıa danışmadan — ve fon Starn, immerman fon Hodenhavzen bü ©| Yük erkânıharbiye ile müştereken hazrıladılar, İş fiyasko — verince ;':âmâul doktorun kıymeti anla- Mi İrlanda teşebbüsü böyle da- bi Paşlangıçta muvaffak olamazsa tı“ gülünç vaziyete — düşürecek, Mparator hazretleri — ise gülünç | Olmaktan korktuğu kadar hiç bir | - Seyden korkmaz. Gülünç düşme. için razı olmıyacağı şey yok- |İtlanda meselesini halletmek va zifesini imparator şimdi matmazel d_OktDt_a verdi. O da bir aydanbe- Ti b“ işle uğraşıyor ama boşuna.. ; €nüz bir netice alamadı. Onun ıçm ÇOİE sinirli, önüne geleni haş: Iyor. Karşısına çıkmaktan korku” Yoruz. "Bunlar yetişmiyormuş gibi beş ğîl'fdğnbgü Kayzerle erkânı har- iyesi Vilhelmshafende — bulunü- yorlşr ve zaten karmakarışık - 0- ıl:: işleri birkat daha karıştırıyor* büBgssedekı tercüman — zabitlerin | yük erkânıharbiyeye — yolladık- AT rapordan sizin esir düştüğünü Zü Öğrenince matmazel — doktor, ana sizi alıp getirmemi emretti. Şimdi vaziyeti biliyorsunuz. Mat. :l;azel doktoru müşkülâttan — kur- "I“azszınız haliniz yamandır. Ceyms Nobodi gülmeğe baş'adı: — Benimle alay — ediyorsunuz Baliba, dedi. Matmazel doktorun mu'v_'affak olamadığı bir meselede benim gibi mütevazi bir gazeteci he yapsın? Stenhavser mukabele etti: n Matmazel doktor — o fikirde d_eg,ı__ Size şimdiden haber vere- Yim, ister istemez onun dediğini Yapacaksınız. — Görürüz! Hava kararmış, — gökyüzünü si yah bulutlar kaplamıştı. Nobodi * dışatıya bakarak: z Hava bozuyor, dedi. Nerede- Yiz simdi? Alman cevap verdi: HABER — Akşam Postası — Ostanda yaklaşıyoruz. Ve eliyle dörtte üçü — yıkılmış, yüksek bacası bir taraftan öte ta- rafa obüsle delinmiş bir fabrikayı işaret ederek devam etti: — Fakat Ostanddan evvel şura- da duracağız. Nobodi fabrikaya baktı, sonra Almana dönerek sordu: — Orada ne yapacağız? — Keşfedemiyor musunuz? — Nereden keşfedeyim? — Öyle ise haber vereyim: Mat- mazel arzularını bildirmek — üzere sizi orada bekliyor. İngiliz, cevap vermedi. Düşün. ceye daldı. Yalnız üzerine aldığı vazifenin muva'fakiyete ulaşması değil kendi hayatının selâmeti de meşhur casus kadınla — yapacağı mülâkatın neticesine bağlıydı. Fa- kat Nobodi az çok silâhlıydi. Sten havser farkında olmadan ona epey malümat vermişti. Matmazel dok tor onu gafil avlayamazdı. ) (Devamı var) Holantse Bank-ÜniN.V. Mezkür bankanın 1938-939 sene. si hissedarlar ümumi heyetinin bu ayın 18 inde Amsterdamda toplana- cağını haber aldık. Senelik rapor, işlerin yenit-n *nkişafına mani o. lan ve bülün sene devam eden siya- si gerginliğe rağmen memnuniyet verici neticel. v elde edildiğini gös- termektedir. Biri Vnezuella'da Maracaibo'da ve diğeri de Rotterdamda olmak ü. zere iki yeni şube açmışltır ki bu da iş ve münasebetlerin büyümesi- ne saik olmüştur. Bilânçonun yekânunun 78.000.000, Florinden 89.000.000 Florine yüksel mesi, bankanın inkişaf ettiğini gös- termektedir. Banka v- <a müdürlüğü . geçen sene olduğu gibi - bu sene de yüzde 6 temeltü tevz! edilmesini teklif edecektİr ki bu ıureuoıişi“çâjq içşf_ mü müna - pankanın 25 nci yıldönü sebetile geçen mart ayında yüzde 2 | nisbetinde fevkalâde tevziat yapıl. mış olduğuna g/'re - ceman yüzde 8 temettü temin edilmiş olacaktır. Wnı Tutan insanları romanmı koyamadık. ÜÖzür dile. riz, "Dolmuş.. usulü yapan taksıler Belediyenin ceza yazmasından şikâyetçi Şehrin mühtelif taraflarında bir çok taksi otomobilleri, diğer nakil vasıtalarındaki ucuzluğa uy güun olarak taksi fiyatlarından da- ha aşağı ücretlerle yolcu nakledi- yorlar. Bazı mıntakalarda böyle otomo bil servisleri âdeta otobüsler gi bi muntazam bir hat halini almış- tır. Belediye, dolmuşa yolcu nakle- den şoförleri şiddetli surette tar kip etmektedir. Zabıta memurları dörtten faz- la yolcu alan taksi otomobillerini çevirerek zabıt tutuyorlar ve pa- ra cezası kesi_rvorlar. Beyazıt - Atikali paşa yolunda beş kuruşa dolmuşa yolcu götü- ren şoöförlerden Âziz Çelikman, dün gazetemize müracaat ederek, şunları söylemiştir: ” — Dolmuşa yolcu nakleden ©- tomobillerden bazı muıntakalarda üç lira ceza kesiliyor. Halbuki ba- na verilemn cezalar arasında 25 li- ralıklar da var. Bu yüzden 170 li- ra para cezası ödemek mecbüri * yetindeyim. Bunda bir haksızlık var. Ceşalar, şehrin her tarafında -müsavi olmalıdır. Bundan başka, bir kısım zabrta memurları, uzak- tan otomobile bakarak bizim ha- berimiz olmadan zabıt tutuyorlar, Bu zabıtlar cezaya esas oluyor . Böyle tek imzalı zabıtlar kabul e dilmemelidir. Çünkü ciddi — bir tahkika müstenit değildir.,, Belediyenin bir çok şoförleri a- lâkadar eden bu meseleyi esaslı surette inceleyerek ceza işlerini tanzim etmesi lâzımdır. Şeförlerin taksi fiyatından u- cuüz olarak yolcu taşımaları şehir 2: faydalır bir hareket olduğun- bunu güçleştirmek şöyle dur €ün, bilâkis teşvik etmek gerek- tir. Yalnız istiap haddinden fazla yolcu almak gibi hareketler göz önünde tutularak bu mesele hem şoförlerin, hem de şehrin menfaatine uygun bir karara bağ lanmalıdır. e İ aa 85 N S dalü Izmirde lık maçları İzmir, 2 — Yeni sene lik maç- larına bugün Alsancak stadında ve Halk sahasında A ve B ta - kımları arasımda başlanmıştır. Birinci maç Ateşspor ve De. mirspor takımları arasında yapıl- | dı. İlk devre 1-1 berabere netice. lenen bu maçta Ateş Demirspo- rün ikinci devrede attığı 2 göle 4 gölle mukabele ederek magı 5.8 kazandı. Bundan sonra Üçok - Yaman- lar takımları karşılaştılar. Bu müsabaka heyeti umumiyesi iti. barile Aurgun geçti, neticede 2-1 Üçok galib geldi. Günün en mühim karşılaşması Doğanspor - Altay takımları a . rasında yapıldı. Bugün için İzmi- rin en kuvvetli iki takrmı olan bu iki ekip taraftarlarının teşvi. ki arasımda çok heyecanlı bir maç yaptılar. Rakibine karşı daha iyi anla - şan Doğanspor birinci devrede 2 ve ikinci devrede'de bir gol ya- parak maçı 3.1 kazandı. — Altay takımı kalecisinin hatası yüzün- den yediği iki gölden sonra bir türlü tutunamamış ve ancak ikin ci devrede bir gol yapabilmiştir. Halk sahasmdaki B takımları karşılaşmasında Ateş Demirspora hükmen, Üçok Yamanlara 5-0 ve Altay da Doğanspora hükmen galip geldiler, ZAYI — Eminönü 2 inci ilkoku- lund>n 1937.1938 ders yılınd - aldı- ğım diplomayı kaybettim. Yenisi- ni alacağım''an oeskisir". — hükmü yoktur. isa dan Türe * 30-9-939 tarihinde — 4752 sicil numaralı şoför ehliyeti — ve nüfus cüzdanımı kaybetlim. Her ikisini de yeniden çıkaracağımdan eskile- rinin hükmü yoktur. Mehmet & * 30-9.939 — tarihinde 303 sicil numaralı şoför ehliyetimi kaybet- tim. Yenisini alacağımdan — eskisi- nin hükmü kalmamıştır. İsmall * 31-14112 No. l1 ikamet tezke- remi zayi ettim. Yenisini — alaca. ğımdan eskisinin hükmü olmadığı ilân olunur. Iran tebeasından Mişa Ibrahimof TİYATRO'LAR ŞEHİR TİYATROSU RAŞIT RIZA - E. SADİ TEK TIYATROSU Bakırköy Miltiyadide ÜVEY BA- BA vodvil 3 perde HALK OPERETİ 6 ilkteşrin cuma akşamı İlk temsil —i /( Apartımanın önünde otomobil- den indi, taksinin hesabını ödedi. Sonra içeri girerek bir numara - nın kapısını çaldı. Cevap alama - yınca bir kaç defa daha çaldı. Ge- ne cevap yok.. Bodrum katına inen merdivenin başından kapıcı ya seslendi. Gelen kapıcıya sordu. Sonra tekrar kapı önüne geldi ve bu sefer daha fazla israrla zili çal- mağa devam etti. Henüz otuz beş yaşlarında, şiş- manca, temiz giyinmiş esmer biri idi. Kendisinde hali vakti yerinde bir adam görünüşü vardı. Nihayet kapı açıldı. Sporcu vücudlüu, sarışın bir genç, ropdö- şambrle kapıda göründü. Ziyaret- çiyi: — Sen misin Adil? diye karşı- ladı, Az kaldı. Sana kapıyı açmrr yordum. Evde hizmetçi yok, ben de çalışıyordum. Ziyaretçi içeri girdi: — Seni rahatsız ettim. Kusura bakma Kadriciğim.. Kapıcı senin evde olduğunu söylemişti. Onun için israr ettim. Seninle konuşa- caklarım var. Ev sahibi yarım ağızla: — Öyle mi? dedi, Gel salona öyle ise.. Fakat kusura bakma, | fazla vaktim yok. Sokağa çıka” caktım, giyinmem lâzım. Misafiri güzel döşenmiş bir sa- lona aldı. Adil bir koltuğa otur- | du, cığara yaktı ve söze başla- dı. — Kadriciğm, sen benim en iyi arkadaşım, hakik? bir dostumsun. Hayatımın bir dönüm noktasında- 'Yyım ve biliyorum ki sana tamami- le emin olarak açıdlabilirim, Durdu ve cıgarasından bir ne- fes çekti.. Kadri: — Seni dinliyorum, dedi. — Evet dostum, hayatımın bir dönüm noktasındayım. Söyliyece- ğim şeye şaşacaksın? Ben artık Şükranı sevmiyorum! — Karını sevmiyor musun? — Evet, sevişerek evlenmiştik. Fakat altr senede insan değişi- yor.. Zaman geçince insan kendi- sinde ve evlendiği kadında birçok şeyler görmeğe başlryor. ısterken... evlenmemiz bir hata idi. Kadri sordu: — Bunun yeni mi farkına var- dın ?, — Hayır, çoktan,. Fakat kana- atim, bu senenin ilk aylarında kuvvet buldu. Bak sana her şeyi anlatıyorum. Ne zaman biliyor müusun? Tam idealimdeki kadınla karşılaştığım vakit.. Ah onunla evvelce, evlenmeden önce tanış- malıymışım !.. İdealimdeki kadın deyince bel- ki mübalâğa ediyorum, Aysel fev. kalâde güzel, ideal bir kadın de- ğildir; fakat ben seviyorum. 'Tanıdın değil mi, Ayseli? Onu bir kaç ay evvel gördüğüm vakit, eski tabirle kalbimiden vuruldum. Zavallı, genç yaşta betbaht ol- muş, yaşlı bir adamla evlendir » mişler, hayatının en bararetli se- neleri betbaht geçmiş. Kadmca” ğız, sevilmeğe muhtaç ve lâyık « Beni çılgınca seviyor. Kendi sa. adetimi temin ve onu da mesut etmek istiyorum. Kadri soğuk bir tavırla arka- daşının sözünü kesti: — İyi ama, dedi, bunları bana koşup gelerek hikâye etmenin se- bebini anlayamadım.. — Arkadaşım değil misin, derdimi açıyorum. Hem sana ihti- yacım var.. Sükranı bilirsin, havat görün- mekle beraber çok içlidir, beni de telicesine sever. Bana kar- şı bir sadakatsizliği de olmadı. Zavallı, Ayseli sevldiğimi — ve boşanmak niyetinde olduğumu bilmiyor. Evet, Şükrandan ayrılıp Ayselle evleneceğim.. _ Fakat Şükran.. Karımım bet- baht olmasını da gönlüm istemi-k yor. Onun teselli bulacağımı, hat- tâ başka birisini sevebileceğini” | anlasam vicdan azabı çekmiyece" Geçirdiğim buhrant anlryorsun. Ben vicdansız bir adam değilim.. Kabahati, beni sevmekten ibaret bulunan bir kadımnın betbaht ol - masına razı olamam. İsterim ki o da kendisine yeni bir yuva kür- sun, mes'ut olsun. Buna hakkı var. Güzel, zeki, ahlâklı bir ka- nüp bulmadığınız aşikârdır. — Benim bulunduğum hanede piyano çalar bir genç matmazel vardı. — Evet, hani nebatat ile uğra- şan matmazel değil mir. — Bizzat o, hem de oldukça mükemmel piyana çalardı. — Sahih mi?,. — Evet, mösyö, bense musiki için bayılırım. — Bütün bunlar notaları tanrr mak için bir sebep teşkil etmez. — Mösyö Ruso (bir şeyin se- bebini aramıyarak eserinden isti- fade etmeğe çalışan adam mükem- met değildir) diyor. — Evet, fakat gene Ruso (in- san eşyanım sebebini arayarak ni hayet sürurunu, saffetini, meyli tabiisini kaybeder.) diyor. — Eğer aradığı sebebi bulmak- ta kaybeylediği şeylerden ziyade istifade görürse ne beis var!. Jak, son derece mütehayyır o- larak başını çevirdi: — Görüyorum ki siz yalnız ne- batat ve musiki ehli değil, olduk- ça mükemmel mantık ta biliyor- sunuz. . 4 — Heyhat! Mösyö... Be ne na- batat âlimi, ne musikişinas, ne de mantık talebesiyim, Bildiğim şey bir notayı diğerinden, bir işareti diğer işaretten ayırmaktır. yi bir tarafa bırakalım da işimize bakalım!! Kopya etmeği tecrübe ediniz, .İşte üzeri çizilmiş kâğıt- lar, fakat onları ziyan etmekten sakınınız, çünkü pahalıdır. Daha iyisi beyaz kâğıt alıp üzerini çi- zerek onda tecrübe et.. — Evet mösyö söylediğiniz gi* bi yapatım.. Fakat müsaade bu- yurunuz da arzedeyim: Bu bü - tün hayatım için bir hal ve hizmet değildir, çünkü anlamadığım mur siki notalarını kopya ile uğraş - maktan ise gider köşe başında ya. zıcılık ederim. — Genç adam, genç adam, sen düşünmeksizin söz söylüyorsun.. — Ben mi?. — Evet sen. .Sokak yazıcısı ge- ce mi çalışırda maişetini tedarik eder?, | — Hayır.. — Öyle ise beni dinle.. Bir ma- hir adam, iki üç saat Zarfında bu sayfalardan ve hattâ alışarak beş, altı sayfasını kopya eder. Altı say fa üç frank eder, bu kadar parayla bir adam geçinir.. Siz geçinmek için altı suyu kâfi gördüğünüz için aksini iddia edemezsiniz. Ge- celeri iki saat çalışarak, bir adam &errahlık, tababet, ve nebatat mek teplerinin derslerinde bulunmağa muvaffak olur. Jilber memnunane haykıra- kıttı ve derin bir düşünceye dal- dı. Jilber ise şaşırmış kalmıştı. — Demek ki bu matmazel Galli ve matmazel Grafoudriyo ile olan vak'alar doğrudur? Ma- dam Vanr ile olan muaşakayı Ruso geçirdi? Demek ki bu âşı- kane konuşma ümit eylediği gi- Bi kendini saadete ulaştıracağı yerde son derece müteessir eden kavuşma gayet mükemmel tertip edilmiş yalan değildir?. — Delikanlı, Ruso, katiyen yalan söylememiştir, belki Ruso- nun kendi hakkında söylediği sözü bilmiyorsun.. — Mesleğini izah ederken “hakikat için fedayı hayat,, demiştir. — Demek ki Rosunun doğdu- ğu muhitte doğan bir kimsenin büyük bir madamın sevgi gör züne çarpması, onu sevmesi mümkünmüş? Oh! yarabbim, bi- liyor musunuz mösyö? Bu, ken- di fakir ve biçare olduğu halde yüksek yerlere göz atmış olanla. rı sevinçten çıldırtacak derecede ümit verici bir haldir. — Siz birini seviyor, Rusonun aşk hayatiyle aranızda bir ben- zerlik görüyorsunuz öyle mi?. Tilber kızardı ise ide bu suale cevap vermiyerek kendi zihnin- den geçen düşünceleri söyler gi- OBT M A Bu akşam 20,30 da Tepebaşı | BU HESAPTA YOKTU, yeni operet Bununla beraber Şükrandan | dındır. Niçin beğenilmesin ve &e- fE dram kısmında ROMEO JÜLYET | Fiyallar: 50,35,25 büyük bir şikâyetim yok. Ancak (Lütfen sapfayı çeviriniz) 376 JOZEF BALSAMU JOZET BALSAMO 373 duğunu kendi kendinize düşü- — Pekâlâ! Şimdi bu mübahase- mumane bir tavırla kollarını sar» bi dedi ki: — Fakat bütün kadınlar ma- dam Varn gibi değildir. Onların içinde mağrurlar, hakaret eden” ler, yanlarına yaklaşılmazlar var ki onları sevmek deliliktir. t — Halbuki böyle fırsatlar Ru- soya bir çok kereler vaki oldu. — Evet, fakat oRuso idi. Eğer ben kendimde onun kalbini ay- dınlatan ateşin bir krvılcımını hissetmiş olsam.. — Ne yapardın?. — Her ne kadar büyük ve zen- gin ve asil olursa olsun benimle müsavi gelecek, bana karşı red muamelesinde bulunacak bir ka- dınm yoktur, derdim. Fakat hiçbir şey olmadığım, istikbalime Ümit le bakmadığım için gözlerimi ken dimden büyüğüme — çevirirsem gözlerim kararıyor O Ruso ile ko nuşmuş olsam. — Ne için?. — Ona sorardım: Eğer ma- dam Varn, onun seviyesine inme. se o madamın seviyesine çıkamaz mıydı? Sorardım ki: Sizi müte- essir eden bu vüsal sizden mene- edilmiş olsa onu elde etmek için hattâ.... — Hattâ?, — Hattâ bir sürüm irtikâp et- mez mi idi?. İhtiyar Jak titriyerek ve bu şekli alan Mmuhavereyi keserek

Bu sayıdan diğer sayfalar: